@brutel.buffy
|
Umay Göktürkün anlatımından.... Biz dün bu Vatan'ın en zor olan nöbetini yapmıştık. Şehit naaşının nöbetini. O an kendimde miydim? Ben bile emin değildim. Bizim hayatımız işte bir kuşuna bir mayına bir mermiye ya da bir hayata bağlıydı. Biz bu mesleği bunları göze alarak onurla, gururla ve onca riske rağmen seçmiştik. Biz bu meslek için bazı şeylerimizden vazgeçenlerdik.
Haberlerini vermiştik bir asker ailesinden biri alparslana suçlamıştı ama tek suçlu bendim! Belki daha erken fark edip o mermiyi o la****n kafasına geçirebilirdim ama yapamamıştım. Bundan sonra ne olacaktı peki? İstifamı vermeyi düşünüyordum. İstifamı verdikten sonra napacaktım? Örgüte sızıp gerkirse ölecektim ama intikamlarını alacaktım bunda emindim.
Ama istifamı vermeden de yapabilirdim bu işi. İşte kafam allak bullaktı. Şu an motorumla birlikte kendimi bir tepeye atmıştım. Yalnız kalmak en güzeliydi. Biraz gazlamıştım yorgundum evet ama içimdekileri daha atabilmiş değildim. Elimde toz, kan olan künyem vardı. Bir gün bunun olacağını biliyordum ama aması ne bileyim böyle olmayı planlamıyordum. Kendimin bu kadar yıpranacağını düşünmemiştim belki de normal davranış sergiliyorumdur. Her neyse ama bir an önce kendime gelip intikam almalıydım almalıydık. Elimde ki künye tüm askerlerimde vardı, bu künyeyi yaptırırken herkese demiştim 'herkesin naaşında verilecek bu geride kalanlarımıza' diye söz vermiştik ve onu bugünde sözümü tutarak Tüm askerlerimin künyelerini vermiştim. Keşke bende Şehit olabilseydim de beni yalnız bırakmasalardı....
Sigara içmezdim yani bırakmıştım ama artık beni sigaraya başlatan bir nedenim daha vardı. Eskiden ailevi nedenden o zehri içime çekerdim ama bırakmıştım çünkü onlar için kendi sağlığıma zarar veremezdim. Ama ta ki bugüne kadarmış. Sigara yeniden hayatıma giriş yapmıştı hem de kötü ve hüzünlü bir giriş. Burası da tenhaydı ama itin kopuğun olduğu yerdi en iyisi eve gidip biraz kendimi allaha bırakmalıydım. Künyemi boynuma taktım.Oturduğum yerden kalkmadan once sigarayı ayağımla basarak söndürdüm, arkamı silkeleyerek kalktım, motorun üzerinde ki kaskımı taktım. Motora binmiş, rampadan aşağı yol alarak dikkatlice inmeye başladım. Çok dönemeçli bir tepeydi şehir merkezine de uzaktı. Selektör atmıştım gece karanlıktı zaten yollarda iyi değildi. Karşımda ki araba yanımdan hızla geçmişti. Vay ş******z selektör ne diye var!
Yalnız burası çok da bilindik değildi yani riskli bir yerdi, arabanın arkasından daha da sürü gibi arabalar geliyordu. Aklıma gelen ihtimaller vardı.
Bunlar t*rörist olabilirler miydi? Silahım da yanımda değildi ama tek başıma bunlara karşı gelemezdim. Hadi iki dört kişiye karşı gelsem sonra da silahla desem silah yoktu. Ana yola ulaşınca son hız lojmana sürdüm çünkü aklımda hemen bir plan kurdum....
Eve geldiğim de dirket silahımı, şarjörlerimi, kasaturamı alıp bir çanta hazırladım. Hızla maske taktım ve aşağıa indim. Motora tekrar bindiğimde lojmandan çıkacakken nöbetçi askerlerden biri durdurdu. "Umay komutanım?" Demesiyle durdum. "Efendim Uğur" "Komutanım albay haber alamıyormuş sizden ayrıca duyduğumuz doğru mu?" Bir nefes çektim ıçimden. "Doğru aslanım doğru, yalnız kalmak istedim ulaşamaması normal" aklıma gelen şeyle durdum.
