@bprcuu
|
Küçük kız heyecanla uyanmıştı o sabah anne ve babası 2 haftadır görevdeydi ve abisinin dediğine göre bugün geri döneceklerdi. İçindeki heyecan ve mutlulukla erkenden gözlerini açmış özlediği anne ve babasına kavuşma hevesiyle hazırlanmaya başlamıştı. Güzel olmak istiyordu anne ve babası onu güzel ve mutlu görsün istiyordu. Üzerinde çiçekli elbisesiyle aynanın karşısında durmuş saçlarını taramaya çalışıyordu odasının kapısı açılmış yeni uyanmış olduğu belli olan abisi girmişti içeriye. Kardeşinin heyecanla hazırlanmaya çalıştığını görünce büyük bir gülümsemeyle yaklaşıp sarıldı arkasından '' ne yapıyorsun prensesim bu saatte böyle'' biliyordu aslında sebebini ama yine de kardeşinden duymak hoşuna gidiyordu. '' annemler gelecek ya bugün abi onlar için hazırlanıyorum babam ne kadar güzel bir kızı olduğunu görsün ki benden başka hiçbir çocuğu sevmesin. Annem benim ne kadar uslu durduğumu görsün ki üzülmesin aklı bende kalmasın abiciğim'' küçük kızın dedikleriyle kahkahasını tutamadı abisi '' demek babam başka kimseyi sevmesin öyle mi prensesim beni de mi sevmesin yoksa'' sahte bir üzüntüyle konuştuğunda kollarındaki kardeşi telaşla döndü ona doğru minik ellerini abisinin yanaklarına koyarak hızlıca konuştu '' asla abiciğim öyle bir şey ister miyim ben hiç en çok seni sevsin babam ben Ali amcamın kızı için demiştim onu geçen sefer babam ona da oyuncak getirmişti ya hani o yüzden. '' kardeşinin bu haline kahkaha attı Alphan küçük kardeşi çok kıskanç bir çocuktu bütün oyuncaklarını eşyalarını herkesle paylaşır ama abisini ve babasını kimseyle paylaşamazdı Umay. '' hmm peki öyle olsun gel bakalım ben yaparım prensesimin saçlarını'' Alphan kardeşinin saçlarını incitmeden taramış güzelce örmüştü işi bitince kardeşini kocaman öpmüş kahvaltı yapmaları gerektiğini söyleyerek odadan çıkartmıştı kardeşini. O gün iki kardeş akşama kadar heyecanla beklediler ailelerini Umay arada huzursuzlaşıp sabırsızlaşsa bile abisi onu sakinleştirip oyunlar oynatarak aklını dağıtmıştı. Akşam ezanından sonra ise kaldıkları lojmanın bahçesinde araba sesleri gelmeye başlamıştı Umay heyecanla cama çıktı '' babam geldii annem geldi'' diye bağıra bağıra heyecanla Alphan da kardeşinin peşinden baktı camdan dışarı evet anne ve babası gelmişti ama dışarının bu kadar kalabalık olması normal değildi içine bir huzursuzluk çökmüştü Alphan'ın. Umay'ın dışarı çıkmasını daha fazla engelleyememiş o da küçük kardeşinin peşinden koşmaya başlamıştı tam binadan çıkıp babasına koşan Umay'ı durduran şey bir çığlık oldu büyük acılı bir çığlıktı bu işte o zaman Alphan da Umay da anlamıştı ki şehitleri vardı. ikiside ne kadar küçücük olsalar bile bu çığlıkların ne anlama geldiğini ve şehit olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlardı Umay'ın bütün heyecanı uçup gitmişti bile abisinin ellerini tutup babasının yanına doğru adımladı yavaşça bütün mutluluğu da hevesi gibi uçup gitmişti. Sarılamadı babasına karşılarında ağlayan Ali amcasının kızını görünce sarılmaya utandı babasına. Anlamıştı o an şehit olan melek olan kişi Ali amcasıydı kendinden utandı o an sabah babasını paylaşmak istemediği kız çocuğunun babası bir daha geri gelmeyecekti. Elini tuttuğu abisinin gözlerinin içine baktı dolu gözleriyle abisi de ona aynı şekilde bakıyordu. Anladı Alphan kardeşinin gözlerinden ne düşündüğünü ve sıkıca sardı kollarını kardeşinin üzerine. Umay'dan Nefes nefese açtım gözlerimi