Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2-Anı Olsun Diye

@brc2611

Kızlar önde ben arkada Halloween kafenin çıkışına doğru yürürken içimde ki heyecan durdulamaz bir hâl almıştı çoktan. Kızları durdurdum ve içimdeki heyecanı sözlü olarak ortaya atıverdim birden.

"Kızlar durun! Ben çok yakışıklı bir çocuk gördüm. Numarasını isteyeceğim."

Kızlar ne olduğunu anlayamamıştı tabiki. Hiç durmadan köşede playstation oynamakta olan yakışıklı adama yöneldim. Belki üç belki beş bilemiyorum attığım adımlardan sonra içimdeki cesaret kaybolduğu için durdum ve geri döndüm.

"Ya utandım." dedim arkadaşlarıma içimdeki hüznü saklamadan. Beyza kıkırdadı.

"Ya Beril, isteyeceksen iste işte." dedi bir hışımda.

Hayallerimdeki o adam hemen arkamda köşedeyken derin bir nefes aldım. En fazla ne olabilirdi ki? Çok yakışıklı ve fazla havalıydı. Aklıma telefon numarasını istersem vereceği iki ihtimal tepki düştü. Ya sevgilisi vardı beni reddecekti. Çünkü böyle bir çocuk boş kalamazdı. Ya da onun tipi olamadığım için reddecekti. Yani her türlü reddedilecektim. Kaldı ki reddedildiğimde dünyanın sonu gelmeyecek. Evet gelecekte yaşlandığımda, çocuklarıma anlatacağım komik bir anı olurdu hem. Bu şekilde düşündüğümde uçup giden cesaret tekrar nüfuz etti bedenime. Gülümseyerek malum kişinin yanına yürüdüm. Yanında bir arkadaşı daha vardı. Bu beni biraz utandırsada umursamadım.

"Merhaba." dedim ve yürürken kafamda hazırladığım onca diyaloğun uçup gidişine şahit oldum. Ne diyecektim ben?
"Merhaba." dedi göz ucuyla bana bakıp tekrar oyuna odaklanırken. Ellerim titremeye başlamış nefes alışverişim hızlanmıştı. Kısa bir an kaçmayı düşündüm ama bu fazlaca rezil olmama sebebiyet verecekti.

"Telefon numaranı alabilir miyim?" dedim hala gözlerim üzerindeyken. Aslında konuya bu şekilde girmemeliydim, girmeyecektimde. Arkadaşı, onun ne diyeceğine baktığında tekrar o güzel sesi doldurdu kulaklarımı.
"Benim mi?" Heyecandan ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemiyordum. Bu yüzden sadece onu "evet" deyip geçiştirdim.
Reddedilmek için güzel bir an, güzel bir gün ve güzel bir adamdı. Lakin beklediğim olmadı ve beni reddetmedi. Gözlerini karşısındaki ekrandan bir saniye olsun ayırmadan ve aldırış etmeden "Olur." dediğinde göremeyeceğini bile bile ona sadece gülümsemekle yetindim. Ardından telefonumun klavyesini açtım. Parmaklarım telefon ekranı üzerinde titrekliğini açık ettiği için fark edilmesinden çok korktum. Bu yüzden hızlıca telefonu ona uzattım.

" Sen yazar mısın?" Elindeki konsolu kucağına bırakıp elimden telefonu aldı ve birkaç sayıyı tuşlayıp telefonu tekrar bana gönderdi. Telefonu elime alıp telefona baktım. Sadece numaraları tuşlamış ismini yazmamıştı. Eline tekrar konsolu aldığında cevabını fazlasıyla merak ettiğim o malum soruyu sordum ve merakla bekledim.
"İsmin ne?" Hiç duraklamadan cevap verdi.

"Oğuz."🫠
"Oğuz" diye fısıldadım sessizce. Onun ismi olduğu için birden en sevdiğim isim oldu Oğuz. Artık kimde duysam aklıma gelen ilk kişi o olacaktı, onu anımsayacaktım hep. Bunu bilse aşık olmak ister miydi bana? Hayır saçmalamayın dalga geçerdi.
Bir saniye olsun vakit kaybetmeden parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirerek ismini kaydettim telefonuma. İçimdeki heycanın verdiği etkiyle daha fazla ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu noktadan sonra ne denirdi onu bile bilemeyerek sadece teşekkür ettim ve yanından uzaklaştım.

Ağzım kulaklarımda kızları koluma takıp Halloween kafeden dışarı adımladım. Benim için tarifi olmayan dakikalardı... Peki bu noktadan sonra ne yapacaktım?

 

20 SAAT SONRA~ ⌛️

Fakültenin kantininde sessizce oturmuş dün olanları düşünüyordum. Dün eve gider gitmez ev arkadaşlarıma tüm olanları anlatmıştım. Hemde her ayrıntısını aktarmıştım. Anlattıklarımdan sonra ikiside oldukça şaşırmış ve bana hayranlıkla bakakalmıştı. Çünkü yaptığım sey birazcık cesaret işiydi. Günümüzde kadınlar gururlarına yenilip ilk adımı atmıyor ve geri planda durmayı tercih ediyorlardı. Bense istediğimi almak için kadınların yapmayacağı bir şeyi yapıp o adımı atmıştım. Hatta Hülya:

"Aferin kız! Ben severim böyle cesur kadınları. Helal olsun sana!" dediğinde daha çok mutlu olmuştum.

"Beril yazdın mı Oğuz'a?" Merve'ye ağzım kulaklarımda sırıtarak baktım.

"Hayır tabiki ona meraklı olduğumu düşünmemeli." dedim olduğum yerde gerine gerine. Hayallerimdeki adamın beni reddetmemesi bir kenara yakışıklı olması özgüvenimi arttırıyordu. Beyza sabırsızca yerinde kımıldanıp sadece üçümüzün duyacağı şekilde öne eğilerek fısıldadı.

"Ya yaz gitsin n'olcak. Yeterince vakit geçti." Aslında haklıydı. Dünden beri geçmesini beklediğim saatler yeterince geçti. Telefonumu açıp saate baktım, saat 15.55 idi. Oyalanmadan parmağımla Whatsapp'a tıkladım ve uygulamayı açtım. Kişiler kısmından ismini bulup üzerine tıkladım ve mesajlaşma ekranını açtım. Dün eve gider gitmez Whatsapp'daki profilini açıp saatlerce profiline bakmıştım. Profilindeki fotoğrafta üstüne beyaz bir polar, kafasınada beyaz bir şapka geçirmişti. Giyimide fazlasıyla hoşuma gitmişti. Her haliyle fazlasıyla hoşuma gitmişti zaten gerçi. Neyse.

Hülya ile bulunduğum uzun istişareler sonucunda karar kıldığımız kelimeleri tuşlayarak ona ilk mesajı gönderdim.

"Oğuz, beni hatırladın mı? Telefon numaranı vermiştin."
15.55

Mesajın altında çift tikin belirdiğini görür görmez uygulamayı hızlıca kapatarak telefonu kilitledim. Şimdiyse Oğuz'un ne diyeceğini tahmin etmeye çalışıyordum. Oğuz'a böyle bir mesaj atmamın tabikide altında bir nedeni vardı. Oğuz eğer "hatırladım" derse pekala memnun olabilirdim. Ama "hatırlamadım, kimsin?" derse "sen herkese telefon numaranı mı veriyorsun?" diyecektim. İçimden kıs kıs Oğuz'a hazırladığımız bu tuzağa gülerken Beyza'nın yönelttiği soruyla gündelik hayatıma devam etmek zorunda kaldım.

~~Devam edecek

 

Loading...
0%