@buket9
|
☽ Baron Kanunları ☽
Aylin Boratay… Sabah Yadigar ablanın telaşlı çağırmasından sonra Aren ile birlikte salona koşmuştuk. Yadigar abla masanın kenarından tutunmuş ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Televizyona kitlenmiş öylece duruyordu. Önce Aren daha sonra da ben yanına gitmiş ve Yadigar ablanın baktığı yere kafamızı çevirmişik. Televizyonda Aren’i görmemle kafamdan aşağı bir şeyler boşalmış ve ayaklarım bedenimi daha fazla tutamamıştı sanki. Koltuğa oturmamla gözyaşlarım yağmur gibi akmaya başladı. Aren’e baktığımda kendini çabuk toparlayıp yanıma gelmişti. “ Güzelim ağlama, ben her şeyi halledeceğim. Sen sadece bebeğimizi düşün.” Kulaklarım uğulduyor hiçbir şeyi duymuyordum. Gözyaşlarımdan dolayı etrafı bulanık görüyordum. Aren ellerimi tutuyor, gözyaşlarımı siliyor ve aynı zamanda teselli cümleleri kuruyordu. Ancak hiçbirini işitmiyordum. “ Kurban olduğum bana bak Aylin, bu haberler yalan. En geç akşama kendimi aklarım ben, sen düşünme bunları güzelim. Bebeğimize bir şey olacak üzme kendini ne olur!” “ Nasıl düşünme ya! Görmüyor musun neler yazmışlar? O seks kasetleri yoksa.. yoksa senin mi..” “ Hayır bebeğim! Savcı kendi pisliğini bana yıkmış. Sen kafanı yorma böyle şeylere hepsini halledeceğim!” Kapının kırılma sesi ile birden ayağa kalkmıştık. İçeriye Sadi ve yanında birkaç koruma girmişti. Yadigar abla adamlara doğru gitmesiyle Aren olaya müdahale etmişti. “ Sadi ne oluyor?” “ Baron gitmemiz gerek acil!” “ Keskin’e söyle dediğimi yapsın!” “ O iş tamam, birazdan burada olur!” ikilinin konuşmasından hiçbir şey anlamıyordum. “ Ne oluyor?” “ Güzelim kısa bir süre ayrı kalacağız. Sana ulaşacağım merak etme. Keskin sana göz kulak olacak. Seni çok seviyorum. Her şey düzelecek meleğim, dünya güzelim.” Deyip alnımdan öpmüş ve gitmişti. Yadigar abla ve ben birbirimize bakıp kalmışken içeriye Karan ve Beril gelmişti. Beril koşarak gelip bana sarılmıştı. Etrafımda bir şeyler oluyor ancak ben anlamıyordum. “ Aylin iyi misin? Gel otur ayakta kalma.” “ Neler oluyor Karan? Aren nereye gitti?” Karan cevap vermeden içeriye Volkan ve Yasmin de gelmişti. “ Aylin, polisler gelecek birazdan. Sana söylediklerimden başka bir şey söyleme olur mu?” Ev bir anda dolmuş ve her kafadan ses çıkmaya başlamıştı. Nefes alamıyor boğuluyor gibi hissettim. Herkes üzerime gelip bir şeyler söylüyor ama ben duymuyordum. “ Yeter ya yeter! Ne oluyor? Biri bana anlatsın!” herkes bir anda bağırmamla suspus olmuştu. İlk söz alan Yasmin olmuştu “ Aylin senin avukatınım şu saatten sonra. Birazdan polisler Baron için gelecekler. Büyük ihtimalle seni sıkı bir sorguya alacaklar ama korkma. Baron’u bu sabah haberlerde öğrendiğini söyleyeceksin. Ondan öncesinde bilmediğini, bilsen asla evlenmeyeceğini, Aren’e çok öfkeli olduğunu, onunla evli kalmak istemediğinden bahsedeceksin. Aren de bu zamanda kendini aklayacak merak etme. Senin hiçbir işle ilgin olmadığını anlayınca bırakacaklar.” Gözlerimi kısmış Yasmin’in dediklerini algılamaya çalışıyordum. “ Baron, Aren oğlum muymuş yani? Doğru mu?” Yadigar abla bazı şeyleri yeni yeni anlıyor olacak ki kendi kendine konuşuyordu. “ Aylin toparlan lütfen, bebeğin için dik durmak zorundasın. O çıkan haberler doğru değil. Baron tecavüzcü değil. Terörist değil. Savcı iftira atarak