
Keyifli okumalar.
Kanadı kırılmış kuş misali..
Kadınların kanatları kırılmak zorunda mıydı?
Yetim kalmış çocuklar gibi...
Kadınlar şiddete maruz kalmak zorunda mıydı?
Umudunu yitirmiş kimsesizler gibi...
Umudunu kaybedip çaresiz kalmak zorunda mıydı?
Kadındı korunması gereken...
Kadındı namusunu korumak zorunda olan...
Kadındı değersiz varlık görülen...
Kadındı varlığı yokluğu belli olmayan...
Kadın olmak gerçekten de zordu. Tüm ev ahalisini ayakta tutan kadındı.
Değeri bilinmeyen yine kadındı. Evlat vardı gül kokulu olan.
Evlat vardı kimisinin huzuru, kimine göre yük.
Her erkek evlenmemeli idi.
Her erkek baba olmamalı idi.
Kanunlar, kurallar ve el arı denilen şey yüzünden nice masum haksız yere canı yandı.
Oysa Cenabı Allah kadını erkeğin kaburgasından yaratmadı mı?
Ezmesin, koruyup - kollasın diye. Çok az erkek eşini- kızını korudu. Diğerleri cahiliye döneminde olduğu gibi eziyetine devam etti.
Bahar kadının yalvarışları ile korktu. Ne demek beni babam öldürecek.
Bir baba kızına bunu yapabilir miydi? Kızlar babalarının prensesi değil miydi?
Kadın: Lütfen Allah rızası için beni kurtarın " dedi ağlayarak.
Bir kadını bu hale düşüren ne idi. Kendisi babası ağa olmasına rağmen bir kez dahi babasının önünde eğilmemişti.
Kadın hıçkırarak: Hanımım babam beni öldürecek, beni duyup görmüyor musunuz ?" dedi sitem duyarak.
Bahar kendine geldi. Aklı hala " babam beni öldürecek " cümlesinde takılı kalmıştı.
Kadın ayağa kalkıp gidecekken : Baban seni mi öldürecek?" dedi anlamsız bir şekilde kadına bakarken.
Kadın: Biri iftira attı. Ben namussuz değilim, Yeminle ben onunla evleneyim diye iftira attı. Babam bana inanmadı. Kadın doğum doktoruna götürdü. Kaçtım abla , korktum kaçtım " dedi hıçkırıkları arasında.
Bahar : Sana nasıl güvenebilirim, bana yalan söylemediğini nereden bileyim " dedi endişe içinde.
Kadın: Ebeye götür beni onlarda anlar hamile miyim , değil miyim diye? dedi.
Bahar : Kendinden eminsen neden kaçtın, baban gerçeği elbette öğrenirdi " dedi merak içinde.
Kadın: Doktor Rıfat ağanın adamı. Bana iftira atan adam kendisi. Yalan söylerdi abla yeminle ben böyle bir şey yapmadım" dedi.
Bahar genç yaşında neler duyuyordu. Rıfat ağanın kim olduğunu dahi bilmez iken bu olaya nasıl müdahale edecekti.
Bahar bir müddet düşündü. Çantasından telefonu alıp babasını aradı. Ağa mağa varsa işin içinde babasına arayıp söylemesi en doğrusu idi.
Rıfat ağa mafya babasıydı. Demir ağa henüz çocukken Mardin'den gitmişti. Yıllardır bir gün dahi Mardin'e gelmemişti.. Yer altına girince memlekete dönmeye karar verdi. Kaybedecek bir şeyi olmayanın korkusu olmazdı.
Çok fazla şey kaybetti. Ailesi, arkadaşları ve sevdiği kadını kan davasından kaçarken kaybetti. Şimdi intikamını alacaktı. Yurt dışında güç kazanmak için en önemli mafyalarla çalıştı.
Mardin'de yeni bir çete kurduktan sonra aşirete dahil olmaya karar verdi. Karamanlı aşiretini kendine kurban seçti. Kızları Asya'ya iftira attı. Sıra aşiretin toplanıp karar vermesinde idi . Tabi bu süreçte tüm dengeler de değişecekti.
