Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. Bölüm

@brc.prlk

Son dediğimiz şey nedir? Ne olunca artık sona geldik deriz? Ya da her zaman bir kaçış yolu var mıdır? Peki şimdi ne olacaktı?


"Güneş ne yapacağız şimdi? Bittik kızım bittik. Annem öldürecek beni, hele senin baban. Eve polislerle gidersek varya, düşünemiyorum" diyordu Beren. O annesinden bu kadar çekiniyorken, ben babamı düşününce dizlerimin bağı çözülüyordu.


"Beklesek burada, belki giderler" dedi Müge bir umutla.


"Kimlik kontrolü varsa herkesi görmek isteyeceklerdir. Nasıl bir şansımız var anlamadım ki" diye sitem ediyordum. Bu ara bana iyi gelecek dediğim ne varsa, hep bir problem çıkıyordu sonrasında. Kapının tıklatılmasıyla üçümüzde korktuk.


"Güneş, müsait misiniz, çabuk gelin benimle" diyordu Kerem kapının ardında. Hızlıca kapıyı açtım ve "Sesleri duyduk şimdi ne yapacağız" diye sordum.


"Arkada kullandığım bir oda var oraya gidelim, gelmezler oraya" dedi Kerem. Elimden tuttu ve koşar adımlarla Kerem'i takip ediyorduk. Odanın ışıklarını açtı ve "Onlar gidene kadar burada bekleyin, ben geleceğim tekrar. Ama ışıkları kapatmak zorundayım. Dikkat çekmemesi için" dedi Kerem.


"Ben çok korkarım" dedi Beren panikle.

   

"Bir sus kızım ya ikimizde yanındayız işte" diye kızdı Müge. "Tamam ben daha fazla gitmezsem dikkat çeker. Gidiyorum, hemen geleceğim" dedi Kerem ve ışıkları kapatıp çıktı.

"Kurşun mu döktürsek ne dersiniz kızlar" diye laf attım ortaya. Kerem gelene kadar kızları da endişelendirmek istemiyordum.


"Bence üzerimize kurşun yağmuru olması lazım. Anca öyle kurtuluruz" dedi Beren.


"Ölmüş olacağımız için kurtuluruz haklısın" dedi Müge. Sinir bozukluğuyla gülmeye başladım. Ardından Beren ve Müge'de bana eşlik etmeye başladı. Gecenin bir vakti polislerden saklanıp karanlık bir kuliste ağzımızı tuta tuta kahkaha atıyorduk. Bunu birine anlatsanız size deli diyebilirdi, ama biz şu anda tam da bunu yaşıyorduk.


Biraz zaman sonra kapı üç kere aralıklarla, fakat seri bir şekilde tıklatıldı. Bu kapı sesini tanıyordum ama kendimizi o kadar kaptırmıştık ki sesi duyar duymaz ufak bir çığlık attık. Kerem kapıyı açtı ve " Özür dilerim, korkutmak istememiştim. Gittiklerini haber vermeye geldim" dedi. Derin bir nefes aldık ve Kerem'in boynuna sarıldım.


"Teşekkür ederiz, biz istersen gidelim sana daha fazla sorun çıkarmayalım" dedim Kerem'e. Yeni başladığı işinde benim yüzümden sorun yaşasın istemiyordum.


"Benim için sorun yok, ama siz bilirsiniz" dedi Kerem.


"Gidelim bence de, yeterince sıkıntı olduk sana da." dedi Müge. Beren zaten fazlasıyla korkmuştu. O yüzden Kerem'le vedalaşıp Griss'ten çıktık.


Sadece eğlenmek ve sevgilimi şarkı söylerken dinlemek istemiştim. Ama sanki ilahi bir güç buna engel olmuştu. Bu ara hiçbir aktivite yapmamam gerekiyordu sanırım. Çünkü her şey elime yüzüme bulaşıyordu.


"Kızlar söylemedim ama sizinleyim bu gece. Arkadaşımda kalacağım dedim evdekilere" dedi Müge.


"Sıkıntı yok, Güneş'te eve gidemiyor olduğuna göre bize gidiyoruz" dedi Beren. Bir taksiye binip Beren'lerin evine gittik.


"Tahminimden erken geldiniz" diyerek kapıyı açtı Melek teyze. Sahte bir gülümsemeyle içeri girdik. Tabiki de olanları anlatmayacaktık. "Arkadaşımın sahnesi bitti, geldik bizde" dedim. "Hem fena mı işte bak hemen gittik geldik" dedi Beren annesine.


"Aç mısınız, gelin yemek var, ısıtayım yersiniz" dedi Melek teyze. Onca şeyin içinde yemek yememiştik. Korkudan açlık aklımıza bile gelmemişti açıkçası.


"Olur anne yeriz valla" dedi Beren.

Mutfağa gidip yemekleri ısıttık ve afiyetle yedik. Melek teyze ile bir süre vakit geçirip, Beren'in odasına uyumaya geçtik. Beren'in uyuma şeklini bildiğim için ben koltukta yattım. Müge de Beren ile uyumak zorunda kaldı.


Ertesi gün "Güneş, kurtar beni" sesleriyle gözlerimi açtım. Müge yüzüstü yatmış, Beren ise Müge'nin sırtına adeta yerleşmişti. Gülmeme engel olamıyordum, ama Müge'yi de kurtarmam lazımdı. "Beren nasıl başarıyorsun her seferinde bunu" diye söylenerek Beren'i uyandırmaya çalışıyordum. Fakat Beren'e sesimiz sanki hiç ulaşmıyordu ve "Hı hı" diye homurdanıyordu. Ne yapacağız diye Müge'ye bakarken "Melek teyzeyi çağır" dedi Müge. En azından kızını nasıl uyandıracağını bilirdi.


