Yeni Üyelik
16.
Bölüm

♕15.bölüm♕

@bsrarikan__

Donardı kalıplar, sende şekil almasaydı eğer.

Ayağının altındaki çamur tabakasına aldırmadan hızlı adımlarla kulübesine doğru yürüdü. Yeni geldiği bir kasabada kaybolma ihtimaline karşı temkinli olması gerektiğinin bilincinde son zamanlarda en sık yaptığı şeyi tekrarlayarak yeniden Brendan'ı düşündü. Genç adamın omzunda bir yara açmıştı elbette bunun için teşekkür beklemiyordu ama en azından ilk yardımdan sonra daha nazik davranabilirdi diye düşünerek aldığı nefesi geri verdi ; oysa Brendan nazik davranmak yerine omzundaki yaranın intikamını alırcasına genç kızın kalbinde onarılması güç yaralar açmayı tercih etmişti.

Ellerini göğsünde birleştirerek üşüyen bedenini sarmak istedi.Ağladığında göz yaşını silecek kimsesinin olmayışı ile üşüdüğünde içini ısıtacak birinin olmayışı gönlünde aynı tahribata neden oluyordu.

Çatısı çökmüş birkaç kulübeyi geride bıraktığında kasabaya hakim olan hüzün duygusundan kendisini soyutlayamıyordu. Kabul etse de etmese de o da artık bu kasabanın bir parçası olmuştu. Soğuktan kızaran burnunu çekerek ayağının altında ezilen yaprakların hışırtısını dinledi.

Sağlık evinin önünden hızlı adımlarla geçerek geniş bahçeli kulübenin önüne geldiğinde çelik grisi jaguarı kendisini beklerken buldu.Jaguarı muhtemelen bu kasabadaki en yeni şeydi.Geniş aracın kapısını açarak bir süre ısınmaya çalıştı hava da tıpkı Brendan'ın tavırları gibi birden soğumuştu.Bahar , değişim rüzgarını tüm vücudunda hissediyordu, bir an için tüm kaslarının gerildiğini fark etti.

Kışlıklarını yerleştirdiği kırmızı valizi karıştırarak nihayet aradığı montu bulduğunda öğlen olmak üzereydi.Sağlık evine geç kalarak Doktor Giselle'nin güvenini sarstığını biliyordu.'Neden geç kaldın?' Sorusuyla muhatap olmadan önce pembe bir yalan aradı. Jaguarından ayrılmak zor gelse de içindeki düşüncelerden sıyrılarak yeni iş yerinin yolunu tuttu.

Sağlık evinin aralık olan kapısından içeriye girmesiyle birlikte taş duvarlardan tüm hücrelerine soğuk hava dalgası yayıldı.Hızlı adımlarla demir basamaklı merdivenlerden çıktığında doktorun kapısının açık olduğunu gördü.

Doktor Giselle yaşlı bir hastayla ilgileniyordu.Bahar çekingen bir ifadeyle doktorun odasına girdiğinde doktor gözlerini hastasından ayırmadan seslendi.

"Ebe Hanım hastamızın enjekte edilmesi gereken ilacı var ilgilenir misiniz lütfen."

Aceleyle montunu çıkartarak tel askıya astı askılıktaki beyaz önlüklerden birini giyerek Doktor Giselle'ye baktı. " Derhal Bayan Hector."

Doktor Giselle yaşlı adama eklem ağrılarıyla ilgili gerekli açıklamaları yaptıktan sonra iki kutu ilacı uzattı "Bu ilaçlar sizi rahatlatacaktır Bay Dawson. Alt kattaki pansuman odasına inebilir misiniz ? Arkadaşımız iğnenizi uygulayacak."

Yaşlı adam ilaçlarını alıp teşekkür ederek merdivenlerden inmeye başladığında Bahar Doktor Giselle'nin kendisine çok kızmış olacağını düşünerek kapıya yöneldi.

"Bahar, ilaçları birbirine karıştırarak uygula lütfen."

Kelimeler boşlukta süzüldü.

"Elbette, Bayan Hector."

Giselle'nin delici bakışları gözlüklerinin üzerinden muhatabına yöneldi.

"Bir dakika lütfen. Dün gece burada neler olduğunu bilmenin hakkım olduğunu düşünüyorum sence de öyle değil mi?"

Kaçınılmaz olarak göz göze geldiklerinde Brendan'la yaptırdıkları doğumu düşündü ortalığı toplamış olsa da yaşlı kadından bir şey kaçmayacağını biliyordu "Şey, elbette hakkınız. Dün gece bir doğum oldu ve tesadüfen ben buradaydım." Kasabanın polis memurunu eklemeyi düşünse de bir an için bundan vazgeçti.Açıklama açıklamayı doğururdu ve adamın neden burada olduğunu izah etmek istemiyordu.

