Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm-9

@bukalemun_misali

Boğazımın acısıyla gözlerimi açtığımda kolumdaki ağırlıktan yine serum takıldığını anladım.Kollarımdan destek alarak doğrulmaya çalıştım,iyiydim serum her zaman iyi geliyordu.Sedyedeydim etrafım perdelerle örtülüydü popomu kaydırıp oturur hale geldim.Sırtımı yasladığımda perdenin diğer tarafındaki bana dönük ayakkabıları fark ettim.Perde yavaşça açıldı bana bakan kehribar rengi gözlerle karşı karşıya gelince gözlerim kısıldı.Her zamanki gibi karmaşık görüntüler geldi gözüme.En son onun kokusuna tutunduğumu hatırlayınca sinirle ezdim dudaklarımı.O da beni uyanık beklemiyor olacak ki şaşırmıştı.

"Kaybol" dudaklarım benden bağımsız beynimden geçeni söyledi.Dediğimle burun deliklerini genişletip derin bir nefes aldı.O geri gitmeden perde hızla hareketlendi ve yamağı Mirza yanıma yaklaştı.Yorgun görünüyordu

"Canım iyi misin" ona sadece başımı salladım

"Mert nerede"Baran'ın homurdandığnı duydum ama bakmadım

"Dışarıda telefonla konuşuyordu gelir birazdan" beni bunlarla bırakacak kadar önemli ne konuşuyor olabilirdi ki.Seruma baktığımda çok az kaldığını gördüm bu kadarı yeterdi burada durmak istemiyorum.Serumu kapattım,kenardaki alkolü aldım banta sıkarken Mirza aldı elimden

"Dur ne yapıyorsun bitmedi daha" tekrar koluma uzandığında korkuyla çektim kendimi.

"Dur" bağırdığımda arkasını dönüp Baran'a bakmıştı o ara aldım elinden alkolü bantın geri kalanına sıktım.Bantı çıkardığımda serumu çektim yavaşça.Onların beni izlediğini biliyordum ama önemsemedim

"Gökçe biraz sakin ol tamam" o yine söylendi 'gökçeymiş' Mirza'nın onun koluna dokunduğunu gördüm.Ayakkabılarıma uzanma çalışırken terslendim

"Çekil kenara" aslında ikisine demiştim bunu ama onu yok saydığım için çoğul konuşmadım.Mirza beni takmayıp eğilip ayakkabımı yaklaştırdı bana bir şey demeden giydim ayağıma.

"Dinlenmen lazımmış böyle olmaz" Mirza hala ikna etmeye çalışırken ayağa kalktım

"Yorma tc erkeği yorma,yatmam ben yattığım zaman daha kötü oluyorum ama yine de sağ ol" ona sakinlikle cevap vermemden yüz bulup yakınlaştı iyice elini uzattı

"Yardım edeyim o zaman" elimi saçlarıma atıp kaşıdım tutamazdım ama dikkat de çekmek istemiyorum

"Oo prenses uyandın mı?" o an içeri giren Mertle sevindim

"Neredesin sen?Niye beni yalnız bıraktın?" onun yine homurdanmasıyla Mirza'ya döndüm

"Eyvallah tamam her şey yolunda,arkadaşını da alıp gidersen daha iyi olacağım"

"Kızım sen bana imtihan mısın?" onun sinirle yaklaşarak sorduğu soruya bende birden ayağa kalkıp aradaki mesafeyi kapatırken cevap verdim

"Belasın dedin ya bulaşmıyorum işte sana sende uzatma artık" cevap veremeyince kaşlarımı kaldırıp kafamı salladım o da gözlerini yumup kaşlarını kaldırdı.Bir şey söylemeyince geri adım atıp sedyeye oturdum,başım dönmüştü aniden kalkınca,çenemi tutmadım yine

"Hadi naş bilader" daha çok sinirleniyordu biliyordum.

"Göstericem ben sana bilader" diye kafamı yukarı kaldırıp dudaklarını dişlerken söyleniyordu

"Sen serumu bitmeden mi çıkardın,bir kerede tam bitsin kızım ya" Mert'in yanıma gelirken kolumu gördüğünde söyledikleriyle Baran'ın çenesi seğirmişti

"Bir kerede mi?O ne demek" bana bakarken sormuştu

"Sanane demek"

"Ya sabır!Ya sabır!" ellerini dizlerine vurarak ayak ucuma oturdu.Mert'e döndüm ona baktığımı fark edince konuştu

"Babam seni de beni de arayınca mecbur çıktım konuşmaya.Biliyorsun meraklanırsa durmaz"

"Doğru iyi yapmışsın" tekrar ayağa kalkmak için ayaklarımı sarkıttım.Baran da kalktı benimle beraber

"Yardım etseydim" durdum ve 'gerçekten mi' der gibi baktım. Bu sefer onları hiç takmadan kalktığım gibi yürüdüm.Üçü de bir şeyler söyleyerek geliyorlardı arkamdan odadan çıktığımda nerede olduğumu da bilemedim.Hemşireleri görünce onlara giderken fark ettiler beni

"Serum bitmiş olamaz daha zamanı vardı" diye bilgisayarın başına geçen kızın yanına yaklaştım

"Vardı zaten çıkardım ben iyiyim,burası neresi" şüpheyle baktı bana

"Baygın geldiği için yeni bir de o yüzden bilmiyor" Mert'in açıklamasıyla tekrar bana dönüp gülümsedi

