Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@buket9

‘Sercan..’ eski sevgilim, evleneceğim dediğim adamdı.

Sıla gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Helen kim olduğunu anlamamıştı. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Nerede ne yapıyor haberim bile yoktu.

‘Beril arkandayım.’ Birde beni takip mi etmişti?

Arkama dönmemle karşı kafenin masasında otururken görmüştüm.

‘Sercan neden aradın beni? Takip mi ettin?’ Sesim istemsiz sinirli çıkmıştı.

‘Beril konuşmak istiyorum. Sana anlatacağım önemli var.’

‘Sercan hiç uygun bir zaman değil. Ayrıca artık görüşmem uygun olmaz çünkü ben ..’

‘Evleniyorsun biliyorum! Bende tam bu konu hakkında konuşmak istiyorum.’ Karan ile alakalı önemli ne olabilirdi ki?

Telefonu kapatmıştım. Sıla bana soru sorar gözle bakıyordu.

‘Beril gitmeyeceksin değil mi?’ Sıla ile birbirimize bakarken Helen bir bana bir Sıla’ya bakıyor anlamaya çalışıyordu.

‘Yenge eski sevgilin mi?’ Kafamı olumlu anlamda sallamıştım.

‘Abim birazdan gelir. O adam ile görürse sağlığı için tehlikeli olabilir ben uyarayım !’ Haklıydı.

Karan görse bana kızar Sercan’ı da döverdi.. Ama önemli şeyler söyleyeceğini söylemişti. Sercan bugüne kadar hiç rahatsız etmemişti beni. Uzun bir ilişkimiz olmuştu. Yanlışını görmemiştim. Sadece aileden dolayı bitmişti. Dostça oturup konuşmayı en azından beş dakikayı hak ediyordu.

‘Beş dakika ne diyecekmiş öğrenip geleceğim. Karan gelirse de oyalayın şu kafede bekleyin beni.’ Demiş ve hızlı adımlarla Sercan’ın yanına gitmiştim.

Sandalyemi çekip karşısına oturdum. Garsonu çağırmak isteyince durdurdum. Buraya çay kahve içmeye gelmemiştim.

‘Sercan hemen anlat gideceğim.’

‘Neden Beril müstakbel kocan kızar mı? Yoksa döver mi beni? Hatta öldürür belki değil mi? O tehlikeli biri çünkü!’ Sercan çok öfkeliydi.

Öfkesi bana ama acısını Karan’dan çıkarmak ister gibi bir hali vardı. Arka arkaya sıraladığı cümleler kaşlarımı çatmama sebep oldu.

‘Ne diyorsun sen? Anlat önemli şeyler ne?’

‘O adamla evleneceğini duyduğumda inanamadım Beril! Araştırdım doğru düzgün bir bilgi çıkmıyor. Ama biraz karanlık tiplere sorunca hiç iyi şeyler demiyorlar. Böyle bir adamla nasıl evlilik kararı alırsın?’ Anlaşılan Karan’ın yaptığı diğer türlü işler hakkında bilgi sahibi olmuştu.

‘Tam olarak öyle değil Sercan! Bilmediğin çok şey var. Sağdan soldan kulaktan dolma bilgilerle hareket etmiyorum. Yaşadığım hissettiğim şeyleri biliyorum. Karan beni seviyor bende onu! Ayrıca o herkese hakettiği gibi davranıyor diye bu onu kötü adam yapmaz!’ Sercan çok öfkelenmişti.

Karan’ı bu denli savunacağımı düşünmemişti. Elini masaya vurmasıyla birkaç masa bize doğru döndü.

‘Ne demek kötü adam yapmaz Beril! Sen aklını mı kaçırdın? Pis işlere uğraşan pisliğin teki o! Tehdit mi ediyor seni? Korkuttu mu? Söyle yardımcı olayım.. Bizi bulamayacağı bir yere gideriz. Her şeyi ayarlarım. Yeter ki evet de bana!’ Şok olmuş bir şekilde Sercan’ı dinliyordum.

Bana böyle şeyler nasıl söyleyebilirdi. Tam ağzımı açıp cevap vereceğim sırada ortamızda ki masa devrildi.

Karan gelmiş Sercan’ın yakasına yapışmıştı!

‘Lan sen kim oluyorsun da benim karımla kaçma hayali kuruyorsun kan pezevenk!’ Karan Sercan’a yumruk atmıştı.

