Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8.Bölüm

@bprcuu

Umay Kaan'a kızgındı sinirliydi ve bir süre yüzünü bile görmek istemiyordu ama Kaan Umay'ı tek bırakmamak konusunda kararlıydı. " Umayyy lütfen dinle beni" şansını fazlasıyla zorluyordu genç adam sinirle döndü Umay

"neyini dinleyeceğim senin Kaan ne yaptığının farkında mısın sen beni ne duruma düşürdüğünü görmüyor musun"? Sıkıntıyla nefes aldı Kaan mahcuptu kendini asıl affettireceğini bilmiyordu. Umay ve Kaan yıllardır arkadaştılar ve her yakın arkadaş gibi kavga ettikleri dönemler illaki oluyordu bu küslükler hiçbir zaman uzun sürmezdi birbirlerine kıyamıyordular birbirlerini parçalasalar bile bir şekilde yine yan yana omuz omuza buluyorlardı kendilerini.

" gerçekten kötü bir niyetim yoktu sen sürekli çocuğu dikizleyince bende hoşlandığını düşündüm " Umay duyduklarıyla elini alnına vurup hızla Kaan'a döndü. "nasıl bana sormadan böyle bir şey yapabilirsin Kaan çocuktan hoşlanmayı bırak nefret ediyorum ben ve sen bana sormadan gidip çocuktan benim için telefon numarasını istiyorsun resmen salak mısın sen "gözlerini kapatıp derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.

"ay kızım nerden bileyim ben ya ne zaman görsem gözlerin çocuğun üstünde olunca beğeniyorsun ama çekiniyorsun diye düşünüp arkadaşlık görevimi yapayım dedim" Kaan'ın sözleriyle iyice sinirlenen Umay önce kafasına sonra ise hıncını alamayarak omuzlarına vurdu acıyla inleyerek Umay'dan uzaklaşan Kaan bir yandan da konuşmasına devam ediyordu.

"yaa kızım vurmasana elinin ya ahh elinin ne kadar ağır olduğunu unutmuşum"

Kaan geri geri giderken Umay da üzerine doğru yürüyerek denk gelen yerlere vurmaya devam ediyordu.

"belli unuttuğun bana sormadan mallıklar yapmaya başladığına göre. Ulan geri zekâlı birisini beğensem konuşamayacak biri miyim ben"

Geri geri kaçarken konuşmaya çalıştı Kaan " değilsin gidip ahlaksız teklifler bile yapabilirsin sen" Umay sinirle Kaan'ın üzerine atlayıp onu yere düşürdüğünde üstüne oturup yüzüne gelmeyecek yerlerine vurmaya devam ederken sinirle konuştu.

"ulan geri zekâlı madem öyle ne diye böyle bir salaklık yapıyorsun " Kaan verecek cevap bulamayınca istemsizce gülmeye başlamıştı onun gülmesine iyice sinirlenen Umay daha sert vurup bir yandan da kızmaya devam ediyordu.

"gülmesene geri zekâlı" birkaç dakika sonra Umay da daha fazla ciddi kalamayıp arkadaşının yaptığı aptallığa kahkahalar atarak kendini perti çıkmış Kaan'ın yanına atmıştı. İkilinin küslüğü en fazla bu kadar uzar ve her zaman bu şekilde son bulurdu.

" bir daha bana sonradan böyle bir şey yapma Kaan "

"merak etme bir daha sen gelip istesen bile yapmam kusura bakma ama hayvan gibi ağır elin her yerim ağaracak senin yüzünden" Umay Kaan'ın ağlayacak gibi konuşmasıyla kıkırdayıp sıkıca sarıldı Kaan'a

***

Umay'dan

Neredeyse 1 saattir atış yapıyorduk o da bende üzerimizdeki o garip gerginliği atlatmış eğleniyorduk ara ara kaçırdığımız atışlarda birbirimizle dalga geçiyor kendi dilimizde tuhaf bir samimiyet kuruyorduk. Atış yapmak elimde bir silah tutmam geçmişe olan özlemimi bastırmamda yardımcı olmuş gibi hissediyordum sanırım Metehan'ın da amacı birazcık buydu.

"iyi olmanı bekliyordum ama beklediğimden çok daha iyiymişsin güzellik şaşırdım valla" dediğinde ona gülümseyip göz kırptım. Doğduğum anda başladı benim eğitimim daha şaşıracağın çok şey var metehancım.

