Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Bölüm-6

@bukalemun_misali

Ayağa kalktığımda yine de temkinlice yürüyüp bebişime bindim.Yaşlı kurt hala bahçesine kuş uçurtmuyor demekki küçükken az mı daldık ağaçlarına.Aklıma yine anılar gelince bu sefer engel oldum kendime.Aklımı dağıtmalıyım yatağıma yatıp güzelce bir uyku çekmek istiyorum.Burada zaten her yer birbirine yakın olduğu için yirmi dakika da geldim kalekola bebeğimi sabah gölge olduğunu bildiğimi yere park ettim.Odama geldiğimde hemen pijamalarımı giyip uykuya attım kendimi.

"Çocukluk aşkımsın sen ilk göz ağrımsın" alarmımım sesi odayı inletirken gözümü açmadan doğruldum.Evet alışkanlıklarımdan vazgeçemediğim doğrudur.İlk başlarda müziği değiştirmiştim ama uyanamıyordum onlarla.Her neyse hemen hazırlanıp çıkmam lazım.Banyodaki işlerimi halledip üstümü değiştirdim.Bebeğimi yormamak için servisi kullanıyorum o yüzden hızlıca indim aşağıya.Canım kahvaltı etmek istemediği için bir yulaflı bisküvi aldım.Servise bindiğimde geçtiğimiz yerlere bakarken öğrenciler okula gidiyordu,dükkanını açanlar vardı.Şubeye geldiğimizde hızlıca üniformamı giydim silahlarımı yerleştirdim timin yanına geçtim

"Günaydın arkadaşlar" hepsi karşılık verirken bende Alparslan'ın yanına geçtim.

"Arkadaşlar Alparslan abiyi yardımcı amir yapıyorum.Ben yoksam o var bilginiz olsun.Bugün de iki kadın arkadaşımız daha başlamak yapacak.Herkese uygun bir zamanda yemek olur çay olur bir tim toplantısı yapalım"

"Emredersiniz komiserim" Murat'ın asker gibi bağırmasıyla gülüştük

"Asker misin olum sen" adının Dilaver olduğunu bildiğim kişinin karşılığıyla güldük yine.Telefonuma gelen mesaja baktığımda hemen konuştum

"Tim hazırlan meydanda olay varmış.Adamın biri karısını yakmaya çalışıyormuş ikna olmamış." herkes soyunma odasına koştu.Bende hemen çelik yeleğimi giydim peçemi çektim yüzüme,kaskımı da taktım.Zırhlı aracın yanına geçtiğimde herkes hazırdı hemen yerleştik araca.Konuşma ihtiyacı hissettim

" Arkadaşlar hepimizin buradaki ilk operasyonu lütfen dikkatli olalım." Murat a baktım

"Murat'ın ilk operasyonu olduğunu biliyorum başka var mı daha önce operasyona çıkmamış olan" herkes 'hayır' derken

"Murat'ım senin iyiliğin için diyorum bu seferlik çok önde olma" haklı olduğumu bildiği için

"Emredersiniz amirim" dedi ama omuzlarının düştüğünü de gördüm.

"Bakın biz her ihtimali düşünelim,açık hedef olmayın gözünüzü dört açın.Böyle bir olayla bizi oraya getiriyor olabilirler.Her an terör olayına dönebilir o kadar halkın içinde yapmazlar demeyelim bunların kanı bozuk"

"İki dakikaya olay yerindeyiz amirim" şoförün uyarısıyla bende kendimi tekrar kontrol ettim.Benimde amir olarak ilk operasyonum ama Ankara hareketli geçtiği için ne yapmam gerektiğini de biliyorum.Arabadan indiğimizde sanki bütün Şırnak burada gibi kalabalık vardı.Sivillerin olması işi zorlaştırıyordu.Hemen adamı hedef alarak ilerlemeye başladık.Adam bizi görünce boynundan tuttuğu kadını daha sıkı çekti kendine siper etti.

"Bunlar nereden çıktı lan" resmen korkudan kadının arkasına saklanıyordu.

"Ne oldu lan adamlık taslıyordun hani siz dersiniz ya karı gibi karının arkasına saklanıyorsun" kendimi tutamadan konuştum yine kitabın ortasından.

