Yeni Üyelik
40.
Bölüm

40. Bölüm ☽ Köpek ile Aslan ☽

@buket9

☽ Köpek ile Aslan ☽

Aren Boratay ( BARON )

Öfkeyle telefonu kapatıp merakla neler olduğunu anlamaya çalışan karıma baktım. Bu ihaneti ona nasıl söyleyecektim?

“ Aren ne dedi Macit Bey, konuşsana!” hızla yataktan kalktım. Çıplak olmala aldırmadan dolaba yönelip kendime kıyafet çıkardım. Aylin de peşimden kalkmış ve sabahlığını giymişti.

“ Aren korkutma beni!” hızla üzerimi giyinip ona döndüm ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım..

“ Güzel karım önemli değil işle alakalı sen uyu ben bir saate gelirim.” Desem de ikna olmuşa benzemiyordu.

“ Tamam bende geliyorum o halde!” hazırlanmaya gitmesiyle kolundan tutup yatağa oturttum.

“ Yavrum anlatacağım ama sakin ol, üzülme ben halledeceğim!”

“ Aren korkutuyorsun beni.” Daha fazla uzatmadan olanları anlatmaya başladım.

“ O gece İtalya’dan yanına gelmiştim ve yakalanmıştım hatırlıyor musun? Ve sadece yerimi, geldiğimi Sadi biliyor demiştim.” Kafasını sallamasıyla devam ettim.

“ O gece beni ihbar eden kişiyi dayım öğrenmiş. “ Korkuyla gözleri açılmış ve endişelenmişti.

“ Aren yoksa hain Sadi mi?” yanına oturup elini tuttum.

“ Hayır, hain Korkut’muş!” gözleri kocaman açılmış ağzı açık kalmıştı.

“ Ne? Böyle bir şey olamaz o sana bağlı biri. Aren bir yanlışlık vardır. Korkut bize ihanet etmez!” hızla yataktan kalkıp sağa sola giden karımı durdurdum.

“ Bak öğrneceğim yavrum. İki gündür de haber alamıyorum kendisinden. Araştıracağım!” dememle bir anda bana bakmasıyla gözleri kıstım.

“ Aren, ben söyledim!”

“ Neyi yavrum?”

“ O gece… Camda bir gölge görünce korkudan Korkut’u aradım. Sen İtalya da olduğun için başka biri sandım. Ben söyledim. Biri var camda dedim. Geleceğim dedi ama gelmedi. O günden beri de hiç konuşmadım Korkut ile.”

“ Sabaha karşı da polisler evi bastı zaten!”

“ İnanmıyorum! Bunu nasıl yapar bize? “

“ Sen sakin ol düşünme bunları. İlk ihanete uğrayışım değil yavrum hallederim merak etme. Bulacağım o kansızı! Götünden kan almazsam bana da Baron demesinler!”

Evden hızla çıkmış ve Sadi’yi depoların birine çağırmıştım. Korkut piçini bulacak ve cezasını ellerimle verecektim. Ben ona karımı, doğmamış çocuğumu ve sevdiklerimi emanet etmiştim. O ise arkamdan bıçaklamıştı. Bu ihanet başkaydı. Ben canım dediğim insanları ona teslim etmiştim. Bunun affı yoktu olamayacaktıda…

Gece saat üç buçuk sularıydı. Karımın koynundan çıkıp bu işlerle uğraşmak her ne kadar öfkelendirse de bu işi çözmeden bana uyku haramdı.

Arabadan hızla inip depoya girdiğim de Sadi ve yanında arkası dönük biri daha vardı. Yanlarına gittiğimde arkası dönük adam yavaşça dönmüş ve ellerini yana açmış gülerek bana bakıyordu.

“ Heyt bee Baron abim benim!” gözlerimi kısıp karşımda ki sol kaşına yeni çizik attırmış esmer adama bakıyordum.

“ Çevik sen misin lan?”

“ Adanalı Çevik emrine amade abim benim! Söyle kimi deşeceğiz?” Çevik’in adana şivesiyle konuşmasına gülmüş ve sarılmıştım.

