Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9.Bölüm ☽ Gizemli biri ☽

@buket9

Gizemli biri ☽

Sabah erkenden kalktım. Geceden kendime valiz hazırlamıştım. Hemen üzerimi giyinip mutfağa Yadigar ablanın yanına geçtim.

“ Günaydın kuzum madem kahvaltı yapmıyorsun yanına sevdiğin kıymalı ve peynirli poğaça koydum. Limonata da koydum. Akgün’üme de bir şeyler koydum.”

Yadigar abla yine en çok bizi düşünürdü. Onun poğaçalarını abimde bende çok severdik. Yadigar abla ile vedalaşıp evden çıktım. Çağırdığım taksi gelmişti. Hemen bindim.

On beş dakika sonra havaalanına geldim. Babamı aramış ancak açmamıştı. Konya’ya gideceğime dair mesaj attım ve uçağa bindim.


İstanbul’da pek yaşamadığım için arkadaşım yoktu. Almanya’da ise iş arkadaşlarım ve Sofia vardı. Konya’da çocukluk arkadaşım Cansel vardı.

Kendisi öğretmenlik okumuş ve Konya’da öğretmen olmuştu. Geçen yaz düğünü olmuştu. Ona da geldiğimi söylemeyip sürpriz yapacaktım.

Bir buçuk saat sonra Konya’ya inmiştim. Abimin arkadaşı Ekin abiye haber vermiştim. Arabayla beni havaalanından alacaktı.

Valizimi alıp bekleme yerine gittiğimde Ekin abinin el sallamasını gördüm. Onun olduğu tarafa doğru gitmeye başladığımda telefonum çaldı. Arayan babamdı.

“ Alo babacığım.”

“ Kızım Konya’ya neden gittin durduk yere?”

“ Birkaç gün işe gelmeyeceğim baba abimin yanına geldim. Merak etme çok kalmayacağım zaten.”

Babam ile kısaca konuşup kapattığım da Ekin abi elimde ki valizi arabaya yerleştirmişti.

“ Valla ne iyi yaptın da geldin cadı, abin seni görünce çok sevinecek!” Ekin abi bagajı kapatıp bana sarılmıştı.

Ekin abi abimin en yakın dostuydu. Küçüklüğümüz beraber geçmişti. Önceden Konya’nın ilçesinde kalırken daha sonra babamın işlerinden dolayı merkeze taşınmıştık. Ekin abi ile de mahalleden tanışıyorduk.

“ Bende en çok sizi ve memleketimi özledim abi, arkadaşımı özledim. Değişiklik oldu banada sıkıldım İstanbul’dan.”

Ekin abi ile arabaya binip yola çıkmıştık. Abim dükkanda olduğu için önce eve gidip eşyalarımı koyacaktım .

“ İstanbul iyi hoş da çok ses var ya ben gelemem öyle sese gürültüye!” Ekin abinin komik Konya şivesiyle söylemesine gülmüştüm.

“ Abi Konya da küçük bir yer değil aslında.

“ Yok abim Konya’m bir başka valla!” Demesiyle kafamı olumlu anlamda sallayıp güldüm.

On dakika sonra eve gelmiştik. Abimin evi çok büyük değildi. Beş katlı bir apartman dairesinde dördüncü katta kalıyordu. Eskiden oturduğumuz mahalleye yakın bir yer tutmuştu.

Arada halam buraya temizlemeye gelir abimi sık sık yemeğe çağırırdı. Ekin abi ile asansörden indiğimde kapıyı açmasını bekledim.

Kapıyı açtığında valizimi misafir odasına taşıdım. Üç odası vardı. Biri abimindi. Odalar çok büyük değildi. Abim de bekar olduğu için yeterdi.

Mutfağa baktığımda derli topluydu. Ancak abimin odası sabah işe zor kalkmış olacak ki dağınıktı. Gülümseyip kapıyı kapattım.

