Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Bölüm-8

@bukalemun_misali


"Vatan için yapacaksın,adama bir zarar vermek yok kafana göre hareket etmek yok" müdür beni tembihlerken koltuğuna oturdu
"Emredersiniz müdürüm" Vatan için yapmayacağım hiçbir şey yoktu
"O zaman şimdi sana dinleme cihazı takalım git bakalım onunla" dediğinde memur cebinden çıkardığı küpeyi uzattı aldım taktım hemen hiç de sevmem küpe takmayı.Müdür kafasıyla kapıyı işaret etti
"Dikkatli ol"
"Anlaşıldı müdürüm" memurlara da baş selamı verip çıktım odadan.Gazamız mübarek olsun bakalım soyunma odasına gidip üniformamı çıkardım sivilleri giydim işte bu kadar hazırdım.Çıkmadan Mert'e haber versem iyi olur başkasından duyarsa üzülürdü.Odasının önüne geldiğimde biraz yalakalık yapmaktan zarar gelmezdi duruşumu düzelttim gevrek gevrek sırıttım kapıyı tıklamadan direk daldım içeri
"Abilerin gülüüü" gördüğüm Mirzayla gülüşüm solmuştu ne işi vardı burada.Mert'e baktığımda gülümsüyordu Mirza'ya gözümün ucuyla baktığımda burnundan soluyordu
"Abi sorun ne" Mirza'nın birden kalkmasıyla gideceğini anlayıp kapıdan çekildim.Sanki önündeymişim gibi omuz atıp çıktı.Mert başını iki yana salladı sakin sakin gülümsedi,abi deyince eriyordu.
"Papatyam nereye böyle" bende ona güldüm,masasının kenarına oturdum.Ben yemem bu şirinlikleri der gibi bakıyordu
"Özür dilerim yine fevri davrandım." Mirza konusunu uzatmak istemedim o da benimle aynı fikirde olmalı ki es geçmişti.Eli başıma uzanınca dokunmasını istemedim ama ona belli de etmek istemedim
"Acıyor" nazlı nazlı konuşunca kahkahayla kalktı sandalyesinden
"Sarılabilir miyim" atıldım kollarına böyle soruyordu ya bu kadar ince düşünceli olmasını çok seviyordum.Saçlarımı okşarken bende onun sırtını sıvazlıyordum
"Bir şey söylemem lazım,aslında sen biliyorsun büyük ihtimalle de planda değişiklik oldu ondan haberin yoktur daha"kollarımdan tutarak uzaklaştırdı beni yüzüme baktı,devam ettim
" Hakim şerefsizinin planında Sare yerine ben devam edeceğim" sinirle yumdu gözlerini yanağının seğirdiğini görünce elimi oraya koydum
"Gördüm sizi koridorda konuşuyordunuz,sana da yürüdü dimi sapık herifin teki" dudaklarımı dişleyip son bombayı da patlattım
"Birazdan kahve içmeye gideceğiz" önümden çekilip masasına vurdu elini,küpelerimi gösterip hemen devamını getirdim
"Bak dinleme cihazı aslında bunlar,dokunduğumda aktifleşecek" gözlerini yumdu sinirlendi.
"Ya bizim böyle operasyonlarla işimiz yok.Biz operasyon insanı değiliz,bilmiyoruz entrika işlerini bu çok riskli.Bizim operasyonumuz çat çat adam almak,kabul etmiyorum bunu konuşacağım müdürle,gerekirse babamı da işin içine sokarım" koltuğuna oturduğunda masanın üstündeki suyundan uzattım
"Abi bende ilk başta karşı çıktım,müdür de istemedi zaten beni ama vatan için başka seçenek yok.Adam gitti Sare'ye olmaz dedi.Bir de beybabamı sinirlendirmeyelim şimdi hiçbir şey olmaz benden duy istedim,şimdi gitmem lazım" kaşlarını altından baktı bana
"Allah'a emanet ol,bir şey olursa hemen müdahale edeceğiz içini ferah tut,sende rahat dur adama zarar verme" oflayarak bıkkınca baktım ona ve yanaklarımı şişirdim.
