Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm ☽ Yangınlar ☽

@buket9

Yangınlar

 

Gecenin serinliğinde, ay ışığıyla aydınlanan yollar bize umut ve huzur vermişti sanki. Uzun zaman sonra huzurla gözlerimi açtım. Sağıma döndüğümde ise aşık olduğum gözler bu sefer bana bakmıyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkıp etrafa baktım. Aren yatakta yoktu.

Gözlerimi ovalayıp üzerimdeki yorganı kenara attım. Üzerimde hiçbir şey yoktu. Oda dün gece yaşananları bana hatırlatacak derecede dağınıktı…

Gece bir köşeye fırlattığım beyaz saten geceliğimi odanın en köşesinde bulmuştum. Oflayarak yataktan kalktım ve üzerime geçirdim. Odadan çıktığımda aşağıdan sesler geliyordu. Merdivenlerden yavaşça indim ve mutfağa doğru adımladım.

Sessizce kapının köşesinden mutfağa baktığımda Aren arkası dönük ve altında sadece beyaz havlusu ile bir şeyler hazırlıyordu. Onun bu haline gülümsedim.

Islık çalarak kalçasını hareket ettirmesine daha fazla dayanamadım ve kahkaha attım. Bir anda arkasını dönüp beni görmeyi beklemediği için oldukça şaşırmıştı. Islığı yarım kalmış beni görünce ise gülümseyerek tekrar ıslık çalmıştı.

“ Meleğim uyanmış.” Yanına doğru gitmemle elindekileri bırakıp belimden beni kendine çekmişti.

“ Uyandığımda yanımda yoksun diye kızacaktım ancak bu manzarayı görünce tüm sinirim uçup gitti sevgilim.” Gülmüş ve dudaklarımızı kavuşturmuştu.

Alt dudağımı dudakları arasına almış uzun uzun öpüyordu. Ellerimi boynuna dolamamla beni duvara yasladı. Kendimi ona bastırmamla kalçalarımdan tutup beni kucağına aldı. Dudaklarımı bir an olsun bırakmıyor tutkuyla emiyordu.

Benim şimdilik tek düşündüğüm şey ise belinde ki havlunun ne kadar süre daha dayanacağıydı.

Kendini bana itmesiyle ağzımdan dudaklarına bir inleme kaçtı. Dün gece sabaha kadar sevişen biz değilmişiz gibi hasretle öpüşüyorduk. Aren, ayrı kaldığımız sürelerde ve yaşadığımız kötü olaylardan dolayı bana karşı daha çok hassas davranmaya başlamıştı. Bunu da her anlamda hissettiriyordu.

Dudaklarından kopmak ne kadar zor olsada uzaklaştım ve alnımı alnına dayadım.

“Sevgilim, dur lütfen acıktım.” Nefes nefese kalmıştık.

“ Duramam, bu saatten sonra beni sen bile durduramayacaksın yavrum!” Tekrar dudaklarıma yapışması ile boynuna sarıldım.

Öpüşü bile beni kendimden geçirmeye yetiyor, dünyada tek ben varmışım gibi hissettiriyordu.

“ Aren aşkım sen bu kadar fazla şey değildin.”

“ Ney değildim?” gülmesi ile bende gülmüştüm.

“ Arsız, azgın değildin!”

“ Beni kapında paspas ettin ulan birde soruyor musun?”

“ Hak ettiğini yaşattım sana!”

“ Haklısın, seni çok üzdüm. Benim yüzümden bebeğimizi kaybettik. Hala kendimi affetmedim. Benim yüzümden neler yaşadın. Ayrı kaldık. Affettim desen de gözlerinde ki kırgınlık kalbimi delip geçiyor Aylin. Kendimi nasıl affettireceğim bilmiyorum. İşin kötüsü bir çocuğumuz olsun diyecek kadar bile yüzüm yok.” Aren’in beklenmedik itirafları karşısında duygulanmıştım.

O günler film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. Bebeğimi kaybedişim ise en büyük acımdı. Her şeyi bir kenara koyup yine affetmiştim Aren’i. Evliliğime şans vermiştim. Ama gözlerim kırgınlığımı ve acımı ele veriyordu demek ki.

Aren’in kafası yere bakıyor gözlerime bakmıyordu. Çenesinden tutup bana bakmasını sağladım ve gülümsedim.

