Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21.Bölüm

@bprcuu

Kaan'ın gelişinden sonra onun ısrarları ile bir süre sonra farklı daha sakin bir mekâna geçmeyi kabul etmiş ve yola koyulmuştular bu sefer yolculukları iki araba oldukları için daha rahat geçiyordu. Kaan'ı takip ederek yolda ilerlerken Umay gittikleri yeri hatırlamış ve buruk gülümsemesi ile bildiği yolları izlemeye koyulmuştu ara ara Metehan'ın hafif bakışlarını üzerinde hissetse dahi belli etmeyip düşünceleri arasında yola odaklanmaya çalışıyordu.

Sonunda istediği yere varan Kaan arabasını park edip arabadan inip diğerlerini de beklemeye başladı. Burası onun ve Umay'ın dertleşme yeri sayılırdı ne zaman birinin canı sıkkın olsa buraya gelir biraz içer biraz sohbet eder birbirlerine iyi gelmeye çalışırlardı buraya daha önce birbirlerinden başka kimse ile gelmemiş olsalar dahi bu gece bir ilki gerçekleştirip kalabalık olarak gelmişlerdi.

Kaan her ne kadar detaylara hâkim olmasa da canından bir parça olarak gördüğü Umay'ın içinin ne kadar yaralı olduğunu biliyordu. Gerçi bir anda elindeki her şeyi kaybeden bir insanın yaralarının olmaması imkânsız olurdu ama Kaan sanki hissediyordu Umay'ın yaralarını. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri onca zamana rağmen birbirlerine verdikleri değer bir gram dahi azalmamıştı ama araya sırlar girince Kaan'ın aklındaki soru işaretleri de bir hayli artmıştı ve bu gece az da olsa birkaç cevap almaya kararlıydı. Alacağı cevapları kaldırabilecek gücü var mı bilmiyordu ama her şeyi öğrenmek istiyordu artık.

Herkes bir araya geldiğinde Umay ve Kaan'ın bakışları birleşti. Umay'ın amacını anladığını belirten dik bakışlarını görür görmez gözlerini kaçırıp hızla giriş kapısına doğru ilerlerken diğerleri de etrafı inceliyordu. Utku dışında herkes oldukça beğenmişti bu meyhane tarzı mekânı.

Girişte duran görevli onları büyük ve boş bir masaya ilerletirken kimseden çıt çıkmıyor sakince etrafı süzerek görevlinin arkasından ilerlediler. Sonunda masaya oturduklarında Umay bildiği mekânda bir değişiklik görmek için gözlerini hala etrafta dolaştırıyordu ama yoktu tek bir değişiklik dahi yoktu her şey son geldiği günkü gibi duruyordu. Gerçi en büyük değişiklik kendisiydi bunu içten içe çok iyi biliyordu.

Mekânda istediği değişikliği göremeyince oturduğu masada gezdirdi gözlerini. İlk defa büyük ve kalabalık bir masadaydı burada, bir kez daha çarptı gözüne artık her şeyin değişmiş olduğu gerçeği. Buruk bir gülümseme ile baktı kendisine bakan Kaan'ın gözlerine.

Bir süre sakin sohbetler eşliğinde ilerleyen gecede masadan meze midelerinden rakı gözlerinden hüzünler eksik olmuyordu. Kaan'ın gözleri Umay'ın üzerinden ayrılmıyor avını köşeye sıkıştırmak için an kollayan bir yırtıcı gibiydi. Bu saçma oyuna daha fazla dayanamayan Umay tek kaşını kaldırarak kafasını iki yana salladı 'ne var?' dercesine. Kaan istediğini almış gibi gülümseyerek masada dönen sohbeti böldü.

''Buraya neden geldiğimizi biliyorsun, yaşadığın acının farkındayım ama sende bana anlatman gereken şeyler olduğunun farkındasın değil mi?'' Umay sıkıntı ile başını ovaladı o da biliyordu artık bazı şeyleri Kaan ile paylaşması gerektiğini fakat şu anda buranın yeri olmadığını düşünüyordu.

