Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23.Bölüm☽ Mutlu Aile Tablosu☽

@buket9

 

Mutlu Aile Tablosu

Yüzüme değen öpücükler ile uyanmak yerine daha çok uyumak istemiştim. Aren yine benden önce uyanmış ve yüzümün her noktasını öpüyordu. Ona daha çok sokulup yüzümü boyun girintisine saklamak istedim ancan izin vermedi.

“ Şşt hiç saklanma boynuma. “ demesiyle kıkırdamıştım.

“ Uyumak istiyorum ama…”

“ Uyanmalıyız güzelim!”

“ Ya of Aren, sen güzel karın için planı birkaç saat daha ileriye atamaz mısın?”

“ Atarım ancak atarsam uyumana yine izin vermem güzelim, o birkaç saati nasıl değerlendireceğimi biliyorsun!” demesiyle oflayarak üzerimden itip yataktan kalktım.

“ Uyutmayın el birliği ile beni!” deyip banyoya girmemle Aren arkamdan söyleniyordu.

“ Böyle giderse uyutmayan tek ben olmayacağım, her an bir minik aramıza katılabilir!” demesiyle elim istemsizce karnıma gitmişti. Düşüncesi bile yüzümü gülümsetse de belli etmedim. Banyodan kafamı çıkarıp lafımı soktum.

“ Çok beklersin Aren Boratay!”

“ Çok beklemem ay parçası bunu sende iyi biliyorsun!” deyip gülmesiyle kapıyı çarpıp banyoya girdim.

Banyodaki işlerimi hızlıca halletmemle odaya girdim. Aren çoktan kalkıp üzerini giyinmişti. Yanından geçip giyinme odasına geçtim. Bugün spor giyinmek istiyordum. Mavi kot şortumu ve beyaz kalın askılı bir atlet giydim. Siyah saçlarımı tepeden sımsıkı bağladım. Makyajımı da yaptığımda artık hazırdım.

Aren, elindeki tabletine dalmıştı. İçeriye girdiğimi fark etmesiyle kalkıp yanıma geldi. Şakağımdan öptü ve elimi tutup aşağıya inmeye başladık.

Bahçede kahvaltı hala hazır değildi. Aren’e baktığımda gülümsemişti.

“ Aren, kahvaltıyı dışarda mı yapacağız?”

“ Yasmin ve Volkan çağırdı güzelim oraya geçeceğiz hep beraber.” Dediğinde kafamı sallamıştım.

Bahçeden garaja doğru yürümeye başlamıştık. Korkut yanımıza koşarak gelmeseyle gülümsemiştim.

“ Günaydınlar efendim, hangi aracı hazırlayayım?”

“ Günaydın koçum, siyap jeepi çıkar bakalım.” Korkut kafasını olumlu anlamda sallayıp gitmişti.

Garajın kapıları açılmış ve Korkut siyah bir jeep çıkarmıştı. Koltuktan inip kapıyı açmaya çalışacağı sırada Aren’in cümlesi ile durmuştu.

“ Ben kullanacağım koçum sen arkadan gelirsin.” Dediğinde Korkut, diğer araçları hazırlamak için gitmişti.

“ Aren alt tarafı kahvaltıya gideceğiz. Orduyla gitmeye gerek var mıydı?”

“ Güzelim sen düşünme bunları, bırak ben düşünürüm” deyip arabaya binmiştik.

Aren, sevdiğim müzikleri açıp yol boyu oturduğum yerden dans etmiş, Aren de bana kaçamak bakışlar atmıştı.

“ Hoş geldiniz buyurun hepiniz!”

“ Ay amanda aman ne tatlı bir bebek bu! Yasmin aynı sen.”

“ Öyledir benim kızım!”

“ Bana da benziyor ya abartmayın, bende sarışın bir adamım!” Volkan’ın kıskanması ile hepimiz gülmüştük.

Yasmin ve Volkan’ın evine gelmiş salona geçmiştik. Birazdan Sıla ve Pars gelecekti. Onlarla tanışacaktım.

Yasmin ve Volkan küçük bebeğe çoktan alışmış görünüyorlardı. Yasmin’e anne olma çok yakışmıştı.

“ Eee bu güzel kızımızın ismi değişti mi? “ Karan’ın sorusu ile gözler ikiliye dönmüştü.

“ Ben yıldızlarımıza isim verdim. Bu güzel kızın ismini de babası koydu. Volkan açıklasın.” Yasmin’in güzel düşüncesi ile Volkan kızını kucağına almıştı.

“ Onu Yasmin’den bile önce görmüş ve bir kız çocuğunun gözlerine vurulmuştum. Mavi gözlerine baktıkça huzur buldum. Kendimi masmavi denizlerde ailece mutlu olduğumuz günleri hayal ettim. Yasmin’den sonra ilk defa bir kızın gözleri beni büyüledi. Sonra benim kızım oldu… Deniz’im… Hep böyle masum ve berrak kalman için her şeyimi feda edebilirim uğruna.. Dünya’m buymuş, meğerse tamamlanmak için Deniz’in gelmesini beklemişiz. Baba olmak çok başkaymış..” dediğinde Yasmin’de sarılmıştı.

Gözlerimden bir damla yaş akmıştı. Çok güzel düşünmüşlerdi. Aren’in elimi tutması ile bakışlarım ona döndü. Göz kırpması ile gülmüştüm.

Kahvaltı masasına geçeceğimiz sırada kapı çalması ile Pars ve Sıla’nın geldiğini anlamıştık. Kucağımda Aslan vardı. Beril’e benziyordu… Mavi ise Aren’in kucağından hiç inmiyordu. Aren’e kız babası olmak çok yakışırdı…

“ Selam millet görüşmeyeli nasılsınız?” İçeriye giren Pars’tı. Yanında ki kısa siyah saçlı kadın ise Sıla olmalıydı.

Birbirlerine çok yakışıyorlardı. Pars Sıla’nın elini hiç bırakmıyordu. Onlara gülümseyip ilk Sıla ile tanıştım. Çok içten davranmıştı. Daha sonra Pars ile de selamlaşıp masaya oturmuştuk.

“ Aslan gel oğlum Aylin teyze kahvalltı yapsın rahat bırak!” Beril, oğluna ne kadar ısrar etsede Aslan bana daha sıkı sarılmıştı. Onun bu haline hepimiz gülmüştük.

Mavi çoktan sandalyeye oturup kahvaltı yapmaya başlamış Aren’e de cilve yapmayı ihmal etmiyordu.

“ Lan sıpa kalk karımın kucağından!” Aren’in Aslan ile uğraşmasını keyifle izliyorduk. Karan da ısrarla Aren ile uğraşıyor oğlunu savunuyordu.

“ Karışma oğluma, istediğine gider kıskanma!”

“ Senin karın değil benim karım!” Aslan’ın tatlı konuşması ile hepimiz kahkaha atmıştık.

“ Ulan bak ne diyor birde!” İkisinin tatlı atışması tüm kahvaltı boyunca sürmüştü.

Aren, Aslan ve bana aşkla bakıyordu. Bunu herkes fark etmiş olacak ki ilk Pars laf atmıştı.

“ Aren, anladık aşıksın karına da kahvaltı yapmadın be koçum bir türlü!”

“ Aylin sana da annelik baya yakıştı aslında!” Beril’in iması ile gülmüştüm.

Aren ise hafifçe öksürüp kahvesinden bir yudum aldı.

“ Karan’la birlikte anlaşma mı yaptın Pars, Aren’i delirtelim diye!”

“ Sende haklısın, benim oğlan da Karan’ın oğlu da senin karına aşık. Kaçırmamak için ona böyle bakman normal!” masadaki herkesin gülmesi ile Aren önündeki peçeteyi Pars’a fırlatmış ve havada kapmıştı Pars.

“ Ulan alayınız gelsin!”

“ Pars, kızdırma adamı, rakipleri artıyor diye morali bozuk!”

“ Kes lan tatavayı! Rakibim yok ulan benim. Aylin benim!”

“ Aren abartmıyor musun canım?” deyip ayağımla dürtmemle Aren’in bakışları bana dönmüştü.

“ Oğlum yok diye nasıl üzerime geliyorlar görüyorsun değil mi? Sen hala çocuk isteme!” demesiyle kocaman gözlerle Aren’e bakıyordum. Gülümseyip konuyu dağıtmaya çalıştım.

“ Şakacı işte, çok şakacıdır kocam aslında!”

“ Bilmez miyiz Aylin!” diyen Karan ve Pars birbirine bakıp gülmüşlerdi.

Kahkahaların havada uçuştuğu bir kahvaltıyı geride bırakmıştık. Kadınlar mutfağa geçmiş erkekler ise bahçede oturuyorlardı.

“ Aylin, Aren’in masada dediği doğru mu? Çocuk istemiyor musun?” Beril’in sorusu ile kahvemi yudumladım ve sandalyede arkama yaslandım.

“ Sadece hazır hissetmiyorum Beril. Biliyorsun çok hızlı oldu düğün işleri. Ailemle yeni düzelttim arayı. Tekrar bir düğün olacak ve ben bu telaşın içinde çocuk düşünmedim, hazır hissetmedim açıkçası. “ dediğimde kafasını sallayıp elimi tutmuştu.

“ Annenin ölümünü biliyorum Aylin, korkmakta haklısın. Çocuğumu yalnız bırakırım düşüncesi sarmış olabilir, ancak böyle düşünmek seni üzmekten başka bir işe yaramaz. Aren seni her ne olursa olsun çok seviyor. Bizlerde hep yanındayız. “ dediğinde gülümsemiş ve elini sıkmıştım.

“ İyi ki sizleri tanıdım. Aile oldunuz bana…” dememle Sıla’da gülümseyip elini elimizin üzerine koymuştu.

Mutfak kapısının bir anda açılması ile üçümüzün bakışlarıda kapıya doğru döndü.

“ Ay valla uyutana kadar öldüm!” Yasmin bebeği uyutup yanımıza gelmişti. Onun bu haline gülmüştük.

“ Ay ben iki çocuk büyüttüm ama gel birde bana sor!” diyen Beril kahvesini yudumluyordu.

“ zor gerçekten, Asil çok yaramaz ikinciyi düşünmüyorum o yüzden!” diyerek Sıla da, Beril’e destek olmuştu. İkilinin bu hallerine gülmüştüm.

“ Hazırsanız çocukları babalara emanet edip dördümüz gelinlik bakmaya gidelim mi?” sorumla çoktan herkes bu anı bekliyor gibi kalkmıştı.

Bahçeye gittiğimizde Aren’in gözleri beni buldu. Anlamadığım bir şekilde huzursuz ve gergin bakıyordu.

“ Biz çıkıyoruz beyler! Çocuklar sizlere emanet!” Beril’in lafı ile hepsi ayaklanmıştı.

Aren yanıma gelip sarıldığında ondan biraz uzaklaştım ve gözlerine bakmaya başladım.

“ Aren bir sorun mu var?”

“ Hayır güzelim. Korkut sizinle olacak. Aradığım an aç telefonu lütfen aklım kalır!” dediğinde kafamı sallamıştım.

Kızlarla çantalarmızı alıp dışarıya çıkmıştık. Korkut’un kapısını açtığı siyah arabaya geçmiştik.

“ Şu model güzel gibi sanki Aylin, ne dersin deneyelim mi?”

“ Evet istediğime benziyor. Sırt dekolteli giymek istiyorum bu sefer.”

“ Hayatım sen isteseydin Aren bir modacıya yaptırırdı istediğini!” Yasmin’in söylemesine gülmüştük.

“ Haklı ama hiç bu strese girmek istemediğim için deneyip alıp gitmek istiyorum!”

“ Aylin de kendimi görüyorum!” Beril’in saçını savurtarak söylediğine gülmüştük ancak Sıla öyle düşünmüyordu anlaşılan.

“ Beril seni tanımasam inanacağım, Aylin ne kadar mütevazi. Sen neredeyse kırk gün kırk gece Mardin de düğün yaptıracaktın bilmiyoruz sanki!” demesiyle Yasmin ve ben bakışıp gülmüştük.

“ Abartma Sıla, ne var benim kocam Ağa! Ona uygun olsun diye yaptım ben!” demesiyle Sıla kafasını umursamazca sallamıştı.

Mağaza görevlisine gösterdiğim gelinliği denemek için kabine girmiştim. Sırt dekolteli, dantel işlemeleri olan ağır ve zarif bir modeldi. Uzun bir duvağı vardı. Rahibe model bir duvaktı ve önlerinde dantel işlemeleri çok zarif gösteriyordu.

Giyip kabinden çıktığımda üç kızda ayağa kalkmış ve bana doğru gelmişlerdi. Üçününde yüzünden anladığım kadarıyla çok beğenmişlerdi.

“ Ay harika görünüyorsun Aylin..”

“ O kadar zarifsin ki..”

“ Bayıldım sana!”

Üçününde yorumlarına gülümsemiştim. Etrafımda dönüp aynaya baktığımda bende kendimi çok beğenmiştim. Görevli kadınla tekrar kabine girip üzerimi değiştirdim. Bu gelinliği alacaktım.

Mağazada işlerimizi hallettikten sonra kızlarla alışveriş yapmış, bir kafede oturmuş ve çok eğlenmiştik. Akşama yaklaştığında hepimizin kocası darlamaya başladığı için Korkut’u arayıp gideceğimiz bilgisini vermiştik.

Önce eve Yasmin’i bırakmış daha sonra Beril ve Sıla’yı bırakmıştık. Aren yine tüm gün aramamıştı beni. Birde çıkmadan aradığımda aç demişti…

Çantamdan telefonumun sesini duymamla aklıma Aren gelmişti. Umusamazca alıp baktığımda tahmin ettiğim gibi arayan Aren’di. Açmadım ve sesize aldım tekrar çantama koydum.

Yaklaşık beş dakika sonra Korkut’un telefonu çalmıştı. Aramayı cevapladığında arayanı kim olduğunu anlamak zor değildi.

“ Yanımda abi.. Tamam bir saniye.” Korkut elindeki telefonu bana uzatmıştı.

“ Yenge abim arıyor seni aramış ulaşamamış!” dediğinde omuz silkmiştim.

“ Konuşmak istemiyorum Korkut kapat telefonu!” dememle Korkut yutkunup önüne döndü.

“ Alo abi, vermesem yengeye zaten az kaldı geliyoruz.” Aren’in bağırışları buradan duyuluyordu.

“ Anladım abi ama yenge konuşmak istemiyor!” demesiyle küfür edip telefonu Korkut’un suratına kapatmıştı.

Onun bu halleri umurumda bile değildi. Beter olsundu…

On dakika sonra bir deponun önünde durduk. Poligona gideceğimizi söylemişti Aren aslında ama bu depoya neden geldiğimizi anlayamamıştım. Arabadan indim ve içeriye yürümeye başladım. İçeriye girdiğimde oldukça genişti.

Tam karşımda koltukla Aren oturmuş beni bekliyordu. Yavaşça ona doğru yürümemle kapı arkamdan kapanmıştı.

Yürümeye devam ettim ve tam karşısında durdum. Gözlerini gözlerimden ayırmadan ayağa kalktı ve önümde dikildi.

“ Neden telefonda konuşmak istemedin?” sesi sakin ama buz gibiydi.

“ Tüm gün arayıp sormayan biriyle ne konuşacağım?” dediğim anda yan tarafta ki sandalyeye güçlü bir tekme attı. Düşen sandalye ile irkilsemde belli etmemeye çalıştım.

“ Beni delirtme kadın! Tüm gün attığın adımdan haberim olmuyor mu sanıyorsun? Bunalma diye aramadım, böyle saçma sapan sebeplerden dolayı benden uzaklaşamazsın!”

“ İlla beni arayıp sorman için korumasız mı çıkmış olmam gerekiyor? İyi o zaman bundan sonra her yere tek gideceğim!” burnumun dibine kadar girmesiyle gülmüştü. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım.

“ Sen ancak korumasız çıktığını zannedersin!” Beni aptal yerine koyması kalbimi kırmıştı. Dudaklarımın titremesiyle gözlerimi kapattım. Açtığımda Aren bana sanki daha çok yaklaşmıştı.

Hiç beklemediği anda omzundan ittim. Birkaç adım geriye sendelemesiyle arkamı dönüp hızlıca çıkışa gitmeye başladım.

Arkamdan koşarak yanıma gelmiş ve kolumdan tutup çekmişti.

“ Bırak, korumasız çıktığımı ancak zannedermişim öyle mi? Sen beni aptal mı sandın? Beni sakın o zamanında düşüp kalktığın aptal yellozlarla karıştırma! ” deyip kolundan kurtulup yine çıkışa doğru yürümeye başladım ancak belimden tutup havaya kaldırması ile çantam yere düşmüştü. Çığlıklarım depoda yankılanıyordu.

“ Bırak beni! Hep böyle yapıyorsun, kalbimi kırıp sonra sevişip unutturmaya çalışıyorsun! Bırak seninle öpüşüp sevişmeyeceğim!” tekme ve yumruklarımı umursamadan beni koltuğa oturtmuştu.

Kendiside yanıma oturmuş belimden kendisine çekmeye çalıştı.

“ Sakin ol, sevişmeyeceğiz! Yanlış anladın beni güzelim. Ben seni kimseyle karıştırmıyorum, aptal olduğunu da düşünmüyorum bunu biliyorsun!” dediğinde sakinleşmiş ve saçlarımı okşamaya başlamıştı.

“ Tüm gün aklım hep sendeydi, Korkut’u elliden fazla aramışımdır. Sen sırf kız kıza eğlen mutlu ol diye bunaltmak istemedim keza Pars, Volkan ve Karan’da öyle…” dediğinde sinirim biraz olsun geçmişti işte.

“ Ayrıca, sevişmeyeceğim ne demek Ulan! Senin tenine dokunmadan, tadını almadan durabilir miyim ben?” deyip biraz daha yaklaşmıştı bana.

“ Bir kere bile arasan bunu sorun etmezdim! Ayrıca bundan sonra korumasız gideceğim her yere, gizlice bile yollamanı istemiyorum!” dediğimde gerilmişti.

“ Ay parçam.. Lütfen benden her şeyi iste ama bunu isteme!”

“ Neden Aren? Bu kadar önlem niye!”

“ Güzelim işimden dola..” sinirlenip ayağa kalkmıştım.

“ Yalan söyleme! Benden bir şeyler saklıyorsun bunu hissediyorum! Eğer öğrenirsem ve kötü bir durumsa seni asla ffetmem Aren!”dememle o da ayağa kalkmış ve karşımda dikilmişti.

“ Ben ne yapıyorsam senin için.. Doğmamış çocuklarım için.. Bunun için bana arkanı dönemezsin!”

“ Aren başka bir kadın yada çocuğun mu va..” sesimin titremesi ile zorla sorduğum soruyu dinlememiş sözümü kesmişti. Bir anda bana gelip sarıldı.

“ Hayır bebeğim.. Benim senden başka gözüm hiç kimseyi görmez! Tek bebeğim de henüz sensin. Ha birde vahşi kızım var!” demesiyle gülmüştüm.

“ Korkuyorum, mutlu bir aile olamamaktan!” dediğimde bana daha çok sarılmış ve boynumdan öpmüştü.

“ Şşşt, korkulacak bir durum yok. Biz bebeklerimizle çok mutlu bir aile olacağız.”

“ Bebeklerimiz derken Aren, hep çoğul konuşuyorsun?” dediğimde gülmüş ve iki elini yanaklarıma koymuştu.

“ Bir tane ile sınırlı kalacağımı düşünmüyorsun değil mi güzelim?”

“ Tam da öyle düşünüyorum!”

“ Önce ilki bir olsun da belkide sen çok isteyeceksin. Aren lütfen karnıma bir bebek koy lütfen Aren!” sonlara doğru sesini incelterek benim taklidimi yapmasıyla kahkaha atmıştım.

“ Karnıma bir bebek koy mu? Böyle bir şeyi rüyanda bile göremezsin canım!” demele gülmüştü.

“ Rüyamda neler görüyorum tahmin bile edemezsin…” demesiyle elimden tutup deponun yan tarafına doğru gitmeye başladık.

İçeriye girdiğimzde tıpkı poligon yeri gibiydi. Atış denemesi Sofia ile daha önce yaptığım için az çok bir bilgim vardı. Gözlüğümü ve kulaklığımı taktım. Hedef tahtasını da yerleştirdiğimde Aren’de atış yapacaktı.

O gözlük veya kulaklık takmadan atış yapmaya başladı. Yan profilden onu izlediğimde kocama bir kez daha aşık oldum. Hayran hayran onu izlerken çoktan atış kağıdı gelmişti.

“ Oo güzel atış Aren Bey!” dememle sıra bana gelmişti.

Aren arkama geçip kollarımı ayarladı. Birkaç taktik verip arkamdan çekildiğinde atış yapmaya başladım. Bittiğinde düğmeye basması ile kağıt gelmişti.

“ Birkaç ıskalamışsın ama onun dışında gayet başarılı güzelim!” deyip dudağımdan öpmüştü.

“ sırada ne var?” dediğimde karşı tarafta ki dart setinin üzerinde birçok bıçaklar saplıydı.

“ Bıçak atışı yapacağız!” dediğinde anlamamıştım.

Aren bıçakların saplı olduğu duvara doğru gitmiş ve bıçakların hepsini toplamıştı.

Bir tane bıçak alıp diğerlerini yanda ki sandalyenin üzerine koydu. Bıçağın keskin ucundan tutup darta doğru fırlattı. Tam ortasına saplanan siyah bıçak ile bana dönüp göz kırpmıştı.

“ Aren, umarım bu durumu günlük hayatında pek kullanmıyorsundur?” dememle gülmüştü.

“ Bazen kullanmak durumunda kalıyorum yalan yok!” demesiyle gözlerimi kocama açıp ona baktım.

“ Nasıl yani?” Aren’in gülmesi ile önüme uzattığı gri saplı bıçağı aldım.

“ Dene bakalım fırlat!” dediğinde çok normal bir şey gibi söylemesine şaşırmış bakıyordum.

“ Nasıl yapacağım, nereden tutacağım?” dediğimde sapından tutabileceğimi söylemişti.

Gri sapından tutup bir hızla bıçağı fırlattım. Bıçak döne döne dartın üzerinde duvara saplandı.

“ ilk atışa göre fena değil!” diyen Aren’e bakıp gülmüştüm.

Zevkliydi aslında, sevmiştim bıçak fırlatmayı.

“ Hoşuna gitti bakıyorum?”

“ Yani sanki karşımda sen varmış gibi hayal ettim, sinirliyim sana çünkü hala öfkeyle de fırlatınca hoşuma gitti!”

“ Bak sen. Hala inatçısın benimle sevişmeyeceksin öyle mi?” demesiyle kafamı sallamamla Aren’in kucağına alması bir olmuştu.

“ Yok öyle bir dünya Ay parçası!” deyip beni sandalyenin arkasında duran masaya yatırdı.

“ Aren ne yapıyorsun bırak biri gelecek!”

“ Korkma kimse ben çağırmadan gelmez!” dediğinde altımda ki kot şortumu çıkarmaya çalışıyordu.

“ Aren hayır! Sevişmek yok!”

“ Tamam yavrum korkma bu kadar bir şey yapmayacağım!” demesiyle şortumu çıkardı.

Tangamı eliyle kenara sıyırması ile masanın ucuna çekti. Kenidisi de sandalyeye oturmuştu.

“ Manzaramın güzelliği…” deyip eğildi ve kadınlığımı kokladı.

“ Ohh mis kokulum..” deyip yavaşça öpmeye başlaması ile kasıldım.

“ Aren.. Sevişmeyeceğim!” Aren bacağımın iç tarafına öpücük kondurup gülümsedi.

“ Hala şu inadın… Merak etme bebeğim ben sevişeceğim!” demesiyle kadınlığımı yalamaya başladı.

“ Ahh, hayır resmen zorla… dokunuyorsun!” dememle gülmüştü.

“ Zorla mı? Buradan bakınca gayet istekli duruyorsun bebeğim!” deyip yalamaya kaldığı yerden devam etmişti.

Bacaklarımı açıp kafasını kadınlığıma bastırdım. İnat falan kalmamıştı. Nerede olduğumuz umrumda bile değildi. Ben kocamı istiyordum!

“ Ahh Aren..”

“ Söyle bebeğim..”

“ Seni istiyorum!”

“ Sevişmek istiyorsun yani?” Bilerek beni kıvrandırması hiç hoş değildi.

“ Kocam istemiyor mu yoksa?” deyip kalkacağım sırada ayağa kalkıp sandayeyi fırlatmıştı.

“ Şu kapıdan içeri girdiğin ilk andan beri çok istiyorum karımı!” deyip dudaklarıma yapışmasıyla gülümseyip öpüşüne karşılık vermiştim.

Aren pantolonunu sıyırması ıslak kadınlığıma erkekliğini sürtmeye başladı. Erkekliğini girişime yaslayıp gözlerime baktı. Gülümsediğim anda kendini içime itti. İnlemelerimiz tüm deponun içinde dağılıyordu.

“ Ahh Kadınım.. Doyamıyorum.. Sanki asırlardır hasretim sana!”

“ Bende doymuyorum sevgili kocam!”

İçimdeki ritmik hareketleri hızlanmıştı. İkimizde sabırsızca sevişiyorduk bugün. Altımızda pekte sağlam olmayan bir masa vardı. Aren içimde ileri geri hareket etmesi ile masada sallanıyordu. Bacaklarımı Aren’in beline dolamıştım.

“ Aren masa sağlam değil gibi!”

“Kırılırsa seni tutarım bebeğim!” dediğinde içimde daha da hızlanmıştı.

Masa sesinin yanına birde bizim vücutlarımızın çarpma sesi de ekleniyordu.

Aren’in elleri aynı zamanda göğüslerimi de sıkıyordu. İnlemelerimiz ve hızlanmamız arttıkça sona yaklaştığımızı anlıyordum.

“ Ahh geliyorum güzel kadınım..”

“ Bende geliyorum Ahhh!” dememle masanın ayağı kırılmıştı.

Aren’e daha çok tutunurken yere düşeceğim sırada Aren kucağına çekmişti. Son kez kendini içime itmesiyle ikimizde aynı anda boşalmıştık.

Aren ayakta bende kucağındaydım. Sandalyeye oturması ile boynuna daha çok sarılıp soluklanmaya başladık. Nefeslerimiz düzensizdi.

“ Aren masayı kırdık!” deyip gülmeye başlamamla Aren’de eğilip dudaklarımı öpmüştü.

“ Böyle giderse evde de masa kalmayacak!”

“ Bir daha odamız dışında bir yerde sevişmeyelim lütfen!”

“ Canımınz nerede ne zaman isterse orada sevişeceğiz dünya güzeli!” deyip dudaklarımı yeniden öpmeye başlamıştı.

“ Hadi gidelim Aren, acıktım!” dememle kucağından indirmişti.

Üzerimizi toparlayıp depodan el ele çıkmıştık…

İki gün sonra düğünümüz vardı ama biz tavşan gibi bulduğumuz her yerde sevişiyorduk. Bu düşünce ile kahkaha atmam ile Korkut ve Aren bana deliymişim gibi bakınca daha çok gülmüştüm…

Onların bakışlarını aldırmayıp arabaya binmemle arkamdan Aren de binmişti. Camdan dışarıyı izlediğimde ise aklıma bir yazarın sözü gelmişti. ‘ Neşeliyim cıvıl cıvılım ama şu hayatta hiçbir şeyin gönlümce olmadığını bir ben bilirim’ tamda beni anlatan bir sözdü…

Aren’in elimi tutmasıyla ona dönüp dizlerinin üzerine yattım. Anneme de ne zaman böyle yapsam saçımla oynardı. Tıpkı Aren’in şu an saçımı oynadığı gibi…

 

Devam edecek..

 

Yıldıza basalım lütfen..

 

yıldızımız parlasın...

Loading...
0%