Yeni Üyelik
40.
Bölüm

BÖLÜM 38

@bukalemun7

A.T.R Bölüm 38)

''Samimi bir aşk, bütün duyguların başlangıç noktasıdır.'' -Sultan B.


SONER'DEN:

Ardı ardına iniyordu yumruklarım. Neresine geldiğinin bir önemi yoktu. Her vuruşta kalbime ektiği öfke tohumları dallanıp budaklanıyordu. Nefesimi kontrol altında tutmak için derin soluklar alıp ellerimi ovuşturdum. Damarlarım çatlayıp dışarı kan olarak akmadıkça dinmeyecekti kinim.

Tuna'yı yakasından kavrayıp beton sandalyeden kaldırmıştım ki, amcamın kolumdan çekip odanın bir kenarına savurması ile kürek kemiklerim duvarla buluştu. Tırnaklarım duvarın boyasını tırmaladı. Böyle kolay kurtulamayacaktı elimden. Boğazımı yırtan bir hırlamayla Tuna'nın üzerine yeniden atılmıştım ki amcam ve Emre önüme set oldular.

''Geberteceksin Soner!'' Alnımdaki parlak terleri silip öfkeli işaret parmağımı doğrulttum.

''Onun yüzünden Betül'den ayrılacaktım!'' Sinirimi kamçılayan bir kahkaha odanın içini buza çevirmişti. Tuna yüzünü ekşiterek dişlerinden akan kanı yutup ardından sırıttı.

''Yine ayrılacaksın. Hiç mi gururun yok?'' Dili dolanıyordu. Kan bulanan parmağını kaldırdı. ''Şu kadarcık da mı yok?'' Üzerine atılacağım sırada Emre kolumdan tuttu. Silkelendim.

''Amca sen dışarı çık.'' Tuna rahat durmayacağa benziyordu. Ağzı açılmıştı, devamı da gelecekti.

''Soner.'' Sesi ikaz ediyordu. Saçlarımı çekiştirdim. Burada kalırsa işler iyice karışırdı. Zifaf gecesinden bahsetmesinden korkuyordum.

''Emre yanımda.'' İçimdeki bağrışları susturmak için gözlerimi kapatıp açtım. ''Bir şey olursa yanımda o var.'' Emre neden onu göndermek istediğimi anlamış olacak ki hemen araya girip sözlerimi teyit etti. Amcam göbeğini ovup odadan çıkar çıkmaz Tuna'nın yakasından kavradım. Gövdesini duvara çarpıp boynunu dirseğim ile sıkıştırdım. İğrenç sırıtışı yatıştırmaya çalıştığım öfkemi kırbaçlıyordu.

''Betül beni sev-'' Dirseğimi biraz daha bastırdım. ''Beni sevdiğini söyledi sana.'' Yana tükürdüğü kanı ona yalatacaktım. ''Gurursu-'' Sesi hırıltılı bir hâl aldığında biraz daha bastırıp nefesini kestim.

''Kes sesini!'' Esmer teni morarsa da yüzüne yayılan sırıtışa bir son vermiyordu. Diğer elimi boğazına dolayıp havaya kaldırdım. Cebimden fotoğrafları çıkarıp gözlerine hizaladım. ''Bu ne ulan!'' İnleyerek baktığı fotoğrafları yüzüne çarptım. ''Ha? Betül seni seviyor madem neden onu benimle tehdit ettin?'' Gözleri Yuvalarından fırlayacaktı. ''Betül her şeyi anlattı.'' Dişlerimi sıkıyordum. Bir söz vermiştim Betül'e ve bu defa tutacaktım. Onu Tuna'dan koruyacak ve aramızdaki sırları yok edecektim.

Emre'nin koluma asılması ile duvara çivilediğim bedeni yere yığıldı. Nefes almak için birkaç defa hırladıktan sonra cam gibi suratını yerden kaldırdı. Dudağından süzülen sulu kanı koluna sildi. Nefes aldıkça yüzündeki morluk açılıyordu.

''Onun... Saflığını ben... al-'' Suratına çaktığım tekmenin şiddeti ile ağzından kanlar püskürterek yapıştığı beyaz duvarı kırmızıya buladı. Avuçlarını dayadığı yerde nefes nefese kalmıştı. Bulduğu çıkıntılardan destek alarak sırtını duvara yaslayıp ayaklarını uzattı. Acınası durumuna acımasızdım. Tehditkâr gözlerle topuklarıma kadar süzüyordu.

''Emre, sen çık kapıda bekle bizi.''

''Soner! Amc-''

''Yeter lan, yeter!'' Sabrım taşıyordu. Göz ucuyla kana bulanan bedene bakıp kapıyı üzerimize çekti.

Tuna, kaşlarının altından öldüresiye bakışlar atıyordu. ''Bakıyorum işini sağlama alıyorsun. Betül ve benim ilişkimizi öğrenmesinler diye gösterdiğin çaba göz yaşartıcı türden.'' Kışkırtıyordu.

