Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm

@buket9

Yıldıza basmayı unutmayalım..

Yıldızımız hep parlasın..

Yorumlarda buluşalım..

 

**

Beril Mira Keskin

 

İzmir’e çoktan gelmiştik. Önce bir otele gidip Karan ile birlikte duş almıştık. Sadece duş almakla kalmamış saatlerce birbirimizi sevmiş ve yıkamıştık.

Keyifli bir duşun ardından hazırlanıp ailemin yanına gitmiştik. Akşam Sıla ile birlikte bekarlığa veda yapacaktık. Karan güzel bir tekne ayarlamıştı. Kına gecesi yapmadığı için otelde kutlamak istemememiştim.

Karan organizasyoncu ile anlaşmış ve tekneyi süslemişti. Sıla’nın henüz haberi yoktu. Akşam Pars onu tekneye getirecekti..

Karan Mardin’den Helen’i getirtmişti. Ailesi ise İstanbul’a düğüne gelecekti..

Araba evin önünde durmuştu. Karan valizlerimizi içeriye almıştı. Ailem kapıda bizi karşılamaya gelmişti.

‘ Aman aman kimler gelmiş, güzel kızım gelmiş hoş geldiniz evlatlarım..’ annem yanıma gelip sarılmıştı. Karan ise elini öpmüştü.

‘ Hoş bulduk anneciğim.’

Sırayla sarılma faslından sonra içeriye girmiştik. Annem çok güzel yemekler hazırlamıştı. Bir kısmını Sıla’nın evine götürmüştü. Gelen misafirlere ikramlık yapmışlardı..

‘ Oğlum bu sayılmaz en kısa sürede tekrar gelin daha fazla kalın.’

‘ Tabi ki babacığım kalırız. Şu düğünü ve doğumu atlatalım gerisi kolay..’

‘ Karan haklı baba doğuma az kaldı, stres olursan erken doğum olur dedi doktor. Korkuyoruz açıkçası..’

‘ Korkma kızım kendini strese sokma, hiçbir şey olmayacak inşallah.’

‘ İnşallah babacığım..’

**

‘ Güzelim, hadi geç kalmayalım.’

‘ Geldim hayatım.’ Deyip arabaya binmiştik.

Teknenin olduğu yere gidecektik. Pars ve Sıla’dan önce gidip sürpriz yapacaktık.

Sıla’ya beyaz bir elbise giymesini söylemişti Pars, bizlerde pembe elbise giymiştik.

On beş dakikalık yolculuğun ardından tekneye gelmiştik. Helen kapıda bizi karşılamıştı. Buse ile inip yanına gittiğimizde sarılmıştık. Helen gerçekten çok samimi ve iyi bir kızdı..

‘ Yengem özledim seni.’

‘ Abini özlemedin mü sincap?’

‘ Özledim ama en çok yengemi abi kusura bakma. Yeğenim doğsun bu sefer en çok onu özleyeceğim sizi unutacağım.’ Helen’ in bu cümlelerine gülmüştük Karan ise yanaklarını sıktırmıştı.

‘ Haydi içeri geçelim birazdan gelirler.’ Hepimiz tekneye geçmiştik.

İçerisi çok güzel süslenmişti. Teknenin dışı pembe beyaz ve krem balonlar ile süslenmişti. Teknenin arka tarafında balonlardan Bride To Be yazıyordu.

Renkli ışıklar yanıyordu. Müzik sistemi kurulmuştu. Masanın üzerine ikramlıklar vardı. Yüzük şeklinde bir pasta vardı..

Karan her şeyi ayarlamıştı. Canım arkadaşım Sıla her şeyin en güzelini hak ediyordu…

Bizler yerimize geçmiş Sıla ve Pars’ın gelmesini bekliyorduk. Pars’ın arabasın teknenin önünde durmuştu.

Aşağıya inip tekneye doğru adımladıkların da ise müzik açıp Sıla’yı karşılamaya çıkmıştık.

Sıla böyle bir şeyi hiç beklemediği için çok şaşırmış ve mutlu olmuştu. Yanıma gelip sarılmıştı.

‘ Ya siz delisiniz! Hangi ara yaptınız tüm bunları?’

‘ Senin için her şeyi yaparız kuşum hadi içeriye geçelim ve eğlence başlasın..’

Pars ve Karan gitmişti. Kız kıza çok eğlenmiştik. Tüm gece hiç oturmamıştık. Kızlar içki içmişlerdi ancak ben sadece doğal sıkım meyve suları içmiştim.