Aren’i içeriye atmak ve kendi pis işlerini kapatmak istiyor. Kocana inanmaktan bir an bile vazgeçme. Aren halledecek!” Bir anda ayağa kalkmıştım. Sinir yine tüm bedenimi esir almıştı. “ Halledecek öyle mi? Nasıl halledecek? Haberlerde hakkında pis şeyler yazarak mı, kaçak yaşayarak mı, karısına çocuğuna bu korkuları yaşatarak mı? Nasıl Yasmin konuşsana! Birazdan polisler beni sorguya alacak, tutuklanacağım belki de! Sebep ne, eşim Baron! Onu kaç kere uyardım, eğer bebeğime bu korkuları yaşatırsan seni asla affetmem dedim. Boşarım yüzümüzü bile göremezsin dedim. Bana bir açıklama bile yapmadan gitti! Söyle ona şu saatten sonra bizi unutsun! Onu boşayacağım ve buralardan da defolup gideceğim!” diyerek odama geçtim. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak yere çöktüm. Birazdan polisler evime gelecekti. Korku tüm bedenimi yönetiyordu. Bebeğim için teslim olmayacaktım ve bu korkuyu da yenecektim. Yavaşça kalkıp dolaptan mavi kot pantolonumu ve siyah askılı bluzumu aldım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp hafif tonlarda makyaj yaptım. Üzerimi giyinip annemin tokasını da taktığımda hazırdım. Dolaptan kol çantamı da alıp gözlüğümü taktım. İçeriden gelen seslere göre polisler gelmişti. Son kez aynada kendime bakıp çıktım. Salona girdiğimde polisler ayakta Yasmin ise bi şeyler anlatıyordu. Beni görünce iki polis memuru kelepçe takmak istediler. Yasmin ise araya girip yanıma geldi. “ Kelepçeye gerek yok demiştik Ali Bey. Sabah haberlerden sonra Aylin Hanımın yanına geldim ve durumu anlattım. Gördüğünüz gibi kendisi de hazır. Zaten biz gelecektik ifadeye.” Yasmin’in ustaca söylediği yalanlara her ne kadar şaşırmak istesem de ortam buna müsait değildi. “ Aylin hanım ve sevgili eşi Baron zaten planlarını yapmışlardır öyle değil mi Aylin Hanım?” polis memuru Ali Bey’in dalga geçerek sormuş olduğu soruya cevap vermeden evden çıkışa doğru yürümemle polis ekipleri de peşimden gelmeye başladı. Yasmin hemen arkamda beni takip ediyordu. Ben polis arabasına binerken Yasmin arkamdan geleceğini söylemişti. Polisler ile birlikte araba hareket etmiş ve emniyete doğru yola çıkmıştık. Yol boyu polislerin Baron hakkında atıp tutması canımı yaksa da hiçbir şey söylemedim. Bir elim hep karnımda camdan dışarıyı izledim. ☽ “ Eşinizin Baron olduğunu biliyor muydunuz?” sorgu başlamış ve aynı soruları bilmem kaçıncı kez cevaplamıştım. “ Hayır, bu sabah haberlerde öğrendim. Uyandığımda eşim yoktu.” “ Neden kocanızın evinde kalmıyorsunuz? Baron olduğunu öğrenince evi mi terk ettiniz? Dürüst olun Aylin Hanım!” ellerini masaya vurarak beni korkutmaya çalışıyor ve ağzımdan laf almaya çalışıyordu. “ Ali Bey, elli kere anlattım tekar anlatayım. Kıskançlık yüzünden tartışmıştık. Hamilelik hormanları yüzünden sanırım uzadı konu ve kendi evimde kalmak istedim. Yeni barışmıştık zaten eşimde o eve geliyordu.” “ Ülkeyi neden terk ettiniz? Peşinizden Baron da geliyor ve ne tesadüf gittiği her yerde devrimler yapıyor!” “ Kavga edince sadece evi değil ülkeyi de terk ettim. Hani şu kızınca gemiyi değil limanı yakan var ya işte o benim!” polis memuru Ali, yan gözle bakıp dosyamı incelemeye başladı. “ Sizin şirketi satın almış, sen de evlenmişsin. Tehdit mi etti seni? Baron olduğunu o gün mü söyledi!” oflayarak ellerimi saçlarıma