"Hımm, kulağa ilginç geliyor.Tek başına mıydın ?"

Köşeye sıkışmış bir ifadeyle dürüst olmaya karar verdi "Hayır, yalnız değildim. Brendan Wilder yanımdaydı.Eli yaralıydı ve ben de pansuman yapıyordum.O sırada kapı çaldı ve acil müdahale etmem gereken bir gebeyle karşılaştım." Doktor Giselle Brendan ismini duyduğunda gülümsedi.

"Demek Brendan yanındaydı.Doğum yapan kadın bu kasabadan mıydı eğer öyleyse kayıt altına almam gerekiyor."

"Bu kasabadan olduğunu sanmıyorum.Eşi hastaneye kabul edilmediklerini söylemişti. Tesadüfen yolları buraya düşmüş.Biz... yani ben elimden geleni yaptım.Kadının da minik kızın da durumu gayet iyiydi."

Doktor Giselle burnunun altındaki kalın çerçeveli gözlüğünü gözlerine yerleştirerek tekrar Bahar'a odaklandı.

"Pekala Bahar, pansuman odasına inebilirsin."

O odadan çıktığında Doktor Giselle engel olamadığı bir gülümsemeyle "Ah, gençlik" diye mırıldanarak masasındaki dosyalara odaklandı.

Genç kız başını sallayarak merdivenlerden indi.Dün geceyi ve sonrasını düşünmek istemiyordu ne var ki düşüncelerden kaçmak istedikçe düşünceler onu kıskıvrak yakalıyordu. Elinin altındaki yaşlı adamın iğnesini vururken Brendan şimdi nasıldır diye düşünmekten kendisini alamıyordu.Yarası derin değildi ama silahın patlama anını hafızasından bir türlü çıkartamıyordu.İşlem bittiğinde Bay Dawson teşekkür ederek uzaklaştı.Ufak muslukta ellerini yıkarken sabah söylediklerini düşünüyordu 'akşam bir misafirim gelecek' demişti.

" Bu çok...Çok saçma " diye mırıldanarak elini kuruladığı peçeteyi öfkeyle buruşturdu.

Dikkatini başka yöne çekmeye çalışarak Harmony ve minik bebeğini düşündü adreslerini almıştı ve yakın bir zamanda da ziyaretlerine gidecekti.Koridordan gelen sesle irkilerek aklındaki düşüncelerini rafa kaldırdı.

"Bayan Hector iyi misiniz?"

Doktor Giselle büyük bir metal yığınını kucaklamış üst kata çıkartmaya çalışıyordu.Yaşlı kadına yaklaştığında elindeki metal yığının soba olduğunu anladı.Bu kasabada doğalgazın yerini tutan alternatif şeyler olduğunu tahmin etmem gerekirdi diye düşünerek ağır sobayı taşımaya yardım etti.

Sobanın borularını birbirine ekleyip baca girişine takarken en azından oyalanacak bir şeyler bulduğuna seviniyordu.Doktor Giselle genç kıza imrenerek baktı.

"Yardımın için teşekkür ederim.Mevsim yavaş yavaş kışa dönüyor hazırlığımızı erken yapmak bize birçok açıdan avantaj sağlayacaktır."

Aklındaki ismin kendisine birkaç defa 'mevsim' diye seslendiği anı anımsayarak yutkundu.Tanrı aşkına, çevresindeki her şey onu hatırlatmak zorunda mıydı?

"Bahar iyi misin ? "

Duyduğu sesle irkilerek "Ben... elbette iyiyim." diye geveledi.

"İyi olmana sevindim.Dalgın görünüyorsun da. Dış kapının yanında ufak bir odunluk var kapısı kilitli değil rica etsem birkaç odun getirebilir misin kasabanın akşamları serin olur sobayı yakalım."

Başını sallayarak yerinden kalktı.Ufak odunluğun yanına geldiğinde batmakta olan güneş bulutların arasına çoktan karışmıştı.Akşam rüzgarı açık kahve saçlarını yalayıp geçtiğinde gri bulutların yağmur toplamakta olduğunu gördü.Başını gökyüzüne çevirerek bir damlanın alnına düşmesine izin verdi.İkinci damlanın ardından yağmur şiddetini arttırmaya başlamıştı.

Yağmur sonrası toprak kokusunun milyon dolarlık parfümlerden daha iyi koktuğunu düşünerek odunluğun kapısını araladı.Birkaç odun işlerini görürdü.Elindeki odunların ıslanmamasını dileyerek odunluğun kapısını çekti.

"Selam tatlım."