“ Aren, seni böyle görmeye alışkın değilim. Benim kocam bu değil. O günler geride kaldı. Önemli olan yine aynı şeyleri yaşamamak!”

“ Asla güzelim. Asla sizi bırakmam. Aynı şeyleri yaşamayacaksın!”

“ Sizi derken?” gülmemle eli karnıma gitmişti.

“ Yani ilerde sen ne zaman istersen çocuğumuz olduğunda demek istedim.” Onun bu hallerine daha çok gülmemle burnumu sıkmıştı.

“ Ya burnum acıdı!”

“ Fındık burunlum, seviyorum burnunu ne yapayım?” dediğinde gözlerim dudaklarına kaymıştı.

Baş parmağımla alt dudağını okşamamla onunda gözleri dudaklarıma kaymıştı.

“ Güzelim öyle bakma.”

“ Neden?”

“ Kendimi daha fazla tutamayacağım haberin olsun.”

“ Tutma o zaman.”

“ Bu bir davet mi?” ayaklarımın yere basmasıyla onu hafifçe ittim.

Ne yaptığımı anlamıyor olacak ki sorgular gibi bakıyordu.

“ İster davet de ister teklif.” Deyip önünden geçip gitmiştim.

Arkamdan hipnoz olmuş gibi beni takip ediyordu. Merdivenlerden yavaşça kıvırta kıvırta çıktım. Yatak odasına geldiğimde üzerimde ki saten geceliği omuzlarımdan düşürüp çıkardım. Tamamen çıplaktım ancak ona doğru dönmedim. Omzumdan arkaya baktığımda bakışlarındaki alevler çoktan etrafımızı yakmaya başlamıştı.

Gülümseyip banyoya doğru yürüdüm. Kapısını kapatmadan küvetin yanına gittim ve hazırlamaya başladım. Kapıya yaslanmış beni izliyordu. Küvet dolana kadar aynadan kendime vücut yağları sürüyordum. Göğüslerime sürerken aynada Aren ile göz göze geldiğimde yerinde dikleşip belinde ki havluyu çıkarıp kenara attı.

Güzel kokan yağlar ile kendime masaj yapmama daha fazla dayanamamış olacak ki yanıma doğru gelip masada ki yağ şişesini aldı. Sırtıma sürmeye başladı. omuzlarıma, belime, göbeğime…

Göbeğimde fazlaca oyalandıktan sonra kasıklarıma doğru yol alması ile aynada tekrar göz göze geldik.

Kasıklarımı okşaması ile kafamı arkaya attım. Boynumu öpmeye başlaması ise son noktam oldu. Bir anda ona dönmemle kalçalarımı sıkmaya başladı.

“ Masajdan memnun kaldın mı güzel kadın?”

“ Imm, biraz daha aşağılara yapar mısın acaba?” inleyerek konuşmamla gözleri dudaklarıma kaydı.

“ Hay hay, emrinin olur!” dememle kalçalarımın etrafını okşamaya başlaması ile başımı arka attım.

Tüm göğüs oluğum önüne serilmişti. Eğilip göğüslerimin arasını öpmeye başlamasıyla inlememde artmıştı. Sol göğüs ucumu ağzına almasıyla kendimi ona bastırdım. Yavaş yavaş emiyor, acelesi yokmuş gibi seviyordu beni.

“ Yapma yanarız kocam!” söylediğime yarım ağız gülmüştü.

“ Yangını ayağıma kadar getirmişsin güzelim, yanmamak ne haddime!” Bir anda kucağına almasıyla çığlık atmıştım.

Küvet çoktan dolmuş içerisi köpükle dolmuştu. En sevdiğim kokuları damlatmıştı Aren…

Küvetin içine beraber girdiğimizde beni önüne oturtmuştu. Sırtım ona dönüktü. Sırtıma masaj yapmaya devam ediyordu. Dokunuşları öyle iyi geliyordu ki tüm sinirlerim gevşiyordu.

“ Bir yerde okumuştum. Bu yaşıma kadar öğrendiğim kuşkusuz en önemli şey şuydu;

Ne yapmış olursan ol, ne hissetmiş, kimi sevmiş olursan ol, arkasında dur. Korkularının bile arkasında dur. Göğsünü gere gere, elini masaya vura vura. Gerekirse yak ortalığı çünkü bunlar seni sen yapan şeyler. Kendinin arkasında dur diyordu. Ben son nefesime kadar senin ve bu evliliğin arkasındayım güzel karım. Benim en büyük devrimim seninle evlenmek ve senden çocuk yapmaktı…”

Arkama doğru döndüğümde gözlerine baktım. Gözlerimden düşen bir damla yaşı hemen silmişti.