"Öldürürüm onu yaklaşmayın bana" tam şerefsiz

"Bırak kadını" elinin titrediğini gördüm

"Benim karım ister severim ister döverim" iyice çıldırtıyordu beni Alparslan adamın arkasından dolanırken diğerleri de onu koruyordu adamı konuşturup dikkat dağıtmak da bana düşmüştü.Çenemde düşük zaten

"Yok ya bak bakalım bir daha görebilecek misin çok sevdiğin karını" öyle deyince uzunca baktı karısına.Adamın psikolojik sorunları varmış böyle sorunlar çıkarırmış arada ama ailesi onu tedavi ettirmek yerine idare ediyorlar diye önemsemiyormuş.Yazık değil mi bu kadına hiç sesi çıkmıyor zaten.

"Ben karımı çok seviyorum" iyi böyle yap yap sonra seviyorum de piç

"Adın ne senin" sadece oyalamak için sordum adının Abdulvahap olduğunu biliyordum.

"Bırak bizi evimize gideceğiz yoksa yakarım ikimizi de" Ben sabır insanı değilim bir anda geliyorlar bana.Silahımı indirdim

"Dur ateşinizi ben vereyim" cebimdeki çakmağı çıkarıp ateşledim.Bu yaptığımla etraftakilerden şaşkınlık naraları geliyordu.Adam da şaşırmıştı Alparslan da ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

"Sen deli misin manyak" kadın ilk defa konuşunca gerçekten şu halimize bi baktım.

"Evet deliyim sıyrık Gökçe derler bana.Bu sizin kaçıncı olay çıkarışınız bilmiyorum ama bu son olacak." deyip elimdeki ateşi yanan çakmağı onlara doğru attım.Herkes çığlık çığlığa kaçıştırmaya başlarken ben karşımdaki ikiliyi izliyordum.Yanlarına yaklaşmaya başlayınca adamın döktüğü şeyin benzin olmadığını anlamıştım çünkü hiç koku yok,akıp gidiyor güneş tepede olduğundan kurumaya başlamıştı bile bariz belliydi su döktüğü.

"Sen nesin lan ya yansaydık lan öldüreceğim lan seni" diyerek bıçağını sallayarak üstüme gelen adamın koluna vurup bıçağını düşürdüm.Bacağıma attığı tekmeyi beklemediğim için canımı yakmıştı ağzımdan kaçan iniltiye engel olamadım.O an kafamı burnuna gömdüm geriye doğru giderken tuttum

"Lan seni gebertirim,dökmüşsün suyu almışsın kör bıçağı eline nesin lan sen?Artistliğin kime lan senin?Yak lan kendini keşke yaksan götün yemez ki anca palavra atarsın" kollarından tutup ters çevirdim onu kelepçesini taktım.Karısını da Alparslan almıştı amaçları neydi hiç anlamadım.

"Helal olsun Sıyrık Gökçe" çocukların bağırışlarıyla onlara döndük beni mi alkışlıyorlardı bunlar.Kaşlarım çatık onlara döndüğümde polis ekiplerinin arasında da alkışlayan olunca gözlerim onlara kaydı ve Mirza'yı gördüm.Bana yine öyle merhametle sevgiyle bakıyordu ama ben ona eskisi gibi karşılık vermeden kafamı çevirdim.Adamın döktüğünün benzin olmadığını bile anlamamışlar bir de alkış tutuyorlar bana pes yani bizimkilere döndüm

"Tim araca geçiyoruz" hepimiz yine aynı yerlerimize oturduk maskemi çıkardım nefes aldım

"Amirim helal olsun harbi,ben yine de çakmağı ateşe atamazdım ya az da olsa benzin karışımı falan varsa diye" Mehmet'e cevap vermedim önüme baktım Alparslan boğazını temizleyince ona döndüm

"Boşuna Sıyrık Gökçe olmamış amirim" dediğine herkes gülerken bende güldüm.

"Galiba bu doğru bir yorum oldu akıl sağlığı yerinde olan her insan böyle bir harekette bulunmaz.Dediğimi yapın yaptığımı yapmayın" dediğimde yine gülüşürken merkeze geldik.Arabadan inip soyunma odasına girdiğimde iki kadının kahve içtiğini gördüm.Ben gelince ayağa kalkmışlardı onları unutmuştum hiç aklıma gelmediler

 

"Kızlar selam hareketli bir sabah oldu siz sanırım evrak işleriyle uğraşıyordunuz" ikisi de beni onaylarken bende üstümü çıkarıyordum.

