Yeni Üyelik
51.
Bölüm

40. Bölüm

@bu2r3ci4n

İnsan derdine kadar koyarmış rakıyı...

Benim derdim kaç bardak rakı peki...

Düşünüyorum... Aklım almıyor...

Yapamıyorum olmuyor....

Günler oldu... Belki aylar....

Ben o enkazdan kurtulamadım....

Dedim ya ben oradan eğer sağ çıkarsam enkazım çıkar diye...

Enkazım çıktı...

Benim o gün enkazım çıktı...

Onca şeye rağmen kimin için yaşıyorum ben bilmiyorum...

Benim yaşamam için sebebim kalmadı...

Demir.... Aylardır komada....

Ölmemiş ama...

Ama işte her an ona bir şey olucak diye ödüm kopuyor...

Bebeğimde gitti...

Demirin elini tuttum "Bırakma beni demir... N'olursun" dedim ağlarken.

O pislikten beni, kardeşlerim kurtarmıştı...

"Ben nefes alamıyorum artık Demir... Nefesimdin sen benim... Yaşamam için yaşa..." Dedim yanına kıvrılırken.

Soğuk teninde elimi gezdirdim...

"Sen yokken ölüyor gibi hissediyorum... Bebeğimizde bıraktı beni... Beni neden bıraktı demir... Ha?? Ben kötü bir annemi olurdum yoksa..." Dedim fısıldayarak.

Cevap yine yok....

Günlerdir demirsizdim...

Hasrettim tek bir gülüşüne...

Sıkı sıkı sarıldım incitmeden...

"Sen yokken rüyamda bebeğimi gördüm biliyor musun??" Dedim yanağımdan akan yaşı silerken.

"Be... Bebeğimiz bizi terk etmemişti orada. Ama sen yoktun demir..." Dedim gözlerimden boşalan yaşlara engel olamayarak.

Daha da arttı. Sonra yine arttı ağlamam.

"Neden ikinizle olmuyor demir.Neden ikinizin olduğu bir rüya yok.Neden birinizi kaybetmeye mahkumum??" Dedim.

"Geri dön demir. Benim için dön. Lütfen" Dedim daha çok ağlıyarak.

"O gün benden özür diledin ya hani... Kabul etmiyorum sen bana dönene kadar kabul de etmiyeceğim." Dedim fısıldayarak.

Yine koca bir sessizlik... Yine bir boşluk...

Odaya doktor dışında kimseyi almıyordum bir tek Zehra anne dışında...

O da anneydi sonuçta...

Gözümden gelen yaşlar yine kendini serbest bırakmıştı...

"Demir artık dön..." Dedim fısıldayarak.

Yanına daha çok yaklasıp kıvrıldım. "Biliyor musun ilk senin bana gönderdiğin mektuptaki şiirlerden etkilenmiştim ben... Hatta bir tanesinde şey yazıyordu..

" Biliyor musun güzel gözlü kadın ne yapsam aklıma hep sen geliyorsun...

O gün o askeri binasında gördükten sonra seni... Mest olmuştum...

Seni sadece kendime saklamak istedim... Sadece kendime ama...

Başka kimse seni görsün istemedim... Özellikle o çipil çipil bakan mavi

gözlerin var ya hani... İşte ona benden başka kimsenin aşık olmasını istemedim...

Sen benim şarkılarımsın güzel gözlü kadın... Ama seni hangi şarkı anlatır bilemiyorum... Şimdilik hoşçakal...

Karşına çıkmaya cesaret edebilme dileğiyle....

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Mektupçu adam..."

Dedim hatırladığım satırları okurken...

"Bırakma beni demir... Ama uyanınca benimle küs tamam mı... Çünkü bunların tek suçlusu benim... Eğer ben olmasaydım... Belki de sen şuan mutlu bir şekilde yaşıyor olurdun..." Dedim gözümden gelen yaşları silerken yanından kalktım.

Ve yere eğilerek ona dönüp elini tuttum.

"Beni hiç affetme olur mu... Beni affeder isen eğer ben bir daha kendimi affedemem... Bebeğimiz benim yüzümden öldü çünkü... Benim yüzümden baba olamayacaksın... Ve belki benim yüzümden bir gün ölebilirsin..." Dedim ağlamamaya çalışarak.