“ Ağlama, yeterince incilerini benim gibi bir adam için döktün zaten. Daha fazlasına müsaade etmeyeceğim. “ Sarılmamla karşılık vermişti.

Boynundan öpmüş güzel kokusunu içime çekmiştim.

“ Aren, benim güçlü kocam. Sen mükemmel bir eş olduğun gibi mükemmler bir baba da olacaksın. Kalpten hissediyorum bunu.” Ellerimi tutup öpmüştü.

“ Sen dünyanın en güzel kadını, benim meleğimsin. Çok yakında da çocuklarımın annesi olacaksın güzel karım.”

Küvette benim üzerime gelmesiyle ne yapacağını anlamadım. Küvetin diğer ucuna sırtımı dayamasıyla eli kadınlığımı buldu. Kadınlığımı yavaşça okşaması ile gözlerim kapandı. Parmaklarını ustaca kullanıyor, benim neyden zevk aldığımı çok iyi biliyordu. Kadınlığımın en tepe noktasını parmağı ile okşuyor bir yandan da boynumu öpüyordu.

“ Güzel karım benim için şimdiden hazır ve ıslak.” Boynumu yalamasıyla kahkaha attım.

“ Bu gülüşlerini o kadar çok özledim ki, her fırsatta nerede olduğumuzu umursamadan seni koynuma alacağımı bilmeni isterim yavrum.”

“ Bundan daha fazla nasıl sevişilir inan bilmiyorum!” gülmesiyle dudaklarıma öpücük kondurdu.

“ Öğreteceğim bebeğim. Öğrenecek çok zamanın olacak.” Demesiyle parmağını çekmiş ve yerini erkekliği almıştı.

“Ahh Aren!”

“ Aren değil kocan! Güçlü, yakışıklı, doyumsuz kocan!”

“ Arsız, azgın kocam desek daha doğru!”

“ Sen öyle diyorsan öyle olsun seksi dişi kaplanım!” içimde ki ritmik hareketlerine devam ediyor her içime çarpışında küvetten sular fışkırıyordu.

“ Ahh Aren, sence seni Lunar affetmiş midir?”

“ Babasıyım ben onun affetmiştir tabi!” Kızgın çıkan sesine karşılık gülmüştüm.

“ Kıskanma, artık en çok beni seviyor diye.”

“ Seni en çok ben severim, başkaları sevdiğini ancak zanneder yavrum!” Erkekliği içimde hızla gelgitlerine devam ediyordu.

Benim boşalmam an meselesiyken Aren’in henüz niyeti yoktu.

“ Ahh geliyorum galiba.”

“ Gel yavrum, kocana gel…” demesiyle titreyerek boşalmıştım.

Aren’de gittikçe sona yaklaşıyordu. İçimdeki erkekliğinin seğirmesi ile boşalacağını anladım.

“ Bu hissi çok seviyorum!” güçlü bir inleme ile içime boşalmıştı.

“ Aren, çık içimden diyorum niye beni dinlemiyorsun?” nefes nefese üzerime daha çok yığılmıştı.

“ Duymadım yavrum, bir dahaki sefere dikkat ederim. Bir kerelikten bir şey olmaz.”

“ Bir kerelik mi? Dün geceden beri dikkat etmiyorsun.” Göğüslerime sesli bir öpücük kondurdu.

“ Kocana güven bir şey olmaz.” Deyip küvetten çıkması ile beni de kucağına alıp çıkardı.

Duşa kabinin içerisine doğru gittiğimizde beni yere bırakmıştı. Suyu ayarlayıp köpüklerden temizlemeye başladı. Saçlarımı yıkamaya başladığında gözlerimi kapatıp keyfini çıkardım.

Saçlarımda ki köpüğü de temizledikten sonra sıra bendeydi. Şampuandan bir miktar alıp onun saçlarını yıkamaya başladım ancak Aren rahat durmuyordu. Sürekli göğüslerimi sıkıyor, dudağımı öpüp dikkatimi dağıtıyordu.

“ Aren yapma.”

“ Bir şey yapmıyorum güzelim.” Deyip çenemi ısırması ile suyu üzerine fırlatıp kaçmaya çalıştım ancak belimden yakalayıp beni duvara yüzüstü yasladı.