Bahar telefonun bir kaç kez çaldıktan sonra açılması üzerine babasına her şeyi anlattı. Baharı almaya gelen araç Asya ile ikisini konağa götürdü. Demir ağa önce Hanzade hanım ile konuşup Baharı İstanbul'a göndereceğini ve Meleği ikna etmesini söyledi. Melek ve Bahar hiç bir şey bilmeyecekti.
Korkmazlarla aralarında savaş çıksın istemiyordu. Yıllardır dost aşiret olarak bir aradaydılar. Şimdi Mirza her şeyi mahvedip ortalığı kan davasına dönüştürebilirdi.
Demir ağa bir baba olarak sadece kızını düşünüyordu.
Kızı onun her şeyi idi. Canı, Cananı kendinden bir parça idi. Mirza ise merhametsiz acımasız bir adamdı. Kızının canını yakabilirdi.
Kızını koruyamaz ise Demir ağa kahrından ölürdü. Yaşayamazdı.
Rıfat ağanın gelmesi üzerine yıllar önce son bulmuş olaylar yeniden yaşanabilirdi. Rıfat Parezli Mardin'e dönmüştü. Gelir gelmez ortalığı karıştırmıştı. Aşiret liderleri Rıfat ağa için kesinlikle af çıkarmamalı idi.
Demir ağa dışarıdan gelen araç sesi ile avluya indi. Melek ve Hanzade hanımda avluda idi. Bahar , Asya ile konağa girdi. Bir karar verilecekti ama ne?
Asya ağlayarak gelip Hanzade hanımın önünde diz çöktü. Hanzade hanım önünde diz çöken Asya'nın elinden tutup kaldırdı.
Hanzade hanım: Kızım bir daha kimsenin önünde diz çökme. Kendine güvenen biri asla ağlamaz. Başın dik dursun.'' dedi.
Asya: Hanımım başıma gelenleri biliyor musunuz? dedi merak içinde. Bir taraftan göz yaşlarını siliyor, diğer taraftan yaşadıklarını hakkında her hangi bir bilgiyi bilip bilmediklerini merak ediyordu.
Rıfat ağa kaçan Asya'nın ardından aşireti toplayıp amacına ulaşmak için Korkmaz konağına gitti.
Agir ağa gelen Rıfat ağayı salona aldı. İki çalışan ikramlıkları getirip salondan dışarı çıktılar. Şimdi asıl mesele konuşulacaktı.
Agir ağa: Rıfat senin buraya dönmen yasak. Bunu bile bile seni buraya getiren nedir?'' dedi merak içinde.
Yıllar önce ikisi en yakın arkadaş idi. Şimdi ise iki yabancı olmuşlardı.
Rıfat ağa: Birine sevdalandım. Benden gebedir. Çocuğuma sahip çıkıp yarım bıraktığım işi tamamlamaya geldim'' dedi.
Anlaşılan rahat durmayacaktı. Ortalığı kan gölüne çevirip kendi hatalarını unutturacaktı.
Mirza Dunaysır köprüsünde bir süre bekleyip Korkmaz konağına gelmişti. Babasının ile konuşup Bahar ile evlenecekti.
Demir ağa babasına karşı gelemezdi. Babası kendisine destek olursa Bahar onun olurdu.
Sevdanın önünde kimse duramazdı.
Babasının yanına gitmek için çalışma odasına gidecekken çalışanlardan biri misafir olduğunu söyleyince kendini salonda bulmuştu.
Ağır ağa yanlarına gelen Mirza'ya Rıfat ağayı tanıştırmış yarım kalan konuşmasına devam etmişti.
Mirza Rıfat ağaya hoş geldin dedikten sonra babasının yanına oturdu.
Agir ağa: Masum birinin de başını yakacağım diyorsun yani? dedi.
Mirza babasının neden böyle söylediğini anlamadı.
Rıfat ağa geçmişte birini sevmiş, aynı zamanda severken herkesi üzmüştü. Masum kızın duygularını kullanıp hamile olduğunu öğrenince ortada bırakmak istemişti.
Kız kendi canına kıymak isteyince yanında korkup birlikte kaçmışlardı . Rıfat ağa Narsistik hastalığı olan biriydi.
