Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm-1

@bukalemun_misali

"Neden yapıyorsun bunu" cevap vermeyeceğini bile bile sordum yine.Hiçbir cevap vermeden kamerayı ayarladı
"Yapma yalvarırım yapma artık,dayanamıyorum" cevap vermeden bana doğru yürüyüp arkama geçti.Bugün daha çok içki kokuyordu ayakta zor duruyordu.
"Bugün nasıl eğlenmek istersin güzellik" gülümsediğini sesinden anlıyordum,midemi bulandırıyordu.Yanağıma doğru akan gözyaşımı takip edip diliyle yaladı
"Mm tuzlu,tadını sevdiğimi biliyorsun" derken elleri göğüslerime gitmişti,gözlerimi kapattım kendimden tiksiniyordum.Ağzımdan hıçkırık kaçınca daha çok korktum çünkü hıçkırınca daha fazla zarar veriyordu.
"Diyar çok güzelsin,dayanamıyorum artık sana" beni sandalyeden kaldırdığı gibi duvara dayamıştı ve bedenlerimizi yapıştırmıştı.
"Yapma nolur yapma yalvarırım yapma,dokunma bana." Ben itiraz ettikçe daha çok şahlanıyordu ama sessiz kalamıyordum çok korkuyordum.
"Baran seni gebertir abim,Mirza,babam yaşatmazlar seni bu saçma oyununa bir son ver artık bırak beni" hareketleri durdu,birden yere eğildi ellerim ayaklarımdaki ipleri çözdü. Bana çok kızgın bakıyordu,çok korkunçtu.Gözleri kıpkırmızıydı
"Onlar seni aramıyor bile cici kız,seni sildiler attılar sen hala onları bekliyorsun" kafamı iki yana salladım
"Yalan söylüyorsun sana inanmıyorum"
"Senin Baranla evlenmemek için kaçtığını düşündüler,Baran çoktan unuttu seni bugün burada oluşunun birinci ayı ne sandın ömrünce seni mi arayacaktı.Babanda ailenin yüzünü yere eğdin diye benim kızım yok öldü dedi" deyip telefonunu çıkardı ve ekranı bana çevirdiğinde başlattı videoyu bizim bahçede çekilmişti
"Benim Diyar diye kızım yok,gören olursa öldürsün bende çoktan öldü gitti zaten" bunu diyen babamdı telefonu aldım elinden ekranda abim göründü
"Benimde öyle kardeşim yok"videoyu çeken bu seferde Baran'ı almıştı kadraja
"Benim nikahımda değildi zaten,artık benim içinde öldü" kalbime giren ağrıyla çöktüm o sandalyeye
"Benimde öyle kardeşim yok,öldü gitti" şimdi konuşanda Mirzaydı.Hayatımdaki en değerleri erkekler beni öldü bilmişlerdi ama benim suçum neydi ki.Ben neden günah keçisi olmuştum.Telefonu elimden çektiğinde ona baktım onun yüzündendi her şey.Ellerim bağlı değildi kendisi geldiği zaman ve bu aptal kamerasını açtığında dışarıdaki adamları da gönderiyordu.Yani ikimiz yalnızdık ve o çok sarhoştu bugün buradan kaçmam için son şansımdı.Bunları yaşamama sebep olan şerefsiz Gelhat Abi bizim evdeki herkesin abisi,babamın sağ koluydu.Şimdiyse beni bu depoya hapsedip taciz eden,döven piç kurusuydu.Baranla evlenecektik düğünden üç gün önce geldi eve,kimse yoktu ben yalnızdım'seni Baran bekliyor,sürpriz varmış' diyerek kandırdı beni.Sorgulamadım hiç keşke Baran' ı arasaydım bir mesaj atsaydım diye çok pişman olmuştum.Arabaya binmiştim ve gözümü açtığımda buradaydım.Daha önce de denemiştim kaçmayı ama yakalanmıştım hep.Bu gece ya öleceğim ya da öldüreceğim çünkü beni buradan kurtaracak kimsem yoktu yalnızdım.
"Tamam mı oldu mu şimdi bundan sonra benimlesin" ona yine itiraz etmeliyim ki şüphelenmesin
"Hayır video sahte belki nereden bileceğim" yüzünü sıvazlayıp yine yaklaşmaya başladı bana sonra tutup çektiği gibi yatağa attı.Yüz üstü düştüğüm yatakta hemen çevirdi beni
"Dayanamıyorum artık" kıyafetlerimi çıkartmaya çalışırken onu engellemeye çalışıyordum.Ama gücüm yetmiyordu o an ne zaman çıkardığını fark etmediğim çakısını gördüm.Onu üstümden atıyormuş gibi yapa yapa çakıya yaklaştım ve elime aldığım gibi neresine denk geldiğini bilmeden sapladım.Çıkardım tekrar sapladım,tekrar sapladım.Karın boşluğuna gelmişti ellerim kan olmuştu üstüme de bulaşıyordu.O titreyerek doğrulmaya çalıştığında bir daha sapladım çakıyı,kan çok hızlı yayılıyordu ama ölsün istiyordum zaten onu ittirdiğimde yana kaydı yüz üstü duruyordu öyle.Hemen kameraya gittim çıkardım cebime koydum cüzdanını da aldım silahını aldım yanıma.Temkinlice dışarı baktığımda kimse yoktu.Ağzımı açtım kocaman bir nefes aldım,beni öldü bildiler bende yok olurum ama yemin olsun ki bir gün buraya geri dönüp hepsinden intikamımı alacağım.

