@buket9
|
☽ Baron’un Ay Parçası☽
YILDIZA BASMAYI UNUTMAYIN. OY SAYILARI ÇOK DÜŞÜK.
DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM LÜTFEN :) Sabah mide bulantımın etkisiyle uyanıp koşarak banyoya gittim. Sabahları belli bir süre kadar bulantım geçmiyor beni halsiz bırakıyordu. Yatağa tekrar gidip uzandım. Kendime gelip kahvaltı yapmam gerekiyordu. Kendimi bir hayli ihmal etmiş bebeğim içinde doktora gidememiştim. Yataktan yavaşça kalkıp mutfağa geçtim. Kahvaltılık bir şeyler ayarlayıp salonda ki masaya getirdim. Televizyonu açıp kahvatımı etmeye başladım. Meyve suyumu mutfakta unuttuğumu anlayıp kalkıp tekrar mutfağa gittim. Döndüğümde gözüm anlık televizyona kaymış ve Baron ismini görmemle olduğum yerde durup haberi izlemeye başladım. “ Bir son dakika gelişmesini sizlere aktarıyorum sayın seyirciler. Ünlü örgüt kurucusu Baron ve Kamer çetesi bu sefer Makedonya’da görüldü.” Dediği anda koltuğa tutunup oturdum. Ayaklarım beni taşıyamıyordu sanki. Aren gelmişti. Beni bulmuştu işte… Ondan en fazla bu kadar zaman mı kaçabilmiştim? Gözyaşlarımı silip haberin devamını pür dikkat dinledim. “ Sabaha karşı havaalanı pistinde iki uçakta yangın çıktığı bilgisini alan polis ekipleri, uçağın pilotlarını ellerinden asılı bir şekilde buldular. İki pilot arasında ise bir pankart asılmış üzerinde bir not bulunmuştu. Notta ise şöyle yazıyordu;
Baron, Ay Işığının parladığını görene dek durmayacak!” Polis ekipleri bu mesajın kime ve hangi amaçla yazıldığını araştırıyor!” Aren bana kendince mesaj göndermişti. Öfkeyle kalkıp televizyonu kapattım. Aniden kalktığım için başımın dönmesi ile koltuğa tekrar oturup gözlerimi kapatıp baş dönmemin geçmesini bekledim. “ Bir daha bok görürsün Ay ışığını falan!” kendi kendime öfkeyle bağırıp çağırıyordum. Aklıma gelen fikirle yavaşça kalkıp odama gittim. Komodinin üzerinde ki telefonu alıp Yasmin’i aradım. Madem biliyor yerimi neden karşıma çıkmamıştı ki? İkinci çalışında açmıştı. “ Alo kimsiniz?” “ Yasmin benim Aylin!” “ Aylin, seni çok merak ediyorum iyi misin?” “ İyiyim, Yasmin o beni buldu değil mi? Yeri mi biliyor!” diye sorduğumda Yasmin önce konuşmadı. “ Makedonya’ya ayak bastığın ilk andan beri bulmuştu. Kendisi gelmeden adamları çoktan etrafını sarmıştı. Kartallar hep seninleydi Aylin.” “ Kartallar mı?” “ Motorsikletli grup!” dediğinde kaşlarımı çatıp sessizce olan biteni hazmetmeye çalışıyordum sanki. “ Nasıl ya nasıl bu kadar hızlı buldu?” “ Aylin sana en başında demiştim.. Baron’un gücünden kaçamazsın. Kabullen lütfen.” “ Neden çıkmıyor peki karşıma? Yüzü yok tabi çıkamaz!” “ Karan ve Beril hamilelik konusunda uyardılar. Bebeğe ve sana bir şey olur korkusuyla uzak duruyor.” Elim istemsiz karnıma gitmiş gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı. “ Biliyor yani!” sesim titremişti. “ Biliyor canım.. Çok sevindi Aylin. Tüm duyguları o an bir arada yaşadı sanki. Mutluluk, öfke, korku.. En çokta kendine kızıyor.” Dediğinde bir hıçkırık kaçmıştı boğazımdan. “ Aylin ne olur ağlama. Bak zor şeyler yaşıyorsun evet ama bu zor zamanları Aren ile el ele vermeden atlatmanız imkansız. Bebek için bunu yapmalısın.” “ Yapamam. Beni kandırdı, hepiniz