@buket9
|
☽ Ay Işığı ☽
“ Söz ver!” “ Söz ulan ne istersen söz yeter ki bırak silahı Aylin!” daha ne istediğimi bile bilmeden söz demişti… “ Savcıya bulaşmayacaksın! O işle artık ben ilgileneceğim!” dediğimde kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı. “ Dünya güzelim, Karım. Seni bu işlere sokmam!” “ O zaman tetiğe basarım, şanslıysam da yaşarım!” demiş ve gözlerimi kapatmıştım. Tetiğe basacağım sırada Aren’in elimi kaldırmasıyla silah duvarda patlamıştı. Silahı elimden alan Aren bana sarılmasıyla gözyaşlarım daha çok akmaya başlamıştı. “ Ulan ölüyordun!” ikimizde birbirimize günlerin hasreti ile sımsıkı sarılmıştık. “ Aren…” hıçkırıklarımın arasından sadece adını söyleyebilmiştim. “ Aren senin yollarına ölsün! Korkma yavrum buradayım.” Saçlarımı seviyor ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu. “ Bitsin artık, dayanamıyorum!” diye hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Boynunun kokusunu o kadar çok özlemiştim ki… “ Bitecek bebeğim. Sen benim dünyamın ışığısın Aylin’im. Bunu kimsenin söndürmesine izin vermeyeceğim!” ona daha fazla sokulmuştum. Özlediğim kokusunu içime daha çok çekmiştim. Kaç saat yada belkide dakika geçti bilmiyordum. Koltukta Aren’in kucağındaydım. “ Aren, saat kaç uyumuş muyum?” “ Uyudun güzelim. Yediye geliyor.” “ Gitmemiz gerekiyor!” Aren’in kucağından kalkmak istesemde izin vermedi. “ Nereye yavrum?” “ Aren, Savcının yüzünü herkes öğrenecek!” dediğimde gülümsemişti. “Aklından neler geçiyor bilmiyorum ama Sadi sürekli yanında olacak!” dediğine kafamı sallamıştım. “ Sana da bir görev düşünmüştüm aslında.” “ Görev ne ki, itin kölen olurum!” dediğinde gülmüştüm. Onun bu beklenmedik iltifatlarını çok özlemiştim. “ Arabada anlatırım hadi gidelim!” dediğimde kafasını sallamıştı. Depodan Aren ile çıkmıştık. Aren’in arabasına geçtiğimiz de planımdan Sadi ve Aren’e arabada bahsetmiştim. Yarım saatlik yolculuktan sonra ise Aren ile yollarımız ayrılacak, Aren verdiğim görevi yapmak için gidecekti. Sadi ile birlikte, Savcı Önder’in canlı yayında bir haber programına konuk olacağı stüdyoya gelmiştik. Seyirci kartımızı okutarak içeriye girmiştim. Sadi içerden ayarlamış olduğu adamın yanına gidecek ve canlı yayın başlayınca Savcı Önder sürprizimizi görecekti… On beş dakkika geçmiş ve haber yayını başlamıştı. Savcı Önder davet edilmiş alkışlara içeriye girmişti. “ Önder Bey hoş geldiniz.” Sunucu kadın ilk sözü alarak program başlamıştı. “ Hoşbuldum Sevcan Hanım.” Koltuğuna iyice yerleşmişti. “ Önder Bey ile uzun zamandır bu canlı yayını düşünüyorduk şimdiye kısmet oldu. Hepinizin bildiği gibi Önder Bey, ünlü örgüt kurucusu Baron’un peşindeydi. Bir ay önce Baron’un kimliğini tek tespit eden kendisi oldu. Hepinizin huzurunda kendisine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum, üstün cesaretinden dolayı.” Salonda alkış ve ıslık sesleri oldukça