@bugracnqzz
|
Günaydın aşıklar! Gözlerimi açtığımda kendimi salondaki koltukta buldum. Gece üşüyüp salona geldim galiba. Pencereyi açtığımda içeri Taze Portakal kokusu girmişti ve çoktan tüm evi sarmıştı. Bu koku nerden geliyordu? Bu kadar soru yeter Sedef! Gitte kahvaltı yap. Mutfağa girdiğimde buz dolabına yöneldim, kapağı açar açmaz yüzüme vuran soğukluk daha fazla ayılmama neden oldu. Bugün öğleden sonra işe gidecektim ve sabah işten dönecektim. Çok geçmeden diğer işlerimide halledip evden çıktım. İşe gitmeme iki buçuk sat var, Ne yapsam? Bunları düşünürken arabama binip iş yerime biraz yakın olan kitapçıya gittim ve kitapları teker teker gezerken, kırmızı ve gözterişli bir kitap çıktı karşıma. Melankolik.. Bu elime aldığım kitap oldukça ilgimi çekmişti bile... Boş bulup oturduğum bir koltukta kitabı incelemeye başladım. İçindeki yazanlar o kadar güzeldiki sanki okurken Aşk Tadı alıyordum. Her cümle, her düşünce ve his sizi içine çekip kimsenin bulamaycağı yerlere atıyordu. O kimsenin bulamadığı yerde tanıştım senle ben, sessiz, sakin. Bu neydi böyle? Budamı Aşk'ın Tadıydı yoksa?
Eve gelip çoktan üstümü değiştirip balkona yerleşmiştim. Hani dışarıdaki o nereden geldiği belirsiz soğuk teninize değer ya, o an öyleydim. Gelen sesle gözlerim büyümüştü. Aşağı baktım, gördüm, duydum. Bu Ali ve arkadaşları gitar, fülüt vb. O müzik içime oturdu yine. Güneş batıyor, aşıklar evine gidiyor, bazılarının aşkı yeni başlıyordu. Kahvemden bir yudum aldım ve dudaklarımı birbirine sürterken telefonuma sarıldım. Sosyal medyada olan, biten her şeye bakıyordum. Şans mı demeli yoksa fazla Stalk mı? Ali nin hesabı karşıma çıktı ve tıkladım. Takipçisi neden bu kadar çoktu? Kaşlarımı çatarak ekrana hala bakıyordum. Önümde yazan 6.72M yazısı şoke etmişti beni. Biraz daha oyalanıp telefonu kapattım ve tam kalkacakken kapının çaldığını duydum, kapıyı açtım. "Buyur Ali." bana anlamsız gözlerle bakıyordu, Yok kalıcı değilim Sedef. Sadece konuşmalıyız." derinc3 bir nefes aldım, "Tabii, dinliyorum..." "Baban..." dudaklarımı aralarım ve öylece baka kaldım. "Evet?" içime ssığmayan bir öfke vardı. "Şey...Başın sağ olsun." "Bir dakika ne? Nasıl? Sen nerden biliyorsun? Kim söyledi?" Ard arda söylediğim cümleler ikimizinde kafasını karıştırmıştı.