uykularımda bile bırakmıyordu geçmişim peşimi kuruyan boğazımı ıslatmak için komodinin üzerindeki sürahiden su içip biraz kendimi toparlamak için duşa girmeye karar verdim savsak adımlarla banyoya girip suyu açtım o ısınana kadar bende üzerimi çıkarttım aynanın karşısına geçip bedenimde gözlerimi gezdirdim. Zayıflamıştım ama ondan çok daha canımı sıkan şeylerde gezdirdim gözlerimi yaptırdığım dövmelerin altından bile belli olan izler geçmişimi zihnim silse bedenim silemeyecekti hiçbir zaman. Ben unutsam bedenim bana hatırlatacaktı izler önemli değildi izlerin hatırlattığı şeyler önemliydi. Silkelenip kendimi sıcak suyun altına attım yavaşça iyi gelmişti kasılan bedenimi gevşetmişti sıcak su. Ne kadar durdum orada bilmiyorum ama artık buharlar boğmaya başlayınca çıktım duştan elime aldığım bir havluyla saçlarımı diğeriyle ise vücudumu sarıp çıktım banyodan kapısını biraz açık bıraktım buharlar dağılsın diye. Hızla kurulanıp üstüme bir pijama takımı giyip tarak ve saç kremi alıp balkona geçtim saçlarımı kremleyip taramaya başladım aklıma eskiden bunu benim yerime yapan eller gelince gözyaşlarım eşlik etti bana bu karanlık gecede. Yanımda olduğu her an abim tarardı saçlarımı uzun saçlarıma ellerimin yetişmediğini bahane eder hep ona nazlanarak yaptırırdım. onun ellerinin saçlarımda dolaşmasına bayılırdım. O gittikten sonra ise hayatımda bir ilk yapıp saçlarımı kısa kestirmiştim ama şuan dikkat edince fark etmiştim ki saçlarım tekrar hızlıca uzamıştı. Saçlarımı taramayı bırakıp telefonumu aldım elime saat 04.28 di ekran fotoğrafına kayınca gözlerim daha çok ağlamaya başlamıştım çok özlemiştim abimi. Derin bir nefes alıp aklıma gelen türküyü açtım babamın anneme ithaf ettiği bir türküydü bu Aytekin Ataşın - o yar gelir türküsüydü babam her fırsatta anneme bu türküyü söylerdi. Sözlerin başlamasıyla aklıma dolan anılarla iyice bıraktım kendimi dizlerimi kendime çekip başımı gökyüzüne dikip ağlamaya devam ettim. Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun Keşke babam keşke olsaydı keşke yer değiştirebilseydik o kadar çok isterdim ki. ... Ne kadar ağladım ne kadar orada öyle durdum bilmiyorum ama bahçedeki hareketlenme ile kendime geldim korumaların nöbet değişim saatiydi. Saate baktığımda 06.45 olduğunu görüp kendime çeki düzen vermeye karar verdim kurumuş banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Kendimi tekrar balkonda bulduğumda bu sefer aklımda Ayla Hanım vardı, öz annem. Dün yanıma gelip benimle konuşmuştu her ne kadar cevap veremesem bile dinlemiştim dilinden dökülen her kelimeyi, görmüştüm gözlerinden geçen her duyguyu. Kendisini çocuklarını anlatmıştı bana bütün çocuklarını tek tek az da olsa onları tanımamı sağlamak istemişti ama ben onları tanımak istiyor muydum işte onu bilmiyordum. Benim zaten bir ailem vardı onlara ihanet eder gibi hissediyordum ama onların da benim mutlu olmamı isteyeceklerini de biliyordum ama ben mutlu olmak istiyor muydum orası muammaydı işte ben değil mutlu olmak yaşamak bile istemiyordum ki. Hayatımda hiçbir duygu hiç kimse olmasın bu dünyadan göçüp gideyim istiyordum tutunacak bir dalım yoktu benim aslan abimden başka olsun da istemiyordum olmasın tutunacak yaşamak istememi sağlayacak bir dalım olmasın ki ailemin yanına hızlıca gidebileyim istiyordum. Ama onlara kötü davranmaya incitmeye de vicdanım el vermiyordu. Benim için olan çabalarını görüyordum kör olmayan herkes görürdü