fazlaydı. Savcı Önder ise sırıtımaktan başka bir şey yapmıyordu. “ Ben sadece görevimi yaptım Sevcan Hanım. Benim yerimde kim olsa yapardı. Elbet yakalanacaktı. Ben süreci hızlandırıp kısa sürede deşifre ettim sadece. Kendisi her ne kadar kaçak olsa da elbet türk adaletine teslim edilecek ve adaletli hakimler tarafından yargılanacak. Terör örgütü kurucusu da diyebiliriz kendisine böylelerinin yeri hapishanedir. Özgürlüğünün tadını çıkarsın!” alkış sesleri tekrar yükselmişti. Sinirden tırnağımı kendi etime bastırmaktan kanatmıştım. “ Evet, sizin payınız herkesten daha fazla bunu göz ardı edemeyiz. Bizler size teşekkür edebilmek adına klip hazırladık. Bu mesleğe ne kadar çok gönül verdiğinizi biliyoruz ancak istiyoruz ki bilmeyenlerde öğrensin. Türk gençlerine örnek olsun istiyoruz. Sizler gibi şerefli haysiyetli savcılar kolay yetişmiyor!” Alkışların ardı arkası kesilmiyordu. Büyük ekrana ışık yansıtılmıştı. Savcı Önder Ata için hazırlanan klip birazdan yayınlanacak ve herkes görecekti. Ekran önce siyah oldu. Sevcan hanım başta olmak üzere arka tarafta ki ekip de neler olduğunu anlamamıştı. Bir anda Savcı Önder’in sesi duyuldu. İlk olarak Sadi’nin hazırladığı ses kayıtları yayınlanmıştı. Ses kaydında Baron’un öldürdüğü pis işlerle uğraşan bütün adamlar ile Savcının konuşması yayınlanmıştı. Baron’u bulup öldürmek istediğini, kendi işlerine çomak sokmasından rahatsız olduğunu, Savcı olduğu için ona hiçbir şey olmayacağını ve daha nicesini bir bir itiraf ediyordu… Önder birden kalkmış ve yalan iftira, sahte ses kaydı bana ait değil diye bağırmaya başlamıştı. Burada ki seyirciler şaşırmış dinliyorlardı. Ses kayıtlarından sonra yine Baron’un öldürdüğü kişilerle iş yaparken fotoğrafları yansımıştı ekrana. Uyuşturucu satarken, ülkeye mülteci sokarken, kumarhane fotoğrafları ve mafyalarla aynı masada yemek yemeleri… Asıl bomba şimdi patlayacaktı. Aren Savcının gözlerden uzak karısını ve kızını bulmuştu. Karısı stüdyoda ve ekrana bağlanacak gerçek yüzünü birde o anlatacaktı. Ekranda bir anda karısı yayınlanmıştı. Savcı şok olmuş ekrana bakıyordu. Onun bu haline gülmüştüm. “ Merhaba hepinize iyi akşamlar. Ben Demet Ata. Önder Ata’nın karısıyım. Bugüne kadar hep sustum korkumdan. Kızım için her türlü eziyete katlandım ama artık yeter.” Kadın hem ağlıyor hem de anlatıyordu. “ Savcı Önder bu ülkenin en büyük utancıdır! Sırf savcıyım diye her pisliğe bulaşmıştır. Bana ve kızıma şiddet uygulamaktadır. Ölümle tehdit etmektedir. Devlete sesleniyorum beni kurtarın! Bu adamı içeri atın ve çıkmasın! Kızım ve ben ölmek istemiyoruz!” diye ağlayarak kalkmış ve ekrandan çıkmıştı. Stüdyoda ki seyirciler başta olmak üzere herkes şaşkındı. Tüm gözler Savcıya dönmüştü. “ Yalan, bana komplo kurulmuş! Hiçbir şey gerçek değil. Araştırılsın!” polis ekipleri geldi ve Savcıya kelepçe takıp götürmek isteyince Savcı Önder Ata