"Lojmana kimliksiz ben dahi tanıdığınız olsa sokmayın araçlarda dahil" "Tamam komutanım da kötü-" "Yok bir şey hadi Allaha emanet olun" deyip tepeye doğru yol sürdüm...
Tepeye yakın, daha rampaya çıkmadan, az da olsa şehir merkezine yakın bir yerde durdum. Alperi aradım karargahtan biriydi böyle hacker filan ne ararsan vardı ve burayı iha, siha fark etmeksizin bakmasını isteyecektim ona göre yol alacaktım . "Alo alper, şimdi beni iyi dinle ama kimseye de çaktırma önemli bir şey diyeceğim" "Anlıyorum, evet" rol yapıyordu ve sessiz ortama geçmişti.
"Abla buyur? gece gece bir şey mi oldu?" "Alper sana konum atcam onu bana ister iha ister siha ne bileyim bana ora hakkında bilgi ver ama kimsenin haberi olmasın" "Abla ben karagrahta değilim ama ayarlarım bu da bi yarım saat sürer yani beklersen olur" yapacak bir şeyim yoktu beklerdim. " Tamam ben sana atıyorum konumu hemen" "Abla bir şeye bulaşmadın değil mi?" Ee umay bul yalan hadi! Bir nefes aldım ve verdim. "Fazla merak etme alpercim hadi dediğimi yap" telefonu tam kapatırken "Dur dur abla tamam bekle biraz" "Neyi?" Oflayarak biraz bekledim. Telefondan hışırtı sesleri geliyordu. "Ne! Abla senin orada ne işin var?" Ne neydi ya. "Ne diyon alper?" "Abla sen şu an **° **° **° **° koordinatındasın! Oranın ne olduğunu bir asker olarak biliyorsundur dimi! Geri dön abla" Ah ah umay! Hata benim kendin yapsana ne diye söyelrsin. "Bağırma lan! Hadi dediğimi yap" "Bağırmıyorum ben abla, ama delilik felan da yapma benden haber bekle sadece!" "Ee tamam alper, bana bilgileri atarsın söz bir sey yapmayacağım, sen aradığın da her şeyi anlatacam SÖZ" deyip geçiştirerek kapattım ve konumu attım. Aslında kordinat bulmuş konumda belli atmasam da olurdu her neyse. Bende o zamana kadar bir petrole vardım ve dinlenmeye baktım....
Alparslan Burakın ağzından Motoru teslim almış, balkonda sigara içiyordum. Tim kurulacaktı peki ben bunla başa çıkabilecek miydim? Ağzımda ki zehirden bir duman daha verdim. 'Buyur abla? Gece gece bir şey mi oldu?' Alt katımdan biri balkona çıkmıştı. Kulak misafiri oluyordum şu an ama istemeden oluyordum. 'Abla bu zaman alır hem ben karagrahta değilim ama ayarlarım bu da bi yarım saat sürer beklersen olur, ama albay?.... Tamam tamam bir şeye bulaşmadın değil mi?...Ne! Abla **° **° **° **° kordinatındasın! Oranın ne olduğunu en iyi sen asker olarak bilirsin! Geri dön..bağırmıyorum ben ama bende gelicem...Tamam tamam ya! Ama delilik yapma!' "Hey allahım ya bu kadar da gözün deli olmaz bir insanin" kimden bahsediyordu ama aklıma bir isim geldi umay. Panikledim şu an ve aşağı kata inmeye karar verdim. Laptopu da ne olur olamz diye aldım , hızlıca bir sırt çantası hazırladım, evden çıktım. Zili çaldım, kapı bir süre sonra açıldı. "Buyrun?" "Ben yardıma gelmiştim" anlamaz yüzle bana bakıyordu. "Ya umay için diyorum hem ben askerim umayı da taniyorum basina bir şey mi gelmiş?" Dedim ama acaba umay mıydı? "Kim oldu-" "Kıdemli üstegmen alparslan burak-" dememle çoçuk bir anda boğazını temizleyerek bir dikleşti. "Buyrun komutanım" bir anda değişmişti. Her neyse içeri geçtiğimde kendimi teknoloji dünyasındaymış gibi hissettim. Oda apayrı bir dünya gibiydi. Buna takılmadan söze girdim.
