@brc.prlk
|
Bir insan bilmediği bir şeyin nasıl sorumlusu olabilirdi ki? Belki de doğmadığım bir zamanın nasıl sorumlusu oluyordum? Yine bilinmezlikler yine ben. Hayatımda ilk defa gördüğüm bir adam bana bir konuda nasıl "Senin yüzünden" diyebilmişti? "Nasıl benim yüzümden, ne diyorsunuz siz?" diye çıkıştım Necati Beye. "Uzun hikaye Güneş ve belli ki sen hiç birşey bilmiyorsun. Sana sadece şunu söyleyebilirim, baban sen dünyaya geldiğin için annenle evlendi. Gerisini babana sormalısın." Nasıl bir hikayeydi bu? Babam hem annemle hem de Necati Bey'in bahsettiği kadınla mı birlikteymiş? Benim bilmediğim daha neler vardı acaba? "Ben sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim" diyerek ayaklandım. Kapıdan çıkacaktım ki, Necati Bey "Sen bu durumu benden öğrendiysen, buraya neden geldin?" diye sordu. Bir anlık bir düşündüm. "Çok önemli birşey değildi, kusura bakmayın" diyerek odadan çıktım. Duyduklarımdan sonra hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. Ne yapacağım ki ben şimdi? Hiç tanımadığım bir adam kucağıma büyük bir bomba bıraktı. Babama ne diyecektim? O kadın kim diye mi soracaktım? Kafamda bir sürü cevabını bekleyen soru vardı. Ama tek bir soru sorsam kıyamet kopacaktı sanki. Telefonum ısrarla çalıyor, ama ben bakmıyordum bile. Hem kimseyle konuşmak istemiyordum, hem de kafamda oluşan düşünceleri biriyle paylaşmak istiyordum. Yavaşça yağan yağmur eşliğinde dışarı çıktım. Okula gitmek yerine doğrudan babamın çalıştığı yere gitmeye karar verdim. Ne okula, ne eve gidebilirdim. Ben şu an babamdan cevaplarımı duymalıydım. Babamın iş yerine geldiğimde kocaman yazılmış bir şekilde "Algün Holding" yazısı beni karşılıyordu. Kapıdan içeri güvenliklerin karşılaması eşliğinde girdim. Daha sonra on birinci kata babamın ofisine gitmek için asansöre bindim. Asansörden indiğimde doğrudan karşıdaki masada babamın -yıllardır- asistanı olan Gözde Hanım ile göz göze geldik. "Merhaba Güneş Hanım, ne güzel sürpriz, hoşgeldiniz" dedi gülümseyerek. "Hoşbulduk Gözde Hanım. Babam müsait mi, kendisini görmem lazım" dedim zoraki bir gülümsemeyle. Bir yandan sinirli, bir yandan da biraz sonra yaşanacaklar adına gergindim. Gözde Hanım babama geldiğimi haber verdi ve daha sonra babamın odasına girdim. Daha sonra Gözde Hanım'ın çıkmasıyla birlikte babam "Hayırdır Güneş, sen neden okulda değilsin de buradasın?" diye sordu. "Önemli bir durum var. Sana sormam gereken şeyler var. Bu yüzden geldim" dedim. Ama söze nasıl başlayacağımdan emin değildim. "Anlat bakalım, ne oluyor" dedi babam önündeki dosyaları inceleyerek. "Necati Kunt diye biriyle tanıştım bugün" dediğimde babam şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. "Bana bazı şeyler söyledi" diye devam ettiğimde ise adeta kıpkırmızı olmuştu. "Ne söyledi" dedi kekeleyerek. Duyacağı cevabı biliyor, ama duymaktan korkuyordu sanki. "Benim yüzümden annemle evlendiğini söyledi" dediğimde boynundaki kravatı biraz açtı. Belli ki Necati Bey'in söylediği şey doğruydu. Kim bilir daha bilmediğim neler vardı bu hikayede. "Sen onunla nerede karşılaştın. Nasıl buldu seni" diye sordu. Bence sadece konuyu dağıtmaya çalışıyordu. "Baba, lütfen. Neler oluyor bilmem lazım. Lütfen anlat" diye adeta yalvardım. Babam değişik bir ifade ile bana bakıyordu. "Esra ile birbirimizi sevmiştik, öyle böyle değil" diyerek anlatmaya başladı. Ayağa kalktı ve cama doğru gitti. "Evlenmeye dahi karar vermiştik. Ama diğer yandan işler kötü gidiyordu. Babam annenle evlenip onlarla bir ortaklık kurmamızı ve işlerimizin ancak bu şekilde düzeleceğini söyleyip duruyordu." dedi. Ellerini yumruk yapmıştı, o anları tekrar yaşıyordu sanki. "Babamın baskılarına dayanamayıp en azından vakit kazanmak adına annenle görüşeceğimi söyledim. Daha sonra bir şekilde bir yolunu bulurum sanıyordum. Bir gün birlikte bir eğlence mekanına gittik. O kadar bunalmıştım ki, o an onu sadece dertleşmek için bir arkadaş gibi görüyordum" dedi ve derin bir nefes verdi. Devam etmesi için sakince bekledim. "Nasıl olduğunu gerçekten şu an bile hatırlamıyorum. Ertesi gün annenle aynı yatakta uyandık. Hayatımın hatasını yapmıştım. Hem de sevdiğim kadına ihanet etmiştim. Ne yapacağımı bilmiyordum." Gözlerindeki acıyı görüyordum. "Aradan haftalar geçmişti ve ben ne annenle bağımı koparabilmiştim, ne de sevdiğim kadına yaptığım hatayı anlatabilmiştim. Yaşadığım ikilemden beni çıkaran şey ise annenin hamile olduğunu öğrenmem oldu. Daha sonra ise her şey çorap söküğü gibi ilerledi. Esra'yı bir daha görmedim ve annenle en kısa sürede evlendik." diye anlattı. Odada oluşan bir sürelik sessizliği "Beni bu yüzden mi hiç sevmedin" diyerek bozdum. Babam yüzünü bana doğru çevirip dolu gözlerle baktı. "Benim toplantım başlayacak birazdan. Bu kadar yeter, okuluna git. Söylememe gerek yok sanırım, bu duyduklarını kimseye anlatmayacaksın. O adamla da bir daha konuşmayacaksın. Tamam mı?" diyerek sitem ediyordu. "Sana kolay gelsin, ben gideyim artık" diyerek odadan çıktım. Soruma verilmemiş cevaba karşılık, bende sorusuna cevap vermeden odadan çıktım. Yağmur iyiden iyiye şiddetini artırmıştı. Bu kadar şiddetli yağmasını sevmiştim. Çünkü ağladığım belli olmuyordu. Gökyüzü de benimle beraber kana kana ağlıyordu. Kime kızsam, kime üzülsem bilemiyordum. Babama bile şu anlattıklarından dolayı kızamıyordum. Halbuki tek suçlu o olmasına rağmen. Çünkü yaşadığı psikolojik bir travma ve ben bunu kendisinden defalarca kez gördüğüm için biliyordum. Bu hikayedeki suçlu bile masumdu. Beğenmeyi unutmayın lütfen.. |
0% |