@bprcuu
|
Umay'dan Yeni doğmuş bebeklere ismi okunduktan sonra 'ismiyle yaşasın derler' her bebek gibi bana da dendi. Doğduğum andan itibaren sıklıkla duydum bu lafı gerek ailem gerek çevremizdekilerden. Benim ismim Umay koruyucu demek. Yıllar boyu önce vatanımı milletimi sonraysa ailemi korumak için yetiştirildim. Asker bir aileye sahip olunca zaten en büyük ailenin bu vatan olduğunu çok iyi anlıyordu insan. Yıllarca oradan oraya göçmüş binlerce insanla tanışmıştım iyisiyle kötüsüyle birçok kişi tanımış birçok şey öğrenmiştim onlardan güveni öğrendiğim kadar güvensizliği de öğrenmiştim. Vicdanın önemini öğrendiğim kadar vicdansızlığın önemini de öğrenmiştim. Bu hayatta birçok şeyi erkenden öğrenmiş erkenden büyümek zorunda kalmış bir çocuktum ben. Hatırladığım ilk şehit cenazesinde 5 yaşındaydım. Hatırladığım ilk saldırıda yine 5 yaşındaydım babamın gözlerimin önünde ilk yaralanışı arkadaşımın babasını kaybettiği zor bir gündü. Hatırladığım ilk esir düşüşümde 6 yaşındaydım. Şuan 22 yaşında olsam dahi normal bir genç kızdan çok farklı bir hayat yaşamıştım canımı yakan anılarım olsa dahi yaşamımdan yaptıklarımdan gurur duyuyordum. Bazen acımasız olmam gerekse dahi verdiğim her karar attığım her adım vatanım için olmuştu. Benden götürüsü çok olsa dahi verdiğim her kararla gurur duyuyorum ve duymaya da devam edeceğim. Verdiğim en zor karar hayatımı etkileyen en büyük karar olmuştu canımı yaksa beni şuan olduğum bu dipsiz kuyunun içine düşürüp elimden bu hayatta en sevdiğim şeyleri alsa dahi hiç pişman olmadım olacağımı da düşünmüyordum. Sadece hayatıma etkisi oldukça büyük bir karar olmuştu ama bunu da atlatacaktım boşuna eğitilmemiştim bunu da atlatıp yoluma bir şekilde devam edecektim. Her zaman olduğu ve olacağı gibi. Ailemi korumak için vatanımı satmamı istediler benden. Ailemi kurtarmak için hain olmamı istediler ya ailen ya vatanın dediler. Karar basitti ama duygusal yükü ağırdı. Vatanımı ve ailemi korumak bu hayatta öğrendiğim ilk şeydi vatanımı korumak için ailemi feda etmek ise asla öğrenmek istemeyeceğim ama zor yoldan da olsa öğrendiğim bir şeydi. Vatanımı korumak için ailemin kanına buladım ben ellerimi vatanım için ailemin canını aldım ben. Verdiğim karardan hiçbir zaman pişmanlık duymadım ama öyle kolayca atlatıp önüme bakabileceğim bir karar değildi bu. Annem ve babam ikisi de işinde çok başarılı birer askerdi. Kendilerini evlatlarını bu vatana adadılar bu vatan için yetiştirdiler ve bu vatan için şehit oldular. Onlarla her zaman gurur duydum ve duymaya da devam edeceğim tıpkı onlarında benimle gurur duyduğu gibi. Gözlerimin önüne ikisinin de son anlarındaki gururlu tebessümü geldiğinde daldığım düşüncelerden sıyrıldım. Gökyüzüne diktiğim gözlerimi kapatıp tebessüm ettim gözümden akan yaşları silmedim hissediyorum her gökyüzüne baktığımda onların varlığını yanımda olduklarını hissediyorum. Elimi kalbimin üzerine koyup sessizce fısıldadım " sizi çok seviyorum". Bir süre daha o şekilde durduktan sonra kendimi toparlayıp duygusal halimden arındım. Bugün yapmak istediğim birkaç şey vardı öncelikle Onura teklifini kabul ettiğimi belirtip daha sonra ise Kaan'la aramı düzeltmem gerekiyordu. Kahvaltı saati yaklaşıyordu Onurun uyanmış olduğunu düşünüp günlerdir bakmadığım telefonumu elime alarak çıktım kaldığım odadan. Sağ çaprazımda kalan odanın önüne geldiğimde üç kere usulca tıklattım kapıyı sakin bir "gelebilirsiniz" sesiyle