Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@buket9

****

Beril Mira Safir

Söz vermiştim. Neye söz verdiğimi bilmeden.. Karan’ın büyüsüne kapılmaktan ona çekilmekten yine kendimi alamamıştım.. O güzel dakikaların üzerinden üç saat geçmiş ve ben kendimi hala tam anlamıyla toparlamamıştım.

Bugün çok yoğun geçmemişti. Okan olayından sonra daha iyiydim. O tarz olaylara alışkın olduğum için çok etlilenmemiştim. Daha önce çalıştığım kurumda genellikle ağır ruhsal engellilerden oluşmaktaydı. Ruh hallerinin sık sık değişmesine alışkın olduğum için nasıl tepki vermem gerektiğini biliyordum.. Orda ki hastalarımı da çok özlemiştim…

Karan olaydan sonra kapıya Nihal’in yanına bir korumasını dikmişti. Böylece hastane polisi gelene kadar o koruma müdahale edebilecekti. Karan Beyin aklı kalmaması içindi her şey..

Beni bu kadar düşünmesi hoşuma gittiği için kabul etmiştim. Hayatımda söz sahibi olacak bir konumda görüyorumdum Karan’ı. Sonumuz ne olur bilmiyorum ama doyasıya bir aşk yaşamak istiyordum. Evlilik şimdilik bana uak bir kavram olduğu için o konuları hiç açmıyordum. Hem daha da yakından tanımamız geekiyordu birbirimizi..

Bugün Sıla’yı hiç görmediğimi farketmiştim. Hemen masada duran telefonumu alıp aradım. Meşgule atmıştı. Sanırım müsait değildi. Kapı bir anda açıldığında gelen kişinin Sıla olduğunu görünce neden meşgule attığını anladım.

‘ Sıla. Görüşemedik bugün.’

‘ Sorma ya bunca yoğunluğun arasında bir de Akın ile uğraşıyorum.’

‘ Akın mı? Ne yaptı yine? Ne zaman rahat bırakıcak bizi!’

‘ Pişmanmış, hata etmiş, barışma istiyormuş!’

‘ Yok artık!’

‘ Yaa, elinde çiçekle bahçede yanıma geldi.’

‘ Yüzsüz!’

‘ Beril, ben bir şey düşündüm.’

‘ Ne düşündün?’

‘ Yani bayadır aklımda vardı ama seni düşündüğüm için bu fikrimi hep erteledim. Ama şimdi Karan olduğu için içim rahat..’

‘ Sıla söyle çatlatma!’

‘ Beril ben gitmek istiyorum..’

‘ Ne! Nereye?’

‘Önce İzmir’e ailemin yanına ordan da memleke hatta ailem ile gitmeyi düşünüyorum.’

‘ Nerden çıktı bu Sıla?’

‘Olmuyor, burda çok anım var. Akın sürekli karşıma çıkacak belli. Anılarım gözümün önünden gitmiyor..’

‘ Bak şuan acele karar veriyorsun. Zamanla toparlayacaksın hem sen Urfa’da yapamazsın Sıla. Yapsan hiç gelmezdin İstanbul’a..’

‘ Aklıma başka bir il gelmedi.. Keşke yurtdışına çıksam..’

‘Sıla, acele karar veriyorsun. Sorun Akın mı?’

‘ Akın’dan aslında nefret ediyorum. Aşık veya aşk acısı da çekmiyorum ama aldatılmak beklemediğim bir şeydi.. Beni çok yaraladı. Haketmedim bunu. İki yılımı verdiğime acıyorum, bari adam gibi bitirseydi. Bunu mu layık gördü bana? Kafamda bu düşünceleri atamıyorum..’

‘ Canım benim ağlama kıyamam sana. O şerefsiz senin bir damla gözyaşını haketmiyor. İşten izin al bir hafta falan izmir’e git. Yada başka bir şehire… Bak yurtdışı istersen bile hallederiz. Yeter ki kafanı topla. Sıla sen bu değilsin. Eski enerjik Sıla’mı özledim..’

‘ Kafa tatiline ihtiyacım olduğu kesin. Ama işe de yeni girdik. Adamlar nerden bilsin benim kafa tatiline ihtiyacım olduğunu? Buradan da kovulmak istemiyorum.’

