Yeni Üyelik
24.
Bölüm

20. Bölüm

@bu2r3ci4n

Yarım kalan sigara~ No.1

Dip Madrigal

______________________________________

 

Tamam sakinim....

Sakinim bir şey yok... Yanlış anladın Asena...

Onlar yalan söylüyor.... Demir o mektubu yazan kişi değildi....

Şuan ne mi yapıyorduk Demirin arabasında karargaha gidiyorduk.

Öğrendiklerimi duyduğumu bilmiyorlardı...

Ama ben bu işin peşini bırakmıyacaktım...

Neden saklamıştı ki...

"Durgunsun" dedi Demir. "Öyle komutanım" dedim soğuk bir sesle.

"Birşey mi oldu saye soğuk davranıyorsun" dedi.

"Komutanım bu olması gereken bir mesafe bence. Buraya kadar gelmenize de gerek yoktu zaten bana ulaşamadıysanız Azadı ya da bulutu arayabilirdiniz anladığım üzere yakın arkaşsınız" dedim.

Bu dediğimle boğazını temizledi "Öyle ama uyumuşlardır diye rahatsızlık vermek istemedim ama gördüğüm üzere uyumamışlardı." Dedi."Peki" dedim sadece.

Yolu izlerken bana döndü yüzümü inceleyip gözlerimde bir süre durdu sonra geri önüne döndü.

O konuşulanlar doğruysa ne yapıcaktım ben...

Bilmiyorum Allah kahretsin ki hiç bir şey bilmiyorum...

Ben düşüncelere dalmışken kasetden semicenkin yana yana şarkısı çalıyordu..

*********

Askeriyeye gelmiştik.İkimizden de ses çıkmamıştı...

Ben arabadan inmiştim demirde inince karargaha doğru ilerliyordum ki Demir elimden tutup kendine çekti beni...

"Asena dur..." Dedi elimize baktım sonra yüzüne. Bu haraketime takmayıp yüzüme yorgunca bakıp "Duydun mu??" Diye sordu.

Onun yüzünü az önce beni incelediği gibi inceledim.Ne diyebilirdim ki.Daha sonra elimi sertçe elinden çekip.Sahte bir gülümseme ile "Duymam gereken bir konu varsa sizin bunu bana söyliyeceğinize şüphesis inanıyorum yüzbaşı" dedim.

Bu dediğimle yutkundu "Asena..." Dedi bu dediğine histerik bir kahkaha attım. "Saye yüzbaşı saye... Gevhere de dediğim gibi ben sadece sevdiklerine Asena olan biriyim... Siz de zaten bana saye diyodunuz ondan devam edin ha yok olmaz derseniz... Yüzbaşı ve ya gölge diyin... Ama Asena olmaz!!" Dedim bastırarak.

Bu dediğimle gözlerini sıkıca yumup açtı daha sonra hızlı adımlarla yanından uzaklaştım.

"Asena bunu daha sonra konuşucaz... Tüm ayrıntılarıyla!!! Sadece bana güven olur mu??" Diye sordu son da dediğiyle durdum.

Güven... Ne kolay kelimeydi herkes için değil mi...

Ama benim için güven diye bir şey olmazdı... Belki de olurdu ama artık çok geçti... Bazı şeyler için çok geçti...

"Güven o kadar kolay bir duygu değildir Sis" dedim lakabıyla hitap ederek.

Daha sonra bir şey demesine izin vermeden içeri girdim.

Üniformamı giymek için odama gidiyordum ki bir tane asker beni durdurup formama gerek olmadığını söyledi.Şaşırsam da bir şey demedim.

Daha sonra albayın odasının önüne gelip,

Postaya sorduktan sonra kapıyı tıklatıp içeri girdim.

Tekmil verdim.Bütün tim buradaydı, demirde...

Albayın komutuyla yerime oturdum.

"Evet çocuklar soruyorsunuzdur biz niye bu saatte buradayız diye..." Dedi.Onu onayladık yani gerçekten de niye şimdi çağırmıştı.

Bize gülümseyerek baktı "Topalı etkisiz hâle getirmeniz için sadece bir kaç adım kaldı" dedi.

Bu kadar erken beklemiyordum.Ama şuan en iyi haber buydu benim için en azından kardeşlerimin intikamını alabilecektim.Yüzümde bir gülümseme peydah oldu.

"Ama öncelikle bunu nasıl yapıcaz diye soruyorsunuzdur nasıl bu kadar kolay olabilir diye" dedi bana buruk bir tebessümle bakarak.

Bu neydi şimdi....

"Bilmediğiniz bir şey var yani bizde yeni öğrendik bunu" dedi herkes de göz gezdirip yine bende durdu.

"Kızım.... Gevher topalın oğlu..." Dedi.

(Şarkı- Dip madrigal)

Bu dediğiyle yüzümde ki gülümseme yüzümde döndü kaldı...

Gevher dedi...

Topalın oğlu dedi...

Bu dediğiyle kahakaha atmaya başladım.

Time dönüp baktım "Duydunuz mu benim timimin kardeş bildiği kişi hem kardeşlerimin ölümüne hem de benim hayatımın ölümüne sebep olmuş" dedim.

