Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26. Bölüm☽Kaçış Planı☽

@buket9

☽ Kaçış Planı

 

Bir gün, çok güzel bir hikayenin içinde, göğsüm genişlemiş, yüzüm çiçeklenmiş olacak... Biliyorum bir gün benimde yüzüm gülecek. Gözyaşlarımın tohumları filizlenecek… Biliyorum bir gün inandığım ve duyduğum her şey doğru olacak. Tuttuğum hiçbir dal elimde kalmayacak hissediyorum…

Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti. Aren’i yatağında bırakıp sessizce kalktım. Biraz hava almak istemiştim. Merdivenlerden sessizce inip arka bahçeye çıkan kapıyı açtım. Sabahın ayazı yüzüme çarpmasıyla tüylerim diken diken oluyordu. Ne tuhaf ki bu durumdan rahatsız olmuyordum.

Tüm gece düşünmekten gözümü bile kırpadığım için kafamın içi de allak bullak olmuştu. Beni tek anlayan karnımda ki bebeğimdi. Bu eve gelirken, hayatımın en özel ‘ evetini’ derken çok hayal sığdımıştım oysa ki.

Onun için ailemi çiğneyip evlendim. O çocuk istedi diye çocuk yaptım. Tüm bu düşüncelerle kafamda adeta bir şimşek çakmıştı. Kaşlarımı çatıp etrafa bakmaya başladım. Gözlerimi açıp kapattım ama beynimde ki sesler susmuyordu. Üzerini örttüğüm, bastırdığım tüm duyguları gün yüzüne çıkarıyolardı.

Aren ile erkenden evlenmem… Çocuk istemesi.. Tüm bunlar… Hepsi onun bu sakladığı yalanı öğrenince sırf onu terk etmeyeyim diyeydi… Beni kendine mühürlemek istemişti.. Çocuğumuz için ondan vazgeçemeyeceğimi düşündü…

Ellerimi kafamın iki yanına koyup gözlerimi kapattım. Allahım deliriyor muydum yoksa?

“ Allah kahretsin! Aptal Aylin.. Aptalsın!” hıçkıra hıçkıra ağlıyıp önümde duran sandalyeye öfkeyle bir tekme attım.

Yanaklarım gözyaşlarımla ıslanmış, nefes almakta zorlanıyordum.

“ Neden kandırdın beni neden?” yere çöküp ağlamam iyice artmıştı.

Güneş doğmak üzereydi. Bir an önce kendimi toparlayıp kalkmam gerekiyordu… Beni bu halde görmemesi gerekiyordu…

Yavaşça kalktım ve düşen sandalyeyi düzelttim. Korumaların sesini duymamla hemen içeriye girdim. Aşağıda ki tuvalete girip elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktığımda oldukça kötü görünüyordum. Göz altlarım yorgunluğumu ve uykusuzluğumu ele veriyordu. Gözlerim ise çektiğim acıyı gösteriyordu sanki…

Sessizce tuvaletten çıkıp tekrar odaya çıktım. Aren hala uyuyordu. Yatağa geçip yorganın altına girmemle ısınmaya başladım. Aren bana doğru dönüp kendine çekmesi ile sarılmıştı.

“ Güzelim, üşümüşsün.” Uyku sersemi ile dediğinde hiç cevap vermedim.

Bana daha çok sarılmasıyla gözlerimi kapattım. Birkaç saat de olsa uyumam gerekiyordu.

“ Güzelim, sabah oldu hadi kahvaltı yapalım.” Aren’in yüzüme kondurduğu öpücüklerle bir anda irkilip kalkmıştım.

Bana tuhaf tuhaf bakan Aren’e gülümsemeye çalıştım.

“ Korktum bir an. Hadi kahvaltı yapalım acıktım.” Deyip yataktan kalkıp banyoya gittim.

Elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirmiştim. Odaya girdiğimde Aren bıraktığım yerde duruyordu.

“ Ben kahvaltı hazır mı bir bakayım.” Deyip yanından geçip gideceğim sırada bileğimden tutmasıyla durmak zorunda kalmıştım.

“ Neyin var? Niye kaçıyorsun benden?” demesiyle gözlerine baktım.