''Yeri zamanı mı Kaan Allah aşkına baş başa olduğumuzda konuşuruz'' aldığı cevapla elindeki bardağı sertçe masaya bıraktı Kaan masadaki herkesin dikkati ve meraklı bakışları ona döndüğünde sinirle bir nefes alıp konuştu.

''Ne zaman gelecek o zaman Umay! Ne kadar uzun zamandır beklediğimin sabrettiğimin farkında mısın sen? Susuyorum anlayış gösteriyorum, diyorum dur Kaan düştü kendi kendine ayağa kalkmak istiyor. Diyorum sus Kaan hazır olduğunda gelip anlatacak sana, neden anlatmasın ki kardeşsiniz siz anlatır, gelir döker içindeki acıları yüklerini paylaşır seninle. O zaman gelmiyor ama Umay! O zaman neden gelmiyor! Ben beklemekten bıktım sen bu gece bana anlatacaksın. Benimle paylaşacaksın o omuzundaki yüklerini, beraber taşıyacağız kendine işkence etmeyeceksin daha fazla''

Umay dışında kimse Kaan'dan böyle bir çıkış beklemiyordu Kaan da dahil. Ama daha fazla dayanamamıştı, daha fazla tutamamıştı kendisini. Kardeş bildiği arkadaşı bir gecede ortadan kayboldu hayatta mı öldü mü kayıp mı hiçbir şey bilmeden bekledi bekledi ve onu hiç beklemediği yerde kendi öz teyzesinin evinde gördü ne içine su serpen bir açıklama duydu ne gerçekleri öğrenebildi sadece kafası daha da karıştı. Ama bu gece öğreneceklerinin onu kor ateşlere atacağı gerçeğini hiç umursamıyor göz ardı ediyordu.

Anlayışla başını salladı Umay o da biliyordu bütün bunları, mümkün olduğunca ertelemeye çalışıyordu sadece ama buraya kadardı sanırım, bazı şeylerin ortaya çıkma zamanı gelmişti. Bu gece ilk defa içkisinden büyük bir yudum aldı. İlaç kullandığı için içmeyecekti ama içmeden bu geceyi atlatabileceğine dair bir umut kalmamıştı içinde. Güya Ahmet'in kafasını dağıtmak için çıkmışlardı bu gece olay nerelere gelmişti böyle.

''Neyi bilmek istiyorsun? Sor anlatacağım.'' bardağında kalan son yuduma kadar kafasına dikip sertçe masaya bıraktı Umay verdiği cevaptan sonra. Boğazının hafif yanışını göz ardı etmeye çalışarak dik bakışlarını Kaan'ın üzerinden çekip masadaki herkeste gezdirdi tek tek.

''Sizde, sizde sorun anasını satayım ya neyi merak ediyorsunuz?'' herkes şaşkınca bakarken içlerinde tek kıkırdayan kişi Utku olmuştu abilerinin sert bakışlarını görünce kendisini tutmaya çalıştı fakat kanındaki alkol yavaş yavaş onu etkisi almaya başladığı için kendini kontrol etmekte zorlanıyordu.

''Aslan abi ile görüştüğünü biliyorum, neden bana hiç haber göndermedin?'' bu gece gelecek bütün sorular gibi ilk soru da tabi ki Kaan'dan gelmişti bilmek istediği o kadar şey vardı ki bu gece ondan başka konuşabilen olur muydu meçhuldü.

'' Başlarda bırak haber göndermeyi parmağımı kaldıramayacak durumdaydım sonrasında ise beni o halde görmeni istemiyordum''

''Neden?''

''Kaldıramazdın Kaan, sen beni o halde görmeyi kaldıramazdın. Bilmek ister istediğin cevapları alamaz kendini harcardın. Düzelmem, eskisi gibi olmam için çabalar bir karşılık bulamazdın. Kendime olduğum kadar acımasız olamazdım sana karşı''

Duyduklarıyla kardeşinin bardağını dolduran Metehan'ın elleri titredi bir an. Masadaki herkesi ani bir ürperti kapladı Umay'ı tanıdıklarında zaten kötü durumdaydı o halinden daha mı kötüydü yani, Kaan'ın görünce kaldıramayacağı kadar kötü durumda nasıl olabilirdi.