‘Ben halledeceğim. Ama bu gece beni eve bekleme..’

‘ Beril ne ? Yoksa sen.. Karan’la aranızda bir şey mi old..’

‘ Hayır! Öyle bir şey olmadı ve evlenene kadar da olmayacak merak etme.’

‘ Nasıl halledeceksin o zaman?’

‘ Arkadaşım için biraz Karan’ın zaafını kullanmayı planlıyor olabilirim. Ama sonuçta iki taraflı karlı br anlaşma olacak.’

‘ Beril senin bu yönünde varmış karan sayesinde bizde görmüş olduk.’

‘ Bende kendimin bu yönlerini keşfediyorum açıkçası. Sevdim bu seksi Beril’i..’

‘ Bizde sevdik valla özellikle Karan!’

‘ Sıla abartma. ‘

‘ Tamam tamam sen benim şu işi hallet dile benden ne dilersen..’

‘ Sıla, gitme yeter.. Hep yanımda ol..’

‘ Senin bu hallerinle daha çok dalga geeceğim merak etme. Niyetim yok gitmeye’

‘ Razıyım sen olda..’

‘ Hadi ben kaçtım işim bitmedi sonra eve gider yemek yerim. İçerim belki, ertsi gün tatil zaten..’

‘ Çok içme aklım kalmasın bak!’

‘ Tamam patron hadi sana kolay gelsin, işin rast gitsin.’

‘Sıla! Pişamn etme anlattığıma..’

‘ Öptüm seksi bebek.’ Diyerek çıkmıştı odadan.

Onun gitmesin istemiyordum.. Bu sorunumu çözse çözse Karan çözerdi.. El birliği ile Sıla’yı kafa tatiline gönderecektim. Hemde Yurtdışına..

Eşyalarımı çantama koydum ve rujumu da tazeliyip son kez aynada kendime baktım. Güzel olmuştum.. İşim erken bittiği için kapıdaki koruma ile şirkete gidecek Karan’a sürpriz yapacaktım. Kot ceketimi elime alıp çıktım. Nihal ve adının Sencer olduğunu öğrendiğim koruma ile göz göze gelmiştim.

‘ Nihal işim erken bitti ben çıkıyorum. Sende çıkabilirsin canım.’

‘ Beril Hanım nereye gidiyoruz?’

‘ Sencer beni şirkete götürür müsün? ‘

‘ Tamamdır Beril Hanım.’ Nihal’e iyi akşamlar deyip hastaneden Sencer ile çıkmıştık.

Arabaya önden gidip kapımı açan Sencer’e bakmaya başladım.

‘ Beril Hanım bir sorun mu var?’

‘ Sencer, kapımı niye açıyorsun? Benim elim ayağım yok mu?’

‘ Karan bey saygısızlık olmasın, rahat ettir deyince şey yaptım..’

‘ Lütfen, kapıda herhangi bir sorun için bekliyor olabilirsin ancak bu kadar olmasın olur mu ben pek hoşlanmıyorum. Ayrıca bana hanım deme.’

‘ Beril hanım ne diyeceğim?’

‘ Beril de Mira de iki tane adım var seç birini..’

‘ Yok ben daha ölmek için çok gencim. En iyisi yenge diyeyim.’

‘ Yok artık!’

‘ Buyur yenge..’ Sencer’e gözlerimi kısıp arabaya binmiştim. Ama o yenge deme konusunda oldukça ciddiydi…

Yarım saatlik bir yolculuktan sonra şirkete gelmiştik. Baya büyük bir binaydı. Dubai de bulunan binalara benzemişti. Işıklı ve camdan oluşuyordu. Sanırım 34 katlıydı.. Binanın En tepesin de ise Keskin Holding/ Mücevherat yazıyordu.

İçeriye Sencer ile birlikte girmiştim. İlk defa geldiğim için Karan’ın odasını bilmiyordum..Asansörün olduuğ tarafa ilerleyip 34. Kata bastı. Demek ki en üst kattaydı.. Asansör durduğunda ise koridor oldukça sakindi diğer katlara göre.. Burada sadece üç oda bulunuyordu.

Asansörün tam karşısında geniş siyah deri kaplama bir kapı vardı. Kurucu: Karan Keskin yazıyordu. Yan tarafında ise Toplantı odası yazıyordu.. Diğer odanın girişinde yazı yoktu.. Asansörün yan tarafında yuvarlak geniş bir lobi ve iki tane sekreter vardı.. Korumalar yine her yerdeydi..