-10 YIL SONRA-

Hani insan bazen sadece ağız dolusu nefes almak ister ya işte tam şimdi o andayım.Ağzımı açıyorum ama o hasretinden yandığım havayı içime alamıyorum.Yanaklarımı şişirip öylece izledim karşımdaki manzarayı.Çocukluğum,ergenliğim şen kahkahalarım,deli dolu hallerim geçti gözümün önünden.Belki onlar şimdi kimsesizler ama bir gün onların değerini gerçekten bilen insanlar gelecek ve onlara koruyucu aile olup sevecekler mutlu edecekler onları.Zaten esas sevgiyi hak edenler de o insanlar bence.Çünkü onlar evlat yokluğuyla sınanan insanlar.Benimkiler gibi hiç düşünmeden tükürür gibi atmazlar evlatlarını.Hasbinallah dedim ne zaman bunu düşünsem sadece hasbinallah diyorum az kaldı hepsinden tek tek hesap sormama o kadar az kaldı ki içimdeki bu kinim diri oldukça da onların hayatını zindana çevireceğim.

"Gökçe Abla Gökçe Abla gelsene ne duruyorsun orada" sevgi evinin parmaklıklarının ardından seslenen çocuklarıma baktım.

"Keratalar naptınız bakalım ne var ne yok?Okulda açılacak var mı heyecan?" hepsi bir ağızdan heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladılar.

"Durun tamam sakin,müdüre hanıma yakalanmayalım da yine azar yemeyelim ben geleyim içeri öyle konuşalım" yine hepsi mırıltılarla oynayıp kapıya doğru ilerlediler.Ankaradayım yaklaşık 2 senedir düzenli olarak bu sevgi evine geliyorum.Müdüre hanımla pek anlaşamıyoruz gelmemi istemiyor çocuklar beklentiye giriyorlarmış.Her gelmemde bir sorun çıkarıyor belki de haklıydı kadın şimdi ben çocuklara bundan sonra gelemeyebilirim dediğimde onlar içinde zor olacak.Ama bende kimsesizim onlar bana öyle iyi geldiler ki canlarım benim,masum varlıklarım.Kapıya geldiğimde seyit efendi siyah demirli kapıyı gürültüyle açtı.O da manyak biliyor ki biradan hep beraber müdüre cadısından azarımızı yiyeceğiz.Çocuklar her zamanki gibi üzerime koştu bende durdum kollarımı açtım.Bu his beni öyle ayakta tutuyor ki tüm acılarımı unutuyorum.Çocukları tek tek sararken aklımdaki tek soru onlara artık tayinimin çıktığını ve her şeyin başladığı yere dönüm noktama dönmem gerektiğini nasıl anlatacağımdı.Yüreğimde kabuk bağlamış yaralarımı kanata kanata iyileştireceğim yere kan kusup kızılcık şerbeti içtiğim yere dönme vakti.Ben Gökçe Devrim,Polis Özel Harekat Tim Amiri Gökçe Devrim,geliyorum.İçimden kendi kendimi gazlamam bittiğinde bana sırayla sarılan çocukların hediyelerini her zamanki gibi oyun parkında verecektim.

"Hadi bakalım yavru kurtlar hediye zamanı" bana geldikleri gibi parka koşarlarken yanımdaki Seyit Efendiye döndüm

"Hazır mısınız" şapkasını düzeltip duruşunu dikleştirdi

"Daima Gökkız" o sırada müdüre hanım her zamanki gibi merdivenlerin başında bekliyordu.Elimi başıma götürüp bağırdım yukarı doğru

"İtiraf edin bu sahneye bayılıyorsunuz sizde Mahmut Hoca asilliği var" müdüre hanım ellerini kalçasının üstüne koyup salına salına merdivenleri inerken tek ayağımı kaldırdım ve Seyit Efendiye döndüm ama bir şey diyemeden mendebur müdüre hanım bağırdı yine

"Kes zevzekliği bugün bu çocuklara bir daha gelmeyeceğini söyledikten sonra ne olacak onu düşün" gözlerimi devirip ayağımı indirip mendebura döndüm her zamankinden daha sert bakıyordu.