çıldırmış gibi bağırmaya başladı. “ Çekilin, ben koskoca Savcıyım! Kendinize gelin!” diye bağırıp çağırsa da ekipler götürmüştü. Kalabalıktan faydalanıp hemen çıkışa gittiğimde Sadi arabanın kenarında beni görmesiyle kapıyı açmıştı. Arabaya bindiğimde Aren çoktan gelmiş ve oturuyordu. Benim gelmemle bana sıkıca sarılmıştı. “ Kadınım… Bu gece yaptığın planınla, seninle ne kadar gurur duysam az!” dediğinde gülmüştüm. “ Gerçekleri aydınlattım sadece!” Aren bana biraz daha yaklaşmıştı. Gözleri sürekli dudaklarımdaydı. Burunlarımız artık değiyor beni öpmesi için bir engel yoktu. gözlerimi kapatmamla Aren’in nefesi dudaklarıma çarpıyordu. “Baron!” bir anda Sadi’nin ön koltuktan seslenmesi ile uzaklaştım. “ Hay Baron’u sikeyim!” diye içinden mırıldansa da duymuştum. “ Ne var lan!” “ Polisler bunu senin yaptığını anladı. Bir an önce ülkeden çıkmamız lazım!” içimi yine bir korku kaplamıştı. Aren ile göz göze geldiğimde ne hissettiğimi anlamıştı. “ Aylin de benimle gelecek!” şok olmuş ona bakarken Sadi söze girdi. “ Olmaz Baron, Aylin’i uzak tutacağız demedin mi? Onunla kaçarsan anlaşılır!” “ Sikeyim ulan! Karımdan ne zamana kadar uzak duracağım ben!” “ Aklanana kadar!” “ Ben zaten Almanya’ya taşınacağım seni de boşayacağım!” saçlarımı savurup camdan dışarıyı izlemeye başladım. Aren iyice kulağıma doğru yaklaştı. “ Yarın Sevinç Hanım’ın sana söyleyecekleri var yavrum. Mutlaka yanına uğra ayrıca Almanya işini de hızlandıracağım merak etme.” Ona doğru dönmemle burunlarımız çarpıştı. Gözleri yine dudaklarıma kaymıştı. “ Aren..” ne söyleceğimi bile unutturmuştu bana. “ Aylin Hanım, eve geldik.” Sadi’nin seslenmesi ile son kez Aren’e bakıp indim. Hızlıca eve girdiğimde Yadigar abla ayaktaydı. “Ne oldu neden ayaktasın Yadigar Abla?” “ Ah kızım sorma, haberlerde çıktı bu savcı ne pislik bir adammış!” dediğinde kafamı sallamıştım. “ Ya evet öyleymiş’ “ Sen ne yaptın? Aren oğlum nasıl?” “ İyi, Ülkeden ayrılacak birazdan. Ben yatsam iyi olacak Yadigar abla.” Deyip odama geçmiştim. Oldukça hareketli bir gece geçirmiştim. Hızlıca üzerimdekileri çıkarıp kendimi sıcak bir duşun altına attım. ☽ Islak saçlarımı taramış artık yatma moduna geçeceğim sırada çekmecede ki telefon çalmaya başladı. Yönümü çevirdim ve telefonu aldım. Arayan tahmin ettiğim gibi Aren’di. Zaten bu numara kimsede yoktu. “Alo” “ Çok özlemişim!” telefonu açar açmaz böyle bir itiraf beklemiyodum. “ Bir kere öpmek için nelerimi vermezdim uğruna.” Dediğinde gülümsemiştim. Kalbim yine deli gibi atıyordu. Boşanmak için kırk takla attığım adamın bir kelimesi beni böyle yapmamalıydı, bu çok yanlıştı. “ Ulan gel de bu hatundan boşan, gel de uzak dur amına koyayım böyle hayatın!” birden söylediği cümleye gülmüştüm. Aren sesimi duymuş olacak ki şaşırmıştı. “ Şu gülüşden nasıl kopayım ha sen söyle! Vicdanı olan hiçbir hakim de bizi boşamaz yavrum! Köpek gibi aşık