Sencer’i gördükleri için benim kim olduğumu sorgulamamışlardı. Sencer sekreter kızlara doğru gitti. İsimleri Maya ve Luna’ydı.. İkisi de gri pantolon ve beyaz gömlek giymişlerdi. Bellerinde silahlar vardı. Saçlarını sımsıkı bir topuz yapmışlardı. Biri kumral diğeri ise esmerdi..

‘ Karan Bey odasında mı ?’

‘ Evet Sencer Bey. Hanımefendii kim? Karan Bey’e haber verelim.’

‘Gerek yok, Beril Hanım Karan Beyin sevgilisi.. Bundan sonra bu kata Pars Bey’den sonra girebilecek tek kadın.. Buyurun Beril Hanım benim görevim buraya kadardı.. ‘

‘ Teşekkürler Sencer getirdiğin için.. Artık kendim gelebilirim.’

‘ Rica ederim..’

Kızlara doğru kısa bir gülümseme bırakıp büyük odaya doğru yürümeye başlamıştım. Topuklu sesimden başka bir ses yoktu.. Kapıyı tıklama zahmetinde bile bulunmadan kapıyı açtım..

Karan pencerenin önünde arkası dönük telefon ile konuşuyordu. Henüz farketmemişti. Yavaşça kapıyı kapatıp yanına gitmeye başladım. Odası oldukça büyüktü. Bir duvarı sadece pencere kaplıyordu..

Siyah, iç karartıcı bir oda beklerken ferah açık tonlarda döşenmiş bir oda örmeyi beklemiyordum. Pencere önünde uzun krem renkli ahşap bir masa vardı. Koltuğu uzun ve koyu gri rengindeydi. Masanın önünde tek kişilik karşılıklı dört adet açık gri koltuk vardı. Ortada yine bej renginde bir yuvarlak sehpa vardı.

Masanın tam karşısında krem üçlü koltuklar vardı. Koltukarın arkasnda saksıda çiçekler vardı. Odanın tavanı koyu kalın kabartmalı çizgiler şeklinde kaplıydı. Gold desen büyük bir avize bulunuyordu.. Odayı incelemeye kısa bir ara verip Karan’a doğru yürüdüm. Topuklu sesimi duyup döndüğünde beni görmeyi beklemediği yüzünden belliydi.

Baştan aşağı beni süzmeye başlamıştı. Telefonda konuştuğu kişi cevap bekliyor olacak ki Karan kendine gelip kısaca cevap verip kapatmıştı.. Yanına gittiğimde ellerimi omuzlarına koyup yanağını öptüm.

‘ Sevgilim.. Umarım rahatsız etmiyorumdur..’

‘ Güzelim.. Şeref duyarım. Bu güzel süprizi neye borçluyum?’

‘ Öyle bir özledim, gelmek istedim.’

‘ İyi yapmışsın çiçeğim. Gel otur ayakta kalma. Ne içersin?’

‘Bir şey almayayım zaten eve yemek yapmaya gitmeyecek miyiz?’

‘ Gideceğiz elbette. Yemeklerimi de aşık edeceğim sana..’

‘ İddialıyız..’

‘ İddialı olmayı severim yavrum bilrsin.’

‘ Karan..’

‘Söyle yavrum..’

‘ Beni hiç özlememişsin.’

‘ O da nereden çıktı?’

‘ Öyle hissettim.’

‘ İçimde ki özlemi, yangını nasıl gösteremedim sana. Affet bebeğim.’

‘ Sarılmadın, öpmedin.’

‘ Güzelim şimdi en ufak temasta eve gidemeyiz diye uzak durayım dedim. Hay aklımı sikeyim!’ son cümleyi kendi kendine söylese de duymuştum..

Onun bu karşımda kıvrılan hallerini çok seviyordum.

‘Bahane de hazır.’

‘ Güzelim yemin ederim bahane değil.’

‘Neyse öyle olsun. Bitti mi işlerin?’

‘ Bitti hadi gel gidelim.’ Ayağa kalktığımda Karan elini belime koyun önce boynumu öpmüştü.

