Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@buket9

****

Beril Mira Safir

Hayatta herkes gibi benim de inişli çıkışlı dönemlerim oluyordu..Ancak son zamanlarda yaşadığım karmaşık olaylar ve beraberinde bütün duyguları aynı anda yaşamam bana da sürpriz oluyordu.. Dün gece çok zor bir gece geçirmiştik.. Evet tek ben değil Sıla’da zor dönemlerden geçiyordu. Nişanlısı, üç ay sonra evleneceği adam tarafından dün gözleriyle aldatıldığını görmüştü.

Akın’dan ve o kadından hep şüphelendiğini dile getirmişti Sıla. Ancak gözleriyle görmesi beklediği bir durum değildi. O gece kavga etmişlerdi. Apar topar eve gelmiştik. Sıla sabaha kadar uyuyamamış ağlamıştı.. Sabaha karşı uykuya dalmıştı. Onu uyandırmadan salona geçtim.. Başım çok ağrıyordu. Hemen sade bir kahve yapmaya başladım.

Dün gece ki adam gözümün önünden gitmiyordu. Sahi neler yaşamıştım şu son bir haftada? Önce iş yerime gelen hediye ve notlar, sonra bu davet, daveti düzenleyen ve hediye yollayan aynı adam.. Üstelik İstanbul’a ilk geldiğim gece barda tanıştığımız kızını abisi..

Karan Keskin.. Beni gördüğünü ve beğendiğini söylemişti.. Karşıma dün olmasa bile birgün çıkacağını söylmişti… Çok tekin bir ortam değil. Karan ve yanından ayrılmayan aynı zamanda bizi zorla eve bırakan koruması olduğunu düşündüğüm adam.. İsmi Pars…

Tüm bu insanlar ve ortamlar bana göre değildi. Evden işe, işten eve bir dünyam vardı.. Uzun ilişkim devam etseydi şuan evli bile olabilirdim.. Sıradan tek düze hayattan nasıl böyle bir anda aksiyonlu hayatın merkezine düşmüştüm.. İstanbul’a gelmek istediğimde hayallerimde bu yaşananların hiçbiri yoktu.. Belki de hiç gelmemeliydim..

Kafamı toplayı bir yol bulmamız lazımdı.. Hayat devam ediyordu.. Sıla kendine gelmeli işine odaklanmaıydı bir an önce.. O adamları hayatımızdan çıkarmalı, kariyerimize odaklanmalıydık.. Düşüncelerimden kapının sesini duymamla kendime geldim. Arka arkaya çalıyordu.. Kimdi bu sabah sabah alacaklı gibi çalan?

Koşarak kapıya doğru gittim. Sıla uyanmamalıydı.. Kapıyı açmamla ev sahibi görmem bir oldu.

‘ Erkan Bey? Sabah sabah hayırdır bir sorun mu var? ‘

‘ Var, olmaz mı? Evimi en kısa sürede boşaltın!’

‘ Evi mi boşaltalım? Neden ?’

‘ Benim ahlaksızlara verecek evim yok. İki gün içinde çıkın evimden!’

‘ Ne biçim konuşuyorsunuz Erkan Bey? Ne ahlaksızlığımızı gördünüz?’

‘Son sözümü söyledim. İstemiyorum evimde sizi!’ Arkasını dönüp gitmişti.

Şok olmuş bir şekilde arkasından bakıyordum. Yavaşça kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde Sıla’yı gördüm. Benim aksime sakince izliyordu. Şaşırmamıştı. İy de neden?

‘Sıla, Napıcaz? Neden kovuyor bizi?’

‘ Akın yaptırıyor.’

‘ Akın mı? Neden, o suçlu biz mi suçluyuz?’

‘Bu evi o ayarlamıştı. Dün rezil oldu ya intikam alıyor aklınca.. Hastaneden aradılar Beril.. Bugün çıkışımı vermişler..’

‘ NE!’

‘ İşi de evi de o ayarlamıştı, arabayı da… Ben kendim bir şey yapamaz olmuşum Beril. Ona muhtaçmışım.. Ortada kaldım şimdi. Ne evimiz, ne işimiz var. Kendimi de seni de yaktım. Çok üzgünüm. Seni de buraya getirdiğim için..’

‘ Sıla böyle konuşma.. Başka ev iş bakacağız. Arabamı da en kısa zamanda getirmeye gideriz. Hallederiz üzülme daha fazla nolur.’

