Yeni Üyelik
39.
Bölüm

39. Bölüm ☽ Ateş ve Barut ☽

@buket9

☽ Ateş ve Barut ☽

 

Bir Hint masalına göre korku şöyle anlatılırmış;

Kedi korkusundan endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde köpeklerden korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, yine sevineceği yerde bu kez de avcıdan korkmaya başlar.

Büyücü bakar ki ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok onu eski haline döndürür ve der ki; Sen cesaretsiz ve korkak bir hayvansın sende sadece bir farenin yüreği var ve ne yaparsam yapayım ben sana yardım edemem...

Ünlü yazar Roosevelt bu konuda korkulacak tek şeyin korkunun kendisi olduğunu söylerken
Bonopart insanları harekete geçirecek yalnızca iki manevranın bulunduğunu bunların da menfaat ve korku olduğundan bahsetmektedir. Roosevelt ve Bonoparta katılmakla birlikte daha fazla benimsediğim bir diğer yazar olan Milan Kundera ise şöyle demiş:

'Korkunun kaynağı gelecekte yatar. Kim gelecekten kurtulmuşsa korkacak hiçbir şeyi yoktur.'

Benim korkum gelecekte değildi aksine geçmişteydi. Geçmişteki bir hatadan kurtulamadığım gibi gittiğim her yere de peşimden sürüklüyordum. Benim korkularım geçmişimdeki o insandı…

Davut’un tuvaletten çıkmasının ardından korku içinde bakakalmıştım. Aren bu durumu öğrenirse Davut’u yaşatmazdı. Bana ise çok kırılırdı. O gece sahilde içim sökülene kadar ağlarken Davut’un gelip oturması, iltifatları ve hediyesini nasıl açıklardım ki?

Kendimi çok kötü hissediyordum. Çaresiz, korkmuş ve öfkeli…

Tüm olumsuz duyguları sanki bir arada yaşıyordum. Ne yapacaktım şimdi ben?

Ne demişti Davut, yolumuz daha çok kesişecek…

Ben bunu nasıl Aren’e söylerdim. Tam her şey bitti düzeldi derken bu durum ile ya her şey daha kötü olursa?

Daldığım düşüncelerden Aren’in seslenmesi ile kendime geldim. Aynada ki yansımama son kez baktım ve yüzümdeki endişeli ifadeyi silip tuvaletten çıktım.

“ Güzelim neredesin, neden gelmiyorsun? İyi misin?” Aren tuvaletin önüne gelmişti. Sahi kaç dakika olmuşu ki?

“ Biraz başım döndü hayatım iyiyim şimdi, hadi bekletmeyelim.” Geçip gideceğim sırada kolumu tutmuş ve sorgular gibi gözlerini kısıp yüzümü incelemeye başlamıştı.

“ Bir şey olmuş, ne oldu güzelim anlat bana.” Onun bu naif sorusu ile hazırda akmayı bekleyen gözyaşlarım bir bir akmıştı.

Aren iyice endişelendi ve dibime sokuldu.

“ Yavrum konuş kurban olduğum ne oldu?” yanaklarımı siliyordu. Bir anda sarılmam ile neye uğradığını şaşırmıştı.

“ Aren seni çok seviyorum. Beni bırakma ne olur!” saçımı sevmiş alnımı öpmüştü.

“ Bebeğim, anlat bana ne oldu. Biri bir şey mi dedi? Ay parçam bak bana!”

“ Yok ben bilmiyorum bu aralar duygusalım. Kötü günler geçirdik ondan sanırım.” Dememle bu sefer o sarılmıştı.

“ Geçti yavrum. Bir daha kim seni benden alabilir?”

“ Alamaz değil mi? Sende vermezsin zaten değil mi?”

“ Bu soruları duymamış olayım güzel gözlüm. Hadi gel yemek yiyelim acıktın sen.” Demsiyle kafamı olumlu anlamda sallamış ve içeriye el ele geçmiştik.