“ Aylin gidelim mi abim?” Ekin abi kapıda beni bekliyordu. İncelemeyi sonraya bırakıp çantamı alıp çıktım.

Galeri dükkanı eve yakındı. Yürüyerek bile gidilebilirdi. Ekin abi ben abime teslim etmeden gitmeyeceğini söylediği için arabaya bindik.

Dükkanın önüne gelmiştik. Abim dışarıda gözükmüyordu sanırım içerdeydi. Arabadan indiğim sırada telefonumun zil sesini duymamla durdum ve çantamdan telefonumu çıkardım. Arayan Arendi.

Cevap verir vermemek arasında gidip gelirken telefonumu sessize almayı tercih ettim. Şu an onunla konuşup burada da kafamın karışmasını istemiyordum.

Telefonumu tekrar çantama koyup Ekin abi ile birlikte dükkanın içine girdik.

Abim içeride odasına oturmuş yanında liseli bir çocuk vardı. Sanırım çırağıydı. Onunla konuşuyor kimseyi görmüyordu.

“ Ali oğlum yavaş lan arabayı devireceksin şimdi!”

“ Kara, misafirin var!” Abim Ekin abinin seslenmesi ile bu tarafa döndü. Ben arabaların arkasında olduğum için beni görmedi.

“ Kimmiş misafirim?” Demesiyle arabanın arkasından çıktım.

“ Misafir kabul ediyor musun Akgün Taşkın?” Dememle abim ayağa kalkmıştı.

Koşarak boynuna sarıldım. Daha birkaç hafta olmasına rağmen özlemiştim onu.

“ Vay cimcimem gelmiş, ne misafiri kızım senin evin benim evim demek!” Demesiyle beni koltuğa oturttu.

“ Aç mısın yoldan geldin, kızım niye haber vermiyorsun ayarlardım bir şeyler!” Abimin bu haline Ekin abi gülüp cevap verdi.

“Lan kara aşk olsun oğlum biz neyiz burada?” Demesiyle ikisine de bakış güldüm.

“ Tamam benim için kavga etmeyin beyler!” Dememle hepimiz gülmüştük.

Günümün çoğu vaktini abimin yanında geçirmiştim. Akşam Cansel ile buluşacaktım. Gün içerisinde Aren birkaç kere daha aramıştı ancak abimin yanında olduğum için açmadım mesaj da yazmadım.

Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyorum ancak içimden bir ses ondan uzak durmam gerektiğini söylüyordu.

Bugün hiç bilgisayarımı açıp şirket programına da bakamamıştım. Dükkanın dışına çıkıp Sofia’yı aradım çünkü oda gün içerisinde bakardı. Telefon çalmaya başladığında neredeyse kapatıyordum ki Sofia açtı.

“ Alo kuzum?”

“ Sofia napıyorsun canım?”

“ Çalışıyorum Aylin’im sen napıyorsun?”

“ Bende memlekete geldim abimin yanına, Sofia ben pek müsait olamadığım için programa bakamadım. Sen hiç baktın mı?”

“ Ay yok dur bilgisayar açık hemen bakayım.” Demesiyle beklemeye başladım.

“ Kuzum en son Arlin hesabına para gelmişti değil mi?”

“ Evet ondan sonra bir şey olmuş mu?”

“ Ufuk Taşkın şirket hisselerinden silinmiş ve onun tüm hisseleri senin adına geçmiş.”

Aren neden böyle bir şey yaptı mı? Kendi şirketine geçirmek daha mantıklı bir davranışken benim üzerime geçirmesi tuhaftı.

“ Anladım canım başka var mı? “

“ Hayır canım yok.”

“ Sofia Arlin hesabını araştırıyor musun? Bir şey çıktı mı?” Arlin hesabını duyduğum an Sofia’ya söylemiştim. Oradaki uzman hackerlar da araştırıyordu.

“ Şimdilik yok canım ben sana haber veririm.”

