@bu2r3ci4n
|
Davet bittikten sonra bana ayarlanılan eve doğru yola çıktım. Bu defa radyoda Edip Akbayramın Aldırma gönül şarkısı çalıyordu... Severdim bu şarkıyı... Şarkı sanki eskileri andırıyordu... Öyle bir havası var... Dışarıda günlerdir devam eden yağmur vardı... Ankaranın Rüzgarıyla birleşince iyice soğuktu ortam... Alışkındım... Alıştım... Bedenen soğuklağa değil... Ruhen soğukluğa... Karadenizli biri olarakta soğuk havaya alışkındım... Ordu yıllardır gitmediğim memleketim.... Annemi babamı abilerimi gördüm... Uzaktan da olsa gördüm... Daha doğrusu denk geldim... Mutlulardı... Benim yokluğum koymamıştı kimseye... Bir bana koymuştu bu ayrılık... Bir bana... Bir ben üzülmüşüm... Ben üzüldüğümde... Ağladığımda annemin kucağında ağlamadım.... Ağlayamadım... Çünkü bana kucak açan bir anne yoktu... Yıllardır yoktu... O güne dek çok seviyordum ailemi... O gün benim kara günümdü... Ama pişman mısın diye sorasalar.... Hayır değilim. Yine olsa yine onları terk edip Ankara'ya gelirdim... Hangi insan bir bedel olarak evlendirilmeliydi ki... Ben o bedel olmak istemedim... Kız meselesiydi abim birini kaçırmış beni de bedel istediler... Babam ilk tereddüt etsede daha sonra kabul etmek zorunda kalmış galiba... Ben de istemediğimi aşık olmadığım biriyle evlenmek istemediğimi izah ettim,polis olmak istediğimi söyledim... Ama dinleyen olmadı... Ben de Ankara'ya kaçtım... Diyenleriniz olacak Karadeniz'de berdel diye bir şey mi var... Ama bunun yöreyle bir ilgisi yok... Bunun insanların cahilliğiyle ilgisi var... Allah aşkına hangi kadın birinin bedeli olmak ister... Hangi 19 yaşında biri bedel olmak ister... 23 yaşında bir kadın olarak iyi ki... İyi ki o gün kaçıp İstanbul'a gelmişim diyorum... Ben bedel olmaktan kurtuldum ama bedel olan bir çok kadın... Erkek var. Evet bunun sadece tek taraflı olduğunu da düşünmüyorum... Her insan sevdiğiyle evlenmek ister... Belki de ben de o adamı sevmediği biriyle evlenmek kurtarmışımdır... İşte benim hayatım buydu... Kitaptan okurken normal olan şeyler bunlar ama gerçekte yaşamak... Nasıl anlatılır inanın bilmiyorum... Ama kötü değilim... İyiyim... Keşkelerimle yaşamak yerine iyikilerimle yaşıyorum... *************** Aynı Günün Öğle Vakitleri**** ~Yazardan~ Kadın bir o tarafa bir o yana dönüyordu odasında... Eğer bir şey yapamazsa bütün mal varlık üvey oğluna gidecekti... O sırada kapı çaldı. "Gel!!" Diye seslendi kadın. İçeri oğlu girdi. "Napıyorsun bakalım güzel bayan??" Diye sordu Yaman. Pehlivan hanım ona gülerek göz devirdi "Paramızı nasıl koruyacağımızı düşünüyorum" dedi. Yaman içeri girip kapıyı örttü. "Ee ne düşündün peki?? Ne geçiyor bakalım o sinsi aklından??" Dedi duvara yaslanıp kollarını birleştirip. Kadın oğlunun bu umursamaz haline göz devirip balkona ilerledi ve trabzana elini dayadı. Ayak sesinden anlamıştı yamanın balkona doğru geldiğini... Pehlivan hanım konuşmaya başladı "Herkesi yoldan çıkaracak birşey vardır... Ya para" dedi oğluna bakarak. Yamanın dudağı kıvrılarak cevap verdi "Ya da kadın..." Dedi. "Aynen öyle..." Dedi kadın düşünceli bir sesle. "Ama unuttuğun bir nokta var annecim.Gururun evlenmesi için aşık olması gerekiyor." Dedi Yaman. Kadının dudağının kenarı kıvrıldı... "Baban nasıl güvendi bu safa bilmiyorum ama bu konuda bize yardım edecek birini tanıyorum." Dedi kadın. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Kısa bir bölümle merhaba....
Arkadaşlar bu kitabım sayede ki gibi yazım hatalı olsun istemiyorum.Çünkü ben üşengeç biri olarak düzenlemeyle uğraşamam.
Kafamda kurguluyorum ve ona göre bir bölüm oluşturmaya çalışıyorum...
Şimdi hayırlı günler... Dizi keyfinde bir kitap olmuştur inşallah...
Çok yakında yeni bölümleriyle sizlerle...
Sizi çok seven bir yazarınız var ve ben matematik sorularıyla bakışmaya gidiyorum baaay. |
0% |