Yeni Üyelik
34.
Bölüm

34. Bölüm

@brc.prlk

Daha fazla ne kadar zorlanabilirim bilmiyordum. Çözmeye çalıştıkça daha çok karışan ip yumağına dönmüştü hayatım. İpi çektikçe düğüm olmuştu her şey.


"Konuş bakalım, burası neresi. Ben senin bu çocukla olacağın bir yere izin verdiğimi hatırlamıyorum. Bu fotoğraf nerede çekilmiş?" dedi babam sert bir tonda. Kerem'in önünde babamdan azar işiteceğim aklıma gelmezdi. Ama ne yalan söyleyeyim zoruma gitti bu durum.


"Bolu gezisi" dedim kekeleyerek. Sesim o kadar içime kaçmıştı ki dışarıdan zor duyuluyordu.


"Başka ne olacaktı ki." diye bağırdı babam birden. Bende yerimde sıçradım ve elimdeki zarf yere düştü.


"Ben sana güvenemeyecek miyim? Her dakika başında biri mi olacak senin?" diye bağırmaya devam etti. Korkudan ağzımı açamıyordum.


"Al bak gördün mü? İzin ver diye başımın etini yedin" diye Ezgi'ye söylendi. Ezgi'de babamın sinirinden nasibini almış oldu.


"Ne yapmış canım Allah aşkına. Kötü birşey mi var fotoğrafta. Gençler onlar, normal böyle şeyler. Bırak sende, bu kadar sinirlenecek birşey yok" dedi Ezgi. Ezgi'ye hak vermiştim, biz kötü birşey yapmamıştık, ama babam benimle alakalı her şeye sinirlenirdi. Yakında Ezgi de alışırdı bu duruma.


"Bu konuda bence konuşmayalım daha fazla. Seninde kalbini kırarım" dedi Ezgi'ye. Babam ilk defa yanımda Ezgi ile bu kadar sert konuşuyordu. Demek ki sandığımdan fazla sinirliydi. Benim ise artık yapmam gereken bu NKA kod adlı kişinin kim olduğunu bulmak olmalıydı. Bu kişinin benimle ne derdi vardı öğrenmem gerekiyordu.


"Beni dinler misiniz lütfen. Bu konuda Güneş'in bir suçu yok. O geziye sadece ben gitmedim. Bizim iki tane arkadaşımız var onlarda geldi. İsterseniz onlarla da konuşturalım sizi." dedi Kerem. Yiğit ve Turna'yı işin içine karıştırmaya gerek var mıydı emin değildim.


"Bunca olayın üzerine Güneş'in seninle dolaşmasına izin veremem delikanlı." dedi babam. Bağırmıyordu ama sert konuşuyordu. Fakat Kerem'de inatçı bir keçi olduğu için gitmeye niyeti yoktu.


"Keşke öyle birşey olmasaydı. Ama ben bilerek kimseye zarar vermedim. Mert kullandığı şeylerin etkisiyle o kadar kendinden geçmişti ki ayakta duramıyordu zaten. Gitmesini söyledim, Güneş'in doğum gününü mahvetmemesini söyledim. Ama o ısrar etti. Daha sonra üzerime yürüyünce de ittirdim sadece. Yine söylüyorum ben o an sadece üzerime gelen birisini itmekten başka birşey yapmak istemedim. Ve üzgünüm Güneş istemediği sürece ondan vazgeçmem." dedi Kerem. Son cümleyle içimin yağları erimiş olsa da, anlattıkları kanımı dondurdu. Mert'in bu kadar bağımlı olduğunu fark edememek beni mahvediyordu. Eğer fark etseydim belki yardım edebilirdim.


"Deniz Hanım" diye bağırdı birden babam. Deniz Hanım içeri "Buyurun efendim" diyerek geldi.


"Delikanlıya eşlik et kapıya kadar, burada kalırsa elimden bir kaza çıkacak" diyerek gerekli göz dağını vermiş oldu babam. Kerem daha fazla uzatmadan Deniz Hanımla beraber gitti.


"Odana çık ve bir süre gözüme gözükme." dedi babam. Bana bakmıyor emir veriyordu. Başka zaman olsa kavga ederdim belki ama bu notları gönderen kişinin kim olduğunu bulmam için birşeyler yapmam gerekiyordu. Bu yüzden itiraz etmeden odama çıktım.


Derin bir of çekerek odaya girdim. Bu notu gönderenin benimle ne derdi vardı anlamıyordum. Belli ki kim olduğunu belli etmekte istemiyordu. Ama kaçak dövüşmenin de bir anlamı yoktu. Bu şekilde ne yapmaya çalışıyordu ki?