Aren benim sevdiğim yemeklerden söylemişti. Herkes yemeğe başlamıştı. Kısa bir baş selamı ile yerimize oturduk.

“ Aylin iyi misin canım?” Beril’in sorusu ile gülümsedim.

“ Biraz başım dönmüştü iyiyim şimdi.” Yemeğime dönmüşken Birce hanımın sorusu ile çatalım havada kalmıştı.

“ Aylin hamile misin yoksa?” Aren’e baktığımda elini dizimin üzerine koymuştu.

“ Hayır Birce Hanım, öyle olmuş olsa bile bunun yeri burası değil.” Deyip yemeğime dönmüştüm.

“ Aylin, Macit Bey’in mesleğini sorduğumuzda o gece söylememişti hatırlıyor musun?” Yasmin’in sorusu ile o geceyi hatırlamıştım.

Karan’ın diğer evinde toplandığımızda Macit Bey yakında öğreniceksiniz demişti. Yasmin’e dönüp kafamı sallamıştım.

“ Evet, hatırladım.” Yasmin gözleri parlayarak cümlesine devam etti.

“ Aren’in mahkeme günü hakim Macit Beydi.” Dediğinde gözlerim bir Aren’e bir de Macit Bey’e gitmişti.

İkisinin de gülümsemesi ile bazı şeyleri şimdi anlamıştım. Aren’e sürekli boşanacağız dediğimde bana sürekli hiçbir hakim bizi boşamaz diyordu. Demek ki güvendiği kişi Macit Bey'di…

Gülümseyip Macit Beye çevirdim bakışlarımı.

“ Aren’in neye bu kadar güvendiğini şimdi daha iyi anlıyorum.” Dememle Macit Beyde gülmüştü. Aren’in eğilip kulağıma fısıldaması ise tüm tüylerimi ayağa kaldırmıştı sanki.

“ Ben önce hep kendime güvenirim güzelim bunu sende çok iyi bilirsin.” Demiş ve boynumu öpmüştü.

Yemekler yenmiş tatlı siparişleri verilmişti. Tüm yemek boyunca Macit Bey ağırlıklı konuşmuş, yaşadığı tecrübelerden bahsetmişti. Gerçekten bilgili ve donanımlı biriydi. Aren’in her dayısına bakışında bir hayranlık seziyordum.

Güzel şeyler olduğu kadar canımı sıkan şeylerde olmaya devam ediyordu. Birce Hanımı birçok kez Aren’e bakarken yakalamıştım. Hiç çekinmiyor yüzü bile kızarmıyordu. Kaç kere Aren’e samimi davrandım bilmiyorum. Normalde toplu ortamlarda bu tarz samimi hareketleri sevmez ve yapmazdım. Bu durumu biliği için Aren’e de tuhaf gelmşti.

Aren’in eğilip bilmem kaçıncı kez boynundan öpüşümde yine Birce hanım ile göz göze gelmiştik. Aren ise gülümseyip kulağıma eğildi.

“ Yavrum birazdan üzerime atlayacaksın diye korkuyorum, istersen eve geçelim?” onun bu cümlesine yalandan gülümsemiştim.

“ Şu kadına gerekli çizgini koymazsan ben sana çok güzel bir çizgi koyacağım kocacığım haberin olsun!” dememle Aren’in gülüşü solmuştu.

“ Aren tatlını yemedin istersen benim tatlımın tadına bakabilirsin. Damak zevkim şahanedir.” Birce’nin bu cümlesi masada bomba etkisi yaratmıştı. Tüm gözler Aren ve benim aramda gidip geliyordu.

Elbette çok güzel ağzının payını vermesini bilirdim ancak bunu ben değil Aren yapacaktı. Samimiyetten uzak gülümsememle Aren’e döndüm. Onun bu haline diğerleri sessizce gülüyorken Aren önce bana bakıp boğazını temizledi. Sonra ise Birce’ye döndü.