Agir bunu geç anlamıştı. Kendisi bu durumu anlayana kadar ortalık kan gölüne dönmüştü.
Kızın ailesi hamile olduğunu öğrenince evlenmelerine dahi izin vermeyip kızlarını öldürmüştü.
Namus söz konusu olunca akan sular dururdu. Rıfat ağa aşiretin karşısına çıkartılmış ölmesi istenmişti.
Parezli aşireti kalabalık olunca kızın ailesinin gücü yetersiz kalmıştı.
Bu sefer kendi kızlarının bedeli olarak Parezli aşiretinden bir kız kaçırmışlardı.
Kaçırılan kız Rıfat ağanın kardeşi idi. Aşiret kan davası çıkmasın diye bu sefer evlilik kararı verdiler.
Rıfat ağa kardeşi evlenmesin diye elinden geleni yaptı. Kendi hatalarının bedelini kız kardeşi ödememeli idi.
Kardeşini kaçırıp Mardin'den gideceği vakit kardeşinin canına kıydığını öğrendi.
Öfke ile gidip kardeşine sebep olanları teker teker öldürdü. İki taraf için kaçınılmaz son başlamıştı.
Kan davası başlamıştı. Ailesinden bir tek hayatta kendisi kaldı. Kan davası son bulsun iki tarafın soyu kurumasın diye Rıfat Parezli Mardin'den sürüldü.
Rıfat ağa: Ben kimsenin canını yakmadım. Oğlun gibi sevdim Agir. Mirza gibi beni anlayan olmadı sadece'' dedi .
Mirza duygularını kimseye söylememiş iken bu kadarını bilmesinden rahatsızlık duyarak: Ben kendime dahi zor itiraf etmişken siz nereden biliyorsunuz bunları?'' dedi merak içinde.
Agir ağa öfke içinde: Mirza sen birini mi seviyorsun , ben de bunu yabancı birinden mi öğrenmiş oluyorum?'' dedi kırılmış bir şekilde.
Evladının güvenini dahi kazanmamış olacak ki , oğlu böyle bir konuyu kendine bahsetmemişti.
Mirza tam konuşacak iken Rıfat ağa araya girip: Ben yabancı biri miyim Agir? Gözden uzak olan gönülden de uzak olur derlerdi de inanmazdım.'' dedi tam devam edecekken.
Mirza: Dünyanın en güzel kızına kalbimin en güzel köşesini kaptırdım baba , sana bugün söyleyecektim. Misafirimiz olduğunu öğrenince yanınıza geldim'' dedi.
Agir ağa bir şey demeden Rıfat ağa: Mirhanlardan kız almak zordur evlat. Demir ağa sana kızını aşkından ölsen de vermez'' dedi.
Agir ağa: Sen Baharı mı seviyorsun Mirza? Kardeşin gibi gördüğün birine nasıl böyle duygular beslersin'' dedi kızgınlık içinde.
Rıfat ağa: Eeeeee yeter artık sizin konunuz beni ilgilendirmez. Şimdi aşireti topla bana Asya mı verin?'' dedi emri baki bir şekilde.
Agir ağa: Bunu yapmam için ortada her hangi bir sebep yok Payiz. Kız seni ister mi , istemez mi onu da bilmem ?'' dedi. Sonrasında Mirza'ya dönüp: Senin meseleni sonra konuşacağız'' öfke içinde dedi.
Rıfat ağa: Seni ağa seçenin ben" deyip sustu.
Agir ağa: Evimi terk et Rıfat. Hatta Mardini terk et" dedi öfke içinde.
Rıfat ağa: Terk etmezsem ne olur Agir. Şimdi aşireti topla aksi takdirde olacaklar benim sorumluluğum değil bilesin '' deyip ayağa kalktı.
Agir ağa: Amacın ne Rıfat'' dedi bıkkın bir şekilde. Mirza belinden silahını çıkartıp Rıfat ağaya doğrulttu : Şuracıkta can vermek istemiyorsan konağı şimdi terk et'' dedi.
Rıfat ağa tekrardan oturup: Agir geleceğin ağası senden daha iyi'' dedi.