Kızlarla olan Whatsapp grubumuzu açtım ve uzunca yazacak halim olmadığı için sesli mesaj gönderdim.


"Kızlar, durum bende iyice arapsaçı oldu. Kerem ile olan Bolu'daki diğer fotoğrafımız da babamın eline geçti. Hani şu gündüz çekilen. Kapının altından atılmış. Daha kötüsü neydi biliyor musunuz? Kerem'de buradaydı. Babam Kerem'le alakalı her şeyi biliyor artık"

Beren hemen görüntülü arama ile beni aramıştı. Açtığım görüntülü aramaya Müge'yi de konferans ile konuşmaya bağladı.


"Canım benim ne diyorsun sen. Kerem neden gelmiş oraya" dedi Müge. Olanlara artık içimizde hiç bir şeye şaşırmayan Müge bile şaşkınlıkla bakabiliyordu.


"Konuşmalarından anladığım kadarıyla kendini anlatmaya gelmiş. Ama benim babama ne anlatırsan anlat, kafasındaki düşüncelerin önüne geçemiyorsun işte. Kerem'i resmen evden kovdu."


"Vay be Kerem'de iyi cesaret varmış, babanın bile karşısına çıkabildiyse." dedi Beren iç çekerek.


"Valla bana kalırsa delilik. Böyle büyük bir olayın içinden çıkıp babamın karşısına gelmezsin yani. Konuşmam gerekiyor onunla. Babam belki normal bir zamanda bizi kabullenirdi ama zora soktu Kerem şu anda. O yüzden senin gibi düşünmüyorum Beren'ciğim."


"Kendisini kötü göstermek istememiş işte." diye Beren'den yana tavır gösterdi Müge. Bu kızlar ne ara bu kadar enişteci oldu böyle.


"Her neyse, kızlar ben sizden bu NKA nın kim olduğunu bulmak için yardım isteyeceğim. Belli ki uğraşacak benimle ve benim onu bulmam gerekiyor." dedim.


"Güneş, sizin kameralar çalışıyor mu? Kapının altından kim atmış bir bak istersen" dedi Beren. Doğru ya, kameradan belli olmuştur. Ama ben görüntülere nasıl ulaşacağım?


"Aferin kız, sarışınsın ama zekisin" dedi Müge Beren'e şakayla karışık.


"Diplomayı çerçeveledim canım, gelir bize bakarsın arada, beklerim" dedi Beren Müge'ye laf sokarcasına.


"Kızlar bize gelmeniz lazım bir iki gün. Babama çaktırmadan çalışma odasına girmem gerekiyor. Onun bilgisayarından görebilirim kamera kayıtlarını. O sırada siz de babamı oyalarsınız bir şekilde."


"Tamam, yarın oradayım" dedi Müge.


"Bende" dedi Beren.


"Güzelliklerim sağolun, öpüyorum sizi. Yarın görüşürüz" diyerek telefonu kapattım.


Biraz sakinleşmek için duşa girdim. Suyun sakinleştirici özelliğine ihtiyacım vardı. Tepemden akan sular son birkaç aydır yaşadıklarımı temsil ediyordu sanki. Ayağımın altındaki su birikintileri ise çözülmeyen sorunlarımı. Yani sudan bile gerekli faydayı göremiyordum.


Ne yapacaktım ben, nereden başlayacaktım? Adını bile bilmediğim bir düşmanım vardı. Bana görünmeden benimle uğraşıp, hayatımı zora sokuyordu. Ben adını bile bilmediğim bu düşmanı nereden bulacaktım?


***


"Çok özledim sizi, ne güzel her gün okulda görüşüyorduk." diyerek kapımızda duran Müge ve Beren'e sarıldım. Yıllarca onlarla o kadar iç içe hareket ettik ki şimdi onları görmeyince özlüyordum.


"Hadi gelin yukarı çıkalım" diyerek odama çıktık. Aklımdakileri anlatmak için etrafta kimsenin olmaması lazımdı doğal olarak. Ezgi'nin bu konuda nasıl bir tavır içinde olacağından emin olamıyordum.


"Hoşgeldiniz canlarım, çantaları şuraya bırakın. Şimdi size kafamdakileri anlatacağım sonra aşağı inelim."


"Seni dinliyoruz kuzucuğum" dedi Beren.


"Babamın evde olmadığı bir anda sizin Ezgi'yi lafa tutmanız gerekiyor. Bende o sırada babamın çalışma odasından görüntülere bakacağım. Aslında şu anda babam sanırım evde değil. Hemen şu durumu halledip güzel vakit geçirelim. Umuyorum ki bir şeyler bulurum." dedim umutsuzca. Çünkü bu işi yapan büyük ihtimalle kamufle olmuştur.