"Bende yazılımla ilgileniyorum, ne olmuş Umaya?" "Komutanım.......
Olan biteni anlatmıştı ama deliydi bu kız gerçekten. Şu an attığı konumu tarıyordu alper ve de hiç iyi değildi gerçekten bir örgütten şüpheleniyorduk. Ben de umayın konumunu bulmuştum. Gerçi kordinatı sağ olsun alper bulmuş o yüzden gerisi kolaydı. "Alper umayın konumunu buldum ben onun yanına gidicem kalabalıklar da destek istersin yolda, ama albaya gidecek bu olay ama haber verme" ama yapacak bir şeyde yok.
"Komutanım yapacak bir şey yok ben albaya güzel şekilde anlatırım kızar ama yararlı bir şey yani TSK bir örgüt daha patlatabilir." "Daha çok zararlı!" "Neyse siz yola çıkın, umay komutanımın yanına gidince arayın beni, ben bildiricem size her şeyi" "Tamamdır aslanım" evden çıkıp iyi ki çantayı hazırlamışım diyerketen bloktan çıktım. Motora bindim ve umayın bulunduğu petrole doğru yol aldım.... Petrole giriş yaptığımda köşede ki kamelya da motoru park halindeyken kendisi kamelya da oturan bir kadın vardı, saçlarından onun olduğunu anlamamak zor değildi. Evet daha yeni tanıştık ama hafızam da kazınmış biri gibiydi. Bence o olaydan sonra kalmıştı hafızamda yoksa başka ne olabilirdi ki? Düşüncelerimle birlikte motorumu bende yanına park ettim ama milim bakmadı, kafası bir yere dönüktü yani motorun sesine de insan bi bakardı. Motordan indim kamelyaya adım attım. Haddim değil ama bir askerse bu kadar da dikkatsizlik olmazdı. Öff ne diyorum ben?
Umayın başına dikildim. "Niye geldin!" Diye bir anda sesini çıkardı aynı zamanla kafasini da sertçe çevirdi. "Yalnız kalacağım git!" Yalan söylüyordu. "Umay bir sakin ol" "Yalnız kalmak istiyorum"şu an bana bakışı yorgunluk ve de kindi. O kehribar gözleri titriyordu. "Yalnız kalmayacağını adım kadar emin biliyorum, örgütten şüphelendin dimi" dememle bir anda üstüme yürüdü. "Ne örgütü?" "Umay, biliyorum işte!" "Ne ded-" "Hadi hadi konumu attı alper gidelim" hâlâ yüzüme bakıyordu.
Bileğinden tuttuğum gibi motoruna götürdüm, önce maskesini boynundan yukarı kaldırdım sonra kaskı elinden alıp taktım. Böylece yüzü gözükmezdi. Hemen telefondan gelen bilgielre baktım da umayla başa çıkabilecek miydik? Beni takip etmesini elimle işaret ettim.
Önden ben yol alırken arkamdan o gelerek petrolden çıktık. Önümde Tepe vardı görünürde, bilgisayardan da görüntü aynıydı. Önceden plan yapmak için yolun sağ kenarına motoru çektim benim çekmemle umayda yanımda durdu. "Normal gibi gidice-" sözümü kesen arkamızdan gelen motor egzoz sesleriydi.