yalan söylediniz!” artık öfkeyle hem ağlıyor hem de bağırıyordum. “ Haklısın Aylin, ama o an öyle olması gerektiğine inandı ve sakladı senden. Onu bir kere dinle. Çok pişman. “ “ Neyse, teşekkür ederim benim kapatmam gerekiyor!” deyip cevap beklemeden kapatmıştım. Gözyaşlarımı silip odadan çıktım. Salona geldiğimde koltukta kafasını arkaya yaslayan Aren’i görmemle olduğum yerde durdum. Nasıl girmişti bu? Kafasını arkaya yaslamış gözleri kapalıydı. İkimizde hiç konuşmamıştık. Sustukça sinilerim bozuluyordu. “ Neden geldin?” ilk sessizliği dayanamayıp bozan ben olmuştum. Kafasını yavaşça kaldırıp beni baştan aşağı süzmeye başlamıştı. Kalbim onu görmenin etkisiyle oldukça hızlı atıyor, avuç içlerim terliyordu. Salonun ortasına ateş yakmışlar gibi sıcak basıyordu. “ Seni özledim!” Yalandan gülüp kafamı iki yana sallamamla oturduğu yerden kalktı. Bana doğru gelmeye başlamasıyla heyecanım daha da artmıştı. “ İyi git şimdi de!” Ondan kaçmıyor koltuğun kenarına tutunuyordum. Aramızda bir adımlık mesafe kala durmuştu. Gözlerime bakıyor bazende bakışları dudaklarıma kayıyordu. Tüm irademi yıkmaya çalışıyor ancak bu sefer kolay olmayacaktı… “ Seni almadan gitmeyeceğimi biliyorsun!” dediğinde kafamı sallamıştım. “ Sinirlenmek istemiyorum, kavga etmek istemiyorum ve en önemlisi seni görmek istemiyorum!” dediğimde söylediklerim onu hiç etkilemiyor öylece dümdüz bir surat ifadesiyle bakmaya devam ediyordu. “ Haklısın, öfkelenmemelisin. Bebeğimiz için..” dediğinde kafamı kaldırıp gözlerine bakmaya başladım. ‘ Bebeğimiz için..’ Bir cümle ne kadar can yakarsa o kadar canım yandı ve yine bir cümle ne kadar mutlu ederse o kadar mutlu edip kalbimin atışını değiştirmişti. Gözlerimden bir damla yaş süzüldü. Elim karnımdan hiç inmiyor bebeğimi öyle koruduğumu düşünüyordum belkide.. Aren’e baktığımda gözleri karnıma kaymıştı. “ Ne güzel.. Bebeğini düşünmen ne güzel.. O yüzden git!” dediğimde bir adım daha atmıştı. “Ulan Baron bırakır mı şu saatten sonra sizi!” dediğinde iyice öfkelenmiştim. “ Bırakır, bırakacak! Bir yalanını daha duymaya tahammülüm yok! Baron’muş! Ne Baronusun sen pardon? Uyuşturucu mu, kaçakçılık mı ne? Tabi ya Beyimiz hepsini kapsıyor!” öfkeyle onu itmiştim ancak bir milim bile kıpırdamadı aksine bana daha çok yaklaştı. “ Haklısın ama beni dinle, açıklayayım kendimi! Kurban olurum size ağlama artık!” “Neyi açıklayacaksın ya? Sırf beni kendine muhtaç etmek için hızlıca evlenmek istediğini mi yoksa iyice hiçbir yere gidemeyeyim diye çocuk yaptığını mı? Hangi birini anlatacaksın!” Gözyaşlarım yağmur gibi akıyor önümü görmekte zorlanıyordum. Elimin tersiyle silsem de yerine fazlaca yenisi ekleniyordu. “ Ulan asıl muhtaç benim! Ben sana muhtacım. Kokuna, tenine, sesine, gülüşüne her yerine muhtacım lan! Ölüyorum kızım görmüyor musun? Üç günde ne hale geldim lan ben! “ artık oda bağırıyor daha çok üzerime geliyordu. “ Bunların hepsi yalan! “ “ Yalan olmadığını sende çok iyi biliyorsun Ay parçası!” “ Kes artık! Aylin diyeceksin bundan sonra!” onu itmek için kaldırdığım kollarımı tutup kendine çekmesiyle burunlarımız çarpışmıştı. “ Demeyeceğim ulan var mı? Ay parçam, karım, bebeğimin güzel annesi