"Tamam orasını biz halleriz" dedi Müge. Daha fazla dikkat çekmemek için tekrar salona Ezgi'nin yanına gittik.


"Tekrar hoşgeldiniz kızlar" diyerek Müge ve Beren'e selam verdi Ezgi. Malum evde Bihtercilik oynamaya iyiden iyiye alışmıştı. Deniz Hanım'dan hepimize kahve isteyip oturmuştuk. Müge eline telefonunu alıp bizimle ilgilenmemeye başladı.


"Nasıl gidiyor tatil, gidebildiniz mi bir yerlere" dedi Ezgi. Yeni tanıştığı insanlarla sohbet edebiliyordu rahatlıkla. İletişimi kuvvetli birisiydi.


"Annemle birkaç günlüğüne Bozcaada'ya gittik. Güzel bir yer, ikimizde seviyoruz orayı. Huzur veriyor insana." dedi Beren. Müge kafayı telefona adeta gömmüş kimseyle ilgilenmiyordu.


"Bir kere bende gitmiştim, sevimli bir yer bence de haklısın. Ama insan sevgilisiyle gidince gittiği yerlerin tadı daha başka çıkıyor. Yok mu senin sevgilin" dedi Ezgi Beren'e. Beren'e mi soruyordu yoksa bana mı laf sokmuştu anlamamıştım.


"Yok" dedi Beren sadece. Sorudan rahatsız olmuştu sanırım kafasını başka yöne çevirdi. "Bir sevgili yok ama, birisine bir ilgi var belli" dedi Ezgi gülümseyerek. Bir aşk doktoru olması eksikti. Deniz Hanım kahveleri getirdi bu sırada.


"Diğer arkadaşınızda birileri var galiba. Baksanıza telefondan kafasını kaldırmıyor." dedi Ezgi. Yanımdaki Müge'yi kolumla dürttüm. Acıyla karışık feryat etti Müge.


"Ufak bir işim vardı kusura bakmayın. Sevgilim yok bir süredir" dedi Müge.


"Aa hadi ya, tüh bana dedikodu çıkmadı" dedi Ezgi. Bazen gerçekten tuhaf olabiliyordu.


"Siz anlatın olmadı, Ateş bey ile evlilik ne zaman" dedi Müge. Duyduğum cümle karşısında ağzımdaki kahveyi yere püskürtmeye engel olamamıştım. Güzel laf sokmuştu evet ama, evliliği kadının aklına sokmaya ne gerek vardı ki.


"İyi misin Güneş" diyerek yanıma geldi Ezgi. İnsanların yanında ekstra bu oyunculuğa gerek yoktu bence.


"İyiyim sorun yok. Kahve boğazıma takıldı bir an" dedim. Müge hala telefon ile ilgileniyordu ve ben ufaktan sinirlenmiştim. Ezgi'yi oyalayın dedim ama Müge başka alemlerden çıkamıyordu.


"Müge az gelir misin benimle" diyerek Müge'yi koridora çağırdım. Arkamdan geldiğinde ise "Ne yapıyorsun sen acaba, ben size Ezgi'yi lafa tutun dedim sen hiç bakmıyorsun bile" diye söylendim. Müge elindeki telefonu bana uzattı. Nahide Kübra Aydelen'in sosyal medya hesabıydı baktığı. Kerem'in eski sevgilisi olan Kübra'ydı bu. Şu an konumuz o değildi ama. Müge eski zamanlara kadar bütün fotoğrafları incelemiş, en son Kerem ile birlikte oldukları fotoğrafları inceliyordu. Fotoğraflar zamanında birbirlerini sevdiklerini alenen belli ediyordu. Müge Kübra'nın sosyal medya hesabını nasıl bulmuştu?


"Bu ne şimdi Müge ya. Neden Kübra'yı inceliyorsun ki. Baksana takıntılı manyak eski fotoğrafları silmemiş bile."


"Güneş dikkatli bak, görmüyor musun gerçekten." dedi Müge uyarıcı ses tonuyla. Birşey mi kaçırdım anlamak için tekrar baktım ama anlamamıştım.


"Kübra'nın bir adı daha varmış" dedi Müge imayla.


"Olabilir ne var bunda. İsmini sakladı diye gidip hesap mı sorayım"


"İsmini bir okur musun acaba, anlamıyorum nasıl göremezsin." Müge aptala anlatır gibi birşey anlatmaya çalışıyordu ama anlamıyordum.


"Nahide Kübra Aydelen"


"Nahide Kübra Aydelen"


Kafamda yanan şimşeklerle sanırım Müge'nin ne demek istediğini anlamıştım.


"Nahide Kübra Aydelen"


NKA...






Beğenirseniz sevinirim, yorumlarda görüşürüz...


Loading...
0%