Çevik, Adana da tanıştıığm eski bir dostumdu. Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Görmeyeli değişmişti. Giyim tarzı, saç kesimi…

“ Hayırdır lan seni hangi rüzgar attı buraya?” elinde ki tesbihi sallayıp Sadi’yi gösterdi.

“ Vallahi abim, Sadi Beyim ile karşılaştık düştüm peşine geldim!” Sadi’ye baktığımda Çevik’in aksine ciddi ve sert ifadesiyle karşımda duruyordu.

“ Sadi ile karşılaştınız? Sadi’nin bundan haberi yok gibi pek.” Çevik hızla kafasını Sadi’ye çevirdiğinde içinden söylenmişti.

“ Abim ben aradım tamam Sadi Beyimi. Eskisi gibi işler yapmayı özledim be Baron’um. Yurtdışından da dönmüşsün. Dedim Allah, işte fırsat Çevik dedim. Çıktım geldim İstanbul’a!” demesiyle kafamı olumlu anlamda salladım.

“ Doğru zamanda geldin Çevik’im. Sadi sana olanları anlatmıştır. Korkut itin bulacağız. Onu bulup cehenneme direk yapmadan bana uyku haram! Ulan ben karımın yüzüne nasıl bakacağım şimdi? Her fırsatta o piçe emanet ettim lan ben ailemi!” depoda bir ileri bir geri öfkeyle dolanıyordum.

Adamlar çoktan Korkut’u ve ihanetinin nedenin bulmaya çalışıyorlardı. Bulmam an meselesiydi. Onu bulacak ve kime köpeklik yaptığını öğrenecektim…

“ Abim emrin ne?” Çevik’e baktığımda elimle çenemi sıvazladım.

“ Çevik, ailem bundan sonra sana emanet koçum!” Çevik takım elbisesinin ceketini ve gömleğinin yakasını düzeltti.

“ Emrin başım gözüm üstüne abim!”

Sabah karşı depodan çıkmış eve gelmiştim. Salonda kimse yoktu. Aylin uyumuştur diye düşünüp odaya doğru çıktım. Kapıyı sessizce açtığımda güzel karım terasta koltukta oturuyordu.

Üzerinde ince bir şal vardı. İçimden söylenip kalın bir battaniye aldım ve yanına geçtim. Battaniyeyi üzerine bırakmamla sıçrayıp bana dönmüştü.

“ Aren?”

“ Yavrum soğudu hava neden burada oturuyorsun? Hasta olcaksın kadın, beni delirtmeye mi çalışıyorsun?” battaniyeye sardığım kadını kucağıma almış ve yatağa götürmüştüm.

“ Farkında değilim dalmışım.”

“ Güzel karım kendine dikkat etmezsen bozuşuruz!” kafasını omzuma yaslaması ile kendime iyice çektim.

“ Aren, kendini suçladığını gözlerinden görüyorum. Senin bir suçun yok sevgilim. Lütfen üzme kendini.” Demiş ve boynumu öpmüştü.

“ Ben canım, kanım dediklerimi emanet ettim güzelim. Ya sizi kaçırsaydı? Sana zarar verseydi? Ulan ben nasıl yaşardım o zaman!”

“ Aren çok öfkelisin. Bu öfkeyle Korkut’u öldüreceksin diye korkuyorum.

“ Ulan bir de yaşatacak mıyım? Ciğerini sökeceğim onun!” Korkuyla bana bakan karımın dudaklarına öpücük bıraktım.

“ Sen beni düşünme, kedi gibi de bakma öyle. Beni hiçbir kuvvet vazgeçiremez!” bana doğru yaklaşması ile gözlerim o taptığım dudaklarına kaymıştı.

“ Kocam, sen o pislik için elini kana bulamazsın!” dudaklarıma bakarak konuşması yine bir taraflarımı harekete geçirmişti. Benimle oyun oynuyor, kafamda ki şeytanları bile dize getiriyordu bu ela gözlü kadın.

“ Bularım, karıma ihanet etti! Beter edeceğim ölmek için yalvaracak!” dudağıma iyice yaklaşması ile kenarına bir öpücük bıraktı. Eli ise rahat durmuyor erkekliğimi avuçluyordu.

