Yeni Üyelik
19.
Bölüm

♕18.bölüm♕

@bsrarikan__

Duyduğu sesle yerin dibine geçtiğini hissederek yutkundu.Eski kitabı kitaplığın tozlu raflarına koymak istediğinde kitap, titreyen parmaklarının arasından kayarak ayaklarının dibine düştü.Tuhaf tavırları ve yere dağılan kağıtlar Giselle'nin dikkatinden kaçmadı.Yaşlı kadın,sessizliğin hüküm sürdüğü kulübesinde beklenmedik bir ses duyduğunda hafif olan uykusu bölünmüş;ayakları onu salonun ortasına kadar getirmişti.

Giselle,halının üzerine düşen sararmış kağıtlara kaşlarını çatarak baktı.Bahar,içine yayılan suçluluk duygusu büyüdükçe yaşlı kadınla göz göze gelmemeye çalışarak yerdeki halının desenlerine odaklandı.Doktor Giselle ona kapısını açmıştı o ise yaşlı kadının anılarına bir virüs gibi sızmıştı.Mektupları tesadüfen bulduğu doğruydu ; fakat onları okumak kendi tercihiydi.Kendisini savunmak için bir iki kelime aradı.

"Bayan Hector ben..."

Giselle,söyleyeceklerini umursamadan özensizce katlanmış kağıtları yerden aldı.Boş zarfı çevirip parmaklarını sararmış pulun üstünde defalarca gezdirerek "Herat..." diye mırıldandı.

Giselle, aramayı çoktan bıraktığı iki kağıt parçasına bakarken 'Rex' adını gördüğünde zihnine giren anıları yükselen sel suları gibi akmaya başladı.

"Pekala, anlaşılan yapbozun eksik parçaları yerini bulmuş görünüyor."

Bahar,sıkıntıyla nefes alarak doğru kelimeleri tekrar bulmaya çalıştı."Bayan Hector ben..ben gerçekten özür dilerim uyku tutmadı ben sadece kitap okumak istemiştim özel hayatınıza girmek asla istemezdim.Lütfen beni affedin."

Giselle,karşısındaki genç kıza baktı söylediklerinden mektupları okuduğu anlaşılıyordu.Yapacak bir şey yoktu olan olmuş okunan çoktan okunmuştu.Elindeki kağıtları salondaki masaya bırakarak mutfağa yöneldi.

Doktorun çok kızmış olacağını düşünerek bir an için kulübeyi terk etmeyi düşündü.Belli ki doktor onu nezaketen kovmamıştı ancak kendisine düşeni yapıp montuna uzandı dış kapıya yöneldiğinde Giselle'nin tiz sesi kulaklarında çınladı.

"Yeşil çay hazırlıyorum.Bana eşlik edersin değil mi?"

Tanrı aşkına,doktorun kendisine karşı öfkeyle dolu olduğunu düşünürken Doktor Giselle'nin böyle bir teklifte bulunması genç kızın gururunu okşadı.Yaşlı kadına baktığında gözlerinden geçen gölgeyi görmemezlikten gelerek salona doğru ilerledi.

"Elbette çok memnun olurum Bayan Hector."

1980'lerin ruhunu taşıyan geniş salona tekrar girdiğinde bir süre duvardaki resimleri inceledi.Resimlerin çoğu ara renklerin karıştırılmasıyla oluşturulmuş soyut figürlerdi.Güzel sanatların hiçbir dalından anlamadığını düşünerek masanın kenarındaki sandalyelere odaklandı muazzam sandalyelerin işçiliği, titiz bir ustanın elinden çıkmış olmalı diye düşünerek masanın üzerindeki otantik ahizeli telefona odaklandı telefonun çalışıp çalışmadığını merak ederek Giselle ve Rex'in bu telefon vasıtasıyla kaç defa konuşmuş olabileceklerini düşündü.

Doktor Giselle, hazırladığı yeşil çayı yeni yıkadığı bardaklara doldurarak mutfak tezgahına koydu.Duyguları darmadağındı bir yanında etkisinden sıyrılamadığı geçmişi bir yanında hayatına yeni giren genç bir kız.İçinde biriktirdiklerini Bahar'a anlatmakla anlatmamak arasında kararsızdı.Mektupları okumuştu bir şey olmamış gibi davranıp bu olayın üstünü kapatabilirdi Bahar da yaşlı doktorun gönül yarasıyla fazla ilgilenmez her şeyi unutmuş bir halde hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilirlerdi ; fakat Giselle geçmişiyle yüzleşmek dahası içindeki intikam ateşinin soğumadığını yeniden hissetmek istiyordu.Kararsız adımlarla yatak odasına yöneldiğinde komodinin çekmecesine dokunan elleri titriyordu.Ufak kadife kutuyu çekmeceden çıkartarak eline yeniden aldı güçlükle yutkunarak salona doğru ilerledi.