''O hale gelmene ne sebep oldu Umay aileni kaybettin biliyorum ama biz zaten o günün her an gelebileceğini düşünerek büyüdük her an o şahadet şerbetini içebileceğimizi, içebileceklerini bilerek büyüdük buna hazır olarak yetiştik bana gerçeği anlat''

Herkes yutkundu istemsizce Umay 'zaten biliyorsun ya' diye düşündü. Bir an dalga geçer gibi anlık histerik bir gülümseme yer aldı dudaklarında. Sahi gerçekten tahmin edemiyor muydu Kaan yoksa bir umut aklından geçenlerin yanlış olduğunu öğrenip içini rahatlatmak mı istiyordu? İçi rahatlamayacaktı.

Aklına dolan görüntüler boğazında düğüm olup yutkunmasına engel olurken dolan gözleri görüşünü bulanıklaştırıyordu. Derin bir nefes alarak kafasını geriye atarak iki yana salladı az da olsa kendisine gelebilmek için Umay.

''Ne mi oldu? Kaan ne olduğunu az çok biliyorsun. Hain bir puşt yüzünden pusuya düştük esir alındık Kaan. Aklına bile gelmeyecek iğrençlikte şeyler yaşadık. Gözlerimin önünde aileme işkence ettiler. Babamın anneme olan aşkını çok iyi hatırlıyorsun dimi?'' aklına gelenlerle gözlerinden birkaç damla yaş düştü Umay'ın silmedi biliyordu çünkü daha pek çok yaş düşecekti bu gece o gözlerden. Derin bir nefes aldı bir bardak daha içti güç toplamak için, sabırla bekledi masadaki herkes.

Şaşkınlık, merak, hüzün, öfke, acı masada pek çok duygu vardı. Kimse ne düşünmesi gerektiğini ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sadece sabırla Umay'ın anlatacaklarını bekliyordular.

''Babamın gözleri önünde saçının tek teline kıyamadığı karısını harcadılar Kaan. Gözlerimizin önünde anneme kıydılar. Gözlerimin önünde ailemi harcadılar Kaan. Ama bu onlara yetmedi. Sırf bize eziyet etmek için sırf biz acı çekelim diye yapmadıklarını bırakmadılar. İstedikleri bilgiyi bizden alamayacaklarını oradaki ikinci günümüzde anladılar. Amaçları bilgiyi almak değildi amaçları bizi öldürmekte değildi inan bana orada neler olduğunu tam anlamıyla bilsen o ikinci günde infaz edilmemiz için dualar ederdin."

Umay'a anlatmak konuşmak ne kadar zor gelse de masadakilere de duydukları çok ağır geliyordu. Soluklanmak istedi Umay biraz sakinleşmek ve ağzından çıkacak detaylara engel olmak istedi. Taşıdığı yük omuzlarına çok ağır geliyordu. Bakışları bir an olsun masadan ayrılmadı.

"Biz orada 10 gün esir kaldık Kaan o piç sürüsünün elinde 10 koca gün geçirdik. Çaresizce şehit olmayı dileyerek. Çünkü biliyorduk silah arkadaşlarımız bize yetişemeyecekti, yetişemedi.''

Kaan hıçkırıklarını tutamazken susturmak istedi Umay'ı duymak istemedi daha fazlasını ama Umay susmayacaktı madem bu kadar ısrarcıydı bazı şeyleri öğrenmek için o zaman öğrenecekti.

''Umay-'' hırsla sözünü kesti Umay Kaan'ın.

''Bizi kimsenin kurtarmaya yetişemeyeceğini anladığımızda kendi kendimizi infaz etmeye karar verdik. Babamı şehit eden kurşun benim ellerimden çıktı Kaan. Benim aldığım görev yüzünden esir düşmemiz yetmezmiş gibi babam benim ellerimden çıkan kurşunla verdi son nefesini. Annemin ölüsüne bile sahip çıkamadık biz Kaan.''

