@bozkirinesintisi
|
4. Bölüm: Hediye Temmuz, 2020 ---------- Bugün benim hayatımın en farklı günü olacaktı. Tüm bu hayatımın sakin rutini bozulacak ve hiç ummadığım şeyler yaşayacaktım. ---------- İclal sabah telefonunun çalmasıyla uyanmıştır. İclal: Yusuf komiser, Allah Allah İclal toparlanır ve telefonu açar. İclal: Alo Yusuf: Alo İclal hanım günaydın. Rahatsız etmiyorum İnşallah İclal: Yok yok ne rahatsızlığı buyrun Yusuf: Eğer müsaitseniz size küçük bir hediye almıştım da İclal: Hediye mi Yusuf: hııhıı İclal: Ne gerek vardı Yusuf bey, ne zahmet ettiniz Yusuf: Yok yok ne zahmeti. Zaten çok küçük bir şey İclal: Be ben teşekkür ederim Yusuf: Rica ederim ne demek. Eğer müsaitsen emniyetin karşısındaki kafede bir kahve içelim mi İclal: Tamam olur Yusuf: Saat kaçta gelirsin İclal: Saat bir olur mu Yusuf: Tamam o zaman İclal: O zaman görüşürüz Yusuf: Görüşürüz Telefonu kapatırlar. İclal: Nerden çıktı ki şimdi hediye almak yaa... Ne hediye aldı acaba... Şimdi eli boş gitmek olmaz ki. Ben ne alsam acaba Saat on ikiye yaklaşırken İclal evden çıkar ve hediyelik eşya satan bir mağazaya gider. İclal: Şimdiii ne alsam ne alsaaam Çalışan: Nasıl yardımcı olabilirim. Özel olarak aradığınız bir şey var mı İclal: Özel olarak aradığım bir şey yok. Aslında şöyle ben bir erkek arkadaşıma hediye bakıyorum. Ne alsam bilemedim Çalışan: Mesleği İclal: Polis Çalışan: Pekii, kupa alabilirsiniz, resimli bardak altlıklarından alabilirsiniz. Yazı yazmayı seven biriyse yine aynı şekilde resimli sözlü defter kalem setlerinden alabilirsiniz. İclal: Şimdi yazı yazmayı seven biri mi emin değilim. Ben en iyisi bir kupa bir de bardak altlığı alıyım. Çalışan: Peki burdan seçebilirsiniz İclal: Iıı şey var mı Galata Kulesi deseni olan Çalışan: İkisinde de mi İclal: İkisinde de olursa iyi olur Çalışan: Tamam bir bakalım hemen İclal biraz sonra hediyeleri alır ve kafeye gider. Yusuf kafede İclal'i bekliyodur. Yusuf: Hoş geldin İclal: Hoş buldum Yusuf: Nasılsın İclal: İyiyim sağol sen yani siz Yusuf: Bende iyiyim ama artık şu sizi bizi atsak mı. Ben çok alışkın değilim de sizli bizli konuşmalara İclal: Peki öyle olsun Garson: Hoş geldiniz efendim, ne alırdınız Yusuf: Ne içersin İclal: Çay olabilir Yusuf: Peki bizi iki çay alalım o zaman Garson: Tamam İclal: Siz, yani sen bugün izinli miydin Yusuf: Evet izinliydim bugün İclal: Anladım Yusuf: Birbirimizi çok az tanıyoruz ama iyi anlaştık gibi sanki dimi İclal: Öyle oldu evet Yusuf: Peki birbirimizi tanımaya ne dersin İclal: Peki tanıyalım Yusuf: O zaman lafı ortaya ben attığıma göre ben başlamalıyım sanırım İclal: Sanırım Yusuf: Ben Yusuf, Yusuf Kaya zaten bunu biliyosun. İclal: Evet Yusuf: 27 yaşındayım. Beş senedir Bursa'da görev yapıyorum. İşimi biliyosun zaten onu söylemesem daha iyi olur. Ben İstanbulluyum, ailem de orada yaşıyo zaten. Bir kız kardeşim var 23 yaşında hemşire o da. Senin sormak istediğin bir şey varsa eğer İclal: Sormak istediğiiim, neleri seversin mesela Yusuf: Film izlemek benim için vazgeçilmez gibidir. Haftada en az bir iki film izlerim. Onun dışında bazen dizi falan bakıyorum. Kitap okurum bazen ama öyle her kitabı okurum diyenlerden değilim. Yani çok seçiciyimdir kitap konusunda. Başka mesela gezmek, gezmeyi severim. İclal: Ne güzel, bak hobilerimiz benziyomuş aslında Yusuf: Öyle mi ne güzeel, çok sevindim İclal: Hııhıı Yusuf: Soracağın bir şey var mı İclal: Soracağıım yok sanırım