Eğilip dudaklarını öpmeye başladım. Bana inanması gerkiyordu. Öpüşüme anında karşılık vermiş ve belimden tutup ben kendine iyice yaslamıştı. Zorda olsa ayrılıp gülümsedim.

“Dün pek uyuyamadım ondan sanırım canım.” Dediğimde oda gülümsemişti.

“ Ben ineyim sen gel olur mu?” dememle kafasını sallayıp banyoya girmişti.

Aşağıya indiğimde Yadigar abla kahvaltı hazırlıyordu. Hava serin olduğu için salonda yapacaktık kahvaltıyı. Yadigar ablaya yardım ettiğimde Aren’de gelmişti. Hep birlikte masaya oturmuş sessizce kahvaltımızı yapıyorduk.

Yadigar ablanın bir anda ayağa kalkıp kumandayı almasıyla ona bakmaya başladık. Haberlere pür dikkat bakıyor ve televizyonun sesini açıyordu. Ekranda oğlu Engin’in fotoğrafını görmemle bende kalkıp yanına gittim. İkimizde koltuğa oturmuş haberleri dinliyorduk.

“ Dün gece Sicilya’da birçok hastaneler de yangın çıktığı tespit edildi. Alınan verilere göre hastanelerde illegal işler yapıldığı ve Sicilya’nın ünlü organ mafyası Cerrah kod adlı Engin Topal’ın alnında Baron mührü ile hastane önünde asılmış ceseti bulunduğu edindiğimiz son dakika bilgileridir!” Dediğinde bir anda Aren’e dönüp bakmamla o da bana bakıyordu.

Yadigar abla ağlamaya başlamasıyla kalkıp onu sakinleştirmeye çalıştık. Aren doktor’u çağırmıştı. Gönül abla ile birlikte bileklerine kolonya döküyorduk.

“ Nasıl işlere bulaştın sen oğlum.. O insanlara nasıl kıydın sen.. Ben seni böyle mi yetiştirmiştim..” Yadigar ablanın feryatları ile benimde gözyaşlarım akmaya başlamıştı.

Bir anda Aren’in kolumdan tutup bahçeye çıkarması ile ne olduğunu anlayamamıştım.

“ Sen niye ağlıyorsun Aylin? O pislik hak ettiği gibi geberip gitmiş. Onun arkasından mı göz yaşı döküyorsun sen!” diye öfkeyle bağırması ile hayretler içinde Aren’e bakıyordum.

“ Ben insan olduğum için evladını kaybeden bir annenin feryadına ağlıyorum! Seni de bu durum hiç alakadar etmez!” deyip yanından geçip gitmiştim.

Bir insanın kanına daha girmişti. Ben balayında çok eğlendiğimizi, güzel vakit geçirdiğimizi zannerderken o insanların canını almakla meşgulmüş…

Artık emindim. Daha fazla burada kalamzdım. Kalbimin sızladığı bu şehirde yaşamak beni yoracaktı. Bugün bu ülkeyi terk edecektim…

Yadigar Ablaya doktor serum takıp gitmişti. Aldığı ilaçlı serum onu uyutmuştu. Aren birazdan şirkete gidecekti. Salonda koltukta otururken yanıma gelmişti.

“ Şirkete gitmeyecek misin?”

“ Yok iyi hissetmiyorum!”

“ Neler yapacaksın bugün?”

“ Yasmin’e uğrarım evdeymiş. Kızlar da oraya gelecek sanırım.” Dememle kafasını sallamıştı. Eğilip alnımdan öpmüş ve evden çıkmıştı.

Aren şirkete gider gitmez yatak odasına gidip telefonumdan Sofia’yı aradım. İkinci çalışta hemen açmıştı.

“ Alo güzellik beni mi özledin sabahın köründe!” Sofia’nıın neşeli sesini es geçerek direkt konuya girdim.

“ Sofia, üç saate oraya geleceğim. Bana küçük bir çanta hazırla. Sahte kimlikleri ve pasaportları çıkar. Nakit para da koymayı unutma! Hepsi benim kasada var biliyorsun!”

“ Aylin neler oluyor?”

