Yeni Üyelik
44.
Bölüm

44. Bölüm ☽Rüzgar Esti Dal Kırıldı! ☽

@buket9

Rüzgar Esti Dal Kırıldı!

Aren Boratay( Baron)

Sabah gözlerimi koynumda ki sıcaklık ile açtım. Göz bebeğim hala uyuyordu. Eğilip her zaman ki gibi yüzünün her bir yerine küçük ama tutkulu öpücüklerimi bıraktım. Önce değişik sesler çıkarıp uyumaya devam etti. Onun bu hali bile yüzümü gülümsetmeye yetiyordu.

“ Uyan da doğsun artık güneşim be kadınım!” Uykulu sesi kulaklarıma çok geçmeden dolmuştu.

“ Ya Aren, birazcık daha uyuyalım lütfen!” Elimin tersi ile çıplak göğsüne dokunuyordum.

“ İşe gitmeden biraz daha seni sevmeme izin verir misin peki?” Mırıldanması ile ne dediğini anlamamıştım ancak ben cevabımı çoktan almıştım.

Gülümseyip, çıplak göğüslerine eğildim ve sağ göğüs ucunu ağzıma aldım. Göğüs ucunu dişlerim arasında ezdikçe uykusu arasında ufak ufak inlemeye başlamıştı.

“ Imm.. Aren… Rüyamda bari rahat bırak!” Eğilip kulağına fısıldamamla tüm minik tüyleri havalanmıştı sanki.

“ Rüya değil, benimle yaşadığın her an gerçek güzelim.” Boynundan başlayıp öpücük bırakmaya başladım. Kulağının altını öpüp kulak memesini dudaklarımın arasında çevirdim. Huylanması ile rotam sırtından aşağısı olmuştu.

“ Ah bu tenin…” öpücüklerime devam ettim.

“ Cehennem ateşlerinde yakan bu tenin..” Belinin kavisini öpmeye başlamamla kendini bana doğru kaldırmıştı.

“ Senin yollarında ölürüm kadınım..” Belinden aşağıya inip kalçalarını biraz daha havaya kaldırdım ve önümde ki manzarayı koklamaya başladım.

Kalçalarını ellerimle iki yana ayırdım ve kendime bir alan ayırdım. Kadınım çoktan uyanmış inlemeleri ile bana eşlik ediyordu.

“ Ahh yapma..” Yapma derken bile sesi cilveli çıkıyor daha çok istiyordu.

“ Ne yapmayayım yavrum?” Kalçalarını ayırıp kadınlığına ulaşmıştım.

“ Aren.. Dur işte!”

“ Söyle güzelim, ne yapmayayım?”

“ Öpme !”

“ Kadınlığını mı öpmeyeyim? “ inleyip kendini yatağa daha çok bastırmıştı.

“ Off be adam bir durun olsun!” İsyanına gülmüştüm.

“ Nasıl öpeyim peki? Böyle öpmeyeyim mi?” Demiş ve bir anda sırtüstü çevirmiştim.

Ne olduğunu anlamadan kadınlığının en tepe noktasına dil darbeleri bırakmaya başlamamla çığlıkları çok geçmeden kulaklarıma doldu.

“ Ahh amacın beni öldürmek mi?” Üzerine uzanıp dudaklarını öpmemle beni hemen karşılamıştı.

“ Bu güzel dudaklara ölüm kelimesi yakışmıyor yavrum. Amacım ise yaşatmak, nefesine nefes olabilmek!” Deyip tekrar dudaklarımız birleşmişti.

Üzerinde ki yerimi kısa sürede almıştım. Erkekliğim kadınlığının girişini çoktan bulmuştu. Kendimi içine itmemle kafasını yastığa daha çok bastırdı.

“ Ahh, içimi yakan bu his!” Demiş ve çarşafı avuçlarının arasında yoğurmuştu.

İçindeki hareketlerime hızla devam ederken bana eşlik eden tek şey kadınımın inlemeleriydi.

“ Ahh Aren! Bırak artık kendini…” Ay parçam bugün normalden daha erken boşalmıştı sanki.

Ritmik hareketlerime hızla devam ederken sona yaklaşıyordum. Erkekliğim, kadınlığının duvarları arasında kasılmaya başlaması ile zirveyi görmem uzun sürmemişti. Üzerine yığılmamla nefeslerimizi düzene bindirmeye çalıştık.

“ Sabah sabah yordun beni Aren!” Sinirle altımdan kalkmaya çalışan kadına bakıp gülmüştüm.