Pars, Buse, Helen ve Sıla da gelmişti. Sıla beni çekiştirip uzaklaştırmaya çalışıyordu. Hemen Karan’ın kolunu tutup engel olmak istedim. Herkes bize bakıyor kimse müdahale etmiyordu. Pars ise etrafı gözetliyordu.

‘Karan dur ne olur öldüreceksin bırak!’ Karan beni duymuyordu.

‘Ulan şerefsiz piç! Ulan haysiyetsiz! Sana mı kaldı lan beni araştırmak! Bu ülkenin hakimi savcısı sen misin lan!’ Bir yumruk daha..

Sercan’ın dudağı ve kaşı sanırım patlamıştı! Yüzü kan içindeydi. Bu halde bile susmuyor Karan’a cevap veriyordu..

‘Kurtarıcam lan Beril’i senin gibi dağ ayısından! Ben senin yeraltı mafya kankalarına benzemem. Seni içeriye attıracağım hapislerde çürüyeceksin!’ Sercan büyük bir cesaretle karşılık veriyordu.

‘Sercan sus lütfen! ‘ dememle Karan yumruk atmayı kesmiş kolumdan tuttuğu gibi götürmeye başlamıştı.

‘O itin adını ağzına almayacaksın! ‘ Karan kolumdan tutup beni arabaya doğru götürdü.

‘Karan dur artık! Neden anlamadan dinlemeden saldırdın! Neden bana soru sormadın?’

‘Ne sorusu soracağım ben sana! Oturmuşsun elin adamı ile beni konuşuyorsun! Kim lan o dallama!’ Arabanın önüne gelmiş tartışıyorduk.

Kolumu onun ellerinden çekmiştim.

‘Bana bak düzgün konuş! Ben yanlış bir şey yapmadım. Sercan önemli bir şey diyeceğim dediğinde gittim. Zaten o gelmiş. Seni araştırmış zorla tuttuğunu sanıyor bende güzelce açıklama yaptım ama sayende dediklerine daha çok inanmaya başladı!’ Karan sinirle elini arabanın kaputuna vurmuştu.

‘Sercan eski sevgilin olan değil mi? Birde seni takip etmiş! Gidip onu geberteceğim bakalım kim kimi zorla tutuyor görecek!’ Deyip hareketlenen Karan’ın önüne geçmiştim.

‘Karan dur artık! Hiçbir şey yapmayacaksın. Bak belki buluşmam senden habersiz hataydı. Ama sürekli arayan o olduğunu öğrendim ve beş dakika kendimi açıklamak için gittim!’

‘Sürekli arayan mı! Lan birde seni rahatsız mı ediyordu! Benim neden hiçbir boktan haberim yok ulan!’ Karan kollarımdan tutmuş iyice kendine çekmişti.

‘Haklısın haber vermem gerekiyordu. Özür dilerim..’ dudaklarımı büzmüş kafamı öne eğmiştim.

Karan bu halime daha fazla dayanamamıştı. Başımı tutup kaldırdı.

‘Büzme o dudaklarını. O it için özür dileme ayrıca! Ulan ben seni gözümden sakınıyorum sen yine belanın içine giriyorsun! Bundan sonra benden gizleme hiçbir şeyi.. Ayrıca daha fazla üzgün bakmaya devam edersen gidip o iti harbiden geberteceğim!’ Karan’ın sesi yumuşamıştı.

Boynuna sarılmamla belimden tutup daha çok sarılmıştı. Boynuma öpücükler kondurmuştu.

‘Karan bana kızma. Sen böyle yaparsın diye gidip hemen konuşmak istedim. O kötü biri değil…’

‘Yavrum savunma şunu! Hapislerde çürütecekmiş! Piçe bak kendini cumhurbaşkanı sandı heralde!’ Karan’ın yüzüne ellerimi koyup dudaklarını öpmeye başlamıştım.

Siniri geçecek gibi durmuyordu. Çözümü öperek susturmak olduğunu düşündüm. Hemen öpüşüme karşılık vermiş ellerini yüzüme koymuştu.

Otoparkta arabanın önünde deli gibi öpüşüyorduk! Yavaşça ayrılıp alnımı alnına yasladım. Nefeslerimiz düzensizdi.

‘Karan seni çok seviyorum. Kimin ne dediği umrumda değil. Ben senin kalbini biliyorum. Önemli olan bu!’ sarılmıştım.