“ Sofia vakit yok lütfen, gelince anlatırım. Benim için en yakın uçak saatlerini de araşıtırır mısın? Almanya da durmayacağım.”

“ Aylin beni korkutuyorsun!”

“ Söz gelince anlatacağım çabuk ol ve benden başka kimseyle muhatap olma!” deyip cevap beklemeden telefonu kapatmıştım.

Çantamı aldığım gibi hızla evden çıktım. Korkut kapıda beni karşılamıştı. Korkut’un gelmemesi gerekiyordu. Gülümseyerek arabaya gitmemle peşimden geldiğinde göz devirdim.

“ Korkut senin gelmene gerek yok Keskin’in evine gidiyorum orada yeterince adam var zaten.”

“ Yenge ama abim bana bir bilgi vermedi.”

“ Ben veriyorum ya Korkut, bir de abine gerek yok!” dediğimde ısrar etmemiş kafasını sallamıştı.

Hızla arabaya binip evden uzaklaştım. Yasmin’e gidiyordum. O her şeyi bana itiraf edecekti.. Etmek zorundaydı.. Az da olsa hatrım varsa bunu yapmak zorundaydı…

Yarım saatlik yolculuk sonrası Yasmin’in evinin bahçesine park ettim. Arabadan inip zile basmamla beklemeye başladım. Kapıyı evdeki çalışan orta yaşlı eşarplı bir kadın açmıştı. Gülümseyip içeriye davet etmesi ile girdim.

“ Yasmin nerede?”

“ Deniz’i uyutuyor, siz oturun ben çağırayım” diyen kadına gülümseyip koltuğa oturdum.

Kadın içeriye gitmişti. Midem biraz bulanıyordu. Ellerim titriyordu. Derin nefesler alıp beklemeye başladım.

Çok geçmeden Yasmin gülerek gelmişti. Bana doğru gelip sarılmak istemesiyle ayağa kalktım ve ellerimle durmasını sağladım. Bu hareketime şaşırmıştı.

“ Aylin bir şey mi oldu?” Nereden başlayacağımı bilmiyordum.

Önce hangi yalanı soracağımı şaşırmıştım.

“ Haberleri izledin mi?”

“ Hayır ne olmuş?”

“ Gerçi senin çok önceden bile haberin vardır, o yüzden bakma gereği bile duymuyorsun değil mi?” Yasmin hiçbir şey anlamayıp bakmaya başlamıştı.

“ Neler oluyor Aylin?”

“ Onu bana sen söyleyeceksin Yasmin!” birden bağırmamla bir iki adım gerilemişti.

“Hiçbir şey anlamıyorum.”

“ Söylesene Yasmin bana hiç yalan söyledin mi?” dememle anlamıştı.

“ Aylin bak ben..”

“ Sen ne? Sana bir kez soracağım ve sende bana ilk defa dürüst olacaksın!”

“ Baron.. Baron aslında Aren’di değil mi?” dememle gözyaşlarımızı ikimizde artık tutma gereği duymuyorduk.

“ Cevap ver!” diye bağırmamla sıçramıştı. Ağlıyor kafasını olumlu anlamda sallıyordu…

Oydu işte. Sevdiğim adam, çocuğumun babası.. Kırmızı bültenle aranan, her gün haberlerde yaptığı devrimler konuşulan.. Herkesin tanıdığı ama kimsenin bilmediği Baron.. Kamer örgütünün kurucusu..

“ Neden… Neden ya neden?” ağzımdan tek bu soru çıkıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

“ Aylin bak düşündüğün gibi değil. İzin ver Aren açıklasın sana!”

“ Bugüne kadar susmuş bundan sonrada sussun.. Birdaha karşıma çıkmayın! Yalanlarınızda boğulun!” diyerek kapıya doğru gitmeye başladım.

“ Ne sanıyorsun Aylin, Aren seni bırakır mı? Onun bebeğini taşıyorken birde! Kendini kandırma nereye gidersen git seni anında bulur!” dönüp Yasmin’e baktığımda elim istemsizce karnıma gitmişti.

“ Aren’e söylemeyeceksin! Bana bunu borçlusun, duydun mu?” dediğimde kafasını olumsuz anlamda sallayıp ağlamaya devam ediyordu.

