
2. Bölüm: Yeni İnsanlar
Haziran, 2020
----------
Bursa'da geçirdiğim ilk haftam bitmişti bile ve zaman çok hızlı geçiyordu. Bugün okul için birkaç plan hazırlayacaktım ve kırtasiye alışverişi için çarşıya indim. Bursa İstanbul kadar olmasa da büyük ve kalabalık bir şehirdi. Haziran ayının sıcağında neredeyse hiç bilmediğim bir şehirde eksiklerimi tamamladım ama günün sonunda ben de bitmiştim. Güneşin kavurucu sıcağıyla ve nemin etkisiyle artık adım atacak halim kalmamıştı. Toplu taşıma araçlarındaki kalabalığa daha fazla maruz kalmak istemediğim için abimin yanına gittim.
----------
İclal: Kolay gelsin başkomiserim
Fatih: Anaa hoş geldin abicim Beklemiyodum gelmeni
İclal: İnan bende beklemiyodum ama çarşıda saatlerdir kırtasiye alışverişi yapıyodum. En son edemedim çok yorulunca yanına geliyim dedim. Gerçi girişteki aramadan geçerken de yorulmadım desem yalan olur
Fatih: Eee Terörle Mücadele müdürlüğüne elini kolunu sallayarak girebileceğini mi sandın akıllım
İclal: Tamam doğru haklısınız canım bir şey demedim ya sadece yoruldum dedim
Fatih: Niye kırtasiye alışverişi yaptın ki daha çok var okulların açılmasına. Biraz tatilin tadını çıkarsana
İclal: Akşama kadar evde oturmaktan ve kitap okumaktan başka yaptığım bir şey yok. Bende en azından çocuklara hazırlayacağım programların, planların genel çerçevesini hazırlarım dedim. Defter falan hiç getirmemiştim bende onları alıyım dedim
Fatih: Ha anladım da akşam ben gelince birlikte çıkardık ya. Zaten biz akşamları Elif'le yürüyüş yapıyoruz doğum yaklaştığı için
İclal: Bilmem yorgun olursun diye hiç aklıma gelmedi
Fatih: Bundan sonra aklında olsun ama yazın burda öyle saatlerce dışarda durulmaz
İclal: Bu kadar saat süreceğini tahmin etmedim ki. Yani bu kadar saat İstanbul'da da durmuyodum dışarda ama işte işler planladığım gibi ilerlemedi.
Fatih: Neyse artık, benim işim bir saate bitecek. Beklediğim bir dosya var. O gelirse işim çok sürmez çıkarız
İclal: Tamam tamam sorun yok. En azından dışarıda değilim ya ne kadar sürerse beklemeye razıyım
Fatih: Çay, kahve yada soğuk bir şey içer misin söyleyim mi
İclal: Yok yok birazdan ben alırım
Fatih: Söyle kızım zaten bende çay isteyecektim, ikisini birlikte getirir Mustafa abi
İclal: O zaman bende bir meyveli soda alıyım
Fatih: Tamam
Fatih telefondan içecekleri söylerken yanlarına biri gelir. Elinde Fatih'in beklediği dosya vardı.
Fatih: Yusuf hoş geldin. Getirdin mi dosyayı
Yusuf: Getirdim abi burada
Fatih: Tamamdır çok sağol. Gel otur işin yoksa tekrar git gel yapma
Yusuf: Olur zaten bende dosyayı senden alıp Murat başkomisere imzalattıktan sonra çıkacaktım
Fatih: Tamam o zaman
Adam karşımdaki koltuğa oturduktan sonra abim bana döndü.
Fatih: Ben tanıtmayı unuttum. Abicim bu Yusuf komiser, İstihbarat Şube müdürlüğünde çalışıyor. Yusuf bu da benim biricik kardeşim İclal. Son atamayla bizim evin yandaki anaokuluna öğretmen olarak atandı
Yusuf: Memnun oldum İclal hanım. Tebrik ederim o okul çok güzel prestijli bir okul. Eminim sizinle birlikte daha güzel bir yer olacak
İclal: Teşekkür ederim bende memnun oldum
Fatih: Yusuf bu Halit Karaçay'ın davası bugündü dimi
Yusuf: Bugündü abi. Serdar gitti yanında da daha gelmediler
Fatih: Bu saate kadar naptılar, o ne uzun davaymış öyle
Yusuf: Valla bilmiyorum ki bende
Fatih: Dosyada resim niye yok oğlum
Yusuf: Nasıl? Ben kendim koydum resmi, yok mu
Fatih: Yok baksana. Düşürdün mü gelirken
Yusuf: Yok abi düşürsem fark ederdim herhalde ya
Fatih: Belki masanda falan unutmuşsundur. Git de bir bak yoksa çıkartalım tekrar fotoğrafı
Yusuf: Tamam bakıp geliyorum hemen
Yusuf komiser gittikten sonra Fatih dosyaya tekrar döner.