“ Öncelikle Birce Hanım, lütfen resmi çizgimizi bozmadan konuşalım. Sevmiyorum bu tarz konuşmaları. Tatlı konusuna gelince de sağ olun ben eşimin tatlısının tadına baktım bu kadarı kafidir benim gibi bir adam için!” demiş ve şakağımdan öpmüştü.

Volkan sessizce ooo nidaları yaparken Karan ise göz kırpmıştı. Birce’ye dönüp baktığımda ise bu sefer gerçekten bozulmuştu. Keyifle gülümseyip tatlımdan bir ısırık aldım. E ne demişler herkes haddin bilecekti…

Keyifle türk kahvemizi içerken Birce’nin yan masada ki selamlaştığı adam gelmişti. Etrafıma baktığımda Davut yoktu. belkide gitmişti. Uzun boylu, kirli sakallı yeşil gözlü adam masamıza doğru gelmesiyle Birce’de kalktı.

“ Birce, ben kaçıyorum.”

“ İdris, tekrar görüşelim olmadı böyle.” Demiş ve sarılmışlardı.

“Hoş bir tesaftü arayı açmayalım bu sefer.” Demiş ve masaya kısa bir göz gezdirmişti.

İsminin İdris olduğunu öğrendiğim adam masadan ayrılacakken arkasından onu gördüm. Bizim olduğumuz masaya doğru gelmesi ile gerginliğimde artmıştı. Aren’e baktığımda Keskin ile konuşuyordu.

Davut, Birce ile konuşan İdris’in yanında durması ile göz göze gelmiştik. Bakışlarımı hemen ondan çevirdim ancak konuşması ile hepimizin bakışları ona dönmüştü.

“ Merhabalar, kardeşim geç oldu gidelim mi?” İdris’e kardeşim diye seslenmesi ile şok olmuştum.

“ Gidelim abi, önce seni Birce ile tanıştırayım. Eski bir arkadaşım kendisi.”

“ Memnun oldum bende Davut, İdris’in ağabeyiyim.” Birce ve Davut tokalaşmış daha sonra Davut’un gözleri Aren’i bulması ile korkum da gün yüzüne çıkmıştı.

“ Ooo Baron da buradaymış. Kardeşim koskoca Baron’a selam vermeden gidecek değiliz değil mi?” demesiyle Aren’in dizimdeki elinin gerildiğini hissetmiştim.

Davut’un ukala tavrı kocamı rahatsız etmişti anlaşılan.

“ Merhabalar, tanıyamadım sizi?” Aren’in sorusu ile Davut gülümseyip bana bakması ile Aren yerinde dikleşmiş ve beni kendine daha çok çekmişti.

“ Ben Davut Saral, kardeşim İdris Saral. Saral Holding kurucu ve yöneticilerindeniz. Namınızı takdir edersiniz ki oldukça fazla duyduk. Bir gün işle alakalı da oturup konuşmak isteriz.” Davut’un teklifi ile önce söze Karan girmişti.

“ Saral Holding ne üzerine kuruluydu?”

“ Kumaş. Yurtdışından özel dokuma kumaşlar getirtip satıyoruz. Birçok kıyafette bizim kumaşlarımızdan yapılıyor.” Deyip gülümsemişti.

“ Tanıştığıma memnun oldum Saral kardeşler. “ Aren’in oldukça kendinden emin çıkan sesi ile Davut’un gülümsemesi solmuştu.

“ Size iyi akşamlar tekrar memnun oldum.” Deyip iki kardeş gitmişlerdi.

Karan ve Beril’in evde çocukları huysuzlandığı için bizlerde artık kalkma kararı almıştık. Hepimiz masadan ayaklanıp çıkışa doğru ilerledik.

“ Çok güzel bir geceydi daha sık yapalım!” Birce’nin ince sesinden ne kadar irite olsam da yalandan gülümseyip kafamı salladım.

“ Hepinizi ayrı ayrı çok sevdim gençler. Bir ihtiyacınız olursa bana nasıl ulaşmanız gerektiğinizi biliyorsunuz. İyi akşamlar diliyorum!” Macit Bey’in kibar konuşması ile hepimizi orada vedalaşıp gelen arabalara binmiştik.