“ Kaçma yavrum, bu savaşı sen başlattın.” Kalçalarımı sıkması ile işin sonunun nereye gideceğini anladığım için kurtulmaya çalıştım ancak pek mümkün gibi durmuyordu.

“ Aren hayır, çıkmamız lazım. Şirkete geçte olsa gitmek istiyorum!”

“ Ulan hasretim diyorum sen şirket diyorsun. Gitmiyorsun hiçbir yere. Çalışmanı da istemiyorum!”

“ Ya bırak gideceğim!”

“ Rahat dur kadın!” Erkekliğini kadınlığımın girişine dayamış ancak hareket ettiğim için bir türlü istediğini yapamıyordu.

“ Çalışacağım canım kusura bakma!”

“ Tamam diğer şirket yapılsın öyle git.” Söylediği kulağa çok mantıklı gelse de burada ki yarım kalan işleri halletmek istiyordum.

“ Şimdilik bu teklifini kabul ediyorum ancak bu şimdi birlikte olacağımız anlamına gelmiyor. Her yerim suyun altında kalmaktan buruştu.” Aksi sesime karşılık kahkaha atmıştı.

“ Tamam güzelim, odamızda devam ederiz gel.”

“ Aren dedim!” onu itip bornozumu giymiştim.

Odaya geçtiğimde arkamdan gelmişti.

“ Akşama Yasmin bir organizasyon ayarlamış. Oraya gideceğiz güzelim.”

“ Ne için?”

“ Kutlama yemeği. Beraatimi kutlayacakmış! Yasmin’in eli boş sanırım.” Bu cümlesine gülmüştüm.

“ Aren, öyle deme seni ne kadar çok seviyorlar baksana. Dostluğunuzu çok beğeniyorum.” Gelip sarılması ile bende karşılık vermiştim.

“ Öyle tabi de karımla vakit geçirmeyi tercih ederim.”

“ Aren zaten vakit geçiriyoruz abartma!”

“ Giyinde bahçeye gidelim güzelim. Bakalım benim kızım babasını affetmiş mi?” demesiyle gülmüştüm.

Üzerime hızlıca spor takımımı geçirip saçlarımı taradım. Aren de spor giymişti. Bahçeye Lunar’ın yanına gidecektik. Lunar, Aren’e kızgın olduğu için sürekli hırlıyordu. Beni üzdüğünü kaplan bile anlamıştı.

Aren ile birlikte odadan çıkıp aşağıya indik. Bahçeye geçtiğimiz de hava sonbahar olmasına rağmen güzeldi.

“ Kızım baba geldi koş!” Aren’in bahçede bağırmasının ardından Lunar, evinden çıkmış ve koşarak bana gelmişti.

“ Güzel kızım, baban seninle barışmak istiyor.” Dememle Aren de yere çömelmişti.

Lunar’ın kafasını okşamasıyla bu sefer hırlamamıştı. Yavaş yavaş barışıyor demekti.

“ Sen küstün mü babaya, güzel kızım anne gitmeyecek bu evden söz!” dediğinde Lunar bu sefer Aren’in dizlerine kafasını koymuştu.

Aren ile göz göze gelmemizle gülmüştüm.

“ Beni üzersen bir daha kızım ısırır seni ona göre!” dediğimde Lunar da hırlamıştı.

“ Bebeklerimi üzmem bir daha söz!”

Lunar ile Aren’in barışmasının ardından odama geçip akşam için hazırlanmaya başlamıştım. Yasmin hep birlikte bir yemek organize etmişti. Tüm sevdiklerimiz olacaktı. Aren’in de artık kaçak olmadığı kötü günlerin bitmesinin şerefine düşünmüştü bu yemeği.

Yasmin bu tarz etkinlikleri organize etmeyi severdi. O yüzden hiç şaşırmamıştım. Dolabımı açtığımda bordo renkli, sırt dekolteli, ince ip askılı bir elbiseyi çıkardım. Sırt dekoltesi olan bir elbise giyecektim çünkü Aren’in mahkemesi olduğu gün kadife kutuda gelen vücut aksesuarımı takmak istiyordum.

Tüm işlerimi hallettiğimde geriye saç kalmıştı. Saçımı ensemde bir topuz yapacak annemin tokasınıda köşeye takacaktım.