Tiz sesin sahibine döndüğünde, sonbaharın soğuğuna inat minicik bir elbiseyle karşısında duran genç kadına şaşırarak baktı.Bu kadını çalıştığı hastanede birkaç defa gördüğünü anımsadı ismini net olarak hatırlamasa da aile planlaması konusunda eğitim verdiğini anımsayarak tebessüm etti.Burada ne işi olabilir diye düşünmekten kendini alamıyordu.Bakışlarını genç kadının düzgün bacaklarından ayırarak yüzüne odaklandı.

"Merhaba"

Larissa çamura bulanmış kırmızı stilettolarına aldırmadan ağzındaki sakızını şişirip patlattı "Beni hatırladın mı diye sormuyorum.Unutulacak bir kadın olmadığımın bilincindeyim."

Gözlerini devirmemek için zor tutuyordu kendini, zoraki bir ifadeyle gülümsedi.

"Sadece biraz şaşırdım sizi burada görmeyi beklemiyordum."

Larissa yapmacık bir kahkaha atarak " Ah tatlım ben de bu lanet kasabaya meraklı değilim.Tanrı aşkına, bu işi çok mu aradın ? Burayı bulana kadar canım çıktı" diyerek yokuşun alt tarafında bekleyen taksiye el salladı.Bahar sabahtan beri aklında olan düşünceleri karşısındaki kadından duyunca bozulsa da içinde bir yerlerde bu kasabayı savunma ihtiyacı duydu.

"Bence şehrin gürültüsünden ve çevre kirliliğinden uzak bir dünya.Kısacası burayı seveceğimi umuyorum."

Yağmur şiddetini arttırmıştı ve elindeki odunların işe yaramayacağını düşünerek sağlık evine doğru bir adım attı.

"Beni içeriye davet etmeyecek misin?"

İstemeyerek de olsa Larissa'yı sağlık evine davet etti. Larissa, taksiciye birazdan geliyorum diye seslenerek içeriye girdi.

"Bir bakalım...Ufak bir sağlık evi ne kadar da sıradan."

Doktor Giselle Bahar'ın geç kalmasını tuhaf bularak demir merdivenlerden indiğinde onu daha önce görmediği sarışın bir kadınla konuşurken buldu.

Mahcup bir tavırla doktorla göz göze geldiğinde Larissa doktora bir adım attı.

" Merhaba tatlım ben Larissa Nolan. Peki ya sen kimsin?"

Doktor Giselle alışkın olmadığı bu tavır karşısında şaşırarak "Ben kasaba doktoru Giselle Hector.Sizi daha önce bu kasabada görmedim Bahar'ın arkadaşı mısınız?" diye sordu.

Ah, hadi ama ne kadar farklı olduklarını görmüyor muydu? duyduğu soru karşısında yutkunarak "Hayır Bayan Hector. Daha önce çalıştığım hastaneden bir danışmanım olur kendisi." diyerek elindeki odunları yaşlı kadına uzattı.

Doktor Giselle hoşnut olmayan bir ifadeyle "Tanıştığıma memnun oldum Bayan Nolan. İncelemem gereken dosyalar vardı."diyerek demir merdivenlere yöneldi.Bahar bir an için doktorun gitmesine üzülse de Larissa'ya bir bakış atarak esas konuya girmesini bekledi. Larissa, sarı saçlarından bir tutamı kulağının arkasına doğru savurdu.

"Buraya neden geldiğimi merak ediyorsun öyle değil mi? Öyleyse merakını giderelim.Kullandığım doğum kontrol hapları bir işime yaramıyor.Daha etkili bir yöntem önerebilirsin diye düşünüyorum."

Tanrı aşkına, Larissa'nın bu kadar yolu korunma yöntemi öğrenmek için gelmiş olmasına şaşırarak anlattığı diğer yöntemleri düşündü.Ne kadar erken bilgi verirse o kadar erken gider diye düşünüyordu.

"Pekala Bayan Nolan size en etkili yöntemlerden biri olan RİA'yı (Rahim içi araç) önerebilirim.Bakır RİA'lar yaklaşık on yıl vücudunuzda kalır ve hormon salgılayarak sizi gebeliğe karşı korur fakat - " Larissa cümlenin devamını dinlemeden ayağa kalktı. " Anladım tatlım teorik kısmı bırakıp pratiğe geçer misin acelem var. "

Ne diyeceğini bilemez bir halde genç kadına bakarak " Üzgünüm.Herkes RİA uygulayamaz bunun için özel bir eğitim gerekli.Los Angeles'taki hastaneye gitmeliydiniz şüphesiz size yardımcı olurlardı." dediğinde Larissa sıkıntıyla iç çekti.

"Ben bu kadar yolu geldim ve sen bana üzgün olduğunu yardımcı olamayacağını söylüyorsun öyle mi ? Şu ayakkabılarımın haline bir bak." ayakkabısını eline alarak Bahar'a doğru savurdu.