geçirdim. Yaptığım at kuyruğu bile gevşemişti. “ Hayır, borç batağında olan şirketi kurtardı. O zamanlar tanıştık ve sevdik evlendik.” “ Baron gibi biri için bu kadar basit diyorsunuz öyle mi?” “ Evet, artık susma hakkımı kullanmak istiyorum. Avukatım da gelsin lütfen!” “ Nezarethanede bu gece bol bol susma hakkınızı kullanırsınız nasılsa!” deyip odadan çıkmıştı. Şok içinde arkasından bakarken odanın kapısı tekrar açılmış ve Yasmin girmişti. “ Yasmin, nezarethane diyorlar?” “ Aylin korkma, kısa bir süreliğine tutacaklar. Yarım saate bırakırlar, konuştum hallettim.” “ Kimle konuştun neyi hallettin?” “ Aylin, konuştum diyorum!” diye imayla bahsettiği kişi Aren’di. Yarım saat tutup bıraktıracaktı demek ki beni… “ Konuştun, anladım… Sabah ki dediklerimi de iletseydin!” deyip ayağa kalkmıştım. “ Onları Karan ve Volkan iletmiş. Deliye dönmüş. Burayı basacak diye ödüm kopuyor zaten!” Yasmin’e bakıp şuh bir kahkaha kaçmıştı dudaklarımdan. “ Şuradan çıkayım boşanma davasını anında açacağım!” dediğim anda polisler girmiş ve beni nezarethaneye götüreceklerini belirtmişlerdi. Polisler ile birlikte kalacağım demir parmaklıklara gelmiştim. Kapıyı açıp içeriye geçtiğimde Yasmin son kez kısaca görüşmek istemişti. “ Aylin, yarım saate eve gideceğiz merak etme. Güçlü ol bebeğin için. Seni seviyorum güzel arkadaşım.” Deyip gitmişti. Yasmin ile birlikte gözyaşlarım da arka arkaya akmaya başladı. Parmaklıklara zorla tutunup kenara oturdum. Ellerim yine istemsizce karnıma gitmişti. Bebeğim iki aylık olmak üzereydi. Doğru düzgün sevincini bile yaşayamamıştım. Ağladım kaderime, kendime en çokta bebeğime… Ben bu hayatta en çok yine kendimi üzdüm ve en çok yine kendime ağladım…. ☽ Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama üşümeye başlamıştım. Yarım saat demişlerdi ama yarım saati geçeli çok olmuştu. Baron bu sözünü de tutamamıştı… Polis memurunun gelmesiyle ayağa kalktım. Arkasından Yasmin'i görmemle çıkacağımı anladım. “ Aylin, eve gidiyoruz.” Dediğinde kapı açılmış ve çıkmıştım. Son imza işleri vardı sonra özgürdüm. İmzayı attıktan sonra Yasmin ile birlikte emniyetten çıkmıştık. Yasmin, Korkut ile gelmiş olacak ki kapısı açık arabanın kenarında Korkut bekliyordu. “ Yengem iyi misin?” Korkut’un samimi sorusuna sadece kafa sallamakla yetinmiştim. Arabaya bineceğim sırada eminyetin diğer tarafında oldukça kalabalık bir grup vardı. Ellerinde kameralar ve mikrofonlardan anladığım kadarıyla gazetecilerdi. “ Aylin, görüntü alınmadan gidelim hemen. Korumalar gazetecileri tutuyor.” Dediğinde arabaya geçmiştim. Koskoca Baron’un karısı ile röportaj yapmak istemeleri kadar doğal bir şey yoktu. Ancak Aren bunun da önlemini almıştı demek ki. Yarım saatlik yolculuktan sonra eve gelmiştim. Arabadan inip Yasmin ile birlikte eve girdiğimde ev yine kalabalıktı. Salona girdiğimde Babam ve abimin burada olmasına çok şaşırmıştım. İkisi de gelip bir anda sarılmışlardı. “ Kızım iyi misin? Her şey geçecek kızım.” Babam sarılmış saçlarımı seviyor bir yandan da bana güzel teselliler veriyordu. “ İyiyim baba, hoşgeldiniz.” Babamdan sonra abimde kocaman sarılmıştı. “ Aylin’im gidelim buralardan. Memleketimize gidelim. Sana da iyi gelir hem.” Abimin sorusuna tam cevap verecekken başkaları yine benim adıma konuşmuştu. “Aylin hiçbir yere