Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@bprcuu

 

Umay'dan

Düşünüyordum sanırım bu hayatta en çok yaptığım ve kafayı yememe sebep olan şey buydu düşünmek her şeyi, her anı, her ihtimali, her olayı istemsizce yapıyordum bunu. Yapmayı asla istemediğim anlar oluyordu ama engel olamıyordum kendime şuan ise aşağıdaki insanları düşünüyordum nasıl insanlardı hakkımda ne düşünüyordular birbirimize alışabilecek miydik ya da alışmak istiyor muydum bilmiyorum.

En nefret ettiğim şeylerden biri de buydu bilmemek her şeyi bilmek öğrenmek istiyordum bilmediğim her şey benim için potansiyel düşman gibiydi sanki bilinmezliğe düşmek düşüncelerimi arttırır ve onların içinde kaybolmamı sağlardı. Düşünmemem lazım düşünmemek için ise bilmem gerekiyordu bilirsem de bildiklerim hakkında düşünmeye başlıyordum tamamen kısır döngüden ibaretti yaşamım resmen. Tıklanan kapı ile başımı baktığım gökyüzünden ayırmasam bile kapıya verdim dikkatimi.

'' Metehan ben, sofra hazır sayılır sende acıkmışsındır hadi aşağı inelim '' bakışlarımı çevirdim.

Kapının girişinde durmuş çekingen bakışlarıyla kalkmamı bekliyordu, o da gergindi çekingendi nasıl davranması gerektiğini bilmiyor gibiydi haklıydı bende bilmiyordum kimse bilmiyordu.

Ona doru ilerlediğimde çıktı kapıdan bende onu takip etmeye başladım alt kata inip mutfağa girdik büyük ferah düzenli bir mutfaktı. Sanırım bu evin her yeri ferah olarak tasarlanmıştı hoşuma gitti bu durum. Metehan oturduğunda bende yanına oturdum masada göz gezdirdiğimde ise tek eksiğin Berzan Bey olduğunu görmüştüm bakışlarımı tekrar tabağıma indirdim yanımdaki Metehan'ın derin derin nefesler aldığını fark etmiş tepki vermemiştim

Beni mi kokluyordu bu çocuk?

Berzan Bey de geldiğinde Ayla Hanım hepimizin tabağına çorba doldurup tekrar yerine oturmuştu '' afiyet olsun '' diyen Berzan Bey ile başladı herkes yemeğe. İştahım yoktu ve yavaş yavaş yiyordum ben daha çorbamı bitirememişken çoğu kişi ana yemeği bile bitirmişti kimseden çıt çıkmıyordu ben varım diye mi yoksa hep mi bu şekildeydiler bilemiyordum onları tanımıyordum.

Tanımadığım insanlarla dolu bir evdeydim onların yaptığı yemeği yiyordum bu düşünce beynimde kaçma sinyalleri veriyordu. O sesi görmezden geldim kaçmam Aslan abimi üzmekten başka bir şeye yaramazdı en istemediğim şey bu olurdu o benim için çabalarken bende onu üzmemek için çabalamalıydım bu hayatta güvendiğim sevdiğim bir tek o kalmıştı onu da kaybedemezdim.

Sanki düşüncelerimi okumuş gibi konuşmaya başladı Ayla Hanım '' bu durum hepimiz için karmaşık bir durum bunu biliyorum hepimiz farkındayız şuan birbirimize alışma sürecindeyiz ama ben inanıyorum ki bu durumu çabucak atlatacağız o yüzden lütfen seni ne rahat hissettirecekse bunu bize bildir kızım''

'' senin için durumu kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa yaparız '' diyerek onayladı onu Berzan Bey. Gözlerimi masada dolaştırdım herkes benden cevap bekliyordu konuşamıyordum, konuşmak istemiyordum bu konuşmaya verebileceğim bir tepki yoktu soru sorulmasını sevmiyordum işte bu yüzden
onlar benden bir cevap beklerken cebimdeki telefonu çıkartıp notlar kısmına girdim ve cevabımı yazıp yanımda bana dikkatle bakan Metehan'a çevirdim sesli okuması için. ''lütfen her zaman nasılsanız öyle olmaya devam edin ne düzeninizi bozmak ne de özel ilgi istemiyorum '' sesim olan Metehan'a bakışlarımla teşekkür edip hepsine baş selamı vererek boş tabağımı ve kaşığımı alıp bulaşık makinesine yerleştirip üzerimdeki bakışları umursamadan odama çıktım. Balkondaki köşeme geçip gökyüzüne diktiğim gözlerimle düşündüm tekrar.