Doktor Giselle'nin elindeki kutuya merakla baktı soru sormaya cesareti yoktu doktor isterse pekala anlatır diye düşünerek oturduğu yerde sıkıntıyla kımıldadı. Giselle, masanın üzerine gelişigüzel olarak koyduğu mektupları alarak masanın yanındaki kahverengi deri koltuğuna oturdu.

"Çayları hazırlayıp tezgaha koymuştum rica etsem servisi sen yapar mısın?

"Elbette."

Mutfağa yöneldiğinde Giselle koltuğunun yanındaki sehpaya uzanarak gözlüklerini aldı.Zihnindekileri görmek için gözlüğe ihtiyacı yoktu; fakat elindeki mektuplara ve kadife kutuya baktığında geçmişten gelen bu hatıraları daha detaylı incelemenin daha doğru olacağını düşündü.

Sıcak bardağı doktora uzattığında Giselle yeşil çayın o tanıdık kokusunu burnuna çekti.Eliyle yanındaki koltuğu işaret ederek "Teşekkür ederim otursana."dedi.

Doktor Giselle'nin yanına oturarak yaşlı kadının elindeki mavi taşlı yüzüğe baktı.Bu yüzüğü daha önce doktorun parmağında görmemişti yüzüğün ortasındaki mavi taş göz alıcı bir parlaklığa sahipti.Doktor Giselle parmaklarının arasındaki yüzüğü okşadı belli belirsiz bir sesle "Firuze.."diye mırıldanarak yüzüğü kutuya geri koydu.Bahar Firuze taşlı yüzüğün hikayesini merak etse de sormaya cesaret edemedi. Giselle yeşil çayından bir yudum alarak bardağı sehpanın üzerine bıraktı.Bahar nefesini tutarak doktorun ağzından çıkacak kelimelere odaklandığında doktor,siyah beyaz fotoğraflar arasından birini çıkarttı.Fotoğraf karesindeki Rosalie, temiz çayırlara oturmuş; omuzlarında dalgalanan sarı buklelerinden birini tutuyordu. Giselle, Rosalie'nin sinema yıldızlarını andıran tanıdık gülümsemesiyle objektiflere baktığı anı hatırlayarak Rosalie'nin seneler sonra bu fotoğraf karesiyle ölümsüzleşeceğinin bilincinde olarak mı bu pozu verdiğini merak etti. Rosalie'yi düşününce kalbinin derinliklerinde ince bir sızı hissetti geçmişin günümüze taşıdığı bir sızı.

Kutunun içindeki diğer fotoğraflar aile fotoğraflarıydı.Bahar yaşlı kadının ağzından çıkacak sözcükleri merakla bekliyordu. Giselle'nin elindeki fotoğrafa baktığında çoğu erkeğin aklını başından alabilecek güzellikte genç bir kız gördü. Giselle elindeki fotoğrafı kutuya bıraktığında Bahar doktorun parmaklarının titrediği gözünden kaçmamıştıNe tür bir geçmiş hala geçmemiş olabilirdi ki?

Yaşlı kadın tesadüfen bulunan mektupları eline tekrar aldığında gözleri bir süre uzaklara daldı.Bahar gözleri uzaklara dalan bir insanın yakınlarda olmayan bir hikayesi olacağını biliyordu doktorun sakin tavırlarından cesaret alarak sessizliği bozmaya karar verdi.

"Onu seviyordunuz değil mi Bayan Hector?"

Giselle Bahar'ın yumuşak ses tonu karşısında dürüst olması gerektiğinin bilincinde "Seviyordum."dedi.

"Peki sizce aşk eskir mi?"

Giselle başını kaldırarak genç kızın gözlerine baktı.

"Aşk eskimez , aşıklar eskir."

İrileşen gözlerini yaşlı kadından ayırmayarak "Bu mektuplar..sizi epey etkiledi eğer mektupların hikayesini bana anlatmak isterseniz iyi bir dinleyici olabilirim."dedi.