Aynada ki görüntüme bakıp çok beğenmiştim. Gerçekten çok güzel olmuştum. Evin kapısı açıldığında Aren’in şirketten geldiğini anladım. Hemen odadan çıktım ve merdivenlerin başına geçtim. Yavaşça merdivenlerden inmeye başlamamla Aren de içeriye doğru gelmişti.

“ Güzelim ben geldim neredesi..” Aren merivenlerden inerken beni görmüş ve güzelliğim karşısında sanırım dili tutulmuştu.

“ Buradayım hayatım.” Yanına gittiğimde yanağına öpücük kondurmamla beni baştan aşağıya süzmeye başladı.

“ Meleğim, çok güzelsin. Kalbime zararsın yavrum! Ay bile senden daha çok parlamıyor bu gece!” dediğinde gülmüş ve arkamı dönmeye başlamıştım.

“ Aşk olsun sadece bu gece mi?” arkamı döndüğümde hediyesine tepkisini merak ediyordum.

“ Güzelim bu çok fazla.”

“ Ne, beğenmedin mi?”

“ Yavrum, kuyruk kemiğine kadar açık bu, inerken merdivene mi taktırdın ne yaptın?” onun bu odun hallerine göz devirsem de istediğim cevap bu değildi.

“ Aren yakışmamış mı?”

“ Yavrum çok yakışmış ama sen bunu evde giy..” daha fazla dayanamayıp sözünü kestim.

“ Ya onu demiyorum aksesuarı diyorum!” Aren’e döndüğümde kaşları çatılmış olayı anlamaya çalışıyordu.

“ O elbisenin parçası değil mi?”

“ Aren sen aldın ya onu. Nasıl unutursun?”

“ Ben böyle bir şeyi ilk defa görüyorum. Yavrum o elbisenin parçası olmasın?” kaşlarımı çatıp Aren’e baktığımda içime bir kurt düşmüştü.

“ Nasıl yani, bu aksesuarı sen almadıysan kim gönderdi bana?” Aren’in kaşları olabildiğince çatılmış gözlerini kısıp salonda bir o tarafa bir bu tarafa öfkeyle dolanıyordu.

“ Bir dakika bir dakika, şimdi bu zımbırtı hediye geldi sana öyle mi?” kafamı olumlu anlamda sallamış sesimi çıkarmaya korkuyordum.

“Mahkeme günü kapında kadife kırmızı kutu öyle mi?”

“ Evet, bende sen çıkacaksın ya sen gelmeden hediye gönderdin gönlümü almak için sandım.

“ Aylin ben göndersem not yazarım, muhakkak sorarım beğendin mi diye. Nasıl benim aldığımı düşünürsün? Ulan bugüne kadar niye söylemedin bana!”

“ Ya bağırma aklıma gelmedi!”

“ Git çıkar şu elbiseyi de zımbırtıyı da! Kim hangi cesaretle benim karıma hediye alır lan! Hemde sırtında görmek isteyeceği bir şey! Biri benimle taşak mı geçiyor ulan!” öfkeyle sandalyeleri yere fırlatıyor tekme atıyordu.

Hiçbir şey demeden odaya hızlıca gittim ve kıyafetimi çıkarmaya başladım. Sürekli düşünüyordum. Böyle bir şeye gerçekten kim cesaret edebilirdi?

Dolaptan siyah tek omuz, yırtma detaylı bir elbise aldım. Hızlıca onu giyip aşağıya inmeye başladığımda Aren’in öfkesi geçmemiş küfürler mırıldanıyordu. Sadi’ye olanları anlatmıştı sanırım. Benim geldiğimi görünce Sadi çoktan çıkmıştı.

Aren ayağa kalkmış ve merdivenin başında beni bekliyordu. Gülümsemeye çalışsa da gözlerinde ki öfke dinmemişti.

“ Çok güzelsin güzel meleğim. Kuğu gibi olmuşsun.” Demiş ve dudaklarıma öpücük bırakmıştı.

Aren ile arabaya geçmiş ve mekana doğru yola çıkmıştık.

“ Aren, Korkut görünmüyor bayağıdır nerede?”

“ Memleketine gitti güzelim. Yakında gelecek.” Demesiyle kafamı olumlu anlamda sallmıştım.