gitmeyecek!” “ Evet zaten Baron buna izin vermez!” Yasmin ve Karan’ın emrivaki cümlelerine oldukça sinirlensem de sustum ancak abim susmadı. “ Kim lan Baron! O gitsin kendi götünü kurtarsın! Kardeşimden de uzak dursun! Buraya kadar bitti!” Abimin önüne geçip Karan’ın üzerine gitmesine engel oldum. Sonuçta onların bir suçu yoktu. “ Yasmin, Beril sizler gidebilirsiniz teşekkür ederim. Abim ve babam yanımda merak etmeyin. Dinlenin sizde yoruldunuz.” “ Aylin olmaz!” Yasmin’in cümlesi ile ters ters bakmaya başlamıştım. “ Yasmin, yarın görüşürüz nasılsa değil mi avukatım!” dediğimde kafasını olumlu anlamda sallamıştı. “ Korumalar her yerde, ihtiyacın olursa muhakkak haberimiz olsun Aylin.” Karan’a olumlu anlamda başımı sallamıştım. Sırayla hepsi gitmişti. Ailem ile baş başa kalmıştık. “ Kızım yorgun görünüyorsun uyu sen hadi.” Başımı olumlu anlamda sallayıp odama geçtim. Gerçekten de yorgundum. En çok da ruhum yorgundu… Odama geçip pantolonumu çıkardım ve pijamalarımı giydim. Yatağa geçeceği sırada çantamdan değişik bir melodi sesi geliyordu. Hızla gidip çantamı açtığımda içerisinde bir telefon vardı ve gizli bir numara arıyordu. Telefon bana ait değildi ancak benim çantamda olduğu için açmaya karar verdim. “ Alo?” önce ses gelmedi. “Alo?” tekrarladığımda nefes sesi ve duymayı beklemediğim bir ses işittim. “ Ay parça’m…” onun sesini duymamla yatağa oturdum. Ayaklarım bugün bedenimi taşımakta oldukça zorlanıyordu. Gözyaşlarım hangi ara yüzümü ıslatmıştı? “ Seni özledim!” sarhoş olmuştu. Sesinden anlıyordum. “ Sana ve bebeğime bugün kötü şeyler yaşattım. Adımı kirletmeye çalıştılar. Şerefimi namusumu iki paralık etmeye çalıştılar. Ailemi dağıtmaya çalıştılar. Ama hiçbiri senin söylediklerin kadar yakmadı canımı. “ sadece onu dinliyor ve hıçkırıklarıma engel olmaya çalışıyordum. “ Ağlama dökme inci tanelerini… Konuşmayacaksın biliyorum. Yarın sabah haberleri izle güzelim. Bu telefonu sakla her gece uyumadan nefesini duymak istiyorum. Bebeklerim sizi çok seviyorum.”deyip kapatmıştı. Hıçkırıklarımı artık tutmama gerek yoktu. Yatağa uzanıp içim sökülene kadar ağladım… Ne zaman uykuya daldım, uyandım bilmiyorum ama uyandığımda güneş yeni doğuyordu. Odamın içi aydınlık olmuştu. Telefon yanımdaydı. Yavaşça kalktım. Telefonu çekmeceye koyup odadan çıktım. Herkes uyuyordu sanırım. Salondan şal alıp bahçeye çıktım. Güneşin doğuşunu izleyecektim. Koltuğun kenarında duran şalı alıp bahçeye çıktığımda kuş sesleri doldu kulağıma. Koltuğa oturup ayaklarımı uzattım. Kuş seslerini dinledim bir süre. Daha dün gece sevdiğim adamın koynunda uyuyordum. Şimdi ise sonu belli olmayan bir yola girmiştik. Sevdiğim adam, çocuğumun babası yanımda olması gerekirken her şeyin çok uzağındaydı. Ben ise dışında olmam gereken olayların tam içindeydim. Çıkışı bulamıyor, dönüşü ise hatırlamıyordum… Şala iyice sarılmıştım. Güneş artık iyice doğmuştu. Daldığım düşüncelerden omzuma dokunan elle sıçradım. “ Kızım gel kahvaltı hazır, üşüyeceksin burada.” Yadigar ablaya gülümseyip kalktım. Salona geçtiğimde masa hazırdı. Abim ve babam da gelmişti. Hep birlikte kahvaltı yapmak için oturmuştuk ancak hiç iştahım yoktu. Bebeğim için birkaç lokma yemek zorundaydım. “Kızım sen kocanın böyle biri olduğunu biliyor muydun?” Lokmalarım yine boğazıma dizilmişti. Babamın