Giselle, içinde sakladıklarını uzun yıllar kafeste yaşayan kuşlara benzeterek kafesteki kuşları özgür bırakmak için can attığını fark etti.Yaşadıklarını anlatmasının ona bir zararı olmazdı hatta ruhsal açıdan yararı bile olabilirdi oturuşunu dikleştirerek "Pekala ebe hanım ; fakat duyacaklarının pembe bir aşk masalı olmadığını bilmelisin."dedi.

Genç kız gülümseyerek doktorun eline dokundu "mektupların hikayesini dinlemek istiyorum."

Giselle verdiği karardan ötürü tedirginlik duyarak "Bu hikayenin olumsuz yönleri de var."dedi.

Duyacağı anıların merakını ön planda tutarak hikayenin olumsuz taraflarını düşünmemeye çalıştı."Bayan Hector, bu hikayenin mutlu bir sonu var ama öyle değil mi?"

"Her hikayenin bir sonu vardır Bahar fakat ben bu hikayenin sonundan pek emin değilim."

Aklı karışmış bir halde doktora baktığında Giselle, Rex'in mektuplarından birini lambaya doğru kaldırdı.

"Çünkü hikayenin sonu henüz yazılmadı."

 

ŞUBAT 1979


"Rosalie Colbert, söylediklerinin tatsız bir şaka olduğunu söyle!" elimdeki romanın hangi sayfasında olduğumu önemsemeden kapağını sertçe kapattım.Babam yeni ciltlediği kitaba böyle davrandığımı bilse kesinlikle öfkeden deliye dönerdi.

"Ben son derece ciddiyim ve senden de kararlarıma saygı duymanı bekliyorum Giselle."dedi Rosalie,o muhteşem gülüşünden bir parça sunarak.Oval şeklindeki yüzü sarı buklelerini zor taşıyormuş hissi uyandırıyordu ve ne söylerse söylesin ona kızamıyordum. Sonunda düşüncelerimi savunmaya karar vererek "Tanrı aşkına, Bay Robert senden otuz yaş büyük üstelik de dul!"dedim.

"Ben olgun erkeklerden hoşlanıyorum."Bu sözün üstüne ne diyebilirdim bilmiyorum sandalyemi şöminenin sıcaklığına yaklaştırarak derin bir nefes aldım. Rosalie ile yaşadığımız güzel günleri anımsamak içimi ısıtmak yerine daha fazla üşümeme neden oldu.Birbirinden hiçbir şeyini saklamayan iki kuzen dahası iki iyi dosttuk.Şimdi ise yirmili yaşların ortalarında ergenliğin verdiği telaşlardan çoktan sıyrılmış iki genç kadındık.Bir şeyler yanlış gidiyordu ve ben en yakın dostumu kaybediyordum. Rosalie'ye dönerek boğazımı temizledim.

"Dul ve çocuklu bir adam sana uygun değil Rosalie."

Rosalie'nin görüştüğü adamı birkaç kez görmüştüm başlangıçta ilişkilerinin bu derece ilerleyeceğini tahmin edemezdim elbette ama neticede olan olmuş ve şıp sevdi kuzenim bu adamı bana karşı savunur olmuştu.

Rosalie kollarını göğsünde kavuşturarak "Kimin bana uygun olup olmadığına yalnızca ben karar veririm."dedi.

Rosalie'yi ikna edemeyeceğimi biliyordum ; fakat onu korumak adına elimden geleni yapmaya hazırdım."Bak Rosalie bu tarz adamların genç kızlarla ilgilenmesinin sadece bir nedeni vardır ve bunu ikimizde gayet iyi bilecek yaştayız.Bay Robert amacına ulaştığında seni bir daha aramayacaktır bile."dedim.

Rosalie irileşen gözleriyle üzerime doğru birkaç adım attığında oturduğum sandalyeye iyice sokuldum."Giselle Hector, Bay Robert hakkında ne hakla böyle konuşursun?"

Rosalie'yi tanımakta güçlük çekiyordum.

"Ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum."

"Hayır Giselle sen beni kıskanıyorsun.Hiçbir zaman asıl kız olmadın hep ikinci kız oldun ve beni seven adamı dahası aşkımızı kıskanıyorsun."

Rosalie'nin söyledikleri kısmen doğru olsa da içimi acıtıyordu.Evet, randevu teklifinde bulunulmayan, erkeklerin etrafında pervane olmadıkları türden bir kızdım fakat kuzenimin mutsuzluğuna sebep olacak bir evliliğe onay vermemi kimse benden bekleyemezdi. Bir iç çekerek pencereden dışarıya baktım."Affedersin."diye fısıldadı Rosalie "Ben sadece mutlu olmak istiyorum."

