Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6.Bölüm ☽ Baron’un gelişi ☽

@buket9

Baron’un gelişi

 

Aren Boratay…

“ Volkan şu Ufuk meselesi ne durumda! Ayağıma çok dolanmaya başladı!”

“O iş tamam Baron istediğin an kullanırız. Ufuk öğrenince ne yapacak acaba?“

“ Gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi kötü bir huyu var maalesef bunu Ufukta görecek. Sadi sana birkaç fotoğraf ve video da gönderecek onları basına sızdır, rezil olsun it. En yakın zamanda Ülkeyi terk edecek görmeyeceğim onun dibinde!

Son cümlemi oldukça kısık ve kendime söylemiştim.

Aylin’in kuzeni olmasına rağmen kendini sevgilisi gibi göstermesi ve bana diklenmesi hiç hoşuma gitmemişti. Hak ettiği muameleyi görecekti!

“ Kimin dibinde sürekli?” Ne kadar kıık söylesem de Volkan duymuştu dememk ki…

“ Volkan uzatma dediğimi yap!”

“ Baron, Ufuk tehlike değil ki neden gönderiyoruz ilerde yollarız şu an ihtiyacımız olabilir. Şimdi gönderirsek dikkat çekeriz. Daha önemli meselelerimiz var bırak sen Ufuk’u!”

“ Eninde sonunda gideceğini biliyoruz. Neymiş önemli mesele?”

Koltuktan kalkıp raflarda duran Puro’mu aldım. Pencere önüne gidip yakarken odaya Yasmin girdi.

“ Baron, senin savcı İstanbul mafyası İskender’in peşine düşmüş. Senin peşinde de olduğunu söylememe gerek bile yok!”

Puro’mu içerken Volkan da ayağa kalkıp yanıma geldi. Yasmin elinde ki dosyaları masama koymasıyla kendini koltuğa atıp masanın üzerinden kendine içki doldurdu.

“ Bu savcının gelmesi iyi olmadı her işe çomak sokmaya çalışacak!” Volkan haklıydı ancak o savcıyla uğraşmak istiyordum.

“ Yasmin, İskender dosyasını Sadi’ye yolla. Bu akşam hazırlansınlar. Savcı beyimizin aradığı ama bir türlü bulamadığı o tecavüzcü mafyayı emniyetin önünde sallandıralım bakalım!”

Sesim oldukça sert çıktı. İskender yıllardır izinde olduğum, tecavüz olaylarını öğrendiğim ilk an sikini kestiğim bir piçti!

Kimseye söylemeden bu olayı kapatıp kendine sessiz sakin ve paraya ihtiyacı olan kızları avına yakalayarak hayatına devam etti.

Savcının da gözüne batmış olacak ki peşine düşmüştü. Bazen yasal olmayan yollar adaleti sağlardı. Bu akşam tüm emniyet ve İstanbul bunu tekrar görecekti. Baron’un İstanbul’a gelişi özel olmalıydı.

Saat Gece yarısını çoktan geçmişti. Eve gitmemiş şirkette dosyaları inceliyordum. Telefonum sesi ile dosyayı bırakıp masada duran telefonu elime aldığımda arayanın Sadi olduğunu gördüm.

“ Konuş!”

“ Baron her şey hazır. Ne zaman başlıyoruz?”

Telefonu kapatıp sol tarafta bulunan odaya girdim. Kapının çaprazındaki büyük boydan boya olan kaplan tablosunun gözlerinin olduğu yere önce elimi daha sonra gözlerimi okutarak açmıştım.

Bu özel tasarımı yıllar önce hem buraya hem de evime yaptırdım. Tablonun kilit sesini duymamla açtım ve içeriye girdim.

Karanlık olan odanın ışığını açtım. Oda çok büyük değildi. Evimde olan daha büyüktü. Burada sadece birkaç malzeme ve çeşitli koleksiyonlar vardı.

Kapının karşısında ki duvar bıçak ve kılıçlardan oluşuyordu. Yan tarafında ise siyah ağırlıkta ve çeşitli desenlerden oluşan Fötr şapkalar ve yine siyah ağırlıkta eldivenler vardı.