"Duydunuz mu!!!" Diye daha çok bağırdım.

"Benim akrdeşimin katili onun babasıymış.Babası ile öldürmüş kardeşlerimi!!! Duydunuz mu diye sordum!!" Diye daha çok bağırdım.

Hepsi bana acıyarak bakıyordu.

"Acımayın sadece cevap verin!!" Diye daha çok bağırdım.Ama bu defa gülmüyordum yüzümde acı bir üzüntü vardı..

Gözlerimde ise akmayı bekleyen yaşlar vardı...

Demir bana bakıp "Sakin ol Asena" dedi.

Ona şokla bakıp "Ne sakini ya ne sakini!!! Artık şunu demeyi kesin bana!!! Ne sakini lan!! Benim bütün hayatım yalanmış!! Sevdiğim adam vardı diyorum o timimi öldürdü!! Zaten o da Timim var desen onlar öldü!! Neden?!?! Çünkü benim saçma salak bir aşk hayatım yüzünden!! Ailem desen o bile yalanmış!!" Dedim bağırarak.

"Asena sakin ol kızım" dedi Haluk albay sakin bir sesle.

Hiçbir şey olmamış gibi...

Ona dönüp "Sakin!! Sakin!! Sakin!! Bıktım artık ya ben mi türkçe konuşmuyorum siz mi beni anlamıyorsunuz!! Gerçekten de hiçbirşey bilmiyorum!!! Gerçekten de artık bıktım!!! Yapamıyorum ben komutanım benden bu kadar!.." Diyip askeri kimliğimi ve silahımı çıkardım. Demir "Asena!! Onu yerine geri koy!! Saçmalama şuan doğru düşünemiyorsun!!" dedi.Diğerleri de yapmayın diye bağırıyordu.

Haluk albay sadece bana acı bir gülümsemeyle bakıyordu...

Anlıyor gibi bakıyordu...

Gözümden bir yaş düştü. Elimdeki tabanca ve askeri kimliği masanın üzerine bıraktım diğerleri bana ağlamaklı bakıyorlardı onlara dönüp

"Vatan size emanet... Benden bu kadardı... Kardeşlerimin intikamını almadan gelmeyin sakın...

Bir şeye ihtiyacınız olursa bir ablanızın,kardeşinizin olduğunu unutmayın." Dedim buruk bir tebessümle.

Hepsi ağlmaklı bakıyordu Demir bana yapma dedi fısıldayarak.

Ona dönüp "Tim sana emanet" dedim.

O an gözümden bir yaş daha kendini serbest bıraktı.

"Asena burdan gidersen bir daha geri dönemezsin bunu bil" dedi Haluk amca sesini sert çıkarmaya çalışarak.

Ama kızamıyordu. "İyi günler komutanım bir daha gelebilirmiyim bilmiyorum..." Dedim.

"Asena bak hayır şuan sağlıklı düşünemiyorsun bak şu eşyalarını al sakince konuşalım" dedi Demir kendini sakin tutmaya çalışarak.

"komutanım kardeşlerinizin intikamını biz değil sizin almanız gerekiyor" dedi Kubat.

Daha senle esranın arasını yapıcaktık değil mi Kubat...

"Komutanım biz de sizin kardeşiniz değilmiyiz" diye sordu Murat.

Can, Mert ve niyazide onu onayladı. Onlara baktım gülümseyerek "Kardeşimsiniz ama artık yapamıyorum be kardeşlerim" dedim ve son defa gözlerimi hepsinde gezdirip hızla kapıyı sertçe çekip çıktım.

Bitmişti...

Kızıl Gölgenin hikayesi burada sona ermişti...

Ben artık sadece Öykü Asena Menzildim...

Kızıl gölge bile değildim...

O yakıp kavuran kızıl gölgenin hikayesi sona ermişti...

Bundan sonra hayatım sıradan devam edicekti...

Silbaştan yapıcaktım...

Yeni bir sayfaya değil, yeni bir deftere başlıcaktım...

Bundan sonraki hayatım ne olur Allah (c.c) bilir.

Belki sadıkın dediği gibi daha da kötü olur yada... Gerçekten de bir silbaştan olur...

Ama içimden bir his bunun gerçek bir silbaştan olduğunu söylüyordu, belki de yanılıyordu...

Gidicektim... Evet gidicektim nereye diye sorarsanız. Timim öldükten sonra kendime oluşturduğum hayatıma....

İstanbul'a...

_____________________________________

911 kelime...

Evet... Galiba kitabın temelini atdık galiba. Şaka şaka ama galiba finale yaklaşıyoruz..

Ya da yaklaşmıyorudur.

​​​​​Bence yakın ama hemen değil...

Hadi bakalım yorumlar gelsin.

Sizce Asena abarttı mı herşeyi bırakmakla???

Demir??

Gevher ve Topal??

Asena geri dönecek mi peki???

Valla yazıp atıyorum hatam varsa affedin gerçekten.

Hadi baaaay.

​​

​​

​​​​

   

     

Loading...
0%