Agir ağa da silahını belinden çıkartacağı sırada Rıfat ağa: Sakın Agir. elini çek belinden, hatta oğluna söyle silahını indirsin'' dedi emri baki bir şekilde.
Agir ağa, Mirza'ya : Silahı yerine koy evlat'' deyip kendisi de yerine oturdu.
Mirza olan biteni anlamaya çalışıyordu. Silahı beline koyup kendi de oturdu.
Rıfat ağa cebinden sigara paketini çıkartıp bir dal sigara aldı. Elindeki sigarayı yakarken:Şimdi aşireti toplamazsanız, ben yer altını toplayıp ininizi dağıtacağım bilesin'' dedi.
Mirza: Senin inini dağıtmayana Mirza demesinler lan" dedi Rıfat ağanın tehdit etmesi üzerine.
Rıfat ağa: Aslanım böyle her lafa sinirlenirsen ağa -mağa olamazsın" dedi dalga geçerek.
Agir ağa: Mirza yerine otur . Bu kadar hadsizlik yeter" dedi oturduğu yerden ayağa kalkan oğluna.
Mirza ağzına geleni saydıracağı sırada gelen telefon sesi ile yerine oturdu.
Arayan Demir ağa idi. Bir müddet Agir ağa ile konuştuktan sonra telefonu kapattı.
Aşiret toplanıp karar verilecekti. Mirza babasına neler olduğunu sorar gözlerle baktı.
İzin verse Rıfat ağayı bir güzel döverdi. Konaklarında ki misafire saygısızlık yapmakta istemiyordu.
Aradan iki saat geçti. Demir ağa ve diğer ağalar Korkmaz konağına geldiler. Demir önce kızı alıp hastaneye götürmüştü.
Kızın hamile olmadığı öğrendi. Asya bakire idi.
Doktordan Asya'nın bakire olduğuna dair belgeleri alıp Korkmaz konağına gelmişti. Asya ise güvenliği için Mirhan konağına gitmişti.
Tek sorun yapay zeka ile Rıfat ağa ikisini uygunsuz bir şekilde fotoğraflarını yapmıştı.
Tabi bunu ne Demir nede diğerleri bilmiyordu.
Mirza ile Demir ağa göz göze geldiler. Bugün ikisi içinde iyi geçmemişti. Sabah kavga etmişler, şimdi ise toplantı için bir ara idiler.
Toplantıya gelen ağalar merak içinde kendi aralarında fısır fısır konuşarak salona girdiler.
Berham ağa elinde bastonu ile en son konağa giriş yapanlardandı.
Agir ağa ve Araf Berham ağayı karşılarken, Mirza diğer ağaların yanında yerini almıştı.
Berham ağa bir müddet avluda Ağır ağayı dinleyip toplantının yapılacağı salona doğru gitmeye başladı.
Salona girince baş köşedeki tekli koltuğa gidip oturdu. Tüm ağaların elini öpmesi bitince toplantıyı başlattı.
Cımhat toplantısı başlarda sakin başlasa da ilerleyen dakikalarda ortam gergindi.
Bir süre sonra içeride daralıp Mirza dışarı çıktı.Terasta havayı ciğerlerine doğru çekerken telefonu çalmaya başladı.
Karşı taraf Asya'yı öldürmesini istedi. Mirza kabul etmeyince , bu sefer bu toplantı da ağalığı alması için destek olacaklarını söylediler.
Konağın kapısı aynı anda açıldı. Gelen kişiyi daha önce hiç görmemişti. Telefonda ki kişi Mirza'ya konağa gelen adamdan zarfı alıp toplantı salonuna gitmesini istedi.
Mirza şimdi ne yapacaktı. Ağa olmak için masum birinin canını nasıl alacaktı?
Mirza terastan avluya inip adamsan zarfı aldı. Zarfı açıp içine baktı. İçinde Asya ile Rıfat ağanın uygunsuz fotoğrafları vardı.
Anlaşılan her şey önceden hazırlanmıştı. Fotoğrafları zarfa koyup toplantı salonuna tekrar gitti.
Salona girdiği an Demir ağa ile göz göze geldi. Bu sırada Araf Demir ağanın yanında yerini almıştı. Mirza bu durum karşısında eli ayağı titremeye başladı.