diyeceğim!” kollarından ne kadar kurtulmaya çalışsam da izin vermedi. Dibime girmesi ile özlediğim o kokusu da ciğerlerime dolmuştu. “ Evlenmeden sana söylecektim gerçekleri ama duygularından emin değildim, hep söylemek istedim ama korktum lan gidersin diye. Hep fırsat kolladım söylemek için. Bu yüzden hamile olmanı istemedim. Sevdiğim kadından bir çocuğum olsun istedim. Baba olmak istedim! Tek sakladığım buydu. Hislerim, dokunuşum gerçekti güzelim!” Aren’in anlık dalgınlığından yararlanıp ittim. Geriye sendelemesi ile uzaklaştım. “ Yakında boşanma dilekçesi gelir. Sende uzatma anlaşmalı tek celsede bitsin!” dediğimde kahkaha atmaya başladı. Yavaşça üzerime doğru gelmişti. “ Şu dünya üzerinde, bizi boşayacak bir Allah’ın kulu göster bana!” sesi sakin ama sertti. Bu cümlesi bile beni titretmeye yetmişti. Onun gücü bu cümleden bile anlaşılıyordu ancak pes etmeyecektim. Gerekirse yokuşa sürecek ama yine de vazgeçmeyecektim. Onun gibi bende biraz daha yaklaştım. Sesimi sakin ama sert tutmaya çalıştım. Öfkemi gizleyip yüzüne doğru eğildim. “ Yakında dilekçeler eline ulaşır. Bundan sonrasını avukatlarımız halledecek.. Baron!” dediğim anda beni belimden çekip dudaklarıma yapışmıştı. Ne olduğunu anlayamamış sadece düşmemek için ondan destek almıştım. Omuzlarından tutunuyordum o ise hasretle dudaklarımı öpüyordu. Karşılık vermiyor öylece duruyordum. Kendime gelmemle omuzlarına vurup itmeye çalıştım ancak kıpırdamıyor beni daha çok kendine çekiyordu. Attığım tekmeleri havada kapıp bacakları arasında kıstırıyordu. Karşılık vermedikçe öfkesi artmış ve dudağımı ısırmıştı. Dudağımın acısı ile inleyip dudaklarımı hareket ettirmemle dilini içeriye sokmuştu. Özlemiştim dudaklarının tadını. Kendimi anlıkta olsa karşılık verirken bulmuştum. Kafamı iyice geriye çekmemle dudaklarımız ayrıldı ama beni bırakmadı. “ Bırak.. Çekil istemiyorum!” Boynumu, göğüs oluğumu hasretle öpüyordu. “ Hiç mi özlemedin beni? Seviştiğimiz günleri hiç mi özlemedin? Çok özledim seni kadınım!” “ Bırak diyorum sana! Bu sefer beni kandırmana izin vermeyeceğim!” “ Kandırmıyorum yavrum, söz sen ne dersen o!” “ Boşan o zaman!” “ Bebeğimiz için affet beni..” “Senin kimliğin ortaya çıkınca ne olacak ha? Bebeğim babasız büyüyecek! Ben sensiz olacağım! “ Aren’den uzaklaştığım an beni tekrar kucağına almıştı. Koltuğa oturması ile benide kendine çekti.. “ Böyle bir şey olmayacak güzelim. Ben her ihtimali düşündüm. Yakalansam bile hapislerde çürümeyeceğim. Sizi ölsem bırakmam bana güven!” dediğinde kucağından inip koltuğa oturdum. Bu sefer engel olmamıştı. “ Şu konuşmayı evlenmeden önce en kötü evlendikten sonra yapman gerekiyordu. Eğer o zamanlar söyleseydin sevdiğim için kabul ederdim ancak şimdi düşünmem gereken bir bebeğim var. Onun hayatını kimsenin mahfetmesine izin vermem, senin bile!” “ Bebeğimiz! Bırakta ben düşüneyim bunları. Ulan bırakta ben koruyayım ailemi!” “ Daha fazla konuşmak istemiyorum. Git lütfen!” dediğimde gözlerime bakmıştı. Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Onun yanında oldukça daha çabuk ikna olacaktım. Elimi karnıma koyup derin derin nefesler aldım. Arkamı dönmemle Aren mutfağın girişinden bana bakıyordu. “ Bir kere dokunayım!” dediğinde yine üzerime gelmeye başlamıştı. “ Ne.. Neye?” sesim titremişti. Onun gözleri ise karnımdaydı. “ Bebeğimize!” dediğinde önümde diz çöküp tişörtümü yukarı sıyırdı. Açılan karnıma elini koymasıyla gerildim. Kafamı başka tarafa çevirip ona bakmamaya çalıştım. Elinin yerini ıslak dudakları alınca istemsizce saçlarına gitti elim. Ne kadar uzak dursam da aramızda ki çekim bizi birbirimize yakınlaştırıyordu. Karnımı öpmeye başlayınca gözümden bir damla yaş aktı… Dudağımı ısırıp hıçkırığıma engel oldum. Aren karnımdan biraz daha aşağıları öpmeye başlamıştı. Kasıklarıma doğru yol alması ile inlememek için kendimi zor tuttum. “ Aren..” “ Şşşt izin ver.. öyle hasretim ki..” deyip şortumu sıyırmasıyla saçını çekmiştim. “ Dur lütfen.. Seni affetmeyeceğim!” dediğimde durmuş ve şortumu geri çekmişti. Ayağa kalkıp bana bakmaya başlaması ile gözlerimi kaçırdım. “ Şimdi gidiyorum ama sırf bebeğimiz için.. Sizin için sizden uzak duruyorum!” deyip son kez bakıp evden çıkıp gitmişti. Dakikalardır tuttuğum gözyaşlarım akmaya başladığında hıçkıra hıçkıra yere çöküp ağladım. Kederime kızdım.. Kaderime kızdım.. Bizi bu hale getiren kocama, aşık olduğum adama kızdım… Kapının çalması ile yavaşça oturduğum yerden kalktım. Mutfaktan çıkıp kapıyı açtığımda karşımda elinde poşetler olan ve bana gülümseyerek bakan Korkut’u beklemiyordum. “ Korkut.” “ Yenge.” “ Ne işin var burada?” “ Sana marketten bir şeyler aldım. Yeğenim bir şey isterse bana seslen ben kapıda olacağım.” Deyip eşyaları mutfağa bırakmak için girmişti. “ Korkut beklemene gerek yok git sen!” “ Olur mu yenge burada bir başına..” “ Korkut git, ayrıca yenge değil Aylin!” “ Ben gideyim en iyisi yenge.” Deyip çıkmıştı. Hızla masanın üzerinde ki telefonumu elime aldım ve Aren’i aradım. İlk çalışta açmıştı. “ Alo?” “ Korkut’a söyle beklemesine gerek yok, ayrıca alışveriş yapmıştım bir daha yapmada yollamada!” deyip telefonu yüzüne kapatmıştım. Öfkeyle koltukta otururken telefonun mesaj sesi ile koltuğun üzerindeki telefonu alıp baktım. Mesaj Aren’den gelmişti. ‘ Bende seni çok seviyorum bebeğimin güzel annesi..’ Mesaja gülümsemiştim. Elimde değildi. Bir sözü ile sinirim uçup gidiyor, ben ne kadar uzaklaşsam da kendimi yine ona gülümserken buluyordum… Telefondan Sofia’yı bulup aramıştım. Bir yola çıkmış ve sonuna kadar da gidecektim. Üçüncü çalışta açmış meraklı sesi dolmuştu kulaklarıma… “ Aylin, iyi misin canım?” “ İyiyim Sofia, bana burada çalışan avukat arkadaşının numarasını atar mısın?” “ Aylin bak iyi düşün..” “ Sofia atar mısın yoksa ben kendim avukat bulacağım.” “ Gönderiyorum.” Deyip kapatmıştım. Beş dakika içinde bir telefon numarası gelmişti. Başar Baysal isminde bir avukat. Numarayı kaydettim ve aradım. “ Alo?” “ Başar Baysal ile mi göüşüyorum?” “ Evet, siz kimsiniz?” “ Başar Bey ben Aylin Boratay. Numaranızı arkadaşımdan aldım. Boşanma davası hakkında görüşmek istiyorum. Bana yardımcı olur musunuz?” “ Tabi Aylin Hanım. Ben Makedonya’dayım. Sizin için uygunsa akşam sekizde atacağım konumda buluşalım detayları görüşelim.” “ Tamamdır haber bekliyorum.” Deyip kapatmıştık. İki saat vaktim vardı. Önce