‘İki gün içinde nasıl iş ve evi bulacağız?’

‘ Birimiz ev birimiz iş bakacak. Tüm hastanelere Cv bırakıcaz. Birimiz bile işe girse şimdilik yeter ev geçindirmek için.. Ailemizden de destek alırız..’

‘Her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Evleneceğiz diye biliyor herkes. Rezil oldum.’

‘ Sıla nişanlıydınız henüz. Boşanmıyorsun ki. Hayırlısı böyle diyeceğiz. Kimseye rezil olmadın böyle düşünme lütfen.’

Sıla ağlayarak yere çökmüştü.. Yanına gidip hemen kaldırdım. Salona götürdüm.. Zor günler bizi bekliyordu. Biz yan yana oldukça halledemeyeceğimiz hiçbir şey yoktu. Neler halletmiştik bunu da elbet hallederdik.. Kapı çalma sesi ile Sıla’yı bırakıp kapıya doğru gittim. Ev sahibi acaba etmediği hangi hakareti unutup tekrar gelmişti..

‘ Yetmedi mi Hakaret..lerin… Karan? Ne işin var burda?’

‘ Ne hakareti? Mira iyi misin? Kim geldi benden önce ? Hakaret mi etti?’

‘ Ya sanane! Hepiniz aynısınız. Ne var niye geldin?’

‘Ben.. seni görmek istedim. Dün gece öyle apar topar olunca görüşme…’

‘ İstemiyorum görüşme falan! Bir daha karşıma çıkma demedim mi?’

‘ Beni çok yanlış anladın Mira, ben şuan gözünde çok kötü bir konumdayım onu düzeltmeme bari izin ver..’

‘ Konumun gayet düzgün, olması gerektiği yerde.. Korumanı da al git burdan Karan..’ diyerek kapıyı yüzüne çarpmıştım.

Ne yüzle geliyor anlamıyorum. İçeriye girdiğimde salonda Sıla yoktu odasına gidecekken kapıdan çıktı. Üzerini giyinmişti. Bir yere mi gidecekti?

‘Sıla nereye?’

‘Akın pisliğinin şirketine!’

‘ Neden? Sıla boş ver yüzünü bile görmeyelim şunun.’

‘Onu bir de şirkette rezil edeceğim. Kaybetcek neyim kaldı ki? Ev iş hepsi bir anda gitti..’

‘ Tamam bende geliyorum.’

‘ Çabuk hazırlan ‘ Hemen odama geçip hazırlanmıştım. Sıla ile taksiye binip şirkete doğru yola çıkmıştık. Şirketin önünde indiğimizde hızla içeriye girmiştik. Sıla ezbere bildiği için bizi Akın’ın olduğu kata götürdü. Kapıda ki esmer kadın asistanıydı sanırım.

‘ Hoş geldiniz Sıla Hanım,Akın Bey toplantıda buyurun oturun kahve getireyim size.’

‘ Defne, Toplantı da Sezin Hanım var mı ?’

‘ Evet, iki şirket bugün acil bir toplantı ayarladılar. Yarım saat oldu başlayalı.’

‘Tamamdır Teşekkürler biz geriini hallederiz.’ Demesiyle Sıla bir hışımla toplantı odasına girmişti.. Defne arkamızdan bağırıyordu ancak Sıla’nın durmaya niyeti yoktu..

‘ Sıla Hanım durun bir saniye toplantı var böyle giremezsiniz… Akın Bey tutamadım kusura bakmayın…’

‘ Sıla ne yaptğını sanıyorsun sen?’ Akın bizi görmeyi beklemediği için çok şaşırmış bir o kadar da sinirlenmişti. Sezin ise.. O şeytani gülümsemesini hiç eksik etmiyordu. Tıpkı dün gece davette basıldıktan sonra gülümsemesi gibi…

‘ Asıl sen naptığını sanıyorsun? Evimi işimi nasıl elimden alırsın? Sırf bu orospuyla seni bastım diye mi?’

‘ Sıla doğru konuş..’

‘ Ah pardon sevgilisine laf söyletmezmiş. Ulan iki yıldır beni bir kere şöyle savunmadın. Ahlaksızlar!’

‘Defne hemen güvenlik çağır!’

