@buket9
|
**** Beril Mira Safir Kahkahasız geçen bir gün, harcanmış bir gündür der Charlie Chaplin… Hayat üzülmek için çok kısa, dolu dolu yaşamak gerekir. Her anın tadını çıkara çıkara yaşamak.. Karan hayatıma girdiğinden beri her anımın kıymetini çok daha iyi anlıyor ve tadını çıkara çıkara yaşıyordum. Yaşamak sanki onunla anlam kazanmıştı. Onun yanıda nefes almak bile başkaydı.. Huzurlu uykumu bölen telefonumun zil sesiydi. Karan ile çok geç uyumuştuk. Bugün ikimizde işe gitmeyecektik. Dışarda güzel bir Pazar kahvaltısı yapmak istiyordum. Önce telefonuma cavap vermem gerekiyordu. Bakalım bu ısrarcı kimdi? ‘ Alo.’ ‘ Uyuyor musun hala Beril?’ ‘ Sıla sabah sabah rüyanda beni mi gördün?’ ‘ Akşam’a geliyoruz. Dışarda yemek mi ayarlasak diyecektim.’ ‘ Bunu akşama doğru konuşuruz kapat lütfen!’ diyerek telefonu yüzüne kapatmıştım. Karan belimden kendine daha çok çekmişti. Yüzünü boynuma gömüp orda konuşmaa başladı. ‘ Arkadaşını bu sefer ceza olarak ülkenin bir ucuna göndermeyi düşünüyorum güzelim.’ ‘ Karan hadi kahvaltıya gidelim iyi oldu araması yoksa uyanamayacaktık.’ ‘Yavrum biraz daha uyusak.. Koynun çok sıcak acaba kadınlığında sıcak mıd… Ahh!’dirseğimi karnına geçirmemle cümlesi yarıda kalmıştı. ‘ Edepsiz hallerine bakıyorum erken başlamışsın. Kalk hemen üzerimden!’ ‘ Güzelim bu hallerimi sevdiğini biliyorum, ayrıca altımda olmayı da seviyorsun kabul et..’ ‘ Karan hemen üzerimden kalk, hazırlanacağım.’ ‘Günaydın öpücüğümü almadan asla altımdan çıkarmam seni yavrum.’ ‘ Peki.. Çok ısrar ettin öp bakalım..’ dememle Karan çoktan dudaklarımda ki yerini almıştı. Kısa bir öpüşmenin ardından üzerimden kalkmış duş almak için banyoya girmişti. Bende arkasından kalkıp dolaba yönelmiştim. Bugün pembe giyinmek istiyordum. Önünde kurdele detaylı beyaz crop ve altına pembe eteğimi giyecektim. Saçımın üst kısmını toplayacaktım sadece. Hafif pembe tonda bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım. Ben işlerimi hallederken Karan belinde havlusu ile çıkmıştı. Onun için seçtiğim kıyafetleri yatağa bırakmıştım. Beyaz polo yaka tişört ve mavi kot pantolon seçmiştim. İkimizde hazır olduğumuzda Aşağıya doğru inmeye başladık. Şoför Ömer, arabanın kapısını açmış bizi bekliyordu. Karan’ın koluna dokunmamla durmuş ve soru sorar gibi bana bakmıştı. ‘ İkimiz gitsek?’ ‘ Güzelim sadece Ömer olucak ilerde duracak zaten.’ ‘ Olsun..’ deyip omuz slkmiştim. Karan beni kırmamış Ömer’e gelmesine gerek olmadığını söyleyip sürücü koltuğuna geçmişti. Radyodan müzik açıp arkama yaslandım.. ** ‘ Karan burası çok güzelmiş..’ ‘ Tam bir Pazar kahvaltı yeri diye düşündüm güzelim beğenmene sevindim..’ Karan ben çok güzel deniz manzaralı ama sıcacık bir ortamı olan bir yere getirmişti. Köy ürünleri ağırlıklıydı. Yaşlı bir karı koca işletiyordu. Kendimi köyde çiftliğe gelmiş gibi hissediyordum. Düşüncelerimi bölen Karan’ın telefonun zil sesiydi. ‘ Efendim Ortak.’ ‘ Mira ile kahvaltıya geldim.’ ‘ Gülayşe’nin yeri.. Konum atarım.. ‘ deyip kapatmıştı telefonu. ‘ Güzelim sana sormadan Çetin’i davet ettim ama ısrar etti, seninle de tanışamadı pek..’ ‘ Yok sorun değil canım. En son davet gecesinde görmüştüm kendisini iyi olur tanışmamız.’ Çetin, Karan’ın ortağıydı ve davet gecesi ayaküstü tanışmıştım. Pars ve Çetin’den başka isim duymamıştım zaten. Karan kimseye güvenmez, araştırmadan iş yapmaz ve bir yere gitmeden önce muhakkak kontrol ettirirdi.. Zor şeyler yaşadığı için ona hak veriyordum. İlk günden beri bana dürüst olmuştu. İşini ve çevresini hiç saklamadı. Onu öyle kabul etmiştim. Biliyordum ki ne olursa olsun Karan bana zarar gelmesine izin vermezdi.. İlk aile evinden ayrılışından Keskin oluşuna kadar çok şey yaşamıştı. Sokaklarda büyümüş orda yetişmişti. Dedesine olan inadından evden gimişti. Dedesi mardin’de Ağa’ydı. Tek erkek torunu olan Karan’ın da Ağa olmasını istemişti. Her şeyi hazırdı. Evleneceği insan bile.. Karan onların biçtiği kaderi bir çırpıda silmişti. Mardin’in Ağası olmamış ama Keskin olmuştu.. Keskin’i bilmeyen gücünü tanımayan yoktu. Yıllarca İtalya’da kalmış ve oralarda düzen kurmuştu. Orada daha çok dostunun olduğundan bahsetmişti. İstanbul’a gelmesi burada ki düzenin çığrından çıkmış olmasıydı. Burda ki düeni sağlayıp İtalya’ya geri dönme bir planı vardı ancak benden sonra bu planı şimdilik askıya aldığını eğer ben istersem gideceğimizi söylemişti.. Karan’ın olduğu her yerde yaşardım. Evim onun yanıydı. Ancak bu hemen alabileceğim bir karar olmadığı için şimdilik İstanbul’daydık. Düşüncelerimi bölen Çetin’in arabasının sesiydi. Nihayet gelmişti. Pars ile hiç anlaşamadıklarını bildiğim için akşam yemeğine Çetin’i de davet edecektim. Nasıl anlaşamadıklarını görmek istiyordum çünkü Karan’ın anlattığına göre bayağı keyifliydi. ‘ Ortak Naber ya? Meşhur yenge ile sonunda tanıştık.’ ‘ Gel koçum hoş geldin. Güzelim, bu Çetin Zorlu ortağım. Çetin, bu güzel kadında Beril Mira Safir.’ ‘Merhaba yenge memnun oldum tanıştık sonunda namını çok duydum.’ ‘ Ben de memnun oldum Çetin. Namım nasıl yayıldı?’ ‘ Karan sağ olsun aşkını Mecnun gibi her yere haykırdığı için yayılması zor olmadı.’ ‘ Öyle mi? Sevgilim bu durumdan hiç bahsetmedin.’ ‘ Hayatım Çetin abartıyor biraz. Hadi gel devam edelim kahvaltıya.’ ‘ Çetin akşam Sıla ve Pars İtalya’dan dönüyor. Yemek yiyeceğiz hep birlikte sende katılırsan çok memnun oluruz.’ ‘ Pars gelmesin yenge ne anlar o öyle ortamlardan Yobaz!’ ‘ Çok iyi anlaştığınızı duymuştum. Bu cevabını evet olarak anlıyorum. Akşam saat yedi de konumu sana Karan atar.’ ‘ Çetin güzel bir yere gideceğiz sorun istemiyorum.’ ‘ Abicim sorunun kendisi o herif! İtalya’da bıraksaydın ya onu!’ ‘ Çetin!’ ‘ Sustum. Korumasına laf ettirmez.’ ** Güzel bir kahvaltıdan sonra Çetin işlerini halletmek için gitmişti. Karan akşam için güzel restoranda yer ayırtmıştı. Akşama daha çok olduğu için sahil kenarına gitmek istediğimi söylemiştim. Yürüyüş iyi gelirdi. Hava çok sıcaktı. Keşke elbise giyseydim etek ile pek rahat edememiştim. Ancak bunu sorun etmemiştim. Karan sahil kenarına arabayı park etmişti. Arabadan inip yanıma gelmişti. Elimi tutup yürümeye başlamıştık. Arabadan uzaklaşmıştık. Uzaklaştıkça daha sakin bir yer oluyordu burası. ‘ Karan ayaklarımızı suya sokalım mı?’ ‘ Olur güzelim, gel şu köşeye çıkaralım.’ Ben ayağımda ki sporları çıkarıp gitmeye başladığımda Karan ayakkabılarını çıkarmış telefon ile konuşuyordu. Konuşması bittikten sonra tişörtünü ve pantolonunu da çıkarmıştı. Ona gülerk baktığımda bende geri yanına gidip tişörtümü çıkarmıştım. Sonra eteğimi de çıkarıp iç çamaşırlarımız ile kalmıştık. Karan önce etrafa bakmış daha sonra bana doğru yaklaştığında koşarak denize girmiştim. ‘ Nereye kadar kaçacaksın kaç bakalım.’ Demesiyle gülmüştüm. ‘ Yakala da görelim Çakır efendi!’ ‘Bak o ismi demeyecektin!’ ‘ Ama ben bu ismini de seviyorum.’ Benimle konuşarak oyalamış ve belimden yakalamıştı. ‘ Sen seviyorsan o başka yavrum’ diyerek boynumu öpmeye başlamıştı. ‘ Hain! Lafa tutup oyaladın beni!’ diyerek onu itmiş ve yüzmeye başlamıştım. Karan bir anlık dalgınlık ile beni bırakmış ve o da yüzmeye başlamıştı. Sahilden biraz daha fazla uzaklaşmıştık. Arkama baktığımda Karan yoktu. Suyun altında olabileceğini düşünüp olduğum yerde beklemeye başladım. Suya dalıp bakacağım sırada bir anda kendimi havalanırken bulmuştum. Karan beni omuzlarına almıştı. Çığlığım ile gülmeye başlamıştı. ‘ Korkuttun beni?’ ‘ Yavrum başka bir canlı mı bekliyordun?’ ‘ Evet, köpek balığı sanmıştım aslında’ dememle daha çok gülmüştü. ‘Doğru tahmin, sen de bu durumda deniz kızı oluyorsun o zaman.’ ‘ Karan biliyor musun küçükken deniz kızı olmak istiyordum. Onun gibi kyafetim olsun istiyordum.’ ‘ Güzelim, sana söz bu hayalini gerçekleştireceğim..’ ‘ Ben şu anda da kendimi deniz kızı gibi hissediyorum zaten sevgilim. ‘ ‘ Seni çok seviyorum güzel deniz kızım..’ ‘ Ben de seni çok seviyorum köpek balığım.’ Karan beni omuzlarından indirip yavaşça kucağına almıştı. Bacaklarımı beline dolamıştım. Ellerim omuzlarından güç alıyordu. Yavaşça dudaklarına doğru yaklaşmıştım. Onu öpmeye başlamamla elleri kalçalarımı sıkmıştı. Öpüşmemiz hızlandığında sahile kıyafetlerimizin olduğu yerde bir siyah araba durmuştu. Karan’dan hemen uzaklaşmıştım. O ise hiç şaşırmadan beni izliyordu. ‘ Karan dur. Birileri geldi.’ ‘ Yavrum, kıyafet istemiştim onlar geldi giderler şimdi.’ ‘ Sen denize girmeden bunu mu ayarlıyordun?’ ‘ Evet. Sen ne sandın, yoksa başka bir kadınla konuştuğumu mu? Kıskandın yani?’ ‘ Yok canım ne alaksı var, işle ilgilidir diye şey yaptım ben..’ ‘ Kıskanabilirsin yavrum, bu benim hoşuma gider.’ ‘ Ay kıskanmadım diyorum Karan!’ ‘ Kıskan yavrum, kıskanınca o tırnaklarını çıkarıyorsun o zaman daha çok öpesim geliyor seni, yataktan hiç çıkarmamak istiyorum.’ ‘Hadi geç kalacağız gidelim giyinelim.’ ‘ Dur daha yeni başlamıştık, gel bakalım sen şöyle..’ Karan sütyenimi çıkarmaya çalışmasıyla hemen onu durdurdum. ‘ Karan çıkarma dur! Gideceğiz.’ ‘ Yavrum iki dakika öpeyim bari çok özledm onları, hem onlar da beni özlei sanki. Baksana nasıl uçları belli oldu.’ ‘ Ya sus deme şöyle şeyler.’ Karan sütyenimi çıakrmış bir eliyle tutuyordu. Diğer eli ile göğsümü öpüyor, sıkıyor ve emiyordu. Moraracağı kesindi. ‘ Kadınım.. Yemeği boş ver hemen burdan yakın bir otele gidelim ha ne dersin?’ ‘ Karan! Çabuk bırak beni gidiyorum ben.’ ‘ Bırakmam.. ‘ Karan’ın göğsümde olan eli külotumun çevresinde dolanmaya başlamıştı. Külotumu kenara sıyırmış kadınlığıma dokunmaya başlamıştı. Kafamı arkaya atmamla inlemiştim. İnlemem denize karışmıştı. Zayıf noktamı biliyordu adeta. Altında kıvranmamı çok seviyordu. ‘ Karan.. Ahh… lütfen..’ ‘ Ne lütfen yavrum? Ne istiyorsun?’ ‘ Sevgilim.. durma sakın..’ ‘ Ne istiyorsun bebeğim? Seni boşaltmamı mı? Parmaklarıma boşalmak ister misin yine?’ ‘ Çakır’ım.. ahh. Durma hızlan..’ ‘ Ohh bebeğim.. kollarımdasın, bırak kendini..’ ‘ Ahh.. Karan.. çek elini..!’ ‘ Yavrum.. Boşal hadi parmaklarıma…’ demesiyle son noktada olan hislerim çoktan irveden düşmüştü.. Karan iyi ki beni tutuyordu yoksa denizin dibine batacaktım. Kuş gibi hafif hissdiyordum. Beni nasıl rahatlatacağını o kadar iyi biliyordu ki.. Boynuna kollarımı dolamamla daha çok sarılmıştı bana.. ‘ Rahatladın mı bebeğim?’ hala konuşmaya halim olmadığı için onaylar bir ses çıkarmıştım. Kollarında benimle sahile kıyafetlerimizin olduğu yere ilerliyorduk. Sütyenimi giydirmiş ve çıkmıştık. Yerde ki havluyu alıp beni sardı. Arabamız da gelmişti buraya. Beni havlu ile arabaya sokup iç çamaşırlarımı çıkarıp yenisini giydirmeye yardım etmişti. Benim için getirdiği çiçekli elbiseyi de giydirmişti. Arabada ayakkabımı giyerken kendisi de kıyafetlerini arabaya getirip giyinmişti. ‘ Güzelim, yemeğe geçelim mi artık?’ ‘ Hadi gidelim sevgilim.’ Dememle arabayı çalıştırıp yola çıkmıştık. ** Karan ile birlikte restoranta gelmiştik. Henüz kimse gelmemişti. Karan ile cam kenarı masaya doğru yürüdük. Sandalyemi çekti ve oturmamı sağladı. Bizim oturmamızla Çetin’de gelmişti. Onunla selamlaşırken ilerden Pars ve Sıla’nın geldiğini görmüştüm. ‘ Beril, seni çok özledim.’ Deyip sarılmıştı canım arkadaşım. ‘ Ben de özledim Sıla.’ Diye sarılmasına karşılık vermişti. ‘ Hoş geldiniz .’ diyen Karan’dı. ‘ Bu kıl kuyruğun geleceğini söyleseydiniz gelmezdik.’ Demişti Pars. ‘ Pars, sorunsuz bir yemek istiyorum.’ ‘ Keskin, adam sorunun kendisi!’ ‘ Lan ben sanki sana bayılıyorum! Sıla, yengemin güzel arkadaşı merhaba nasılsın?’ ‘ Lan uzak dur ondan!’ ‘ Pars, abartma hayatım.’ ‘Merhaba Çetin. Pars’ın kusuruna bakma yol yorgunu kendisi.’ ‘ Birde özür mü diyeceksin bebeğim bu it heriften!’ ‘Lan bak doğru konuş!’ ‘ Beyler! Tamam herkes otursun.’ Karan’ın ikazıyla herkes yerlerine geçmişti. Tek dileğim daha sakin ve güzel sohbet eşliğinde yemek yemekti. Çetin ve Pars’ın neden bu kadar zıtlaştığını henüz anlayamasam da ilerde daha iyi anlaşacakları günleri umuyordum.. ** ‘ Ya Sılacığım sana yenge demeye de dilim varmıyor pek, ee birde biliyorsun ki sevgilin ile pek birbirimizi sevmeyiz. Sırf Beril yengmin hatrına sana da yenge diyeceğim sanırım.’ ‘ Sılacığımm derken koçum? Hayırdır? Menü de yürek mi vardı?’ ‘ Pars! Lütfen !’ ‘ Bebeğim şu herifin yanında tartışmayalım.’ ‘ Çetinciğim, nasıl istersen öyle hitap edebilirsin.’ ‘ Çetinciğim mi? Ulan ne ara samimi oldunuz!’ ‘ Sevgilim, sen de Çetin ile iyi anlaşmaya başlasan iyi olur. Sorun istemiyorum artık.’ ‘ Sıla haklı! Koskoca adamlarsınız derdiniz ne?’ diye destek çıkmıştım Sıla’ya.. ‘ Aynen beyler, artık daha az kavga edin en azından bunu yapın!’ demişti Karan. Haklıydık.. ** Bu güzel yemekten sonra artık saat geç olmaya başlamıştı. Çetin önden gitmişti. Bu gece Sıla ile beraber kalacaktım. Dertleşmeyeli de bayağı olmuştu. Özlemiştim arkadaşımı.. Karan Bey’i ikna etme biraz zor olacaktı sanırım.. ‘ Artık kalkalım mı?’ ‘ Olur, sende yol yorgunusundur canım, bir an önce gidelim.’ ‘ Tamam Pars sen Sıla ile geçersin koçum bizde gidelim evimize güzelim hadi..’ Karan gitme konusunu çok yanlış anlamıştı.. ‘ Karan ben Sıla ile gideceğim.’ ‘ Nasıl? Neden?’ ‘ Hayatım evimiz orası ya bizim. Hem Sıla geldi artık, tek mi kalsın?’ ‘ Yok sen düşünme Beril, ben kalırım Sıla ile..’ demişti Pars. Demek ki bu iki koca bebek bizsiz eve gitmek istemiyordu ancak alışmaları gerekiyordu.. ‘ Yok Pars, İtalya’dan geldiğinize göre eskidüenimize dönebiliriz bence değl mi Sıla?’ ‘ Ya.. Tabi..’ ‘ Sıla’da bizimle aynı fikirde gibi güzelim ha ne dersin?’ Karan haklıydı. Arkadaşım resmen sevgilisine hala doymamış olacak ki benimle kalmayı desteklemiyordu. ‘ Sıla? Benimle aynı fikirdesin sanıyordum!’ ‘ Tabi Beril, hadi gidelim yoksa aklım her an başka yöne kayabilir.’ ‘ Evin önünde görüşürüz Sıla Hanım!’ demiştim. Onun hesabını eve gidince ayrı soracaktım. Az daha beni satacaktı. Arabalara doğru yürüyorduk. Pars arabayı valden almış Sıla da yanına binmişti. Karan’ın arabası da gelmişti. Kapımı açmış bindikten sonra kapatmıştı. ‘ Güzelim bu ayrı evde kalma muhabbeti ne şimdi?’ ‘ Karan eski düzene uyuyoruz neden kızdın ki?’ ‘ Yavrum ben sadece bu gecelik bunu kabul ederim. Yarın evimizde ol lütfen!’ ‘ Hayır, ilk zamanlar nasılsa öyle devam edecek!’ ‘ Niye inat ediyorsun? Sırf benimle inatlaşmak için yapıyorsun. Kuru inat!’ ‘ Karan abartıyor musun? Neden öyle bir şey yapayım?’ ‘ Bak bağırıp kalbini kırmak istemiyorum güzelim, ama her gün her gün ayrı ev muhabbetini çekemem haberin olsun! Buna bir çözüm bulsak iyi olur.’ ‘ Arada sen de kalırım tamam.’ ‘ Arada Sıla ile kalırsın tamam!’ ‘ Çakır!’ ‘ Bebeğim!’ ‘ Tartışmak istemiyorum.’ ‘ Tartışmıyoruz, senin yanlış anladığın konuyu düzeltiyorum sadece.’ ‘ Benimle sevişmek için mi aynı evde kalmak istiyorsun?’ sorusunu sormamla aniden fren yapmıştı, böyle bir soruyu hiç beklemediği her halinden belliydi.. ‘ Ne? Böyle mi düşünüyorsun!’ hayal kırıklığının yankıları seesine yansımıştı. ‘ Karan ben öyle demek istmedim. Özür diler..’ ‘ Dileme! Seni evine bırakayım!’ diyerek sözümü kesmişti. Aptal kafam o nasıl soruydu. Karan bu soruma kırılmıştı. Arabayı hızlı kullanıyor yüzüme bile bakmıyordu.. Beş dakika içinde eve gelmiştik. Evin önünde bir anda durmuştu. Konuşmak kendimi açıklamak istiyordum ama cearetim yoktu. ‘ Karan beni yanlış anladın öyle demek istem..’ ‘ Seninle sevişmek için aynı evde kalmaya çalışmıyorum. Seni sevdiğim için istiyorum. Kokunu, dokunuşunu, saçlarını, tenini.. Daha birçok özelliğini sayabilirim Mira, sırf seni sevdiğim için kendimi ne kadar zor tuttuğumu bilemezsin. Sen benden uzaklaşma diye her gün benimle ne zaman evlenir diye düşünüyorum. Her sabaha seninle gözlerimi açmak yine her geceyi senin koynunda kapatmak istediğim için aynı evde olmak istiyorum. Nefesinin yakınımda olduğunu bilsem de olur, yatağımda olmasan da olur.. Sevişmesem, dokunmasam da olur.. Arsızca konuşmam böyle düşünmene sebep olmuş olabilir ama seninle böyle konuşmayı seviyorum. Seni utandırmayı, kızarmanı seviyorum. Dokunmak için, birlikte olmak için can atıyorum yalan değil.. Ama sen hazır olana kadar beklerim. Heves değil bu.. Sana aşığım Safir’im..’ ‘ Karan.. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum.. Ama seni çok seviyorum bil.. Bu söylediklerinin hepsini ben de istiyorum sadece dediğin gibi hazır değilim.. Neyse ben gitsem iyi olacak. İyi geceler sevgilim.’ Diyerek yanağına öpücük kondurmuştum. Beni durdurmamıştı, öpmemişti.. Bana çok kırılmıştı.. Bu gece daha fazla konuşursak birbirimizi kıracaktık. Yarın gönlünü almalıydım muhakkak. Kapıya vardığımda arkama dönüp baktığımda hala gitmemişti. İçeriye girip kapıyı kapatmıştım. Eve girdiğimde camdan baktım. Karan yeni gitmişti. Sıla çoktan üzerini değitirmişti. Moralimin bozuk oluğunu anlamışı sanırım Sıla.. ‘ Kahve yapacağım, üzerini değiş ve balkona gel dertli.’ Demişti. ** ‘ Anlat bakalım Beril Hanım? Niye yüzünden düşen bin parça?’ ‘ Sıla ben Karan’ı çok kırdım..’ diyerek arabada olanları Sıla’ya anlatmıştım. Karan’a hak vermişti. Yarın ilk iş Karan’ın yanına gitmemi ve gönlünü almamı söyledi öyle yapacaktım da.. ‘ Sen anlat. Pars ile nasıl sevgili oldunuz?’ Sıla İtalya’da neler yaptığınıi Pars ile olan durumlarını anlatmıştı.. Macera sever arkadaşımın anıları bitmek bilmiyordu. Onun bu sohbetini bölen kapının zil sesiydi. Gece gece kimdi bu? ‘ Karan mı geldi acaba?’ ‘ Bilmem gel bakalım.’ İkimiz balondan çıkıp kapıya doğru yönelmiştik. Kapı deliğinden baktığımda kimse görünmüyordu. Kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Gece gece kimdi bu şimdi? ‘ Sıla, Pars ve Karan’ı arayalım. Kapıyı çalan kimse gözükmüyor. Korkuyorum!’ ‘ Kapıdan uzaklaş Beril odaya gidelim gel!’ Sıla ile odaya hızlıca gittik elimizde telefon ile ulaşmaya çalışıyorduk. ‘ Karan..’ ‘ Güzelim.. Ne oldu?’ ‘ Karan kapıda biri var. Çabuk gel korkuyorum!’ ‘ Odaya kilitle kendini. Hemen geliyorum güzelim telefon açık kalsın konuş benimle!’ ‘ Karan korkuyorum.. Aaahh!’ diye çığlık kopmuştu ağzımdan. Kapıyı kırmışlardı. Siyah giyinimli eli silahlı adamlar dolmuştu içeriye.. ‘ Mira! Konuş benimle yavrum, iyi misin?’ ‘Selam güzellikler. Yolculuğa çıkıyoruz hazır mısınız? Sizleri tanıştırmak istediğim biri var.!’ ‘AKIN !’ **** Bölüm sonu Yıldıza basmayı unutmayın :)
|
0% |