Yeni Üyelik
13.
Bölüm

♕12.bölüm♕

@bsrarikan__

Bedeninin askısı ruhuna diken gibi battı; gülü seven dikenine katlanır mı?

Zihnini boşaltıp dinlenecek kadar zamanı olduğuna sevinerek yattığı yerde gerindi. Daniel'i ve dün geceki yorgunluğunu düşünmek istemiyordu.Onun yerine bir fincan sıcak kahve ve kızarmış ekmeklerin hayalini kurdu.Sıcak kahve,aklına Brendan Wilder'ın sıcak bakışlarını getirdi.Dün geceki doğumu tekrar düşündüğünde kasabanın gizemli polis memurunun birçok erkeğin hayır diyeceği bir şeyi yapmış olduğunu fark etti.

Mis gibi kokan kuş tüyü yastığına gömülerek Brendan'ın gözlerini ve güldüğü zaman iyice belirginleşen çenesindeki gamzesini düşündü. Portola Valley'e geldiği geceyi anımsadı.O gece başının üstünde felaket bulutları dolanıyordu ta ki o karşısına çıkana kadar. Onu tanıdıkça bu kasaba gözünde büyüyor; her yer yeşeriyordu.Hayallerinden çıkıp gelen kahve kokusu burnuna dolduğunda en önemli ayrıntıyı atladığını fark ederek yattığı yerden panikle kalktı.

"AMAN TANRIM ! GECEYİ BRENDAN WİLDER'IN EVİNDE GEÇİRMİŞİM."

Gün ağarmak üzereyken siyah kamyonet tek katlı ve geniş verandası olan bir evin önünde durmuştu.Ne yapması gerektiğini bilemeyerek geri dönmekle içeri girmek arasında bocalamıştı.En sonunda Brendan'ın kaslı kolunu sırtında hissettiğinde tüm eklemlerinin gevşediğini hissederek içeriye girmişti.O anı hatırlayarak alt dudağını ısırdı.

İçeri girdiklerinde tipik bir bekar evi görmeyi beklerken kendisinin evinden bin kat daha temiz olan evin içine hayretle bakmıştı.Ev sahibi bir bardak uzatarak "Arpa ve şerbetçi otunun mayalandırılması sonucunda oluşan alkollü bir içki içer misin ?"diye sormuştu.O da gülerek"bildiğimiz bira yani" demişti. "Öyle de denebilir. " diyerek içkisinden bir yudum almıştı.

İçki içmeyi sevmediği halde Brendan'ın uzattığı eli geri çevirmemiş ve az da olsa içmişti. Peki ya sonra ? Sonrası silikti. Brendan Wilder'la aralarında bir yakınlaşma olmuş olabilir miydi ? Saçma bir şekilde çok kolay sarhoş olduğunu biliyordu dün gece olmaması gereken şeyler olmuş olamazdı öyle değil mi ? Tüm bedenine hakim olan bir panik dalgasıyla üzerindekilere baktı ; kıyafetlerinin aynı şekilde durduğunu görüp rahatladı.Derin bir nefes alarak bulunduğu odayı inceledi.

Krem renginin hakim olduğu odada ufak tahta bir pencere vardı.Pencerenin yanındaki yaylı yatağa baktığında yüzünün kızardığını hissetti bu yatağa iki kişini sığması mümkün değildi.Yatağın karşısında bez bir dolap vardı, dokunsalar yıkılacaktı.Ufak odayı yeterince süzdüğünden emin olduktan sonra ayağının altındaki tahtaların gıcırdamamasını dileyerek dolabın yanındaki kapıya yöneldi tahta kapıyı açtığında evin umduğundan daha sessiz olduğunu fark etti.

Adımlarını antreden genişleyen salona yönlendirdi.Evin salonuyla mutfağının bir arada olması hoşuna gitmişti.Küçük evleri severdi keşke aile sıcaklığıyla dolu şirin bir yerde yaşasaydım diye düşündü.Ah hadi ama, şimdi kendine acımanın sırası değildi.

Arka koridora doğru hafifçe eğilerek "Bay Wilder orada mısınız acaba ? "diye seslendi ; fakat bir cevap alamadı.

Brendan Wilder'ın sarhoş bir kadından faydalanacak tarzda bir erkek olmadığını hissediyordu tüm kalbiyle buna inanmak istiyordu ne var ki beyin hücrelerinden bir kısmı ona Daniel'in yaptıklarını hatırlatarak erkeklere güvenmemesi gerektiği hakkında koca bir nutuk çekiyordu.Bir yanı Brendan'ı görmek için yanıp tutuşurken öteki yanı ondan uzak durmanın daha iyi olacağını söylüyordu.

O bu düşünceler içinde ufak mutfak tezgahına yaklaştığında burnuna dolan kahve kokusunun kaynağını buldu.Anlaşılan birileri güne kahve içerek başlamış diye düşünerek kirli birkaç bulaşığı yıkayıp tezgahın üzerine dizdi. Misafir olduğu bu evde ev sahibi gibi hissetmesini yadırgayarak tezgahtan uzaklaştığında buzdolabının üzerindeki ufak not kağıdı dikkatini çekti :

'Günaydın mevsim taze ekmek almaya gidiyorum uyandığında beni bulamazsan merak etme. Brendan W.'