zaten. Onlar benim için bu kadar çabalarken benim onlardan kaçıyor olmam ise onlara yaptığım en büyük kötülüktü galiba. Sıkıntıyla iç çekip odadan çıkmak için adımladım kahvaltı vaktine kadar biraz bahçede dolaşmak iyi gelirdi belki az da olsa. Sessizce çıktım yine mutfak kapısından çıkarttığım sesle korumaların bana döndüğünü görsem bile onları çok umursamadan çiçeklere doğru adımladım. Çeşit çeşit çiçekler ekilmişti bahçenin bir bölümüne onları incelerken izlendiğimi hissetmemle etrafıma baktım çaktırmadan yine o adamı görmüştüm sanırım işi artık sadece ben olmuştum. Umursamadan bahçede adımlamaya devam ettim sonuçta amaçları kötü değildi bana güvenmedikleri için de yapmıyorlardı bunu benim için endişelendikleri için Aslan abim onlardan bunu istediği için yapıyorlardı. Evin içindeki hareketlenme dikkatimi çektiğinde eve adımlamaya başladım tekrar mutfak kapısından girdiğimde bu sefer korkuttuğum kişi Ayla hanımdı '' hiiğğğ ayy kızım aklımı aldın sabah sabah, kapı dururken niye burayı kullanıyorsun yüreğime iniyordu '' onun bu haline mahcupça baktığımda bakışlarındaki korku yerini şefkate bıraktı. '' kahvaltı hazırlıyordum bende istersen oturup bekleyebilirsin canım'' demesi ile bakışlarım tezgâha döndüğünde yardım edebileceğimi düşünüp oraya doğru adımladım henüz çay suyu koymamıştı onun yerine yapıp buz dolabına ilerleyip kahvaltılıkları masaya dizmeye başladım ilk başta bana şaşkın şaşkın baksa bile daha sonrasında büyük bir gülümseme ile o da yaptığı işe geri dönmüştü. Ben salata yaparken o da çayı demlemiş beni izliyordu tam ona dönecekken mutfak kapısından gelen sesle oraya döndük ikimizde. '' ooo hanımlar bu ne güzel manzara böyle sizleri böyle görmek gözlerimi yaşartıyor şerefsizim çok duygulandım'' muzipçe konuşan utku ile içimde bir sıcaklık hissettim hoşuma gidiyordu onun patavatsızlıkları boş boş konuşup etrafına yaydığı enerji. Sanırım Ayla Hanım pek benim gibi düşünmüyor olmalı ki sert sesiyle kızmaya başladı '' annenin yanında küfür mü ediyorsun sen oğlum hiç yakıştıramadım hem keşke bir günde ben sizin gibi hazır sofraya otursam senin hazırladığını görsem de bende duygulansam biraz hıh'' saçını savurup mutfaktan çıktığında ben arkasından şaşkınca bakarken utku kahkaha atıyordu. '' bakma sen ona güzelim kocasını uyandırmaya gitti bugün trip günü büyük ihtimalle herkese trip atacak bugün alışırsın sende '' başımı sallayarak onayladım onu. Güzelim mi demişti o bana normal olamayacak şekilde hoşuma gitmişti bu durum. Utku ile ilgili içimde tarif edemediğim hisler vardı ikiz olduğumuz için miydi bilmiyorum ama o yakınımdayken içime bir sıcaklık aktığını hissediyordum onun yakınında olmak hoşuma gidiyordu. Bu farkındalıkla canım sıkılmıştı daha doğru düzgün tanımadığım biri için bu hisleri taşıyor olmak benim için hiç normal değildi. Çocukluğumdan beri çevreme ördüğüm kalın duvarlarım olmuştu her zaman ve kimsenin o duvarları aşmasına izin vermemiştim hiçbir zaman şimdi ise Utkuyu o duvarlardan içeri almak istemem beni istemsizce korkutuyordu. Merdivenlerden gelen sesler ile kendime gelip herkese çay doldurmaya başladım. Çayları da masaya koyduğumda herkes toplanmış şaşkınca bana bakıyorlardı ne var canım kimse bana hizmet etmek zorunda değildi. Onlar benim için bu kadar çaba gösterirken benimde ufakta olsa bir şeyler yapmam gerekiyordu. Masaya oturduğumda bir yanıma Onur bir yanıma da Utku oturmuştu karşımda Metehan onun yanında