Arabada Aren’e biraz daha sokulmamla camdan kafasını çevirip bana döndü ve bu halime gülümsedi.

“ Güzelim, Birce Hanım da yok aslında sen böyle dibime girmezdin sürekli.” Demesiyle karşı koltuğa geçeceğim sırada gülüp bana sarılmıştı.

“ Aşk olsun ben hep böyle davranıyorum Aren!” omuz silkip kafamı diğer tarafa çevirmiştim.

“ Ben fark edememişim yavrum. Normalde sen hep böyle üzerime atlayacak gibi davranırdın zaten!” dirseğimle karnına vurmamla inlemişti.

“ Ahh, hatun kızdı!” demesiyle çenemi tutup dudaklarıma öpücük kondurdu.

Tatlı atışmaların ardından araba evin bahçesine gelmiş arabadan çnce Aren daha sonra elimi tutarak beni indirmişti. Arabada kendi ceketini bana giydirdiği için üşümüyordum.

“ Güzelim sen geç ben çocuklarla konuşup geliyorum.” Demesiyle kafamı sallayıp eve doğru yürüdüm.

Eve girdiğimde kimse yoktu. Gönül abla evindeydi sanırım. Yadigar abla bir süreliğine Konya’ya abimin yanına gitmişti. Önce mutfağa geçip su içecektim. Dolaptan sürahiyi çıkarıp bardağa boşalttım. Su soğuktu ancak bana yetmiyordu sanki. İçimde bir alev var ve sönmüyordu.

Buzluğu açıp buz kalıbını aldım. İçinden birkaç buz çıkarıp bardağıma koydum. Sürahinin içine tüm buzları doldurdum ve sürahiyi de alıp odama doğru çıkmaya başladım. odama geldiğimde sürahiyi komodinin kenarına koymuştum.

Aren’in ceketini çıkarıp koltuğun kenarına koyduğumda Aren de gelmişti. Aynanın karşısına geçtim ve önce takılarımı çıkardım. Aren koltuğa oturmuş sol ayağının sağ ayağına atmış kollarını da koltuğun kenarına açmış beni izliyordu.

Gözlerinde ki ihtiras kokularını aynadan bakınca bile alıyordum. Bu halleri oldukça hoşuma gidiyordu. Asla durmuyor, durulmuyor ve yorulmuyordu. Gülümseyip makyajımı silmeye başladım.

Aynadan göz göze geldiğimde arsızca vücudumu süzüyordu. Bu durum nedensiz kadınlık gururumu okşuyordu.

Ayağa kalkmı yavaş yavaş üzerime doğru gelmeye başlamıştı ancak hiç bakmıyordum. Tam arkamda durmuş kollarıma parmak uçlarında dokunuyordu. Huylansam da ses etmedim, göz göze bile gelmedim. Bu hallerim onu daha da körüklemiş olacak ki kendini bana biraz daha bastırması ile elbisemden bile sertliğini hissetmiştim.

Elbisemi çıkarmak için dolaba yönelmemle önüme geçti. Yüzlerimiz oldukça yakındı. Ona bilerek böyle davranmak ve çıldırmasını izlemek hoşuma gidiyordu ne yapayım?

“ Seni özledim hatun, kokunu, tenini, gülüşünü, bana bakışını özledim.” boynumdaki dudakların sıcaklığı ile nefesimi titrekçe aldığımda Aren, belimi okşayarak kokumu derince çekmişti içine.

“Gece seninle uyumayı, sarılmayı, kolumu kaşındıran mis kokulu saçlarını özledim. Karımı özledim ben!'”Kuruyan dilimi damağımı ıslatmaya çalışsam da Aren’in eli durmadan belimdeki kıvrımda gezip, boynumda nefesini hissettirdiğinden olsa gerek bir işe yaramıyordu. Daha dün gece yaşadığımız özel anların üzerinden yirmi dört saat geçmeden özlüyor ve doymuyorduk. Hoş benim de ondan bir farkım yoktu.