Çıtırdayan odunların sesini dinleyerek "Umarım hak ettiğin mutluluğu bulursun."diye fısıldadım. Rosalie'nin bakışları benden uzaklaşarak pencerenin altındaki çıplak ağaçlara takıldı.Onun da benim gibi geçmişi özleyip özlemediğini merak ederek bahçeyi izledim.Bahçe çevre konaklarınkine nazaran daha küçüktü.Yeri kaplayan beyaz örtü gülümsememe neden oldu.

Dün gece lapa lapa yağan kardan sonra bulutların arasından süzülen Güneş, kar tanelerinin üzerinde ahenkle dans ediyor fakat kar tanelerini de içimin buzlarını da eritmekte yetersiz kalıyordu.Kaç dakikadır bahçeyi izlediğimi tahmin edemeden Rosalie'nin sesiyle içinde bulunduğum düşüncelerden sıyrıldım.

"Benim için endişelenmeyi bırak Giselle göreceksin Arnold ve ben çok mutlu olacağız.Bir aydan kısa bir süre içinde Arnold'la evleniyorum."Rosalie boğazını temizleyerek sözlerine kaldığı yerden devam etti.

"Yani Bayan Robert olacağım için son derece mutluyum."

Kuzenim, bahar kelebekleri gibi uçuşurken midemde hissettiğim sancıyla yutkundum.Teyzem ve eniştemin bu evliliğe nasıl onay verdiğini hatırlamak midemi bulandırıyordu. Dışarıdan bakıldığında biricik kızları birine aşık olmuş ve onlar da üstlerine düşeni yapmış gibi görünseler de aslında gerçek tek kelimeydi : Para.Ve ben asıl nedeni biliyordum. Arnold Robert,varlık içinde rahat bir hayat sürerken nihayet otuzunda aile baskısıyla evlenir ve kendisine bir çocuk veren genç ve güzel eşi doğumdan kısa süre sonra aniden! ölür.Kimse bu ölümün üzerinde durmamıştı gazetelerde ufacık bir paragrafta adı geçen talihsiz kadının nasıl öldüğünü kimse bilmiyordu fakat hislerim bu işte Arnold Robert'in parmağı olduğunu söylüyordu şimdilerinde ellili yaşlarında olan adam çapkınlığıyla tanınıyordu ve ne yazık ki Rosalie bu adamın eşi olabilmek için gün sayıyordu.

Ahşap kapının girişinden gelen ayak seslerini duyunca,Betty Halayı görebilmek için sesin geldiği tarafa doğru baktım.İşlemeli kırmızı şalını omuzlarından aşağıya atmış üzeri dolu gümüş bir tepsiyle bize doğru geliyordu.

"Kendime yeşil çay yapmıştım size de getirdim."

Betty Halanın görüntüsü çocukluğumdan beri hiç değişmemişti. Yuvarlak sayılabilecek bir baş, kocaman parlak mavi gözleri, çoktan kırlaşmaya başlayan saçlarıyla ufak tefek bir kadındı. Ailede Betty Halanın yaşını bilen kimse yoktu babamın halası evin büyük hanımıydı o.

Betty Halanın özenle yaptığı topuzuna baktım ensesinde topladığı saçları eskisi gibi gür olmasa da bakımlıydı.Hayatı boyunca hiç evlenmemişti fakat buna rağmen aşka inanırdı.

"Teşekkürler Betty Hala."dedim bardağa uzanırken.

Rosalie kendisine destekçi arar vaziyette sıkıntıyla Betty Halaya baktı.

"Betty Hala Giselle'yi Arnold'la evlenmem konusunda ikna eder misin lütfen.İlişkimize onay vermiyor."

Betty Hala deri koltuğuna oturarak yeşil çayından bir yudum aldı.

"Doğrusu buna pek şaşırmadım Rosalie. O adam nasıl desem senin için biraz yaşlı."

Rosalie ayağa kalkarak kırmızı elbisesinin siyah kemerini düzeltti.Teyzem muhtemelen bu elbiseyi Avrupa gezilerinden birinden almıştı. Rosalie, bu haliyle üç yıl önce gittiğimiz sinema filminden fırlamış gibi görünüyordu.Altın sarısı saçlarını Cybill Shepherd gibi kestirmiş özenle sağ tarafına ayırarak yatırmıştı.