Siyah fötr şapkamı alıp taktım ve kahverengi eldivenleri de geçirdim. Beyaz renkte olan cebe sığacak ufaklıkta olan kılıcımı da yeleğimin cebine atmamla Siyah uzun siyah trençkotu giydim. Hazırdım!

Şirketten çıktığımda siyah araba kapının önünde bekliyordu. Şoför kapıyı açtığında arkaya oturdum. Karşı koltukta Sadi vardı.

“ Nerede o tecavüzcü it!”

Sadi cebindeki telefonu çıkarıp bana doğru uzattığında ekranda İskender’i gördüm. Adamımız peşine düşmüş an be an bize canlı yayın yapıyordu.

İskender bir otele gitmiş ve odasına götüreceği yeni reşit olmuş kızlardan seçiyordu. Yumruklarımı sıkıp telefonu Sadi’ye geri verdim. Bu şerefsiz bu gece geberecekti.

Araba otelin önünde durduğunda şoför inip kapıyı açtığında önce Sadi arkasına da ben indim. Diğer adamlar çoktan otele yerleşmişti. Kapıda ki güvenlikten lobide olanlara kadar hepsi Kamer çetesi üyeleri ile değişmişti.

Otelden içeriye girdiğimde kameraların hepsi kapalıydı. Kapalı olmasa da bu gece bu tüm pisliklere şahit olan otelinde icabına bakacaktım.

Sadi ile birlikte asansöre bindim. İskender’in olduğu kata geldiğimde kapısında korumalar olduğunu zannediyordu ancak hepsi Kamer çetesi üyesiydi.

“ Silah istemiyorum beyler! Gürültü koparmayacağız bu pislik için!” Dediğimde cebimde ki kılıçı çıkardım.

Sadi ise adamından aldığı siyah kutu içinden orta boy bıçak çıkarmıştı. Son kez bakıp kapıyı ayağımla tekmeleyerek açtım.

Çıkan sese içeride ki kızlar korkmuş olacak ki çığlık attılar. Sadi ve yanında ki zenci kadın Lara gelip içeride ki kızları dışarıya çıkardı.

İskender jakuziye uzanmış şok içinde olanlara bakıyordu. Kimin geldiğini bilmese de bir tahmini vardı. Fötr şapkamdan yüzümü görmesi imkansızdı.

Deri eldivenime kılıcın ucunu sürtmemle İskender ayağa kalktı. Çıplaktı. Daha önce üzerinde bir iz bıraktığımı biliyordu.

“ B.. Baron!” Jakuziden çıkıp karşımda dikildi. Ellerini önüne siper etti.

“ Seni uyardım İskender! Vücuduna bıraktığım iz bile akıllanmanı sağlamadı demek ki. Olsun, başka izler bırakırız ama bu sefer cehenneme hazırlık için!” Dememle gözlerini kocaman açıp geriye doğru gitmeye başladı. Yatağa çarpması ile oturdu.

Sadi elinde ki mühürü çıkarıp bana uzattı. Mühür ateş ile önceden ısıtılmıştı. Alnın tam ortasına basacaktım bu mührü.

Mühürde Baron yazıyordu. Kenarında ise kılıç saplıydı. Yatağa itip üzerine çıkmamla mührü alnının ortasına bastım. Acı çığlıkları odada yankılanıyordu.

Mührü çektiğinde altımda acıdan kıvranıyordu. Mührü geri Sadi’ye verdiğim de fötr şapkamı da çıkarıp uzattım.

Bunun anlamını herkes çok iyi bilirdi. Ben yüzümü gösteriyorsam karşıda ki adam nasılsa ölecek anlamına geliyordu.

İskender de bu durumu anlamasıyla çığlıkları bir anda kesildi ve bana dehşet içinde bakmaya başladı.

“ Aren Boratay! Baron demek sendin ha!”

“ Baronla tanışma şerefine nail oldun İskender! Savcı peşinde, seni paket yapıp ona götüreceğim!”

“ Baron beni öldürmeyecek misin?”

Savcıya teslim edeceğimi sanmıştı. Elimde ki kılıcı şah damarı ve kalbi arasında gezdirdim. Bir karar vermem gerekiyordu. Bir anda kılıcımı kalbine saplamamla nefesi kesildi. Gözleri kocaman açık bir şekilde gebermişti.