girdim içeri Onur yatağını düzeltiyordu benim geldiğimi gördüğünde gözleri başta şaşkınlıkla açılsa bile sonrasında güzel bir gülümseme yer etmişti yüzünde. " hoş geldin Umay güzel bir sürpriz oldu " dediğinde bende gergince gülümsedim. Gergindim çünkü ilk defa iyileşmek istiyordum gergindim çünkü nasıl yapacağımı bilmiyordum. Gerginliğimi anlamış olmalı ki usulca yaklaşıp kolumu okşadı. "gel oturalım" yeni düzelttiği yatağının üstüne oturduğunda bozmamaya dikkat ederek bende oturdum yanına iki eliyle ellerimi tutarken sakin ses tonuyla konuşmaya başladı. Gözlemlediğim kadarıyla Onur bu ailenin en sakin ferdiydi yumuşak bir kalbi saydam bakışları vardı hissettiği düşündüğü her şeyi gözlerinden okuyabiliyordum. Fazlasıyla sakin ve düşünceli bir karakteri olduğunu düşünüyordum ağzından çıkacak her kelimeyi özenle seçiyordu resmen her zaman. "sanırım kararını verdin olumlu olduğunu ümit ediyorum" sorar gibi konuşmasıyla başımla onayladım onu gözlerinde gördüğüm parıldamalar beni de mutlu etmişti bana iyi gelmek istiyordu bende bana iyi gelmesini umuyordum. "beni ne kadar mutlu ettiğini anlatamam sana Umay gerçekten ne desem bilemiyorum bana dünyaları verdin desem abartmış olmam" heyecanlı sesi ve oturduğu yerde kıpırdanıp durmasıyla onun bu çocuksu haliyle gülümsemem daha çok büyüdü. " şimdi ne yapacağımızı nasıl ilerleyeceğimizi günlerdir düşünüyorum ve aklımda birkaç fikir var duymak ister misin"? Başımı sallayarak onayladım. " şimdi miniğim bu isteğimin senin için zor olabileceğinin farkındayım ama bunu yapabilirsen çok büyük ve etkili bir adım atmış olacaksın" kararsız bakışlarla derin bir nefes alıp devam etti " seansların ve tedavinin etki edebilmesi için artık konuşman anlatman gerekiyor miniğim. Kendini kapattığın o duvarların arasından çıkman gerekiyor. Bunun senin için zor bir şey olduğunu biliyorum ama susarak düşüncelerinden gerçeklerinden kaçamazsın" bir elini yanağımı okşamak için yüzüme çıkarken devam etti sakince konuşmasına. "sesinden kaçarak aklındakilerden kurtulamazsın. Senden hemen her şeyi anlatmanı beklemiyorum sadece ileriye doğru bir adım atmanı istiyorum. Kendi sesine yeniden alışmanı istiyorum senden en azından denemeni" cevap bekleyen gözlerine baktım yapabilir miydim? Sesimi duymak bile zamanında krizlere girmeme sebep oluyordu başarabilir miydim? Denemem gerektiğini biliyordum ilk defa tedaviyi kabul etmişken yolun başında pes edemezdim başımı sallayarak onayladım onu deneyecektim. Onaylamamla bana sıkıca sarılması bir oldu "denediğin için teşekkür ederim miniğim zor olduğunu biliyorum ama merak etme biz hep yanındayız ve olmaya da devam edeceğiz" bana karşı bu kadar umut dolu olması kalbimin teklemesine sebep oldu benim için benden daha çok seviniyordu tıpkı bir abi gibi davranıyordu bana. Beni bu kadar çabuk kabullenmiş olmadıklarının farkındaydım fakat benim yaptığımın aksine onlar kabullenmek alışmak için çaba gösteriyorlardı. Belki yaşlarının getirdiği olgunluk belki yetiştirilme şekilleri onların bu kadar güzel kalpli olmalarını sağlıyordu bilemiyorum belki de birilerine bağlanma hayatlarına kabul etme konusunda benden daha ılımlılardı her türlü bana karşı bu kadar düşünceli olmaları minnet duymama sebep oluyordu. " hadi şimdi kahvaltıya inelim bugün yeni hayatının ilk günü belki bir günaydın ile ilk adımı atmak istersin" bilmem dercesine omuz silkip kalktım yataktan onunla beraber