olduğum bin kilometreden belli oluyor.” “ Aren, beraber de mutlu olamıyoruz. Biz beraber olamıyoruz.” “ Lan kim demiş mutlu olamıyoruz, beraber olamıyoruz diye?” oflayıp yatağa oturmuştum. “ Gerçekler bunlar!” “ Benim tek gerçeğim var o da sensin.” “ Lütfen, zorlaştırma anlaşmalı tek celsede bitsin!” “ Gel beni kalbimden tek kurşunla öldür!” “ Aren diyorum!” “ Ben de karım diyorum!” “ Neredesin?” “ İtalya’da güzelim.” “ Şimdi ne olacak?” “ Savcıyı diyorsan yarın mahkemesi var. Deliler sağlam olduğu için hapise atılacak.” “ Peki sen ne zamana kadar kaçak olacaksın?” “ Bu olaylarda tahmin edersin ki benden kaynaklandığı için ülkeye bir süre kesinlikle girmemem gerekiyor. “ Bize yine ayrılık görünmüştü… “ Orada mısın Ay parçam?” “ Ben yatacağım, yorucu bir gece geçirdim.” “ Tamam yavrum uyu sen, yarın konuşuruz yine.” Deyip kapatmıştık. Telefonu kenara koyup yatağa uzandım. ☽ “ Günaydın kuzum, gel kahvaltı hazır.” “ Yadigar abla hiç aç değilim. Benim işim var çıkmam lazım. Yarın seninle dışarda yaparız olur mu?” “ Peki kızım aç kalma simit falan al mutlaka!” “ Tamam hadi öptüm.” Deyip evden çıkmıştım. Sevinç Hanımın yanına gitmem gerekiyordu. Dün Aren telefonda yine saçmaladığı için avukatımla görüşmem gerekiyordu. Korkut her zaman ki gibi kapıda bekliyordu. “ Yenge nereye gidiyoruz?” “ Yasmin’in bürosuna gidelim.” Demiş ve arabaya binmiştim. Yarım saatlik yolculuktan sonra büronun önünde inip içeriye geçtim. Asansörle kata geldiğimde ilk önce Yasmin’in odasına geçtim. Kapıyı çaldığımda içeriden gel sesini duymamla girmiştim. “ Aylin, hoş geldin gel.” “ Yasmin, günaydın nasılsın?” “ Çok iyiyim canım sen?” Yasmin oldukça neşeli görünüyordu. “ Ne oldu?” “ Savcıyı hapse attırdık daha ne olsun. Yerine de Aren’in tanıdığı bir savcı gelecekmiş! Devran bize dönüyor Aylin. Yakında Aren de aklanacak!” dediğinde şaşırmıştım. “ Savcı Aren’in tanıdığıysa sorun olmaz mı yine?” “ Yok merak etme. Aren oraları hallettiğini söyledi. Birkaç güne savcı gelir.” Dediğinde kafamı sallamıştım. “ Hakim, savcı, avukat hepsi bizden yana diyorsun yani!” Alayla söylediğim cümleye karşılık Yasmin göz devirmişti. “ Aylin kızgınsın biliyorum ama haksızlık etmiyor musun Aren’e?” “ Etmiyorum Yasmin! Ben bu olaylar yüzünden bebeğimi kaybettim! Aren’in bunda oldukça payı büyük! Şimdi de Sevinç Hanımı vazgeçirmiş sanırım onunla konuşmaya geldim.” Dediğimde Yasmin’in kaşları havalanmış ve şaşırmıştı. “ Gerçekten mi? Dur arayalım gelsin.” Yasmin telefonundan Sevinç Hanımı arayıp odasına çağırmıştı. Beş dakika sonra kapı çalmış ve Sevinç Hanım gelmişti. Beni gördüğü için biraz gerilmişti. “ Merhabalar.” “ Merhaba Sevinç Hanım. Nasılsınız?” “ İyiyim siz?” “ Hiç iyi değilim. Aren sanırım sizinle iletişime geçmiş?” Sevinç Hanım daha çok gerilmişti. “ Evet dün konuştuk.” “ Tehdit mi etti?” “ Yok artık Aylin!” Yasmin’in araya girmesi ile ona