Sonra kıyafetimin açıkta bıraktığı omuzlarımı da öpmeye başlamıştı. Anlaşılan kendini bu kadar tutabilmişti..

‘ Karan.. Dur hadi gidiyoruz.’

‘Tamam yavrum gidiyoruz.’

**

Yarım saatlik araba yolculuğundan sonra Karan’ın bahçeli evine gelmiştik. Kapıda korumalar karşılıyordu. Büyük bahçe kapısı açılınca uzun bir patika yolu daha gidiyorduk. Ev sonunda gözükmüştü. Üç katlı müstakil dublex bir evdi. Evin önünde havuz vardı. Arka tarafı bahçeydi ve meyve ağaçları vardı.

Evin rengi lacivert ve krem renginden oluşuyordu. Yan tarafta büyük uzun yemek masası vardı. Mangal yapılacak bir alan bulunuyordu. Verandasında açık gri çift kişilik koltuklar vardı. Üç basamaklı şık ahşap terası ve Lacivert beyaz kontrastı ile rüya gibi bir aile eviydi adeta..

‘ Güzelim, hadi içeriye geçelim.’ Mutfağa doğru gitmiştik.

‘ Ne yemek pişireceksin bana?’

‘ Güzelim ben et insanıyım. Seninde öyle olduğunu düşünerek sana mangal yakmaya karar verdim. Nasıl fikir?’ Bu menüyü hiç beklemediğim için kahkaha atmıştım

Karan bana soru sorar gözlerle bakıyordu.

‘ Neye güldün?’

‘ Bende zengin bir menü beklemiştim. Evi falan da görünce suşhi’den başkası kurtarmaz kesin demiştim.’

‘Mardinliyim kızım ben! Suşhi falan bilmem!’

‘ Bunu İtalya’lardan gelen biri mi söylüyor?’

‘ Ne demişler geldiğin yeri unutmayacaksın hiçbir zaman.’

‘ Ukala Çakır Ağa!’

‘Yavrum Karan Ağa desen tamam da..’

‘ Çakır’ım desem?’

‘ Güzelim biz bir odaya gidelim, önden tatlı krizim tuttu benim sonra mangalı hallederim hadi gidiyoruz.’ Karan bir anda gelip beni kucağına almıştı.

‘ Karan, indir beni! Çok açım yemek yemeden hayatta gitmem!’

‘ Bari bir alt dudak ver!’

‘ Karan dedim!’

‘ Buna da tamam ulan!’

‘ Sensin Ulan!’

‘ Ama sen beni böyle tahrik edersen ben hiçbir şey yapamam Hanımefendi!’

‘ Hiç suçu bana atma. Ben nefes alsam sen tahrik oluyorsun’

‘ Haklısın bu konuda.’

‘ Haydi az laf çok iş..’

Karan hemen bahçeye gitmiş mangal için hazırlıklara başlamıştı. Ateşi yakmış, köfteleri önden pişirmişti. Bende salata yapmıştım. Etleri de koymuş yavağ yavaş pişiyordu. Yemek yapmayı küçük yaşta öğrenmek zorunda olduğundan bahsetmişti. Hatta bu konuda hiç mütevazi olamayacağının da altını çizmişti..

Güzel bir sofra kurmuştuk. Kırmızı şarap da koyduğumda her şey hazırdı. Bahçenin ışıklandırması gece çok güzel görünüyordu. Havuzun kenarlarında ki ledler de yanıyordu.

‘ Hadi güzelim soğumadan yiyelim hemen.’

‘ Karan dur!’

‘ Ne oldu?’

‘ Çocuklara vermeyecek miyiz kokmuştur.’

‘ Çocuklar kim?’

‘ Korumalar işte.’

‘ Güzelim onlara ekmek arası bile ayarladım, Nebahat hanım verdi merak etme.’

‘ İyi o zaman hadi başlayalım.’

‘ Ulan beni şu kadar düşünmüyorsun.’

‘ Abartma nerden biliyorsun düşünmediğimi?’

‘ Sadece beni düşün, ben her şeyi düşünür hallederim yavrum. Aklını benden başka bir şeyle meşgul etmeni istemiyorum.’

‘Bir süredir aklımı senden başka bir şey meşgul etmiyor zaten.. Bir de Sıla’ya üzülüyorum.’