‘ Bana bak yavşak Akın! Evimi işimi almaya çalışmayacaksın! Bu şirketi de o şırfıntıyı da sana yar etmem. Duydun mu lan beni?’ Akın Sıla’nın üzerine yürüyeceği sırada hemen Sıla’yı arkama alıp

‘ Yavaş! Orda dur. Geri Bas!’ diye araya girmiştim.

Bu tepkimi beklemediği yüzünden belliydi.. Toplantıda ki adamlar salonu terk ediyorlardı.. Akın Kusura bakmayın diye arkalarından bağırmaya başlamıştı.. Sezin bir anda kahkaha atmaya başlayınca hepimiz ona dönmüştük..

‘ Akıncığım sen bu hadsizle iki yıl nasıl takıldın? Doğru söyle kızı hamile mi bıraktın, tehditle mi durdun?’

‘ Bana bak orospu! Burada senden başka hadsiz yok. Gelirsem oraya o yağlı saçlarını elime dolamadan gitmem! Kes sesini!’

‘ Yeter Sıla çık git artık. Her şey bitti. Beni rezil etmeden adam gibi ayrılsaydın ne evinden ne işinden olurdun.’ Bir anda kolumuzdan tutulup çıkışa götürülecekken bir sesle hepimiz kapıya döndük..

‘ Dokunma lan ona! Çek ellerini!’

‘ Karan?’

‘Keskin?’

Hiç kimsenin onu beklemediği belliydi. Güvenlikler sözünü ikiletmeden kolumuzu bıraktılar. Akın bir anda Onun yanına gitti..

‘ Keskin’im Hoş geldin? Haber verseydin keşke.’

‘ Akın ne dönüyor lan burda? Dünden beri bu kızlar sana neden sinirli? ‘

‘ Yok ne siniri Keski..’

‘ Aldatıldım ne olacak! Şu karşıdaki orospu ile! Tanıştırayım kendimi yavşak Akın’ın nişanlısı ben Sıla.’

‘ Sıla kes sesini!’

‘ Bağırma lan kıza!’ adının Pars olduğunu öğrendiğim dövmeli adam Akın’a yumruk atmıştı.

Hepimiz şok içinde yerde burnu kanayan Akın’a bakıyorduk..

‘ Akın bu kızlardan uzak duracaksın. Onların canı sıkılırsa benim de canım sıkılır. Bu sana son sözüm. Mira hadi gidiyoruz.’ Diyerek kolumdan tuttuğu gibi şirketten çıkarmıştı.

‘ Ya sen yine nasıl geldin? Nasıl bir anda olaya dahil oldun Karan?’

‘Yavrum bağırman gereken kişi inan ben değilim’

‘ Bana bak.. Benimle.. Düzgün konuş.. ‘ diyerek her kelimede ona yaklaşmıştım.

Gözlerime değil dudaklarıma bakıyordu.. İkimizin de dikkatini dağıtıyordu.. Dudaklarıma bakarak konuşmaya devam etti..

‘ Konuşmazam nolur?.. Yavrum dedim diye mi bu tantana?...’

‘ Karan… Beni çıldırtmak istemezsin..’

‘Belki de isterim.. Benim adıma konuşmayı bıraksan mı artık..’ Biz birbirimize hipnoz olmuş gibi bakarken aramızda ki çekimi bölen Pars olmuştu.

‘ Keskin, gitmemiz gerek.’

Karan gözlerini kapatıp ellerini yumruk şekline getirmişti..

‘ Pars koçum bir daha aynı şeyi yapma..’

‘ Karan, sabah dediklerim de ciddiyim.’

‘ Mira ben de ciddiyim. Aynı işte ve evde kalmaya devam edebilirsiniz.. Akın size yaklaşamaz.’

‘ Hayır!’

‘ İnat etme işte bir kere de ! Kabul etsen ölür müsün?’

‘ Biz kendi başımızın çaresine bakarız. Sağ ol. Yürü Sıla gidiyoruz.’

‘ Ne yaparsam kabul edersin? Düzeniniz bozulmasın işte kabul et dediğimi’

‘ Bir şey yapmana gerek yok uzak dur yeterli..’

Arkamda Karan’ı bırakıp taksiye binmiştik. Onun dediklerini kabul edersem bir gün yine aynı şeyleri yaşayabilirdik. Karan kafası esince Akın’ın bizi çıkardığı gibi kapının önüne koyabilirdi. Güvenemezdim. Hem ev sahibi ve hastane yönetimi en ufak tehditle bizi gözden çıkarıyorsa zaten orda kalamazdım artık.