Bu davranışım doğru muydu yanlış mıydı hiçbir fikrim yok ama ne yapmam gerekiyor onu da bilmiyorum nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum o kadar uzun zamandır tek başımayım ki insanlarla nasıl muhabbet edilir nasıl davranılır her şeyi unutmuşum gibi hissediyorum ki unutmasam bile konuşamazdım yapamazdım bunu.

Neredeyse hayatımda bir tek aslan abim vardı o da zaten her şeyimi bilirdi en ufak bir bakışımda ne demek istediğimi ne hissettiğimi anlardı en ufak bir hareketimde ne yapmaya çalıştığımı ne istediğimi çözerdi.

Ben daha belli etmeden o yapardı ama yanımda yoktu buradaki insanlara alışmam gerektiğini düşünüyordu onu anlıyordum. Tıpkı buradaki insanları anladığım gibi ben nasıl buradaki insanları tanımıyorsam onlar da beni tanımıyordu anlamıyordu. Onlar içinde ne kadar zor bir durum olduğunu biliyordum elbette ama gidip onlarla konuşamıyordum bile yanlarında durmanın ne anlamı vardı ki. Bana bir şeyler soracaklar benimle konuşmaya çalışacaklar ben boş boş gözlerine bakacaktım bu onları da beni de daha kötü hissettirmekten başka bir işe yaramayacaktı bu yüzden en iyisi burada kalmaktı. Yalnızlık benim tek gerçeğimdi.

İlaçlarımı içmediğimi hatırladığımda içip yatağa geçtim ve uyumaya bıraktım kendimi yarın uzun zamandır yapmak istediğim şeyi yapacaktım.

...

Her zaman olduğu gibi yine erken uyanmıştım yataktan çıkmayı ne kadar istemesem de dolan mesanem beni buna mecbur bırakmıştı. Gözlerime odada gezdirdiğimde bir kapı fark ettim açtığımda banyo olduğunu görünce rahatlayıp sevinmiştim direkt işlerimi halletmiş dişlerimi fırçalamış yüzümü yıkayıp saçlarımı düzeltmiştim yüzüme baktığımda yine her zamanki donuk gözlerimle karşılaştım çok da umursamayıp kendimi düzgün hissettiğimde çıktım banyodan. Biran önce hazırlanıp çıkmam gerekiyordu evden kimseye görünüp soru yağmuruna tutulmak istemezdim.

Hemen üzerimi giyinmeye başladım rahat gri bir eşofman altı ve üstüne beyaz sıfır kollu bir crop giydim saçlarımı ellerimle düzeltip bir cebime telefon kartlık diğer cebime ise küçük bir not defteri ve kalem koyduğumda sonunda hazırdım.

Sakince alt kata indiğimde mutfağa geçip not defterime dışarıda ufak bir işimin olduğunu merak etmemeleri gerektiğini yazıp herkesin rahatça görebilmesi için buzdolabına yapıştırıp çıktım evden. Dışarıda korumalarla fazla göz teması kurmadan yüzlerine iyice dikkat ederek çıktım bahçe kapısından da gerçi onlar da benimle kurmamıştı ya neyse.

Telefonumu çıkartıp haritaya gideceğim adresi girip ne kadar yol olduğuna baktım yürüme 45 dakika gösteriyordu tamam hem spor olur aklım dağılırdı ayrıca ben hızlı yürürsem bu 45 dakika 25 dakikaya bile düşebilirdi bu düşünceyle telefondaki yol tarifine uyarak hızlandım.

Neredeyse 5 dakika olmuştu yola çıkalı ve takip edildiğimi hissetmiştim çokta umursamadım büyük ihtimalle Berzan Beyin adamıydı aslan onları tembihlemiş olmalıydı sorun yok illaki ortaya çıkardı farklı bir şeyde olsa sonuçta. Sonunda uzun zamandır gelmediğim yere geldiğimde kalbimin sıkıştığını hissettim derin bir nefes alarak ezbere bildiğim şehitlikte ilerlemeye başladım ailemin yanına geldiğimde ise derin bir nefes alıp annem ve babamın ortasına geçip babamın mezar taşının yanına oturdum mezarları bıraktığım gibiydi eminim ki Aslan abim benim yerime ilgilenmişti onlarla minnettardım ona.