"Tümendesiniz,merkeze biraz uzakta"

"Teşekkür ederim" hemşireyle daha fazla oyalanmadan merdivenlerden indim.Mert'in arabasını görünce arkama baktım peşimdelerdi

"Mert gidelim artık" desem de yine üçü birden geliyordu

"Şubeye bırak bizi" Baran aksi tavırla konuştu ön koltuğa geçip oturduğumda halsizlik çökmüştü.Başımı cama çevirdim,yolu izlerken üzerimde hissettiğim bakışlarla gözüm dikiz aynasına kaydı.Baran bana bakıyordu kaçırmadım gözümü bende ona baktım.'Gün gördüm günler gördüm seni gördüm şad oldum' radyodan gelen sesle kaşlarım yukarı kalktı.Bir zamanlar beraber dinlerdik Müslüm Gürses'i şimdiyse geldiğimiz durum komik geldi.Radyoya uzandım,şarkıyı değiştirdim.Bizde değişmiştik onlarla dinlemek istemedim.Araba gittikçe ısınırken bende mayışıyordum serumunda etkisiyle gözlerimi açamadığımda uykuya teslim ettim kendimi.

"Gökçe,kalk kız Gökçe" Mert'in sesiyle gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamadım

"Evime getirdim seni,güzelce dinlen" onu başımla onaylayıp arkaya bir göz attım,gitmişlerdi.Mert inmiş beni bekliyordu bende indim hemen.Yanına gidip koluna girdim beraber apartmana girdik.Güzel bir yere benziyordu birinci katta oturuyordu,eve girdiğimizde gelen kokuyla kıkırdadım.Mert aşırı temizdi evden deterjan kokusu geliyordu.Ayakkabılarımı çıkardığımda hemen sprey sıkıp vestiyere kaldırdı

"Keşke bana uğrayıp temiz kıyafet alsaydık" kaşlarını kaldırıp sırıttı

"Abin var burada senin" anlamsızca baktım ona

"Seninle zevklerimiz çok farklı" ağız taklitimi yaparken beni bir odaya götürdü kapıyı açtığında benim için hazırladığını gördüm.Oda çok tatlıydı genç kız odası gibi çalışma masası bile vardı.Kardeşini kaybettiği yaştan sonrası yoktu onun için.Bütün kızlar onun için hep on sekiz yaşındaydı sanki.

"Aaaoovv adamım sen harikasın" ilerleyip gardrobun kapağını açtığımda sevdiğim tarzda eşofmanlar aldığını gördüm.

"Abi sen gerçekten bir abisin ya kralsın valla" yarım yamalak sarılırken söylemiştim bunu

"Hadi hadi kes yalakalığı da yemek yiyelim,dünden vardı sen gir güzelce bi duş al temizlen sofra işi bende" odadan çıktığında bende eşofman seçip banyoya geçtim.

Bakımlarımı yapıp mutfağa geldiğimde Mert oturmuş beni bekliyordu

"Müsaade var mı üst devrem" elindeki telefonunu bıraktı hemen çorbaları koymaya başladı

"Gel alt devre,pis pis kokuyordun bak ne güzel mislenmişsin" kendisi her gün duş aldığı için beni pis görmesi çok normaldi.

"Çok tatlısın ya sen evlensene artık evde kaldın valla" mutfağına bir göz attı

"Hiç düzenimi bozasım yok vardır bir yerlerde bir bekleyenimiz be kısssmett" ağzını büze büze konuşmasıyla kahkaha attım

"Ne konuştunuz?" birden konuyu değiştirmesiyle kaşlarımı çattım krizin sebebini merak ediyordu.

"Bela oldun başıma dedi.Hiç üzülmemiş gününü gün etmiş şimdi de tam evleneceği zaman gelip yine bela olmuşum" böyle bir şey beklemiyordu şaşırdı ne diyeceğini bilemedi

"Boşver konuşmayalım,saat kaç?" kolundaki saatine baktı

"Oo dizim başlamış kız çoktan dokuz olmuş" kafamı dağıtma modunu açmıştı yine

"Hadi sen git o zaman bende burayı toparlayıp geleyim,yoruldun bugün" teklifi bekliyormuş hemen kalktı tabaklarını makineye koydu

"Çay demlendi gelirken getirirsin" ona öpücük atarken salona geçti.Bende bulaşıkları makineye attım masayı sildim.Abur cubur dolabı neresiydi acaba Ankara'da beraber kalırken birlikte olduğumuz her akşam böyle vakit geçirirdik.Bazen dizi-film izler bazen oyun oynar bazen de dışarıda yürürdük.Abur cubur dolabımız vardı oyunda kaybeden ya da herhangi bir şeyde kaybeden orayı doldururdu.Burada da dolabı olduğunu söylemişti dolapları tek tek bakarken buldum sonunda.Çayı doldurup iki tane de çikolata aldım salona geçtiğimde televizyonun karşısında uyuyakaldığını gördüm.Yoruluyordu zaten akşama kadar bilgisayar başında bir de benim peşimde koşturmuştu.Televizyonu kapatıp omzuna dokundum

"Abi,abicim,abirellam"

"Gökçem,abim geldin mi?" belki de kardeşini görüyordu şuan.Yanağını öptüm yavaşça çok uzun zamandır yapmadığım için tedirgin olsam da onu mutlu etmek istedim.Yana dotırıp ayaklarını uzattım kenardaki battaniyeyi alarak yanına uzandım.Hak etmişti bunu sabah uyandığında çok sevinecekti.Bende ona sarılmanın huzuruyla uykuya daldım.

