Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm ☽Gerçekler ☽

@buket9

Gerçekler

 

Bugün şirkete öğleden sonra geldim. Dün gece karın ağrısından geç yattığım için sabahta geç kalkmıştım. Bilgisayardan Sofia ile kurduğumuz programı açtığımda son bir haftadır neler olduğunu kontrol ettim.

Yine Sadi denen adam şirkete para atmıştı. Oldukça yüklü bir miktardı. Arlin yazan hesaba gelmişti para…

Amcamlar araştırmış ancak benim bulduğumdan farklı şeyler bulamamışlardı. Amcamın odasına gidip bu bilgiye de vermem gerektiğini düşünüp kalktım ve odadan çıktım.

Koridorda amcamın odasına yaklaştıkça bağırış sesleri de artıyordu. Amcam ve Ufuk’un sesi geliyordu. Kavga ediyorlardı. Hemen hızlanıp odaya doğru gittim.

Kapıyı beklemeden açtığımda ikisi de ayakta birbirlerine bağırarak konuşuyorlardı. Amcamın elinde tablet vardı ve orada her ne yazıyorsa ona bakıyorlardı. Kapının açılması ile ikisi de bana doğru döndü.

“ Amca, ne oluyor burada? Dışardan duyuluyor sesiniz!” Ufuk önce amcama bakmış daha sonra bana doğru gelmişti.

“ Bir şey yok Aylin işle alakalı gel çıkalım.” Diyerek beni apar topar götürmek istediğinde Ufuk’u durdurdum ve Amcamın yanına doğru gittim.

“ Amca o tablette ne var?” Amcam elinde ki tableti Ufuk’a bakarak masaya bıraktı. Uzanıp tableti elime aldığımda kaşlarım istemsiz çatıldı.

“ Çapkın İnşaat mühendisinin uygunsuz görüntüleri!”

Ufuk’a dönüp baktığımda bana doğru gelip tableti elimden aldı.

“ Aylin bak onlar gerçek dışı açıklayabilirim!”

“ Ufuk bana bir şey açıklamak zorunda hissetme kendini, bundan sonra orada burada sanki sevgiliymiş gibi davranma sakın! Uzak duracaksın bundan sonra, başka gözle bana baktığını anlarsam senin gözlerini oyarım pis zampara!” Dememle omzuna çarpıp çıktım.

Ufuk’un çapkın olduğunu bilirdim ancak uygunsuz fotoğraf ve videolar olacağını düşünmezdim. Böyle haber çıkmasına sevinmiştim aslında. Kendimden uzak tutacağım bir bahanem olmuştu.

Ufuk olayının üzerinden iki saat geçmişti. Karnımın ağrısı artmış ilacın etkisi geçmişti. Artık eve gidecektim. Daha kötü olursam her zaman ki gibi serum taktırmaya gitmeyi düşünüyordum. Her ay regl sancım serum takmayla son buluyordu.

Eşyalarımı toplayıp odadan çıktım. Koridorun ilerisinde asansöre doğru gittiğimde amcamın odasının önünde tanıdık yüzler gördüm. Bu adamlar Aren’in şirketinde ki korumalardı.

Yönümü bu sefer amcamın odasına çevirdiğimde içeriden gürültülü sesler geliyordu. Ufuk da odasından çıkmıştı. Karşımda göz göze gelmiştik. Oda benim gibi yönünü babasının odasına çevirdi. Ufuk içeriye girmek istediğinde kapıdaki korumalar içeriye almadı. Ufuk bir anda bağırmasıyla hemen yanına koştum.

“ Bak siz çok oluyorsunuz benim şirketimde bana ikidir posta koyuyorsunuz! Siz gidin sahibiniz gelsin lan köpekler!” Ufuk çıldırmış gibi bağırıyordu.

“ Ufuk sakin ol bağırma !” Dememle kapı açıldı.

İçeriden önce Aren sonra amcam çıktı. Aren’in gözleri beni bulmuştu. Ufuk, Aren’i görünce daha çok bağırmaya başladı.

“ Sen hayatımıza girdiğinde beri başımıza gelmeyen kalmadı kimsin lan sen!”

Ben Ufuk’u tutmaya çalıştığım sırada Aren gözlerini Ufuktan çekip bana baktı.

Gözlerini benden çekmeden yavaşça Ufuk’un üzerine doğru geldi. Neredeyse kafaları birbirine değeceği sırada durdu ve o yüzündeki soğuk ifade sesine de yansımıştı.