"Keşke... Keşke geri gelmeseydim... Belki sen huzurlu bir evlilik Yaşıyor olurdun karınla." Dedim elini bırakıp gözlerimi silerken.

"Sen geri gel demir... Yeter ki beni bırakma ben senden kilometrelerce uzağa bile giderim..." Dedim.

Ama yeterki geri dön bana demir...

Bırakma beni...

Rotamız belirlendi...

"Şimdi gitme vakti mektupçu adam... Kendine iyi bak olur mu... Dönücem söz veriyorum ama ben döndüğümde seni mutlu bulmak istiyorum tamam mı..."dedim.

Tam bir şey daha diyecekken cihazdan ses gelmeye başladı...

Kalbi durmuştu...

Ne ara bağırmaya başladım bilmiyorum "Doktor!?!!! Doktor yardım edin!!!" Dedim ağlarken.

Ben bağırmaya devam ederken içeri girdiler.

Beni zorla dışarı çıkardılar.

Herkes bana bakıyordu şaşkınlıkla Zehra teyze ağlayarak buraya geliyordu "Oğlum oğlum nasıl!!!" Dedi ağlarken.

Gözümden yaşlar sicim sicim akıyordu.

"Kalbi durdu..." Dedim kendimi yere atarken.

Bu dediğimle Mustafa amcadan acı bir çığlık koptu.

"Oğlum..." Dedi ağlıyordu.

Kaç yaşında ki adam benim yüzümden ağlıyordu...

Esra hızla üzerime doğru gelip "Hepsi senin yüzünden!!! Senin yüzünden abim orada!!!!" Diye bağırıyordu ağlarken.

Bana tam saldıracakken Kubat tuttu arkadan."Sakin ol..." Dedi kendine çekerek.

"Sen eğer geri gelmeseydim abim yaşıyordu!!! Senin yüzünden Öykü!!" Dedi bağırarak.

Biliyordu o isimden nefret ettiğimi.

Haklıydı... Benim suçumdu...

Babam yanıma gelip bana sarıldı "Özür dilerim... Özür dilerim benim yüzümden" dedi.

Yüzüne boş boş baktım.

Diyemedim evet baba senin suçun diyemedim...

Yerine hüngür hüngür ağlıyordum.

"Baba ölmez dimi..." Dedim ağlarken.

Bu dediğimle sustu.Diyemedi ölmez diye....

"Baba ölmez dersen inanırım lütfen bir şey de..." Dedim ağlarken.

"Seni bırakmaz kızım..." Dedi beni daha da sıkı sararken.

Ezgi ile İrem Esraya bağırıyordu.

O sırada doktorlar çıktı dışarı.

Hızla ayaklanıp "İyi mi doktor bey bir şey deyin..." Dedim ağlarken.

Doktor "Şuanlık durumu stabil.Kalbinin durmasının nedeni ise stresten büyük ihtimal kabus gördü." Dedi.

Acaba... Sesimi duydu mu... "Sesimizi duyma ihtimali var mı??" Diye sordum.

Doktor "Şöyle diyeyim komadaki bir insan göremez konuşamaz dış etkenlere cevap veremez ama beyni çalışmaya devam eder bu yüzden duyma olasılığı yüksektir." Dedi.

Duymuştu o halde... Benim dediklerimi hepsini de...

"Görebilir miyim??" Diye sordum.

Doktor sıkıntılı bir nefes alıp "Hanımefendi zatem yeteri miktarda durdunuz içeride lütfen hastanın sağlığı için." Dedi.

"Peki" dedim.

Gidecek miydim peki...

Bilmiyordum...

Allah kahretsin ki bir bok bilmiyordum...

--------------------------------------------

Bu gün bol keseden bölüm dağıtıyorum valla.

Sayeye 1 bölüm

Olala kitabına 2 bölüm

Ay parçasına 1 bölüm

Aşk olsuna da 1 bölüm.

Bu arada bu akşam bölüm atmaya devam edicem diğer kitaplara falan.Bu gün dinlenmeye ayırmıştım.

Hadi hayırlı günler diliyoremmmm.

Nasıldı bölüm???

Asena???

Demir???

711 Kelime

 

 

Loading...
0%