Otelde kiraladığım daireye girer girmez "Geberiyoruum!"diye bağırdım.Çünkü geberiyordum. Yorgunluktan.

Elimdeki çantamı koltuğun üzerine acımasızca fırlattım , ardından hunharca yatağa hopladım. Yatağın yanındaki telefona uzanıp yiyecek birşeyler sipariş verdim.

Saat sekize geliyordu biraz yorucu bir gün olmuştu ama mazur gördüm , daha beterlerini sıkça yaşamamdan olsa gerek.

Yatakta boş boş uzanıp tavanı izlerken kapı tıklandı , yavaşça kalkıp esneme hareketleri yaparak kapıyı açmaya gittim . Kapıyı açtığımda neyle karşılaşmayı bekliyordum bilmiyorum ama beklediğim şey kesinlikle çiçekli çikolatalı , takım elbiseyle sırıtan bir adam değildi . Tabi birde gözlerini yummuştu.

"Gül lokumum hiç kızma ama sensiz yapamıyorum , aldığım soluk boğazıma batıyor. Tamam biliyorum suçluyum da..." Deyip gözlerini açınca ikimizde görsem gülmekten yıkılacağım bir dehşet ifadesiyle birbirimize bakıyorduk . Yinede hakkını yiyemem adam benden kötü durumdaydı , nutku tutulmuştu.

Adam bi iki adım geriledi "Be-ben , çok özür dilerim gerçekten yanlışlıkla oldu , sevgilim eskiden bu odadaydı hala burda sanıyordum ne ara gitti bilmiyorum gerçekten çok özür dilerim " diye panik olunca ellerini kaldırıp gülümsedim "sorun yok bey efendi,buraya kadar gelmişsiniz bari bir soluklanın öyle gidin . Buyurun " deyip elimle içeriyi gösterdim.

Adam rahatladığını belli ederek bir soluk verdi , omuzları düştü.yaklaşık bir seksenbeş boylarındaydı , düz siyah saçları vardı , yeni uzamaya başlamış sakalı onu olgun gösteriyordu . Koyu kahve rengi gözleri 'bir türlü gün yüzü göremedim' der gibi bakıyordu .

Oda gülümseyip elindeki çiçeği ve çikolatayı bana uzattı " eh buda sizin kısmetinizmiş , hem özür hediyem olsun " dedi kibarca. Çiçeği ve çikolatayı elinden alıp içeri geçmesi için kenara çekildim. Biri sizi istemeye gelmeden nasıl otel odasından istenilir pozu.

Adam tam içeri girecekken zemini çatlatacak kadar sert basan topululu bir bayan bize doğru geliyordu. Gözleri üzerimizde ve kaşları çatıktı . Biraz daha yaklaşınca "Burak!" Diye bağırdı . Yanımızda durup adının Burak olduğunu öğrendiğim adamın suratına şamarı çaktı.

Elimle ağzını kapatıp "OHA!" Diye bağırdım. Kimdi bu manyak.

Kadın bağırırken bir anda ağlamaya başladı "her gün, her gün Burak, beni aldatmak zorundamısın!" Oovv, işin rengi değişti. Eliyle beni gösterdi "bu mu yani, ben değilde niye o kadın Burak, neden!" İçli içli ağlamaya devam etti "Off..." Hoppa kadın yerde . Bayıldı. Evet bayıldı . Eh yani bir bu eksikti.

OtEl görevlilerinin kadını sedyeye taşıyışını başımı kapıya dayayarak izledim . Koridordaki kalabalık dağılınca kod adı Burak gerçek Umut Bulut olan adamla yumruklarınızı bibirine Zafer dercesine vurup vedalaştık.

Kapıyı kapatıp çiçek ve çikolatayı yatağın üstüne koydum .

Çiçeğin sarılı olduğu parşömen kağıdını parçalayarak ciçeğin altına konulmuş , beş bomba , bir silah , susturucu ve iki minik sis bombasını çıkardım .

Ardından çikolata paketini açtım ve içindeki şarjöleri teker teker aldım .

Tehşizatları yatağın yanındaki komodinin çekmecesindeki kasanın içine koydum.

Diken üstünde kanıtlardan hızlı bir şekilde kurtuldum ve derin bir nefes alıp kendimi yatağa attım . Göğüs kafesim tempolu bir şeilde kalkıp inerken kapı çalındı . Nefes nefese kapıya ilerledim ve kapıyı çok az açtım.

Elinde yemek arabası ile duran görevliyi görünce kapıyı ardına kadar açıp sipariş ettiklerimi aldım . Kartla ücreti ödeyip kapıyı kapattım.

Yatağın ayakucundaki sehpaya oturup hamburgeri aldım , hamburgeri öncelikle burnuna yaklaştırıp kokladım , huyum vardı bişeyleri koklamadan ağzıma sürmezdim , su da dahil .

Hamburgerin yarısına geldiğinizde o dairenin lavabo kısmından bir boğuk bir ses geldi ​​​​​. Gözlerimi devdik bir şekilde kapısı hafifçe aralık lavaboya çevirdiğimde elim yemeğin yanında gelen bıçağı aradı . Yavaşça ayağa kalkıp savunma pozisyonu aldım ve lavaboya doğru ilerledim.

Kapının önüne kadar geldiğimde kalbim deli gibi çırpınıyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı ayağımla vurup açtım hızlıca içeri girip bıçağı kapının arkasına doğru salladım . Aniden elimdeki bıçağın yere düştüğünü gördüğümde harelerim irileşti. Birisi beni sağ omuzumdan tutup sertçe duvara çarptığında dudaklarımdan tiz bir çığlık firar etti. ​​​​