çocuk gibi elimden tutarak ilerletti beni mutfağa kadar. Herkes yerindeydi geldiğimizi ilk fark eden Ayla Hanım olmuştu " oh şükür çocuklar Utkuyu yollayacaktım şimdi sizi uyandırması için" Onur konuşmak için ağzını açmıştı ki Utku ondan önce davrandı. " inanamıyorum bu görüntüye resmen ikizim tarafından ihanete uğruyorum şuan Allah'ım gözlerimi kör et bu dünyayı yok et bu gözler ikizimin Onur kasıntısının elini tuttuğunu görmemiş olsun lütfen" ben onun bu hallerine göz devirirken Onur sanki inadına yapar gibi daha da yaklaşıp ellerimizi yukarı kaldırdı. Utkunun gözüne sokmaya çalışır gibi daha sonra ise gülümseyerek beni bir sandalyeye ilerletip oturmam için çekti ben oturduktan sonra ise kendisi de yanıma oturdu. Gözlerimi masada gezdirirken Berzan Bey ve Ayla Hanımın gülümseyerek bizi izlediğini gördüm bende onlara gülümsedim. Utkuya baktığımda ise gözlerini kapatmış ellerini açmış dua ediyordu onun bu haline göz devirip diğerlerine baktığımda ise Metehan'ında tebessüm ettiğini gördüm hüzünlü bir gülümsemesi vardı. Dün olanlardan sonra ona çok bakamadım kaçırdığım gözlerimin hedefinde Arslan vardı hırsla tabağındaki salatalığı çatalla didikleyip kendi kendine homurdanıyordu dudaklarını okumaya çalıştım 'bir beni sevmedi' anladığım birkaç kelimeyle canım sıkıldı. Onu sevmediğimi düşünüyordu öyle bir şey tabi ki yoktu herkes aynıydı gözümde belki Metehan bir tık önde olabilirdi ama o da sadece bir tık henüz hiçbirini kabullenecek kadar tanımıyordum bile. Göz göze geldiğimizde suçlulukla kaçırdım gözlerimi istemeden bile olsa onu üzmüş olmak canımı sıkmıştı. "size çok güzel bir haberimiz var sevgili ailem " herkes Onura dönmüştü o ise önce bana bakıp onay almış daha sonra ise masadakilere bakarak kararımızı açıklamıştı. "Umay tedavi için hazır olduğunu kabul etti bugünden itibaren başlayacağız hatta inanıyorum ki çok yakın bir zamanda sesini duyabileceğiz" masada sevinç nidaları uçarken ben hala gerginlikle çayımla uğraşıyordum. Kahvaltı benim için gergin ev ahalisi için oldukça mutlu geçmişti yüzlerindeki gülümseme bir an olsun silinmemiş sürekli benimle konuşmaya çalışmış yanımda olduklarını belirtip durmuşlardı hatta bir ara Ayla Hanım az da olsa ağlamış ama hemen toparlanmıştı. Onların bu tepkileriyle bir kez daha başarabilmek için dua etmiştim yapacaktım kendi sesimden kaçmayacaktım artık kendim için olmasa bile sırf tedavi olmayı kabul ettiğim için onlara dünyaları vermişim gibi davranan bu insanlar için konuşacaktım. Bugün yapmak istediğim ilk şeyi yapmıştım sırada ise ikinci şey vardı Kaan'la konuşup kendimi açıklamak. Hazırlanmış evden çıkmıştım Ahmet beni gideceğim yere götürmek için bekliyordu hızla onun yanına ilerledim arabaya bindiğimde gülümseyip baş selamı vermişti bende aynısını yapınca daha öncesinden gönderdiğim adrese sürmeye başlamıştı bende yolu izlemeye başladım. Kaan'a haber vermemiştim çünkü benden kaçacağını biliyordum konuşmayı bırak yüzümü bile görmek istemeyeceğinden emindim. Görev yaptığı karargâha yaklaştığımızda mesaj atmak için telefonumu çıkarttım. Siz: kapıdayım konuşmadan gitmeyeceğimi ve rezillik çıkartmaktan çekinmeyeceğimi biliyorsun çok bekletme Mesajımı görmüştü ama cevap vermemişti bizde girişe gelmiştik Ahmet konuşma işini benim yerime hallederken arabayı dışarıda bırakıp gerekli kontrollerden geçip içeri girdik yanımızdaki asker bizi bahçedeki bekleme alanına götürdü biraz