 

Yanımdaki hareketlilikle gözlerimi araladım Mert kalkmaya çalışıyordu

"Prensesim,uyandırdım seni de" ona gülümsedim

"Erken uyuduk ya almışım uykumu" elini saçlarıma götürüp okşadı böyle mayıştığımı biliyordu başımı çektim ellerinden kurtuldum,uyumak istemiyorum.

"Kahvaltı hazırlayayım sana" başını iki yana salladı

"Kahvaltılık bir şey yok biliyorsun sabah insanı değilim şubede yapıyorum"

"Ben bugün çalışmıyorum da beni de kalekola bırakır mısın?"

"Dur işte burada" battaniyeyi kaldırıp katlarken konuştum o banyoya doğru giderken arkasından bağırdım

"İşlerim var yine gelirim odam da var zaten mis miss" içeriden kahkahhasını duymuştum.Bende toparlandım odama geçip üstümü değiştirdim salona döndüğümde hazırdı beni bekliyordu.

"Hadi go" anahtarını alıp çıkarken bende telefonumu aldım.Arabaya geldiğimizde dün onların inerken hiç seslerini duymadığımı düşündüm kim bilir nasıl da yamulmuş uyuyordum.Şırnak yollarında giderken kalekol yoluna girince emerimi çıkardım.

"Bir şey olursa ara canım müsaitim her zaman biliyorsun" ona döndüm havadan öpücük attım

"Tabiki ararım abim" arabayı durdurduğunda inip kapıyı kapatınca yüzümü cama yapıştırdım.Ağzımı açıp kapattığımda içeride gülmekten yorulmuştu iki parmağımı başıma götürüp selam vererek geri çekildim.Kornaya basıp giderken biraz baktım arkasından gözden kaybolunca bende içeri girmek için bahçe kapısından girdim.

"Şşt" yan taraftan gelen sesle oraya baktım.

"Sen her şşttt diyene bakıyor musun kız" Mirza ve Onu görünce şaşırdım.

"Kargalar bokunu yemeden hayırdır?Üzülün gebermedim daha kontrole geldiyseniz yallah" önüme dönüp adımladım

"Merak ettik seni iyi misin diye" durdum ve onlara döndüm

"Dedim ya öyle hemen gebermeye niyetim yok.Şimdi al şu ekürini de bir daha da karşıma çıkmayın"

"Biz sabaha kadar senin yüzünden uyuyamayalım sen elalemin arabalarından in.Nerede ne yaptığınız belli değil üstüne bir de bize köpek muamelesi yap" onun tam karşısına geçtim

"İstediğimle istediğim yerde istediğimi yaparım.Sen sana her bela olanı bu kadar kafana takıp uykundan olacağına o kaşar sevgilinle ilgilen olur mu savcı"

"Nasıl bu kadar üste çıkabiliyorsun hem gittin hepimize darbe yaptın hem de geldin her fırsatta yüzsüzce ahkam kesiyorsun.Niye geldin ki sen? Tam huzura kavuştuk tamam dedik öldü yok geri geldin bir anda" Mirza onu kolundan çekti devam etmesine izin vermedi kim bilir daha ne taşlarını dökecekti paşam

"Tamam bakın insanlar size bakıyor" hiç önemli değildi benim için

"Yemin olsun bundan sonra ikinize karşı tek cümle edersem" ikisi de şaşırdı birbirlerine baktılar çünkü biliyorlardı ben yemin etmezdim ettiğimde de öleceğimi bilsem dönmezdim yeminimden.Asıl ben anlamıyorum onları bana karşı neden böyle olduklarını bir de yüzsüz olan ben oluyordum.

"Hayır hayır saçmalama öyle bir şey yok tövbe de tövbe" Mirza telaşla ellerimi tutunca hışımla kaçtım ondan.

"Tamam özür dilerim dokunmamalıydım sana af edersin ama olmaz güzelim tövbe demeden bırakmam seni" Baran yaklaştı bu seferde

"Öyle demek istemedim o adamla öyle görünce fazla sinirlendim" belli etmemeye çalışıyordu ama Baran da telaş yapmıştı.İkisinin arasından sıyrılıp içeri yürüdüm.

"Aferin sana aferin Baran helal" Mirza'nın serzenişlerini duymamak için daha da hızlandım duymak istemiyordum onları.Bu kapıdan geçince onları,olanları düşünmek istemiyorum artık.Biraz da bir hafiflik geldi huzurluydum tadını çıkarmalıyım.Kendimle vakit geçirip eğlenmek istiyorum bugün.Şöyle bir güzel bowl yapıp spora insem harika olurdu sonraki planlarımı sporda düşünürdüm.Mutlulukla kantine girdim yulaf ezmemi,orman meyvelerimi,sütümü karıştırdım kahvaltı işte bu.Kahveyi spor sonrasına bırakarak odama çıktım.Odamın havasızlığına isyan edip pencereyi açtım aslında Mertle yaşamak da güzel fikir ara ara gideyim oraya burada polis okulundaki gibi hissettim şuan.Çantamı alıp salona indiğimde kimsenin olmayışı rahat hissettirdi.Yavaş haeketlerle başlayıp ağıra geçmek daha sağlıklıydı.Şunu da yapıyım bunu da yapıyım derken iki saat olmuştu tek tük gelen insanlar da vardı.Sporumu sonlandırıp duşa geçtim Mert'in deyişiyle aklandım paklandım bir kahve içmeye gitmek iyi olacak.Odama gelip günlük kıyafetlerimi giydim saat 10.35 olmuştu.Arabama bindiğimde bebeğimi özlediğimi fark ettim torpidodan parfümü alıp sıktım bir arada yıkatsam iyi olacaktı.Çalıştırdığımda telefonumu arabaya bağlayıp Semicenk-Onlar Anlamaz Halden şarkısını açtım.Seviyordum bu adamın sesini,sözlerini.Ankara'da her konserine gidiyorduk.Akif Müdür'ün aradığını görünce hemen açtım