Umay tir tir titriyor kendini kaybetmemek için inanılmaz bir çaba sarf ediyordu gözlerinden yaşlar şelale gibi süzülmeye devam etse dahi yüzündeki donuk ifade asla değişmemiş bütün fırtınanın içinde kopması için kendisini kasmıştı. Üstü kapalı anlattığı gerçekler, neredeyse ilk defa sesli dile getirdiği şeyler masadaki herkesi yıkmıştı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu.

Aldıkları her nefes ciğerlerine batıyordu hepsinin sanki hayat bitmiş gibiydi hepsi için. Umay'ın anlatmadığı daha onca şey varken ne onların fazlasını duymaya ne de Umay'ın anlatmaya gücü vardı. Daha fazla orada durmak istemeyen Umay hırsla kalktı oturduğu yerden.

''Biz ailelerimizin şehit haberini her an alabileceğimizin bilincinde büyüdük Kaan onlara o şehadet şerbetini verenin biz olacağını bilerek değil'' Umay hızla çıktı mekândan arkasında bıraktığı enkazı umursamadan. İlk kendine gelen Metehan olurken hızla Umay'ın peşinden koşmaya başladı.

Umay, mekânın kapısını açıp dışarı adım attığında, serin gece havası yüzüne çarptı. Derin bir nefes almak istedi ama boğazındaki düğüm buna izin vermedi. Karanlık sokakta hızla ilerledikten birkaç dakika sonra daha fazla dayanamayıp yere çöküp, elleriyle yüzünü kapadı. Gözyaşları, içindeki acıyı dışa vurmaya yetmiyordu. Olanlar bir bir gözünün önünden geçerken nasıl dayanacağını bilmiyordu. Altında ezildiği o kadar çok yükü vardı ki nasıl kurtulacaktı bu yüklerden nasıl alışacaktı bu yüklerle yaşamaya.

Metehan, Umay'ın arkasından koşarken içindeki duygularla sarsılıyordu sanki. Umay'ın anlattıklarının ağırlığı altında eziliyordu adeta o koca cüssesi. Aklındaki tek düşünce yıllar sonra bulduğu kardeşiydi. Gözünde küçücük bir çocuktan farkı olmayan kardeşinin anlattığı şeyleri gerçekten yaşamış olmasını kabullenmek istemiyordu.

Yere çökmüş sessiz sessiz ağlayan kardeşini gördüğünde ona alan tanımak isteyerek gitmedi yanına. Bir köşeden sessizce izledi sessiz sessiz ağlayan küçük kardeşini. Bu görüntü Metehan'ı daha da yaraladı. Kardeşinin ağlarken bile rahat olmadığı gerçeği içini hüzünle dolduruyordu. Umay'ın ağlarken kendi göğsüne sertçe vurmaya başladığını gördüğü anda uzakta kalıp izlemek daha da zorlaştı Metehan için.

Masada kalan diğerleri ise ne yapacaklarını ne düşüneceklerini bilmiyordu bile. Ne kalkıp Umay ve Metehan'ın peşinden gidecek halleri ne de duyduklarını kaldıracak güçleri vardı.

"10 gün diyor abi. Kim bilir neler oldu o 10 günde" Utku'nun fısıltıdan farksız çıkan sesiyle masadaki kimse yutkunamadı. Hepsinin zihninde Umay'ın anlattıkları dönüp duruyordu tekrar tekrar.

"Yetişemedik, ben olanları öğrendiğimde Umay çoktan hastanedeydi." Kaan titreyen sesiyle konuştuğunda masadaki herkesin bakışları ona döndü. Kaan gözlerini masadan ayırmadan aklında dolanan düşünceleri düzene sokmaya çalışıyordu. Bazı taşlar yerine oturmuş olsa dahi aklındaki resim hala net değildi. Hala eksik olanlar hala gizli kalanlar vardı.

"Anlat, ne biliyorsan anlat Kaan" dedi sessizliğini bozan Onur sertçe.

"Umay sıradan bir öğrenci değildi. Kendini bildi bileli eğitimlerle geçti hayatı. MSÜ'den bahsetmiyorum çok daha öncesi. Çocukluğundan itibaren eğitildi, MSÜ sadece bir kılıftı onun için. Resmiyette her şey kuralına göre olsun diye." Onur beraber yaptıkları seanslardan az çok biliyordu bunları. Ama Utku, Ahmet ve Arslan için durum farklıydı ilk kez duyuyorlardı kaşları çatıldı istemsizce.