“ Güzelim ama en güzel sabah sevişilir, uzmanlar diyor ben demiyorum!” Hızla altımdan kalktı ve banyoya yöneldi, giderken de laf sokmayı ihmal etmedi.

“ Kim o uzman, acaba sen olmayasın?”

“ Oo sen buralara gelir miydin Baron?”

“ Sen varsın ya koçum uğramaya ne gerek var işte!”

“ Olsun özletme kendini!”

“ Bakarız bakarız…” Sabah otelden çıkmış Aylin’i de eve bırakıp şirkete Volkan’ın yanına uğramıştım. Volkan haklıydı, bayağıdır bu şirkete uğramıyordum.

“ Dün takılarınızın hepsi satılmış. Güzel haberlerinizi aldım.”

“ Sıkıyorsa satılmasaydı!” Bu tepkime Volkan gülmüştü.

“ Ömrümde böyle mütevazi biri görmedim.” Volkan’a göz kırpıp kendi odama geçmek için ayağa kalkmıştım.

“ Neyse, ben kendi odama geçeyim. Birkaç işim var sonra giderim. Kolay gelsin iyi çalışmalar dostum!” Volkan kısaca başıyla onaylayıp işlerine dönmüştü.

Asansöre yönelip en üst katı tuşladım. Birkaç imzalanacak evrak işini halledip gitmek istiyordum. Asansör durmuş ve odama hızla geçmiştim.

Odaya geçip şirket telefonundan Sadi’yi arayacağım sırada cebimde ki telefonun zil sesini duydum. Aylin’in aradığını düşündüm ancak kayıtlı olmayan bir numaraydı. Çok bekletmeden açtım.

“ Alo.” Önce ses gelmedi, daha sonra tanıdık bir ses işittim.

“ Merhabalar Baron, ben Davut Saral!” Geçen yemekte kendini tanıtan lavuk beni şimdi neden arıyordu?

“ Evet Davut Bey, hatırladım buyurun?”

“ Nasılsınız? Meşgul etmiyorum umarım.” Koltukta arkama yaslanıp konuşmamı sürdürdüm.

“ Aslında biraz yoğunum. Sadede gelirsek sevinirim.” Davut’un gülme sesini işittiğimde kaşlarımı çattım.

“Dün gece ki defileyi çok beğendim. Size bir iş teklifi ile geldim. Takı defilesinin yanı sıra kıyafet defilesi de olmalı. Ortak bir çalışma başlatabiliriz. Büyük ses getireceğine inanıyorum.” Bu teklifi hiç cazip gelmesede olumsuz bir şey demek istememiştim.

“ Düşünebiliriz Davut Bey. Siz defile için elli adet kıyafet modeli gönderirseniz bizde beğendiklerimize uygun takı tasarlarız. Başka diyeceğiniz bir şey yoksa işime dönmem gerekiyor.” Kapatmaya hazırlanırken Davut sürekli konu yenilemesi sinirimi bozuyordu.

“Tabi çok sevinirim Baron. İsterseniz hep birlikte bir akşam yemeği ayarlayalım. Tanışırız böylece gerçi eşinizi yakından tanıyorum ancak sizi pek tanımıyorum.” Dediğinde yerimde dikleştim. Kaşlarım ise çatılmaktan ağrımıştı.

“ Anlamadım eşimi nasıl yakından tanıyorsunuz?”

“ Aylin size bahsetmedi mi?” Karımın adını gevşek gevşek ağzına alması iyice sinirlendirmişti.

“ Hayırdır lan sen karımın adını ağzına alıyorsun?”

“Biz onunla bir sahil kenarında tanıştık. Kendisi ağlıyordu. Rüzgar kokusunu bana getirdi ve yanına gittim. İsmini söylediğinde çok beğendim. Bu evlilikte pek mutlu değil anladığım kadarıyla.” Öfkeyle elimi masaya vurup ayağa kalktım.

“ Lan sen ne konuşuyorsun benim karım hakkında? Ulan sen kimsin? Ne kokusu ne ismi lan!“ Öfkeyle odada bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordum. Öfkem dinmiyor aksine harlanıyordu.

“ Sakin ol şampiyon. “ deyip kahkaha atan adamı bulmak ve beynini eline vermek tek isteğimdi.

“ Ulan Davut piçi kaçacak delik ara ulan kendine. Yerin yedi kat dibinede girsen seni bulacağım lan köpek! O dilini ateşlerde yakmazsam banada Baron demesinler lan!” Telefonu yüzüme kapatan adamla sinirden deliye dönmüştüm.