“ Kim olduğumu bilmek bile istemezsin! Şimdi sesini kes ve içeriye geç, sevgili babanın sana söylemek istediği şeyler var!” Demesiyle Ufuk amcama bakmaya başladı.

Amcam hiçbir şey demeden içeriye girdi. Arkasından Ufukta girdi. Aren’in gözleri beni tekrar bulduğunda hızla kendimi toparlayıp yanından geçip odaya girdim. Arkamdan gelmiş ve kapı kapanmıştı.

“ Ne diyeceksin baba, ne diyor bu herif?”

Amcam oldukça sıkıntılı duruyordu. Ne diyeceğini, nasıl söyleyeceğini bilemiyor gibiydi.

“ Ufuk yurtdışına gitmen gerekiyor.” Ufuk’a baktığımda anlamamış idrak etmeye çalışıyordu.

“ Anlamadım neden?”

“ Çünkü Aren Bey, o basına sızan olaylardan sonra seninle çalışmak istemediğini belirtti.” Ufuk’un bu sefer göz hapsinde Aren vardı.

“ Sende bunu kabul ettin öyle mi? Peki benim kabul edeceğimi nereden çıkardınız?”

“ Ufuk uzatma oğlum gideceksin!” Amcam ilk defa Ufuk’a bu kadar öfkeliydi.

“ Gitmiyorum lan yiyorsa beni kendin gönder!” Diye Aren’in üzerine gideceği sırada Ufuk’un kolunu tuttum.

Aren önce koluma daha sonra bana öfkeyle baktı. Tek kaşını kaldırmasıyla gerildim. Elimi Ufuktan çektim.

“ Ufuk bana bir daha sesini yükseltirsen, seni bu ülkeden yollamam için bana yalvarır hale gelirsin!”

Ufuk sinirle kahkaha attı. Aren çenesini sıvazlamaya başladığında öfkelendiğini anlamıştım.

“ Ya sen kim oluyorsun da bana istemediğim bir şeyi yaptırıyorsun?”

Aren öfkeyle amcama bakmasıyla amcam sözü devraldı. Sanki aralarında bir anlaşma vardı.

“ Ufuk gideceksin!”

“ Gitmeyeceğim! Eğer gideceksem Aylin de benimle gelecek!” Şok olmuş bir şekilde Ufuk’a bakıyordum. Beni neden karıştırdı bu şimdi?

“ Ulan o ne alaka lan! “ Aren’in geldiğinden beri ilk defa bağırmıştı.

“ Sanane lan Aylinden!”

Aren bir anda Ufuk’un yakalarından tutup yere fırlattı. Yere düşen Ufuk’un üzerine oturup arka arkaya yumruk atmasıyla amcam ve ben ayırmaya çalıştık.

“ Bir daha konuş lan, yiyorsa bir daha onun adını ağzını al! Ulan şerefsiz, ulan it!”

Aren’in arka arkaya yumrukları Ufuk’un yüzüne iniyordu. Yumruk atan kolunu tutmamla durdu ve önce elime daha sonra bana baktı.

“ Aren lütfen dur öldüreceksin bırak!”

Aren oturduğu yerden kalktı. Saçını düzeltti ve yerde yatan Ufuk’a bakarak o hepimiz şok eden cümleleri söyledi.

“ Ulan sen burada benim kim olduğumu merak edeceğine git de kendi öz aileni araştır!”

Hepimiz şok olmuş gözlerle Aren’e bakıyorduk. Amcam şaşırmışa benzemiyordu.

“ N.. Ne Öz ailesi ne diyor bu adam baba?”

Amcam kendini koltuğa atmıştı. Ufuk zar zor yerden kalktığında amcama bağırıyordu.

Aren ise elimi tuttuğu gibi beni odadan dışları çıkardı. Şok olduğum için ona bir tepki veremiyordum.

Aşağıya inip arabasının yanına gelmiştik. Otoparkta kimse yoktu. Kendime gelmemle durdum ve elimi elinden çektim.

“ Tüm bunlar ne demek oluyor?” Gözlerimi kısıp Aren’e baktığımda derin bir of çekti.

“ Gerçeklerin gün yüzüne çıkmak gibi bir huyu var maalesef güzelim!” Bana söylediği güzelim kelimesini düşünmeden aklımda ki soruları sormalıydım.

“ Sen nereden biliyorsun tüm bunları? Hayatımızın bu kadar merkezinde nasıl olabiliyorsun, nasıl her şeyi bu kadar iyi biliyorsun? Kimsin sen Aren?”

Hangi ara dibime girmişti? Sol elini kaldırıp önüme gelen birkaç tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Nefes almakta zorlansam da o güzel mistik kokusu ciğerlerime çoktan ulaşmıştı.