Fatih: Eee İclal hanım daha daha nasılsınız
İclal: İyiyim napıyım aynı işte. Ya abi şeyi soracaktım
Fatih: Ne soracaktın
İclal: Lavabolar nerde
Fatih: Bu katta hemen koridorun sonunda sağdaki kapı
İclal: Hah tamam ben bir gidip geliyim hemen olur mu
Fatih: Tamam sen gelince de çıkarız
İclal: Tamamdır
----------
Abimin polislikte nerdeyse onuncu yılı olacaktı ama ben onun yanına çok gelmezdim. Doğal olarak öyle çok fazla suçlu kimse görmedim. Abim polis olup Bursa'ya atandığında ben daha yeni liseye başlamıştım. Onunla ilk ayrılmamız o zaman olmuştu. O günü çok net hatırlıyorum. Abimin atanmasına ve hayalindeki mesleği yapmasına sevinirken bir yandan da içten içe onunla ayrılmanın derin hüznünü yaşıyordum. O gün bir daha asla eskisi gibi yan yana gelemeyecekmişiz gibi gelmişti ama bugün artık birlikteyiz ve bu sefer gerçekten hiç ama hiç ayrılmamak üzere.
Lavabodan çıkarken kolum kapıya takıldı. Kolumu kurtarıp önüme dönmüş yürüyecekken birinin bana çarpmasıyla dengemi kaybedip yere düştüm. Tam ayağa kalkmış üzerimi düzeltecekken çarpan kişinin söylenmelerini duydum. Yanına gidip bir şey olup olmadığını soracaktım ki adam sesini yükseltti.
----------
Adam: Heey sana diyorum sana. Önüne bakara yürüyemiyor musun sen ya. Şu üstüme bak berbat oldu
İclal: Beyefendi durumun benimle bir alakası yok. Bana çarpan sizdiniz
Adam: Bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyor
İclal: A ama-
Adam: Şimdi benim bu belgelerimin hesabını nasıl vereceksin. Benim bu belgeleri getirmek için son dakikalarımdı. Senin yüzünden her şey mahvoldu
İclal: Bakın anladığım kadarıyla bir yere yetişmeye çalışıyodunuz ama inanın bu benim suçum değildi. Gelin birlikte toplayalım belki size biraz daha süre tanırlar
Adam: Kes sesini ya Allah aşkına. Bana tekrar süre müre tanımazlar. Her şey ama her şey senin yüzünden oldu
İclal: Be ben özür dilerim ama gerçekten ben-
Adam. Yürü gidiyoruz her şeyi sen açıklayacaksın yürü
Adam İclal'in kolundan tutup çekiştirirken yandan bir el onun kolunu tuttu ve aşağı indirdi.
Yusuf: Sen bir dursana. Bu ne biçim bir tavır bir hanımefendiye karşı üstelik. Önce şu kolunu bir indir. İnsanlardan izin almadan onlara dokunamazsın
Adam: Siz kimsiniz beyefendi. Size ne Allah aşkına. Bu benle bu kız arasında olan bir mevzu, lütfen karışmayın
Yusuf: Ben komiser Yusuf Kaya ve eğer hanımefendi senin bu tavrından şikayetçi olursa seni nezarette tutarım
Adam: Komiser mi
Yusuf: Yaa komiser, noldu bir sesin tiredi
Adam:Komiserim ben belgelerim çay olunca-
Yusuf: Ben tüm olaya şahit oldum. Hiç şöyle böyle diye açıklamaya çalışma. Hanımefendinin bir suçu yok. Siz ona çarptınız. Ha madem çok ama çok mühim belgeler taşıyoduysanız elinizde çayla dolanmasaydınız. Bu mevzuda hanımefendinin hiçbir suçu yok. Tüm o kaba tavrınız ve kolundan tutup çekiştirmeye çalışmanızdan dolayı hanımefendiden özür dileyin
İclal: Gerek yo-
Yusuf: Hayır gerek var hanımefendi. Şimdi özür dilemezse yine aynı şeyi yapıp kendini haklı zannedecek. Evet bekliyorum özrünüzü
Adam: Kaba davranışlarımdan ve size izinsiz dokunduğumdan ötürü özür dilerim hanımefendi
İclal: Mühim değil
Yusuf: Tamam çok güzel şimdi herkes işine dönebilir. Buyrun İclal hanım siz önden geçin
İclal: Teşekkür ederim
Yusuf komiserle birlikte İclal Fatih'in odasına doğru ilerler.
Yusuf: İyi misin
İclal: İyiyim teşekkür ederim
Yusuf: Tam vaktinde geldim sanırım
İclal: Evet gerçekten teşekkür ederim
Yusuf: Ama siz de bu kadar nazik olmasanız daha iyi olur sanırım. Fatih Keskin'in kardeşinin bu kadar nazik olması çok da alışabileceğim bir durum değil. Sadece ben değil tüm emniyet için öyle
İclal: Gerçekten teşekkür ederim ama yani siz gelmeseydiniz adam daha çok üstüme gelecekti.
Yusuf: Bu tipler böyledir. Suçlu olsalar da karşıdakinin sesini çıkarmadığını duydularsa devam eder üste çıkarlar. Hatta bir bakmışsın haklı olduğun halde sen özür diliyosun.
İclal: Evet öyle gerçekten.
Abimin odasına gelmiştik.
Fatih: Hoş geldin abicim. Yusuf buldun mu fotoğrafı
Yusuf: Buldum buldum abi. Masada unutmuşum dediğin gibi.
Fatih: Akıllı oğlan. Tamam o zaman dosyayla işim bitti benim, alabilirsin. Biz de çıkalım abicim.
İclal: Olur
Yusuf: O zaman iyi akşamlar
Fatih. Hadi iyi akşamlar
Yusuf: Tekrardan tanıştığıma çok memnun oldum İclal hanım
İclal: Bende Yusuf bey
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