"Müdürüm buyurun"

"Gökçe,Destan'ı aradın mı?" gerçekçi olsun diye hemen aramamıştım

"Müdürüm hayır öğleden sonra arayacaktım" sessiz kaldı düşündü biraz

"Şimdi aramanı istiyorum" olurdu

"Emredersiniz müdürüm"

"Telefon numarasını gönderiyorum" doğru ya numaramı almayı istemişti ama unutmuştu sonra da.Akif Müdür bir şey demeden kapattı anında gelen mesajı hemen açıp aradım.

"Gökçe" heyecanlı ses tonuyla şaşırdım,numaramı da biliyordu.

"Destan" sırıttı

"Aramanı beklemiyordum"

"Numaramı aldığını hatırlamıyorum" hafif kahkaha attı

"Bende senin için aynı şeyi söyleyecektim" yavşak herif.

"İkimizinde güçlü bağları var sana sürpriz yapmak istemiştim aslında" sahte bir üzüntüyle mırıldandı

"Baştan başlayalım o zaman" ona işveli biçimde kıkırdadım.

"Tamam ben sana bir şey soracaktım aslında.Tim yemeği düzenlemek istiyorum tanışma,toplantı babında ama eğlenelim de istiyorum.Konuşacağımız önemli konular da var canlı müzik yapan bir yer var mı burada?" hiç düşünmeden atladı

"Süper sana benimle gel dediğim davet tam istediğine göre bir yer.Hem bana da eşlik etmiş olursun bende sana eşlik ederim eğer istersen" güzel plan tıkırındaydı.

"Oo harika saat kaçta gideceksin"

"Akşam sekiz gibi başlar herhalde" erken gidip ortama bir bakmak lazımdı

"Tamam ben o saatte orada olurum zaten" sesli bir nefes bıraktı

"Bana adını yazar mısın benimkilere söyleceğimde mekanı da yazarım" mm diyerek beni onaylarken mesajı attığını gördüm önem veriyordu bana güzel.Teşekkür edeceğim sırada

"Ne giyeceksin" sorusuyla dişlerimi sıktım gerçekten sapığın tekiydi

"Esprilerin çok hoş ama trafikteyim kapatmam lazım"

"Dikkat et görüşmek üzere" telefonu kapattığında bebeğimi güzel bir yere park ettim.Tim grubuna girdim

"Arkadaşlar Mehmet Ağa Kasrı akşam 19.00'de hakimin de orada olacağı bir davet varmış.Tim yemeği adı altında onlardan bir saat önce orada olacağız.Bende detay bilmiyorum sadece hakim ve dağ kadrosundan birileriyle silah sevkiyatı için bilgi alışverişi olacağını biliyorum.Yedide herkes orada olsun ortamı kolaçan edeceğiz" mesajı attıktan sonra bebeğimden indim etrafa bakınırken Hekimevi Kafesini görünce orada oturmaya karar verdim.Hekimevinin yanındaki alana kafe yapmışlar ağaçların içindeydi.Mekan çok hoştu eskiden yoktu böyle bir yer.Bir filtre kahve isterken başımı geriye atıp gözlerimi kapattım.Kuş sesleri dinlendiriyordu beni gözlerimi açtım o sırada gelen kahvemden bir yudum aldım.Gerçekten güzel yapılmıştı kahvemi içerken gruptan gelen mesajları okuyordum.

"Anlaşıldı amirim,emredersiniz amirim" onlara bir şey yazmadan kahvemin son yudumunu alıp kalktım ayağa.Tekrar geleceğim bir mekan not edeyim aklıma.Hesabı ödeyip bebeğime doğru yürüdüm.Burada değişmeyen ne var diye soran olsaydı tek söyleyeceğim şey ayaklı kuyumcu gibi gezen kadınlar derim.Market alışverişine bile altınlarıyla gidiyorlar,çıkardıklarını düşünmüyorum ya neyse.Bebeğime bindim ve akşama dinç olmak için gidip dinlenmem lazım.Kalekola geldiğimde arabamı aynı yerine park edip odama geçtim.Açtığım penceremi kapatıp hemen yatağa attım kendimi.

 

Çalan telefonumun sesiyle gözlerimi araladım Mert arıyordu.