Rüzgârdan uçan kuru yapraklarını temizledim babamın mezarının üzerinden. Ne olursa olsun onlar benim ailemdi aile olmak için kan bağı gerekmezdi bana bakan beni büyüten adam burada yatıyordu kahraman babam burada soğuk toprağın altındaydı. Mezarını temizledikten sonra mezar taşını okşamaya başladım sanki onun sakallarını okşarmış gibi

Çok özledim sizi babam yaptığım yanlışların sizi çok üzdüğünü biliyorum çok özür dilerim babam ama affedin beni olur mu sizden sonra dayanamadım kaybettim kendimi. Sizinle olmak istedim abimin kollarının arasında olmak istedim. Babacım affet beni bana kızmadınız biliyorum ama üzüldünüz benim için eminim benim bu kadar güçsüz kaldığımı görseydin yeni bir eğitim planı yapar hayata döndürürdün beni keşke yapsan keşke bana en ağır eğitimleri tekrar versen babacım. Çok boşladım ben her şeyi affet beni hayallerimizi gerçekleştiremedim affet sana layık bir evlat olamadım.

Derin bir nefes alarak tebessümle gökyüzüne baktım babam beni duyuyordu görüyordu biliyorum mezar taşını öpüp gözyaşımı silip annemin mezarına geçtim bu seferde. Onunda mezarını temizlerken beni duyacağını bilerek hasret giderdim onunla da.

Annem güzel annem benim güçlü annem çok şey oldu sizden sonra senden de çok özür dilerim sizin evladınız olarak güçlü durup düşmanları sevindirmemeliydim. Anne biliyorsunuz gördünüz her şeyi biliyorum ama hiçbir şey değişmedi endişelenmeyin siz benim ailemsiniz hiç kimse sizin yerinizi alamayacak kalbimde, belki seveceğim onları güveneceğim ama sizin yeriniz hep ayrı olacak. Anne sana çok benziyor biliyor musun o kız her göz göze geldiğimde senin gözlerine bakıyor gibi hissettim sarılmak istedim sarılıp koklamak istedim onu belki senin gibi kokuyordur diye anne ben çok zorlanıyorum sizin yokluğunuzda anne ben dayanamıyorum.

Derin bir nefes alarak anneme de öpücüklerimden verip kalktım abimin yanına geçtim bu sefer ellerim titreye titreye okşadım mezar taşını daha fazla tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağladım mezar taşına sarılarak.

Abi neden sende bıraktın beni neden giderken beni de almadın yanına. Sensiz yaşayamam ben biliyorsun abi neden bıraktın beni neden acımadın bana neden beni de almadın kollarının arasına. Senin yanında senin kollarında olmak istedim ben sadece abi sen benim her şeyimdin her şeyimi aldılar benden abi ne ailem kaldı ne mesleğim ne hayallerim her şeyimi kaybettim ben abi ben niye hala nefes alıyorum abi ben neden bir türlü gelemiyorum bende sizin yanınıza. Abi beni en iyi sen biliyorsun abi ne halde olduğumu en iyi sen biliyorsun ne olur yardım et bana bir yol göster bana yalvarırım sana abi.

Kendime gelmek için derin derin nefes almaya başladım kendime gelmem gerekiyordu. Yeni bir hayata başlamalıydım abim için ailem için yapmalıydım bunu çabalamam lazımdı. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım beni takip eden adam dışında kimse yoktu adamın yüzünü görünce Berzan Beyin adamı olduğuna emin olmuş rahatlamıştım. Beni daha fazla bu halde görmemesi için hızla ayaklandım aileme veda edip geldiğim yoldan geri dönmeye başladım aklımda ardımda bıraktıklarım varken iyice hızlandım ayaklarım geri geri gitmek isterken direndim onlara.

Tekrar o eve geldiğimde saate baktım neredeyse 8 olmak üzereydi gözlerimi etrafta gezdirerek yürümeye başladım bahçede. Hava güzeldi ama bahçe daha güzeldi doğayı severdim yeşilliği severdim çiçekleri severdim eskiden çoğu şeyi severdim artık her şeyden uzaklaştırmıştım kendimi sanki neyi sevsem neyi istesem kaybedecekmiş gibi hissediyordum. Yaşamak bana yüktü yaşamak istemiyordum ama ölemiyordum da araftaydım iki taraftan da eşit derecede çekiliyordum sanki bir gün bir taraf beni daha fazla çekecek ve öbür taraf kaybedecekti biliyorum bunu ama sanırım bir süre daha bu arafta kalmaya devam edecektim. Aslan abim için onun için kalacaktım bencillik etmeyi bırakıp ona tutunacaktım onun benim için verdiği çabayı boşa çıkartmayacaktım.