“Sana dayanamıyorum, gördüğüm an eriyorum, kokunu uzaktan bile alıyorum kadınım.”

Aren mırıldanarak boynuma gömüldüğünde tek eliyle de gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı.

“Seni istiyorum karıcım.” baştan çıkarıcı sesiyle kalçama inen elini sıkılaştırdığında vücudumdaki bu seferki gerilim Aren’i ne kadar çok istediğime işaretti. Bu adamın sevişirken değişmesine ve beni de bir o kadar değiştirmesine anlam veremiyordum.

“ Bende seni istiyorum.” Geceden beri ilk defa mırıldanmamdan sonra kalçamdaki el çekilmiş belimi kavramıştı.

Bedeninimin kendisiyle bağlantısının koptuğunu hissettiğimde ise bedenim birden Aren’e ters çevrilmiş ardından sırtıma dökülen saçlarımın omuzuna çekildiğini fark etmiştim. Elbisemin ince fermuar sesini duyduğumda ise büyük ellerin iki omuzumdan da kaydırarak ellerini süzüp elbiseyi sıyırışı içimi titretti.

Ne yapıyordu böyle bu adam? Resmen ömründen on yıl almıştı. Bedenimden aşağı kayan ve ayaklarımın dibine düşen elbiseden sonra açık omuzumdaki dudaklarını hissettiğimde karnımı saran tek eli de mor iç çamaşırımın çizgisinde dolaşmaya başlamıştı.

Karşısında sadece iç çamaşırımla duruyordum. Sırtım göğsüne yaslıydı. Gömleğini tek eliyle çözüp odanın bir köşesine fırlatmıştı. Kolları arasından çıkıp yatağa doğru gittim. Yavaşça yatağa uzandığımda Aren’e döndüm. Bakışlarında ki istek yoğunlaşmıştı.

Gözlerini benden ayırmadan pantolonunu çözmeye başlamıştı.

“ Bütün gece boynumu öptün, delirttin ulan beni!” bu söylenmesine gülmüş ve kırmızı ojeli ellerimi kendi vücudumda gezdirmeye başladım.

“ Sadece boynunu öptüğüm için mi bu haldesin?” sütyenimin askılarını yavaşça indirdim. Gözlerimiz bir an bile ayrılmıyordu.

Pantolonu çoktan çıkmış ve yatağa doğru gelmeye başlamıştı.

“ Tenin, kokun, ulan sesin bile beni tahrik etmeye yetiyor. Senin bir şey yapmana gerek yok!” dediğinde yatağa çıkmış ayaklarımdan okşamaya başlamıştı.

“Uzun zaman oldu ön sevişme yapmayalı değil mi Ay parçam?” saçlarımı savurmamla gülümsedi.

“ Ön sevişme yapamayacak kadar sabırsızsın şu aralar.”

“ Şimdi de öyle ancak bugün seni uzun uzun sevmek, dokunmak ve hissetmek istiyorum.” Dediğinde üzerimde ki yerini almıştı.

Kendini bana bastırması ile inledim. Erkekliği sertleşmişti. Askılarını indirdiğim sütyenimi nasıl olduğunu anlamadığm bir şekilde çözüp kokladı daha sonra kenara fırlattı. Bu hareketi bende de bir şeylerin kopmasına sebep olmuştu.

Bu gece utanmadan tıpkı onun gibi edepsizce sevişecektim. O daha seksi dişi kaplanıyla tanışmamıştı. Bu gece ikimize de sürpriz olmuştu.

Omzundan itmemle yatağa yatırıp üzerine çıktım.erkekliğinin üzerine oturmamla külotumu da gözlerinin içine bakarak yavaşça çıkarmaya başladım. Gözlerinde ki karaltı beni kamçılıyordu.

“ Ne oldu sevgilim, hoşuna mı gitti?” kalçamı dans eder gibi kıvırtıyordum.

