Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm Bir ben doğruymuşum.

@bu2r3ci4n

 

----------&&----------&&&&&&--------------------

Sezen aksu- çocuklar gibi

Cem Adrian- Kül

 

________________---------------_____________________

Uyandığımda herkes uyuyordu.Ben de Demir komutanın omzunda uyumuşum kendi kafasınıda benim kafamın üzerine koymuş.Şuan nasıl göründüğümüzü açıklamak bile istemiyorum.Galiba uzun bir süre adamın yüzüne utançtan bakamıcam.Off Asena Off uyumak için çok iyi bir yer tercih etmişsin!! Bravo yani!! Rahatsız olmasın diye kafamıda kaldıramadım ki.Biraz haraket edip elimle kafasını, kafamdan alıp omzuma koydum."Hele şükür" diye mıırıldandım."Ooo gölge uyanmışsın" dedi sadık malı.Ona dönüp "Ne var lan" Diye bağırdım kimseyi uyandırmamaya çalışarak."Bende değilde sen de var... Demek diyosun ki bir demir gider öteki demir gelir.Yazık olacak yüzbaşıya senin yaralarını kapamayla uğraşacak.Ben olsam gruruma yediremezdim yani sonuçta sevgilinin adı da Demir.Bu komutan da sana yanık olduğundan,Topalın işi iyi yürüyor demektir." Dedi sonlara doğru mırıldandı it.Dedikleriyle kaşlarımı çattım "Sen ne diyorsun lan!! Ben bir insanı kullanıcak kadar düşmedim!! Zaten dediklerinin hiç biri de doğru değil." Diye hırladım resmen.Bana alayla baktı "Zaman gölge herşey zaman... Belli beni öldüreceksiniz ama senin hayatın da topala bulaştıktan sonra bitti!! Benden sana bir tavsiye sakın sevme yoksa onu da sen öldürürsün..." Dedi sadık."Ne saçmalıyorsun...Bak sabah sabah gevezelik yapma" dedim sakin olmaya çalışarak."İlerde anlayacaksın gölge, anlayacaksın ama her şey için geç olacağını dahi fark etmeyeceksin sen topalı öldürsen bile plan kendiliğinden işlemeye başladı... Yani senin için zaman dolmaya başlıyor" dedi sakince.Sonra ikimizde sustuk.
Şu son 2 hafta da kimseyi anlamıyordum olaylar o kadar hızlı gerçekleşiyordu ki neler olduğunu fark bile edemiyorum yani kontrolüm dışında gerçekleşiyor herşey...

Sadıkın dediklerini düşündüm ama anlamıyorum hiç bir şey anlamıyorum Allah kahretsin ki...

Demir de yavaş yavaş kafasını omzuma sürttü.Ona bakıp kafamı geriye yaslayıp tavanı izlemeye koyuldum...

Simsiyah tavanı... Simsiyah, kapkara... Oradaki siyahlık bazıları için sonsuzluğu, bazıları için hayatı... ama o siyahlık benim için şu son iki haftam, şuanki zaman dilimim... Sadıkın dediklerini düşündüm ve yine düşündüm ama dediklerini anlayamıyordum... Sanki bütün algılarım kapanmış gibi... Sevmekten bahsetti, sevmekten... Demirin bana aşkından bahsetti ama biz demirle neredeyse sadece 2 haftadır birbirimizi tanıyoruz anlamıyorum... Ne biliyorlar da bu kadar emin konuşuyorlar... Anladığım tek şey topalın benden alıcak bir hesabı vardı ama ben sadece bana verilen bir görevde onun bir kampını patlattım... Bunu diğer askerler de yaptı ama onlara kadar niye özellikle bana yapıyor bunu... Timimden sonra baş düşmanım oldu o andan itibaren kendisini araştırmaya başladım... Zaten onun kampını patlattığımı çok sonralar anladım...Benim bilmediğim o kadar çok şey var ki neresinden tutsam sanki elimde kalıyor... Ben artık sona ulaşmak istiyorum... Kaderime ulaşmak istiyorum... Kaderimiz de bizim sonumuz değilmiydi... Kaderin sadece akışını seçmez miydik... Kader herhangi bir olayın yaşayacağımız sonu değil miydi... Ben neden peki böyle bir sonu... Kaderi haket miştim.. neden ben... Neden!!... Allah (c.c.) insana taşıyamayacağı yük vermez di... Demek ki Allah'ın bir bildiği var da bu kaderi bana yazmış... Bu yükü bana vermiş... İsyan etmek gibi olur biliyorum ama ben artık bu yükü nasıl taşıyacağımı bilmiyorum... Ben ne yapacağımı bilmiyorum...

Bunları kime anlatsam anlatamıyorum sanki ağzıma kilit vurmuşlar gibi hissediyorum... insanlara kendimi anlatamıyorum...Keşke keşke Kardeşlerim yanımda olsaydı diyorum... Biliyorum onların kaderi de buymuş ama yaşasalardı... Yaşasalardı keşke diyorum...