"Eyvallah" odadan çıktığımda omuzlarımı dikleştirdim,bahçeye yürüdüm bizimkileri göremeyince gruba mesaj atmak için telefonumu çıkardım
"Arkadaşlar ben çıkıyorum" hakimin çıkışa yakın yerde beklediğini görünce yanına doğru yürürken beni fark edince gülümsedi
"Numaranı almadığıma pişman oldum,ekersen diye de korktum açıkçası" ona yandan bir gülüş atarken elimi saçlarımı düzeltiyormuş gibi saçlarıma daldırdım ve küpeye dokundum
"Nereye gideceğiz ben yeniyim bilmiyorum buraları" kafasını sağa doğru eğerken kaşlarının çatıp dudakları öne doğru uzatarak hmmladı
"Öyleyse seni müptelası olacağın bir yere götürüyorum" bende onun hareketlerini abartıyla tekrarladım
"Hadi bakalım" arabasının önüne geldiğimizde kapımı açarak naziklik yaptığında
"Bu tarz şeylerden hoşlanmam" cevabını beklemeden kapımı tutup çektim
"Senin bir özel kuvvet kadını olduğunu unutuyorum sanırım" gülümsedim sadece.Şerefsiz arabasını çalıştırdığında yine geçtiğimiz yollara kapıldım öyle izliyordum
"Konuşmayı pek sevmiyorsun galiba" gözünün ucuyla bakıyordu bana
"Öyle biraz,sen seviyor gibisin" yavşakça sırıttı
"Sessizlikten nefret ederim" kaşlarımı kaldırıp başımı usulca salladım.Onu önemsemedim sessizliğimi korudum o da bir daha konuşmadı.Bir kafenin önüne park etti arabayı.Onu beklemeden kafeye doğru ilerledim arkamdan hızlıca yürüyüp yetişti bana.Yine kafama göre bir masayı gözüme kestirip ona sormadan oturdum.Karşıma oturduğunda sırıtıyordu
" Hiç flörtün olmadı galiba " ona boş boş baktım
"Ne alaka hakim bey" gelen garsonla sustu bu hareketi de anlamıyorum aman garson duymasın ne konuştuğunu çok önemli ya.Bana da yaparlardı kafede çalışırken hemen herkes sus pus oluverirdi devlet sırrı konuşuyorlar sanki.
"Türk kahvesi mi içiyoruz"
"Sade olsun benimki" kendisi de şekerli istediğini söylediğinde garson kız gitmişti.
"Ee Gökçe beğendin mi burayı nasıl şehir" dışarıya bakarken konuştum
"Güzel,çok güzel bence" gözlerini gözlerime dikti direk
"Sende çok güzelsin,hayatında biri var mı?" ona bakarken mimiklerimi sabit tutmak çok zordu,iğrendiğimi belli etmemek için abartılı bir kahkaha attım
"Yürümüyorsun,direk koşuyorsun hakim yavaş biraz" umarım Mert de o bilgisayarın başında dinlemiyordur bizi.
"Seni burada birileri fark etmeden kapmaya çalışıyorum" dudaklarımı birbirine bastırdım
"Hayatımda kimse yok fakat birinin olmasını da istemiyorum" biraz ağırdan almalıydım ki gerçekçi olsundu.