Külotumu çoktan çıkarıp havada yüzüne doğru sallıyordum.

“ Hoşuma gitmek kelimesi bile yetmez duygularımı ifade etmede!”Külotumu havada yakalamış ve koklamaya başlamıştı.

Gözlerini kapatıp derince içine çekti. Altımda ki erkekliği iç çamaşırını zorluyordu. Üzerine doğru eğilmemle göğüslerim yüzüne çarpıyordu. Komodinin üzerinde ki sürahinin içinden bir adet buzu aldım.

Biraz daha oyalanıyor gibi yapmamla Aren göğüslerimi öpmeye başlamıştı. Buzu alıp tekrar yerime oturdum. Buzu ağzımın içine aldım ve şeker gibi çevirdim. Ellerim ise kendi göğüslerimi okşuyor sıkıyordum.

Her hareketimi gözünü bile kırpmadan izliyordu. Buzu dudaklarımdan çıkarıp onun ağzına götürdüm. Hipnoz olmuş gibi sorgusuz sualsiz yapıyordu. Buzu ağzında çevirmesi ile eğilip öpmeye başladım.

Buz ikimizin dudakları arasında gidip gelirken ateşimizde eriyen suları ise dudaklarımızdan çenemize yol çiziyordu.

Ateş ve Barut misaliydik biz. Yan yana gelince yakmadık yıkmadık bir şey bırakmıyorduk. Yan yana gelmemesi gereken ancak en çok yakışan ikili gibiydik…

Aren’siz Aylin, Aylin’siz de Aren olamazdı. Bunu ikimizde çok iyi anlamıştık. Zaman başımıza vura vura öğretmişti…

Öpüşmemiz derinleşirken aramızda ki buzda çoktan eriyip gitmişti.

Öpüşmeye kısa bir ar verip alnımı alnına yasladım. Kalçamı eğildiğim için kaldırmamla Aren çoktan avuçlamıştı. Sıkıyor ve iki yana ayırıyordu.

Bir anda sırtım yatakla buluştuğunda Aren her zaman ki yerini almıştı.

“ Ateşin beni yakıp küle çevirmeden bende sevişmek istiyorum seninle!” demiş ve eğilip sürahiden bir buzda o almıştı.

Eline aldığı buzu sol göğüs ucumun etrafında çevirdi. Dairesel hareketler ile diğer göğsüme yol almasıyla kendimi ona doğru kaldırdım.

Kısık kısık inliyor nefeslerimde bir o kadar kesikti.

“ Nasıl dikleşti, benim için nasıl hazırda bekliyor göğüs uçların.” Eğilip göğüs ucumu ağzına almasıyla kafamı arkaya attım.

Bir yandan buz göbeğime doğru giderken bir yandan da göğüs ucumu dişleri arasında eziyordu.

Bu işkencesi bana ölümüne bir haz veriyordu.

“ Benim keskin yanım…” diğer göğüs ucumu ağzına almıştı bu sefer. Tatlı işkencesini ona da yapacaktı.

“ Benim dişi kaplanım…” göğüslerimde oyalanması bitince buzu kadınlığıma doğru dairesel hareketlerde götürdü.

“ Benim cesur kadınım…” buzu kadınlığımın en tepe noktasına getirmiş epeyce oyalanmıştı.

Elindeki buzu çekmeden eğilip kasığıma dudaklarını tekrar bastırdığında bir yandan onun hızla inip kalkan göğsüne baktım. Baygın bakışlarım bile Aren’in elindeki buzu kenara bırakmasına yetmişti.

“ Benim Ay ışığım, Ay parçam…” az önce buzun olduğu yerlerde şimdi ise sıcak dudakları vardı.

Kadınlığımı eliyle ayırıp yalamaya başlaması ile inlemiştim. Ellerim istemsiz hafif kıvırcık olan saçlarını bulmuştu. Kafasını kadınlığıma daha çok bastırmamla dilini içimde hareket ettiriyordu.