duşa girip biraz rahatlamam gerekiyordu. ☽ Duştan çıkmış ve biraz bir şeyler atıştırmıştım. Şimdi giyinecek ve Başar Bey’in attığı konuma gidecektim. Siyah uzun bir elbise tercih ettim. Bayadır makyaj yapmadığımı fark ettiğim için hafif bir makyaj yapıp saçlarımı maşaladım. Aynadan son kez kendime baktığımda gayet güzel görünüyordum. Çantamı alıp odadan çıktım. Taksi çağırdığımda son kez evi kontrol edip evden çıktım. Korkut gitmemiş ve kapıda bekliyordu. Beni görünce hemen yanıma geldi. “ Yenge bir yere mi gidiyoruz? Hemen araba şurada gel gidelim.” “ Korkut ben sana ne dedim?” “ Ne dedin yengem?” “ Aylin benim ismim. Ayrıca ben taksi ile gideceğim beklemene gerek yok burada!” “ Yenge Allah aşkına yapma, Abim çok perişan halde üzmeyin birbirinizi.” “ Korkut, bu konuyu konuşmak istemiyorum. Sana iyi akşamlar!” deyip gelen taksiye binip gitmiştim. Restaurantta geldiğimde Başar Bey’i aradım. Gözüm bir yandan etrafa bakıyordu ancak telefonu çalan biri görememiştim. “ Aylin Hanım geldiniz mi?” “ Evet, sizi göremiyorum.” Dediğinde karşı masadan uzun boylu, otuzlu yaşlarında, kumral gamzeli bir adam gelmesiyle anlamıştım. Telefonu kapatıp yanıma geldiğinde gülümsemişti. “ Merhaba, hoş geldiniz şöyle geçelim!” “ Hoş buldum.” Deyip masaya doğru geçmiştik. “ Aylin Hanım nasılsınız?” “ İyiyim Başar bey siz?” “ Bende iyiyim. Size nasıl yardımcı olabilirim buyurun.” Demesiyle gülümsemem solmuştu. “ Nereden başlayacağımı bilemiyorum, ama bizi uzun ve zorlu bir yol bekliyor Başar Bey, eşim biraz zor biri.” “ Ben ne zorlar gördüm tek celsede boşadım!” dediğinde gülmüştü. “ Öyle mi ne güzel o zaman. “ deyip Aren’i ve boşanmak istediğimi, bebeğimi anlatmıştım. “ Anladığım kadarıyla boşanma taraftarı değil ve size saplantılı.” “ Evet, bu evlilik zarar görüyor artık ve bebeğim etkilensin istemiyorum. Aren o kadar zor ki şu an bile burayı basabilir diye gerginim!” dediğinde karşımda ki adam kahkaha atmıştı. “ Gevşeyin biraz Aylin Hanım. Bana güvenin sizi boşamak için elimden ne geliyorsa yapacağım!” dediği anda yanımda ki sandalye çekilmişti. “ Allah Allah elinden ne geliyormuş anlat bakalım avukat!” kocaman gözlerle yanıma oturan Aren’e bakmamla Başar Bey’de anlamıştı. “ Sanırım Aren Bey sizsiniz?” “ Ta kendisi!” “ Senin burada ne işin var?” “ Dünya güzeli karım, asıl senin ne işin var?” “ Aren Bey, lütfen zorluk çıkarmayın. Siz işleri ne kadar yokuşa sürerseniz sürün Aylin Hanım istemiyorsa bu boşanma eninde sonunda gerçekleşir.” Başar Bey’in konuşmasıyla Aren çenesini sıvazladı daha sonra bana bakıp güldü. “ Hakim boşamazsa ve birbirimizi sevdiğimizi anlar bir öfkeyle eşimin dava açtığını anlarsa ne olur peki avukat?” “ Kendinizi kandırmayın, böyle bir hakimi nereden bulacaksınız. Çok küçük bir ihtimal bu.” “ Sen soruma cevap ver, sana ne belki de hakim benim babamın oğlu ne biliyorsun!” dediğinde Başar Bey’in yüzündeki gülümseme solmuştu. Aren’in hukuk bilgisi ikimizi de dumura uğratmıştı. “ Hayal kurma, hakimi mi tehdit edeceksin boşama bizi diye!” “Sırf gönlün olsun diye dava açmana karışmayacağım, hatta ben ayarlayacağım avukat sana! Kabul mu güzelim?” “ Ya sen ne saçmalıyorsun? Gönlüm olsun diye