Gece yarısına kadar dans edip şarkı bile söylemiştik.. Çok güzel fotoğraflar çekilip anılar biriktirmiştik..

Pars ve Karan çoktan gelmiş ve bizi izlemişlerdi ancak hiçbirimiz farketmemiştik..

‘ Güzelim burada doğuracaksın diye çok korktum.’

‘ Karan sevgilim ne zaman geldiniz?’

‘ Ohooo oldu bayağı yavrum. ‘

‘ Sıla güzel gözlüm yarın Erken kalkacağız düğünümüz var artık gidelim mi?’

‘ Gidelim Uygar!’ Sıla’nın Pars’a Uygar diye seslenmesine Karan hariç hepimiz şaşırmıştık.

‘ Uygar kim kız kocan olacak O senin Pars o! Sarhoş oldu galiba!’ Helen tepkisinde haklıydı ancak anlamıştım ki Pars gerçek hayatından Sıla’ya bahsetmişti..

‘ Ay Pars, ağzımdan kaçtı kızdın mı bana?’

‘ Yok güzel gözlüm kızmadım sorun değil bilebilirler..’

‘ Hah iyi o zaman, kızlar tanıştırayım kocam Uygar Han namıdiğer Pars!’ Helen ve Buse çok şaşırmışlardı..

‘ Vay be Uygar ismi de çok güzelmiş!’ Dememle Pars teşekkür etmişti..

Buse, Helen ve ben arabaya binmiştik. Karan bizi eve götürüyordu. Yarın sabah erken kalkıp gelin konvoyu yapacaktık. İzmir de son akşamımızdı…

**

‘ Yavrum gece geç yatarsan sabah böyle zorlanırsın işte!’ Sabah olmuş ve Karan tepeme dikilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu..

‘ Karan lütfen! Biraz daha uyusam olmaz mı? Hamileyim derim!’

‘ Güzelim her başın sıkıştıkça Hamileyim diyorsun zaten bu sefer inanmazlar hadi kalk!’ Zorla yataktan kalkıp banyoya gitmiştim.

İşlerimi halledip üzerimi giyindim. Lila rengi tül askılı bir elbise giymiştim. Hamile göbeğimle çok tatlı olmuştum..

Evden çıkmıştık. Sıla’nın evi bize yakın olduğu için kısa sürede gelmiştik. Evin önünde arabalar vardı. Karan dışarda Pars’ın yanına gidecekti. Ben, Helen ve Buse içeriye geçmiştik.

Sıla’nın odasına girdiğimizde henüz saç makyaj bitmemişti. Gelinliğini birazdan giyecekti.

‘ Sıla çok güzel görünüyorsun Pars sana tekrar aşık olacak..’

‘ Yaa Beril güzel oldum mu gerçekten?’

‘ Zaten güzeldin ihtiyacın bile yok tüm bunlara..’

Sıla’nın saç makyaj işi bitmişti. Sıra gelinliğini giymeye gelmişti. Uzun, yırtmaçlı, düşük kol model bir gelinlikti. Oldukça sade bir gelinlik seçmiştik. Esmer olduğu için beyaz ona çok yakışıyordu. Ensede küçük bir topuz yapılmıştı.

Tam anlamıyla melek gibi olmuştu..

‘ Bayıldım sana! Melek gibisin kanatların eksik..’

Hepimiz çok beğenmiştik. Davullar çalmaya başlamıştı. Konvoy ile havaalanına gidecektik.

Pars gelinini almaya gelmişti. Sıla’yı görür görmez nefes almayı unuttuğuna emindim. Pars çok beğenmişti..

‘ Çok güzel olmuşsun.. Büyüledin beni yine güzelliğinle..’ Pars, Sıla’nın alnından öpmüştü.

‘ Teşekkür ederim sevgilim. Haydi gidelim artık bitsin bu heyecanım..’ demesiyle Sıla ve Pars evden çıkmışlardı.

Gelin arabasına ne kadar çok binmek istesem de Karan izin vermemiş zorla beni arabaya bindirmişti.

‘ Karan ne olurdu Sıla’nın yanına otursaydım?’

‘ Güzelim ne fark eder gidiyoruz işte!’

‘ Karan biraz abartmıyor musun? Doğurmazdım yanından ayrılınca merak etme!’

‘ Yavrum kızma bana sinirlenme bebeğimize bir şey olacak şimdi! Ayrıca özlüyorum gitme yanımdan kadın!’ Karan elimi tutup öpmüştü.

Havaalanına geldiğimizde inmiştik. Uçaklar hazırdı. Hepimiz yerlerimize yerleşmiştik.