 

"Evet komiserim yetişemedik size" bunu diyene kahve makinesine işaret ettim

 

"Bana da bir tane soğuk kahve yapar mısın" sözümü bitirmeden yapmaya başlamıştı bile diğeri de hala hazır ol da beni bekliyordu ona gülümsedim.

 

"Gerçekten o kadar kasıntı mı duruyorum,askeriye değil burası rahat olun lütfen otur" utangaç bir gülümsemeyle oturdu yerine.

 

"Tanıtın kendinizi bu timde sadece üçümüz kadınız diğer sekiz kişi erkek" kahve rica ettiğim kız kahvemi verirken konuştu

 

"Ben Zehra,25 yaşındayım daha önce Muğladaydım ilk defa tayine geldim ikinci yılım"onu gülümseyerek onayladım ve diğerine döndüm.

 

"Bende Zümra,23 yaşındayım geçen aylarda eğitimimi tamamladım direk doğu görevine geldim" çekingenliğin o yüzden demekki.Kahvemi yudumlarken ayaklandım

 

"Haydi diğerlerinin yanına gidelim" peşime takılırlarken güldüm anne ördeğin arkasındaki yavru ördekler gibi tek sıra takip ediyorlardı beni.

 

"Yan yana yürüyebilirsiniz" Zümra hemen diğerinin yanına geldi erkeklerin nerede oturduğuna bakınırken

 

"Sıyrık Gökçe Amirim tam sağ dönün" diye bağıran kendince eğlenenen Murat'ın sesiyle dediği gibi sağ tarafıma omzumun üstünden baktım,orada çardakta toplanmışlardı.

 

"Bu yırtık dondan çıkar gibi çıkan arkadaş Murat,sanırım timimizin zevzeği bu kızlar" kızlarla kıkırdarken çardağa gelmiştik.

 

"Aslanım sakin ol gevezelik etme" Murat'a ters ters bakarken kızları gösterdim

 

"Son kalan ikimizde geldi tamamlandık arkadaşlar" onlar tanışırlarken çardağın diğer tarafına dolanıp oturdum.Kahve iyi gelmişti gerginliğimi aldı.Çalan telefonumla elimi cebime attım Mert'in aradığını görünce iyi şeyler olmadığını düşündüm.

 

"Üst devrem" tıslayarak karşılık verdi bana

 

"Boş yapma şimdi müdür çağırıyor seni artisliğin hesabını vereceksin,çabuk ol" telefonu yüzüme kapattığında gözlerimi kıstım birinin bana bunu yapmasından hiç hoşlanmıyorum.Hemen ayaklandım

 

"Millet müdürün yanına çıkıyorum haberiniz olsun" buraya geçen sene gelenlerden olan Ahmet güldü

 

"Ya amirim çok da şey yapmayın müdür kasıntı biraz dinleyin gelin" onu kafamla onaylayıp merkeze doğru yürüdüm.Ben kapıdan girerken bir hareketlilik oldu kapının önünde

 

"Hayırdır" girişteki memura sordum

 

"Savcı Bey gelecekti" ona bir şey demeyip müdürün odasına çıktım.Mert kapıda bekliyordu beni görünce ellerini belinden indirdi dibime girdi

 

"Kızım sen manyak mısın niye adamı yakmaya kalkıyorsun işine yap dön.Ne diye işi şova döküyorsun" onu elimin tersiyle itekledim

 

"Çekil tepemden" yanından geçip doğrusu ondan kaçıp müdürün odasına girdim

 

"Müdürüm" elindeki kalemi çevirmeyi bırakıp kaşlarının altından baktı bana

 

"Gökçe Devrim" kafamı salladım

 

"Ya da Sıyrık Gökçe mi demeliyim" yine bir karşılık vermeden bekledim

 

"Ne oldu?Dilini mi yuttun?" kalemi fırlatıp ayağa kalktı.Sakin ol adamım karşında çocuk yok senin tabiiki bunu dışımdan söylemeyi yemediği için usulca konuştum

 

"Adamın benzin dökmediği apaçık ortadaydı ne diye oyalanacaktık müdürüm,ayrıca sürekli bizi meşgul eden bir olayı kökünden çözdük işte"

 

"Kızım sen benimle dalga mı geçiyorsun?" tekrar kulaklarımı patlatacak kadar bağırınca dayanamadım

 