Kızgın boğa misali masada ne var ne yok hepsini devirdim. Öfkeyle bağırıyor küfürlerin ardı arkası kesilmiyordu. Kapı bir anda açılmış ve içeriye Volkan ve Sadi gelmişti.

“ Aren, ne oluyor?”

“ Baron bir haber mi aldın?”

“ Sadi bana o Davut Saral’ı bul. Bana onu bulun lan!” Hızla önümde ki iki adamı itip şirketten çıkmıştım. Arabaya binip eve doğru sürdüm.

Trafik kurallarının çoğunu es geçerek eve geldim. Bahçeye arabayı gürültüyle park edip kapısını bile kapatmadan evin kapısını yumruklamaya başladım. Çevik hızla yanıma gelmişti.

“ Abi ne oldu dur kıracaksın kurbanın olayım dur neye kızdın?”

“ Çekil lan önümden!” Kapı açılmış Gönül Hanım korkuyla kenara çekilmişti.

“ Nerede? Nerede o!” Salona gelmiş öfkeyle bağırıyordum.

“ Abi kimden bahsediyorsun?”

“ Aylin neredesin?”

“ Yengeme mi kızdın abim, dur çok öfkelisin kalbini kırarsın sen bu öfkeyle bak yapma pişman olacaksın!” Çevik merdivenlerden çıkmama müsaade etmiyordu.

“ Sana ne lan çekil önümden! Aylin!” Hızla merdivenlerden çıkıp odaya geldiğimde Aylin, terasta kuş besliyordu. Arkasını dönüp beni görünce gülümsedi yanıma geldi.

“ Canım erkencisin.” Deyip sarılmak istediğimde durdurdum. Tuhaflık olduğunu anlamıştı.

“ Davut Saral ile ne zamandır tanışıyorsun?” Sesimde ki soğukluk karşımda ki kadını korkutmaya yetmişti. Kaşları çatıldı. Ne diyeceğini bilemez gibi bir hali vardı.

“ Aren bak kim ne dedi bilmi..”

“ Davut iti ile ne zamandır tanışıyorsun dedim sana!” Öfkeyle bağırmış sözünü kesmiştim. Yerinde zıplaması ile gözleri dolmuştu.

“Mahkemeden bir gün önce sana geldiğimde Birce’yi görünce koşarak gitmiştim. O gün sahil kenarına gittim. Ağlıyor görünce yanıma geldi ama geri geldim çok oturmadım.”

“ Ulan kokunu, adını bilecek kadar oturmuşsunuz niye yalan söylüyorsun?”

“ Koku mu? Hayır Aren sana ne anlattı bilmiyorum ama doğru değil! Hediyeyi onun gönderdiğini öğrenince kızdım. Dün defilede rahatsız etti Yasmin’e anlattım hatta sana her şeyi anlatacaktım ama korktum.”

“ Ne hediyesi?”

“ O aksesuarı, o göndermiş!” Dediğinde kan beynime çıkmıştı.

“ Ulan benim niye haberim yok! Kimim lan ben burada! Sen bana bunu nasıl yaparsın?” Öfkeyle odada bağırıyordum. Aylin bir şeyler diyor ancak duymuyordum.

“ Yemin ederim bir günahım yok. Ben kötü bir şey yapmadım sadece sakl..”

“ Daha ne yapacaksın? Sen beni, benim sana inanmışlığımla sınadın.” Gözyaşları hiç durmadan akıyordu.

Her ne kadar onun bir damla gözyaşısı benim ciğerimi yaksa da durmadım sözlerime.

“ Sana yemin olsun ki gözünün önünde o itin beynini deşeceğim!”

“ Aren, beni dinle lütfen yanlış anlıy..” hıçkırarak ağlıyor, incilerini döküyordu.

“Önemi yok artık. Rüzgar esti, dal kırıldı.” Tam arkamı dönüp gideceğim sırada kolumdan tuttu.

“ Gitme lütfen bir kere dinle beni..”

“ Neden ağlıyorsun? O şerefsiz için mi döküyorsun bu gözyaşlarını ha!” Demiştim. Demiştim demesine ama sol yanağıma inen tokatla da hemen pişman olmuştum.

Yavaşça kafamı kaldırdım. Son kez gözlerine bakıp evden çıkıp gittim. Biraz daha kalsaydım gidemeyecektim çünkü…

“ Anlatmayacak mısın oğlum ne olduğunu artık? Neden bu kadar çok içiyorsun Aren?”