**

Izmir’ e geleli iki saat olmuştu. Önce eve gidip hazırlanacaktık. Akşama düğün vardı. Güzel bir salon tutulmuştu. Pars ve Sıla fotoğraf çekimine gitmişlerdi.

Akşama kırmızı tek omuz saten bir elbise giyecektim. Saçlarımı maşa yapacaktım.

Bebek odasının eşyaları gelmişti. Nebahat hanım ve Şoför Ömer ile birlikte yerleştirmiştik. Karan’ın işleri olduğu için şirkete gitmişti.

‘ Bence çok güzel oldu Beril Hanım.’

‘ Bende çok beğendim. Elinize sağlık!’

‘ Ne demek yengelerin en hamilesi! Yeğenim sayılır benim artık.’ Ömer gerçekten çok iyi bir adamdı.

Karan’ı abisi gibi gördüğü ve değer verdiği her halinden belliydi. Birlikte odaya eşyaların bir kısmını yerleştirmiştik. Daha eksik çok eşya vardı. Diğer ay tüm eksikleri tamamlayacaktık.

Hamileliğin yedinci ayı yeni bitmişti. Zaman su gibi akıyordu sanki. Bebeğimi sağlıkla kucağıma almak istiyordum.

Düğün telaşı ve oda yerleştirmesi beni biraz yormuştu. Karnımda kasılmalar oluyordu. Son aylara girdiğim için normal diye düşündüm. Düğünden sonra doktor kontrolüne gitmem gerekiyordu.

Doktor bu hafta içinde gelmemi önermişti ancak fırsatım olmadığı için gidemedim. Karan’a söyleseydim götürürdü ancak ona da bir şey söylememiştim.

Kasıklarıma giren sancı ile biraz olduğum yerde oturdum. Nebahat hanım mutfaktan çıkacağı sırada beni görüp gelmişti.

‘ Beril Hanım iyi misiniz? Karan beyi arıyorum hemen!’ Elimle Nebahat Hanımı durdurdum.

‘ Nebahat abla gel, iyiyim bir an sancı girdi ama şimdi iyiyim. Odaya gidip akşama kadar biraz dinlensem geçer..’

‘ Beril Hanım yine de haber verelim Karan Bey’e’

‘ Yok o şimdi telaşlanır, hızlı geleceğim diye Allah korusun bir şey olur. Düğünden sonra gideceğim doktora zaten.’ Nebahat hanım’ın yardımı ile odama gitmiştim.

Biraz uzanacaktım. Helen ve Buse alışverişe çıkmıştı. Akşama kadar gelmezlerdi.. Karan şirkette toplantıları bir an önce halledip yanıma geleceğini söylemişti.

Kimseyi durduk yere telaşlandırmak istemedim. Sıla’nın en mutlu günü mahvetmek istemiyordum.

Yatağa uzanıp biraz dinlenmek iyi gelecekti..

**

Kasıklarıma giren sancı ile uyanmıştım. Yatakta doğrulup oturdum. Komodinin üzerinde bulunan telefonuma baktığımda saat altı buçuktu. Düğüne yarım saat vardı.

Kendimi zorlayıp kalktığımda Buse ve Helen gelmişti. Onlar çoktan hazırlanmışlardı.

‘ Abla iyi misin yüzün bembeyaz olmuş?’

‘ İyiyim biraz kasıklarım da ağrı var. Hemen hazırlanmam lazım bana yardım eder misin?’

‘ İstersen gitme sen eniştem seni doktora götürsün?’

‘ Yok şu akşamı da atlatalım gideceğim sen kimseye bir şey söyleme!’

‘ peki hadi gel hemen hazırlayalım seni..’ demesiyle dolaptan elbisemi çıkarmıştı.

Üzerimdekileri çıkarıp elbisemi giymiştim. Buse Saçlarımı maşa yaparken ben de makyajımı yapıyordum.

‘ Çok güzel oldum abla.. Bu elbise çok yakıştı.’

‘ Sağ ol canım sen daha güzel olmuşsun.’

Buse kahverengi önü drapeli mini bir elbise giymişti. Helen’in seslenmesi ile aşağıya inmiştik.

Helen ise lacivert uzun, göğüs dekolteli bir elbise tercih etmişti. Hepimiz hazırdık. Karan’ın arabasının sesini duymamızla bahçeye çıkmıştık.

Karan her zaman ki gibi siyah takım elbise giymişti. Yanıma gelip karnımı sevmiş ve şakağımdan öpmüştü.