Yeni bir düzen kuracaktık Sıla ile. Kimsenin bizi gözden çıkaramayacağı yeni bir düzen.. Taksi evin önünde durmuştu. İnip Sıla ile eve girdik.

‘ Beril o adam kim?’

‘ Hiç sorma aldım başıma bir bela.’

‘ Tanışıyor musunuz?’

‘ Hayır.. Gizemli adam diyorduk ya o işte. Karan..’

‘ Ne?’

‘ Ben şaşırdım..’ Tüm olanları Sıla’ya anlatmıştım.

‘ Vay be… Beril, hiç etkilenmedin mi? Tanışsan belki seversin. Olmazsa yollarınız ayrılır, baksana baya uğraşıyor. Hatasını bile kabul ediyor ki bence hata bile sayılmaz hediye göndermesi..’

‘ Etkilenmediğimi söylesem yalan olur.. Aramızda bir çekim olduğunun farkındayım ama.. Ne biliyim ya..’

‘ Sevişseniz bi rahatlarsınız gibi geldi bana..’

‘ Sıla! Saçmalama ya’

‘ Pars da aslında fena değil..’

‘ Sıla Sakın başımıza bela etme bunları. Unut Pars’ı falan..’

‘ Ay aman o soğuk nevalenin teki.. İstemem zaten..’

‘Soğuk olmasa okeysin yani?’

‘ E bi kahveye davet etse kabul ederim tabi..’

‘ Pes Sıla..’

‘Ya ben Akın’a bi saydırınca onu rezil edince bi kendime geldim, rahatladım..’

‘ Orası belli gözün gönlün açıldı sanki.’

‘Açıldı valla.. İki yıl ot gibi yaşamışız.. En son seviştiğimiz de dolar 9 liraydı sen düşün!’

‘ Sıla yoksa sen?’

‘ Hayır, şekerim hala bakireyim.. O nikahı kıymadan olmaz bende rahat ol..’

‘ Ev- iş meselesini nasıl çözeceğiz ya’

‘ Adama artislik yapmadan düşünecektin onu! Ayrıca benim Karan’a teşekkür borcum var. Akşam yemeğe çağırsak diyorum?’

‘ NE !’

‘ Duydun işte.’

‘ Saçmalama Sıla ben uzaklaştırmaya çalıştıkça sen dibimize sokamazsın!’

‘ Ay valla Akın’dan bile çok faydasını gördüm. Hiç kusura bakma ben çağırmaya karar verdim. Hatta başkaa ev iş ayarlamasını isteyeceğim. Kendimi toplayınca başka eve geçeriz. Nasıl fikir ?’

‘ İnanılmaz bir fikir.’

‘ Bende öyle düşünmüştüm. Hadi ara şu adamı’

‘ Bende numarası yok git bul çağır senin misafirlerin!’

‘ İnat konusunda keçilerden bile önce sen geliyorsun Beril!’

‘ Ne dedim numarası yok dedim!’ sohbeti bölen kapı sesi olmuştu. Sıla kapıyı açmaya gitmişti. Sesler biraz yükselince yanına gittim. Ev sahibi Erkan Bey gelmişti.

‘ Onu bizi kovmadan önce düşünecektin Erkan efendi! Senin evine kalmadık. Çıkacağız. Hadi git şimdi kapımdan rahatsız etme Akın’ın uşaklığını yapmaya devam et!’

Sıla çok iyi söylemişti.. Erkan Bey giderken ilerde siyah araç görmemle Sıla’nın kolunu dürtüp çenemle arabanın olduğu yeri gösterdim.

‘ Karan olabilir git konuş yemeğe çağır misafirini..’ Bunu dememle Sıla koşa koşa arabanın yanına gitti. İçinden Pars ve Karan indi. Bunlar neden göbek bağı birleşik gibi davranıyor?

Sıla’nın teklifini kabul etmişlerdi sanırım. Bana göz kırpmıştı.. Kalbimin birazcık hızlı atması normal miydi?

Sıla yanıma geldiğinde onlarda uzaklaşmışlardı.. Sıla koşarak mutfağa girip menüz hazırlamaya başladı. Bende istemsemde yardım etmeye başladım. Tavuk patates hazırlayacaktım. Sıla tatlı ve pilav, makarna yapacaktı.