“ Sen ki Dünya’da ses getiren devrimler yapan Baron’sun. Böyle ufak işlerler mi uğraşacaksın yoksa? Onu adam yerine koyacaksın yani öyle mi?” erkekliğimi sıkması ile dudaklarına doğru inledim.

“ Yapma, beni ikna edemeyeceksin hatun!”

“ Ne yapıyorum ki? Kocamla yarım kalan sevişmemi tamamlıyorum rahatsız mı oldun?” birden kucağıma oturması ile battaniyede yere düşmüştü. Üzerinde sadece sabahlığı vardı. İnce kuşağı ise çözüldü çözülecekti. Belini tutmamla kendini inleyerek bana bastırdı.

“Ulan Baron kolay kolay yıkılmazdı ancak bir ay parçasına dağıldı!” deyip dudaklarına adeta saldırdım. Kucağımda ki bu ateşli hatuna daha ne kadar sabrecektim ki?

Hızla yatağa yatırıp üzerine çıktım. Öpüşlerimiz hızlı bir o kadar da tutkuluydu. Tüm öfkem dağılmıştı. Aklımda ki şeytanları dize getirmiş ve susturmuştu. Şeytanlarımın tek bir isteği vardı;

Bu hatunun içine gömülmek ve hiç çıkmamak!

“ Söz ver bana!” dudaklarını zorla çekmişti.

“ Tutamayacağım sözler vermem yavrum zorlama beni.” Tekrar öpeceğim sırada kafasını yana çevirdi ve şimdi de boynu beni günaha davet etmişti.

“ Baron’um söz vermeni istiyorum.” Onun ağzından Baron lafını duymak erkekliğimi bile tek başına ayağa kaldırmaya yetiyordu.

Bu hatun beni nasıl delirteceğini çok iyi biliyordu. Uçurumun kenarında gözüm kapalı yürütüyordu beni.

“ Ne istiyorsun Ay parçam, Dünyam, Yörüngem…” ona hangi kelime ile hitap edeceğimi şaşırıyordum bazen.

Ne desem eksik kalıyordu sanki. Ona olan hislerimi bir kelimeye nasıl sığdıracaktım ki?

“ Bırak o itle Sadi uğraşsın. Eminim hak ettiği cezayı verecektir. Senin kendini tutamayacağını biliyorum kocamı tanıyorum.” Göbeğine doğru yol almış kuşağı ie çoktan çözmüştüm.

“ Bana karşılığında ne vereceksin güzel bebeğim?” karnında oyalanmam bile ne istediğimi açıkça belli ediyordu zaten.

“ Seni dünyanın en mükemmel babası yapacağım. Baron’un bebeği…” gülümsemiştim.

Güzel karım mesajımı almıştı ancak bebek ikimizin de istediği bir şeydi. Bunun için ekstra söze gerek yoktu. Bunu tabi karımın bilmesine de gerek yoktu. İhanetinin bedelini herkes ödeyecekti…

Baron’un kıyametinden kim kaçmıştı da Korkut piçi kaçacaktı?

“ Seni dünyanın en mükemmel annesi yapacağım. Bu teninde ikimizden bir parça büyüyecek. Bu sefer her şey güzel olacak. Baron sözü!” demiş ve kadınlığının tadına bakmaya başlamıştım.

O saatten sonra biz değil tenlerimiz konuştu. İnlemelerimiz duyuldu. Bu oda bir kez daha sevişmemize şahit oldu.

Bacaklarını elimle ayırdım. Kadınlığından akan sıvıyı girişine yaydım. Canını yakmak istemiyordum. Erkekliğimi sıvazladığımda gözleri çoktan kararmıştı. Güneş doğuyorken birbirimize bir kez daha karışıyorduk.

Erkekliğini girişine yaslamamla inledi. Onun bu hallerine gülümseyip usul usul içine girmeye başladım. Öfkem geçmiş acelem yoktu. Tadını çıkara çıkara içine girecektim. Hızla eğilip kucağıma aldım ve oturttum. Erkekliğimin tamamı girmişti.