sorusuna kafamı olumsuz anlamda başımı salladım. “ Baba, Aylin bilse evlenir mi hiç? Kandırmış kardeşimi işte pezevenk!” zorla ağzıma aldığım peyniri yutmaya çalıştım. Gözyaşlarım hazır beklese de şimdi hiç zamanı değildi. Yadigar abla kalkıp masadan kalkıp kumandayı almıştı.Televizyona baktığımda aklıma dün Aren’in dedikleri geldi. Sabah haberleri izle demişti. “ Bir son dakika bilgisine göre Dün Baron hakkında çıkan iddiaların asılsız olduğu, uygunsuz içerikli videolarının bulunmadığı ve diğer söylenilen başta tecavüzcü damgası olmak üzere tüm içeriklerin asılsız olduğu bilgisi Emniyet güçleri tarafından doğrulanmıştır. Baron kod adlı ve aynı zamanda iş insanı olan Aren Boratay, Dünya genelinde kırmızı kod ile aranmaktadır. Son aldığımız bilgiye göre İtalya’da dün gerçekleştirdiği devrimle bir mesaj bırakmıştır. Mesajda ise ; ‘ Adaletin kış uykusu elbet bitecek ve işte o zaman Orman kanunları değil, Baron kanunları işleyecek…’ Yazmaktadır… “ Kendini aklamıştı. En azından şimdilik iyi bir haberdi. Hakkında yazılan bel altı yakıştırmalar beni de çok yaralamıştı ve buna son vermişti. Ancak hala kaçak ve Dünya’da aranıyordu. “ Pişkin ya bu adam! Dünya’yı götüne taktı dolandırıyor bu hala mesaj yollama derdinde!” abim öfkeyle kalkıp salonda ileri geri volta atmaya başlamıştı. Hiç yorum yapmadan kahvaltımı yapıyordum. Gücüm yoktu. “ Mahkemeye verdim şiketimizi de alacağım onun elinden!” babamın öfkeyle konuşmasından sonra lokmalarım boğazıma dizilmişti. Şirket.. her şeyin başladığı yer… Eminyette kendimi bir türlü aklayamadığım olay.. O şirket benim hayatımı kaydırmıştı. Kimseye yar olamazdı bu saatten sonra da. Bizi Aren’e bağlayan bir şey olmamalıydı. Ne benim ne ailemin bir bağı olmayacaktı artık. Bir anda masadan kalkıp odama gitmeye başlamamla arkamdan seslenmeleri umursamadım. Hızlıca üzerimi değiştirip gidecektim. Odaya girip dolaptan uzun siyah elbisemi almıştım. Saçlarımı sıkıca topuz yapıp hazırdım. Hemen odadan çıktım ve ayakkabılarımı giymeye başladım. “ Aylin kızım nereye?” arkamdan bağırışları duymuyordum. Evden çıktığımda Korkut ile karşılaşmıştım. “ Buyur yengem nereye gidelim?” “ Korkut, Taşkın inşaatta bulunan güvenlikleri ara acil şirketi boşaltsınlar!” Korkut kaşlarını çatıp bana bakmaya başlamıştı. “ Niye yengem ilaçlama mı yapılacak?” “ Evet. Ben kendi arabamla gideceğim. Hemen söyle kimse kalmasın boşaltsınlar!” deyip arabama geçmiştim. Arabanın bagajına baktığımda lazım olacak malzemeler vardı. Kapatıp arabaya geçtiğimde Korkut telefonla şirketin boşaltılması emrini vermişti. Gülümseyip arabama geçtim. Omzumda ki yükler az da olsa hafifleyecekti. Tüm bağları kopartmaya son sürat gidiyordum… ☽ Arabayı şirketin karşısına park ettim. Bagajından ihtiyacım olanları alıp yürümeye başladım. Korkut arkamdan gelmiş ve arabadan inmişti. “ Yenge, nereye gidiyorsun? Elinde ki bidon mu? Sen mi ilaçlama yapacaksın?” arkamdan bağıran Korkut’u duymamazlıktan gelip şirkete girmiştim. Koşarak asansöre gittim ve en üst kata Aren’in odasının olduğu kata bastım. Korkut merdivenlerden bana yetişmeye çalışıyordu. Yanında birkaç koruma daha gelmişti. Şirket söylediğim gibi boşalmıştı. Kimse yoktu. Asansör durduğunda kata giriş yapmıştım. Aren’in odasına girmiş ve içerde ki küçük odaya doğru gittim. Hep