Dudaklarının ucunda tuttuğu gülüşü rafa kaldırmak üzereyken iç çekti.Beyin hücrelerinin erkekler hakkında söylediklerini zihninden uzaklaştırarak elindeki not kağıdını cebine koydu.


Bahar, beyin hücrelerinin erkekler hakkında söylediklerini zihninden uzaklaştırarak elindeki not kağıdını cebine koydu." Pekala Brendan Wilder ekmekler senden kahvaltıyı hazırlamak da benden." diyerek kolları sıvadı.

"Pekala, ekmekler senden kahvaltıyı hazırlamak da benden." Neşeli bir şarkı eşliğinde kolları sıvadı.


Brendan, kasaba fırınına vardığında kasabanın genç kadınlarının sıraya dizildiğini gördü.Dumanı tüten çavdar ekmeğini sıkı sıkıya tutan kadınlar adamı fark etiğinde birbirlerine doğru eğilerek fısıltı halinde bir şeyler söylediler. Bu tarz tepkilere alışkındı bunun üstünde durmadı.

Taze ekmek kokusunu içine çekerek dün geceyi düşündü. Kasabanın yeni ebesinin kalacağı kulübe kötü durumdaydı ve genç kızın arabada sabahladığını tahmin ediyordu.Kulübe için elinden geleni yapacaktı ; fakat dün geceki yorgunluğunun üstüne Bahar'ın arabada yatmasına göz yumamazdı. O anda aklına gelen en mantıklı fikir onu kendi evine getirmek olmuştu.

Dün gece çok az miktarda bira içmişti ve aradan on dakika geçmeden de kanepenin üstünde sızmıştı.Aklına gelen bu görüntüyle gülümsedi.Onu, kollarına alıp misafirleri için hazırladığı ufak yatak odasına götürmüştü.Genç kızı yatağa bıraktığında saçlarından firar eden tokası yere düşmüş ve dalgalı saçları alnına dağılmıştı.

O an delicesine bir istekle yanına kıvrılmak dahası onu öpmek istemişti ; fakat bunun doğru olmadığını düşünerek odadan çıkmıştı.Odasına döndüğünde gözüne uyku girmemiş ; sabahı zor etmişti.Sabah olduğunda ona bakma isteğiyle dolan kalbini susturamamıştı.Ufak yatak odanın kapısını araladığında filmlerdeki gibi masum şekilde uyuyan bir genç kız göreceğini sanıyordu ; oysa karşısında ayaklarını duvara yapıştırmış kafası yastığa gömülü ağzı açık bir şekilde uyuyan Bahar'ı bulmuştu.Uyurken de oldukça sevimli görünüyor diye düşünerek uyandırmaya kıyamamıştı.Bunun yerine ufak bir notla fırına gideceğini bildirmeyi tercih etmişti.

Sıra kendisine geldiğinde iki tane somun ekmeği isteyip parasını ödedi.Dışı kıtır kıtır ve içi yumuşacık olan taze ekmeği paylaşmak için can attığı biri vardı.

*

Calanthe, her sabah olduğu gibi sıcak çörek almak için fırının yolunu tuttuğunda Brendan Wilder'i görmeyi beklemiyordu.Fırına yaklaşık üç metre kaldığı halde adamı görüp hemen tanımıştı. Jack'in mekanında sahne aldığı her akşam onca kalabalığın arasında olmasına rağmen sadece onun için dans ettiğini hayal ediyordu.Adamın kendisini izliyor olması kalbinin ritmini değiştiriyordu.

Üç yıl evvel birkaç gaspçının saldırısına uğradığında yerde sürüklenmekten Brendan'ın yardımıyla kurtulmuştu ve Brendan'ın Jack'in mekanında takıldığını öğrendiğinde hiç düşünmeden barda çalışmaya başlamıştı.Tam üç yıldır Brendan'dan bir ışık bekliyordu ne var ki genç adam Calanthe'nin dansını izleyip birasını yudumlamaktan başka bir tavırda bulunmuyordu.Diğer polisler genç kadından bir randevu alabilmek için ellerinden geleni yapsalar da Brendan pek oralı olmuyordu ve bu da Calanthe'yi derinden yaralıyordu.

Adamın evini biliyordu.Dün gece kamyonetine binen genç ve ılımlı kızdan kuşları sayesinde haberdar olmuştu.Harekete geçmesinin zamanının geldiğini hissediyordu.Geri dönerken bu yolu kullanmasını umut ederek aklındaki fikri uygulamaya koydu.Taş yolun kenarındaki çalıların arasına uzanarak hedefindeki adamı bekledi.Kalbinin ritmini değiştiren adam kendisine yaklaştığında vücut ısısının yükseldiğine yemin edebilirdi.

Ayağını ovarak inlemeye başladı " Ah Tanrım çok acıyor."

Brendan , duyduğu sesle irkilerek yolun kenarına baktığında Calanthe'nin acı içinde kıvrandığını gördü şaşırmış bir ifadeyle "İyi misiniz neyiniz var? " diye sorduğunda Calanthe uzun siyah saçlarını savurarak ağlamaya başladı.