"Berbat görünüyorlar ve seni temin ederim tatlım kendini satsan yine de bu ayakkabıların fiyatını karşılayamazsın."

Bu kadarı çok fazlaydı çalıştığı kuruma gelip pervasızca hakaret etme hakkını nereden buluyordu? Öfkeden ne diyeceğini bilemiyordu ayağa kalkarak dış kapıyı işaret etti. " Ben sizin hakaretlerinizi dinlemek zorunda değilim.Ayrıca buraya gelmenizi size ben söylemedim.Şimdi müsaadenizle yapılacak başka işlerim var."

Larissa çıkardığı ayakkabıyı giyerek kalktı " Şimdilik dediğin olsun tatlım.RİA konusunu düşüneceğim doktorlarıma güvenmiyorum ve yakın bir zamanda yeniden kapını çalacağıma emin olabilirsin" göz kırparak akşamın alaca karanlığına doğru süzüldü.

Doktor Giselle , Bahar ve Larissa'nın konuşmalarını kısmen de olsa duymuştu.Bahar için ne hissetmesi gerektiğine karar veremedi.

Bahar titreyen ellerine bakarak soğuktan mı yoksa sinirden mi titrediğine anlam veremiyordu. Bu aralar hayatında yolunda gitmeyen bir sürü şey vardı: çamur yuvası bir kasabada çalışması, bir adamı yaralaması , psikolojik sorunlu bir kadınla uğraşması ve kalacak yerinin olmaması gibi.

Saatler birkaç kasabalının ufak tefek işlemlerini hallederek geçmişti.Genç kız doktorun odasına girdiğinde sobadan yayılan sıcaklık hoşuna gitti doktor her zamanki gibi masa başındaydı göz ucuyla Bahar'a bakarak masadaki bardağı dudaklarına götürüp sıcak çayından bir yudum aldı.

"Yeşil çay insanı sakinleştirir sana da tavsiye ederim."

Doktorun önerisini dinleyerek temiz olduğundan emin olmadığı bir bardağa demlenmiş çaydan doldurdu.Pencereye vuran yağmur damlalarını dinledikçe rahatladığını hissetti.Doktor Giselle genç kızı süzd.ü

"Yağmur dinmeyecek gibi görünüyor.Sağlık çalışanları için uygun görülen yer ise harabeden farksız.Geceleri nerede kalıyorsun?"

Beklenmedik soruyla öksürdü.İlk gece arabasında uyumuştu sonraki gece ise Brendan'ın misafiri olmuştu. Brendan'ı düşündüğünde kalbinin ritmi değişti." Kulübe sizin de dediğiniz gibi çok bakımsız bu yüzden ben... arabamda kalıyorum."

Doktor Giselle saatine bakarak ayağa kalktı "Eve dönüş vaktimiz de gelmiş.Ne düşünüyorum biliyor musun bu yağmurda geceyi arabanda geçirme bana gel."

Doktorun teklifi karşısında şaşırmıştı birbirlerini yeni tanıyorlardı ve bu yağmurda bu teklif şemsiye gibi gelmişti.

"Ben...Sizi rahatsız etmek istemem."

"Beni rahatsız etmezsin.Tek yaşıyorum ve emin ol senden rahatsız olacak hiç kimsem yok."

Sağlık evinden çıktıklarında doktora mahcup bir ifadeyle baktı yaşlı kadın söylediklerinde oldukça samimi görünüyordu.Eh, en azından bu iyi bir şey.

"Teklifiniz için size minnettarım ama öncesinde uğramam gereken bir yer var. Daha sonrasında geleceğime emin olabilirsiniz."

Doktor Giselle meraklı gözlerle baktı "Bu yağmurda nereye gitmeyi planlıyorsun ki ? Her neyse kulübem yaklaşık iki metre ilerde verandası olmayan tek kulübe.Umarım sabah işe geç kaldığın gibi evime de geç kalmazsın. Seni bekliyor olacağım."

Yanaklarının kızardığını hissetti. "Merak etmeyin bir saate kalmaz gelirim." dediğinde karanlığın içinde çoktan kaybolmuştu.

Yağan yağmur dinmiş rüzgar kendi ıslığını çalmaya başlamıştı bile. Genç kız engel olamadığı bir dürtüyle ayaklarının kendisini yönlendirmesine izin verdi. Zirvesine çıkmış olduğu gurursuzluğun birkaç metre ilerisindeki bir yerden nokta nokta alevler tütüyordu. Derin bir nefes aldı , nereye gideceğini biliyordu.


Bölüm parçası; Ben Cocks_So Cold
Dikkat, emeğe saygı için oy vermeyi ihmal etmeyin lütfen!

Loading...
0%