“ Ahh bu hisse aşığım kocam! Elimde olsa içimden hiç çıkma isterdim!” bu itirafımla kadınlığımda ıslanmadık tek bir nokta bile bırakmamıştı.

“ Sen iste yeter ki yavrum benim için emirdir! İste içinden hiç çıkmam. İste altımdan hiç kaldırmam seni!” inlememle üzerimde dikleşti.

Erkekliğini gözlerime bakarak sıvazlamaya başladı. uzun ve kalın erkekliği dahada dikleşmişti.

Kadınlığımın girişine yaslayıp ıslaklığını kadınlığıma yaydı.

Az önceden beri bana tarifi olmayan duyguları hem lütuf hem de ceza gibi yaşatan bu adama deli gibi aşıktım. Şimdi tek isteğim ise içime girmesiydi.

“ Daha fazla yakma bizi sevgilim.gir artık içime bekletme karını!” dememle gülümseyip kendini içime itmişti.

Kendini her içime itişinde inliyorduk. Bir olmanın hazzını en zirvede hissediyorduk.

“ Benim en değerli varlığım, en değerli hazinem burası işte!”

“ Neresi?” bilerek sormuş ondan duymak istemiştim.

“ Süt kadar beyaz tenin, mis gibi kokan kadınlığın.. Seni sen yapan her zerrene aşığım. Kulun kölenim ulan var mı ötesi!” kahkalarımla daha çok itmişti kendini.

“ Yatağıma öyle yakışıyorsun ki. Kahkahaların, inlemelerin, saçların… Sen kalbimin en güzel odasındasın, kalbimin sahibisin!” ikimizin de inlemeleri artmış artık sona yaklaşıyorduk.

Aren’in içimde ki ritmik hareketleri devam ederken erkekliği kadınlığımın duvarlarını da bir hayli zorlamıştı.

“ Aren geliyorum kocam..”

“ gel yavrum.” Demesiyle titreyerek boşalmıştım.

Aren üzerimde ki ritmik hareketlerine devam ederken içimde kasılmasıyla onunda boşalacağını anladım.

“ Aren hadi çık artık içimden!”

“ Asla çıkmam bebeğim.” Güçlü bir inleme ile içime boşalmıştı.

“ Ahh ulan yordun beni hatun!”

“ Aren sana çık dedim beni dinlemedin yine!”

“ Bir kereden bir şey olmaz yavrum.”

“ Biz o bir kereleri geçtik canım. Sürpriz olmayacak bize bebek!” üzerimde sinirle itmeye çalışsam da milim oynamamıştı.

“Kızma hatunum. Hem bayağıdır birlikte oluyoruz ama hala bir bebeğimiz olmadı. Dinçer’e mi gitsek?” Aren bu dediğinde haklıydı.

Hapise bile girmeden önce birlikte olmuş hiçte korunmamıştık ama hala bir bebek haberi gelmemişti.

“ Yok doğru zaman ne zamansa o zaman olsun.” Deyip şimdilik konuyu kapatmak istemiştim.

Kendimi hazır bile hissedemiyordum. Bebeğimi yine koruyamazsam düşüncesi beni itiyordu. Daldığım düşüncelerden telefonun zil sesi ile kendime geldim.

Aren komodinin üzerinden telefonu almıştı.

“ Dayım arıyor.”

“ Bu saatte?” ikimzde birbimize bakmıştık. Macit Bey bu saatte neden arıyordu ki? Birkaç saat önce beraberdik zaten.

Aren daha fazla çalmadan telefonu açtı.

“ Alo… “

“Evet …” Aren’e baktığımda başka bir şey demeden karşı tarafı dinleyip kapatmıştı. Gözlerinde ise öfke ve şaşkınlık vardı…

Devam edecek..

OY VERMEYİ UNUTUYORUZ

LÜTFEN

UNUTMAYIN!

YILDIZLAR PARLASIN VE HİÇ SÖNMESİN…

Loading...
0%