“ Sadi, bunu paketle emniyetin önüne asacağız!” Dememle şapkamı tekrar takıp arabaya doğru gittim.

Bundan sonra ki detayları haberlerden izlerdim. Kendi arabam geldiğinde eve doğru sürdüm…

Aylin Taşkın’dan devam…

Sabaha kadar yine uyuyamadım. Tüm gece Aren Bey’in cümleleri kafamın içinde dolandı durdu sanki. Kendisi yanımda değilken bile aklımı meşgul ediyor huzursuz ediyordu.

Daha fazla yatmadan kalkıp üzerimi giyindim. Bugün şirketine gidecektim. Sadece onu görmek ve laf sokmak istiyordum. Bu sayede rahatlayabileceğimi düşünüyordum.

Dolabımdan siyah dantelli büstiyerimi ve bol plazzo pantolonumu çıkarıp giydim. Üzerime de blazer ceketimi de giydiğimde saç makyaj için pufa oturdum. Bordo tonlarında makyaj yapacaktım. Göz makyajımı sadece jilet gibi bir eyeliner çekecektim.

Bordo rujumu sürdüğümde saçımı da at kuyruğu yaptım. Annemin tokasını da bağladığım yere taktım. Topuklu ayakkabılarımı giyip mutfağa Yadigar ablanın yanına gittim.

Kendimi çok aç hissetmediğim için çok az atıştırıp gidecektim.

“ Günaydın Yadigar abla.”

“ Günaydın kuzum portakal suyu koydum bugün çay yerine gel.”

“ Eline sağlık çok az atıştırıp gideceğim pek iştahım yok!”

“ olur mu güzel kuzum ye bir şeyler çalışıyorsun bak hasta olursun.”

Doğru ya çalışıyordum. Kimin için ne için çalıştığımı bilmeden…

“ Bir şey olmaz Yadigar ablam sen ye hadi afiyet olsun.”

Bir şeyler atıştırıp arabama doğru gidip çalıştırdım. Rotam Boratay Holdingdi…

Yaklaşık yirmi dakika sonra Holdinge geldim. Arabamı park edip bilgisayarımı da alıp indim. İçeriye girdiğimde asansöre doğru gidip Aren’in katını tuşladım.

Girişte ki kadın görmüş ama bana nereye diye sormamıştı. Tuhaftı çünkü geçen geldiğimde Aren Beyden bile önce Volkan Bey ile görüşebileceğimi söylemişti. Şimdi ne değişmişti ?

Asansör durduğunda inip yürümeye başladım. Siyah takım elbiseli adamlar Aren’in olduğu katı işgal etmişlerdi her zaman ki gibi.

Aren’in asistanı da durdurmamıştı sadece gülümsemekle yetinmişti. Yanına doğru gidip soracaktım. Onun gibi destursuz değildim.

“ Merhaba Aren Bey müsait mi?”

“ Tabi Aylin Hanım sizi bekliyor buyurun.” Beni mi bekliyordu? Anlaşılan geldiğimde beni durdurmak yerine haberimi uçuruyorlardı.

Kadına gülümseyip odasına doğru yürümeye devam ettim. Kapıda ki adam kapımı açmasıyla teşekkür edip içeriye girdim.

Aren koltukta oturmuş benim gelişimi izliyordu. Onun yanında hareketlerime ve mimiklerime pek engel olamıyordu ancak bundan sonra daha dikkatli olacak yanımda sanki Ufuk var gibi hareket edecektim. Yanlış şeyler düşünmesini istemezdim.

“ Hoş geldin Aylin, bu güzel gelişini neye borçluyum?” Gözlerimin içine bakıyor yüzünde mimik oynamıyordu.

Baştan aşağı her zaman ki gibi incelemeye başladı. Bakışlarını gizlemiyor aksine göstere göstere izliyor ve inceliyordu. Kıyafetlerimde biraz fazlaca oyalanan gözleri rahatsız etmişti.

Hislerini nasıl bu kadar ustaca saklıyordu, yoksa yaşadıkları mı onu bu hale getirmişti?