‘ Sıla mı ? neden? ‘

‘ Sıla bugün gideceğini söyledi bana.’

‘ Nereye?’

‘ Memleketi Urfa’ya.’

‘ Neden?’

‘ Akın rahatsız etmiş elinde çiçekle gelmiş. Anıları doluymuş bu şehir falan filan.. Aslında bir kafa tatiline çıksa iyi gelir tanıyorum onu. O memleketinde yapamaz yine mutsuz olur Karan tanıyorum onu.’

‘Güzelim o zaman bir tatile çıksa olmaz mı ?’

‘ Evet ama işe yeni girdi, zor bulduk zaten burayı yine kovulmak istemiyor.’

‘ Yok canım ne kovulması. Hallederim ben. Nereye gitmek istiyorsa yarından itibaren gidebilir.’

‘ Gerçektenn mi Karan?’

‘ Evet hatta bizde istersen bir tatile çıkabiliriz..’

‘ Hayır biz daha sonra çıkarız, önce Sıla toparlasın.. Keşke yurtdışına gitse..’

‘ İtalya’ya gönderelim. Benim evde kalır.’

‘Karan gerçekten mi?’

‘ Evet yavrum niye sürekli şaşırıyorsun anlamadım?’

‘ Yani bilmiyorum alışık değilim ondan..’

‘ Alış benimleyken bunlara’ diyerek göz kırpmıştı.

‘ Pars ile göndereyim hatta.’ Karan eline telefonunu alıp Pars’ı arayıp durumu anlatmıştı.

‘ Yavrum, Sıla ve Pars yarın İtalya’ya uçuyor..’

‘Karan.. İyi ki..’ oturduğum yerden kalkıp Karan’a sarılmıştım.

Gözlerim nedensizce dolmuştu. Bu duygusal hallerimi görmemsi için başımı boyun girintisine sokmuştum. Sarılmama hemen karşılık vermiş saçlarımı sevip öpmüştü.. Karan gözlerine bakmam için kafamı kaldırmıştı. Gözlerimin dolduğunu görüncede gözlerimden öpmüştü..

‘ Yavrum ağlaman için ayarlamadım ki.. Ne oldu birden?’

‘ Hiç duygulandım.’

‘ Neden?’

‘ Bilmem ki. Sadece ben bir şeyi istiyorum ve sen gerçekleştiriyorsun.. Bu çok güzel bir duygu. Sen çok iyi bir adamsın Karan. Çok güzel seviyorsun..’

‘ İste benden dünyaları sereyim ayağının altına..’ Boyun girintisinden öpmüştüm onu..

Kokusu huzur veriyordu bana. Sanki daha önce bildiğim diyarlara götürüyordu beni.. Bu sefer onun bana adım atmasını beklemeden kendim gitmek istiyordum. Cesur halimle bende tanışmak istiyordum. Ne kadar ileri gittiğimi görmek istiyordum.

Kucağında boynundan öpmeye devam ederken eli sırtımdan belime doğru indi. Altımda bir şeylerin kıpırdaığını hissettim. Onu ufacık şeyde tahrik etmek, karşımda çaresiz olmasını seviyordum. Boynundan yavaşça çenesine doğru öpmeye başladım. Ordan dudaklarına minik öpücükler kondurmaya başladım.

Dolgun dudakları alt dudağımı yakalamıştı. Yavaş yavaş öpüyor, emiyordu. Yönetimi yine ele almıştı Karan.. Ben onun üst dudağını öpüyordum oda benim alt dudağımı emiyordu. Dilini ağzımın içine ittirmişti. Ona doğru inlemiştim istemsizce. Ayaklarımı yana açarak kucağına yerleşmiştim. Elleri bacaklarımı okşuyor yavaşça yukarılara doğru yol alıyordu.

Elleri kalçalarıma geldiğinde yavaşça sıkmaya, yoğurmaya başlamıştı. Öpüşüde bir o kadar hızlanmıştı. Kucağımda ki yerimi iyice belli ettiğimde bu sefer inleyen o olmuştu. Dudaklarımdan ayrılıp alnını alnıma yasladı.

‘ Güzelim durmalıyız. Burda olmaz.’

‘ Bende zaten kalkıyordum canım türk kahvesi çekti. Mutfağa gidiyorum ben.’ Diyerek kalmıştım.