‘Güzelim ne olursa olsun haber ver yeter bu bana.. Seni çok seviyorum Kadın! O it elini masaya vurup sana bağırdığını görünce aklım gitti! O masayı ona geçirmediğim için sana dua etsin!’ Karan’ın öfkesi tazelenmeden hemen konuyu değiştirmem gerekiyordu.

‘Karan gelinlik seçmedik!’ Elinden tutup mağazalara doğru götürmeye başladım.

Karan sesini çıkarmadan beni takip ediyordu. Sıla, Buse, Pars ve Helen kafede oturmuş kahve içiyorlardı. Yanlarına gidip biraz dinlenip gelinlik bakmaya gidecektik.

**

‘Sıla?’

‘Buradayım.’

‘Karan orda mı?’

‘Hayır çık artık!’

‘Bak doğru söyle!’

‘Yenge abim yok merak etme doğru söylüyoruz.’ Karan ve Pars’ı diğer işleri halletmesi için göndermiş kızlarla gelinlik bakmaya gelmiştik.

Mağazanın vitrininde duran gelinliği çok beğenmiş ve denemek istemiştim. Karan ısrarla geleceğini söylediği için de emin olmadan çıkamamıştım.

Düğünden önce gelini görmek uğursuzluk derler bu yüzden Karan beni gelinlikle görsün istememiştim.

Perdeyi açıp kızların karşısına doğru yürüdüm. Kare yaka, taşlı, kabarık bir modeldi. Uzun kol detaylıydı. Gelinlik boyunda ve simli parlak bir duvağı vardı.

Beni görünce ikiside kalkıp yanıma geldiler. Helen ve Buse’nin gözleri parlıyordu resmen. Gelinliğimi çok beğenmişlerdi demek ki..

Sıla ise kafasını başka tarafa çevirmişti. Gözlerini siliyordu. Beni böyle görünce duygulanmış olacak ki ağlıyordu.

‘Sıla, çok çirkin oldum o yüzden mi ağlıyorsun? Nasıl arkadaşım var benim diye pişman mısın yoksa?’ Şakayla karışık ortamı dağıtmaya çalışmıştım.

Sıla’nın yüzü gülmüştü.

‘Çok beğendim peri kızım. Her şeyin en iyisini hak ediyorsun Beril’im..’ bana sarılmıştı.

Ağlamak istemiyordum. Sıla benim dostum en yakınımdı. Birçok şeyi beraber atlatmış birbirimize yoldaş olmuştuk. Bugünlerin hayalini hep kurmuştuk. Şimdi ise gerçekleşiyordu.

‘Sıla’m. Sende çok mutlu olacaksın. Senin içinde gelinlik bakmaya geleceğiz inşallah çok yakında mutlu günler bizimle olacak..’

Gelinliği çıkarmak için içeriye girdim. Çalışan kıza gelinliği ayırtmasını söyledim.

Gelinlikçide işlerimizi halletmiştik. Gelinliğimin tacı eksikti sadece. Mağazada ki taçları pek beğenmemiştim. Biraz uzun gösterişli bir taç arıyordum.

Karan ve Pars uzaktan bize doğru geliyorlardı. Karan’ın elinde siyah kadife bir kutu vardı.

‘Güzelim seçtin mi gelinliği?’

‘Evet seçtim hayatım. O elindeki ne?’ Karan gülümsemiş kutuyu bana doğru uzatmıştı.

Kutu biraz ağırdı.

‘Aç bakalım senin için önceden tasarladım beğenecek misin?’ Karan’a meraklı gözlerle bakmaya devam ederken kutunun kapağını kaldırdım.

Karan bana yardımcı olup kapağı aldı. İçindeki şeyle ağzım açıldı. Gözlerim parlıyordu. O kadar güzeldi ki.. Bu tacı takınca prenses gibi olacaktım.

Gelinliğimin üzerine taç yapmıştı Karan. Orta uzunlukta beyaz su damlası ve tektaşlardan oluşuyordu. Ortasında mavi Safir taşı vardı.

Alıp kafam takmıştı. Çok beğenmiştim. Oldukça yakışmıştı..

‘Sevgilim bu çok güzel.. Gelinliğime çok yakışacak..’ deyip boynuna sarılmıştım.

‘Güzel gelinim..’

Herkes çok beğendiğini söylemişti. Tacı geri kutuya koymuştum. Mağazada işlerimizi halledip eve doğru yola çıkmıştık.

**

Karan bizi eve bırakmıştı. Ailesi çoktan evden ayrılıp kalacakları otele gitmişlerdi. Evde hazırlıklar devam ediyordu. Akşama isteme vardı.