mahkemeye mi gideceğiz?” “ Sen kocanı hiç tanıyamamışsın yavrum!” deyip elini masanın altından bacağıma koymasıyla gerildim. Elini tutup çekmek istedim ancak izin vermedi. “ Aren Bey, Devleti mi oyalayacaksınız?” Aren gözlerini kısıp karşısında ki adamı dinliyordu. Eli ise hiç rahat durmuyor elbisemin altından çıplak bacağıma dokunuyordu. “ Ben değil siz oyalıyorsunuz, ben size olacakları söyledim. Hala kararlı mısınız karımın avukatı olmaya?” “ Dediğim gibi pes etmem, göreceksiniz sizi boşatacağım!” Aren gülmüş ve bana bakıp göz kırpmıştı. “ Oldu o zaman sana iyi çalışmalar Avukat. Gel güzel karım evimize gidelim.” Deyip beni zorla kaldırıp peşinden sürüklüyordu. “ Bırak kolumu! Neydi bu saçmalık?” Çıkışa gelip arabaya geçmiştik. “ Bir daha bu puştla görüşmeyeceksin!” “ Sana ne!” “ Ulan ne demek banane Karımsın sen benim, karnında çocuğumuz var!” “ Hadi ya yeni mi aklına geldi!” “ Bak beni çıldırtma güzelim, sizin için sizden uzak durmak ne kadar zor sen bilmezsin. Zaten zor dayanıyorum benim kafamın tasını attırma İstanbul’a götürürüm seni!” “ Hiçbir şey yapamazsın! Eve götür beni!” İkimizde hiç konuşmamıştık o saatten sonra. On dakika içinde evin önünde durmuştu araba. Hızla inip kapıyı sertçe çarptım. Çantamdan anahtarı sinirle arıyor ancak bir türlü bulamamıştım. “ Of nerede bu lanet anahtar?” diye söylenirken Aren arkamdan gelip tek elini belime sarması ile kafamı kaldırdım. Boynuma doğru eğilip nefesini üfledi. “ Sakin ol dişi kaplanım. Anladık karnında benim kanımdan bir bebek taşıyorsun da bu sinir bu güzel bedene biraz fazla değil mi sence ?” demiş ve boynumdan öpmüştü. Diğer eliyle anahtarı çevirip kapıyı açmasıyla içeriye girdim. Peşimden geleceği sırada önüne geçtim. “ Hayırdır?” “ Gideceğim, su içmeye çıkmıştım.” Dediğinde saçımı savurup salona geçtim. Arkamdan sabır çekiyordu. “ Asıl bana sabır versin Allah!” “Evet güzelim haklısın.” “ İçtiysen git uyuyacağım!” “ Sen uyu ben giderim.” Dediğinde sol kaşımı kaldırıp onun yüzüne bakmaya başladığımda bana doğru gelmişti. “Gelme!” “ Neden? Etkileniyor musun yoksa? Affederim diye mi korkuyorsun?” “ Ne münasebet!” “ Ne o zaman?” üzerime daha çok gelmişti. “ İstemiyorum!” “ Anladım.” “ Güzel şimdi git işim var.” “ Bu saatte ne işi?” “ Avukatımla özel görüşeceğim.” “Hay avukatının şarap çanağına!” sessizce söylediği şeyi duymuştum. “ Bir şey mi dedin avukatım hakkında?” Öfkeyle aramızda ki mesafeyi kapatmasıyla geriledim. “ O herife orada dokunmadıysam sırf senin için! Ama benim sabrımı zorlama, beni kışkırtma! Görüşmeyeceksin, boşanmayacağız dedim bitti!” “ Görüşeceğim ve boşanacağız göreceksin!” dememle sandalyeye tekme atması ile geriledim. “ Ulan kıskanıyorum seni, görüşmeyeceksin o orospu çocuğuyla! Hiçbir hakim de bizi boşamaz! Deli gibi aşığım kızım sana! Köpek gibi Pişmanım. Ulan beyinimi sikeyim bizi bu hale soktum, hamile halinle neler yaşatıyorum sana! Affetme zaten beni sen! Ama gitme Aylin. Uyuyamıyorum geceleri. Evimize dönelim. Söz karşına çıkmam ama evimizde dur. Bana geleceğin günü sabırla beklerim ben.. Senin bana küsmen benim ölümüm demek, yapma ay parçası Baron sana köpek gibi aşık!” ☽ Devam edecek… |
0% |