@bukalemun7
|
GİRİŞ -Geçmişe dönüş- Elleri başında oturduğu koltukta ileri geri sallanıyordu bedeni. Sinirden çıldıracaktı! Bunu nasıl yapmıştı, nasıl? Kendine küfürler savuruyordu. Erkekler ağlamaz mı? Yalandı. Tamda şu an, ağlıyordu. Merhemi olmalıydı içindeki yaranın. Zamanı geri sarmanın yolu olmalıydı. Bu kadar cani nasıl olmuştu? Hayır! Onun hiçbir suçu yoktu. Yine hayır! Ona yardım ederken bu günaha ellerini bulamıştı. Ama çocuktu o zamanlar. Çocukların günahı olmazdı değil mi? Teselliler boşunaydı. Kapıdan içeri sinerek giren kadına baktı. Sorumlusu annesiydi, evet o! Bu sırrı oğluna vermemeliydi. Hayır, günahın asıl günahkârı; ne annesi ne de kendisiydi. Oturduğu yerden sinirle kalkıp masasındaki kitapları damarlarındaki kudurmuşlukla bir çırpıda yerle bir etti. İnip kalkan göğsü fazlasıyla sinirli olduğunun kanıtıydı. ''İ-ilacını aldın mı?'' dedi kadın ürkerek. Henüz on sekizine adım atmış oğluna acıyordu. Tükeniyordu evladı. ''Lanet ilacı içmiyorum, bilmiyor musun?'' dedi sıkılganlıkla. Yaslandığı duvardan sıyrılıp birkaç adımda annesine yaklaştı. Çaresiz hissediyordu. Hiç beklenmedik anda dizlerine sarıldı. Yardım dilenir gibiydi. ''Annem... Vicdanımın çukuruna düştüğüm yetmezmiş gibi bir de sevdim!'' Acıyarak bakan annesi, oğlunun sırtını sıvazlarken genç adam devam etti. ''Merdiven uzat anne! Vicdanımın en dibindeyim, boğuluyorum. Onu bugün ağlarken gördüm. Döktüğü her gözyaşında boğuluyorum.'' Demek oğlunun iki gündür eve gelmeyişinin sebebi buydu. Onu görmek için şehir dışına çıkmış olmalıydı. ''Ona âşık oldum.'' Oğlunun genzindeki yangını kendi boğazında hissetmişti kadın. Demek bu kadar ileri gitmişti içinde fokur fokur kaynayan sevda. Görünen bir şey varsa o da çalkalandıkça eritiyordu oğlunu. Eğilip sırtına yaslandı ve oğluna sarıldı. ''Her şey düzelecek oğlum. O geldi. Seninle konuşacakları varmış.'' Gerilmiş ellerini doladığı dizlerden çekerken kızıl gözlerle annesine baktı. Ne istiyordu günahının ortağı o adam? Alacağını almıştı ya! Bir de utanmadan konuşacaklarının mı olduğunu söylüyordu? Avuç içini yaslayıp yerinden kalktı. Bulanık gözlerle annesine bakarken aklında sadece şu anı vardı: Ufacık eli adamın bol pantolonunu çekiştirdi. Küçükten beklenmeyecek bir büyüklükle dikildi karşısına. ''Bakma, bakma o başkasının namusu!'' |
0% |