öldürücü bakışlar atıp tekrar Sevinç Hanıma döndüm. “ Hayır Aylin Hanım. Tehdit etmedi. Kendini çok güzel ifade etti. Bende bu davayı açamayacağımı anladım.” Dediğinde oflayıp koltukta arkama yaslandım. “ Bakın Aylin Hanım, Aren Bey sizi gerçekten seviyor. Bebeğiniz için çok üzgün ve kendini suçluyor. Bu zorlu yolları ayrı değil beraber aşmalısınız. Sizinde çok sevdiğinizi ve özlediğinizi görüyorum.” Dediğinde gözlerim dolmuştu. “ İnkar etmiyorum evet. Çok özledim ve çok seviyorum. Ancak kavuşamıyoruz…” “ Aylin, lütfen Aren’e güven. O sağlam adım atar. Şu an yanında değilse mutlaka bir planı vardır. Yoksa asla senden ayrı kalamaz!” dediğinde kafamı sallamıştım. “ Neyse ben gideyim. Teşekkür ederim her şey için.” Deyip odadan çıktım. Kapıdan çıkmayı bekliyor gibi gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Merdivenlerden inmeye başlamamla gözyaşlarım sanki daha çok akıyordu. Kendimi tutamıyordum. Cam kenarına geçip gözyaşlarımı sildim ve kendimi toparlayıp bürodan çıktım. Arabanın yanına gitmemle Korkut’un yanında Sadi’yi görmem bir oldu. Sadi kırmızı bir araçla gelmiş bekliyordu. “ Sadi? Ne oldu?” “ Aylin Hanım, sizi almaya geldim.” “ Nereye?” “ Detayları bilmiyorum. Sadece sizi götürmek için emir aldım.” Dediğinde kafamı sallayıp kırmızı arabaya bindim. Sadi ile araba yolculuğumuz başlamıştı. Bir saatin ardından havaalanına gelmiştik. “ Sadi nereye gidiyoruz? Yadigar ablaya da haber vermedim.” “ Merak etmeyin bilgisi var.” Arabadan inmiş ve Sadi ile birlikte bizim için hazırlanmış uçağa binmiştik. Belkide Aren Almanya’da ki evimi hazırlatmıştı. Taşınacağımı bildiği için hazırlıkları erkenden halletmiş olabilirdi. Bu değişiklik bana da iyi gelecekti. ☽ Uçaktan indiğimizde Almanya’da değildik. Sadi ile birlikte bizi bekleyen arabaya binip tekrar yola çıkmıştık. “ Sadi, Aren’in yanına mı gidiyoruz?” dediğimde Sadi yola odaklanmış ve sorumu yanıtsız bırakmıştı. Camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hava çok güzeldi. Dışarda insanlar mutlu görünüyordu. Çocuklar parka koşuyor, çiftler sokakta el ele geziyordu… Büyük bir villanın önünde araba durmuştu. Burası Aren’in değildi öyle olsa bilirdim. “ Sadi nereye geldik? Aren nerede?” sorularım yine yanıt bulmamıştı. Sadi’nin inmesi ile bende indim. Villaya doğru yürümeye başlamamızla kapıyı orta yaşlarda beyaz önlüklü bir kadın açtı. “ Hoşgeldiniz Aylin Hanım.” Kadın samimi bir şekilde beni karşılamıştı. Gülümseyip içeriye girdiğimde çok büyüktü. Her yer ben pahalıyım diye bağırıyordu. Gold ağırlıklı bir villaydı. Avizeler kocaman ve taşlıydı. Evin ortasında yukarıya giden sağda ve solda iki merdiven vardı. Daha fazla incelemeden kadının yönlendirmesi ile salona geçtim. Salonda uzun bir maa kuruluydu. Masada en sevdiğim yemekler, tatlılar ve içecekler vardı. “ Aylin Hanım siz buyurun oturun!” kadının sandalyemi göstermesi ile