Kucağımda usul usul zıplamaya başlaması ile göğüsleri de aynı ritimle zıplıyordu. İki elimle göğüslerini avuçladım. İnleyerek kucağımda zıplıyordu. Kalçasını dans eder gibi kıvırtması ise aklımı başımdan alıyordu.

“ Ulan şu kalçanı kıvırtıyorsun ya aklım gidiyor!” dediğimde gülmüştü.

“ Bir gün sana özel dans ederim sevgilim.”

“ Daha dansın birinci dakikası yatağa atmam bir olur yavrum. Dene tabi sen, denemesi bedava!” şuh kahkası ile hızlıca içine çarpmıştım kendimi.

“ Bunu deneyeceğim, hem de hiç ummadığın ve yatağa atamayacağın bir anda! Aylin Boratay sözü olsun!” dediğinde bende gülmüştüm. Onunla inatlaşarak sevişmekte ayrı güzel oluyordu.

“Ahh.. ımm Aren..” cilveli inlemeleri ile ikimizde sona yaklaşıyorduk.

“Ohh yavrum, hatunum. Ateşli kadınım benim!” yataktan kalkıp kucağımda ki kadını sıkıca tutup duvara dayadım.

Ayaklarını belime dolamıştı. Sırtıma çizikler atması ise beni daha çok azdırıyordu.

“ Ahh Kocam.. Erkeğim!”

“ Erkeğin senin yoluna ölür be! Cilve kadınım, gözümün nuru!” sevdiğim çoktan titreyerek boşalmış üzerime yığılmıştı.

Kollarımın arasında küçülmüştü sanki. Erkekliğimin kasılması ile ben de çok geçmeden kendimi bırakmıştım.

“ Ahh ulan…Yavrum benim!” duvardan sırtını ayırıp yatağa yatırdım.

İçinden çıkmadan koynuna yatmıştım. Nefeslerimiz kesik kesikti. Kalbinin atışı hızlanmıştı.

Saçlarını sevip okşuyordum. Uykusuz olduğu her halinden belliydi.

“ Güzelim uyu istersen birkaç saat. Kahvaltıya Keskin ve Yasmin’ler gelecek. Dediğinde birden kalkmıştı.

“ Aren, Gönül ablaya gideyim de kahvaltılık planı yapayım ben. Sevdiği şeylerden yaptırmak istiyorum. Beril her gittiğimde benim sevdiğim şeyleri yapıyordu. Güzel karşılamak istiyorum misafilerimi.”

“ Yavrum Gönül hanım biliyor. Sevdiği şeyleri yapar merak etme. Gel biz bir duş alalım. Malum çocuk için çalışmaları artttırmamız lazım!”

“ Daha ne kadar arttıracağız acaba?” göz devirip yataktan kalkan güzel karımın arkasından bende kalkmış ve banyoya yönelmiştim.

“ Yavrum bak tekrar diyorum gidelim bir doktora. Bayağıdır yapıyoruz çocuk yok ortada!”

“ Hayatım doğru zamanda olur merak etme. Ama bir süre daha olmazsa gideriz.” Dediğinde kafamı salladım.

Duşa giren karım kapıyı kapatıp beni almamayı planlıyordu ancak ondan hızlı davranıp beline çoktan sarılmıştım.

“ Sevgilim sadece duş almak istiyorum. Yorgunum!”

“ tamam yavrum ben su boşa gitmesin diye geldim zaten. Sen al duşunu.” Demiştim ancak elbette rahat durmayacaktım.

“ Her şey çok güzel görünüyor Aylin ellerinize sağlık. En sevdiğim şeylerden yapmışsın. Kapılardan sığmayacağım yakında!” Beril’in cümlesi ile gülmüştük.

“ Afiyet olsun canım. Gayet fitsin boşver ye sen.” Karımın desteği ile göz kırpmıştım.

“ Aren, Korkut’tan haber var mı?” Keskin’in cümlesi ile içtiğim çaydan yudumlayıp masaya bıraktım.

“ Sadi arıyor. An meselesi bulmamız.”

“ Abi hala aklım almıyor ya. Kırk yıl düşünsem Korkut’un böyle bir şey yapacağı aklıma gelmezdi.” Volkan’ı hepimiz onaylamıştık. Haklıydı.