Arkama baktığımda direkt belimdeki silaha götürdüm, Umay da aynı refleksi yapmıştı. Motor selektör atınca bir ses duydum egzozun arasından "Komutaanim!" Bağrış sesiydi de bu alperdi. Sesine adapte olmuştum her ne kadar da yeni tanışmış olsak da. Motordan indim benim inmemle onlarda motoru yanımıza çektiler. "Bizsiz görev mi olur hem o kadar adama iki kişi zor" dedi bir asker. "Lan oğlum yürüyün gidin!"Diye bağırdı umay. "Yok abla olmaz, anca beraber kanca" umay motordan inerek; "Bana bakın lan benim yüzünden birilerin daha hayatının kararmasına izin vermem de, da-ya-na -mam da! Gidin illa yararlanırız filan bir şey olur!" Benim yüzümden demişti ama onu suçu değil benimdi. "Senin değil benim suçumdu umay! Ayrıca bırak gelirlerse gelsin" bana kızgın şekilde bakıyordu. Tam bir şey söyleyeceği sırada askerlerden biri elini kaldırarak "Şşşş araba geliyor saklanın" demesiyle motorları ağaçlık alanın bölgeye hızlıca çekip farları da kapadık. Bir araba geçmişti. "Tartışmaya zaman yok birlikte gidelim işte" deyiverdim. "Off hayır! Dedim." "Umay ısrar etme, korkularının üzerine git" "Ama ben...." onu dinlemeden şu cümlelerimi kurdum. "Hadi herkes dikkatli olcak yaralı istemiyorum indirebildiğinizi indirin de nasıl haberleşiricez" "Herkesin kulaklığı var mı illa motor sürüyoruz, hani yolda felan müzik dinlemezmisiniz?" Dedi askerlerden biri. "Var var komutanım biz de" dedi diğer askerler. "Tamam komutanım hadi işte hem nasıl çıkışacaksınız onlarla. Bunu en iyi siz bilirsiniz." "Ulan bir şey olursa.... anladiniz!" "Tamam tamam hadi" dedi alper. "Herkes ikişerli ikişerli ilerleyecek tamamı motorlar burada kalsın, hem gözükmüyorlar, her andan haber vereceksiniz. Dikkatli olun olmadı ıslık çalın yada kodu söyleyin." "&Anlaşıldı" Ne koduydu? "Komutanım kodumuz lavender" Türkçe'de lavanta demekti ama neden levandaydı? Umay bir anda "Alperr!" "Acil durumlarda kullanırız kendi aramızda olan bir şey komutanım ayrıca siz umay komutana bakmayın " "Anladım anladım hadi şunların köklerini kurutalım, herkes yanına birisini alsın" "Zaten toplamda on kişiyiz beşli grup gibi ayrılmış olucaz" diyen askeri onayladım. "Abla?" "Alper! Hiç zorlama sana sinirliyim bak!" alper umayla ikili olmak istedi ama nafileydi. "Burak sen benle, diğerleri kendi aramızda ayrılın. Elinizde neler var?" "Abla biz komplece herkezde iki silah, bir kasatura birde şarjörler filan var, biz ortak hazırladık" "Tamam yeter o zman" dedi umay. "Şey! Albay?" "Haberi yok tabi şimdilik, yakınımız da hani hudut karakolu var ya abla haberimizi salarlar" "Of of meslekten uzaklaştırır bizi valla" "Biz razıyız abla" dedi alper arkasından da diğer askerler onayladı. "Her şey vatan için komutanlarım" dedi askerlerden biri. İçim bir gururla dolmuştu. "Afferim afferim de benim peşimden gelenler ne oldu görüyoruz!" "Umay! Başladım gine" " Burak ne-" tartışma tam fitilleniyordu ki "Aaaa! Yeter komutanlarım takın kulaklıkları. Aramaya katılın" bıkkınlik derecesiyle bu cümlenin denmesiyle kulaklıkları tek kulağımıza kaskı çıkarak taktık. Telefondan ortak aramaya katılmıştık telsiz yerine bunla idare edecektik. "Telefonlar sessizde olsun, zaten cebimizde olucak ama fark edilmeyelim" dedi umay. Herkes onaylamıştı. Çantalarından silahını alıp sırtına gelecek şekilde boynundan geçirdi alperlerlerin tayfa. Ben sadece canik almıştım çünkü çantam o kadar geniş kapsamlı değildi. "Yuh size lan ben bile o kadar geniş kapsamlı değilim" diyerek şaşkınlığını belirtti umay. "Tek sen değil bende umay" dediğimde umay bana bakarak silahını elinde aldı ve tetiğini çekti. Bende belimden silahımı alarak aynı şekilde tetiği çektim. "Hadi gazamız mübarek olsun" dedim umayın yanına geçerken. Digerleride ikili olmuştu ve tepeye doğru dikkatli adımlarla ilerlemeye başlamıştık....
☆Bu bölüm nasıldı? ☆En sevdiğiniz sahne ne olmuştur? ☆Neden oy vermiyorsunuz? ☆Sizce ileriki bölümde ne bekliyor bizi?
|
0% |