“ Tamam öpüyorum.”

“ Bende öpüyorum Akgün’üme selam söyle ve benim yerime öp!” Demesiyle gülmüş ve kapatmıştım.

İçeriye geçeceğim sırada telefonum tekrar çalmıştı. Arayan Sofia zannederken Aren’in adını görmemle şaşırdım. Bu sefer açmalıydım.

“ Alo?” Önce ses gelmedi. Daha sonra kısık sesini işittim.

“ Aylin, nasılsın?” Sesi yorgun geliyordu.

“ İyiyim sen ?”

“ İyiyim şimdi, aradım ama Konya’da pek müsait değildin sanırım.” Konya’da olduğumu bile öğrenmişti.

“ Evet abimleyim.” Sesim oldukça soğuk çıkıyordu. Kendime şaşırmıştım doğrusu.

“ Karnın ağrıyor mu hala “ bu konuyu yine açması gereksiz utanmama sebep oluyordu.

“ İyiyim teşekkür ederim, Aren benim kapatmam gerekiyor. İyi akşamlar.” Deyip cevap beklemeden kapattım.

Bir tarafım deli gibi konuşmak isterken bir tarafım uzak dur diyordu. Akışına bırakmama Aren pek müsaade etmiyordu.

Kartlarını hiçbir zaman açık oynamıyor ama benim kartlarımı ezbere biliyordu. Bu durum hayli sinirimi bozduğu için uzak durma kararı almıştım.

Dükkanın kapısında dikildiğimi gören abim yanıma geldiğinde düşüncelerimden sıyrılmıştım.

“ Kızım ne yapıyorsun burada? Hadi seni Cansel ile buluşacağın yere bırakayım. İşin bitince ara alırım ben seni.”

“ Tamam abiciğim!” Deyip arabaya bindim.

Yirmi dakikalık yolculuktan sonra kule site alışveriş merkezine gelmiştik. Cansel kapının girişinde beni beklediğini söylemişti. Abime öpücük atıp arabadan indim ve içeriye girdim.

“ Aylin!” İsmimi duymamla kafamı arkaya çevirdim ve Cansel oradaydı.

Onu görmeyeli baya zayıflamıştı. Düğününden sonra kapanmıştı. Çok da yakışmıştı.

“ Cansel çok özeldim seni.” Birbirimize sarılmıştık.

“ Bende özledim çocukluğum…”

Biz birbirimizin çocukluğuyduk. Küçükken çok şey atlatmıştık. Her acıya beraber göğüs gerdik. Her zaman yanımda olan tek dostumdu.

“ Haydi gel kahve ve tatlı yiyelim canım çekti seni beklerken.” Demesiyle gülmüş ve gösterdiği yere geçip oturduk.

“ Okan ne yapıyor evde mi?”

Okan Cansel’in eşiydi. Matematik öğretmeniydi ve beraber aynı okulda çalışıyorlardı.

“ Evet işten çıkınca beni bıraktı gitti o eve öğrenciler baya yormuş onu bugün. Sınavları vardı malum matematik zor ders!” İkimizde gülmüştük.

Matematiği pek sevmezdi Cansel, şansından karşısına matematik öğretmeni çıkmıştı.

“ Sen neler yapıyorsun Aylin? En son şirket bir adamın üstüne devredildi. Hala aynı mı?”

Cansel’e son gelişmeleri anlatmıştım. En çok Ufuk’un evlatlık olmasına şaşırmıştı. Aren konusunda ise çok abarttığımı uzak davranacak bir durumun olmadığını söylemişti.

“ Aylin, o sana nasıl geliyorsa sende ona öyle davran. Baktın ilerleme oluyor açıkça söyle düşüncelerini. Onun seni çok iyi tanımasına rağmen senin onun hakkında hiçbir şey bilmediğini söyle bence.”

“ Bilmiyorum ya böyle olunca yakın davranasım da gelmiyor ki.”