“ Ben içmeyeyim de kim içsin?” Deyip bitmiş bardağı tekrar masaya koydum.

Elimle garsonu çağırdım ve tekrar doldrumasını söyledim.

“ Çarpar lan, bu kadar rakı içilir mi?”

“ Keskin karışma birader!”

“ Anlat lan o zaman sende!”

“ O Davut şerefsizini geberteceğim lan! Benim karımın adını ağzına almalar, hediye yollamalar, rahatsız etmeler, yok kokusu… Kokusu güzel demeler! Orospu çocuğu!”

“ Davut mu yapmış bunları? Sakın bana Aylin’le kavga ettim deme Baron!”

“ Ettim lan! Gittim eve bağırdım çağırdım. Dinlemedim bile. Sonra tokadı yedim buraya geldim! Lan o piç kokusunu alacak kadar nasıl yakınına geldi Keskin! Kafayı yiyeceğim amına koyayım ya!” Bir bardak daha bitmişti.

“ Adam pezevenk lan! Ona mı inandın? Karını niye dinlemedin oğlum sen?”

“ Çok ağladı… Bıraktığmda yani ağlıyordu. O sözleri sarf ettiğim için kendime de lanet okudum ama iş işten çoktan geçti!” sesim daha sakin çıkmaya başlamıştı.

“ Baron saçmalama kardeşim git karının gönlünü al. Elin şerefsizini dinlemişsin karını dinlememişsin oğlum sen böyle bir hata nasıl yaptın lan?”

“ Benden sakladı Keskin! Benim gibi bir adamdan sakladı. Hala gücümün farkında değilse yapacak bir şeyim yok!”

“ Korkmuş oğlum kız senden. Şu haline bak! Haklı.” Histerik bir kahkaha kaçmıştı dudaklarımdan.

“ Korkması gereken o değil. Bunu güzel karımda çok yakında öğrenecek!”

Sadi beni , meyhaneden zorla eve getirmişti. Bu gece çok fazla içmiş ve uzun zaman sonra sarhoş olmuştum. Sadi ve Çevik kollarında beni salona getirip koltuğa yatırmışlardı. Pek kendimde değildim. Sadi ve Çevik gideceği sırada merdivenlerden yine tüm güzelliği ile Ay parçam inmişti. Hızla yanıma gelmesiyle özlediğim kokusu ciğerlerime ulaşmıştı.

“ Aren, çok sarhoşsun. Niye bu kadar çok içtin ki?” Gözleri ağlamaktan şişmiş, fındık burnu kızarmıştı.

Şu an tek istediğim bu kadını öpmekti ancak yapamazdım. O piçin dedikleri sarhoş olsam da kulaklarımdan gitmiyordu.

“ Neden yaptın bunu bana? Sevmedin mi beni?” Sarhoş olduğum için çoğu kelimem dolaşık çıkıyor anlaşılmıyordu.

“ Ben sana yanlış yapmadım Aren. Korktuğum için sakladım ama söyleyecektim.”Konuştukça gözlerim dudaklarına kayıyordu.

Ona biraz daha sokuldum. Dudaklarına bir milim kala durdum ve gözlerimi kapatıp hızla uzaklaştım. Kendime hakim olmayı öğrnecektim.

“ Sen git yat. Ben burada yatacağım.” Demiş ve karşı koltuğa kalkıp uzanmıştım.

Bir süre orada oturdu. Daha sonra ise medivenlerden yukarıya çıkıp gitmişti.

Sabah gözlerimi merdivenlerden gelen topuk sesi ile uyandım. Zorla gözlerimi açtığımda Aylin tüm ihtişamıyla merdivenlerden inmişti. Bana yan gözle bakıp mutfağa geçmişti.

Uzun topuklu çizme, altına minicik etek ve uzun kırmızı kabanıyla nereye gidiyordu lan?

Hızla koltuktan kalktım ve peşinde mutfağa gittim. Masaya oturmuş türk kahvesi içiyor Gönül Hanıma bir şeyler anlatıyordu. Benim geldiğimi görünce ise susmuştu.

“ Gönül abla sen beni akşama bekleme olur mu, yemek ona göre yaparsın kaçtım ben.” Deyip bana bakmadan mutfaktan çıkıp gitmişti.

Ellerimi tezgaha dayayıp sakinleşmeye çalıştım. Öfkeyle arkamı döndüm.

“ Gönül Hanım, Aylin nereye gidiyor, akşama bekleme falan ne oluyor?”