Arkamda kısık gözlerle sorgulayarak beni izlediğini tahmin edebiliyordum. Mutfağa gittiğimde belli etmesem de ondan çok farkım yoktu. Eğer durmasaydık bahçede ne kadar ileriye gidecektim bilmiyorum.

Hemen kahve yapmaya başladığımda arkamdan geldiğini hissettim. Belimden sarılıp boynumu öpmeye başladı.

‘ Demek zaten sende kalkacaktın öyle mi küçük hanım?’

‘ Evet, bahçede sevişecek halim yoktu ya.’

‘ Neden ben havuza falan gireriz diye düşünmüştüm.’

‘ Yanlış düşünmüşsün hayatım.’

‘Hayatın diyen o dilini yine ısırmak isterim .’

‘ Karan çekil.. kahve taşacak..’

‘ Güzelim makine yapıyor hala.’

‘ olsun taşar falan.’

‘ Onunda şu aralar bir taşası var anlamadım.’

‘ Ya tabi sorma.’ Kahve makinesi ötmeye başladığında kahveyi alıp fincanlara dökmüştüm.

Bahçeye çıkmak yerine salona geçmiştim. Karan da arkamdan geliyordu. Kahve içerken ayaklarımı onun dizine doğru uzattım. Ne ara içtiğini anlamadığım kahve fincanını masaya bırakarak ayağıma ve bacaklarıma masaj yapmaya başladı.

Ayak bileğime yaptığı masaj çok iyi geliyordu. Tüm gün topuklularla ayağım ağrıdığını yeni yeni anlıyordum. Bacaklarımdan yukarıya doğru okşayarak gelmeye başlamıştı. Elimde ki fincanı alarak masaya bıraktı. Elbisemin altından elini sokmuştu. Kendisini bana iyice yaklaştırmıştı.

Sağ eli iç çamaşırımın üzerinde geziyordu. İç çamaşırımın kenarından tutarak sıyırdı. Parmaklarını kadınlığımda hissetmemle kafamı arkaya kaldırdım. Boynum onun önüne serilmişti.

Boynumu öpmeye yalamaya başladığında eli ise kadınlığımın en tepesine masaj yapıyordu. Kadınlığımda ki parmakları hızlanmaya başlamıştı. Klitorisimin üzerini okşuyordu. Dili ise boynumun her yerini yalıyordu.

Eli biraz daha hızlandığında nefesim kesiliyordu sanki. Kalbim dört nala atıyordu. Artk son raddeye geliyordum. Bacaklarımı istemsizce iyice aralamış ona görsel şölen sunmuştum. İnlemelerim salonda yankılanıyordu. Gözlerim kapalı anın tadını çıkarıyordum. Zirveden kendimi bırakacağım an Karan elini kadınlığımdan çekti. Boynumu öpmeyi bıraktı..

Gözlerimi aralamış beklentiyle ona bakıyordum. Durmamalıydı en güzel yerinde. Gözlerim dolmuştu hemen. Neden durmuştu, istememiş miydi?

‘ Karan..’ sesim soru sorar gibi çıkmıştı.

‘ Yavrum..’

‘ Neden durdun?’

‘ Çünkü odamıza gitme vakti geldi. Geceyi koynunda kapatacağım sevgilim.’ Kendimi zorda olsa toparlayıp yukarı kata çıkmıştık.

Yatak odasının önüne geldiğimizde Karan kapıyı açıp beni birden kucağına aldı.

‘ Karan ne yapıyorsun?’

‘ Eşikten geçiyoruz. Öyle bir adet var ya..’

‘ İyi de o evlendiğin gün olur.’

‘ Olsun o günde alırım seni.. Senin yerin bundan sonra benim kucağım…’

Kucağında odasına girdiğimizde kapıyı ayağı ile kapatmıştı. Odanın tam ortasında çift kişilik bir yatak vardı. Kapının karşısında teras vardı. Arka bahçeye bakıyordu. Yan tarafında banyo vardı. Diğer yanında ise giyinme odası vardı. Karan beni yavaşça yatağa bıraktı.

Gözlerime bakarak gömleğini çıkartmaya başladı. Tüm düğmeleri açtığında gömelği üzerinden sıyırdı. Kemerini de çözmeye başladığında sesli bir şekilde yutkunmuştum. Kemerini de kenara atıp pantolonunu indirdi.