“ Ben her ne kadar senin ilgi alanında olmasam da sen benim ilgi alanıma çoktan girdin Ay parçası. Sen ve çevrendekiler hakkında her detayı bilmek benim boynumun borcu!”

Söylediği her kelime kendinden emin çıkıyordu. Söylediği her cümle kendine ettiği yemindi sanki. Nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Bu kadar yakınımda olmamalıydı.

“ Aren…” ne diyeceğimi bilemedim.

İçimden sadece ismini seslenmek gelmişti.

“ Ay parçası…”

Bana biraz daha yaklaşan Aren ile karnımın ağrısı da gün yüzüne çıkmış istemsiz iki büklüm olmuştum.

“ Ahh!”

Aren ne olduğunu anlayamadı. Bir anda belim tutup bana destek verdi.

“ Aylin ne oldu iyi misin?”

“ Karnım.. çok kötü ağrıyor, batıyor sanki ahh!”

Aren bir anda beni kucağına alıp arabaya götürdü. Ön koltuğa yerleştirip kapıyı kapattı. Kendisi de bindiğinde cebinden telefonu çıkardığında birini arıyordu.

“ Sadi, doktoru hazırla geliyorum!” Demesiyle kapatıp bana döndü.

“ Aren, normal bir ağrı. Serum takılsam yeterli.”

Aren gözünü bir yola bir bana çeviriyordu.

“ Ne demek normal Aylin, iki büklüm kollarımın arasında kayboldun neresi normal? Senin bir hastalığın da yok bildiğim kadarıyla!”

Beni araştırdığını her fırsatta belli ediyordu ancak hastalığım olup olmamasına kadar baktığını bilmiyordum.

“ Regl ağrısı…” deyip konuyu uzatmak istemedim. Ona bu halde her ay aynı olduğum detayını vermeyecektim.

“ Güzelim bu nasıl regl ağrısı? Her ay böyle misin sen?”

Ben konuyu kapatsam da Aren kapatmıyordu.

“ Aren kapatır mısın konuyu, bir anlık öyle geldi şimdi daha iyiyim!”

“ Yok iyiyim falan, doktorla birde ben konuşacağım!”

Oflayarak önüme döndüm. On beş dakika içinde bir hastaneye gelmiştik. Aren indiğinde hemen gelip beni kucağına almak istediğinde engel olmak istesem de dinlemedi ve kucağına alıp hastaneye götürdü.

Orta yaşlı, biraz kel bir adam bekliyordu.

“ Aren Bey buyurun içeriye geçelim.”

Aren kucağında benimle içeriye girdi ve sedyeye dikkatle yatırdı. Doktor önce karnıma baktı daha sonra kan testi istedi.

“ Bazen bu tip durumlarda normaldir Aren Bey ancak biz yine de kan sonuçlarına bakalım öyle detaylı konuşalım.” Doktorun demesiyle Aren kafasını olumlu anlamda salladı.

Yaklaşık beş dakika sonra içeriye hemşire geldi. Kan almak için kolumu uzattım. Damarı bulmasıyla iğneyi soktu. Canım çok yandığı için kendimi kasmamla Aren, hemşireyi uyardı.

“ hemşire hanım yavaş canı yanıyor!” Dediğinde gözlerimiz kesişti. Gözlerini kısıp bana bakıyordu.

Hemşire işini bitirdiğinde Kan sonuçlarının yarım saat içerisinde çıkacağını söyledi. En son sabah kahvaltısı yaptığım için kendimi çok halsiz hissediyordum. Aren bunu anlamış olacak ki cebinden telefonunu çıkardı ve birini aradı.

“ Koçum, ben Dinçer Bey’in odasındayım. Buraya iki adet köfte dürüm ve yanına üç tane de ayran gönder.” Deyip telefonu kapattı.

Dışarıya çıktığımda her zaman mutlaka köfte dürüm yerdim. Ekmek arası yemediğim için dürüm isterdim. Aren’in artık benim hakkımda detaylı bilgi bilmesine şaşırmıyordum.

On dakika içinde dürümlerimiz gelmişti. Aren sedyenin diğer ucuna oturmuş dürümümü ve ayranımı açıp bana uzattı.

“ Teşekkür ederim.” Dememle benim yemek yememi izliyordu.

“ Aren yesene neden beni izliyorsun?” Ağzım dolu bir yandan Aren’e laf yetiştiriyordum. Bu halime gülmüştü.