ise Arslan oturuyordu masanın iki başında ise Ayla Hanım ve Berzan Bey oturmuş herkes yüzündeki gülümseme ile kahvaltıya başlamıştı. Herkesin yardımıyla sofrayı toplamış Berzan beyin isteği ile bahçede kahve içmeye geçmiştik. Arslan ve Berzan Bey iş ile ilgili konuşurken diğerleri telefonlarına gömülmüştü. Aklıma Aslan abim gelmişti acaba ne durumdaydılar? Geri dönmüş müydüler? Gerçi dönmüş olsa kesinlikle bana yazardı. Ne olur ne olmaz diye telefonumu çıkartıp yoklamaya karar verdim. - abi döndünüz mü? Mesajım tek tik olmuştu demek ki henüz dönmemiştiler. Ayla hanımın seslenmesi ile ona verdim dikkatimi. '' canım eğer müsaitse bu akşam Aslan oğlumu ağırlamak isteriz sende istersen eğer'' Elimdeki telefonun notlar kısmına girip 'maalesef gelebileceğini sanmıyorum göreve gitti döndüğü zaman sorarım ama' yazıp yanımda oturan Utkuya okuttuğumda merakla bana bakan gözler yerini buruk tebessüme bırakmıştı anladım anlamında başını sallayıp bakışlarını yere indirmişti. ''ben kalkayım artık size afiyet olsun yarın iznim bitiyor önceden gidip biriken raporlara bakacağım biraz'' diyen Metehan ile Onurda ayaklanıp '' beni de bıraksana bari hastaneye abi'' İkisi gittikten sonra Berzan Bey ve Arslan da şirkete gideceğini söyleyerek kalkmışlardı. '' eee biz ne yapalım ya çok sıkıcı böyle boş boş oturuyoruz'' diyen Utkuya cevap Ayla Hanımdan gelmişti. '' senin okulun yok mu oğlum devamsızlıktan kalırsan görürüm ben seni hem benim bugün günüm var '' günü mü vardı hiç gün yapacak birine benzemiyordu daha çok dernektekilerle brunch yapacağım diyecek bir görüntüsü vardı. Önyargının ne kadar boş bir şey olduğunu bir kez daha kendime ispat etmiştim böylece. Utku kahkaha atıp tekrar telefonuna gömülmüştü okul sorusuna cevap vermeyişi benim dikkatimden kaçmamıştı ama sanırım Ayla Hanım unutmuştu bile o gittikten sonra Utku heyecanla bana dönüp konuşmaya başladı. '' oh be sonunda baş başa kaldık bugün ikizimle takılmak için okulu ektim umarım ikizim de benimle aynı düşüncededir de beni kırmaz.'' ben ona anlamsız bakışlar atarken o hevesle beni kolumdan tutup oturduğum yerden kaldırarak eve doğru ilerletmeye başlamıştı. Bir ona bir kolumdaki eline bakarken kolumu geri çekmemek için kendimi zor tutup onu takip etmeye devam ettim. Benim kaldığım odanın önüne gelince sonunda durup '' sen hazırlan bende hazırlanayım sonra dışarı çıkıp tıpkı benim gibi harika olan arkadaşlarımın yanına gidelim'' arkadaşlarım lafıyla kaşlarımı çatıp ona bakarken takıldığım şeyi anlayıp '' hiç çatma o kaşlarını arkadaşlarım seni çok merak ediyor hem rahatsız olduğun an ayrılırız yanlarından hadi kaçtım ben.'' deyip resmen koşa koşa gitti yenilmişlikle düşen omuzlarımla odaya girip üstümü değiştirdim. Siyah palozzo kumaş pantolon ve üzerine yine siyah bir crop giyip saçlarımı elimle düzeltip makyaj yapmak için masaya oturdum. Uzun zamandır dışarı çıkmıyordum ve içimde inkâr edemeyeceğim bir heyecan vardı. Sürekli dört duvar arasında olmak kendimi kafeste hissetmemi sağlıyordu ve bu histen sıkılmaya başlamıştım. Yaptığım hafif makyaj da bittiğinde yine siyah olan çantanın içine lazım olabileceğini düşündüğüm eşyalarımı yerleştirip çıktım odadan. Aşağı indiğimde Utku beni kapının önünde bekliyordu bana sahte bir duygusallıkla bakıp '' valla seni pijama ve eşofman dışında bir şeyle gördüğüm için oturup ağlamak istiyorum şuan'' ona göz devirip kapıyı açıp dışarı çıktım pardon da evin