“ Kapıda kaşında çizik olan adam kim yeni mi?” Yasmin’in sorusu ile gözler yine üzerime dönmüştü.

“ Adana’dan eski bir dostum Çevik. Çevik Erkin. Keskin tanır.”

“ Çevik harbi çocuktur. Sevindim onun adına.”

“ Bundan sonra Ailem ona emanet!” dediğimde Aylin gerilmişti.

“ Mümkünse ailene kendin sahip çık!” güzel karımın trip saati gelmişti anlaşılan.

“ Her ihtimale karşı güzelim. Konuştuk bunu.” Dediğimde Yasmin ve Beril ile sohbet etmeye başladı.

Kahvaltı faslı bitmiş Yasmin hepimize kahve yapmıştı. Kahvelerimizi içerken Sadi içeriye geldiğinde güzel haberler getirmesini umdum. Elimde ki fincanı masaya bıraktım ve yerimde dikleştim.

“ Baron, güzel haberler var!”

“ Buldun mu o şerefsizi?”

“ Eşinin memleketinde saklanıyormuş. Adamlar izliyor. Ne yapalım?” elimle çenemi sıvazlamıştım.

“ Birileri ile görüşmüş mü? Kimin köpeğiymiş?”

“ Hayır. Gerekmedikçe evden dışarı bile çıkmıyormuş.”

“ Korkak piç! Alsınlar burada öttürürüz nasılsa!” yerimden kalkmamla herkes ayaklanmıştı.

“ Volkan, şirketler bir süre sende koçum!”

“ Eyvallah Baron.” Volkan’ın çıkması ile Yasmin’de işlerini halletmek için gitmişti.

“ Keskin hazır mısın?” Keskin’in gülmesiyl gülmüştüm.

“ Her zaman!” Aylin’in bana kedi gibi bakışları içimden bir şeyler koparsa da geri durmadım.

“ Söz verdin bana unutma!” sesinin titremesine bin kere lanet okudum. Onu bu hale sokanların yedi ceddini cehenneme göndermeden bana rahat yoktu.

“ Yavrum sen Beril ve çocukları ile otur. Bir ihtiyacın olursa Çevik kapıda olacak.” Dudaklarına kısa bir öpücük kondurmamla gözleri dolmuştu.

“Duymak istediğim cevap bu değildi.”

“ Hayatımın anlamı, endişelenmesi gereken biz değiliz. Güzel şeyler düşün. Seni çok seviyorum!” deyip daha fazla oyalanmadan evden çıkmıştık.

Kapıda Çevik’i görmemle duraksadım.

“ Koçum benim işlerim var. Sen görevini biliyorsun. Herkesden daha ağır bir görevin var. Ailem sana emanet!”

“ Eyvallah anam babam! Gözün arkada kalmasın. Bir yumruk da benim için vur kahpeye!” dediğinde gülmüştüm.

“ Eyvallah ciğerim!” Keskin ile arabalara geçmiş ve Korkut’u karşılayacağımız mekana gitmek için yol almıştık.

“ Baron, beş dakikaya Korkut burada olur!”

“ Tamamdır!”

Keskin ile depoya gelmiş ve Korkut Beyfendinin teşrif etmesini bekliyorduk. Onun için ayarladığım tüm ekipman ise bir köşedeydi. Birazdan şahane bir gösteri hazırlayacaktım Korkut iti için.

“ Keskin’im hazır mıyız?” Keskin yarım ağız gülüp oturduğu yerden kalktı ve kol düğmesini düzeltti.

“ Bayağıdır elim kaşınıyordu demek Korkut yavşağı içinmiş!” dediğinde gülmüştüm. Samimyetten uzak bir gülüştü.

Sadi ve iki adam sürüye sürüye paketi getirmişlerdi. Anlaşılan gelmeden bile biraz hırpalanmıştı. Kaşının kenarı patlamış kanıyordu. Üstü başı toz toprak içindeydi.

Sadi, Korkut’u elektrikli koltuğa oturtmuştu. Bu koltuğu bile İtalya’dan Korkut pezevengi için getirmiştim.