𝒩𝑒 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝒹𝒾𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂? 𝒷𝒾𝓁𝓂𝒾𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂. 𝐻𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝓂𝑒𝓂 𝓂𝒾 𝑔𝑒𝓇𝑒𝓀, 𝑜𝓃𝓊 𝒹𝒶 𝒷𝒾𝓁𝓂𝒾𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂. 𝐵𝒾𝓇 𝓈̧𝑒𝓎𝓁𝑒𝓇 𝑜𝓁𝓂𝒶𝓁ı... 𝒜𝓂𝒶 𝓎𝑜𝓀. 𝐵𝑜𝓈̧𝓁𝓊𝓀. 𝒦𝑜𝒸𝒶 𝒷𝒾𝓇 𝒷𝑜𝓈̧𝓁𝓊𝓀 𝓋𝑒 𝓀𝒶𝓇𝒶𝓃𝓁ı𝓀. 𝐵𝒶𝒷𝒶𝓂 𝑔𝒾𝓉𝓉𝒾. 𝒜𝓂𝒶 𝒶𝓈ı𝓁 𝓈𝑜𝓇𝓊 𝓈̧𝓊: 𝐵𝑒𝓃 𝓃𝑒𝓇𝑒𝒹𝑒𝓎𝒾𝓂? 𝒩𝑒𝓎𝒾 𝓀𝒶𝓎𝒷𝑒𝓉𝓉𝒾𝓂 𝑜𝓃𝓊𝓂𝓊 𝓎𝑜𝓀𝓈𝒶 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾𝓂𝒾 𝓂𝒾... 𝐵𝑒𝓁𝓀𝒾 𝒹𝑒 𝒽𝒾𝒸̧ 𝒷𝒾𝓇 𝓏𝒶𝓂𝒶𝓃 𝒷𝓊𝓁𝒶𝓂𝒶𝓂ı𝓈̧𝓉ı𝓂 𝒶𝓇𝒶𝒹ı𝑔̆ı𝓂 𝓈̧𝑒𝓎𝒾. 𝐻𝑒𝓅 𝒷𝒾𝓇 𝓀𝒶𝓎𝒷𝑜𝓁𝓊𝓈̧, 𝒽𝑒𝓅 𝒷𝒾𝓇 𝒶𝓇𝒶𝓎ı𝓈̧. 𝐵𝒾𝓇 𝑒𝓀𝓈𝒾𝓀𝓁𝒾𝓀 𝓋𝒶𝓇𝒹ı 𝒾𝒸̧𝒾𝓂𝒹𝑒. 𝐵𝒶𝒷𝒶𝓂𝓁𝒶 𝒾𝓁𝑔𝒾𝓈𝒾 𝓎𝑜𝓀 𝒷𝓊𝓃𝓊𝓃, 𝒽𝑒𝓅 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾 𝒾𝒸̧𝒾𝓂𝒹𝑒 𝓋𝑒𝓇𝒹𝒾𝓂 𝒷𝑒𝓃 𝒷𝓊 𝓈𝒶𝓋𝒶𝓈̧𝓁𝒶𝓇ı. 𝒮̧𝒾𝓂𝒹𝒾 𝒽𝒶𝓎𝒶𝓁 𝑒𝒹𝑒𝓂𝑒𝒹𝒾𝑔̆𝒾𝓂, 𝒷𝒶𝓂𝒷𝒶𝓈̧𝓀𝒶 𝓎𝑒𝓇𝒹𝑒𝓎𝒾𝓂. 𝒴𝑜𝓁𝒶 𝒹𝑒𝓋𝒶𝓂 𝑒𝓉𝓂𝑒𝓁𝒾𝓎𝒾𝓂, 𝒶𝓂𝒶 𝒽𝒶𝓃𝑔𝒾 𝓎𝑜̈𝓃𝑒, 𝓃𝑒𝓇𝑒𝓎𝑒 𝒸̧ı𝓀𝓈𝒶𝓂 𝒸̧ı𝓀𝓂𝒶𝓏 𝓈𝑜𝓀𝒶𝓀. 𝒱𝑒 𝒶𝓈ı𝓁 𝓈𝑜𝓇𝓊, 𝑜 𝓎𝑜𝓁𝓊 𝒷𝓊𝓁𝒹𝓊𝑔̆𝓊𝓂𝒹𝒶 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾𝓂𝒾 𝑜𝓇𝒶𝒹𝒶 𝒷𝓊𝓁𝒶𝒷𝒾𝓁𝑒𝒸𝑒𝓀 𝓂𝒾𝓎𝒾𝓂. 𝒦𝑒𝓃𝒹𝒾𝓂𝒾 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝒹𝑒𝒷𝒾𝓁𝑒𝒸𝑒𝓀 𝓂𝒾𝓎𝒾𝓂. |
0% |