"Tamam hayatında olmaya talibim ve ben istediğim şeyleri çok çabuk elde ederim" yakışıklı olduğunu düşünerek kibirli bir gülüş attı.Ona da belli ederek bariz şekilde inceledim onu,süzdüm.Siyah gür saçları,koyu kahve gözleri,birbirinden uzak kaşları,uzunca kirpikleri vardı.Burnu estetik olabilirdi dudakları da dolgundu ama işte kendisi adam değildi ki.Hala bana gülerek bakarken konuştu
"Sen göz göre göre beni mi kesiyorsun" ona gülümsedim
"Talibim değil misin değerlendirmeye alıyorum" yine o iğrenç kahkahasını ortaya bırakırken dişlerimi sıktım.Kahvelerin geldiğini görünce sevindim en azından zıkkımlanırken susardı biraz.Kahvemden bir yudum aldığımda çok lezzetli gelmişti hakim ise arkamda bi yerlere bakıyordu.Ona baktığımı görünce
"Hayatıma ne kadar çabuk adapte olursan sende beni hayatına dahil edersin sanki" sorar gibi konuşup birden elini kaldırıp arkamda kalanları selamladı
"Gelsenize dostlar,sizi tanıştırmak istediğim biri var" Ne yapıyordu acaba bu hain.Şuan gözümde dişisini avlamaya çalışan arizona kertenkelesinden farkı yoktu.Ayağa kalktığında bende kalkıp arkamı döndüm.Fakat gördüğüm kişiler beni hiç mutlu etmemişti gözlerimi yumdum sinirle
"Avukat Ayşe,Savcı Baran,Polis memuru ve şuan güvenliklerinden sorumlu Mirza" kendince bana bu üçlüyü tanıtınca Baran'a şaşırmıştım en son mimar olmak istiyordu,savcı olmaya ne zaman karar vermişti acaba.Biz birbirimize sevimsizce bakarken hakim sormadan müdahale ettim ki Mirza yanlış bir şey yapmasın
"Hım hakim senin kankaların mı bunlar,tatsız bir tanışma yaşamıştık bu üç silahşörle" avukat bozuntusu minnoşça sinirlendi
"Bana bak" hakim boğazını temizleyerek sözünü kesmişti.Bunlarda da mı alt üst meselesi vardı acaba
"Tamam sorun her neyse boşverin çünkü bundan sonra daha sık karşılaşabiliriz tatlıya bağlansın" Mirza'nın kaşlarını çatıp Baran'a baktığını gördüm ama Baran avukatı kolunun altına alarak hakime karşı koruduğunu göstermekle meşguldü.Vay be beni niye korumadın Baran.Hakim avukatı Baran'dan çekip yanıma geçirdi diğer ikisine de koltukları gösterip karşımdaki yerine oturdu.Psikolojik olarak gerçekten sağlıklı biri değildi bence.Mirza çaprazıma geçerken Baran da avukatın karşısına oturmuştu.
"Gökçe burada yeni kiminle dost kiminle düşman olacağını bilmiyor.Hem en büyük arkadaşlıklar nefretle başlar öyle değil mi Ayşe" avukata bakarak onay beklediğinde kızın başını sallayarak onayladığını gördüm.Sanki aralarında anlaşıyor gibilerdi onları incelerken telefonuma gelen mesajla dikkatim dağıldı.
"Abicim kendine hakim ol,bu işinde üstesinden gelirsin" Mert gerçekten de bilgisayarın başında olmalıydı.Oradan bile bana destek olmaya çalışıyordu.Mirza'nın sinirle bakıp soluk almasından mesajı gördüğünü anladım ona gözlerimi devirip telefonumu cebime koydum.Masada sessizlik varken hakim kahvemi önüme itekledi
"Beğenmedin mi" yanımdakinin tıslamasıyla dişlerimi sıkarak konuştum
"Biz kalkalım mı artık" sakince gülümsedi
"Gökçe bak bu masadakiler senin buradaki tek dostların olacak" devam edecekken sözünü kestim
"Neden Destan?Yani neden sadece bu masadakiler ayrıca niye dostluk kuruyoruz ki biz ikimiz iyiyiz" o dediğimle mutlu olurken avukat girdi araya