“ Sen yedikçe ben doyuyorum afiyet olsun.” Deyip ekmeğinden bir parça ısırdı.

“ Evet kan sonuçları çıktı. Buyurun oturun.” Dediğinde koltuklara geçtik.

“ Dinçer bir sorun yok değil mi?” Aren’in sorusu ile doktor gülümsemiş ve bana baktığında gerilmiştim.

“ Kan sonuçları temiz merak etmeyin korkulacak bir durum yok.” Doktorun dedikleriyle ikimizde rahatlamıştık.

“ Peki neden ağrıyor?”

“ Aren Bey bazen bazı insanlarda böyle durum görülüyor. Bu bir sorun demek değildir ama kontrol için gelmeniz iyi bir şey. Sık sık kontrol ettirirseniz içiniz rahatlamış olur.” Aren kafasını sallayıp onayladı.

“ Gidelim mi artık?” Aren bana bakmış ve ayağa kalmasıyla beni kucağına almıştı. Hayır dememe müsade bile etmedi.

“ Aren indirir misin yürüyebiliyorum!” Aren bana bakıp göz kırpmıştı.

“ Daha tam iyileşmedin. Kaç gün sürüyor bu? İşe falan gelme sakın!”

“ Abartma Aren!”

“ Kaç gün daha canın yanacak?” Sesinde ki endişe tohumları hissediliyordu.

“ Birkaç gün daha neyse kapatalım artık konuyu ben eve gidip dinlensem yeterli.”

Arabaya bindiğimizde ikimizde konuşmadık. Tek ses radyoda çalan müzik sesleriydi.

Aren beni eve bıraktığında duşa girip uyumuştum. Karnım tok olduğu için Yadigar abla da rahatsız etmedi. Kaç saat uydum bilmiyorum ama telefonumun zil sesi ile uyandım.

Arayana baktığımda Aren olduğunu gördüm. Hemen yatakta kalkıp toparlandım. Biraz daha çaldıktan sonra açtım.

“ Alo.” Sesim uykulu çıkmıştı.

“ Aylin uyuyor muydun? Ben nasılsın diye aradım?”

“ İyiyim evet uyandım şimdi. Teşekkür ederim, sen nasılsın?” Sesimi sabit tutmaya çalıştıkça saçma cümleler çıkıyordu ağzımdan.

“ Bende iyiyim, yarın şirkete gelmiyorsun Aylin. Güvenliğe talimat verdim seni almayacaklar ona göre!” Gözlerimi istemsiz devirdim.

“ Aren biraz abartmıyor musun?”

“ Abartmıyorum! Şimdi kapatmam gerekiyor, iyileş kendine dikkat et.” Deyip kapatmıştı.

Aramızda ki bu çekim tuhaftı ve anlamlandıramadığım bir durumdu. İçimde ona karşı olan duygu sadece ufacık bir beğeni belki hoşlantıydı. Ya onun bana karşı duyguları neydi?

Benden hoşlanıyor muydu acaba? Yada beğeniyor muydu mesela… Kafamda Arenle ilgili o kadar çok soru varken konu hislerimize bir türlü gelmiyordu.

Akışına bırakacaktım. Ne olursa olsun hislerime de aramızda ki olması gereken sınıra da dikkat edecektim. O benim her detayıma hakimken ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Düşüncelerimi bölen telefonumun zil sesiydi. Arayana baktığımda Ufuk olduğunu gördüm.

“ Alo Ufuk.”

“ Aylin, ne yapıyorsun?” Sesi oldukça durgun ve hüzünlü geliyordu.

“ İyiyim sen?”

“ Yıllarca büyük bir yalandan uyanan biri nasılsa öyleyim. Ben sana veda etmek için aradım.” Ufuk demek ki kararını vermiş gidecekti.

“ Gidiyor musun?”

“ Evet, gerçek ailem de Almanya’da olduğunu öğrendim. Gideceğim ve yüzleşeceğim.”

“ En doğrusu Ufuk, dikkat et kendine.”

“ İyi ki varsın Aylin, iyi ki seni tanıdım. Çok isterdim beni sevmeni aramızda bir şeyler olmasını…”

“ Sen düşünme şimdi bunları, iyi şeylere odaklan oradaki işine ve ailene…”

Ufuk ile yaklaşık yarım saat telefonda konuştuktan sonra kapattık. Öz ailesini bulması ve orada yeni düzen kurması onun için en doğrusuydu.

Birkaç gün şirkete gitmeyeceğim için abimin yanına yarın Konya’ya gidecektim. Akgün Bey’e sürpriz yapacaktım…

Devam edecek…

Loading...
0%