masanın başına oturdum. Kadın tabağıma sevdiğim her şeyden koymuştu. Bardağıma konulan karadut suyundan içerken salonun girişindeki ayak sesi ile arkamı döndüm. Beyaz gömleği ve siyah pantolonu ile karşımda dimdik duruyordu. Yürüdükçe yer inliyordu sanki. Heybetini, gücünü bile özlemiştim. Tam karşıma oturdu. Gözlerimin içine bakmaktan bir an bile vazgçmedi. “ Madem ben gelemiyorum, karım bana gelsin istedim.” Dediğinde bardağımı masaya yavaşça bıraktım. “ Savcının değişmesinin şerefine mi getirildim buraya?” alayla söylediğim cümleme gülmüştü. “Baron kartları yeniden dağıttı ve kadere rest çekti güzelim!” dediğinde gülmüştüm. Onu böyle güçlü ve kendinden emin görmeyi özlemiştim. Ben kısaca kocamı özlemiştim. “ En sevdiğim şeyleri hazırlatmışsın, teşekkür ederim.” Dediğimde dans müziği çalmaya başlamıştı. Aren yerinden kalkıp bana doğru geldi ve elimi tuttu. “ Benimle dans eder misin Ay parçası?” gülümseyip teklifini kabul ettim. Güzel bir dans şarkısı eşliğinde dans ediyorduk. Belimden tutup kendine adeta yaslamıştı. Gözlerimiz bir an bile ayrılmıyordu. “ Aren..” “ Söyle dünya güzelim.” “ Avukata neler anlattın da vazgeçirdin?” gülümseyip alnımdan öpmüştü. “ Sana olan sevdamı, tutkumu gördü diyeliim.” Dediğinde gülmüştüm. “ Boşanmak lafını bile duymak istemiyorum artık!” dediğinde gülümseyip kafamı salladım. “ Herkes Baron’a hayran… Ben ise Aren’e aşığım!” dediğimde dans etmeyi bırakmıştı. Gözleri oldukça yoğun bakıyordu. “Baron bir örgütse sen o örgütün Ay Parçasısın Aylin, ve yalnızca benimsin!” gözleri dudaklarıma kaymış ve bana doğru biraz daha yaklaşmıştı. Gözlerimi kapatmamla hasret kaldığım dolgun dudaklara kavuşmuştum. Öyle tutkulu öpüşüyorduk ki birbirimizi kana kana içiyorduk sanki. Acelemiz yokmuş gibi yavaş yavaş… Ellerimi boynuna dolamış ve kendime biraz daha yaklaştırmıştım. Vücutlarımızın arasından hava dahi geçmediğine emindim. Aren’in elleri rahat durmuyor ve kalçalarımı sıkıyordu. Biraz uzaklaşıp alnınımı alnına yasladım. Nefeslerimiz karışıyordu. “ Bu özlem nasıl geçecek? Nasıl dinecek sana olan hasretim? “ deyip tekrar dudaklarımızı birleştirmişti. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken kalçalarımdan tutup beni kucağına aldı. “ Aren beni bir daha bırakma. Ayrı kalmak istemiyorum!” dediğimde göğüs oluğumda soluklanıyor bir yandan da öpüyordu. “ Ben Cezamı çektim güzelim. Şimdi sıra çektirme zamanı!” deyip kucağında benimle birlikte merdivenlerden çıkıyorduk. Aren’e sımsıkı sarılmıştım. Başımı boynuna sokmuş orada soluklanıyordum. Merdivenin karşısında bir odaya geldiğimizde krem rengi olan kapıyı açtı. İçeriye girdiğimizde oda çok büyüktü. Odanın ortasında perdeli yatak vardı. Kenarlarının işlemesi gold rengindeydi. Tam karşısında büyük bir ayna vardı. Tavan yeri ise yine ayna ile kaplıydı. Yatağın arka tarafında balkon vardı. Balkonda oldukça genişe benziyordu. Daha