“ Yapamam… Bu onun en büyük hakkı!”

“ Yakında boşanma dilekçesi de gelir. Avukatı sen olursun büyük ihtimalle. Tek celsede boşanmamız için elinden geleni yapacaksın!” Yasmin yanıma gelmişti.

“ Kendini kandırmayı kes artık! Hiçbir Allah’ın kulu sizi boşayamaz! Baron’un gücünü bilmiyorsun Aylin…” Son kez ona bakıp even çıkıp hızla arabaya bindim.

Yasmin çoktan haber uçururdu. Bir an önce havaalanına gitmeliydim.

On beş dakika içinde havaalanına gelmiştim. Uçak birazdan kalkacaktı. Tüm işlemleri halledip uçağa yerleşmiştim. Telefonum çoktan uçuş modundaydı. Aren çoktan haberi almıştır. Belki de delirmiştir. Düşünüyordur bugüne kadar sakladım bu aptal nasıl öğrendi diye…

Gidiyordum işte. Bana kendimi yükmüşüm ya da yokmuşum gibi hissettiren tüm yalancı hayatlardan gürültüyle çıkıyordum. Ne demişler her zaman gemiler batmaz bazende sular çekilir…

Almanya’ya ayak bastığımda taksiye atlayıp hemen Sofia’nın kaldığı eve geçtim. On dakika içinde eve gelmiştim. Kapıyı çalmamla Sofia açmıştı.

“ Aylin, öldüm meraktan Aren elli kere aradı açmadım!”

“ İyi yapmışsın Sofia. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum..” içeriye geçip çalışma odasına gitmiştik.

“ Neler oluyor Aylin? Neden kaçıyorsun?”

“ Sofia, haberlerde gördüğümüz Baron… Aren’miş…” dediğimde sesim titremişti. Ağlamamak için gözlerimi kapatıp bekledim.

“ İnanmıyorum!”

“ Sofia, Aren buraya gelecektir. Ona sahte kimliklerden bahsetme. Yerimi de Almanya’ya yakın bir yer söyle oralarda arasın beni, uzağa gideceğim çünkü…”

“ Çok dikkatli ol! Diğer hatta iletişim halinde olalım. İyi ki kötü günler için bu kimlik hat her şeyi ayarlamışız.” Dediğinde sarılmıştım…

“ Sofia bir şey daha var.”

“ Ne oldu? Ay yüreğime indireceksin bir gün sen benim!” gülümseyip elini tuttum. Elini karnıma götürmemle anlamıştı.

“ Aylin.. Hamilesin…” dediğinde ikimizde ağlıyorduk.

“ Yalnız değilim bebeğim var.” Deyip sarılmıştım…

“ Hadi ben çıkıyorum. Seni çok seviyorum iyi ki varsın canım arkadaşım..”

“ Asıl sen iyi ki varsın. Dikkatli olun!”

Evden çıkıp kapıda bekleyen taksiye bindim. Geçen yıl çalışırken Rocky, Sofia ve bana sahte kimlik pasaport yapmıştı. Onları hatıra diye saklarken bir gün lazım olacağı aklıma bile gelmemişti…

Çantamdan çıkardığım kimliğe baktım. Angel Nikola… Rocky seçmişti isimleri.. kullandığım telefonu Sofia’nın evine bırakmıştım. Yeni hat ve telefonu aktif hale getirdim.

Taksinin durması ile indim ve havaalanına girdim. Gideceğim yer Kuzey Makedonya’ydı. Çok daha uzağa gitmek isterdim ancak acil kalkan ve boş olan başka bilet yoktu.

Tüm işlemleri halledip uçağa bindim. Birazdan havalanacaktı. Yanıma yüklü bir nakit para almıştım. Onunla ilk olarak bir ev kiralayacaktım. Düşünecek ve plan yapacak çok vaktim olacaktı…

“ Buyurun iki aylık kira parası.”

“ Hayırlı olsun Aylin Hanım, bir ihtiyacınız olursa ben birinci kattayım.”

“ Tamamdır teşekkür ederim.”