**

Saatler sonra sofra işi bitmişti.. Ben, balon kol beyaz elbisemi giyecektim.. Sıla uzun kahverengi alt üst etekli takım giyecekti. Saç makyaj da hazır olduğunda salonda beklemeye başladık. Misafirlerimiz gelirdi birazdan..

Zil sesi duymamla heyecanım da artmıştı. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Onunla ilk defa bu kadar uzun vakit geçirip aynı ortamda olacaktım.Sıla kapıyı açmaya gittiğinde bende peşinden ilerledim. Kapı açıldığında gözleri ilk beni bulmuştu. Baştan aşağı beni süzdüğünü bilmek kalbimin daha hızlı atmasına sebep oluyordu.. Siyah gömlek ve siyah kumaş pantolonu ile yine çok yakışıklı olmuştu.. Elinde beyaz güllerden oluşan bir çiçek paketi vardı. Gözlerini benden çekmeden üzerime yürüdü.

‘ Hoş geldiniz.’

‘ Hayatımda hiç bu kadar hoş bulmamıştım güzelim.. ‘

Bu aniden söylediği kelimeler kalbime, bana çok fazlaydı.. Elinde ki çiçeği aldığımda içeriye davet ettim. Pars da tatlı almıştı. Sıla paketi aldığında masaya ilerledik. Sıla yanıma oturmuş, Karan karşıma oturmuştu. Pars da yanına oturmuştu..

Hepimiz yemekleri yerken arada kaçamak bakışlarını yakalıyordum. Gerçi hiç kaçamak falan değil göstere göstere bana baktığını belli ediyordu.. Söze ilk yine Karan girmişti..

‘ Her şey çok güzel olmuş ellerinize sağlık.’

‘ Afiyet olsun. Ben aslında teşekkür etmek için yemeğe çağırdım. Akın konusunda bana çok yardımcı oldunuz. Eğer gelmeseydiniz Akın daha da pisleşirdi. Ama tüm bunları göze alarak o şirkete gitmiştim. Rezil edip kendimi de rahatlatmam gerekiyordu..’

‘ Teşekküre gerek yok. Emin olun tüm bunlardan önceden haberim olsaydı böyle iğrenç bir şekilde öğrenmenize bile engel olurdum..’

‘ Olsun, geçte olsa öğrendim. Hep hissediyordum ancak görmek başka tabi.. Onun yüzünden düzenimizden olduk. Benim yüzümden Beril’de bunları yaşamak zorunda kaldı. Ben istedim diye evini işini bırakıp izmir’den geldi. En çok ona mahçubum..’

‘ Sıla lütfen bunları konuştuk. Halledeceğiz. Ben pişman değilim.’

‘ Sıla, teklifim hala geçerli. Düzeninizden olmak zorunda değilsiniz..’

‘Karan, ufacık bir tehditle koskoca hastane ve ev sahibi bizi gözden çıkardı. Şimdi yine senin sözünle bizi geri alacaklar. Neyiz biz? Oyuncak mı? Güç savaşlarınızın arasında ordan oraya dönen biri olmayacağız biz. Yinede teklifin için teşekkür ederiz.’

‘ Mira.. Ortada bir güç savaşı yok.. Öyle gözüküyor olabilir ancak benim olduğum yerde ne güç ne savaş yoktur. ‘

‘ Neden çünkü gücün kendisi sensindir değil mi? Bunu söylemek istiyorsun? Akın bir lafıyla Sıla’nın sahip olduğu şeyleri geri aldı. Yarın birgün senin keyfine göre yine aynılarını yaşamayacağımızın garantisi yok.’

‘ Öncelikle Akın piçi ile aynı kefeye konmak biraz beni üzdü. Bir diğer mevzu ise sizi işe benim bir sözümle almayacaklar.. Eleman arayışı olan hastaneleri araştırdım ve Cv’lerinizi gönderdik. Yarın sizi yüz yüze görüşmeye çağıracaklar. Ben sadece işleri hızlandırdım. Ev işini de aynı şekilde Pars yarın sizi götürecek birkaç ev bakmaya, siz kendiniz seçeceksniz. Ev sahiplerine de sizlerden biraz bahsettim kendileri görmek istedi. Yine benim bir lafımla olmayacak.. Her şey içine sinsin istiyorum.. Aramızda bir şey olmas bile sizi kimse düzeninizden edemeyecek yani..’