Titreyen telefonumla daldığım düşüncelerden sıyrıldım mesaj geldiğini anlayıp çıkarttım telefonu iyi insan lafın üstüne olmuştu gerçekten de Aslan abim yazmıştı.

Aslanımm

-Nasılsın güzelim?

Onu bekletmeden cevap verdim hemen

-İyiyim abi

Aslanımm

-sevindim güzelim hep yanındayım bunu unutma sakın

-ben ufak bir tatile çıkıyorum şimdi haberin olsun meleğim kafamı toplayıp yanına geleceğim seni sana emanet ediyorum çok dikkatli ol.

Göreve gidiyordu ne kadar süreceğini o da bilmiyordu burukça dua ettim rabbime Allah'ım nolur onu da alma benden o benim tek dalım. Derin bir nefes alıp cevap verdim

-dikkatli ol seni sevdiğimi ve beklediğimi unutma

Yazıyor yazısını gördüm daha sonra ise çevrimdışı olduğunu cevap verecek vakti olmamıştı. Gitmişlerdi umarım sapasağlam başarıyla gelirdi hepsi tek isteğim buydu şuan. Burukça derin bir nefes daha çektim içime daha sonra ise eve doğru ilerlemeye başladım içime yerleşen endişeyle beraber.

Aralık mutfak kapısını görünce oradan girdim içeri zile basıp ta kimseyi rahatsız etmek istemezdim. Bir çığlık sesiyle arkamı döndüm hızla '' ay kızım oradan öyle girilir mi ruhumu teslim ediyordum az kalsın '' deyip hızla su içen utkuyla çığlığın ondan geldiğini anlamıştım onun bu haline gülmek istedim ama gülemedim. Mahcupça ona bakıp diğerlerine döndüm endişeyle bakıyorlardı bana herkes sofadaydı.

Not defterimi çıkartıp ' ellerimi yıkayıp geliyorum' yazıp okuması için en yakınımda olan Onura gösterdim o sesli okuyunca bende odama çıktım.

Yine sessiz bir masadaydım sanırım onların normali buydu ara sıra utku insanlara laf atmasa çatal bıçak sesinden başka bir ses olmazdı sanırım masada. Utku ikizim benim bir ikizim vardı değil mi diğer parçamdı o benim ama daha dün tanışmıştık birbirimizle resmen kaderin oyunuydu her şey rabbimin bir sınavıydı isyan etmek istemiyordum ama niye benim sınavlarım bitmiyordu Allah'ım neden. Daldığım düşüncelerden Arslan'ın sesiyle çıktım. Sorar gibi baktım gözlerine

'' bir şey sorabilir miyim '' kafamla onayladım onu '' eğitimine ara verdiğini tahmin ediyorum eğer istersen tekrar başlamalısın bence sana iyi gelebileceğini düşünüyorum'' duyduğum şeylerle ellerimin titremeye başladığını hissettim hemen masanın altına çekip masadakilerde gezdirdim gözlerimi hepsi onu onaylar şekilde bakıyordular. Titreyen ellerimle yazmaya çalıştım yanımdaki deftere 'hayır' yanımdaki Onura gösterip kalktım masadan hızla odama koştum.

Arkamda şaşkın ve bu tavrımı anlamayan insanlar bırakarak ama bu konuya dayanamazdım okulum benim ailemden sonraki en derin yaramdı. Odaya girdiğimde daha fazla tutamadım kendimi ve ağlamaya başladım bugün her şey üst üste geliyordu dayanamıyordum önce mezarlık sonra Aslan abimin göreve gitmesi şimdi ise okul konusu yaralı ruhum çok dayanıksızdı.

Hemen içmeyi unuttuğum ilaçlarımı içtim titreyen ellerimle zorlanarak sonra kendimi balkonuma attım doğduğum andan beri mesleğim için çalışmış eğitilmiştim kendimi bildiğim andan beri tek bir hayalim vardı tıpkı ailem gibi vatanıma layık bir asker olmak. En büyük hayalimdi başarmak üzereydim ama sonra ailem gibi tek hayalimi de kaybettim.

Kara harp okulundan atıldım.

Atılma sebebimden pişman değildim yine olsa yine aynı kararı verirdim ama tek amacımı elimde kalan tek başarımı tutunacak tek dalımı hayalimi kaybettiğim için çok acı çektim hala daha çekiyordum ve ömrüm boyunca da kapanmayan en büyük yaram olacaktı bu benim.

 

 

 

HEYYYOOO NASILSINIZZZ LÜTFEN FİKİRLERİNİZİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIN SİZLERİ ÇOK SEVİYORUMMMM

 

Loading...
0%