"Bence de ayrıca sen biliyor musun geçen Mirza'yı bu hale getiren bu sinir hastasıydı.Sana anlatmıştım ne diye şimdi onunlasın" Hakim kızın söylediklerine sinirlenmişti çenesi seğirdi
"Bir yanlış anlaşılma olmuştur Gökçe öyle biri değil" kız yine söylendi
"Hı zaten Sıyrık lakabı alacak kadar yanlış anlaşılma yaşayanda benim zaten" bunlar benim hakkımda daha önce konuşmuşlar çok belliydi ve hakimde bunu anlamamızı istemediği için garsona seslendi.Müdür hakim için çok dikkatli,pimpirikli demişti acaba ava giderken avlanıyor muyduk.Elimi saçlarıma atıp kaşıdım bunu nasıl anlayacaktım ki.Başımı kaldırdığımda Baran'ın ilk defa bana baktığını gördüm ama hemen çevirmişti kafasını.Destan'a baktığımda menüye bakıyordu,boğazımı temizledim
"Mirza Bey'in timimden bir kıza asıldığını sanmıştım,o gün olanlar onun yanlış anlaşılmasıydı" Mirza'ya bakarak devam ettim
"Öyle değil mi Mirza Bey?Sonra konuşup çözdük,konuyu kapattık" bana tek kaşını kaldırarak bakıyordu.Küçükkende o yapardı ben yapamazdım bunu.Kaşlarımı oynatıp dişlerimi gösterdim ona
"Öyle Gökçe Hanım" hakim menüyü garsona uzatırken bana baktı
"Buranın sıcak tatlısını yemelisin,çok güzeldir hiç yedin mi?" gözlerim kırpıştı adını duyunca bile kötü olmuştum bu adamın bir şeyler bilmediğine hiç emin değilim şuan.
"Yemem" bağırdığımın farkında değildim tepkimin ani olmasıyla şaşırdı ama sahte miydi gerçek miydi ayırt edemedim,toparlandım
"Yani tatlıyla aram iyi değil,tadına baktım geçen arkadaşlar ikram etmişti" Mirza'nın yandan yandan baktığını hissediyordum çünkü o benim en sevdiğim tatlıydı.O piçte bilirdi bunu.Bir gün yine sarhoş gelmişti o tatlıdan almıştı ye dedi yemedim ye dedi yemedim sonra o üstümü çıkarıp şerbetini bana damlatıp diliyle yalamıştı göğüslerimi.Aklıma gelen görüntüleri durduramıyordum,kulaklarımdan sesi gitmiyordu.Ellerimin titrediğini görünce masanın altına koydum ellerimi.
"Gökçe iyi misin bembeyaz oldun" başımı salladım zar zor bulduğum sesimle konuştum
"Tuvalete,mm tuvalete gitsem iyi olacak midem bulandı birden" onlara bakmadan hızlıca girdim tuvalete,kapısı açık olan kabine girip kapıya yaslandım.Kapalı gözlerimdeki toz bulutundan çıkamıyorum,derin derin nefesler aldım burnundan al ağzından ver burnundan al ağzından ver.Beynimdeki uğultular gittiğinde açtım gözlerimi,toz bulutu dağılmıştı.Kabinden çıkıp elimi yüzümü yıkadım gerçekten beyazlamıştı yüzüm.Biraz daha sakinleşince çıktım dışarı kapının önünde bekleyen Mirzayla durakladım ağzını açıp konuşacağı sırada elimle sus işareti yaptım.Çünkü hala dinleniyordum ve Mirza'nın saçmalamalarının duyulmasını istemiyorum.Küpeleri işaret edip telefon işareti yaptım anlardı,anladı da şükür ama neyin içinde olduğunu anlamadığının farkındaydım.
"İyi misin diye bakıyım dedim"
"Eyvallah" başka bir şey konuşmadan masaya geldik oturmadan su şişesine uzandım
"Destan bugün fazla yoruldum,beni bırakır mısın dinlenmem lazım" hemen ayağa kalktı
"Tamam güzelim haklısın,gidelim hadi" içtiğim su boğazımda kalırken arkamdaki Mirza fırsattan istifade öcünü alırcasına vuruyordu sırtıma.