Demir ağa kendisine karşı iken nasıl Araf'ı yanına alabilirdi. Demir ağa böyle davranarak Mirza'nın öfkesini kazanıyordu. Yaptığı iki kardeşi bir birine düşürmekten başka bir şey değildi.
Hırs insana en büyük hataları yaptırırdı. Mirza iyi olmak istese de etrafındakiler bunu istemiyordu.
Oyun oynamak isteyene oyun kuracaktı. Elindeki zarfı avucunun içinde sıktı. Buruş buruş olan zarfı cebine koyup sırasını bekledi.
Bugün ağaların dikkatini çekip , ağalığı alacaktı. Demir ağa elindeki belgeleri Araf'a verdi. Araf ayağa kalkıp doktor sonuçlarını sırası ile ağalara göstermeye başladı.
Rıfat ağa: Sıra sende Mirza'' diye kısık sesle kendi kendine konuşmaya başladı.
Mirza cebindeki zarfı ağalara vermektense Rıfat ağanın ne yapacağını beklemeye başladı.
Rıfat ağa Mirza'nın zarfı göstermemesi üzerine: Mirza sendeki zarfı ağalara göster. Demir ağa yalan belgelerle kimi kaldıracağını sanır. Asya benim kadınım ve çocuğumun anası. Sırf Demir ağa senin ağa olmaman için sahte belge hazırlattı" dedi ima ile.
Demir ağa: İnanmayan doktoru arayıp kendisi sorsun. Mirza ağa olmak mesele değil, adam olmak mesele" dedi Mirza'ya dönerek.
Mirza Demir ağanın sözü üzerine: Rıfat ağa bir kadın sevdim. Ben sevdayı onun gözlerinde gördüm. Ben aşkı onun gülüşünde buldum. Senin yaptığın hangi kitapta yazar'' dedi.
Rıfat ağa: İşte gerçek ağa budur. Yürü be Mirzam. Ben size Asya'yı ortada bırakacağım demiyorum ki'' dediği anda..
Mirza yumruğunu Rıfat ağanın ağzına atması aynı anda oldu.
Mirza: Asya'yı bana öldürüp aşirete gireceksin öyle değil mi lan. Nasılsa Mirza hırslarına yenik düşer. Nasılsa Mirza severken yarım bırakılmak zorunda'' son sözü söylerken sesi kısılmıştı.
Agir ağa: Mirza sen ne edersin'' dediği an Berham ağa: Mirza Asya kızımı öldürmeni kim senden istedi "dedi devamında "asıl sen bunun cevabını ver? dedi.
Mirza'nın duyguları hakkında kulağına ufak tefek söylentiler gelmişti. Berham ağaya göre Demir ağanın ettiği iş değildi. İki kardeşi birbirine düşürmekten başka bir şey yapmıyordu.
Mirza: Kusura bakmayın ağam. Ben toplantıdan sıkılıp dışarı çıktım. Terasta hava alırken telefonum çaldı'' Rıfat ağayı göstererek: Aha bu şerefsizi aşirete sokmak için Asya'yı öldürüp ağalığı almamı istediler. Ağalığı alırsam Baharı da alabilir mişim. Ben bu kadar şerefsiz miyim? Ben bu kadar aç gözlü müyüm laaan? deyip Rıfat ağaya bir tokat daha attı.
Toplantıdakiler şaşırmış bir şekilde Mirza'ya bakıyorlardu. Rıfat ağa Bahar için Asya'yı öldürmesini mi istemişti? Demir ağa ile Agir ağa göz göze geldi. İkisi de aynı anda: Bunu senden kim istedi Mirzaaa'' demişlerdi.
Mirza: Bilmiyorum. Allah belamı versin ki bilmiyorum'' deyip ayağa kalkmaya çalışan Rıfat ağanın karnına tekme atmıştı.
Toplantı salonu gergindi. Mirza' nın yaptığı düpedüz saygısızlıktı.
Rıfat ağa acı çekerek: Yalan söyler. Benimle anlaşmak isteyen kendisi idi. Demir ağa ile kavga ettiğini söyledi. Benden Demir ağayı öldürme mi istedi'' dedi yüzsüzce.