"Ah, Bay Wilder ben sadece fırına gidiyordum ayağım burkuldu."

Genç kadının elinden nazikçe tutarak kalkmasına yardımcı oldu.Ayağında herhangi bir şişlik ya da kızarıklık yoktu.Kötü bir oyuncuydu ancak centilmenliği elden bırakmamaya karar verdi.

İşveli bir ifadeyle koluna girdi "Eve gitmeme yardımcı olursanız size minnettar kalırım."

Aklı evde kalmıştı ama zor durumda kalmış bir kadını da yolda bırakıp gitmek erkeklik gururuna dokunuyordu."Pekala Calanthe.Gidelim." dediğinde genç kadının yönlendirmesiyle bahsi geçen eve geldiler.

Eve girdiklerinde her yerin kırmızı ağırlıklı döşendiği dikkatinden kaçmadı.Şekerli ağır bir parfüm burnunun dierğini sızlattı.Calanthe'yi üzerine bordo şal örtülmüş ikili koltuğa oturttu artık kalması için hiçbir neden yoktu.

"Pekala, ayağınız iyi görünüyor ben artık gitsem iyi olacak."

Calanthe,Penelope Cruz'un yan şubesi gibiydi.Seksiliğiyle ortalığı cehenneme çevirmek konusunda birçok kadını solda sıfır bırakıyordu.

Hoşnutsuz bir ifadeyle yüzüne baktı."Her şey için teşekkürler sizden son bir iyilik daha rica edebilir miyim?" dediğinde ufak masaya ekmekleri bırakarak başını salladı."Elbette." Bıkkın görünmemeyi umuyordu.

"Bir bardak su getirebilir misiniz mutfak sağdan ikinci oda."

Kadının su arzusunu yerine getirmek için mutfağa yöneldiğinde Calanthe uzun süredir hayalini kurduğu plan için doğru zamanın sinyalini aldığını hissederek önce masanın üzerindeki sigara paketine uzandı, sigara cesaretini körükleyen tek şeydi.Hemen ardından uzun ve çiçekli elbisesinin eteklerini kaldırarak siyah dantelli iççamaşırını çıkartıp elbisesini yukarı doğru sıyırdı.Bir şeyleri açığa kavuşturmanın vakti gelmişti. Koltuğa tekrar uzandığında adamı etkileyeceğine adı gibi emindi.

Calanthe'nin yanına döndüğünde şaşırmış bir ifadeyle gözlerini kaçırdı.Kadın elbisesini sıyırmış ve davetkar bir şekilde koltuğa uzanmıştı.Brendan , sertleşen erkekliğine bir küfür savurarak elindeki bardağa odaklandı. "Su istemiştin."diyerek uzattığı elini okşayan kadının cüretkar bakışlarına bakmamaya çalışıyordu.

"Çok teşekkürler Bay Wilder.Hava bugün sizce de çok sıcak değil mi?"

Yakıcı nefesinden uzaklaşmak isterken ojeli eller tişörtünden kavradı sigaranın keskin kokusu genzine doldu, midesi çalkalandı.

"Sizce ben yüzüne bakılmayacak kadar çirkin bir kadın mıyım ? "

Afalladı Tanrı aşkına bu kadının derdi neydi?

"Ha-hayır tabi ki.B-ben gitmeliyim."dedi.Calanthe dudaklarını Brendan'ın dudaklarına bastırdığında oyuna geldiğini anlayarak boğuk bir ses çıkarttı.

"Beni fark etmen için çok bekledim.Şimdi sana bu kadar yakınken gitmene izin veremem" diyerek adamı karşı koltuğa itip kucağına oturduğunda nefesinin kesildiğini hissetti.Neticede o da bir erkekti ve uzun süredir herhangi bir kadına cinsel anlamda dokunmamıştı.Calanthe yanağına ufak bir öpücük kondurduğunda olayın şokunu atlatmış sayılmazdı.Cinsel perhizine son noktayı koyacak bir tehditti.Onu yaklaşık üç yıldır tanıyordu ; fakat kadının kendisine olan hislerinden haberi yoktu.

Aarkadaşlarından bir kısmının kadına ilgi duyduğunu fakat Calanthe'nin onlara pas vermediğini düşünerek şaşkın bir vaziyette deri koltuğun kolundan destek aldı.Tam kalkmaya hazırlanırken kucağındaki kadının ağırlığının buna mani olduğunu anlayarak yutkundu. " Ah Brendan , sana böyle seslenmeyi öyle çok hayal ettim ki..." sesi vücudunda afrodizyak bir etki yaratıyordu ve Brendan hayatında ilk kez yenilmekten korkuyordu.O , duyguları ve mantığı arasında sıkışmış bir halde nefes almaya çalışırken Calanthe, çiçekli elbisesini sıyırıp koltuğun kenarına attı.

 

Bölüm parçası; Gipsy Kings_Volare
Dikkat, emeğe saygı için oy vermeyi ihmal etmeyin lütfen!

Loading...
0%