Yeni Üyelik
2.
Bölüm

𝐻𝐼̇𝒮𝐿𝐸𝑅

@bugracnqzz

Sabah kalktım. Her zamanki gibi güneş, gökyüzü ve hayalleriyle ruhları toprağın altına batmış insanlar. Günaydın! Elimi yüzümü yıkamak için yataktan doğrulurken belimin şiddetli bir şekilde acıdığını fark ettim. Uzun bir off çekerek kalkmaya çalıştım. Evet... kalkmayı başardım! Ağlanacak halime gülüyordum kendi kendime. Birkaç adım attıktan sonra kendime geldiğimi hissettim ve odamın pencersini araladım. İçeri giren havayla daha da açılmıştım. Artık çok oyalanmadan elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtiğimde duvar saatinin 9.32 olduğunu gördüm. Biraz acele etmem gerek yoksa işe geç kalacağım. Apar topar kahvaltı yapıp üzerimi değiştirdikten sonra evden nihayet çıkabildim. Evet kendi aracım var, toplu taşıma kullandığım günleri özlüyorum. Şirkete vardıktan sonra içeri girmek için kartımı gösterip odama doğru ilerlerken bir adam gözüme ilişti. Sanki tanıyordum, ya da bana öyle gelmişti. Kaşlarımı çatıp odama girdiğimde odanın havasızlığından ölecektim nerdeyse. Bilgisayarı açtığımda 10 dakikamın kaldığını fark ettim. Bu süre benim kahve alıp gelmeme kadar yeterdi. Derin bir nefes aldım ve odamdan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Sakince kahvemi bardağa doldurup çıkarken aklıma o adam geldi. Dudağımı büzerek danışmanların olduğu kata gittim ve koridoru tam bitirecekken adam önümden bir sekreterle geçti. Karşımdaki odaya ilerlediler ve odaya girdiler. Konuştuklarını duyabiliyordum. Kadın şöyle diyordu.

"Sana kaç defa söyleyeceğim? Bu işin oları yok Berat. Adamlar donumuza kadar alır bu gidişle." Gerisini duyamadım. Zaten odama girip çalışmaya başlamıştım. Evet. İşlerim bitti ve artık eve dönebilirim. Saat 4 buçuk olmuş. Eve gidip işlerimi halletmem gerek. (Eve gider işlerini halleder ve akşam üzeri olur.) Sonunda bir keyif molası. İşler hiç bitmeyecek sansam da bitti. *Tıktık tık* "Kim o?" Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Gelen kişi Fuşya teyzeydi. Hemen kapıyı açtım ve gülümsedim. "Müsait misin yavrucağazım?" "Müsaitim teyzem gel." Balkona oturmuştuk. "Bende hep aynı saatte geliyorum değil mi? Haha..." Gülümseyerek dışarıyı izledi. "Neler yaptın bugün kuzum?" "İşe gittim geldim. Öyle işte pek bir şey yok yani. Sen teyzecim?" "Bende bizim torunlara oyuncak yaptım kuzum. Öyle. Sen biraz durgunsun heralde? Anlat bakalım."

Anlatacak pek bir şey yoktu o an. Ama bu anı değerlendirmek istedim.

"Nasıl desem... Kafam geçmişe gidiyor hep." Kafamı öne eydim ve bilekliğimin ipiyle oynadım durgun suratımla. "Annem..." dedim gözüm dolarak. "Annem beni hep önemser, benle çok ilgilenirdi. Babamda aynı şekilde. Hiç kavga, gürültü olmazdı evde o güne kadar." "Sonrasını anlatmak herkes için zordur değil mi? Hazır hisset sadece." "Annem ben 9 yaşındayken intihar etti. Borç kapımızdaymış aslında. Babam bir gün çok içmiş ve aldatmış. Kumar, içki... Bu alışkanlık haline gelince aldattığı kadını bizim eve getirdi. Daha neler oldu." ."Çabalamadın mı peki?" " "Her sabah, gün başlarken kalpte bir umut var. Onlar için çalışıyor, ailem için. Ama bu umut, bazen ağırlık haline geliyor. Biliyor musun, her gün çalışıyor, öğrendiği sadece onların yüzleri var. Eşim, çocukların... onların mutluluğu, Benim varoluşumun sebebi Ama bazen kaybolmuş hissetmişsin.

Gece geç saatlere kadar çalışmak zorundayım. Yorgunluktan gözlerim yanarken, evdeki gülüşlerin sesi kulağımda çınlıyor. Onlara güzel bir yaşam sunmak, her şeyden önemli. Ama ne zaman yorgun düşsem, derin bir nefes alıp aynaya bakıyorum, yansıyanın kim olduğunu göremiyorum. Gözlerimdeki ışık sönmüş gibi. Belki de bu yüzden, ailem için daha çok çalışmam gerektiğini anlıyorum.

Bazen çocukların oyunlarını kaçırdığım için özünde bir sızı yayılır. Oynatmayı severken, ben bir köşede çalışmak zorundayım. 'Baba, benimle oynar mısın?' dediklerinde, içim burkuluyor. O an, evet, her şeyden çok onları sevmesi ortadan kaldırır. Ama hayatta kalmak için bu mücadeleyi vermem gerektiğini biliyorum. Hayat, ne yazık ki

Geceleri, işten çıkarken eve girerken, onların gözlerindeki sıcaklığı görüyor, beni yeniden hayata bağlıyor. Ama bu, vücuttaki yükü hafifletmiyor. Hâlâ, 'Daha iyi olabilirim, daha fazlasını artırır,' diye düşünmeden duramam. Ailem için bir kahraman olmak istiyorum derken. Süpürge oldum." "Ah, Defnem, zaman ne kadar çabuk geçiyor, değil mi? Hayat, onun birimizin önünde farklı zorluklar ortaya çıkıyor. Senin için aile olmak uğruna çalışmak büyük bir fedakarlık, bunu çok iyi olmak üzere. Ama bil ki, genç yaşta sırtına yüklenmiş bu sorumluluğu atlatmak büyük güç ister.

Ben de gençken, ailem için her şeyi verdim. Gece gündüz çalıştım, ama o zamanlar kendime yeterince zaman ayırmayı pek akılda tutabilirim. Hayatımın en değerli anlarını kaçırdım, sevdiklerimin gülüşlerini yalnızca uzaktan izledim. Evet, onların daha iyi bir gelecek sunmak için çabaladım ama kendi düşüncelerini görmezden gelmeyi bıraktım

Şimdi burada, yük omuzlarında, senin gibi gençlere söylemek istediklerim var. Aileni seviyorsun, bu harika bir şey. Ama unutma, kendi insanları ve mutluluğunu ihmal edersen, sevdiklerine de yeterince iyi olamazsın. Kendine biraz zaman ayır, nefes al. Hayat, sadece çalışmaktan ibaret değil; anları yaşamaktan da ötedir." Ayağa kalkıp Fuşya teyzemin yanına oturup kocaman sarıldım. "Haha." diye gülümsedi ve o an içime giren huzur bir daha çıkmamak üzere ruhuma yer edindi desem. Bu saatten sonra zamanın nasıl geçtiği pekte önemli değil gibiydi sanki...

Loading...
0%