Karan eve organizasyoncu yollayacağını söylemişti. Bugün Mağazada seçtiğim isteme elbisem gelecekti. Pudra, omuzları vatkalı, bel altına kadar çiçek desen parlak bir elbiseydi. Ayak bileğime kadar geliyordu.

Kuaför de eve gelip hazırlayacaktı. Karan hepsini ayarladığını söylemişti. İlk önce organizasyoncu gelmişti. Bahçe kısmında kutlama yapacaktık.

Annem atıştırmalıklar hazırlamıştı. Pastayı Pars gönderecekti. Kuaför ve elbisem gelmişti. Odama geçip kızlarla birlikte hazırlanmaya başladım.

Elbisemi giymiş saçım makyajım yapılıyordu. Kızlar da elbiselerini giymişlerdi. Saç makyaj her şey tamamdı.

**

Her şey hazırdı. Karan ve ailesi birazdan gelirdi. Helen beni ısrarla balkona götürmek istiyordu. Sebebini sorduğumda sürpriz demişti.

Balkona çıkmış beklemeye başladık. Önce müzik sesi duyuldu. Daha sonra renkli dumanlar görüldü. Konfetiler, havai fişekler patlamaya başladı.

Beş siyah araba arka arkaya geldi. İlk arabadan Karan indi. Elinde kocaman bir lale buketi vardı.

Mavi laleler vardı..

Karan ve ailesi içeriye doğru gelmeye başladı. Gidip kapıyı açtığımda Karan ile göz göze geldik. Ban hayran gözlerle bakmaya başladı. İçeriye girdiğinde lale paketini bana verdi. Eğilip kulağıma ‘çok güzelsin’ deyip boynumu öptü.

Daha sonra ailesi tek tek içeriye girdi. Hepsi bahçedeki yerini aldı. Mutfağa tuzlu kahve yapmaya gitmiştik. Kahvesine bal suyuna ise tuz koyacaktım.

**

Tepsiyi alıp bahçeye gittim. Yavaşça eğileceğim sırada Karan tepsiyi elimden almış masaya koymuştu. Karan önce kahveyi içmeye başladığında herkes ona baktı. Tuzlu olmadığın anlayınca bana göz kırptı. Sessizliği bozam annesi oldu.

‘Güzel kızım tuz yerine bal koymuş. Allah ağzınızın tadını hiç bozmasın.’ Herkes gülmüş amin demişti.

Karan kahvesini bitirip suyu almıştı. Suyu içmiş tuzun tadını almıştı. Gözlerini kısarak bana bakmıştı. Eğilip fısıldayarak

‘Bunun acısını gece çıkaracağım güzelim hiç şüphen olmasın.’ Dediğinde onu elimle dürtmüştüm.

Çakır dedesi konuyu uzatmadan açtı.

‘Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Gençler birbirini görmüş beğenmiş. Allahın emri peygamberin kavli ile kızımız Beril’i torunum Çakır’ a istiyorum.’ Demişti.

Çakır dediği için Karan homurdansa da ses çıkarmamıştı. Babam söze başladı.

‘Önce bir kızımıza sormak lazım.’ Diyerek topu bana atmıştı.

‘Sen bilirsin babacığım. ‘ demekle yetinmiştim.

Karan eğilip kulağıma tekrar fısıldadı.

‘Demek sen bilirsin ha? Bu adam bana köpek gibi aşık babacığım deseydin ya!’ Karan’ı tekrar dürtüp bakışlarımla uyarmıştım.

Babam sözü uzatmayıp verdik gitti demişti. Herkes önce alkışlamıştı. Sıla yüzük tepsini getirmişti. Dedesi ayağa kalkıp yüzüklerimizi takmış ve incili beyaz kurdeleyi kesmişti. İnciler yerlere dökülmüş herkes alkışlamıştı.

Tek tek büyüklerin ellerini öpmüştük. Karan’ın ailesi takı takmak istemişti. Önce dedesi gelmiş altın kemer takmıştı. Daha sonra kutudan çıkardığı seti de takmıştı.

Annesi ve babası gelip bilezikler takmaya başlamıştı. Şimdiden iki kolumda dolmuştu. Amcası, halası da takı işlemlerini sırayla yapmışlardı.

Kutlama geceye kadar sürmüştü. Çok eğlenceli geçmişti. Artık misafirlerimiz otele gideceklerdi. Önce dedesi kalkmış müsaade istemişti. Sırayla hepsi aşağıya inmiş arabalara geçmişlerdi.