Kollarına ve bacaklarına kablo sarmışlardı. Yavaş yavaş kendine gelen Korkut karşısında beni görünce gözleri kocaman açıldı.

“ Görüşmeyeli nasılsın dostum?” önce yutkundu sonra soruma cevap verdi.

“ Baron, benim bir günahım yok yemin ederim! Dinle beni Baron!” işaretimle ilk düşük dozda elektrik akımı verilince cümlesinin yerini çığlıkları almıştı.

Gözlerimi bile kırpmadan onu izliyordum.

“ Sana görüşmeyeli nasılsın dostum dedim, sorumun cevabı bu mu lan!” öfkeyle bağırdığımda elektrik akımı kesilmişti.

Titremeleri devam ederken kesik kesik de olsa cümle kurmaya başladı.

“ İ-iyiyim.” Diyebilmişti.

“ Neyse senin sohbetin şimdiden sıkıcı olmaya başladı. Biraz hareketlenelim. Misafirimize başka şeyler de ikram edelim Sadi!” emrimle Sadi ne getireceğini anlamıştı.

“ Ulan ben sana karımı, doğmamış çocuğumu emanet ettim! Lan ben senin düğünü yaptım. Daha ergenliğinde elinden tuttum! İş verdim, aş verdim. Karşılığı bu mu lan amına koduğumun iti bu mu lan!” Sadi tırnak sökücü aleti getirmiş ve işaretimle ilk tırnağı sökülmüştü.

Sorduğum sorulara ise aldığım tek yanıt acı dolu çığlıklarıydı…

“ Baron, yemin ederim beni tehdit ettiler! Ben istemedim karımı kaçırdılar!”

“ Ulan pezevenk ben ne güne duruyordum? Bana neden demedin piç! Ben kendi kaçan karımı bir günde buldum! Sen hala benim gücümü mü sorguluyorsun! “

“ O çok güçlü Baron. O çok vicdansız. Onu tanımıyorsun.” Histerik bir kahkaha attım.

“Köpek ile Aslan’ı yarıştırmışlar. Aslan yerinden kalkmamış, köpek kazandım sanmış…“ dememle Sadi ikinci tırnağı da sökmüştü.

Korkut itinin çığlıkları tüm depoda yankılanmaya devam ediyordu.

“ Pişmanım Baron, köpek gibi pişmanım! Affet beni. Sana sadakatimi ispatlayayım.” Dediğinde Keskin ile göz göze gelmiş ve kahkaha atmıştık.

“ Kime çalışıyorsun dökül lan artık! Karı gibi vır vır etme!” Keskin’in sorusu ile asıl olaya ilerliyorduk.

“ İsmini bilmem, tek bildiğim lakabı. Ona Büyük Patron diyorlar. Köklü bir ailesi varmış. Başka bilgim yok. Hiç onunla görüşmedim. Hep o ulaştı. Mektuplar, hediye tarzı mesajlar vermeyi sever. Sadece sesini duydum o kadar! Ha birde bastonu vardır. Sağ eline siyah deri eldiven ve üzerine büyük iki yüzüğünü takar. Araba da elini görmüştüm sadece. Yüzüklerinden biri büyük kuru kafa diğeri ise karga burnu üstünde şapkası var.”

Korkut’un dediklerini pür dikkat dinliyordum. Karşımda anladığım kadarıyla manyak biri vardı.

“ Keskin’im bu sefer akıllı bir manyakla uğraşacağız galiba!” Keskin’in gülüp kafa sallaması ile depodan çıkmak üzere arkamı dönüp giderken Korkut’un seslenmesi ile durdum ve yönümü çevirdim.

“Baron ne olacak bana?”

“Doğru zamanda doğru tarafı seçseydin canını bağışlardım ancak sen yanlış tarafı seçtin. Unutma; Baron daima kazanır, bu arada Şah ve Mat!” deyip depodan çıkmamla Korkut’un acı dolu inlemeleri de son bulmuştu…

Devam edecek…

YILDIZA BASMAYI UNUTMAYIN

ÇÜNKÜ

YILDIZIMIZ

DAİMA

PARLASIN….

Sizleri Seviyorum…

Loading...
0%