‘ Bebeğim bu ne güzellik? Düğünde dikkatleri üzerine çekeceksin yine belli oldu.’

‘ Sevgilim abartma!’

‘ Bugün miniğim nasıl hareket ediyor mu tekme atıyor mu?’

‘ Evet canım çok hareketli..’

Karan elimi tutuyor arabaya binmeme yardımcı olmuştu. Ağrılarımdan bahsetmeyecektim. Bu geceyi atlattıktan sonra söylerdim nasıl olsa..

**

Düğünün olacağı mekana gelmiştik. Misafirler yavaş yavaş yerlerini almıştı. Karan’ın ailesi ve benim ailem bir masaya oturmuştu. Onların yanına gittiğimizde hepsi ayağa kalkmış ve sarılmıştık.

‘ Güzel kızım nasılsın, torunum nasıl?’

‘ İyi Meryem anne, az kaldı doğuma bekliyoruz işte.’

‘ Canım bir şey çekiyorsa söyle alsın Karan!’

‘ Yok Çakır dede geçenlerde çilek istedim, sağ olsun biraz zor oldu bulması ama buldu.’

‘ Normal çilek değil gelin hanım Dağ çileği istedi, gittim aradım buldum getirince de iki tane zorla yedi!’

‘ Çakır sen gelinimin lokmalarını mı sayıyorsun yoksa ha!’

‘ Yok dede estağfurullah ne haddime!’ Çalır dede Ve Karan atışmalarını izlemek çok keyifliydi.

Çakır dede hep kızıyor beni savunuyordu. Karan ise sesini çıkaramıyordu..

‘ Gelin hanım çok hoşunuza gitti bakıyorum da!’

‘ Evet Çakır hoşuma gitti bir sorun mu var?’

‘ Yok karıcığım, yok gönlümün sultanı sen yeter ki gül ben dedemle her saniye atışırım!’

‘ Seni çok seviyoruz bebeğim..’

‘ Bende sizi çok seviyorum bebeklerim!’

Salonda alkış sesi ile yönümü girişe çevirmiştim. Sıla ve Pars geliyordu. Ayağa kalktığımda kasılmam artmıştı. Karan’ın arkası dönük olduğu için beni bu halde görmedi.

Salonda ışıklar söndüğü için kimse fark etmemişti. Derin derin nefes almamla geçmeye başlamıştı ağrılarım.

Sıla ve Pars ilk dansını yapmaya başlamıştı. Çok mutlulardı. Birbirlerine aşkla baktıkları o kadar belliydi ki..

İlk dans bitmiş nikah memuru gelmişti.. Sıla ve Pars hayatlarının en özel Evetlerini demişlerdi..

**

Gece güzel gidiyordu ancak benim kasılmalarım daha çok artmıştı. Karan’dan köşe bucak kaçmıştım. Beni farketmesini hiç istemiyordum.

Helen ile birlikte lavaboya gitmek için kalkmıştık. Salondan çıkmıştık. Koridorun sonunda lavabo vardı.

Helen lavaboya girmiş bende elimi yüzümü yıkıyordum. Bizden başka kimse yoktu. Kasıklarımda ki ağrı şiddetlendi. Lavabonun kenarından tutunup destek almaya çalıştım.

Gözlerimin önünde kararmalar vardı. Sıcak basıyordu sanki..

‘ Sıla çok güzel olmuş değil mi yenge?’ Helen tuvaletten bana sesleniyordu. Ancak cevap vermeye halim yoktu..

‘ Ev.. Evet canım..’ zorlukla cümle kurmuştum.

Karan’a haber verip doktora gitmem gerekiyordu. Düğün zaten bitecekti..

Helen’e sesleneceğim sırada bacaklarımın arasından sıcak bir sıvı aktığını hissettim. Elbisemde bir ıslaklık vardı. Elbiseyi sıyırıp baktığımda suyumun patladığını ve kan aktığını gördüm.

‘ Ahhh Helen doğuruyorum ahhh!’ Helen tuvaletten çıkmış beni o halde görünce şok olmuş kalmıştı. Attığım çığlıkla kendine gelmişti.

‘ Yenge erken değil mi? Hemen abimi çağıracağım bekle burada!’ deyip koşarak gitmişti.

Kan görmemle korkmuş ve gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Derin derin nefesler alıp vermeye başladım. Kaybetme korkum ağır basıyordu..

Bebeğime ya bir şey olursa ben ne yapardım? Lütfen minik bebeğim bizi bırakma…

 

**

Devam edecek

Bölüm sonu

Yıldıza basmayı unutmayın!

:)

Loading...
0%