"Ben Arnold'la son derece mutluyum ve yaşı da benim için hiç sorun değil."

Rosalie , Arnold'la evlenirse muhtemelen hemşirelik diplomasını hiçbir zaman kullanamayacak dahası insanlara faydalı olamayacaktı. Rosalie'nin çalışmaması anne ve babası için sorun teşkil etmiyordu fakat ben onun için endişeleniyordum.Tıp eğitimimi şehir dışında bitirmiş büyük bir gururla evime dönmüştüm Rosalie ile bölümlerimiz farklı olsa da aynı üniversitede okumak hem bizi hem de ailemizi her açıdan rahatlatmıştı.Babam doktor olduğum için gururluydu fakat annem kendimi boşuna yorduğumdan yakınıyordu.Çoğu arkadaşım bekarlığa veda etmiş zengin bir koca bulup balayından kartpostal gönderirken ben gece gündüz çalışarak derslerimi vermeye çalışmıştım. Neticede ailemin benim için çizdiği kalıplara uymasam da kendimi yorduğumdan yakınan ailemi dinleyerek işe hemen başlamayıp diplomamı kullanacağım günleri sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım.

Betty Hala boğazını temizleyerek "Pekala,umarım mutlu olursun tatlım."dedi.

Rosalie,kucağımda birleştirdiğim ellerime bakarken babamın sesini duydum.

"İyi günler hanımlar."Babam başıyla nazikçe Betty Halaya selam vererek gözlerime baktı.Gözlerimdeki endişeyi fark etmemesini dileyerek bakışlarımı kaçırdım.

"Bir sorun mu var ?"

Rosalie,bir adım atıp babama yaklaşarak "Sanırım Giselle beni kaybetmekten korkuyor ama ben Arnold'la mutlu olacağımı hissediyorum.Sizce de haklı değil miyim?"dedi.

Babamın kaşları kayıtsızca kalktı bir şeyler söylemek isteyen dudakları aralandı fakat sustu. Arnold Robert, babamdan yaşça büyüktü ve babam kendi kızının böyle bir adamla evlenmesine asla müsaade etmezdi.

Rosalie, çantasına uzanarak davetiye olduğunu tahmin ettiğim bir zarf çıkarttı.Krem rengi devasa zarfa baktığımda içinde yazanlarla ilgilenmediğimi fark ettim zarfı masaya bırakarak bana yaklaştı.

"Giselle akşam Arnold'la dışarı çıkıyoruz bize katılmak ister misin ?"

Aradığım fırsat altın tepsiyle önüme sunulmuştu.Pekala, Arnold denilen adamla konuşarak kuzenimle arasının bozulmasını sağlayabilirdim.Babama baktığımda kararsız bir ifadeyle yüzüme baktığını gördüm. Betty Hala oturduğu koltukta sızmış dünyayla ilişkisini çoktan kesmiş görünüyordu.

"Annen akşama geç gelecek arkadaşlarıyla yiyecekmiş.Biz halamla bir şeyler atıştırırız siz keyfinize bakın."

Rosalie,neşe içinde kapıya yönelerek "Akşam yedide hazır ol.Seni almaya geliriz" dedi.Babamı başıyla selamlayarak çıktı.

Saatime baktığımda uzun bir gecenin beni beklediğini düşünerek irkildim.

*

Saat tam yedide hardal sarısı montuma sarılmış bir vaziyette kapının önündeydim;fakat aradan yirmi dakika geçmesine rağmen beklenen ikili hala ortalarda yoktu.Hava çoktan kararmış gece ayazı çıkmıştı.Burnumun domates gibi kızardığına emindim.İçinde bulunduğum düşüncelerden tiz bir korna sesiyle sıyrıldım.Biricik kuzenim en öne oturmuş yanında da Arnold Robert kasılarak direksiyonu sıkıyordu.

"İyi akşamlar Giselle. Çok beklettik mi? "

Sorulara cevap verecek halim yoktu bir an önce kapıyı açarak arabanın içine süzüldüm.Aracın içi dışarıya nazaran çok daha iyiydi. Arnold Robert kahverengi şapkasını düzelterek dikiz aynasından bana baktı.Emin olamadığım bir bakış silsilesinin ardından bana göz kırpınca hemen başımı çevirdim.

"Giselle, kürküm hakkında bir şey söylemedin Arnold Avrupa seyahatinden dönerken almış hakiki deri çok romantik değil mi ?"