içinde elbise ile mi gezmemi bekliyordu acaba. Tamam, söylediklerini ciddi olarak söylemediğini bende biliyordum ama olsun. Hızla yanıma gelip kolunu omzuma attığında ona ters ters baktım '' bakma öyle katil civciv gibi sen benim ikizimsin biz 8 ay göt göte anamın küçücük karnında kaldık o zamandan kalan bir alışkanlık bu'' salaklığına gülmek istesem de tuttum kendimi ona göz devirip önüme döndüm. Gideceğimiz yere bizi bırakan kişi beni takip eden adamdı adının Ahmet olduğunu Utku ile konuşmasında öğrenmiştim. Sonunda araba durduğunda Utkunun ardından inip geldiğimiz yere şaşkınlıkla baktım. Dövüş kulübü gibi bir yerdi burası Utkudan asla böyle bir yer beklemiyordum. Benim şaşkın bakışlarımı gören Utku gülerek '' bakma öyle şaşkın şaşkın arkadaşımın abisinin mekânı burası içerisi baya büyük ve bir sürü farklı bölümü var bizde istediğimiz her şeyi bulabildiğimiz ve daha rahat olduğumuz için burada takılıyoruz'' tamam ama yine de Utkuyu böyle bir yerde düşünemiyordum. Sonunda içeri girdiğimizde Utkunun kolu yine benim omuzumdaydı ittirmeye çalıştıkça daha sıkı sarmaya çalışmasıyla pes etmiş umursamamaya çalışıyordum. İçerisi cidden baya büyüktü mekânın ortasında büyük bir ring varken çevresinde oturma alanları vardı onların yaklaşık 5 er metre çevresinde ise antrenman alanları vardı ve fazla kalabalık olmasa bile antrenman yapan insanlar vardı. Utkunun yönlendirmesi ile üst kata çıktık üst kat ise daha çok aşağıyı gören balkonlar gibiydi sağ tarafta oturma alanları ve bar alanı vardı. Sol tarafta ise yöneticilere ait olduğunu düşündüğüm odalar vardı. Ben etrafıma bakınırken Utku beni 3 kişinin olduğu bir masaya doğru ilerletiyordu sonunda etrafı incelememi bitirip masadakileri incelemeye başladım iki kumral bir esmer çocuk vardı bizimle yaşıt gibi görünüyorlardı şaşkınlıkla bize bakıyordular. '' evet, gençler karşınızda ikizim Umay yavşayanın canını alırım ona göre sizin bacınız o '' ona göz devirip baş selamı verdim masadakilere ve boş bir sandalyeye oturdum Utku da hemen peşimden oturmuş elini sandalyemin arkasına koymuş sırıtarak bakıyordu. Tamam cidden bu çocuğun temas bağımlılığı vardı emin olmuştum. ''merhaba Umay bacım ben Cem Utkunun çocukluk arkadaşıyım bunlarda kuzenlerim Buğra ve Burak '' diyen esmer çocuğa diğerlerinde gözlerimi gezdirip tekrar baş selamı verdim. İsminin Buğra olduğunu öğrendiğim çocuk '' valla film gibi olay lan dünyada kaç kişinin başına gelir böyle bir şey hala inanamıyorum'' diğerleri de onu onaylayıp bu konu hakkında konuşmaya başlayınca onları umursamadım ben şaşırmıyordum bu dünyada çoğu kişinin başına gelmeyecek o kadar olay yaşamıştım ki bu olay o kadar imkânsız gelmiyordu artık bana. '' ama baksana ne kadar benziyorlar dışarıda görsem bile seninle bir bağlantısı olduğuna kesin emin olurdum'' diyen kişi Burak'tı '' e benzeyeceğiz tabi oğlum ikiziz biz boru mu'' Utkuya göz devirmekten başka bir tepki vermemiştim ama cidden fazlasıyla benziyorduk tabi ki dış görünüş olarak karakterlerimiz ve yaşantımız tamamen zıttı. Gözlerimi etrafta gezdirirken karşı masadaki bir adamla göz göze geldim umursamadan önüme döndüğümde Utku kahve alacağını söylediğinde bakışlarımla onaylayıp diğerlerinin sohbetini dinlemeye devam ettim. Yaklaşık yarım saat daha hiç susmadan konuşmuş bana kendilerini anlatmışlardı. Onlar hakkında birçok bilgi edinmiştim muhabbetleri güzeldi sarıyordu yavaş yavaş gevşemeye başlamıştım.
|
0% |