"Abi" bozuk çıkan sesimle boğazımı temizledim

"Güzelim uyuyor muydun saat beş oldu da şu kolye ve küpeler için buraya gelmen lazım" doğru ya unutmuştum onları

"Tamam gelirim yarım saate" kalktım biraz oturdum kaç saattir uyuyordum böyle.Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim,kaşımın üstündeki yara kabuk bağlamıştı iyice küçülüyordu artık.Hakimin sorusu aklıma gelince üstüme baktım her zamanki kot,tişört,gömlek üçlemesi vardı.Ne giymem gerekiyordu ki elbise giymemi beklemiyordu herhalde.Fazla oyalandığımı düşünüp telefonumu,anahtarımı aldım.Arabama bindiğimde yüklendim gaza on beş dakikada şubeye geldim.Merdivenleri çıkarken Akif Müdür'ü yine camda gördüm.Ona başımla selam verdim önce Mert in yanına geldim kapısını tıklayıp kafamı uzattım içeri telefonuyla oynuyordu

"Selamın hello abilerin gülü" içeri girdiğimde o da bana doğru geldi başımın üstüne bir öpücük kondurdu.Yanağımı omzuna yaslarken şanslı olduğumu bir kez daha hissettim.

"Hadi gel takılar müdürde" beraber müdürün odasına geldiğimizde yine aynı memurlarında burada olduğunu gördüm.

"Gel Gökçe hazır mısın?Senin için bir ilk bu"

"Biraz geç olmadı mı müdürüm bunu düşünmek için" Mert'e şaşkınlıkla baktım Müdürle nasıl konuşuyordu

"Sorun yok sıkıntı olacağını sanmıyorum" Müdür Mert e bakarken ben gerilmiştim

"Mm takalım mı şeyleri şunları" memurun yanına ilerledim Müdür de koltuğuna otururken Mert öyle duruyordu olduğu yerde

"Ne giyeceksiniz" memurun sorduğu soruyla üstümü gösterdim

"Böyle olmaz ki çok dikkat çeker takılarınız.Bunları kaldırabilecek bir elbise giymeniz lazım" bunu beklemiyordum

"Elbisem yok ki benim" Bir sessizlik oluştuğunda Mert de gelip yanıma oturdu ve müdür beye benim anlamadığım manalı bir bakış attı.

"O zaman gidelim bir elbise bulalım biz" masadaki takılara uzandı

"Bunları yanımıza alalım geç kalırsak yolda takarız,çalışıp çalışmadığını anlamak için ararız sizi" Mert olaya el attığında çözüldü her şey hızlıca çıktık şubeden.Merkeze geldiğimizde hemen arabayı park ettik.

"Tamam sakin olalım aceleye gerek yok daha zamanımız var" burada avm yoktu öyle marka mağazalar da yok genellikle butikler vardı.Yine bir butiğe girdiğimizde bordo bir elbise gördüm hemen alıp kabine koştum.Göğüs kısmında dekoltesi vardı dizlerimin üstünde bitiyordu arkasında hafif bir yırtmaç vardı.Takıları taşıyacak yeterlikte bir elbiseydi bence dışarı çıktığımda Mert ıslık çaldı.Çalışanlarda bize dönünce gülümsedim

"Kes şunu kendimi hiç güvende hissetmiyorum dar,kısa,açık" yanıma gelip başım ufak bi öpücük koydu

"Ben her zaman yanındayım canım benim" ona gülümserken saate baktım altı buçuktu

"E hiç çıkarmayayım bunu ben" teklifim ona da makul gelmişti kabinde kalan kıyafetlerimi alıp kasaya geçtik.

"Çıkarmak istemiyorum böyle işlem yapabilir misiniz" kasiyer kız arkamda kalan etiketi makasla kesip aldı ücretini ödeyip yine sadece işimize odaklanıp hızlıca arabaya yürüyorduk.İşte o an düşündüm bu ayakkabılar bu elbiseye olmazdı olduğum yerde durunca Mert de biraz ilerleyince gelmediğimi fark edip durdu

"Bir sorun daha var" Bana bakıp dudaklarını ısırdı

"Ayakkabılar,tamam bu kolay şurada bir mağaza vardı orada buluruz istediğimizi" dediği yere girdiğimizde bence de bulurduk baya büyük bir mağazaydı.Çalışana elbiseye göre bir şey istediğimizi söylediğimizde bize gül kurusu renginde bir stiletto önerdi hiç düşünmeden aldık.Şimdi tamamdı arabaya geldiğimizde Mert takıları çıkarıp taktı ve adının Göktuğ olduğunu öğrendiğim memuru aradı ikisi ayarlamaları yaparken ben elbiseye alışmaya çalışıyordum.

"Tamam kardeşim görüşürüz" diyen Mertle ona döndüm

"Gel bakalım" takıları bana takarken hiç mutlu değildi hala istemiyordu bu görevi.

"Şimdiden açtık ki sorun olursa halledelim" Onu başımla onaylarken gruptan gelen mesajlarla herkesin orada oluğunu öğrendim.Nerede olduğumu soruyorlardı 'assolistler en son gelir' yazıp gönderdim.Üst üste mesajlar gelirken goygoya geçtikleri için bakmadım.Konumdaki mekana gelince Mert'e döndüm kamerada göründüğü için suratını asmamasını işaret ederken konuştum

"Görüşürüz abi" saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp elini yanağıma koydu

"Görüşürüz güzelliğim,dikkat et Allaha emanet ol" yanağımdaki elini öptüm

"Emredersiniz üst devrem" bana göz kırparken indim arabadan.Elbisemi düzeltirken kapının girişinde bana bakan ikiliyle sinirle gözlerimi kapattım onlarda bana ateş saçan gözlerle bakıyorlardı.Neden her yerde karşıma çıkıyorlardı anlamıyordum.Mirza yarım ağız gülüp selam vermişti Baran ise hala öfkeyle bakıyordu.O ara kapıdan çıkan Muratla göz göze gelince onları düşünmemeye çalışarak yürüdüm.O da bana doğru geliyordu ellerini iki yana açıp

"Fıstık gibi olmuşsunuz amirim" yine zevzekliği üstündeydi.

"Şu elbise olmadan takı takılmıyormuş ya pes gerçekten maymuna döndüm" bana yaklaşıp parmağının ucunu yanağıma sürttü

"Amirim sıfır makyajla gördüğüm açık ara en güzel kadınsın" bunu söylerken ikilinin yanından geçiyorduk duymuşlardı çünkü ikisi de homurdanarak birbirlerine dönmüşlerdi.Acaba onların işi neydi burada.İçerisi baya kalabalık görünüyordu bizim masaya geldiğimizde herkesin sohbet içinde olduğunu gördüm.Murat'ın bağırışıyla bizimkilerden ziyade diğer masalarda dönüp bakmıştı

"Dikkatt" onun karnına doğru elimin tersiyle vurdum

"Oğlum bir rahat dursana sen" bizimkiler 'oo' diye iyice dikkatleri üstümüze çekerken benim için boş bıraktıkları masanın başına oturdum.

"Merhaba arkadaşlar"

"Gerçekten de assolistler en son geliyormuş amirim"

"Afeti devran olmuşsunuz amirim" daha itifalarını sıralıyorlarken elimi kaldırdım durmayıp devam edince bardağı kaldırıp çatalı vurdum o zaman sustular.

"Arkadaşlar tamam sakin,yalnız değiliz bir operasyondayız izleniyoruz ve dinleniyoruz gereksiz şamata yapmayalım o yüzden.Şimdi kim ne öğrendiyse anlatsın" dışarıdan bakıldığında sohbet ediyormuş havası vererek konuşmaya başladılar

"Bir evlilik teklifi organizasyonuymuş,teklif edecek adam hazırlamış her şeyi sürprizmiş yani" Alparslan'ın sözü bittiğinde Mehmet konuştu

"Adliyenin hepsi burada neredeyse.Aslında o kadını da adamı da şubede görmüştüm görünce sizde tanırsınız bence" Zümra girdi araya

"Tuvalette bekledim biraz kim gelip gidiyor diye iki kadın belirli aralıklarla biri gitti biri geldi bozuk yazısı olan tuvalete girdiler.Üçüncü kez biri gelmeden ben girdim klozet kapağını kaldırdığımda kağıtta 'onu da bu gece halledelim' yazıyordu.Fotoğrafı mevcut kime atacağımı bilmediğim için duruyor bende ayrıca videoları da var.Tuvalet içinde kamera olmadığından emin olunca ben telefonumu gizli kamera yapıp görüntü aldım" o yine gülümseyerek çok komik bir şey anlatmış gibi yaparak suyuna uzandığında kulaklığımdan müdürün sesi geldi

"Bu süper hareket de harika oldu.Zümra'ya ilet bunu daha çok kendine güveni gelsin motivasyonu artsın"

"Arkadaşlar kulağımda da bir kulaklık var ve Akif Müdür bu yaptığın için seni tebrik ediyor,çok akıllıca olduğunu söylüyor sana iletmemi istedi" Zümra utangaç bir tebessüm edip yemeğine döndü

"Hakimi gören oldu mu?" Murat abartıyla gülerken ona baktım

"Amirim o şerefsiz burada olsa kapıdan girdiğiniz an damlardı yanınıza" lafı bittiğinde diğerleri de gülüşmüştü.

"İti an çomağı hazırla" Ahmet'in dediğiyle sırtımı dikleştirdim

"İyi akşamlar" ve Destan'ın iğrenç sesi gelmişti ayağa kalktım.Beni görünce şaşırdı

"Bu kadar özenli giyineceğini bilseydim seni bugün buraya çağırmazdım" elimi tutup öptüğünde yüzüne tükürmemek için zor tuttum kendimi.

"Çok naziksin"

"Otursana lütfen bize eşlik etmenden onur duyarız" onun için boş bıraktığımız sandalyeyi gösterdim.Önce benim sandalyemi tutup oturmamı bekledi arkamda kaldığı an sahte gülümsememi kestiğimden timdekilerle komik bir bakışma yaşadık ama kimse gülemedi.O da yerine oturduğunda sanki ondan önce devlet meselesi konuşuyormuşuz gibi uyarı verdim

"Arkadaşlar böyle konularımızı şubede konuşalım biliyorsunuz bulunduğumuz şehirde kimin hain olacağı belli olmaz" Destan tek kaşını kaldırıp baktığında ona gülümsedim

"Sen daha iyi bilirsin ama zaten insanı gözünden de tanırsın meslek icabı artık" bakışını bozmadan beni başıyla onayladığında daha çok sırıttım.

"Öyle biraz ne konuşuyordunuz bilmiyorum ama burada herkes güvenli merak etmeyin" Onu başımla onayladım

"Sen öyle diyorsan öyledir" Alparslan'ın söze karışmasıyla dikkatini benden çekti

"Hakim Bey geçenlerde amirimin takıştığı bir adam vardı dağda tanıdıkları varmış amirime tehditte bulundu da onu konuşuyorduk.Allah korusun bunlar taktığına takar diyoruz bir araştıralım dedik de bilgi alamadık siz bir şeyler bulabilirsiniz belki" kafasını iki yana salladı

"Ben baktım onun icabına" kaşlarım çatılırken devam etti

"Yani olayı duymuştum da o yüzden bir bilgi aradım bulamadım bende" yalan söylüyordu şuan kıvırıyordu.

"Bu kadar içinize aldığınız yeter timi dağıt Gökçe" müdürün dedikleriyle çok doymuş gibi arkama yaslanıp ellerimi karnıma koydum

"Çok yedik ya laf arasında baya baya götürdük şimdi kalkalım bugün güzel bir kafe keşfettim orada da çaylarımızı içelim" herkes yavaş yavaş beni onaylarken hakim bana bakıyordu

"Nereye sen benimle devam etmeyecek misin?Öyle anlaştık sanıyorum" ona dudaklarımı büzerek baktım bakışları dudaklarıma kaydığında sıktım kendimi.O sırada izleniyormuş hissiyle başımı çevirdim ve Baran'ı gördüm.Kahverengi gözleri ışıktan simsiyahmış gibi görünüyordu.Jilet gibi giyinmişti çok yakışıklı görünüyordu Mirza yanına geldiğinde onu dinlerken de bana bakmaya devam etti.Mirza'nın bakışları da beni bulunca üzgünce kafasını sallayıp Baran'a bir şeyler dedi yine

"Nereye bakıyorsun sen" Hakimin sorusuyla hemen ona dönüp güldüm

"İnsanlara canım ne bu gevezelik başımı şişirdiler,hadi gidelim" Tim ayaklandığında Destan elimin üzerine elini koydu.

"Sen kal benimle ben sana çay getiririm" yalandan mahçupca baktım timime

"Arkadaşlar çayı da başka zaman içeriz olur mu?" 'sorun değil,olur' cevapları verecek bana iyi geceler diyerek ayrıldılar masadan.İkimiz baş başa kaldığımızda gülümsedim ona o da bana gülerek bakıyordu

"Çok güzelsin Gökçe"

"Teşekkür ederim sende çok kibarsın ve yakışıklı olmuşsun" hala eli elimin üstündeydi diğer elimi de ben onunkinin üstüne koydum

"Sende beni arkadaşlarınla tanıştırsana" teklifimle gözleri parladı parmaklarını parmaklarımdan geçirip ayağa kalktı arkamızdaki masaya giderken masadakileri tanıdım terör örgütüyle bağlantısı olduğu için açığa alınan okul müdürüydü bu.

"Saygıdeğer büyüğüm müdür babam Enver Kaya" elimi uzattım tokalaştık

"Ve yine saygıdeğer büyüğüm dekan İsmail Uğur" bu da üniversiteyi uyuşturucu ticarethanesine çeviren dekandı

"Ve son olarak da müdür babamın kızı avukat Elif Acar" kulağımdan gelen sesle daha geniş gülümsedim

"Kafalayamadığımız avukat bu onunla samimi olmaya çalış" Akif Müdür ün emriyle sıcakkanlı davranmaya çalıştım

"Ne kadar güzelsiniz böyle üstelik de zeki" iltifatım hoşuna gitmişti onun konuşmasına müsaade etmeden Destan girdi araya

"Kendisi de özel harekat polis amiri Gökçe Devrim" masadakiler şaşırmıştı

"O Sıyrık Gökçe'nin böylesine naif ve zarif görünen sen olduğunu söyleme inanamam" diyen Elif i başımla onaylarken aklım karışmıştı bunlar beni neden konuşmuşlardı acaba

"Ta kendisi" Destan ın da onaylamasıyla gülüştük.Elimi daha sıkı kavrarken

"Gel hadi seni bu şahane gecenin mimarlarıyla tanıştırıyım" anlamamıştım zaten bu davet neyin davetiydi öğrenelim artık

"Tamam"uysalca konuştum bazı kadınların kıskançlıkla baktıklarını görünce içimden gözlerimi devirdim hadi ama kızlar ciddi olamazsınız.Yine o muhteşem ikiliyle karşı karşıya geldiğimizde yanaklarımı şişirdim

" Dostum harikasınız sanırım ilerleyen zamanlarda sizden bu konuda destek alacağım" Mirza,Baran ve ben birbirimize bakarken Destan'ın dediklerinden bir şey anlamıyorum.

"Hani gecenin mimarlarına gidiyorduk neden arkadaşlarının yanına geldik tanışmıştık onlarla zaten" Bana dönüp ciddi miyim diye baktı ona omuzlarımı silktiğimde gülerek onlara döndü

"İşte mimarlar bunlar Baran bu gece Ayşe'ye evlilik teklifi edecek" gözlerimin şaşkınlıktan kocaman olduğunu tahmin edebiliyorum.

'Baran bu gece Ayşe'ye evlilik teklifi edecek'

'Baran bu gece Ayşe'ye evlilik teklifi edecek'

'Baran bu gece Ayşe'ye evlilik teklifi edecek'

Duyduklarımı anlamam için daha kaç kere tekrar etmem gerekiyordu bilmiyorum ama kalbim çok acıyordu.

"Güzelim iyi misin?" Destan'ı duyunca kendimi toparlamaya çalıştım elimi saçlarıma atıp kaşıdım.

"Mm Teb-tebrikler" onlara bakmadan konuştum.Yeminim bozulmamıştır çünkü bu sayılmaz görevdeyim şuan.