“ Hoş buldum Aren Bey. Geldiğimden anında haberiniz olduğu gibi neden geldiğimi de biliyorsunuzdur. Şaşırmıyorum artık konu siz olunca her şeyi bekliyorum!” Dememle üst dudağı kıvrılmıştı.

Ona laf sokmayı sevdiğimi anlıyordu sanırım. Gözleri sürekli kıyafetimde takılıyor ancak yorum yapmıyordu.

“ Uçan kuştan tut gece çıkan ay parçasına kadar haberim olduğu doğrudur. Birbirimizi daha yakından tanımamıza sevindim.”

Yine ay parçası îmâsı anında kalbimin atmasına sebep olmuştu. Bilerek benim dengemi altüst etmeyi seviyordu ancak bu sefer öyle kolay olmayacaktı.

“ Ne güzel, o zaman şirkete birilerinin ortak olma isteğinden de haberiniz vardır diye umuyorum çünkü dün akşam şirket sistemine girilmeye çalışıldı!”

Şaşırmadı, biliyordu elbette. Bakalım ne gibi bir çözüm önerisi vardı.

“ Evet, hayatımın her alanında birileri burnunu sokmaya çalıştı ancak görüyorsun ki karşında eskisinden daha güçlü oturduğuma göre kimse başarılı olamamış. Bu olayı da sabah hallettim merak etme bir daha kimse sızmaya çalışamayacak!”

Onun bu gücüne etkilenmeyi daha sonraya bırakıp masasına doğru ilerledim. Bilgisayarımı koyup açmamla Koltukta ki yerinde biraz daha dikleşti ve masaya eğildi.

“ O zaman kimin sızmaya çalıştığını da biliyorsunuzdur.” Diye sormamla kafamı ona çevirdiğimde gözleri yine kıyafetimde takılı kalmıştı.

Gözlerini kıyafetimden çekip gözlerime baktı. Sanki biraz daha bana sokulmuştu.

“ Diyelim ki biliyorum, bunu senin bilmen bir şeyi değiştirmez Aylin. Lütfen sadece işine odaklanmanı ve böyle pis işlere bulaşmanı istemiyorum. Ben kim sızmaya çalıştığını bulur hallederim.”

“ Neden? Benim de kim olduğunu ve ne amaçla sızmaya çalıştığını bilmeye hakkım var!”

Konu kesinlikle şirket sitesine sızmaya çalışanlar değildi. Konu o ve bendik. Bunu ikimizde anlıyor ve ona göre davranıyorduk. Savaş boyaları aramızda tekrar sürülmüş çanlar tekrar çalmaya başlamıştı.

“ Detayları sana atarım. Böylece için rahatlar aklında soru işareti kalmaz.” Demesiyle kafamı ağır ağır olumlu anlamda salladım.

Yüzlerimiz çok yakınken bir anda koltuğuna yaslanıp dövmeli eliyle çenesini sıvazladı. Bir şeye gerildiği zaman hep böyle yapıyordu.

“ Bu arada, cahilliğimi bağışla ama şirket içerisinde iç çamaşır giyip üzerine ceket giymek ne kadar doğru?”

İşte şimdi derdi anlaşılmıştı. Gülümseyip yerimde bende dikleştim. Saçlarımı savurup yüzüne baktım. Tıpkı onun bana baktığı gibi dümdüz…

“ Asıl siz bağışlayın ama hangi patron şirket çalışanlarının kıyafetine karışır? Dur ben söyleyeyim…”

Yüzüne doğru biraz daha yaklaşmamla yerinde dikilip oda bana doğru yaklaştı. Gözleri dudaklarımdaydı. Gözlerinden bir anlık bir karaltı geçti.

“ Kendinden daha başarılı gördüğü bir kadına sırf egosu yenilmesin diye çırpınan patronlar karışır!” Dememle son kez dudaklarına bakıp geri çekileceğim sırada sol tarafta ki odanın kapısı açıldı.

Aren gözlerini benden bir an olsun çekmedi. Ondan uzaklaşıp gelen kişiye baktığımda kaşlarım çatılmıştı.

Devam edecek…

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın...

 

Loading...
0%