"Bir daha gelmeyeceğim demeyeceğim çünkü geleceğim sadece haftada bir defa değil iki hafta üç haftada bir geleceğim diyeceğim." kaşlarını kaldırdı şaşırmıştı çünkü uzaklaşınca gelmeyeceğimi düşünmüş olmalı.

"Pekala komser yolun açık olsun,kapımızda sana her zaman açık." onun gözleri mi dolmuştu ben mi yanlış gördüm.Yüzüme bakmadan salınarak indiği merdivenleri şimdi hızlı hızlı çıkıyordu.

"Aslında seni seviyor da o da yetiştirme yurdunda büyümüş,evlenmemiş de bu yaşına gelmiş hala sevmekten de sevilmekten de korkan yalnız bir kadın o" Seyit Efendi ye döndüğümde müdürenin arkasından üzgünce bakarken konuşmuştu.

"Ben çocukların yanına geçeyim de izah edeyim durumu" Beni kafasıyla onaylarken güvenlik kulübesine girdi.Çocukların yanına geldiğimde hediyelerini açmışlar oynuyorlardı.

"Keratalar acil durum toplantısı yapalım" hepsi yine koşarak parkın merdivenlerine oturdular

"Bu sefer nereye gidiyorsun"

"Ne kadar gelmeyeceksin"

"Parmaklarımı sayana kadar döner misin" daha öncede gelemediğim zamanlar olmuştu.Suriye görevine Ağrı görevine gittiğimde üç ay gelememiştim ama bu sefer temelli gittiğim için kafamda şimdilik iki haftada bir gelme planım vardı.

"Artık burada çalışmıyorum,uzaklarda çalışacaksın dediler bana evimi de götürüyorum ama iki hafta yani 14 gün geçecek on beşinci gün ben burada olacağım anlaştık mı?" beni üzüntüyle onayladılar bir süre konuşmadılar soru da sormadılar.Aralarındaki en büyüklerden olan Ömer ayağa kalktı

" Kardeşlerim,üzülmeyin Gökçe abla gelirim dediyse gelir biliyorsunuz zaten onu arayadabiliriz üzülmeyin onu da üzmeyin." Ömer'i abileri bilirler her dediğini yaparlardı onun dediklerinden sonra gülmeye başladılar ve gelip yine bana sarıldılar.

"Tamam şimdi gitmem lazım siz sayın bakalım bende sayacağım on beşinci gün buradayım,anlaştık mı?"

"Eveeet" yanlarından ayrıldıktan sonra gideceğim tek yer beybaba yanıydı.Ona o kadar minnettarım ki bugünkü haldeysem onun sayesindeydi.Komiser Kürşat,yine zor geçen bir gece de beni kurtarmıştı.Sahip çıkmıştı o gün devriye atıyor olmasaydı şuan nerede olurdum bilmiyorum.Eskiyi hatırlaya hatırlaya emniyetin önüne gelmiştim bile.Arabadan indiğimde gördüğüm tanıdık yüzleri selamlayıp beybabanın odasını tıkladım.'Gel' komutuyla kapıyı araladım,beni görünce her zamanki gibi yüzü aydınlandı

"Evlat" şu kelime kalbime çok dokunuyordu.

"Beybabam" açtığı kollarının arasına sığındım beni kokladı,öptü bende onu.İnsan hiç canından kanından olmayanı bu kadar sever miydi.Seviliyor işte babandan görmediğin babalığı görüyorsan seversin.

"Gidiyorsun herhalde" onu başımla onaylarken dolan gözlerimi görmesin diye kafamı çevirdim ama zaten beni benden iyi tanıyordu

"Gökçe orada zor şeyler yaşayacaksın,düşeceksin,yaralanacaksın ama biliyorum o şerefsizlere de hak ettiğini yaşatacaksın.Sen benim kızımsın Gökkızsın sen yine de başını belaya sokma ama ne olursa olsun ben her zaman buradayım yanındayım bir telefonla da kapındayım tamam mı Esma teyzenle hemen geliriz."

"Biliyorum,anneliğime selam söyle beni de konuşturma daha fazla.Buraya geldiğimde geleceğim yanınıza" birden kalktım ayağa durursam ağlama krizine girecektim

"Hadi eyvallah babalık" hiç ona bakmadan hızlıca çıktım odadan.Geldiğimin aksine kimseye bakmadan koşar adım çıktım merkezden arabama gelince kapının koluna tutunup tuttuğumu fark etmediğim nefesimi bıraktım.Yanaklarımda aynı hızla ıslandı biraz sakinleşince bindim bebeğime bismillah başlasın yolculuk.

Loading...
0%