“ Aren Bey, bilgim yok sadece kız kıza eğlenmeye gideceğiz dedi.” Kafamı sallayıp mutfaktan çıktım.

Kız kıza olduğuna göre Yasmin ve Beril’le kafeye falan gidecek herhalde diye düşünüp merdivenlerden odama çıktım. Biraz duş almak iyi gelecekti.

Kafam dağılsın diye şirkete gelmiştim ancak bütün gün aklım Aylin’de olduğu için hiçbir halt anlamamıştım. Masada ki telefonu alıp Çevik’i aradım. O sürekli Aylin’in yanındaydı nasılsa.

İkinci çalışında açmıştı ancak gürültülü bir ortamda olduğu için sesi pek gelmiyordu.

“ Lan oğlum neredesin sen?”

“ Abi bizim barlardan birine geldik.”

“ Niye ne şin var?”

“ Abi Aylin Hanım istedi.” Koltukta biraz daha dikleştim ve kaşlarımı çatıp Çevik’in ne demek istediğini anlamaya çalıştım.

“ Ne barı lan? Ne oluyor yine neden haberim yok lan Çevik!”

“ Abi Aylin Hanım kız kıza eğlenmek istediğini söyledi.” Öfkeyle koltuktan kalktım.

“ Bana niye haber vermiyorsun lan?”

“ Abi yengem öyle dedi.”

“Kapat lan kapat geliyorum!” Hızla şirketten çıkıp arabama bindim. Görelim bakalım kız kıza nasıl eğleniyorsun güzel karım.

Baş selamı ile bardan içeriye girdiğimde kapıda Çevik’i görmemle yanına gittim. Ortam hareketli yine doluydu. Gözlerim etrafı taradı ancak görmek istediğim kişiyi henüz görememiştim.

“ Nerede lan karım?” Çevik’in yukarıyı göstermesi ile hızla merdivenlerden üst locaya çıktım.

Üzerinde mini leopar desenli ve göğüs oluğuna kadar açık bir elbise ile görmeyi beklemediğim güzel karım kendini müziğe kaptırmış dans ediyordu. Yasmin ve Beril oturmuş onu izlerken, karım ise tüm seksiliği ile kıvırtarak dans ediyordu.

Onu öyle görmeyi beklemediğim için kalp atışlarım da hızlanmıştı. Ortam bir anda sanki uğuldamaya başlamıştı. Hiçbir şey duymuyordum. Aslan’ın avına odaklanması gibi karıma odaklanmış dansını izliyordum.

Dolgun dudaklarına sürdüğü kırmızı ruj ise tansiyonumu çıkarmaya yetiyordu.

“ Lan Baron kendine gel oğlum! Sırası mı şimdi ulu orta burada!” Köşede kendi kendime konuşuyor bir yandan da Aylin’e bakan asılan var mı diye kontrol ediyordum.

Her dans edişinde, belinin her kıvrılışında ve kalçasını her sallamasında beynim yerime başka bir uzvumla düşünüyordum sanki.

Müziğin değişmesi ile daha hareketli bir şeyler çalmaya başladı. Aylin ise piste biraz daha yaklaşıp kendini müziğe fazlasıyla kaptırmıştı. Yerinde zıpladıkça eteği de havalanıyor benim yüreğim ise buna dayanmıyordu.

Arkasını dönmesi ile göz göze geldik ve dünya bizim için durdu. Beni görünce gülüşü soldu. Daha sonra kafasını çevirip ben yokmuşum gibi dans etmeye devam etti.

“ Ulan ben yok muyum acaba?” Diye kısa bir an düşünsem de o zıplamaya bu eteğin havalanmasına daha fazla dayanamadım ve öfkeyle yanına gittim.

“ Bu halin ne Aylin? Ne hoplayıp zıplıyorsun bu elbiseyle?” Kolunu kurtarıp bağırmaya başladı.

“ Bırak sanane be! Çekil eğleniyorum ben karışma bana!”

“ Lan demek karışma? Beni çıldırtma Aylin!”

“ Karışma demek neyini anlamadın Baron?” Gözlerimi kapatıp açıyor ancak sakinleşemiyordum.

“ Yürü eve gidiyoruz.”

“ Ne münasebet? Kendin git, ben gayet iyiyim.”Deyip tekrar önüne dönmesiyle düşünme yetimi tamamen kapatmıştım.

Hızla kabanımı çıkardım ve Aylin’e giydirmeye başladım.