''Bırak yalan söylemeyi. Doktora gittik. Senin dediğin o şey olmamış.'' Çenesini ovuştururken sinsice bakışlar attı.

''Kadınlığını aldım demedim, saflığını aldım.'' Dişlerim gıcırdarken boynumu gerdim.

''Seni mahvederim!'' Masanın köşesine bastırdığım ellerim çizgi çizgi olmuştu. Avuçlarımı birbirine sürterken dudaklarımı ısırıyordum. Emre'nin geçen gece söylediği gibi zarf attım. ''Rapor var. Ona dokunmamışsın.''

''Çağır Betül'ü yüzleşelim. Ona anlatacaklarımdan mı korkuyorsun? Yaptıysan bir halt, pişmanlık duymayacaksın Soner Ağa!'' Şansını zorluyordu. Parmaklarımı çıtlatıp suratına yumruğumu geçireceğim sırada bileğimden yakalayıp ters köşe etti. Dirseğimi büküp kulağıma yaklaştı. ''Er ya da geç, Betül ailecek pislik yığını olduğunuzu öğrenecek!'' Gözlerindeki siyahi renk fırlayıp görüş alanımdaki odayı silikleştirdi. Boğazıma çöreklenen yumruları yutkundum. Şeytan gibi yaklaşıp aklımı alt etmesine izin vermeyecektim. Bükülü kolumu oynatıp Tuna'nın dikkatini oraya toplarken tekmemi bacak arsına savurdum. En zayıf anından yakalayıp tokadımı yüzünde çınlattım.

''Adi herif!'' Yere serildiğinde artık hareket edemezdi. Gözlerimi küçücük pencereye çevirdim. Gerçekler can yakıcıydı.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından iniltiyle duvar kenarına sürünüp başını soğuk betona yasladı. ''Fena benzettin.'' Bir gözü kapalı dudakları iğrenç sırıtışını kuşanacağı sırada acı ile sızlayan çenesini tuttu.

Yüzümü ellerim arasına aldım. Saçlarımı karıştırırken odanın içerisinde geziniyordum. ''Neden yaptın bütün bunları?'' Cana kıyamazdım, Allah’tan korkardım. Ama bu işi de nasıl çözeceğimi bilmiyordum. ''Ne istiyorsun bizden?''

''İntikam.'' dedi meydan okurcasına. Kaşlarım çatıldı. Soru dolu bakışlarım üzerindeydi.

''Ne intikamı?'' Elini yüzünde gezdirip kaşındaki kanı yokladı.

''Boran BORAS!'' Kısık sesli yapmacık bir kahkaha attı. ''Yılanın başı.'' Tiksinen göz bebekleri duvarın köşelerine daldı. Bünyesi yorulmuş başını yasladı geriye. ''Okuldan eve yeni gelmiştim. O gün annemin doğum günüydü. Elimde küçük bir pasta usulca içeri süzüldüm. Oturma odasına yaklaştıkça kalın sesler gelmeye başladı. Annem orta yaşlardaki bir adamla konuşuyordu. Görmesinler diye bakıp geri çekiliyordum. O adam anneme: Züleyha ile Murat'ın ayrılmasından ikimizde kârlı çıkacağız. Murat yine lisedeki gibi senin Züleyha da üniversitedeki gibi benim olacak. Züleyha’yı nasıl benden kopardı dün gibi aklımda, dedi. Küçücük çocuğum daha. Ağzım açık duvarın kuytusunda olanları anlamaya çalışmıştım. Bir yandan da pasta düşmesin diye iki elimle sıkı sıkı sarılıyordum.'' Titreyen sesi genzinin yandığının habercisiydi. ''Derken annem devam etmişti: Biz Murat ile senin sayende yeniden birleştik ama Züleyha'dan ayrılmamakta ısrarcı. Annem bunu söylerken dirseklerini dizine yaslayıp saçlarını toplamıştı. Şaşkındım Soner.'' Şimdi Tuna'nın sesi bir çocuk gibi çıkıyordu. Bölmeden dinlemeye devam ettim. ''Babam gibi öylesine kendi halinde bir adama, böylesine bir alçaklığı nasıl yapardı annem?'' Gözleri dolmuştu karşımdaki adamın. Gerginlikle gömleğimin ilk iki düğmesini açtım. ''Herkes sanıyor ki Tuna kötü! Değilim. Ben babamın oğluyum, her şeyi ondan öğrendim. En sevdiğimi benden aldılar. Oysa daha ne maçlara gidecektik, beni evlendirecekti. Torunları olacaktı aslan parçaları.'' Dilimi yuttum sanki. Karşımda hüngür hüngür ağlayan bir adam vardı. Elim belimde alnımı duvara yasladım. Dudaklarımı ısırıyordum.

''Sonra baban...'' Devam edebilseydim ona ne olduğunu soracaktım.