Karşımda edece boxer ile durmuştu. Eğilip ayakkabılarımı çıkardı. Sonra beni oturtu yatağa ve elbisemin yandan fermuarını indirdi. Omuzlarımdan düşmüştü bile elbise. Sıyırıp tamamen çıkarıp yere atmıştı. İç çamaşırım ile kalnca biraz utanmıştım çünkü Karan’ın gözleri beni nerdeyse yiyecek gibi bakıyordu.

‘ Utanma benden. Saklama kendini..’

‘ Öyle bakma o zaman.’

‘ Nasıl bakıyorum?’

‘ Yiyecekmiş gibi.’

‘ Yiyeceğim zaten yavrum.’ Yatakta üzerime gelmesiyle uzandım ve Karan da üzerime uzanmıştı.

Öpüşmeye başladığımızda ellerimi sırtına çıkarıp onu kendime daha çok yakınlaştırmıştım. Bacaklarımı açıp arasında ki yerini almıştı. O üstte ben ise altındaydım. Öpüşlerimiz derinleşmişti. Uzun uzun öpüşüyorduk. Birbirimize hasret kalmış gibi…

Sütyenimin askılarını omuzlarımdan düşürmüştü. Kopçamı bir çırpıda açıp göğüslerimi de serbest bırakmıştı. Sütyeni kenara atmıştı. Göğüslerime bakmaya başladığında utanmıştım. Kollarımı kendime sarmak istediğim de izin vermedi.

‘ O kadar güzelsin ki. Bu güzellikleri saklayıp beni kendinden mahrum bırakma Safir’im.’

‘ Karan utandırma..’

‘ Her haline bayılıyorum.. Gün gelecek o seksi kadınla da tanışacağım. Sabırsızlanıyorum bunun için..’

Eğilip göğüslerimi öpmeye başlamıştı. Sol göğüs ucunu dişlerinin arasına aldığında inlemiştim. Doya doya öpmüş, emmişti. Bu sefer rotası göbeğimdi.. Öperek göbeğime doğru yol almıştı. Külotumun kenarlarından tutup yavaşça bacaklarımdan sıyırmıştı. Karşısında çıplaktım. Utanmamaya çalışıyordum ancak Karan’ın arsız bakışları bana pek yardımcı olmuyordu..

Göbeğimden öpmeye başlamıştı. Yavaşça kadınlığıma doğru gidiyordu. Ellerimi saçlarının arasından geçirmiştim. Odada tek ses benim inlemelerimdi.. Dudakları kadınlığımı öpmeye başlamasıyla kendimi ona doğru kaldırdım. Hiçbir hareketi bilinçliği yapmadığıma emindim.

Kadınlığımı boydan boya öpüyodu. Öpmedik bir alan bırakmamıştı. Bacaklarımı iyice ayırmıştı. Kadınlığım onun gözleri önündeydi. Utanmıyordum. Aksine onun bu bakışları, dokunuşu kendimi özel hissettiriyordu..

‘ Kadınım, bu gece aklından geçen şey olmayacak..’

‘ Evlenmeden olmaz diyorsun?’

‘Yavrum ben değil sen diyorsun.. Seni hazırlamam gerektiği gibi kendimi de hazırlamam gerekiyor.. Duygu ile sevişmek nedir bilmiyorum sonuçta.. Her şey özel ve ikimize ait olsun isityorum.. Bu gece senin gecen kadınım. Salonda seni yarıda bırakmıştım, onu tamamlamam gerekiyor..’

‘Karan.. Ahh.. Durma lütfen bu sefer..’

‘ Durmam.. Ölsem bırakmam bu sefer..’

Dediğini yapmıştı. Durmamıştı. Öpmediği bir yer kalmayana kadar devam etti. Kadınlığıma burnunu sürtmeye başladığında inlemiştim. Dilini en tepe noktama değdirdiğinde aklım başımdan gitmişti.

‘ Çakır’ım.. Ahh’

‘ Kadınım, yuvamı buldum. Bırakmaya niyetim yok.’

Dili ile tüm kadınlığımı yalamıştı. Elleri ile kadınlığımı okşamış kadınlığımın dudaklarını ayırıp diliyle yalamıştı..

‘ Karan.. Ahhh.. İstiyorum..’