ilerimizde bizimle beraber Kaan'ı bekliyordu. Burada olmak eğitim alan askerleri görmek kalbimin deli gibi atıp nefesimin daralmasına sebep olsa bile umursamamaya çalıştım Kaan'la konuşabileceğim benden kaçamayacağı tek yer burasıydı dayanmak zorundaydım. Birkaç dakika sonra üzerinde üniformasıyla yaklaşan Kaan'ı gördüm kalbim tekledi hayallerimizi ikimizin yerine gerçekleştiriyordu kalbimin acısını umursamadan gururla baktım ona. "tamamdır gerisi bende sen gidebilirsin" diyerek ileride bekleyen askeri gönderdiğinde yanıma yaklaştı. "ne işin var burada Umay neden geldin" sinirli sesiyle gözlerimi kapattım bana olan öfkesi canımı yakıyordu ama ben onun canını daha fazla yakmıştım bunun farkındaydım. Gözlerimi açıp Ahmet'e baktım baş başa konuşmak istiyordum bunu anlayıp biraz ilerimizdeki çardağa doğru gitti ama bakışlarının üzerimizde olduğunun farkındaydım. Kaan'a döndü bakışlarım tekrar bir adım yaklaştım elini tutmak istedim çekti ellerini bu da kalbimi kırdı. Sert bakışları daha da sertleşti "Utkuyla konuştuk geçen birkaç şey söyledi doğru mu?" gözlerimi kapatıp onayladım onu elleriyle yüzünü sıvazladı. " Umay çok kızgınım çok sinirliyim ama en çokta acı içindeyim ve bana bunu senin yapmış olmanı kaldıramıyorum sen bu dünyada beni en çok seven en çok değer veren kişiyken bana bunu nasıl yaşatırsın aklım almıyor" Sinirle bir sağa bir sola giderken kurduğu cümlelerle canımı yakmaya devam ediyordu. Derin bir nefes aldım yapabilirdim Kaan için bu hayatta yanımda olmasını isteyeceğim sayılı insanlardan biri için yapmak zorundaydım onunla aramı düzetmem için konuşmam gerekiyordu onu tekrar kaybedemezdim kendimi açıklamam gerekiyordu "Kaan" sesimi duyduğu anda adımları duraksadı şokla bana döndü " Utku konuşmadığını söylemişti" başımı sallayarak onayladım. Yavaşça yaklaştım ona kaçmasından uzaklaşmasından korkuyordum. Derin bir nefes alıp zorlukla konuşmaya çalıştım. "Kaan yemin ederim böyle olmasını hiç istemedim ama aklımı kaybetmiş gibiydim kendime geldiğimde her şey için çok geçti" gözlerim dolmuştu gözyaşlarımı tutmakta zorlanırken biraz daha yaklaştım. "lütfen son kez bile olsa sana sarılmama izin ver buna çok ihtiyacım var" bir adım geri gitti sanki kalbim sökülüyormuş gibi hissettim başımı yukarı kaldırıp gözlerimi sıkıca kapattım tuttuğum gözyaşlarım bunu beklercesine akmaya başlarken kendimi sıkıyordum ellerimi sertçe gözlerime bastırıp soluklanırken adım sesleri duydum gidiyor muydu? Belime sarılan kollarla kendime geldim hızla bende kollarımı boynuna doladım kaçmasını benden uzaklaşmasını istemiyordum sıkıca sardım kollarımı başımı boynuna gömüp orada saldım tuttuğum hıçkırıklarımı benim hıçkırıklarıma onunkiler eşlik etti en az benim kadar sıkılaştırdı o da kollarını. "çok özledim" fısıltısına benim fısıltım eşlik etti "çok özledim" bir süre daha o şekilde durup uzaklaştı benden hemen elini tuttum uzaklaşmasından korktum elimi sıkmasıyla gitmeyeceğini beni dinleyeceğini anlayıp az da olsa rahatladım. "anlat Umay anlat neden nasıl bir gecede kayboldun ortalıktan anlat ki affedebileyim seni" "her şeyi anlatabilecek kadar cesaretli değilim Kaan lütfen bana bu konuda biraz zaman ver" gözlerindeki merakla bakışlarımı kaçırdım. "Kaan o gece ben kendimi kaybettim ve asla yapmamam gereken bir şey yaptım bunun sonucunda okuldan atıldım ve kendimi bir hastane odasında buldum." Çatılan kaşlarıyla "nasıl yani ne hastanesi ne