Karan kapıda gidecekken durdu.

‘Siz gelmiyor musunuz?’ Hepimiz şaşkınlıkla Karan’a bakıyorduk.

‘Kim gelmiyor mu?’ Diyen babamdı.

‘Kız kıza bekarlığa veda gibi kutlama yapacaklarmış Vural amca. O yüzden kızlara otel ayarladım. Orada eğleneceklermiş.’ Karan şu an ne anlatıyordu hiçbirimiz anlamamıştık.

Tek anlayan Helen olacak ki Karan’ı onaylamıştı.

‘Evet evet, ben abimden rica ettim. Kız kıza aynı evde kalalım dedik. Yengeme söylemedik. Sıla ve Buse ile planladık sağ olsun abimde kırmadı bizi. İznin var mı Vural amca? İzmir’de son kes kız kıza kalalım olur mu?’ Sıla ve Buse de benim kadar şaşkındı.

‘Peki kızım nasıl isterseniz. Haydi bekletmeyin Karan oğlumu.’ Demiş ve hepimiz dışarıya doğru çıkmıştık.

Karan sırf benimle uyumak için öyle bir plan yapmıştı. Ona böyle bir şeyin mümkün olmayacağını Mardin de söylemiştim. Anlaşılan Helen’i ikna edip böyle bir plan yaptılar.

Sıla hala olayo anlamamış olacak ki soru sormaya başladı.

‘Helen biz ne zaman plan yaptık ya hatırlamıyorum Buse sen hatırlıyor musun?’

‘Hayır benim haberim yok.’

‘Kızlar Karan yapmış sanırım planı yanlış anlaşılmasın diye sizin adınızı vermiş değil mi Karan?’ Arabanın önüne gelmiştik.

‘Evet evet eğlenin diye yaptım kızlar.’ Karan arabayı sürmeye başlamıştı.

Ayarladığı otel odasına gelmiştik. Karan tuttuğu bir odayı gerçekten de bekarlığa veda partisine yakışır dizayn ettirmişti.

Her yerde balonlar, süsler vardı. Balkonun önünde masa vardı. Masanın üzeri yiyecek içecek doluydu.

Yatağın üzerinde arkasında Bride yazan beyaz gecelik ve sabahlığı vardı. Yanında ise pembe, arkasında herkesin isminin yazdığı sabahlıklar vardı.

Karan her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. Bu gece bizim doya doya eğlenmemizi istiyordu.

‘Bu adam gerçek mi ya? Canım eniştem benim!’ Buse süslüsü her şeyi beğenmişti demek ki.

‘Abiciğim diye demiyorum ama bir tanedir.’

‘Hakikaten bir tane. Onun gibisi başka yok!’ Kızlar odayı gezmeye başlamış ve Karan’ı da arada övmeyi ihmal etmemişlerdi.

**

‘Ay kızlar ben çok yoruldum. Ben yatmaya gidiyorum.’

‘Nereye gidiyorsun burada kalmayacak mısın?’ Buse haliyle merak etmişti.

‘Yok canım sevgilim benim için gelin odası ayarlamış. Orada kalacağım. Yarında kınaya orada hazırlanacağım. Hadi iyi geceler öptüm sizi.’ Demiş ve cevap vermelerini beklemeden çıktım.

Karan benim için daha doğrusu ikimiz için ayrı bir oda ayarlamıştı. İkimiz orada kalacaktık. Her şeyi düşünmüştü kocam..

Koridorda ilerledikten sonra asansöre bindim. Suit oda ayarlamıştı bizim için. Asansör durduğunda oda tam karşıdaydı. Büyük kahverengi kapısı vardı.

Yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım. Kapıyı bir kere tıklamamla açılmış bir anda kendimi içeride bulmuştum.

Karan beni kapının arkasına yaslamış öpmeye başlamıştı. Nefes bile alamama müsaade etmemişti. Üzerimde ki sabahlığı bir çırpıda çıkarıp atmıştı.

Geceliğimin içinden belli olan göğüs uçlarımı sıktırmaya başladı. İnlemem ağzının içinde kaybolmuştu.

‘Yavrum, bir an hiç gelmeyeceksin sandım.’ Demiş ve boynuma yönelmişti.

‘Bu kadar özlediğini bilseydim daha önce gelirdim.’ Karan bacaklarımdan tutup kaldırmıştı.