şuanlık Yusuf: Sen İclal: Ha ben, ben 24 yaşındayım. Okul Öncesi Öğretmenliği okudum ve şuan atandım. Bu kısmı biliyosun zaten sen. Aslen Rizeliyim ama annemlerden sonra üç yaşımdan beri İstanbulda büyüdüm. Sevdiğim şeyler seninle aynı zaten az önce de dediğim gibi. Yusuf: Tekrar başın sağolsun. Fatih abi bahsetmişti yangından İclal: Teşekkür ederim. Ben çok hatırlamıyorum ama tabi hayatımın her saniyesinde yokluklarını hissettim. Bazen kendi kendime hayal kurarken bazen insanların sözleriyle yüzüme tokat gibi çarpardı. Yusuf: Ne denir bilmiyorum. Gerçekten çok ama çok üzgünüm İclal: Yok yok üzülmene gerek yok alıştım ben artık Yusuf: O zaman şey yapalım mı. Ben hediyeni veriyim sana, hem belki moral olur İclal: Olur Yusuf İclal'e hediyeyi verir. İclal: Ne gerek vardı ama gerçekten Yusuf: İçimden geldi İclal hediyeyi açar. İclal: Yaa serinin kitabını mı aldın Yusuf: Beğenirsin diye düşündüm İclal: Beğenmez olur muyum gerçekten çok mutlu oldum Yusuf: Dün kırtasiyeye gitmiştim görünce aklıma sen geldin İclal: Iıı Yusuf: Ya yani konuşmuştuk ya o yüzden bakınca- İclal: Bende sana bir hediye aldım Yusuf: Bana mı İclal: Sana Yusuf: Gerek yoktu niye zahmet ettin İclal: Yok olur mu öyle. Bakalım beğenecek misin Yusuf: Eminim beğenirim Yusuf paketi açar Yusuf: çok güzel bir kupa, çok teşekkür ederim Iclal: Elif ablamla konuşurken İstanbullu olduğunu söylemişti. Bende İstanbul içerikli olsun dedim. Şimdilik tam neleri sevdiğini bilmediğim için aslinda garanti olsun diye kupa tercih ettim. Begenmene çok sevindim Yusuf: Begenmek ne kelime bayıldım derler ya İclal: Çok sevindim Yusuf: Sen peki, sen İstanbul'u seviyo musun İclal: İstanbul benim için vazgeçilmez gibidir Yusuf: Anlaşılan çok seviyosun İclal: Hemde nasıl. Tabi Rize'nin de yeri ayrıdır bende. Amcamlar, halamlar hep orda yaşıyolar. Yazları birkaç günlüğüne de olsa gitmeye çalışırım. Yusuf: Rize, doğduğun yer dimi İclal: Hııhıı Yusuf: Sende karadeniz damarı vardır o zaman kesin İclal: Yani yerine göre evet Yusuf: Tersine düşmemek gerek galiba İclal: Yani öyle aman aman bir inadım sinirim yok bence. Hatta çoğu kişi şaşırır genelde sen nasıl karadenizlisin diye Yusuf: Şahsen bende şaşırmıştım. Yani o gün o adamın tavrına karşı sen gayet sessiz ve sakin kalınca dedim Fatih abinin kardeşi ve bu derece sakin. İclal gülümser İclal: Bu arada o gün için tekrardan teşekkür ederim. Yani sen olmasaydın- Yusuf: ben olmasaydım da sen başının çaresine bakabilirdin eminim. Sadece ben işleri biraz hızlandırdım o kadar İclal: Olsun yine de teşekkür ederim Yusuf: Rica ederim İclal pencerenin önündeki serçeye bakar İclal: Şuna baksana Yusuf: Dinlenme durağına gelmiş İclal: Ne de tatlısın sen öyle Serçe uçar ve İclal'in kafasına konsr İclal: Sanırım anlaştık ha ne dersin Yusuf: Bence de anlaştınız İclal: Çok tatlı bi- Serçe uçar Yusuf: Kisa bir dostluk oldu sanırım İclal: Biraz Yusuf: Eşarbın İclal: Acılmış mı Yusuf: Yok yok önü düşmüş. Az once serçe konunca muhtemelen ağirlığından indi İclal: Muhtemelen İclal telefona bakarak eşarbın önünü düzeltir İclal: Kalkalım mı Yusuf: Olur, ben hemen geliyorum birazdan İclal: Tamamdır Yusuf hesabı ödemeye gider ve çok sürmeden gelir Yusuf: Seni eve bırakıyım mı İclal: Yok teşekkür ederim ben giderim Yusuf: Lütfen İclal: Yok gerçekten teşekkür ederim. Buraz yürüsem iyi gelir hem bana Yusuf: Emin misin İclal: Eminim Yusuf: Öyle diyosan öyle olsun İclal: Hoşçakal o zaman Yusuf: Hoşçakal İclal kafeden çıkar ve eve doğru gitmeye başlar. İclal: Allahım sen benim aklıma sahip çık... Aklımdan çok kalbime sahip çıkmam gerek sanırım gerçi. Of Yusuf komiser of, nerden çıktın şimdi sen İclal'in yanına siyah bir araba gelir ve İclal'i arabaya bindirip uzaklaşır. İclal: Heeeeey birakın beni. Birakın beni kimsiniz siz. Abim polis bakın sizi mahveder bırakın beni Adam: Zavallı, abin yüzünden burda olduğunu tahmin edemeyecek kadar aptal olmamazsın dimi. Bu kadar organizasyonu bir aptal için yapmış olmak istemem İclal: Kimsin sen Adam: ben Bozan İclal: Yani Adam: Şöyle, senin abinin en tehlikeli düşmanı İclal: Abim mi Yusuf emniyete gider. Yusuf: Allahım sen gönlüme düşeni hakkımda hayırlı eyle Serdar: Ooo bizim komiser de burdaymııış Yusuf: Hayirdır noldu Serdar: Bir şey olmadı kardeşim Yusuf telefonundan İclal'in fotoğrafına bakıyodur. Serdar: Sende bir haller var. Asıl sana hayırdır, pek bir tuhafsın bu ara. Yusuf: Serdar Serdar: Kardeşim Yusuf: Serdar ben aşık oldum galiba Serdar: Aşık mı oldun. Ne ara, kime aşık oldun oğlum Yusuf: İşte o işin karışık kısmı ya Serdar: Şu işi en başından bir anlatsana sen Yusuf: Ya hani Fatih abinin kardeşi geldi ya buraya. Serdar: Bizim Fatih abi dimi, Terörle Mücadeledeki Yusuf: Evet Serdar: Eee Yusuf: İşte ben ona aşık oldum oğlum. Yani nasıl oldu onu da anlamadım. İlk karşılaştığımda bir şeyler hissetmiştim ama tam ne olduğunu da anlamamıştım Serdar: Oğlum saçmalama nasıl aşık oldun. Fatih abinin kardeşi lan. Adam başkomiser, senin üst rütben. Hem hadi onu geçtin adam karadenizin tüm damarını taşıyo resmen. Gidip kardeşine aşik oldum desen seni mahveder. Yusuf: Napıyım oğlum, ha söyle napıyım. Gönül ferman dinler mi. Senin bu dediklerini ben düşünmedim mi sanki. Aklımdan bir saniye bile çıkmıyo bu söylediklerin. Ama nolursa olsun ben yola razıyım. Tabi işin İclal tarafı var her şeyden önce. Önce onun kabul etmesi gerek, ederse eğer Serdar: Ah Yusuf'um ah kardeşim Adamlar İclal'i fabrika tarzı bir mekana getirmişlerdir. Bozan: Nasılsın keyfin yerinde mi İclal: Bak birak beni yoksa pişman olursun. Abim ne pahasına olursa olsun beni bulur ve bu yaptığının bedelini ödetir sana Bozan: Eminim öyle olur Bozan telefonda konuşuyodur. Bozan: Alo efendim buyrun Kudret: Getirdiniz mi mekana Bozan: Getirdik efendim. Şuan tam karşımda eli kolu bağlı duruyo Kudret: Tamam, ver telefonu Bozan: Hemen efendim Bozan telefonu İclal'e tutar Kudret: Merhaba küçük hanım İclal: Kimsin sen Kudret: Bakıyorum da korkusuz bir ses tonundasın hala. Arkadaşlar sana nazik davranmışlar o zaman İclal: Bana bak her kimsen adamlarına söyle beni bıraksınlar Kudret: O dediğin imkansız sayılır. Şimdi uslu uslu dur ki sana zarar gelmesin. Ha ama dersen ki yok ben illa bağırıp sizin burnunuzdan getirmek istiyorum. O zaman bizim arkadaşlar da sana o şekilde davranırlar. Anlatabildim mi İclal: Ne istiyosunuz benden. Benimle ne alıp veremediğiniz var Kudret: Aa sen çok yanlış anlamışsın bebim seninle bir derdim yok. Benim derdim senin o peşimi birakmayan abinle. Sen sadece ama sadece bir piyonsun benim için. Amacıma ulaştıktan sonra seni kendi haline bırakırım İclal: Amacın ne Kudret: Çok belli değil mi. Abin, benim amacım abin. Abin benim elime düşecek ve ben ondan bana yaptıklarının hesabını sorup ondaki bilgileri tek tek ögrenicem. İclal: Bu dediğin anca rüyanda Kudret: Sen öyle san |
0% |