" Görevlere çıkmaya çoktan başlamıştı. Benimle veya herhangi birisi ile paylaşamazdı ne görevin içeriğini ne de en ufak bir bilgiyi." Derin bir nefes aldı Kaan o güne dönmeye çalıştı zihninde.

" Bir gün yine kayboldu ortadan, her görev öncesi yaptığı gibi gece gizlice yastığıma şeker bırakarak veda etti bana. Şekeri görünce anladım göreve gittiğini. Bekledim bekledim ama dönmedi, endişelensem dahi bu sefer görevin daha zor ve uzun süreceğini düşünerek rahatlattım kendimi. Keşke içime düşen şüpheyi dinleseydim."

Kaan ortalığı yakıp yıkmak istiyordu en çok da kendi kafasını kırmak istiyordu. Onun bir suçu olmasa dahi kendisini suçluyordu. Şüphesini babasına anlatsa belki onlar için bir kurtuluş olurdu belki daha erken bulunurlardı diye düşünüyordu. Belki kardeş bildiği diğer yarım dediği Umay'ı bu halde olmazdı diye düşünüyordu. Ama bilmiyordu ki Kaan ne yaparsa yapsın olayların gidişatını değiştirmesi imkansızdı.

Titreyen sesiyle devam etti Kaan " Sonra bir haber geldi askeriyeye, şehit haberi aklım çıktı Umay olabileceğini düşününce sonra Umay'ın anne ve babası olduğunu öğrendim aklımı kaybediyorum sandım asla Umay'ın da onlarla beraber olabileceği gelmedi aklıma tek düşüncem Umay dönünce ona bu haber nasıl verebileceğimdi. Sonra öğrendim ki Umay'da onlarla berabermiş görev sırasında şehit olmuş anne ve babası Umay'da hastanedeymiş."

Uzun uzun soluklandı Kaan aklına ikinci ailesi olarak gördüğü insanların şehit haberini alışı bunu Umay'a nasıl söyleyeceğini düşünmesi geçti sonra ise Umay'ın hastanede olduğunu öğrendiği an.

"Apar topar koştum tabi hastaneye abisi yanındaydı çok kötüydü. Gerçek olduğuna inanmak istemedim gördüklerimin. Kolunu kaldıracak hali yoktu belki ama ailesinin cenazesine katılmak için ortalığı yıkıyordu, günlerdir dayandığını bir gün daha dayanabileceğini söyleyip duruyordu sürekli. Ne doktorlar ne biz kimse ikna edemedik onu, cenazeye kadar tedaviyi reddetti. Ne o anlar aklımdan siliniyor ne de daha sonrası. Cenazeden sonra tedavisi başladı."

Yanında oturan Arslan'a döndü ilk kez masadan ayrılan bakışları.

"Cenaze boyu dimdik durdu tek bir göz yaşı akıtmadı, o kansızları sevindirmemek için dimdik veda etti ailesine. Sonra daha fazla dayanamamış olmalı ki arabada bayıldı birden. Günlerce açmadı gözünü kaç kırık kemik kaç yara söylenmedi bana ama gördüklerim yetti de arttı bana. Kaç gece rüyalarımdan gitmedi o halleri. İnanmak istemedim olanlara, gördüklerime."

Hepsinin kafasında bir görüntü belirdi Umay'ı hayal ettiler gözlerinde canlandı o hali küçük kardeşlerinin. Hepsinin göğsüne bir ağırlık çöktü hayali bile çok kötüydü onlar için inanmak istemediler, gerçek olmamasını dilediler.

