Cesur Alaz: Biliyor musun, bir an inanacak gibi olmuştum, senin düşündüğüm kadar da bencil olmadığına.

Siz: ?

Siz: Ne saçmalıyorsun sen?

Cesur Alaz: Diyorum ki, iğrenç bencil insanın tekisin.

Cesur Alaz: Yalan söylemek yerine doğruları söyleseydin, belki az da olsa saygı duyabilirdim sana.

Siz: Ben sana yalan falan söylemedim.

Siz: Ettiğin laflara dikkat et.

Cesur Alaz: Ne yani, cenazen olduğunu bahane ederek çekimlere gelemeyecek kadar kötüydün, ama akşamında arkadaşlarınla sarhoş oluyorsun.

Cesur Alaz: Salak mı var senin karşında kızım?

Cesur Alaz: Ben senin o şımarık arkadaşlarına benzemem, senin şımarıklığını da çekemem.

Siz: Sana neden yalan söyleyeyim? Ben kimsin ki sen?

Siz: Neyinden utanıp çekineceğim ki, yalan söyleyeceğim sana?

Siz: Herkesin yas tutma şekli farklıdır, senin alışık olduğun tepkileri vermediğim için beni yalancılıkla suçlayamazsın.

Cesur Alaz: Ha bir de inkâr ediyorsun, yani söylediğin yalanları daha ne kadar alçalacaksın acaba?

Cesur Alaz: Merak ediyorum cidden.

Siz: Ay, yemin ederim kafayı yiyeceğim şimdi.

Siz: Nasıl bir ruh hastasına çattım ben ya.

Siz: Dua et, ortak bir çekimimiz olacak.

Siz: Dua et, sözleşme imzaladım da, senin bu iğrenç tavırlarına katlanmak zorundayım.

Cesur Alaz: Emin ol, senin şımarıklıklarınla uğraşacak en son kişiyim.

Cesur Alaz: Senin kaprislerinle uğraşmaktan daha önemli işlerim var.

Siz: Ah, demek öyle.

Siz: Kendin kaşındın Cesur.

Siz: Kendi kendini öfkeme kurban ettin.

Siz: Neyse, seninle sonra ilgileneceğim, almam gereken bir kayıt var şu an.

Siz: Senin aksine ben gerçekten çalışıyorum.

Siz: Bayss, sana da tavsiye ederim.