O verdiğim tepkiden dolayı şaşkınlıkla bana bakarken ben saçımı savurup önüme dönmüştüm.

Son atışları da bitirdiğimizde bütün atış kâğıtları toplayıp oyalanmadan çıkmış arabadaydık ama henüz arabayı çalıştırmamıştı.

"seninle bir şeyler yapmayı çok istiyorum güzelim ama seni yormak istemiyorum o yüzden gitmek istediğin bir yer varsa oraya gidebiliriz yoksa da başka şeyler düşünürüz eğer tabi sende istersen" düşünceli haline tebessüm edip başımı salladım gitmek istediğim bir yer vardı. Adresi mesaj atıp yolu izlemeye ve gerçekleşecek yüzleşme için kendimi hazırlamaya çalıştım.

O önünde durduğumuz evi incelerken ben kendimi hazırlamaya çalışıyordum. Kendine gel Umay bunu yapmazsan asla önüne bakamaz geçmişte yaşamaya devam edersin geçmişte yaşamak sana acıdan başka bir şey vermez kendine gel. Derin bir nefes alıp indim arabadan peşimden de Metehan indi nerede olduğumuzu anlamıştı galiba destek olmak istercesine sırtımı okşadı.

"yalnız olmak istemezsen yanında gelebilirim" kararsızca başımı salladım yanımda olması iyi olabilirdi kendime güvenmiyordum şuan bir desteğe ihtiyacım vardı bunu Aslan abimle yapmayı tercih ederdim ama ne zaman döneceğini bilmiyordum ve ertelemek istemiyordum.

Ben önde o arkamda ilerledik evin kapısına her zaman yedek bir anahtar koyduğumuz paspası kaldırdım. Evet, oradaydı buruk bir tebessüm oluşturdu bu dudaklarımda. Ellerim titrese nefesim daralsa da durmadım açtım kapıyı uzun zamandır havasız kalması yüzünden garip bir koku karşıladı bizi.

Titrek adımlarla ilerledim içeriye Metehan'da peşimden geldi direkt salona gittim hiç bir yere gözlerimi değdirmeden ilk önce camları açtım içeriyi havalandırmak için Metehan'a baktım televizyon ünitesinin üzerindeki resimleri inceliyordu. Yanına gittim elini bir çerçeveye götürdü beş yaşındaki halimi inceliyordu üzerimde yine bugün giydiğime benzer çiçekli bir elbise vardı fotoğrafı çeken abime kocaman bir gülümsemeyle bakıyordum.

"bunu alabilir miyim?" bu isteği beni şaşırtmıştı ama onu kırmak istemedim başımla onayladım onu. Benim gözlerimse diğer çerçevelere kaydı incelemek istemedim incelersem ağlamaktan korktum kaçırdım gözlerimi salonda gezdirdim gözlerimi hızlanan nefesimle yere kaydı bakışlarım o lanetli günden kalan bana o günü hatırlatacak her şey kaldırılmıştı ortalıktan.

Hatırlatacak o günden kalacak hiçbir eşya olmasa bile anılarımda capcanlıydı aklıma gelmesin istedim kaçtım gerçeklerimden sıkışan göğsüm ve hızlanan nefeslerimle çıktım salondan sonra ise evden daha fazla orada durmaya ne gücüm ne de cesaretim yoktu sanırım yanılmıştım yapamamıştım. Nefes nefeseydim ciğerlerime gitmiyordu soluduğum oksijen boğulduğumu hissediyordum.

"güzelim iyi misin bak korkutuyorsun beni Umay lütfen bak bana" çaresiz çıkan sesiyle Metehan'a döndüm hala nefes nefeseydim kendimdeydim ama aynı zamanda da değildim bir şeyler söylediğini görüyordum ama kalbimin sesinden duyamıyordum ne dediğini.