“ Zaman her şeyin ilacı. Kaderinde varsa ağzın dilin bağlanır zaten, kafanı bulandırma hemen.”

Haklıydı. Kaderimde ki o ise eninde sonunda birbirimizin olurduk.

“ Biraz da magazin konuşalım eski günlerde ki gibi.”

Cansel ile ünlüler dünyasını konuşmayı ve yorum yapmayı çok severdik. O günler aklımıza gelince gülmüştük.

“ Valla son zamanlarda ünlüler dünyasından tut, siyasete kadar herkesi sallayan bir konu varsa o da Baron kod adlı adamdır! O nasıl bir devrim yapmaktır ya, adam savcının yıllardır aradığı adamı bir gecede emniyetin önünde sallandırdı. Yedi yıldır hiçbir ipucu yok, adamı belki her gün görüyoruz. “

Bu konunun açılması ile aklıma Aren’in savcıya olan öfkesi gelmişti. Onun açısından baktığımızda da Aren haklıydı.

“ Evet yedi yıldır bu konu ara ara çıkıyor haberlere, 26 yaşındayız hala haberlerde bomba etkisi devam ediyor!”

“ Baya gizemli bir olay ama Türkiye’ye göre , adamlar bir ara filmini yapmak istediler de adam yönetmeni mi buldu artık ne yaptıysa iptal oldu!”

Bu kadar detaylı bilgim yoktu. Cansel’e magazin dedin mi dünya dururdu onun için. Araştırmayı öğrenmeyi severdi. Bu konuyu da baya araştırdığı belliydi.

“ Normalde yurtdışında duyardık adını ama bu sefer İstanbul da çıkmasına şaşırdım bende en çok.”

“ Ay doğru bak, onu buraya hangi rüzgar attı kim bilir. Aman neyse.” Cansel’in telefonu çaldığında eşinin almaya geldiğini anlamıştım. Saat geç olmuştu. Abim de birazdan beni arardı.

“ Hadi gel eve bırakalım seni de Aylin.”

“ Cansel ben biraz daha dolanacağım birkaç gün daha buralardayım görüşürüz olur mu?” Demesiyle kalkıp sarılmıştım.

Cansel’i yolcu etmiş biraz alışveriş merkezinde dolanmaya başladım. Abime mesaj atıp gelmesini de söyledim zaten anca gelirdi.

Mağazaların önünden geçerken vitrinde bir elbiseyi çok beğendim. Durup daha dikkatli bakmaya başladım.

Mor uzun tül bir elbiseydi. Derin bir yırtmacı vardı. Önü drapeli ve kollarına siyah uzun dantel eldiven detaylıydı. Çok beğenmiştim ancak bunu giyeceğim bir ortam olmadığı için denememe bile gerek yoktu.

Elbiseden kafamı yan vitrine çevirmemle arkamda birinin beni izlediğini farkettim. Yavaşça belli etmeden arkamı döndüğümde kimse yoktu.

Şapkası vardı sanki, yüzünü tam göremesem de beni izlediğini hissetmiştim. Belkide gece gece öyle geliyordu, gizemli birileri beni izliyor sanmam normaldi.

Çalan telefonumun sesi ile kendime geldim ve aramayı cevapladım.

“ Aylin kapının önündeyim ben.”

“ Geliyorum abi.” Deyip kapattım. Sürekli etrafa bakarak yürüyordum çünkü kendimi rahat hissetmiyordum.

Alışveriş merkezinden çıkıp koşa koşa abimin arabasına bindiğimde nefes nefese kalmıştım. Abim yüzüme ne olduğunu sorgular gibi baksa da ısrar etmeden arabayı sürdü…

Devam edecek…

YILDIZA BASMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN.

SİZLERİN DESTEĞİNE İHTİYACIM VAR.

HİKAYEYİ ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞARAK BANA DESTEK OLABİLİRSİNİZ :)

Loading...
0%