“ Ya ne oluyor? Bırak ne yapıyorsun?” Zorla kabanı giydirip önünüde kapattım.

Eğilip kucağıma alıp merdivenlerden indirmeye başladım.

“Ya indir beni! Aren sana diyorum gelmeyeceğim!” Bacaklarını sallıyor sırtıma sayısız yumruklar atıyordu ancak durmaya niyetim yoktu.

“ Rahat dur kadın!” Bardan çıkıp arabaya bindirmiştim.

“ Bırak gideceğim.”

“ Hiçbir yere gidemezsin. Lan bu elbise ile saatlerdir hoplayıp zıplıyorsun. Beni çıldırtma Aylin beni kışkırtma! Ne yapmak istediğinin farkındayım beni sınama!”

Son konuşmamız bu olmuş yol boyu hiç konuşmamıştık. Eve geldiğimizde Aylin öfkeyle merdivenleri çıkıp odaya gitmişti.

Salona geçip kendime bir kadeh içki alıp koltuğa oturmuştum. Kaç dakika yada saat geçtiğini bile anlamadan bir noktaya odaklanıp içkimi yudumluyordum.

Merdivenlerden gelen ses ile Aylin’in su içmek için kalktığını düşünüp hiç bakmadım. Ayak sesi yaklaştıkça kokusu da burnuma doluyordu. Mutfağa geçip gittiğinde hayal gördüğümü yada içkiyi çok kaçırıp sarhoş olduğumu düşündüm.

Mutfaktan çıkıp tam karşımda dikilmeye başlaması ile hayal değil de gerçek olduğunu anladım. Siyah tül bir gecelikle karşımda duruyordu. Tülün altına giydiği varla yok arası olan tangası vardı. Göğüsleri ise fırlayacak gibi duruyordu.

Bu görüntüye yutkunup koltukta dikleştim ve bardağımın dibindeki içkiyi kafama diktim.

“ Yarın Yasmin de kalacağım. Şimdiden haber vereyim de kızgın boğa gibi dolanma ortalıkta!” Dediğinde zorda olsa gözlerimi vücudundan çekmiştim.

Bana doğru gelip eğilmesi ile görüş alanımda dolgun göğüsleri vardı.

“ Duydun mu sana diyorum?” Dediğinde kafamı belli belirsiz sallamıştım.

Arkasını dönüp önümde masaya eğilmesi ile kalçalarına dokunmak istedim ancak kendime engel oldum. Kendine içki koyup bardağımdan içmeye başladı. Yanda ki koltuğa oturdu ve bacaklarını açıp içki yudumlamaya başladı.

“ Sikeyim lan ben böyle işi!” Sessizce kendime küfürlerler sıralıyordum.

“ Anlamadım bir şey mi dedin?”

“ Yok demedim.” Dediğimde içkisini yudumlamaya devam etti.

“ Ay döktüm tüh!” Dediğinde ne dediğini anlamamıştım.

“ İçki döküldü üzerime.” Deyip göğüslerini, masadan aldığı peçete ile silmeye başladı.

Hipnoz olmuş gibi gözümü ondan alamıyordum. Geceliğin iki askısını da indirip göğüslerini silmeye başlamasıyla yumruklarımı sıktım.

“ Bu nasıl bir sınav lan böyle?” Aylin’in bir anda kalkıp yanıma gelmesiyle kendimi daha ne kadar tutacaktım bilmiyorum.

“ Aren kopçam çıktı takar mısın?” Diye kucağıma oturduğunda ise kayışlar kopmuştu.

“ Aylin çekil ben yapamam takamam yani. Sen git çıkar bunu üşürsün havalar soğuk.” Deyip kendim de ayağa kalkmıştım.

Bana doğru yaklaşıp dibimde durmuştu. Gözlerim dudaklarına kaysa da kendimi toparladım.

“ Bu kadar mı etkinleniyorsun benden? Kaçma artık küslük bitsin. Kocamı özledim. “ elini sakallarımda gezdirmeye başladı.

“ Aren, o pislik defile günü beni rahatsız etti. Ağlayarak tuvalete gittim. Olanları Yasmin’e anlattım. Sana anlatacaktım ama çok özel bir gece geçirdiğimiz için söyleyemedim. O adam sana yalan söylemiş. Benim kokumu tek sen alabilirsin. Tek sen sever ve yine tek sen dokunursun.” Deyip dudağımın kenarını öpmüş ve gitmişti.

Devam Edecek…

YILDIZA BASMAYI UNUTMAYINNNNNNNN

Loading...
0%