Ne zaman aktığını bilmediğim gözyaşlarımı sildi ilk önce sonraysa sıkıca sardı kollarını bana birkaç saniye sonra bende doladım kollarımı ona içime dolan güven hissiyle sanki bunu beklermiş gibi tuttuğum hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Anneme ağladım babama ağladım abime ağladım evimde nefes bile alamadığım için ağladım Kaan'a ağladım kendime ağladım yeni bir aile düşüncesine gerçeğine ağladım o hastane odasında geçirdiğim zamana ağladım Aslan abime ağladım ben o an her şeye herkese ağladım. Ben ağladım Metehan bana destek oldu ben ağladım Metehan sırtımı sıvazladı ben ağladım o sustu ben ağladım o dinledi ben ağladım o anladı.

Yapamamıştım yüzleşemedim kaçtığım gerçeklerimden geçmişimden gücüm yetmedi ne yapacaktım nasıl yapacaktım bilmiyordum. O an verdim kararımı Onur'un teklifini kabul edecektim.

İlk defa iyileşmek istedim eskisi gibi olamayacak olsam bile ailemin evine girebilecek kadar iyi olmak istedim. Ailemin anılarına sahip çıkmak için iyi olmak istedim dayanabilmek için gücüm olsun istedim. Vicdan azabı çekmeden bakmak istedim ailemin resimlerine.

Metehan'dan aldığım deste ve güçle ne zaman çöktüğümüzü bilmediğim yerden kalktım. Gözlerine baktığımda nasıl göründüğümü merak ettim nasıl görünüyordum ki bana bu şekilde canı yanıyormuş gibi bakıyordu. Nasıl bana bu kadar bağlanmıştı ki benim acım onu bu kadar etkiliyordu. Tamam, kim karşısında acı çeken birini görse üzülürdü ama bu öyle bir üzüntü değildi sanki benim çektiğim acıyı o da hissediyor gibi bakıyordu gözlerime. Tıpkı Alphan abim gibi bana bir şey olduğunda benden çok o acı çekerdi bir şeye üzüldüğümde benden daha çok üzülürdü.

Onda gördüğüm bakışları Metehan da görünce afalladığımı hissettim bu afallama az da olsa bulunduğumuz ana döndürdü beni. Gözyaşlarımı silip beni arabaya ilerleten Metehan'a ayak uydurdum tepkisizce.

"sıkma canını güzelim şimdi olmasa bile bir gün başaracağız bunu ben yanındayım. Biz yanındayız abilerin ailen olarak hep bir adım arkandayız " usulca fısıldar gibi konuşmasıyla döndürdüm bakışlarımı yüzüne gülümsemek istedim destek olmak istemesine tebessüm etmek istedim hiç değilse yapamadım gücüm ona bile yetmedi.

Güçsüzlüğüme aktı bir damla yaş sol gözümden hemen uzanıp sildi o yaşı.

" sen her şeyin en güzeline layıksın geçmişinde neler olduğunu bilmiyorum sen hazır olana kadarda bilmememe gerek yok ama ben senin gözlerinde görüyorum çektiğin acıları Umay'ım ve abin olarak o acı dolu bakışların huzurla dolması için elimden gelen her şeyi yapacağım abi sözü"

Bu lafları bile içime umut tohumları ekmişti neredeyse içimde bir şeyler koptu laflarıyla içimde bir şeyler aktı aynı zamanda da içim suçlulukla doldu bana bu kadar saf ve temiz duygular beslemelerine karşı benim duvarlarımın arkasına saklanmış olmam yüzünden.

Cevap veya tepki veremedim başımı cama çevirip yolu izlemeye çalıştım o da benden bir cevap beklemedi zaten sadece hislerini bilmem içindi söyledikleri sadece bilmem ondan uzaklaşmamam içindi.

Yol boyu sessiz kaldık ikimizde düşünceler denizine daldık sakince. Ağlamak istedim yetmedi oradaki ağlamam daha çok ağlamak istedim gözyaşlarım kalmayana kadar ağlamak kendimi parçalamak hatta canımı vermek istedim ama tuttum kendimi en azından eve kaldığım odaya girene kadar tutmak istedim gözyaşlarımı.

Bahçe kapısından girdiğimiz zaman üzerimizdeki durgunlukla indik ikimizde arabadan Metehan korumalardan birine verdi araba anahtarını park etmesi için üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı o tarafa çevirdim Ahmet'le göz göze geldim şefkat doluydu bakışları kötü mü görünüyordum neden böyle bakıyordu ki bana bir an önce odaya gidip halime baksam iyi olacaktı.