incelemek istemiştim ancak fırsatım olmamıştı. Odanın kapısını açmıştım ancak hiçbir şey yoktu. sadece tablo vardı. Tablonun yakınına gittiğimde bir anda ötünce irkildim. Bu basit bir tablo değil şifreydi. Aren nasıl yapıyorsa bu tabloda ki şifre ile giriyordu. Yüz sistemi ve el okuyordu sanırım. Dokunduğu içinde ötmüştü. Bu odadan çıkmamla Korkut ve korumalar nefes nefese kalmış yanıma gelmişlerdi. “ Yenge Allah aşkına ilaçlamayı niye sen yapıyorsun? Hamilesin bak yeğenime bir şey olur. Ver biz ilaçlarız.” Korkut’un söylediklerine aldırmadan elimdeki bidonun kapağını açtım. İçinde ki benzini etrafa dökmemle Korkut ilaçlama değilde bu şirketi yakacağımı anlamıştı. “ Yenge bu.. Yakacak mısın? Yapma dur kurbanın olayım dur! Baron bizi havaya uçurur dur yengem!” Korkut bana yaklaşmaya çalışmak istese de bakışımla durmak zorunda kalıyordu. Çakmağı cebimden çıkardığım sırada Korkut’un telefonu çalmaya başladı. “ Alo, abi yetiş. Yengem şirketi yakacak! Engel olamadık!” Korkut’a baktığımda yüzü şekilden şekile giriyor Aren’in bağırışları duyuluyordu. “ Yengem abim seni istiyor bir konuş istersen!” dediğinde telefonu elinden almıştım. “ Ne istiyorsun?” “ Güzelim, Ay parçam…” Sıkıntıyla nefesimi vermiştim. “ Ne istiyorsun dedim?” “ Öfkeni şirketten mi çıkaracaksın? Çıkar ulan yak! Ama kendini yıpratmana izin veremem! Korkut seni eve götürsün lütfen güzelim beni dinle..” o çok konuşmuştu, konuşma sırası artık bendeydi… “ Kes sesini! Sana soracak değilim. Aramızda ki bağ olan bu şirketi yok edeceğim birazdan. Ne benle ne ailemle bağın kalmayacak. Her şeyin başladığı ama kimseye yar olmayan bu şirketi yakacağım duydun mu beni? Seni de boşayacağım. Ne benim, ne de bebeğimin yüzünü bile göremeyeceksin. Ömrün boyunca kaçak olarak kalacaksın! Her gün habelere çıkıp devrim yapmaktan başka bir şey yapmayacaksın!” öfkeyle bağırıyor elim ayağım titriyordu. Gözyaşlarım benden bağımsız akıyordu. “ Ulan benim bu hayatta ki en büyük devrimim senden çocuk yapmaktı! Yak yık umrumda bile değil. Sen benim kalbimdesin. O bağı da neyi yakarsan yak koparamazsın!” “ Sus artık sus!” çığlıklarım ve hıçkırıklarım birbirine karışmıştı. “ Sizi bırakmayacağım. Bu günler bitecek ve sen yine koynumda olacaksın!” “ Olmayacak Asla!” “ Olacak, sende çok iyi biliyorsun. “ Telefonu yüzüne kapatıp Korkut’a uzatmıştım. Çakmağı yakıp odanın bir ucuna atmamla her yer alev aldı. Gözyaşlarımdan dolayı her yeri bulanık görsem de Korkut kolumdan tutup beni odadan çıkarmıştı. “ Bırak daha diğer katları yakacağım!” diye aşağıya inmeye çalıştıkça Korkut engel oluyordu. Asansör açılmış ve Yasmin koşarak yanıma gelmişti. “ Aylin, iyi misin? Ne oluyor burada bu dumanlar ne?” “ Yasmin Hanım, yengem şirketi yakacak!” “ Ne!” “ Bırakın beni, her katı yakacağım!” diye merdivenlere yönelmemle karnıma bir kramp girdi. Yasmin ve Korkut koşarak gelmişlerdi. “ Aylin neyin var?” Kramplar arttıkça canım yanıyordu. “ Ahhh Yasmin… Bebeğim…” bacaklarımın arasından kan süzülüyordu. Çığlıklarım koridoru doldurmuştu. Yasmin ve Korkut korku ile birbirlerine bakıyorlardı. Bebeğimi kaybediyordum. Olmazdı. Tek tutunduğum dal gidemezdi… Bebeğim beni en ihtiyacım olduğu zaman babası gibi bırakmazdı… ☽ Devam Edecek...
OY VERMEYİ UNUTMAYIN RİCA EDİYORUM OY SAYILARI NEDEN DÜŞÜK :( |
0% |