‘ Ne istiyorsun bebeğim?’

‘ Seni istiyorum..’

‘ Bende seni istiyorum güzelim.. Hadi bekletme beni.. Tadını merak ediyorum.. ‘

‘ Karan.. Çekil.. ne olur dur artık!’

‘Durmam.. tadını almadan gitmem..’ artık zirveye çıktığımı ve birazdan kendimi aşağıya bırakacağımı hissediyordum.

İçimden bir şeyler kopmuş ve büyük bir inlemeyle rahatlamıştım. Karan hala kadınlığımı öpüyor, dili ile etrafını yalıyordu..

‘ Sevgilim.. ‘

‘ Yavrum. Rahatladın mı?’

‘ Evet.. ‘

‘ Tadın öyle güzel ki.. ‘ diyerek dudaklarımı öpmeye başlamıştı.

Onun dudaklarında kendi tadımı almak çok tuhaf hissettirmişti.. Onunla her anım güzeldi.

‘ Haydi duşa kalk bakalım yavrum.’

‘ Tamam ayrı ayrı mı alacağız?’

‘ Güzelim sence ben artık seni bırakır mıyım? Önce duş sonra koynunda uyuyacağım..’

Karan beni kucağında duşa sokmuştu. Ben suyu ayarlarken Karan iç çamaşırını çıkarmıştı. Erkekliğine hiç bakmamaya çalışıyordum. Karan arkamdan sarılmıştı. Ben bakmasamda o kendi varlığını belli ediyordu.

Erkekliğini kadınlığıma sürtmeye başladığında inlemeye başladım. Doymuyorduk.. Büyük bir özlem vardı.. Birbirimizden yılların hasretliğinin acısını çıkarıyorduk. Biliyordum ki bu daha başlangıçtı.

Erkekliğini kadınlığıma aha hızlı sürtmeye başlamıştı. Kolları arasında kalçalarımı hareket ettirmye başlamıştım.

‘ Erkeğim.. Daha hızlı..’ O beni rahatlattığı için bende onu yapmak istiyordum. En azından bir başlangıç yapmak istiyordum..

‘ Kadınım.. Yavrum.. Ahh..’

‘ Çakır’ımm.. Hızlan.. Kendini bana bırak..’ dememle Karan beni kollarının arasında daha da sıkmış, ve şiddetli bir inlemeyle boşalmıştı.

Sıvıları bacaklarımın arasından akıyordu.. Beni çevirip birden dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Çok hızlı öpüyor ısırıyordu.

‘ Ahhh.. Karan acıdı..’

‘ Öpeyim bebeğim..’

‘ Safir’im evlensek ya biz?’

‘ Karan bu ne hız?’

‘ Ben böyle ergenliğe yeni girmiş yetmeler gibi nereye kadar dayanırım bilmiyorum. Sende evlenmeden benimle birlikte olmazsın biliyorum. O yüzden evlenip rahatça karımla birlikte olmak istiyorum. Çocukarım olsun istiyorum. Aile olmak istiyoum Beril. Benim niyetim ilk günden beri böyle. Sevgilicilik oynamak istemiyorum..’

‘ Anlıyorum hayatım ama biraz daha zaman geçsin.. Elbette bende evlenip aile olmak isterim..’

‘ Peki güzelim sen ne zaman hazır hissederssen o zaman olsun.. Hadi gel seni yıkayayım çık sen..’

Birbirimizi yıkamıştık. Duştan çıkan ilk ben olmuştum. Giyinme odasından onun tişörtlerinden birini giymiştim. Elbise gibi olmuştu.. Belinde havlu ile Karan da çıkmıştı. Saçlarımı kurutmuş ve taramıştı..

Üstünü giyinip yatağa yanıma gelmişti. Kollarının arasına almıştı beni.. Bebeği sevip ilgileniyordu.. Karan sevgimi pişman ettirmeyecekti hissediyordum.. Yine dediğini yapmış koynumda uyumuştu..

Gece boyu uykulu haliyle uyanıp öpmüştü.. üzerimi örtmüştü.. hissetmiştim.. Kolları arasında tıpkı bende evimi yolumu bulmuştum.. Biz birbirimize bu saatten sonra ev olacaktık biliyordum..

****

Bölüm sonu

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın

:)

Loading...
0%