Belimden destek olarak beni ilerleten Metehan'la kendime gelip ilerledim zile basmak yerine anahtarla açtı kapıyı içeri girdiğimizde usulca okşadı sırtımı bakışlarım ona döndüğünde kaşlarını çattığını gördüm elleri tekrar dolaştı sırtımda bu sefer elinin baskısını daha çok hissettim sırtımda.

Bakışlarında gördüğüm kararma ve kısılmayla fark ettiğini anlamıştım istemsizce uzaklaştım ellerinden başını iki yana salladı usulca "lütfen..." fısıldadı korkarak yutkunmak istedim o an yutkunamadım boğazıma büyük bir yumru oturduğunu hissettim onun dolan bakışlarıyla.

" lütfen yanlış anladığımı söyle" titreyen ve zor çıkan fısıltısıyla kalbimde bir sızı hissettim. Bakışları o kadar tanıdıktı ki aklıma yine abimi getirdi bu düşünce ellerimi sıkmama sebep oldu başımı usulca iki yana sallayıp uzaklaştım ondan belki de kaçtım bilmiyorum tek isteğim odaya çekilip rahatça ağlamaktı ardımda bıraktığım yıkımı görmek istemedim.

Girdiğim gibi kilitledim odanın kapısını sonraysa banyonun kapısını korka korka baktım aynaya ağlamaktan şişip kanlanmış gözlerime baktım sonraysa kızarmış boynuma ve toz toprak olmuş elbiseme derin bir nefes aldım çıkarttım elbiseyi üzerimden. Suyu açıp ısınmasını beklemeden girdim altına kendi görüntümden kaçmak ister gibi telaşla o kadar doluydum ki suyun soğukluğunu bile umursamadım tenime değen her damla ateş olup yaktı sanki bedenimi. Ellerim izlerime gitti kabartılara dokunduğum anda bacaklarım taşıyamadı çöktüm olduğum yerde suyun altına.

Kulaklarımda çınlayan çığlıklarla ellerim kulaklarımı buldu sanki geçecekmiş gibi tıkadım kulaklarımı ama geçmedi daha çok arttı kulaklarımda çınlayan annemin çığlıkları sonra babamın acı acı bağırışları kapattım gözlerimi başımı salladım hızla iki yanıma

"sus lütfen sus " kendi fısıltımı bile zar zor duydum kendi sesim bile o kadar yabancıydı ki artık bana kendi sesimi duymak bile canımı yakıyordu artık kendi sesimi bile duymak istemezken annemin çığlıkları daha da şiddetlendi kulaklarımda.

Gözümde canlanan abimin bakışları saplandı kalbime hastane odasına uyandığım an geldi aklıma onun gözlerinde gördüğüm acıyla kasıldı bütün vücudum.

"koruyamadım yapamadım "

Sesime bile hâkim olamıyordum şuan kendi sesimi bile kontrol edemeyecek kadar güçsüzdüm.

Ne ağlamam bitti ne kulağımda çınlayan çığlıklar.

Ne kadar ağladım ne kadar çırpındım orada suyun altında bilmiyorum ama kendimde az da olsa güç bulduğum ilk an ayaklandım suyu kapatıp yavaşça titreyen bacaklarımla çıktım banyodan ıslak iç çamaşırlarımı çıkartıp köşedeki bornozu giydim üzerime.

Bütün vücudum titrerken zorlukla çıktım banyodan her şeyi yakıp yıkma isteğimi dizginleyerek girdim yatağa düşünmemek için ilaçlarımı içerek kulaklarımdaki çığlıklardan kâbuslarla dolu uykuma bırakmak istedim kendimi.

Soluk soluğa uyandım uykumdan hızla doğruldum yattığım yataktan yanımdaki sürahiden bir bardak su içip biraz soluklandım daha sonra ise kalkıp elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmek istedim. Üzerime siyah eşofman altı ve salaş bir tişört geçirip balkondaki yerime geçtim gece taramadığım için karışan saçlarımı taramaya başladım.

Gözlerim yine gökyüzündeydi ne yapacağımı nereden başlayacağımı bilmiyordum. Elimden geldiğince kendimi toparlamam bu yas sürecini artık atlatmam gerekiyordu bunun farkındaydım fakat nasıl yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Umarım Onur bu konuda bana yardımcı olabilirdi.







 

 

 

Loading...
0%