Mutfaktan sesler geliyordu ve mutfağa gittiğimde Melek teyze kahvaltı hazırlıyordu. "Günaydın Melek teyze yardımına ihtiyacım var" diyerek geldiğimi belli ettim. "Günaydın kızım, bizimki ne yaptı yine" dedi gülümseyerek. Sanırım artık onun için normal bir şeydi bu.

"Müge'yi eziyor şu anda ve uyandıramadık"

"Aa" diyerek koşar adımlarla Beren'in odasına gittik. İçeri girer girmez "Kızım bu ne hal ya" diye gülerek Beren'i uyandırmaya çalıştı. "Omurgam yerinde olmayabilir" diyordu Müge. En sonunda Melek teyze Beren'i uzunca öptü ve Beren "Anne ya" diyerek uyandı. Bu kadar kolay mıydı yani. Müge "Çok şükür" diyerek kalktı ve sırtını yatağın başlığına yasladı.


"Sabahları öperek uyandırılmayı hiç sevmez" dedi Melek teyze.


"Bilsem ben öperdim" dedim.


"Bu kız evlenince ne olacakmış ya. Kocası öpmek isterse falan" dedi Müge sırıtarak.


"Of ne çok konuştunuz ya" diye söylenerek uyandı Beren.


"Hadi kızım kalk artık." dedi Melek teyze ve tekrar mutfağa gitti.


Üçümüzde okul kıyafetlerimizi giyip kahvaltı yaptık. Eğlenceli bir kahvaltıdan sonra, sanırım ilk defa üçümüz aynı anda okula gidiyorduk. "Evet kızlar dünkü maceramızdan sonra sıradaki belamız nedir?" dedi Müge alay ederek.


"Aman bir süre uzak dursun hepsi. Dün geceki korku yetti" dedi Beren. Beren'in yaşadığı korkudan ötürü vicdan yapıyordum. "Benim yüzümden sizde zor durumda kaldınız" dedim üzülerek.


"Seninle bir ilgisi yok. Sonuçta tehlikeli olduğunu bile bile geldik. Hem kimseye birşey olmadı, yakalanmadık değil mi?" dedi Müge.


"Evet kuzucum ya, bakma sen bana. Senin için demedim ben onu. Kerem kurtardı sonuçta hepimizi" dedi Beren.


"Gelmeseydi ne yapardık bilmiyorum." dedim. Evlerimize polis aracılığıyla gitmemiz sonumuz olurdu. Babamla yaşanacakları düşünemiyordum.


"Eniştemiz kurtardı işte hepimizi." dedi Müge şakayla karışık.


***


"Naber Güneş" dedi arkamdaki ses. Arkamı döndüğümde karşımdaki kişinin Zehra olduğunu görünce şok geçirdim diyebilirim. "İyiyim Zehra sen nasılsın" dedim bozuntuya vermeden. "İyiyim bende, seninle çalışma şansımız var mı şu oyun için" dedi Zehra. Tam da istediğim fırsatlar ayağıma geliyordu.

    

"Tabiki, istersen şimdi yapabiliriz, ben müsaitim" dedim. Fırsatı kaçırmamak gerekiyordu.


"Tamam ama nerede" dedi Zehra.


"Bizim eve gidebiliriz, eğer gelmek istersen" dedim.


"Sıkıntı olmayacaksa gelirim tabi" dedi Zehra. Beraberce eve doğru gitmeye başladık.


"Naber kızlar" diyerek Müge yanımıza yaklaştı. "İyidir, bizde oyuna çalışmak için bizim eve gidiyoruz" dedim.


"İyi peki, görüşürüz yarın" dedi ve yanımızdan ayrıldı. Elinden düşürdüğü şeyi Zehra yerden aldı.


"Niyazi Kunt - İnşaat Teknikeri"


Zehra'nın kaşları çatılmıştı. "Amcamın kartvizitinin onda ne işi var." diye söylendi. "Müge bu, kim bilir ne için, ne şartlarda almıştır onu." dedim. Bende olması gerektiğini düşündüğü kartvizitin Müge'de olmasını sorguladığına emindim.


"Müge iyidir, merak etme" dedim ve yolumuza devam ettik. Derdimiz sadece Zehra'nın aklını karıştırmaktı.

Eve geldiğimizde ise herkes salonda oturuyordu. "Merhaba" diyerek salona girdiğimde ise Zehra'yı kimse tanımadığı için Ezgi ve Ada merakla bakıyordu.


"Merhaba herkese, ben Zehra Kunt. Güneş'in okuldan arkadaşıyım" diyerek kendini tanıttı.


Babam elindeki dosyadan bir anda kafasını kaldırıp Zehra'ya baktı. Ne olduğunu anlamamıştım ama şok olmuş bir şekilde Zehra'ya bakıyordu babam. Sonra bir anda ayağa kalktı ve "Benimle gel" diyerek salondan çıktı. Peşinden gittim ve koridorun diğer başına gittik.


"O kızı bu evden hemen gönder" dedi babam.


   İyi ama neden?


Beğenip kaydederseniz sevinirim.


Loading...
0%