''Hiç kimseye bahsetmedim gördüklerimi. Zaman geçti. Bir ara annem hastanede yattı mide ağrısından. Biz babamla evdeydik. Annem ona eşlik etmemizi istememişti. Gece idi. Babamın içi rahat etmedi onu orada tek başına bırakmaya. Beni İdil'e göz kulak olmam için evde bırakıp şoförü bile çağırmadan aceleyle arabaya koştu. Anneme gitti o gün. Bir daha da hiç gelmedi zaten.'' Tüylerim ürperdi. Ağzıma dolan sıvı genzime kaçınca öksürüklere tutulmuştum. Durulduğumda göğsüme taşlar konmuştu. ''Sabaha kadar hastaneyi talan etmiş annem yok. Aranan telefonları kapanmış. Telaşla ne yapacağını bilemeyip en yakın arkadaşını aramış babam. Gece boyu şehri talan etmişler ve en sonunda başladıkları yere dönmüşler. Sabaha karşı bir araba yanaşmış hastane yakınlarına. İçinde annem bir adamla sarmaş dolaş. Kim, tahmin edersin? Murat ACAR!'' Duyduğum isimle yerime çakılı kalmıştım. Suratıma tokatlar inmiş gibi sersemledim. ''Deli gibi severdi babam annemi. Görünce şoka girmiş. Kalbine abanan şoka karşı gelmek için çabalamış. Sonunda ise bedenine sarılan krize ruhunu teslim etmiş. Babamın en yakın arkadaşı olanları anlattığından beri kin dolu bedenim. Son sözü Tuna olmuş babamın. Tuna'ya söyle.'' Gözlerinden yaşlar boşalırken kahkahası içime ürpertileri saldı. ''Küçük kardeşimle her şeyden habersiz uykudan uyandığımızda başımız kalabalıktı. Küçük kardeşim...'' Dirseği ile akan burnundaki yaşlı kanı sildi. ''Küçük kardeşim Betül'ün öz kardeşi! Annemin yasak meyvesi.'' Üzerime diktiği gözlerine çatık kaşlarımın altından bakarken başımı iki yana salladım. Bunların sorumlusu da amcam olamazdı. İç sesim devreye girip beni yatıştırmaya çalışıyordu. O sadece Züleyha Hanım'a olan aşkının peşinden gitmişti. Hem, asıl suç amcamla Züleyha Hanım'ı ayıran Murat Bey'e aitti! Uyuşan ellerim kapı tokmağına uzandı. Aralanan kapı ardında amcam ve Emre vardı. Ses yalıtımı sayesinde konuştuklarımı duyamadıkları için şimdi benden cevaplar bekliyorlardı. Tuna'nın küçülen dev cüssenin üzerine kapıyı kilitledim. Birkaç adım atıp yumruklarım sıkılı, kararan havaya doğru göğsümü kabarttım. İçime çektiğim nefes, nefes değil de zehirdi sanki. Ardımdan gelen seslere kulak vermeden ait olduğum kucağa koştum. Gece kötülüklerin üzerini örtsündü. Onun kokusu duyduklarımı yutup beni sakinleştirirdi.

''Sakın gelmeyin!'' dedim ardımda kalan amcam ve Emre'ye. ''Bir şey sormayın.''

Bastığım yerler ayaklarım altında ezile ezile yürüdüm. Merdivenleri çıkıp yukarı avludaki yüzlerle karşılaştığımda ses etmelerine izin vermeden kapı eşiğinden adım atmıştım ki yeşil hareler ile kesişti yolum. Ben ilerledikçe ürkerek geriledi. Dudaklarını büzüştürmüş ha ağladı, ha ağlayacaktı. Kolundan tutup odamıza yönlendirdim.

''Soner.'' İnlemesi ile dişlerimi sıktım. Canını yakan kıskaçlarımı gevşetip odamıza girdiğimizde belinden sarılıp boynundaki kokuya gömüldüm. ''Bir şey oldu değil mi?'' Omuzlarımı yumrukluyordu. ''Yine mi kandırdı seni?'' Bedenlerimizi ayırmaksızın adımlar atıp yatağa ilerledim.

''Her şey yolunda sevgilim.'' Yine yalan söylüyordum. Aramızda ki gizli saklılar bitmiyordu, hangi birini ona açıklayacaktım ki.

''Sandım ki-'' Küçük bir öpücük kondurdum.

''Sanma.'' Betül ile avunacaktım. Her öpüşüm Tuna'dan işittiklerimi unutmanın çabası içindeydi. Boynuma sarıldı. ''Şu bebek işi.'' Gözlerimi kapadım yavaş yavaş sakinleşirken. ''Geç kalmadık mı sence?''

''Ama Soner.'' Dedi yanakları al al olurken. ''Bu kadar olay varken...'' Pembemsi dudakları davetkârdı. ''Hem Tuna ile ne konuştunuz anlatm-''

''Şşhh'' Yumuşacık dudağını okşadı işaret parmağım. ''Kocana karşı mı geliyorsun?'' Kıvrıldı çiçek açan yanakları.

''Ama evdekiler.'' Mayhoş bakışlar içindeydim.

''Umurumda değil.'' Mırıldandım.

Bir gün gelecek ve her şeyi anlatacaktım sevilesi kadınıma ama şimdi vicdanımın uslanması lazımdı.

 

Loading...
0%