"Tamam adamım sakin ol,sağ ol geçti" önünden çekilirken söylendim.Kimseye bir şey demeden kasaya gidip hesabı öderken hakim geldi yanıma
"Ben hallederdim" şerefsizin haram lokmasını yemem ben
"Bir dahakine de senden öderiz" sevimlice konuşurken kafeden çıkmıştık.
"Kalekolda kalıyorum oraya bırakır mısın" kemerini takarken onayladı beni
"Yarın görüşebilir miyiz" yola bakınırken cevap verdim
"Başka planım var,ertesi günde çalışıyorum ama diğer gün olur" kaşlarını kaldırıp sıkı bir nefes verdi,reddetmemden hoşlanmamıştı.
"Peki madem öyle olsun ama en azından yarın akşam benimle bir davete katıl" kaçan kovalanır taktiğiyle hareket etmeliyim ki daha çok hırslansın bırakmasın peşimi,Sare'den hemen vazgeçtiğine göre bunu denemek lazım.Bana döndüğünde hala cevap vermediğimi fark ettim
"Aa şöyle yapalım ben işlerimi halledince arayayım seni"açık kapı bırakmak iyi olurdu zaten o da sevindi,gülüümsedi
"Güzel,analştık" kalekola geldiğimizde ona döndüm ve genişçe sırıttım
"Görüşürüz Hakim Bey" kapıyı açıp indiğimde elini sallarken konuştu
"Görüşürüz güzellik" onun gidip gitmediğine bakmadan arkamı dönüp içeri girdim.Telefonuma baktım birazdan bir komut gelirdi
"Şubeye gel abim" tam da o an Mertten gelen mesajla arabanın anahtarını almak için odama koştum.Anahtarımı aldığım gibi yine hızla arabaya bindim radyoya açtığımda çalan şarkı Baran ile o kızın görüntüsünü getirdi aklıma.İçim eziliyordu onları öyle gördükçe kızın mutlu olduğu çok belliydi ama Baran'da bir şey belli olmuyordu.Sonuçta onun elini tutuyordu ama bana hiçbir şey dememişti bakmıyordu bile yüzüme.Büyük ihtimal Mirza ona söylemişti beni gördüğünü çünkü şaşırmamıştı sadece kırgınlık,kızgınlık,nefret,kinle bakıyordu.Hakkıymış gibi kim bilir ne zamandır sevgililerdi.Ne olursa olsun ben başkasını sevemezken o başkasının elini tutuyordu.Gözüme sokar gibi kollarının arasına alıyordu benim kalbim zaten kırıktı da böyle görmek daha acıymış.Gözümden akan yaşlar önüme bulanıklaştırırken şubeye gelmiştim.Bebeğimi park edip indim kafamı kaldırıp baktım gökyüzüne 'güç ver Allahım' saçlarımı karıştırıp hızla müdürün odasına yürüdüm.Kapısını tıklatıp girdim içeri beni bekliyorlardı
"Heh gel bakalım"
"Müdürüm"kalan diğer kişilere de başımla selam verdim
"Gökçe gayet iyiydin tebrikler,böyle devam.Yarınki davet önemli bizden çok kişi de orada olacak zaten.Sende timinle orada ol bunun için tim toplantısı yapacağını,bunu yemekli yapmak istediğini söyle,canlı müzik yapan mekan önerisi iste.Umarım kendi gideceği mekana çağırır ki bu fırsatı değerlendirir toplantıda orada olmak isterse plan tıkırında demektir." müdürün sözü bitince küpeleri veren adam bu seferde bir kolye uzattı küpeyle takımdı.
"Amirim bunda kamera var" Mert kolyeyi alıp boynuma takarken adam yine bir şey çıkarıyordu.
"Bunlarda kulaklık bizi duymanız için bundan sonrasında bilgi almak için sizi yönlendirmemiz gerekecektir" elime aldığım şeyler gerçekten küçüktü ve ten rengindeydi,mükemmeldi.