Yatağa doğru götürüp yavaşça yatağa yatırmış üzerimde ki yerini alacakken onu omzundan itmiştim.

Bu hareketimi beklemiyor olacak ki yatağa düştü. Üzerine çıkıp karnına oturdum. Gözlerinin içine bakıp geceliğimi çıkardım. Altımda sadece iç çamaşırım vardı.

Yavaşça Karan’ı soymaya başlamıştım.

‘Yavrum hızlı soy.’ Karan’ın önce gömleğini daha sonra pantolonunu çıkarmıştım.

İkimizde çıplaktık. Eğilip dudaklarını öpmeye başladım. Kalkıp üzerinde dikleştim. Ne yapacağımı merak ediyordu.

‘Madem beni bu kadar çok özledin söyle bakalım en çok neyimi özledin?’ Ellerimle vücudunu okşuyor seviyordum.

‘Dudaklarını.. Göğüslerini..’

‘ Bu kadar mı?’

‘Göbeğini.. Bacaklarını..’

‘Başka?’

Boynunu.. Kokunu..’

‘Hmm başka ?’

‘Tadını…’

‘Demek tadımı..’

‘Evet yavrum her yerini kısaca..’ üzerinde kalkıp yüzüne oturmuştum.

Kadınlığım tam ağzının üstündeydi. Tadımı özlediğini söylemişti.

‘Tadım da seni özledi.. Senin için yanıyor baksana..’ kelimelerim onu daha çok azdırıyordu.

‘Söndüreyim yavrum.. Sımsıcaksın.. Benim için şimdiden ıslanmışsın..’ kadınlığıma dili değdiği an aklım başımdan gitmişti sanki.

‘Ahhh.. Karan..’ ağzımdan çıkan inlemeye engel olamamıştım.

Karan’ın dili kadınlığımda ben ise yüzünde ileri geri hareket ediyordum.

‘Ahh Karan.. daha çok daha hızlı..’ nefeslerim düzensizdi.

Odada ikimizin inlemelerinden başka ses yoktu. Karan dilini ustaca kullanıyordu.

‘Ahh .. Karan geliyorum galiba..’

‘Gel yavrum tadına hasret kalmıştım..’

Karan beni bulutların üzerine çıkarıyor sonra oradan yine kendisi atıyordu. Zirveye onun sayesinde çıkıyor yine onun sayesinde iniyordum sanki. Sona yaklaştığımı anladığımda büyük bir inleme koptu ağzımdan..

Karan’ın dudaklarına, yüzüne boşalmıştım. Artçı titremelerim hala devam ediyordu. Karan bir anda altımdan kalkmış bana sarılmıştı. Kolları arasında kalbim kuş gibi çırpınıyordu.

‘Bebeğim rahatladı mı?’ Konuşmaya dermanım yoktu.

Nefeslerim kesik kesikti. Olumlu anlamda başımı salladım. Karan beni sarıp sarmalamıştı. Mardin de ki o birlikte olduğumuzdan beri hiç olmamıştık. Düğüne kadar da olmayı düşünmüyordum.

‘Hayatım seni çok seviyorum..’ boynunu öpmüştüm.

‘Bende seni çok seviyorum meleğim..’ Karan beni ve kendini yatağın başlığına dayamıştı.

Saçlarımı seviyordu. Aklıma gelen soru ile bir anda kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

‘Karan bana isteme günü mavi laleler almak nerden aklına geldi? Özel bir anlamı var mı yine?’

‘Evet sevgilim var. Anlamına göre seçtim.’ Şaşırmıştım. Anlamı olmasını beklemiyordum.

‘Anlamı ne ?’ Beklentiyle gözlerine bakmaya başladım.

‘ Birine mavi lale gönderiyorsanız, bunun nedeni onun benzersizliğini, tıpkı mavi lale gibi türünün tek örneği olmasını kutluyor olmanızdır, demekmiş. Sende tıpkı mavi lale gibisin yavrum. Benim için bu dünyada tek örnek..’

Böyle güzel bir anlamı olmasını beklemiyordum. Karan tanıdığım en düşünceli adamdı. Onunla hayatımı birleştiriyor olman beni de dünyanın en şanslı kadını yapıyordu..

 

**

 

Bölüm sonu

 

Yıldıza basmayı unutmayın lütfen

 

Yeni bölümde görüşmek üzere..

 

NOT: BARON kitabımı okumaya hepiniz davetlisiniz :)

Loading...
0%