Demir ağa: Mirza seni tanımasam bu densizin sözlerine inanırdım. Bu kadar düşecek bir adam değilsin neyse ki'' deyip Rıfat ağanın yüzüne kendisi de yumruğunu geçirdi.
Mirza: Allah razı olsun Demir ağam. Benim böyle bir şey yapmayacağımı bilirsin ama kızını layık görmessin'' deyip Rıfat ağayı ayağa kaldırdı.
Berham ağa: Kızın seni ilgilendirir Demir ağa. Şimdi asıl meseleyi konuşalım. Ağalar Rıfat ağa hakkında hükmünüz nedir? diye sordu.
Tüm ağalar aynı anda: Ölmesidir ağam'' dediler.
Agir ağa: Benim ağalığım da kan dökemezsiniz, buna asla izin vermem'' dedi kesin bir dille.
Ağalar, Agir ağanın hükmünü dinlemediler. Rıfat ağa için kaç can yanacaktı. Bugün Asya , yarın kendi kızları söz konusu idi. Namus her şeyin başında geliyordu.
Berham ağa: Töre bellidir. Rıfat ağa ölecek başka çaresi yok'' dedi kesin bir dille.
Demir ağa: Ölüm çare değildir. Hele ki bu şerefsiz yüzünden elimizi kana bulamaya değmez'' dedi. Demir ağaya göre sürgüne gönderseler sorun çözülürdü.
Verilen karar belli idi. Yıllardır kan akmamıştı. Yıllardır kimsenin canı yanmamıştı. Agir ağa yerine göre dengesizdi ama, verdiği hükümler kimsenin canını almamıştı.
Azrailin işini kendileri yapamazdı. Can veren onlar değildi ki can alacak olanda kendileri olsun.
Agir ağa: Benim ağalığımda bu şerefsizin kanı akmayacak? dedi kesin bir dille.
Ağalardan biri: Senin ağalığında kan akmazsa oğlun Mirza yeni ağamız olur, o vakit'' dedi.
Tüm ağalar bu kararı kabul edince Berham ağa yükselen seslerin üzerine: Agir ağa hüküm bellidir kabul ediyor musun? diye sordu.
Agir ağa: Sürgün verin. Ölüm şart değil? diye öneride bulundu.
Demir ağa da Agir ağayı destekleyince Berham ağa: Yeni ağamız Mirza'dır. Agir verilen hükmü kabul etmemiştir. Ağalar hepiniz Mirza'nın ağalığını kabul ediyor musunuz? Mirza başınıza yeni ağanız olsun mu? diye sordu.
Demir ve Agir karşı çıksa da tüm ağaların onayı üzerine Mirza Korkmaz aşireti ve tüm Mardin'in yeni ağası olmuştu.
Şimdi korkulan olacaktı. Çok kan dökülecekti. Çok can yanacaktı. Mirza henüz toydu. Yönetmek isteyen, yönlendiren ağalar çıkacaktı. Tabi ki bu durum Demir ve Agir ağaya göre böyle idi.
Mirza : Ağanız bensem hükümde benimdir o zaman. Rıfat ağa son sözün nedir? deyip belinden silahı çıkardı.
Rıfat ağa: Mafyanın başına geç Mirza. Benden sonra masanın yeni babası sensin. Öleceksem dahi şerefimle ölürüm. Masayı kendi hırsları için kullanacak birinin geçmesine izin verme. Bu tesbihi al ve masanın babası sen ol, başka bir şey istemem senden'' dediği anda kendi kafasına sıktı.
Gelecek vardı şiirlere konu olan.
Gelecek vardı öf
ke içinde hareket edecek olan.
Şimdi masallar gerçek oldu.
Hayaller bir bir gerçekleşti.
Mirza ağa oldu. Baharda hanım ağası.
'' Ağa bensem, hüküm benimdir'' diyen bir ağa.
Karanlığın babası olacak mıydı?
Hepsi ve daha fazlası yeni bölümde.
İyi akşamlar bir sonraki bölüme kadar Allah'a emanet olun💕💖😘
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.71k Okunma |
255 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |