Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm☽ Bastırılmış Duygular☽

@buket9

 

Bastırılmış Duygular

 

2 gün sonra..

Düğün günü gelip çatmıştı. Tüm hazırlıklar hallolmuştu. Dün gece Aren’i zorla ikna edip Babam ve abimle birlikte kalmıştım. Korkut’e ve ekibi ise peşimden benimle gelmesi şartıyla kabul etmişti sevgili kocam.

Ailemle son kez yemek yemiş, kahve içip dertleşmiştim. Babam’ı şirkete dönmesi için ikna etmiş ve başarmıştım. Düğünden sonra gidecekti…

Abim Konya’dan geleli ise üç gün olmuştu. Tüm sevdiklerim buradaydı. Sofia , Almanya’da çalıştığım iş arkadaşlarım hatta Konya’da ki çocukluk arkadaşım da düğüne gelmişti. Aren onlar için uçak hazırlatmıştı.

Her şey gönlüme göre gidiyordu. Keşke annem de bugünlerimi görseydi. Tek eksik oydu sanki…

Gözyaşlarımı silip yatağın üzerinde çalan telefonumu alıp arayanın Aren olduğunu görmemle gülümsedim. Daha fazla bekletmeden açtım.

“ Alo canım?”

“ Ay parçam.. Özledim seni.. Bitsin bu düğün saçmalığı artık. Ulan zaten karı kocayız hemen balayına gidelim geliyorum!”

“ Aren hayır! Sen konvoy halinde gelip beni alacaksın o kadar!”

“ Güzelim konvoy ne ki, sen iste ben gemileri karadan yürütürüm!” bu haline kıkırdamıştım.

“ Gül bakalım Aylin Hanım, ulan beni maskaran ettin, kapında köpek, ayağına paspas oldum lan!”

“ Aren lütfen abartma! Kızlar geldi ben hazırlanıyorum sevgilim. Sende kalan giden eksik var mı kontrol et ve beni sabırla bekle!”

“ Tek eksin sensin be gözümün nuru!”

“ Aren ama sen böyle yaparsan kıyamam ki!”

“ Geliyim mi seni almaya güzelim, gidelim mi balayına. Ulan bir gündür görmüyorum seni!”

“ Tabiki de hayır! Sen az daha beklersin güçlü kocam sana güveniyorum hadi öptüm!” deyip cevap vermesini beklemeden kapattım.

Kapının tıklatılması ile kızların geldiğini anlamıştım. Kapı açıldığında Yasmin, Sıla, Beril ve Sofia gelmişti. Makyöz ve kuaförde arkalarından girdiğine göre hazırlıklara başlayacaktık.

Önce saçım yapılacak daha sonra makyajım yapılacaktı. En son ise gelinliği giyecektim. Çok heyecanlıydım. Hala heyecanımı yenememiştim. Sanki ilk defa evleniyor gibiydim.

Kızların desteği ile tüm hazırlıklar hızla başlamıştı…

“ Peri kızı gibi oldun, tıpkı masallarda ki gibi..”

“Çok güzel oldun Aylin…”

“ Aren tekrar aşık olacak!”

Tüm hazırlıklar bitmişti. Gelinliğimle aynanın karşısında kendime bakıyordum. Kapının tıklatılma sesi ile hepimiz gelene baktık. Babam ve abim gelmişti. İkisinin de gözleri dolu doluydu. Kızlar odadan çıkarken sadece üçümüz kalmıştık.

“ Prensesim çok güzel olmuşsun!” babamın gelip sarılması ile bende gözlerim dolu ona sarılmıştım.

“ Baba abartma normal gelin olmuş işte sıradan!” Abimin bu cümlesine gülmüştüm.

“ Kıskanma, kızımı daha çok seviyorum diye!” ikisinin bu tatlı atışmasına gülümseyerek bakıyordum.

“ Güzel kardeşim, kapımız sana hep açık. Seni çok seviyoruz ve arkandayız bunu hiç unutma olur mu?” abimin sarılması ile daha fazla gözyaşlarımı tutmamış bırakmıştım.

“ Bende sizi çok seviyorum!” deyip gözyaşlarımı abim silmişti.

Dışardan bir anda yükselen davul, müzik ve korna sesleri ile cama doğru gitmiştik. Aren siyah arabalardan oluşan uzun bir konvoy kuyruğu yapmıştı. Tüm sevdiklerim aşağıda beni bekliyordu.

Aren arabadan tüm ihtişamıyla inmiş ve eve doğru gelmeye başladı. Aynanın önüne tekrar geçtim ve Aren’i beklemeye başladım. Kapının çalma sesi ile anladım ki gelmişti.

Kapıyı açıp içeriye girmesiyle göz göze gelmiştik. Gözlerimiz tıpkı ilk günkü gibi ayrılmıyordu. Büyülenmiş gibi bana bakıyordu.

“ Aren Boratay gelinini almaya geldi! Hazır mısın Ay parçası?” dediğinde gülümsemiştim. Yanıma gelip ellerimi tuttu ve alnımdan öptü. Duvağımı indirip birlikte dışarıya gittik. Herkes alkışlıyor davullar zurnalar hiç susmuyordu. Arabalara geçtiğimizde yine uzun bir konvoy ile düğün mekanına doğru yola çıkmıştık.

Düğünün olacağı mekana gelmiştik. Her yer göz alabildiğince ışıklıydı. Pist oldukça geniş etrafında masalar vardı. Masalar da benim sevdiğim her çeşit çiçek buketleri vardı. Aren bu mekanı benim tarzımda döşetmişti…

“ Beğendin mi güzelim?” Aren beklentiyle benim gözlerimin içine bakıyordu.

“ Aren, çok güzel burası… Her şey rüya gibi..”

“ Tek güzel var o da sensin ay parçam…”

Müzik eşliğinde giriş yapmıştık. Dans etmeye başlamamızla her yer karanlıktı. Sadece ışıklar bizi aydınlatıyordu. Beyaz bulutlar her hareketimizde havalanıyor gibi oluyordu. Aren bir saniye bile gözlerini benden kaçımıyordu…

“ Yapmam dediğim, bana uzak dediğim ne varsa seninle bozdum. İyi ki benimsin Dünya güzelim..”

“ O kadar çok mutluyum ki bu mutluluk bozulacak diye ödüm kopuyor!”

“ Kimsenin bozmasına izin vermem!” deyip eğilip dudağıma öpücük kondurmuştu.

Dans müziği bitmiş sevdiklerimizi ile gönlümüzce eğlenmiştik. Aren, Volkan,Karan, Korkut ve Pars zeybek oynamışlardı. Abim ve babamla karşılıklı oynamak en çok istediğim şeylerden biri olduğu için o hayalimde gerçekleşmişti… Gece yarısına kadar eğlenmiştik…

Artık düğünün bitmesine yaklaşmıştık. Hepimiz çok yorulmuş oturuyorduk. Yadigar abla yanıma gelmiş ve sarılmıştı.

“ Güzel kuzum çok mutlu olun bir ömür inşallah! Biz eve geçiyoruz Gönül hanımla birlikte.” Gülümseyip tam cevap vereceğim sırada kapıdan onu gördüm.

Siyah takım elbiseli, en son gördüğüme göre epeyce kilo almış, saçlarına biraz aklar düşmüştü. Şok içerisinde ayağa kalkmamla Yadigar abla da benim baktığım yere baktı.

“ Oğlum! Engin…” Yadigar abla yıllardır görmediği oğlunu karşısında görmesi ile daha fazla ayakta duramadan Gönül Hanım’a tutunmuştu. Gözlerinden yaşlar akmayı hazır bekliyor gibiydi.

Engin’in bize doğru gelmesi ile Aren hızla yanıma gelip beni arkasına almıştı. Ne olduğunu anlamamıştım.

“ Anne nasılsın?” Engin ve Yadigar abla karşı karşıya gelmişlerdi yıllar sonra..

Engin neden bugün çıkıp gelmişti peki?

“ Oğlum!” deyip sarılmıştı Yadigar abla.

Etraf bir anda Aren’in adamları ile dolmuştu. Aren ısrar kolumdan çekiştirip götürmeye çalışıyordu.

“ Aren bırak tanıyorum, Yadigar ablanın oğlu!”

“ Aylin hiçbir şey bilmiyorsun Sadi seni güvenli bir yere götürecek, arkadan çıkman lazım yürü!” ne demekti şimdi bu?

Hiçbir şey bilmiyorsun ne demekti…

“ Aren bırak!”

“ Aylin!” Engin adımı seslenerek yanıma gelmeye çalışmasıyla başta Aren olmak üzere tüm adamları bana etten duvar olmuşlardı.

“ Geri bas Ulan! “ Aren’in bağırışı ile adeta yer gök titremişti. Sadi hemen önümde durduğu için göremiyor sadece konuşulanları duyuyordum.

“Ne oldu Aren? Neden saklıyorsun Aylin’i benden? Biz onunla beraber büyüdük, aramıza giremezsin!”

“ Siktirtme lan çocukluğunu! Ya şimdi siktir olup gidersin yada burada sıkarım kafana!”

“ Aren oğlum ne oluyor?” Yadigar ablada en az benim kadar şaşkındı.

“ Yadigar Hanım, oğlunuz hiç masum değil! “

“ Sen çok mu masumsun Aren Boratay!”

“ Ulan ben senin gibi milleti kandırıp organlarını almıyorum pezevenk! Sicilya’nın organ mafyası Engin Topal!” demesiyle Yadigar abla da benim kadar şok olmuştu.

“ Ne.. organ maf.. oğlum doğru mu?”

“ Niye karımın peşine düştün lan! O zarfı ona niye gönderin şerefsiz!” deyip Aren kendini tutamamış bir yumruk geçirmişti Engin’e.

Zarfı gönderen E.T Engin miydi yani? Aren Engin’i yere yatırıp arka arkaya yumruk atıyordu. Sadi dalmışken hemen kaçıp Aren’in yanına gittim. Kimse durdurmuyor öylece izliyordu.

“ Aren, yeter ne olur öldüreceksin! Aren yeter!” diye bağırmamla son yumruğu havada kalmıştı.

“ Aylin git!” demişti ancak benim gitmeye niyetim yoktu.

“Hala çok güzelsin..” Yerde kan içinde yatan Engin’in cümleleri ile kaşlarım çatılmış şok içinde ona bakıyordum.

Engin bu halde benimle bu şekilde konuşma cesaretini nerden buluyordu ?

“ Ulan ben senin amına koymaz mıyım lan sen kimin karısına güzel diyorsun it oğlu it! Orospu çocuğu piç!” arka arkaya yumruk sallıyor kulaklarım uğulduyordu.

Sanki ruhum burada değildi. Yadigar ablanın yere düşmesi ile kendime geldim ve koşarak ona doğru gittim.

“ Yadigar abla, aç gözünü ne olur! Aren yardım et!”

Aren ve korumalar koşarak gelmişti. Yadigar ablayı kucaklayıp gitmişlerdi. Aren’in elleri kan içindeydi. Bana dokunacağı sırada ondan uzaklaştım ve Yadigar ablanın peşinden koştum. Arkamdan bağırışlara aldırmıyordum.

Beril ve Yasmin’in gelip kolumu tutmasıyla tuttuğum gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Beril’in bana sarılması ile hıçkıra hıçkıra ağladım. Sinirlerim artık çok bozulmuştu.

“ Aylin, bize gidelim önce gelinliği çıkaralım sonra hastaneye geçeriz.” Demesiyle kafamı salladım. Gelen arabaya binmiş ve Keskin’in evine doğru yola çıkmıştık.

Yol boyu ağlamıştım. Beril bana destek oluyor yanımdan ayrılmıyordu.

“ Gel canım sana kıyafet getirdim. Duş al önce!” demesiyle gelinliğimi çıkartmama yardımcı olmuştu.

Duşa girip kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Su aktıkça gevşediğimi hissediyordum. Ne kadar zaman burada kaldım bilmiyorum ancak elim ayağım buruşmuştu. Duştan çıkıp Beril’in benim için çıkardığı bornozu giyip odaya geçtim.

Yatağın kenarındaa Aren’i otururken görmemle olduğum yerde durdum. Gözümün önüne Engin’i dövdüğü anlar geliyordu. Aren yanıma geldiğinde geri gideceğim sırada kollarımdan tutup kendine çekti.

“ Yapma. Uzak durma!”

“ Aren..” beni susturmuş ve elimden tutup yatağa götürmüştü.

“ Üşüme bebeğim giydireyim seni!” deyip bornozumu çözüp çıkarmıştı.

Karşısında çıplaktım ancak o transa geçmiş gibi davranıyordu. Önce iç çamaşırlarımı giydirdi. Daha sonra Beril’in uzun elbiselerinden giydirdi. Saçlarım ıslak olduğu için taradı ve kurutma makinası ile kurutmaya başladı.

Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Kurutma işlemi bittiğinde yere oturmuş dizlerime başını koymuştu. Önce bir süre ikimizde konuşmadık. Daha sonra diz kapaklarımdan öpüp gözlerime bakmaya başladı.

“ E.T zarfı geldiğinde araştırdım ve Engin Topal olduğunu öğrendim. Pislik sana takık ruh hastasının teki çıktı. Organ mafyası olduğu için ülkeye girememiş bir süre o yüzden annesinin karşsına çıkmamış. Yıllarca uzaktan ikinizide izlemiş.” Aren konuştukça şok oluyordum. Nasıl bunca yıl fark edememiştim.

“ Düğünde karşımda görünce kan beynime sıçradı. Sana yanımda asılması ile gözüm döndü Aylin! Bana o şerefsiz için trip atıp uzaklaşmazsın! “ cevap bekler gibi bana bakmaya başlaması ile öksürüp konuştum ilk defa…

“ O kadar dövmene gerek yoktu Aren, öldürecektin ben olmasam! Sen katil değilsin. Benim sevdiğim adam böyle değil!” dediğimde gerilmişti.

Yerden kalkıp yanıma geldi ve sarıldı.

“ Korktum sana bir şey olacak diye.. Seni benden almaya geldi diye gözüm döndü!”

“ kimse beni alamaz senden! Senin karınım ben!” dememle başımdan tutup kendine çekip öpmüştü.

Öpüşü hızlı ve aceleciydi. Dudağımı ısırması ile onu kendimden itmeye çalıştım ancak Aren beni bırakmıyor daha çok kendine çekiyordu. Kalkmaya çalışmamla Aren yatağa yatırıp üzerime çıkmıştı. Ondan uzaklaşıp biraz olsun itmiştim.

“ Aren ne yapıyorsun çekil üzerimden!” dememle erkekliğini bana bastırması ile inledim.

“ Ahh Ne yapıyorsun bırak!” beni sanki duymuyordu.

“ Aren yeter! Gidiyorum ben!” dememle beni duymuş ve anında durmuştu.

“ Nereye? Gidemezsin!”

“ Yadigar ablaya bakmaya gideceğim!”

“ Beraber gidelim, bir şeyi yok serum takılı bitince eve gideceğiz.” Demesiyle kafamı sallayıp yataktan kalkmıştık.

“ Engin’e ne…”

“ Anma şu piçin adını!” Bir anda bağırıp sözümü kesmesi ile ne olduğunu anlamadım.

“ Sanane, ne olduysa oldu! “ dediğinde kafamı sallayıp yanından geçip çıktım.

Herkes salondaydı. Beril beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

“ Aylin canım bir şeyler hazırladım gel yiyelim!”

“ Canım istemiyor Beril eline sağlık!” Aren de peşimden gelmişti.

Oldukça dağınık bir haldeydi. Hafif Kıvırcık olan saçları dağılmış, gömleği kanlıydı. Ona arkamı dönmüştüm.

“ Korkut nerede? Hastaneye Yadigar ablanın yanına gidecektik!” dememle herkes Aren’e bakmıştı.

“ İşi var, ben götürürüm yürü!” deyip kolumdan tutacağı sırada kolumu çektim. Sinirlendiğini biliyordum.

“ Seninle bu halde mutfağa bile gitmem! Bir süre de Yadigar ablaya gözükme!” dememle kolumdan tutup kendine çekmesi ile kaşlarımı çattım.

“ Ne varmış halimde? Ben o piç oğlunun gerçek yüzünü gösterdim!” demesiyle bana biraz daha yaklaşmıştı.

“Ya benle gidersin yada bu evden adım bile atamazsın!” herkes bize bakıyordu. Kolumu elinden kurtarıp omzundan ittim.

“ Senden izin almıyorum, istediğim yere giderim! Gel de engel ol!” deyip çıkışa doğru yönelmemle arkamdan bağırıyordu.

“ Ulan beni delirtme! Seni orada koruyacağım diye o şerefsiz kaçmış! Hiçbir yere gitmiyorsun! Deyip kapıyı açacağım sırada çarpıp engel olmuştu.

“ Benim mi suçum ha? Korumasaydın da kaçırsaydı beni!” Aren kapıya yumruk atmasıyla sıçradım.

“ Ulan ne biçim konuşuyorsun sen ha! Beni delirtme Aylin, bulur gözünün önünde gebertirim onu!”

“ Gebert! Gebertte bir daha yüzümü bile göreme! Katil misin sen ha?”

“ Benden bir adım bile uzaklaşmazsın duydun mu? İstediğin deliğe git seni bulur yine koynuma alırım! Benden gidemezsin bunu o kafana sok!”

“ Yeter, yeter duydun mu yeter! Ben istesem giderim ruhun bile bulamaz beni! Kandırma kendini, senin gücün bana sökmez!” dememle Aren kapıya duvarlara yumruk atmaya başlamıştı.

“ Gidemezsin ulan benden! Gebertirim lan herkesi! “ diye sayıklıyor etrafı yumrukluyordu.

Karan, Volkan ve Pars gelip onu tutmaya çalıştılar. Beril ve Yasmin beni kolumdan tutup içeriye götürdüler. Aren’i ilk defa öyle görüyordum. Delirmiş gibi etrafa saldırıyordu. Kimsenin onun durdurmaya gücü yetmiyordu.

Ben sinirlendiğim için gideceğim demiştim ama Aren çok öfkelenmişti. Neden gitmem onu bu hale getiriyordu?

“ Beril benim Yadigar ablaya gitmem lazım!”

“ Karan ve ben seni götüreceğiz tamam mı canım bekle burada.” Deyip Karan’ın yanına gitimşti.

Beş dakika sonra Beril ve Karan gelmişti. Aren’i nereye götüdüklerini sormamıştım.

“ Aylin, hadi gidelim!” demesiyle evden çıkmıştık.

Arabaya bindiğimizde yol boyu Aren’i sormak istedim ancak bir türlü soramadım. İçim içimi yiyordu.

“ Aren nerede sevgilim?” Beril’in sorusu ile bakışlarım arabayı süren Karan’a dönmüştü.

“ Pars ve Volkan onu Pars’ın evine götürdü. Bir duş alsın yemek yesin kendine gelsin!” demesiyle tekrar pencereye dönmüştüm.

Hastaneye geldiğimizde Yadigar ablanın odasına girmemle Korkut’u başında beklerken bulmuştum. Hemşire gelmiş ve serumu çıkarıyordu.

“ Yadigar abla iyi misin?” deyip yanına gitmemle elimi tuttu.

“ İyiyim kuzum sen kötü görünüyorsun. Aren oğlum nerede?”

“ O.. Evde..” Yadigar abla bir sorun olduğunu anlamıştı.

“ Aylin, kızım sakın bu olay yüzünden kocanla aranı bozma! Benim artık Engin diye bir oğlum yok! Bana bu acıları reva gören, masum insanların kanına giren bir evladım yok!” deyip ağlamaya başlamasıyla sarıldım.

“ Yadigar abla ben buradayım üzülme ne olur!” deyip onu yataktan kaldırdım.

Korkut koluna girmiş ve arabaya geçmiştik. Karan’ın evine götürmek istesem de Korkut ile gitmek istediğini ve eve gitmek istediğini söylemişti.

“ Yok kızım Gönül merak etmiştir. Eve gideyim Korkut beni götür evladım!” demesiyle ısrar etmemiştim. Eve gitmek istemiyordum. Beril’e doğru dönüp mahcubiyetle bakmaya başlamıştım.

“ Beril, ben bu gecelik sizde kalsam olur mu?”

“ Aylin, bu gecelik ne demek Allah aşkına ne kadar ayıp! Duymamış olayım. İstediğin kadar kal!”

“ Tabiki Aylin, zaten sen gelmek istemesen bile bu sefer ben bırakamazdım seni” dediklerinde gülümsedim ve arabaya binmiştik.

Yol boyu bu yaşadıklarımı düşündüm. Her şey o kadar güzeldi ki, çok güzel başlamıştı. Düğünüm istediğim gibiydi. Tüm gece eğlenmiştik. Bu geceyi kocamın kolları arasında uçakta kapatabilirdim. Balayı için bu gece yola çıkacaktık…

Gözyaşlarım istemsiz akmaya başlamıştı. Sanki bana mutluluk haramdı. İki gün mutlu olsam bir şekilde kötü olaylar beni buluyordu...

“ Aylin, geldik canım hadi gel” Beril’in seslenmesi ile daldığım düşüncelerden çıktım.

Yavaşça arabadan indim. Merdivenlerden yukarı çıkıp Beril’in benim için hazırlattığı odaya geçtim. Üzerimi bile çıkarmadan yatağa uzanmıştım.

Yatakta havalanmam ile gözlerimi açmaya çalıştım. Tanıdık koku burnuma dolmuştu. Aren beni kucağına almış yatağa yatırıyordu.

“ Aren..”

“ Şşt uyu güzelim.” Deyip yatırmış ve üzerimi örtmüştü. Alnımdan öpüp yataktan kalkacağı sırada bileğinden tutmamla durdu.

“ Gitme..”

“ Buradayım.” Deyip yatağa girmiş ve beni kendisine daha çok çekmişti.

Sabah zorda olsa gözlerimi açmıştım. Aren yanımda yatıyor hala uyuyordu. Aren’i öperek uyandıracağım sırada midemin bulantısı ile banyoya koştum. Arkamdan Aren uyanmış sesleniyordu.

Klozete eğilip kusmamla Aren yanıma gelmişti. Saçlarımı toplamasıyla boynumdan öptü.

“ git lütfen!” dememle tekrar kusmuştum. Aren peçete ile ağzımı silmişti.

“ Dün üşüttün tabi!” demesiyle beni kucağına alıp odaya götürmüştü.

“ İyi misin güzelim? Dinçer’e gidelim bir baksın yada o gelsin mi?”

“ Aren, iyiyim üşüttüm ondan! Hadi aşağıya inelim acıktım!” dememle ikimizde aşağıya inmiştik.

Herkes aşağıda çoktan uyanmıştı. Kahvaltı masası nerdeyse hazırdı. Beril bizim için oradan oraya koşuyordu. Onun bu haline gülümsedim.

“ Hadi Aylin, gel hazır dünden beri yemedin!” dediğinde Aren elimi tutup masaya doğru ilerletmişti.

Herkes yerini aldığında oturup kahvaltımızı yapmaya başladık. Dün kötü şeyler olmamış gibi davranıyorduk. Aren sürekli tabağıma sevdiğim yiyeceklerden koyuyordu.

“ Siz balayına gidin gelinde Mardin’e gidelim!” Karan’ın daveti ile hepimiz dikkatimizi ona vermiştik.

“ Ay evet, çok isterim sizle Mardin’e gitmeyi. Konaktakiler soruyordu ne zmandır.” Beril’in sesi ile gülümseyip Aren’e bakmıştım.

“ Aren, balayımızı Mardin de mi geçirsek?” sessizce Aren’e doğru fısıldadığımda gülmüştü.

“ Nasılsa başka ülkelere senin işinden dolayı sık sık gideceğiz. Mardin’e bir daha nerede gideceğiz?” dememle elimi tutup öpmüştü.

“Balayını Mardin’de mi yapsak Güzelim?” Aren’in masaya doğru dönüp yüksek sesle sorması ile herkes ona dönmüştü.

“ Davet ederlerse bu ekiple gitmeyi çok isterim!” neşeli çıkan sesimle ilk tepki Beril’den gelmişti.

“ Nasıl yani Yurtdışına gitmeyecek misiniz?”

“ Yurtdışına hep gideriz biz!” Aren’in cümlesi ile kafamı sallamıştım.

“ O zaman bu akşam yolculuk var!” Karan’ın cümlesi ile hepimiz gülmüştük.

Bakalım Mardin’de neler olacaktı. Bekle bizi Mardin Boratay ailesi geliyor…

 

Devam edecek…

 

OY VERMEYİ UNUTMAYALIMMM

Diğer bölüm SEZON FİNALİ :)

Loading...
0%