"Müdürüm,ben yanlış bir şey yapmadım adamın hakkı buydu hakkını verdim.Çocuk değilim ben ne yaptığımı biliyorum görevimi yerine getirdim" ona böyle karşılık vereceğimi beklemiyordu ki şaşkınlık vardı gözlerinde

 

"Adamın terör bağlantısı var dağda olan yakınları ve sen ona adını söyledin,gerçekten sonuna kadar hak ediyorsun sıyrıksın sen hiç aklın yok" o an önümdeki sandalyeyi kapıya fırlattım çıkan gürültüyle dışarda bir hareketlilik oldu müdür ise dondu kaldı

 

"Evet sıyrığım var mı lan itirazı olan varsa gelsin lan karşıma.Kimden korkacağım ben niye korkacağım ben yiyorsa gelsinler karşıma hepsini tek tek yakmazsam bana da Sıyrık Gökçe demesinler"

 

"Delisin sen" müdürün dediğine de kafamı salladım

 

"Eyvallah ona da eyvallah" müdür geçip sandalyesine oturdu elini başına koyup ovalarken bana çık işareti yaptı.Kapıya fırlattığım sandalyeyi sürükleyerek yerine koydum

 

"Kusura bakmayın müdürüm" kafasını kaldırıp bıkkınca baktı bana

 

"Anlaşılan seninle biraz işimiz var ama bize de senin gibiler yakışır,ne yapalım gülü svedik dikenine katlanacağız" ona yandan bir gülüş atıp kafamı eğdim.

 

"Çık artık bir süre görünme gözükme" sözü biter bitmez ikilemeden çıktım.Kapıyı açtığımda birçok timin burada toplandığını gördüm.Onlara dudağımı yanağıma doğru kaydırıp kafamı sallarken göz kırptım.Herkes bir anda dağılırken benim timin kaldığını gördüm onlara doğru giderken Mert birden gelip kolumdan tuttuğu gibi odasına götürdü beni

 

"Sen kendini nasıl tehlikeye atarsın ya?Nasıl böyle dikkatsiz,pervasız olabilirsin?Gökçe kendine gel tamam mı?" o kadar çok bağırarak konuştu ki boynundaki damarlar patlayacak gibi atıyordu ama siniri boşunaydı

 

"Kes Mert tartışmak istemiyorum seninle" kapıya doğru yürüyünce tekrar kolumdan tutup savurdu beni kaşımda sızı hissedince elim başıma gitti Mert benden önce davranarak başımı tuttu.Kan aktığını hissediyorum kitaplığın köşesine denk gelmişti onu bacağına vurarak uzaklaştırdım kendimden.

 

"Gerizekalı" avazım çıktığı kadar bağırdım çünkü canım yanıyordu.Hani bazen için dolarda basit bir şey de boşaltırsın içini şuan tam o anda olduğumu fark ettim.

 

"Hiç üste çıkma suçlusun haksızsın bak Allahın sopasını da yedin sus otur aşağı"

 

"Lan beni çıldırtma beni rahat bırak.Beybabamın seni tembihlediğini biliyorum hiç inkar etme,bana abilik yapmayı kes"

"Gökçe babamla ne alakası var ben istediğim için peşindeyim senin" Onu hiç takmadan masadaki peçeteden alıp kaşıma bastırdım ve odadan çıkmak için yürüdüm.Mert yine önüme ve geçti bu sefer sarılmaya çalıştı.Sağa kaçıp ondan kurtuldum

"Ya bi sefer de düştüğün yerden tek başına kalkma.Bırak yanında olayım" yüzüne baktığımda bakışlarının kaşımda olduğunu gördüm

"O kadar alışkınım ki buna bence sen artık pes etsen iyi olur.Düştüm çok düştüm ve hep kendim kalktım ayağa.Benim kimsem yok ardımda bırakacağım kimsem yok kafama göre davranırım sende o müdür de bana karışamaz.Ben sadece görevimi yapıyorum" bu sefer ona fırsat vermeden çıktım odadan.Kapıyı çektiğimde gardım da düştü dimdik duran omuzlarımı indirdim,kapıya yaslandım.Telefonum çalınca arayana baktım beybabam arıyordu döndüm ve yasladığım kapıya tekme attım hiç yüzünü göresim yoktu.