Rosalie , siyah kürkün içinde iri bir ayı gibi görünüyordu.Kendimi bildim bileli kürke karşıydım.Bir insan kürksüz yaşayabilir ; fakat bu kürkün hakiki sahibi kürksüz yaşayamazdı.Hayvanlara yapılan işkenceler midemi bulandırıyordu. "Güzel."diye geçiştirerek çiseleyen kara odaklandım.

Gece kulübü tahminlerimin aksine tıklım tıklımdı.Masamızın üzeri sigara bulutuyla kaplandığından yoğun dumanının izin verdiği ölçüde gözlerimi kısarak etrafa bakıyordum.Gözlerimin yanmasına aldırmadan Arnold'la konuşacağım vakti kolluyordum. Arnold Robert yanında bir adam ve elinde içki bardaklarıyla masaya yaklaştığında nefesimi tuttum.

"Sizi tanıştırayım arkadaşım Tim ve karşındaki güzel bayan da Giselle.Rosalie'nin kuzeni."

Adamın Rosalie'yi tanıdığı belliydi gülümseyerek selam verdi.Ben de "Memnun oldum."diyerek gülümsedim planların içinde bu adam yoktu.

Orkestra çalmaya başladığında Mungo Jerry'nin In The Summertime şarkısı kulaklarıma doldu dans pisti dolmaya başlamıştı. Arnold ve Rosalie dansa kalktıklarında pis pis sırıtan Tim bana doğru sokularak "Dans edelim mi?"diye sordu.Dikkatleri üzerimde toplamanın manası yoktu montumu çıkartarak piste doğru ilerledim.Canlı müzik her yerdeydi İspanyol paça pantolonlu erkeklerden yayılan testosteronun etkisi yetmişlerin ruhu ile bütünleşiyordu.Birbirine sokulmuş olan Rosalie ile Arnold ikilisi midemi bulandırıyordu adamın eli kızın her yerindeydi ve Rosalie halinden memnun görünüyordu.Birkaç dakika sonra hareketli parça bittiğinde orkestra Leroy Holmes'in Romeo&Juliet parçasını çalmaya başlamıştı.

Müzikle beraber herkes gevşemiş; genç kızlar ellerini karşılarındaki adamların omuzlarına bırakıvermişti.Tim hayran hayran yüzüme bakarken ben Rosalie'yi izliyordum. Arnold'a aşkla bakıyordu hayatım boyunca bir erkeğe böyle bakmadığımı düşünerek dudağımı ısırdım. Arnold Robert bize doğru yaklaşarak duyabildiğim kadarıyla Tim'e eş değiştirmeyi önerdi.Tim somurtarak bu teklifi kabul etti. Arnold tam karşımdaydı nefesi yüzümü yaladığında ekşi alkol kokusunu hissedebiliyordum.Elli küsür yaşlarında olmasına rağmen hala dinç görünüyordu.Mavi gözleri her yerimde geziniyordu bakmamaya çalışarak başımı çevirdim. Arnold,kollarını nazikçe belime doladı.Kendinden emin bir şekilde tutması kaslarımın gerilmesine neden oldu.Bu adamı birkaç kez yakından görmüştüm fakat bu kadar yakın olmayı beklemiyordum.Nihayet konuya girmeye karar vererek "Bay Robert..."diye fısıldadım sesimi duymasını umut ederek.

"Tutkuyla dans ediyorsun Giselle. Keşke Rosalie de senin kadar tutkulu olabilseydi."

Tutku ve ben. Arnold Robert'in söyledikleri kızarmama neden olsa da pes etmedim.Boğazımı temizleyerek devam ettim.

"Bay Robert sizinle konuşmak istediğim bir şey var."

"Nedir?"

"Rosalie sizin için uygun biri değil.Ailesi bu evliliğe onay vermiş olsa bile aranızda uçurumlar var.Sizden bu evlilik konusunu bir kez daha gözden geçirmenizi isteyecektim."

Arnold'un elleri belimden aşağıya kaydığında ondan bir adım uzaklaştım.Ne diyeceğimi bilemez bir halde etrafıma bakınırken Arnold iyice yaklaştı.Bir yılanın çıngırak sesini anımsatan sesiyle tane tane konuştu :

"Rosalie umurumda bile değil.Benim asıl istediğim sensin."


Bölüm parçası; Leroy Holmes_Romeo and Juliet
Dikkat, emeğe saygı için oy vermeyi ihmal etmeyin lütfen!

 

Loading...
0%