Tüm bunları en ince ayrıntısına kadar düşünmesi kalbimden bir şeylerin kopmasına sebep olmuştu. Pür dikkat ağzından çıkan kelimelerin doğruluğunu tartıyorduk.. Hayatımızda kaç kere böyle ince düşünülmüştük ki? Hiç…

‘ Karan Bey çok teşekkür ederiz. İnanın bu kadarını beklemiyorduk. Karşılığını nasıl öderiz bilmiyoruz.’

‘ Ödeşme, karşılık bu lafları sizin gibi güzel kadınlardan duymak pek hoşuma gitmez Sıla.. Önemli olan darda olana yardım etmek benim için. Karşılık bekleyerek yapmadığımı bil lütfen.’ Gözlerimden çekmiyordu o elaya vurgun gözlerini…

Her cümlesi kendinden emin çıkıyordu.. Güçlü ve bunun çok farkındaydı.. Yemekler bittiğinde salona geçtiler ve kahve yapmaya mutfağa gitmiştim. Sıla telefon konuşması için balkona çıkmıştı. Pars telefonuyla meşguldü. Karan arkamdan çıkıp mutfağa gelmişti. Su isteyeceğini düşünüp bardak almaya çalışırken nefesini çok yakınımda hissettim. Elleri tezgaha dayalıydı. Sırtıma, saçlarıma değiyordu nefesi..

‘ Her şey çok güzeldi.. Başta sen. Gözümü senden alamayayım diye mi böyle giyindin? Senin kovmana rağmen gitmediğim için benden böyle mi intikam alıyorsun güzelim?’

‘ Karan.. Ben..’

‘ Sen ne yavrum söyle ..’

‘ İntikam yok. Ben sadece bardak alıyordum..’

‘ Ne bardağı?’

‘ Su bardağı. Su istedin ya?’

‘ Bebeğim ben su istemedim ki?’

‘ Yani mutfağa geldin..’

‘Senin için geldim. Kokunu takip ettim.. Yoksa bana tuzlu kahve mi hazırlayacaktın?’

‘ Hayır.. Sade Kahve yapıyordum..’

‘ Mira.. Senden bir şey istesem?’

‘ Nedir?’

‘ Yönümü bulmakta yine çok zorlandığım bir dönemdeyim.. Acaba diyorum ban yardımcı olsan yönümü bulsam..’

‘ Ben ne yapacağım ki?’ cümlem bittiğinde saçlarımı tek omzumda topladı. Burnunu boynuma değdirdi. Kokluyordu..

Bir anda soğuk bir şey sallandı boynumda. Bana göderdiği pusula kolyeyi takmıştı.. Dediğini yapmıştı..

‘ Bu hep burda oldukça ben yönümü bulacağım.. Evimi, yuvamı bileceğim..’ Ona doğru zorda olsa döndüm. Çok yakındı. Karan kalbe zarardı..

‘ Yani kabul edebilirim teşekkür anlamında..’

‘ Ne için teşekkür?’

‘ Tüm bu yaptıkların için. Bizi düşündüğün için..’

‘Seni düşündüğüm için. Aklım sürekli sende olacaktı. Güvende olman biraz olsun içimi rahat ettirir..’

‘ Teşekkür ederim.’

‘ Mira bir daha teşekkür edersen seni öpeceğim. Önceden söyleyeyim de yine beni polise şikayet etme.’

‘Bu sefer işimi kendim hallederim merak etme.’

‘Nasıl?’

‘ Eğer benim iznim olmadan beni öpersen.. Bende senin istemediğin şeyleri yaparım..’

‘ hmm düşüneyim.. Ben mesela hiç aynı evde kalmak istemiyorum. Bunu yapar mısın bana inat? Öpsem ya şimdi seni..’

‘ Karan.. hayır böyle bir şey değil.. çok hızlı gitmiyor muyuz?’

‘ Yavrum ne yaptık ki?’

‘Yani böyle yakınlık falan..’

‘ Avans olarak öpsem?’

‘Keskin kahveleri sen mi yapıyorsun?’

‘ Hay senin ağzına.. tüküreyim Pars.. Ulan bu iki oldu!’

‘ Ne? Neye kızdın?’

‘Geç içeri yürü. Kahve sevdan tuttu birden!’ arkalarından kahkaha attığımda Karan’ın bana bakışıyla kahkahamı tutup omuz silktim.