fazla odayı inceleyeceğim sırada Aren yüzümü kendine çevirip öpmeye başlamıştı. Beni yatağa yatırması ile üzerime çıktı. Üzerimdeki gri elbiseyi bir çırpıda çıkardı. Kendi gömleğinin düğmelerini koparıp çıkardı. Eğilip öpmeye hızla devam ederken sütyenimi çıkarıp attı. Göğüslerimi sıkıyor ve öpüyordu. “ Ahh Aren acıtıyorsun!” desemde beni duymuyor gibiydi. Ayakkabılarımı çıkardığında kendini de hızla tamamen soymuştu. İkimizde çırılçıplak yataktaydık. Aren’in öpüşleri daha yavaş ve tutkuluydu. “ Öyle özledim ki… Nasıl uzak durdum bu kadar zaman bilmiyorum!” deyip göğüslerimin birini ağzına almıştı. Diğerini eliyle sıkıyor ve okşuyordu. Göğsümdn ayrılıp göbeğime doğru öpmeye başlamasıyla rotasının nerede sonlanacağını anlamak içimdeki ateşi harlıyordu. Göbeğimde oyalanmadan kadınlığıma doğru tekrar yol aldı. Utanmıyor aksine daha çok istiyordum. Ayrı kalmanın acısını çıkarır gibi bacaklarımı sonuna kadar açtım. Bu hareketime gülmüş ve göz kırpmıştı. “ Cesaretli kadınımı da ayrı özlemişim! Dişi kaplanım!” deyip kadınlığıma dolgun ve ıslak dudaklarını bastırmıştı. “ En sevdiğim… Hep bu anı bekledim. “ deyip kadınlığımın her yerini önce öpmüş daha sonra ise yalamaya başlamıştı. “Yanıyorum kocam…” inlemelerim sıklaşmıştı. Aren daha fazla oyalanmadan erkekliğini kadınlığımın girişine yaslamıştı. “ Hazır mısın ay parçam, bir kez daha birbirimizin olmaya?” sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Aren bir anda içime girmesi ile güçlü bir çığlık koptu dudaklarımdan. “ Ahhh! Aren!” dememle dudaklarımı öpmeye başladı. İçimde ki hareketlerine devam ediyor bir yandan da göğüslerimi öpüyor sıktırıyordu. “Bu ne ilk ne de son olacak yavrum!” deyip içimde hızlanmıştı. İçimde ki erkekliği kadınlığımın duvarlarını zorluyor, ikimizi de zirveye taşıyordu. Odada inlemelerim ve vücut seslerimizden başka ses yoktu. ikimizde haftaların acısını çıkarır gibi öpüyorduk. “ Bana gel yavrum. Koynumdasın!” demesiyle titreyerek boşalmıştım. Nefes nefese kalırken Aren içimde hızla gelgitlerine devam ediyordu. Erkekliğinin içimde seğirmesi ile boşalacağını anladım. “ Aren içime boşalma çık du..” dememe kalmadan Aren içime boşalmıştı. Nefes nefes üzerime yığılması ile yüzümün her yerini öptü, sevdi. “ Kadınım… Özlemişim bu hissi ne yapayım?” demesiyle gülmüştüm. “ Biliyorum korkuyorsun. Çocuğumuz olur ve yine koruyamazsam diye ama korkma güzelim!” deyip dudaklarımı öpmeye devam etmişti. “ Seni çok seviyorum kocacığım.” “ Ben yollarına ölüyorum güzel karım!” deyip içimden çıkmış ve yanıma uzanmıştı. Beni koynuna daha çok çekmiş ve saçlarımı okşamıştı. “Bu gece rahat uyu güzelim, bu gece ay yeniden doğdu ve ışıklarını daha güçlü yaktı! “ ☽ Devam edecek...
YILDIZA BASALIM LÜTFEN
YILDIIMIZ HEP PARLASIN :)
ARKADAŞLAR NEDEN OKUYUP GEÇİYORSUNUZ? YILDIZA BASMAK BU KADAR ZOR MU? BÖLÜM ATMA İSTEĞİM KALMIYOR. LÜTFEN... |
0% |