"Kendine geldikten sonra hastaneden çıkmak için uğraştı bu seferde, nasıl başardı bilmiyorum ama onu o halde eve göndermeyi kabul etti doktorlar. Abisi dışında kimseyi görmek istemedi ne beni ne bizimkileri bir tek abisi vardı yanında. Taburcu olduğu günden sonra ben bir daha göremedim onu. Birkaç gün sonra yine bir haber geldi evde saldırıya uğramışlar abisi şehit olmuş Umay'dan yine haber yok. Sonra Umay'ın okuldan ayrıldığını söylediler, inanmadım Umay mesleğine o kadar bağlıydı ki anlatsam inanmazsınız ne yaşarsa yaşasın mesleğine sarılır diye düşünüyordum ailesinin intikamını almadan bırakmaz diye hiç değilse. Gerçi sadece ben değil kimse onun kendi isteğiyle bıraktığına inanamadı ama öyle bir kayboldu ki ortalardan sanki yer yarıldı içine düştü.''

''Evdeyken atıldığından bahsetmişti sanırım'' dedi Arslan aklı o kadar karışıktı ki doğru düzgün düşünemiyor hatırlayamıyordu.

''Evet, evet bende hatırlıyorum sizin geldiğiniz akşamdı'' abisine destek çıkan Utku ile Kaan sıkıntıyla soluklandı.

''büyük ihtimalle olanlardan sonra normal olarak psikolojisi kaldırmadı ve tedavi olması için bir kliniğe yatırıldı haliyle de okuldan atılması normal''

Hızla itiraz etti Kaan Onur'a ''Hayır abi benim gibi birisi için deseydin eğer bu doğru olabilirdi ama söz konusu Umay olunca imkânsız. Dediğim gibi Umay kendini bildi bileli eğitiliyor kimse ondan bu kadar kolay vazgeçemezdi bir süre gizli tutar iyi olduğuna emin olunca geri dönmesini sağlarlardı. Daha büyük bir şeyler olmuş olması lazım apar topar herkesten gizli saklı okulundan mesleğinden kovulup bir kliniğe kapatılması öyle kolayca olacak bir şey değil.''

Kaan konuştukça kafasında bazı şeyler netleşmeye başlıyordu ama diğerleri için aynı şey söz konusu değildi. Onlar bir kardeşleri daha olduğu gerçeğine yeni yeni alışırken duydukları, yaşananlar, ortaya çıkmamış sırlar çok fazla geliyordu.

Onur, tek tek aklından geçirdi Umay ile olan seansları beraber geçirdikleri onca zamanı anlam veremediği davranışları duyduklarından sonra aklında olan soru işaretleri silinmeye başlamıştı yavaş yavaş anlam kazandığını düşünüyordu.

Utku ikizinin zor zamanlar geçirmiş olabileceğini tahmin ediyordu fakat bu kadarını beklemiyordu. Kendinden nefret etti bir an kendisi gayet güzel ve mutlu bir hayat geçirmişken ikizi ne savaşlar vermişti kim bilir?

Ahmet korumalığından çok arkadaşlığını yaptığı Umay'ın ardından böyle bir hikâye geleceğini beklemiyordu. Bir an utandı kendinden sevgilisi ile ettiği kavgadan dolayı dert yandığı için. Kendi derdi o kadar büyük gelmişti ki yüreğine Umay ile paylaşmıştı bu derdi ama şu an Umay'ın dertlerinin yanında kendi derdi devede kulak kalıyordu.

Arslan öyle büyük bir acı içindeydi ki ne yapacağını bilmiyordu. Kalbi sıkışıyor nefes alamıyordu. En büyük abi olarak her zaman ikinci bir baba olmuştu kardeşlerine karşı. Şimdi ise küçük kızını koruyamamış bir babanın acısı çökmüştü sanki kalbine. Aklında bu gece öğrendiği gerçekler dönüp duruyordu.

Bir yanda dağ gibi 5 adam ne yapacaklarını bile düşünemeyecek haldeyken bir yanda da daha ortaya çıkmayan onlarca yükün altında ezilen küçük bir genç kadın acı içinde kıvranıyordu.

 

 

Asklarımm pek içime sinmeyen bir bölüm olsada bugün az da Umay'ın geçmişine bir bakış attık sonunda..:(

Bu arada karakterleri unutanlar için minik bir bilgilendirme.

Arslan – Metehan- Onur (yaş sırasına göre öz abiler)

Utku (ikiz) Umut (karışan kız)

Aslan (manevi abi)

Kaan (eski arkadaş/yeni kuzen)

 

Loading...
0%