Kahveler içilmişti. Güzel sohbet etmiştik. Yakından tanıma fırsatımız olmuştu birbirimizi. Mardin’e bile davet etmişti. İkinci isminin desenin ismi olduğunu ve Pars onu sinirlendirmek için Çakır dediğini bile anlatmıştı.. Elime güzel bir koz geçmişti..

Pars hakkında çok bir şey öğrenememiştim. Tam bir sır küpüydü. Tek öğrendiğim isminin aslında Pars olmadığıydı.. Helen’i srduğumda onun o geceden sonra Mardin’e geri döndüğünü söylemişti. Numarasını vermişti ancak ben vermemiştim. Oda ısrar etmemişti. Yarın Karan bize önce iş sonra da ev için birini yolayacaktı. Kendisi daha sonra teşrif edecekmiş, toplantısı varmış!

Saat gece yarısını geçtiğinde müsaade istemişlerdi. Kapıya kadar eşlik ettiğimizde Pars telefonu çalması ile uzaklaştı. Sıla’da iy geceler dileyip gitmişti. Kapıda baş başa kalmıştık.

‘ Her şey çok güzeldi güzelim.. Hayatımda geçidiğim en güzel gecelerden biriydi..’

‘ Geceler? Hmm baya çok yani.. İyi gene listeye girebilmişiz..’ Benim bu söylediğime kahkaha atmasını beklemiyordum..

Gülüşü çok güzeldi.. Belli belirsiz gamzesi vardı.. Onu izlerken dalmış ve bir anda belimden çekip burunlarımız çarpışmıştı. Omzundan tutup dengemi sağlamıştım.

‘ Evet geceler. Favorim hala ilk gördüğüm an. O dans edişin, kendinden geçişin.. ‘

‘ Karan.. sus lütfen..’

‘ Niye susayım? Hem rahatsızsan sustur beni..’

‘İşine gelirdi tabi. Koskoca adamsın sus kendin.’

‘ Belki de ben sen sustur istiyorum..’ Karan dudaklarıma doğru yaklaşınca bir anda yönünü değiştirip boynumdan öpmüştü.. Uzun bir öpücük olmuştu bu.. Sonra kolyemin olduğu noktaları öpüyordu bir bir..

‘Keskin! Toplantı uzadı heralde’

‘ Güzelim ben bu adamı öldüreceğim o olacak! Beni hemen sakinleştir yoksa gidip ağzını yüzünü dümdüz edeceğim!’

‘ Karan.. Haklı ama ağaç oldu adam hadi geç hem bende üşüdüm..’

‘Üşüdün mü? Yavrum hava sıcak değil mi?’

‘ Gece esiyor üşüdüm hem uykum var benim.. Hadi gidin sizde.’

‘Numaranı vermedin.’

‘Ee nolmuş? Veririz bakalım acelen ne?’

‘Buna da peki ulan buna da peki!’ Karan böyle konuşurken çocuk gibi olmuştu.. Çok tatlıydı.. Yanağından öptüğümde durdu gözlerini kısarak tekrar üzerime yürümeye başladı..

‘ Gelme üzerime!’

‘ Sen iyice beni yeni yetme ergenlere çevirdin. Bunun acısını çok fena çıkaracağımı bil güzelim.

‘ Hiçbir şey yapamazsın!’

‘ Ulan şöyle inatlaşman diklenmen yok mu? Hırçın kedim.. Dişi Aslanım benim..’ Daha fazla kahkahamı tutamamıştım.

Karan beni öyle güzel izliyordu ki, ona sarılmadan gece son bulsun istemedim.. Kollarının arasında küçücük kalmıştım. Güçlü kollarında huzurlu hissetmem ne kadar doğruydu bilmiyorum ama bu aramızda ki çekime elbette karşı koymayacaktım ancak Karan’ı nedensizce süründürmek istiyordum.

O zaman aramızda ki bu sevişme savaş kuralını kendime göre değiştirmiştim. Şimdilik Karan’ın haberi yoktu ama öğrenirdi zamanla… yada zamanla bu koyduğum kural doğruya evrilirdi kim bilir? Savaşma seviş günlerini de merak etmiyor değildim sonuçta..

****

Bölüm Sonu

Yıldıza basmayı unutmayın

:)

Loading...
0%