"Anlaşıldı"
"Şimdi gidip dinlenebilirsin"müdüre döndüm
"Anlaşıldı müdürüm" ayağa kalktığımda Mert de peşimden geliyordu.Odadan çıktığımızda karşı karşıya geldiğimiz ikiliyle duraksadım.Mirza ve Baran'ın yine burada olmalarını anlamıyorum artık adliyeden çok buradalardı.
"Ne haltlar karıştıyorsun kızım sen yine" Mirza'nın sorduğu soru o kadar anlamsızdı ki
"Ne diyorsun lan sen?" Mert benden önce atılıp Mirza'ya doğru giderken asabiyetle bağırıyordu.Onu kolundan tutup çektim sıkılmıştım hır gür kavgadan
"Hakimle fingirdeşmesini diyor" geldiğimden beri ilk defa benimle ilgili konuşan Baran'a şaşkınlıkla baktım.Kaşlarını çatmış karşıda bir yerlere bakıyordu ortamda bir sessizlik olmuştu.Bana söylediği ilk şey fingirdeşmekti ya pes
"İşinize bakın" Mert kolumdan beni çekiştirirken konuşmuştu.Öyle kalakalmıştım zaten beni çekiştirmesine izin verdim.
"Cevap ver Mirza'ya" arkamızdan bağırışıyla koridoru titreten Baran'ın sesiyle irkilmiştim.Mert sinirle dönerken bende savrulmuştum onunla
"Sesini kes uğraşmayın bu kızla,pişman ederim sizi" gözleri kısılmıştı Baran'ın dişlerini sıkmaktan alnındaki damar patlayacaktı
"Sen karışma" Mert'e öldürecekmiş gibi bakarken araya girdim
"Mirza al şunu da def olup gidin,herkes kendi işine baksın" nefretle bağırdım yüzlerine doğru ve bu sefer ben Merti çekiştirdim
"Gökçe bak" Mirza'nın sözünü kesip adeta uçarak bize doğru gelen Baran kıpkırmızı olmuştu
"Ne Gökçesi lan ne Gökçesi" Mertin kolundaki elimi tuttuğu gibi ayırdı beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı.Mirza'nın Mert'i tuttuğunu gördüm,hızlı hızlı yürütürken koşar adım gidip birden onun önünü kestim kolumdaki eli anında çekilirken şaşırdığı gözleriden belliydi.Burnum çenesine değiyordu,eskiden olduğu gibi.Sağ bacağım onun bacaklarının arasındaydı,çok yakındık bir adım geri gittim.Konuşmak için sesimi bulamadım arkamı dönüp nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm yine gelip kolumdan tutup bir odaya soktu beni
"Hakimle görüşmeyeceksin" parmağını yüzüme doğru sallarken bağırıyordu
"Seni ilgilendirmez" ikimizde sinirden kuduyorduk şuan
"Beni dinleyeceksin" onu göğsünden ittirdim
"Sen kimsin ya kimsin sen?Sen hiçbir şeysin bana karışamazsın sen git o cici sevgiline karış.Ben istediğimle görüşürüm istediğimle konuşurum" ellerini saçlarına götürüp çekiştirdi yine üstüme yürüdü
"Bela mısın lan sen bana.Gittin bela oldun geldin bela oldun def ol git yine" elimi kaldırdığım gibi indirdim yanağına,eli yanağına giderken kaşlarını çatmıştı haykırdım yüzüne doğru
"Gideceğim ama bu sefer öyle sesszice kaçmayacağım,hepinizin ağzına sıçıp da gideceğim" gözlerini kapattı
"Diyar" adımı ondan duymayalı o kadar zaman olmuştu ki dayanamadım
"Sus"
"Hakimin yanında bir daha görürsem seni susmam herkese söylerim döndüğünü,öldürürler seni bende kılımı kıpırdatmam" kahkaha attım
"Zaten öyle yapmadın mı?Ha Diyar'ın Baran'ı sen zaten kılını bile kıpırtmadın.Zaten öldürdünüz ya beni hep beraber,hiç düşündün mü sen beni"
"Düşünmedim hiç düşünmedim beni düğünümüze üç gün kala terk edip kaçan sözde uğruma ölen yarimi hiç düşünmedim.Günümü gün ettim oldu mu şimdi de tam evleneceğim zaman dönen yarim yüzünden yine düğünüm olmazsa diye strese girdim seninle tüm derdim bu" dolan gözlerimi görmesin diye geriledim o da yine pencerenin önüne gitmişti.
"Evleniyorsun demek ben bilmiyordum mutluluğunu bozmam,sende bana karışma bir daha da karşıma geçme" arkasından özlemle baktığımı fark etmeden onu izliyordum.Ben ondan hiç vazgeçememiştim şimdi karşımdayken daha iyi anladım bunu.Penceredeki gölgesinden göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırdım.Bana bela oldun dedi ya bu saatten sonra hiç yoluna çıkmam,görsem yolumu değiştiririm.Odanın kapısı birden açıldığında Mert dalmıştı içeri arkasından da Mirza.Nasıl görünüyordum bilmiyorum ama ikisi de şaşırmıştı
"Abi beni götürür müsün" Mirza Mert'e yol vermişti demek o kadar kötü görünüyordum.Mert yanıma gelip kolunu omzuma attığında bende kolumu beline doladım.Onun odasına gidene kadar konuşmadık.İçeri girdiğimde döndüm ve sıkıca sarıldım ona gözlerimden bir iki damla aktığında görmesin diye daha sıkı sarıldım.Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında saçlarımı okşadı.Dayanmasının bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim onlar benim için öldü derlerken bile bu kadar acımamıştı sanki içim.
"Bebeğim geçecek" kulağıma fısıldıyordu,önceki krizlerimde de böyle yapardı iyi gelirdi ama şimdi hiç işe yaramıyordu.
"Sen çok güçlüsün Gökçe kendine gel lütfen,hiç kıyamıyorum sana" o böyle dedikçe ben daha kötü oluyordum.Kollarının arasından kaçıp yere çöküp oturdum,beynimdeki sesleri susturamıyordum.Ellerimle kapattım kulaklarımı gitmiyordu sesler.Saçlarımı çekiştirdim elime gelmeyen saçlarımla daha da hırslandım.Saçlarımı da çalmıştı benden her şeyimi almışlardı oysa saçlarımın uzun olmasını ne çok severdim.Babamda severdi Baran'da çok severdi.Gözlerimi açamazken yine geldi kulaklarıma
"Diyar öldü,o öldü,öyle kızım yok,nikahımda değildi zaten,kardeşim yok artık.." sakinleşmeye çalışırken sesler çoğalıyordu geri geri kaçıyordum ama bırakmıyorlardı peşimi onlarda geliyor.Sırtım duvara değdiğinde avazım çıktığı kadar bağırdım 'yeteeer,yeterrrr,yeter,yetsin,dayanamıyorum,yoruldum,öldüm ben öldüm zaten,nolur yeter' beni tutmaya çalışan kollardan da kaçıyordum bir ara Mirza'nın yüzünü gördüm gibi oldu daha çok kaçtım ayağa kalkmaya çalıştım,düştüm.Yüzüm sehpaya çarptı sehpayı alıp Mirzaya fırlattım onu görmek istemiyordum.Elime geçen her şeyi fırlatıyordum nereye gittiğini bilmeden.Sonra bir koku geldi burnuma lavanta kokusuydu,beynim hemen tanıdı onu karanlıkta bana uzanan kollarını buldum sıkıca sarıldım ona.Burası ait olduğum yerdi işte lavanta bahçesi.İlk defa vücudumun herhangi bir yerinde iğne sızısı hissetmeden kendimi karanlığa bıraktım.

 

 

Merhaba arkadaşlar,bu bölümde 20 yıldız parlayınca yeni bölümü hemen ekleyeceğim.Sınır koyma sebebim kendimi motive ederek daha hızlı yazabildiğimden😊✨✨✨

Loading...
0%