Gözümden aşşağı yaş süzüldü o ana kadar fark etmedim ağladığımı.Bir el hissetim yüzümde yavaşça sildi göz yaşımı..."Ağlama" dedi nahif sesi.Bu Demirdi bana anlamdıramığım bir şekilde bakıyordu ama gözünde hüzün de vardı...Onu onayladım ve diğer göz yaşlarımı da ben sildim.

"Komutanım" dedim ağlamaklı bir sesle."Söyle" dedi sadece... Dudaklarından dökülen tek kelimeydi söyle... Bu kelimenin içine sığan onlarca sözcük vardı... Ona bakıp "Komutanım ben bu kadarını hak edicek ne yapmış olabilirim... Herşey bir anda mahvoldu şu son iki hafta sanki benim mutsuz olmam için ellerinden geleni yapıyorlar..." Dedim ağlayarak ama sesim çıkmıyordu... "Sen hiç bir şey yapmadın Saye... Kader... Herşey kader... Kader bizim çizelgemizdir orada ne varsa onu yaşarız bu senin iyi ya da kötü olmanla ilgili değil... Öyleyse bile sen çok iyi bir insansın" dedi sakince... Ona dikattle baktım gözlerinde bir şeyler aramak istercesine ama bulamıdım... Bu sözler çok tanıdık geliyor onun gibi konuşuyor... Aynı demirin bana yazdığı mektuptakiler gibi konuşuyor... Aptal gibi yine ona benzetiyorum konuşmalarını... Ben bazen gerçekten de bencil biri oluyordum... "O zaman ben kaderimi hiç bir zaman sevemiyeceğim" dedim tekrar kafamı geriye yaslayarak."Bilemezsin... Kader bu belki bir gün kaderinin sana bu yaşattıklarına, bu son iki haftaya şükredebilirsin..Bilemezsin be saye... Mesela sen bu gerçekleri bilmeseydin hala o adamı seviyor olacaktın.Bir söz vardır "Kendi kaderinin ressamıdır her insan, kendine hak ettiğin hayatı çiz, kalem senin elinde..." Bu kalem senin elinde biliyorum sonunu değiştiremezsin ama akışını yazmak o anı yönetmek senin elinde.Herkes kendi hayatını kendi elleriyle yazar bir nevi."dedi."Biliyor musunuz aynı onun gibi, onun yazdığı mektuplarda ki gibi konuşuyorsunuz" dedim sakince."Mektuplar.." dedi sadece."Sana mektup mu yazıyordu" diye sordu anlamak ister gibi.Onu onayladım."Zaten ben o mektuplara aşık oldum yani ben o mektupları yazan adamı sevdim" dedi.Bu dediğime buruk bir tebessüm gönderdi."Peki nereden anladın onun yazdığını??" Diye sordu.Buruk bir tebessümle "Üzerinde ismi yazıyordu son mektubunda... Benim de etrafımda demir isimli bir tek o vardı.Mektubun da bir yer tarif etmişti karśılaş.ak için sonra kesinleşti zaten herşey... Cesaret etmiş yazmış... Şaşıyorum böyle bir insan böyle naif sözcükleri nasıl yazmış olabilir... O mektupları okurken kendimi eski zamanlar da ki gibi hissederdim öyle bir hissiyatı vardı mektuplarının... İlk başta çocukça geldi ama bir zaman sonra ben de yazmaya başladım işte... Ona yazdım artık karşıma çıkması için cesaretini toplamasını gerktiğini yazdım... Sonra son mektubunda bana bir yer ismi verdi oraya gel dedi mektubunun üzerine de ismini yazmış... Oraya gidince onu gördüm sonra gidip sordum sonrası malûm işte aşık olduğunu itiraf etti." Dedim.Bana buruk bir tebessümle baktı. Daha sonra konuşmadık gitmemize yaklaşık yarım saat kalmıştı.Ben gözlerimi kapattım aklıma bana yazdığı bir mektup geldi.

"Bir söz vardır bilir misin Sevgili Güzel gözlü kadın...

'Zaman sen olmayınca geçmiyor,

Sen olmunca da yetmiyor.

Üşüyorsan söyle,

seni bin kat daha seveyim.

Bak!

Papatya mevsimi geldi

Mevsimlerden papatya severim,

Sonra seni,

Sonra yine seni

Hep seni...' der Cemal Süreya... Ama bir şeyi eklemiyi unutmuş o papatya da sendin...Benim için o papatya da sensin... Belki bir gün cesaret edebilirsem güzel gözlü kadın bil ki o günü sabırla bekleyeceğim... Neden şimdi değil diye sorma ben de bilmiyorum... İçim de anlamdıramadığım tuhaf bir his var güzel gözlü kadın... Şimdi senden gelecek mektubu sabırsızlıkla bekleyeceğim...

Hoşçakal sevgili ..."

Bu mektupları okurken nutkum tutulurdu nasıl da güzel yazmış diye... Ama o mektuplarda ki adamla bu gevheri yani demiri karşılaştırsanız alakasız ikili dersiniz... Ama o yazmıştı benim için... Ama herşey öyle bir hal aldı ki ne ben o 7 yıl önceki Asena ne de o benim mektuplarda ki aşık olduğum adam...

O sırada anons yapıldı "Komutanım iniş izni istiyorum" dedi pilot."İniş izni verildi teğmenim" dedi sadece demir.Bir şeyler düşünüyordu ama anlamdıramıyordum. İniş yaptığımızda hava kararmıştı.

2 Saat Sonra Yazardan

DEmir komağa geldikten sonra liseyi dinlemeyip direk odasına çıkıp yıllardır sakladığı sandığı çıkardı yerinden.Balkona geçip oturdu ve eline bir sigara yaktı.

Demir Asenanın dediklerinden sonra düşündü biraz... Biliyordu gelmişti... Ama böyle bir şey beklemiyordu... Yıllardır aşık olduğu kadın onu önemseyip gelmişti...Evet o mektup yazan adam gevher değil de Demirdi... O sadece o gün komutanından dolayı 10 dakika geç gelmişti buluşmaya... Sadece 10 dakika... Kısacık bir vakit onlarca insan hayatında neler değiştirmişti... O 10 dakika da neler olmuştu... Gevher yine ve yine asenayı kullanmıştı ama bu defa yaptığı herkesi bir bir dağıtmıştı... Mesela Demir Kandemir onun yıllarca aşk acısı çekmesine sebep olmuştu... Gevher göründüğü kadar masum biri değildi... O sadece yurtta büyümesiyle kendini avutan biriydi... Mesela Asena o Gevhera değil mektupu yazan adama aşık olmuştu... Demir o cümleden sonra orada halay tepinmek istemişti ama içindeki yaramaz çocuğu zar zor da olsa susturmuştu.Biliyordu onun gibi o da onu sevdiğini... Ama işte oraya gittiğinde saatlerce beklemişti ama o gelmemişti...Ama o öyle zannediyordu o gelmeden bir kaç dakika önce gitmişti oysa o.Daha sonra o adamla gördü demir onu Gevher ile.Ondan sonra dedi ki kendi kendine 'başkasının sevdiği sana haram bu saatten sonra' dedi ve harp okulunu Mardin'de ailesinin yanında okumuştu.Evet tam 8 senedir aşıktı asenasına ve ne yaparsa yapsın bir türlü aklından çıkaramamıştı onu.Bazen rüyasında bile görürdü sevdiğini... O gün o adamla kavga ederken görmüştü onu ilk başta tanıyamamıştı çünkü koskoca 8 sene geçmişti ama o mavi gözleri gördükten sonra o olduğunu anlamıştı... Allahın hikmeti ya... Asenaya göre en kötü 2 haftasıydı ama Demir için işler başkaydı.Evet sevdiği kadın için üzülüyordu ama sevdiği kadın kendi ayaklarıyla ona gelmişti ve herşeyin bir yanlış anlaşılma olduğunü anlamıştı saatler önce... Ama ne diyebilirdi sevdiği kadına, nasıl açıllauyacaktı mektupları... Sigarası bittikten sonra küllüğüne bıraktı izmaritini. Daha sonra en son 6 sene önce açtığı küçük sandığı açtı... Buraya aşkını kapamıştı... Yıllar süren sevdasını hapsetmeye çalışmıştı, evet hala onun ona yazdığı mektupları saklıyordu... Onun ona yazdığı ilk mektubu açtı ve okumaya başladı.

"Sevgili tanımadığım adam... Bana yazdıklarını ilk başta çok önemsemedim, bir çocuğun dalga geçtiğini zannediyordum ama anlaşılacağı üzere bana yazan bir çocuk değil...

Bana yazan yetişkin, derin ruhları olan bir adam... Ben öyle pek edebiyat yapamam ama benim de bildiğim bir kaç söz var mesela ben sana şunu demek istiyorum 'Gönül almayı bilene... Ömür de emanet edilir gönülde..' demiş şair ama bunu size söylemeden önce Özdemir Asafın bir sözünü söylemek isterim ondan sonra karar verin sevdanıza...'Mutlu etmeyeceksen, meşgulde etmeyeceksin'der Özdemir... Ona göre karar ver mektupcu adam eğer mutlu edecekseniz öyle karşıma çıkın lütfen... Ben tekrar yara almak istemem ailem zaten yeterince yara veriyor bir de başkasından kaldıramam...

Sevgiler... Güzel gözlü kadın..."

Bu mektuptan sonra cesaretini toplamaya başlamıştı...

 

____________&_&&&&&_____&&&&&&&____________

NELER OKUDUK ÖYLE 😮 BEN YAZMIŞ OLABİLİRİM AMA SANKİ HERŞEY KENDİLİĞİNDEN YAZILIYOR GİBİ HİSSEDİYORUM... YANİ BİR O KADAR DA BEN DE OKUYORUM YAZDIKLARIMI ...

BEKLETTİM ÖZÜRLER DİLERİM. Azcık yorumda yapın haa.Birde karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz???

HAYALET OKUYUCU OLMAYINIZ....

 

 

 

​​​

      

Loading...
0%