Uçaktan inmiş ve eskiden Sofia ile gelip ev kiraladığım caddeye gelmiştim. Burada yine bir ev kiralamış ve iki aylık kira parasını da az önce ödemiştim. Bir süre burada kalmayı ve ne yapacağımı düşünecektim..

Ev eşyalıydı ve bende çok eşya ile gelmemiştim. Elimdeki çantayı kenara atıp eve girdim. Bir oda ve bir salonu vardı. Odalar çok büyük değildi. Bana yeterdi…

Çantamdan telefonumu çıkarıp Sofia’yı aradım. Eminim beni çok merak etmişti. İkinci çalışında açmıştı.

“ Aylin, neredesin öldüm meraktan!”

“ Sakin ol iyiyim. Ev tuttum yeni girdim.”

“ Nereye gittin?”

“ Makedonya.”

“ Eskiden gittiğimiz yerler mi?”

“ Evet. Aren geldi mi?”

“ Ay sorma geldi. Yürüyen trafo gibi Aylin.”

“ Ne dedi?”

“ Seni sordu. Bilmiyorum sana söylerim diye bana da söylemedi ama yakın yerlerde olacağını söyledi dedim.”

“ İnandı mı sence?”

“ Hiç sanmıyorum. Eğer onunla konuşursan, çok kısa bir sürede bulup getireceğimi bilsin dedi!” gözlerimi devirip kendimi koltuğa attım.

“ Sence hamile olduğumu biliyor mu?”

“ Bilmiyorum bahsetmedi hiç.”

“ Her şey için çok teşekkür ederim Sofia.”

“ Aylin ne yapacaksın? Var mı planın?”

“ Planım yok tabiki Sofia. Benim tek planım bebeğimizi nasıl söylesem diye düşündüğüm zamanlardı. Kandırılacağımı hesap edemedim!”

“ Aylin, Aren seni bulur. Gözlerinde o kararlılığı gördüm. Asla pes etmeyecek ve asla senden vazgeçmeyecek.”

“ Biliyorum. En azından doğum yapana kadar saklanmak istiyorum. Sakin bir hamilelik geçirmek istiyorum.”

“ Burası bildiğim yerler, burada bir düzen kuracağım. Evden çalışmayı düşünüyorum. Dışarıya bile çıkmak istemiyorum. Sahte kimlik kulandığım için Aren’in bulması zorlaştı nasılsa. En yakın zamanda da Almanya’dan boşanma davası açaçacağım ki beni orada sansın!”

“ Aylin bu adam senden boşanmaz!”

“ Çekişmeli olur Sofia, eninde sonunda boşanacağız! Neyse ben biraz yatacağım canım yorgunum. Konuşuruz sonra.” Deyip telefonu kapatmıştım.

Sabahtan beri doğru düzgün bir şey yemediğim için midem bulanıyordu. Yakınlarda bir market vardı önce oraya gidip birkaç malzeme alacaktım.

Çantamı alıp evden çıktım. Kısa sürede markete geldiğimde sepete yiyecek bir şeyler koydum. Sepet dolduğunda şimdilik bu kadarı yeter diye düşünüp kasaya gittim. Ödemeyi yapıp poşetleri alıp çıktım.

Eve giderken buraları ne kadar çok özlediğimi farkettim. Eve gidip biraz dinlendikten sonra gezintiye çıkacaktım.

Evin yakınlarına geldiğimde sokakta bir sürü motorsikletli geçiyordu. Hepsi simsiyah giyinmiş, kaskları ve motorları bile siyahtı. Gezi gibi bir şey mi vardı acaba?

Daha fazla oyalanmadan eve girmiştim. Aldığım yiyeceklerden biraz atıştırıp odaya geçmiştim. Biraz uyumak ve kendimi biraz olsun toparlamak istiyordum. Bebeğim için bunu yapabilirdim, yapacaktım…

Devam edecek…

 

Kısa bir aradan sonra tekrar görüşmek,

yorumlarınızı okumak

beni çok heyecanlandırıyor.

desteklerinizi bekliyorum :)

 

Sizce bundan sonra neler olacak?

 

Aren ve Aylin eskisi gibi olacak mı?

 

Oy vermeyi lütfen unutmayın :)

Loading...
0%