"Şerefsiz ispiyoncu" hiçbir şekilde yanıt vermeyince telefonu meşgule attım.Sinirden başım çatlayacaktı önce gidip bir hava almam lazım.O anda birden yan tarafta bir gölgenin olduğunu fark ettim hangi aptaldı acaba.Onun orada öyle durup bizi dinlediğini anlayınca yavaşça yanlayıp birden önüne çıktım.Gördüğüm kişiyle kaşlarımı daha fazla çattım

"Ne bok yiyorsun burada" omzunun üstünden arkasına bir bakış attı

"Bak işine" terslenince onunda üstüne yürüdüm bugün herkese hır gür yaşatıyordum

"Bana bak Mirza asabımı iyice bozma sana da dalarım" bana sadece ters ters baktı tam arkamı döndüm gidiyordum ki içerden bir kadının 'hayatım gelsene artık' dediğini duyunca direk Mirza ya döndüm içeri doğru bakıyordu.Lan ben seni yaşatır mıyım şerefsiz demek Hare yi aldatıyorsun ha.O daha önüne dönemeden meşhur uçan tekmemle onu içeri soktum.Kadının attığı çığlığı duydum o da kaçmasın diye kapıyı kilitleyip anahtarı cebime attım.Mirza'yı tuttuğum gibi kafamı koydum burnuna yere düştüğünde kadını tuttum koltuğa oturttum

"Sesini kes sıranı bekle" Mirza o arada kalkmış eliyle dur işareti yapıyordu bana

"Ne durması lan şerefsiz lan ne küfür edeceğim lan anan teyzem bacın kardeşim lan Allah' ın belası lan seni ben napıyım lan sen söyle Hare'ye nasıl yaptın lan bunu.Daha iki gün önce ne dedin sen bana Hare'den başkasıyla evlenir miyim dedin lan yavşak seni hadım etmezsem bende Gökçe değilim lan" Mirza yerde ben üstünde ağzımdan tükürükler çıkara çıkara hem soruyordum hem de vuruyordum ona sonra kadının sesi geldi kulağıma ağlayarak

"Baran,hayatım bir şey yapsana manyak kadın öldürecek adamcağızı" havadaki elim kalakaldı öylece Mirza boşluğumdan yararlanıp attı beni üstünden.Kenara savruldum ama hareket edemedim kaldım öyle Mirza üstünü başını düzeltirken söyleniyordu

"Aptal kız,sinir hastası,saygısız" araya kadının sesi girdi"

"Bu sürtüğe hak ettiği cezanın verilmesini sağlayacağım Mirza sen sakin ol hemen gidip darp raporu alacağız" kaşlarımı kaldırdım bana mı dedi o sürtük diye.Eğer o hayatım dediği Baran bir zamanlar benim olansa ve bana sürtük demesine rağmen böyle sessizlik varsa sadece çeker giderdim.Bir cesaret kaldırdım kafamı ve dumur oldum biraz değişmiş ama gözleri hala dibek kahvesi tonundaydı ve dümdüz bakıyordu bana.Eskiden bana bakarken kalpler çıkardı sanki gözünden şimdiyse öylece dümdüz bakıyordu.Mirza'ya baktığımda kadının onun yaralarına baktığını gördüm.Ne bekliyordun ki Gökçe bu ikisi değil miydi seni o zamanda böyle kimsesiz bırakan.Sana kaltak demişlerdi yine susmuşlardı sana değil ona inanmışlardı.Onlara bakmadan kalktım ayağa o sırada kadın önüme geçti

"Duydun mu mahvedeceğim seni avukatım ben,dava açacağım meslekten men edilmene kadar uğraşacağım seninle." işte o zaman baktım kadına güzeldi çok güzeldi içim acıdı yine hırslandım

"Sakın bana bulaşma,uzak dur benden canını yakarım." kadının gözleri hayretle açıldı konuşmak için dudaklarını araladığında geri geri adım atarak cebimden anahtarı alıp kapıyı açtım ve dışarı çıktım.Kalbim ağrırdı arada ama bu sefer bu ağrı uzun süre geçmeyecek gibi.Odalarda ses yalıtımı olduğu için çok şiddetli olmadığı sürece dışarı ses gitmiyordu.O rahatlıkla da soyunma odasına girdim,kapıyı kilitledim ve en dibe gidip oturdum.Gözlerim akmaya başlamıştı zaten içim çıkana kadar ağlamalı ve buradan yine dimdik çıkmalıyım.

 

 

Loading...
0%