atılması Allah aşkına hiçbir şey anlamıyorum Umay" derin bir nefes alıp titreyen ellerimi saklamak istercesine daha sıkı tuttum ellerini. "Kaan ben bir senedir bir psikiyatri kliniğinde zorunlu tedavi görüyordum sonra bu karışma olayı ortaya çıkınca sana ulaşamadım bir türlü" şaşkın şaşkın bakıyordu bir iki kere ağzını açıp kapattı sonra tekrar sarıldı bana sesimi duymak istemiyordum ama Kaan'la konuşmak iyi gelecek gibi hissediyordum Kaan bana hep iyi geldi tekrar gelsin istedim başımı göğsüne yasladım. " Umay seni zorlamak istemiyorum ama hiçbir bok anlamadım" "hiçbir zaman senden uzaklaşmak istemedim Kaan ama resmen bir hücrede gibiydim bırak telefonu neredeyse kaldığım odadan dışarı adım atamıyordum. Sana ulaşmam imkansızdı lütfen bu yüzden suçlama beni seni çok üzdüğümü biliyorum ama benim kontrolümde olmadı hiçbir şey bunu bil yeter" Saçlarımı okşarken bir anda çekmesiyle şok oldum affedecekti konuşacak görüşecekti benimle. Hızla kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "sakın seni affettiğimi düşünme küs değilim ama affetmem uzun sürecek" gülümsedim belki de uzun zaman sonra bu kadar içten gülümsedim. Tekrar saçımı çektiğinde bile gülümsemem silinmedi yüzümden hızla ondan uzaklaşıp bende onun koluna vurdum tıpkı eskisi gibi ayağa kalktığında istediği şeyi anlayıp başımı iki yana sallayıp ayaklandım bende. " abi dayağı yemeği özlemişsindir ayağımın altına alayım da gör" göz devirip yaklaştım hızla ona fırsat tanımadan yakalarından tutup ayağına vurarak dengesini kaybetmesini sağlayıp biraz zorlansam da kaldırıp omuzlarımın üzerinden yere yapıştırdım. O acıyla inlerken gülümsedim "ne kadar hamlanmış olsam bile sana yenilmem imkânsız" hızla ayağımdan tutup beni yanına çektiğinde karşı koymadım beni düşürmesine izin verdim bu sefer gülen oydu "son gülen iyi gülermiş canım" göz kırpmasıyla bende gülümsedim başımı göğsüne yasladım elleri anında saçlarımı bulunca iç çektim çok özlemiştim. "gerçekten seni bu kadar kolay affedemem ama çok özledim çok korktum be Umay'ım " biliyorum beni kolay kolay affetmeyecek ama beni yalnızda bırakmayacaktı. Gerçekten mümkün olsa yaşananlara engel olmak isterdim ama bu mümkün değildi. Ne kadar o zamanlar yanımda olmasını istesem bile o hallerimde yanımda olsaydı canı çok daha fazla acıyacaktı beni o şekilde görmek yaşananları bilmek onu berbat bir hala sürükler benden daha beter olurdu. Onun iyiliği için böylesi daha iyiydi. Yanımıza yaklaşan adımlarla doğrulduk yerimizden Ahmet gelmişti onu unutmuştuk sanırım şokla bakıyordu bize " siz delisiniz galiba bu ne lan film izler gibiydim" onun şaşkın haline kıkırdayan Kaan'la bende tebessüm ettim. " ciddiyim başta Kaan konuşmayı kabul etmeyecek sanıp korktum sonra Umay'ın konuşmasıyla hayal görüyorum sandım sonra duygulandım sonra ciddi ciddi birbirinizi döveceksiniz diye endişelendim sonra gerçekten delirdiniz sandım ne lan bu dengesizlik" Bu sefer Kaan kahkahalar atarken ben kıkırdıyordum Ahmet ise hala şokla bakıyordu bize. Onu anlıyordum ama biz yıllardır böyleydik çok kavga edip küser ama bu küslüğü uzatmadan konuşur sonra biraz birbirimizi hırpalayıp kendi hareketlerimize güler işi tatlıya bağlardık. Kırgınlığımızı içimize gömer birbirimizi tamamen affedene kadar da belli etmezdik çünkü ne olursa olsun ne kadar kırılıp sinirlenirsek sinirlenelim birbirimizden ayrı kalamazdık biz değişik bir bağlılığımız vardı birbirimize.
|
0% |