Yemek yenecek mekana gelmiştik. Şoför kapımızı açtığımda Aren elimi tutup indirdi. Merdivenlerden restauranta doğru girdik. Garson bize üst kata olan masamızı gösterdi. Üst kata çıktığımızda Yasmin, Volkan, Karan ve Beril gelmişlerdi. Bizi görünce ayağa kalktılar.

“ Yılın çifti de geldi!” Volkan’ın cümlesi ile gülümsemiştim.

“ Hoşgeldiniz, Aylin çok şıksın.”

“ Teşekkür ederim Beril sen de çok güzel görünüyorsun.”

“ Baron hoş geldin!”

“ Keskin’im özledim seni!”

Tokalaşma faslı bittiğinde yerimize oturmuştuk.

“ Garsonu çağıralım mı?” Aren’in sorusu ile Yasmin hemen söze atlamıştı.

“ Hayır hayır gelecekler var.” Dediğinde kaşlarımı çatıp kimin eksik olduğunu düşündüm. Pars ve Sıla memlekete gittiler diye biliyordum ama yoksa onlar mı gelecekti?

Beril ile sohbet ederken karşıdan yine iddialı elbisesi ile savcı Birce hanım ve Aren’in dayısı geliyorlardı.

“ Bunun geleceğini bilmiyordum.” Yasmin’e eğilip söylenmem ile gülümsemişti.

Birce hanım başka bir masada oturan iki adam ile lafa dalmış Aren’in dayısı ise bize doğru geliyordu.

“ Hepinize iyi akşamlar!” Macit Bey’in gelmesi ile hepimizi ayağa kalkıp tokalaşmıştık.

Macit Bey masanın başına oturmuştu. Birce’ye baktığımda iki adamla olan sohbeti bitmişti. Kirli sakallı, uzun boylu kumral bir adamla sarılıyordu. Masada oturan ve bana arkası dönük, saçı ensesinde bağlı adam ise onların bu sohbetinden sıkılmış olacak ki etrafa bakmaya başlaması ile göz göze geldik.

Göz göze geldiğim kişi ile buz kestim sanki. O gece yaşadıklarım, ağlamalarım ve o adamın bana beklenmedik iltifatları aklıma geldi.

“ Davut!”

“ Bir şey mi istedin güzel karım?” Aren’in seslenmesi ile daldığım düşünceleri hemen kafamdan kovdum. Aren öğrenirse hiç iyi şeyler olmazdı.

“ Yok hayatım, ben bir lavaboya gideceğim.” Dememle masadan kalkmamla Birce de gelmişti.

Görmezden gelip ters yöne doğru yürümeye başladım. Davut’un burada ne işi vardı? Birce’nin konuştuğu kişi kimdi? Birce ve Davut tanışıyor muydu yoksa? Kafamda ki binbir soruyla lavaboya girip ellerimi yıkadım.

Kapının bir anda açılması ile aynadan Davut’u görmemle arkamı döndüm.

“ Aylin, ne güzel tesadüf bu böyle.”

“ Davut senin ne işin var burada?”

“ Seni görmek istedim. Birde merak ettim.”

“ Neyi merak ettin?” bana doğru gelmesi ile kaşlarımı çattım.

“ Hediyemi beğendin mi?” gözlerimi kısıp ne demek istediğini düşündüm.

“ Hediye mi? Davut yoksa..”

“ Evet kapıya bıraktım hediyeni. Takarsın bir elbisenle diye yollamıştım.”

“ Sen nasıl.. benim evimi nereden biliyorsun? Buna nasıl cesaret edersin?”

“ Neden, Baron’un eşi olman kimsenin böyle bir şey yapamayacağı anlamına mı geliyor? Aylin o gece deli gibi ağlıyordun nasıl unuttun bunları? O adam seni üzmekten başka bir işe yaramıyor!”

“ Yeter! Sanane bunlardan, ben evliyim ve mutluyum! Bir daha karşıma çıkma!” deyip yanından geçip gideceğim sırada kolumu tuttu.

“ Bunun için çok sözler verdim kendime ama bak kader yine bir şekilde bizi birleştirdi. Bunu inkar edemezsin, buna kader değildi diyemezsin. Daha çok yolumuz kesişecek Aylin!” demiş ve tuvaletten çıkıp gitmişti.

Devam edecek…

LÜTFEN OY VERMEYİ

YILDIZA BASMAYI

VE

YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

DÜŞÜNCELERİNİZİ MERAK EDİYORUM :)

 

Loading...
0%