"Ben sana bir su getireyim tatlı bir şeyler getireyim rengin attı" Destan beni bir sandalyeye oturtup giderken bakışlarımı ellerime indirdim

"Sana bu heriften uzak dur demiştim.Gidip sevgilisi olmuşsun inadına yapıyorsan boşuna inat etme bak ben evleniyorum ne yapacaksın sende inadına bu piçle mi evleneceksin" Bana eğilerek sertçe konuştu ama ona cevap vermeyecektim Mirza onu biraz geri çekti

"Baran sırası değil" ona da çıkıştı

"Neyin sırası abi görmüyor musun bi de süslenmiş onun için" hırsla elini kolyeye doğru uzattığında elini tutup büktüm gözlerine baktım anlasın diye ama anlamadı.Kendisi tüm bunları evlilik teklifi için hazırlamıştı ama bana da süslendim diye kızıyordu ne istiyordu acaba benden.Üstelik o evleniyordu gözlerim dolarken elini sertçe ittim.Onlara bakmadım yüzümü görmesinler diye

"Gökçe ses gitti" kulağıma gelen sesle kulaklığımı düzelttim ani hareketle olmuştu herhalde.Başımı kaldırdığımda hareketlerimi takip eden Mirzayla göz göze geldim.Doğru ya geçen de ona dinleniyorum demiştim.Anlamış gibi bakıyordu yandan bi gülümseme gönderdi bana ona da kırgındım ki.Ayağa kalkıp Destan'ı gözlerimle ararken

"Allahım sen sabır ver" Baran ı duymazdan gelip kalabalığa giderken kolumdan arkaya doğru çekildim.Bunu yapsa yapsa Baran yapardı ki yanılmamıştım da beni Mirzayla arasına koyup söylendi

"Dur şurada zaten kıçını zor kapatan elbise diye bir bez parçası örtmüşsün üstüne gezme" gözlerimi kapattım onu görmek istemiyordum.

"O yavşaktan da ayrılıyorsun duydun mu?Beni çıldırtma cevap ver bana" Mirza ona sakin olmasını söylerken gelmişti hain

"Gökçe iyi misin?Dostlar sağ olun yengenizi böyle kollamanız beni mutlu etti" Destan'ın dedikleriyle kahkaha attım.

"Hayatım gerçekten de mükemmel dostların var" getirdiği suyu ve bisküviyi aldım elinden sanırım ona birden bu kadar yakın davranmama şaşırmıştı ama çabuk toparladı kendini

"Afiyet olsun canım" hiç kimseye bakmadan suyun hepsini tek seferde içtim.Bir adam gelip Ayşe Hanım geliyor dediğinde Baran'a baktım o da bana bakmıştı.Yutkundu bakışlarını kaçırdı üstünü düzeltti ve o ara mekanın ışıkları kapandı.Ayşe içeri girerken adım attıkça ışıklar yanıyordu. Benimse kalp kapakcıklarım kararıyordu tek tek. Baran'ın karşısına geldiğinde ağzı kulaklarındaydı.Baran da sırıtıyordu çok mutlu görünüyordu Destan da yanıma iyice sokulup elini belime atmıştı.Suratım buruşurken Mirza ile göz göze geldim.Gözlerini kırpıp açarak bana destek verdi kendince.Nilüfer'in Son Arzum şarkısı çalmaya başladığında Baran ile Ayşe dans etmeye başlamışlardı.Dişlerim sıkmaktan kırılacaktı müzik bittiğinde yine her yer karardı bu sefer ışıklar sadece ikisinin üstündeydi Baran tek dizinin üstüne çöküp cebinden çıkardığı kutuyu açtı

"Benimle evlenir misin ilk göz ağrım" ilk göz ağrım mı dedi o şerefsiz,ilk göz ağrım dedi piç,ilk göz ağrım dediğine inanamıyorum.Kalbimi daha ne kadar parçalara ayırabilirsin ki Baran yeter artık bunu bana yapma.Biz birbirimizin ilk göz ağrısıydık öyle demiştik ikinci göz ağrımızda bebeğimiz olacaktı.Ama şimdi Baran bir başkasına gözüm göre göre ilk göz ağrım diyordu.İnsanlar alkışlayıp 'evet evet evet' diye tezahürat yaparken Destan da katılmıştı onlara.Bir de gidip buna alkış tutamazdım ama Destan ile gitmek zorundaydım.Aptal kız 32 diş sırıtarak 'evet seninle her şeye evet' diyerek sarıldı ona.Herkes tebrik ederken Destan ellerimizi birleştirdi yeniden ve onlara doğru yürüdük.Karşılarına geçtiğimizde çok mutlu görünüyorlardı

"Dostlarım,bu mutlu sonu en çok siz hak ettiniz tebrik ederiz" bende gülümsedim ellerimizi gören Ayşe şaşırmıştı

"Tebrik ederim umarım çok mutlu olursunuz" bana sevinçle karşılık verdi

"Bizde sizi tebrik ederiz çok yakışıyorsunuz" ona gülümsedim sadece ve Baran'a döndüm baktım gözlerine ateş gibi parlıyordu hala.Destan'ın belimi sarmasıyla kendime geldim başımı eğdim sadece.O da Ayşe'nin beline sarılırken başıyla karşılık vermişti.Baran'ın Diyar'ını kirletmişlerdi belki ama Diyarın Baran'ı da temiz kalmamıştı.Yarım kalan hikaye gibiydik uğruna ölürüm diyen senken şimdi başkası uğruna beni öldürdün ya sana da eyvallah Baran Arslan.

Loading...
0%