Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@bukiz_yazmayiseviy

Hayat kaybetmeden ; kazanılmaz...

O güzel parmaklarınızla yıldızları parlatmayı unutmayın🥰

Satır aralarında buluşmak dileğiyle🥰

Bölümde Kürtçe kelimeler yer almaktadır. Alt kısmında parantez içinde Türkçesi yer alıyor.

🍂🍂🍂🍂

Her acı bir gün mutlaka son bulacaktı. Her son yeniden yazılacaktı. Bir kere değil ,her gün ölmek miydi? Yoksa bir kere ölüp hayata son vermek mi?

Bize emanet edilen bedene ,halbuki hiç bir hakkımız yokken nasıl yaşamına son verirdik?

Emanete saygısızlık olmaz mıydı? Evet bedenimiz bizimdi. Unutulan bir şey vardı . Yüce Yaratan tarafından bedenimiz bize emanet edilmemiş miydi?

Hayat kimisine göre bal -şeker .

Kimisine göre kan-irin değil miydi?

Umutların tükendiği anda mucizeler gerçekleşirdi. Mucizelerin gerçekleştiği yerde umutlar tükenmez miydi?

Melek ve annesi eve elleri boş gelmişti. Alışveriş yapmaya gitmişlerdi. Demir ağanın sorularından kaçmak için oradan uzaklaşmışlardı.

Azat avludaki sedire oturmuş sigara içiyordu. Gelen karısı ve kızının eline baktı. Sabah Meleğe elbise alsınlar diye para verip çarşıya göndermişti.

Elleri boş gelen ikiliyi görünce ayağa kalkıp, elindeki sigarasını yere atıp öfkeyle "laaaan ,siz beni deli mi edeceksiniz? Ben size gidip şu kıza eli yüzü düzgün elbise alın demedim mi? O halde elinizde hani poşetler? deyip ikilinin üzerine yürüdü.

Dildar kadın : Ağam biz gittik almaya ,Mirhan Aşiretinin ağası geldi!" Sesindeki titremeye engel olamayarak söylemişti.

Azat : Size ne lan Mirhan Aşiretinin ağasından " deyip Dildar kadına bir tokat attı. Öfkeliydi ; akşam Baran ağaya nasıl hesap verirdi?

Melek : Bize mi ne ? Doğru bize neyse ,senin ne kadar şerefsiz bir adam olduğunu anlamasın diye oradan uzaklaştık, babası yaşındaki adamlara kızlarını satan bir adam olduğunu bilmesin diye geldik "dedi.

Azat : Dua et akşam gelin gidersin yoksa.....ben sana yapacağımı bilirdim hadsiiiiz " diye bağırdı.

İsmi kız kurusu adama çıkmıştı. Kızları elinde kalmıştı. Azat'ta isterdi kendi yaşıtları ile evlensizler. Hiç kimse oğluna istemiyordu kızlarını.

Büyük kızı Esma 'da kız doğurmuştu. Bundan sonra bu kapıyı sadece kuma için aşındırır olmuşlardı. Biraz da para almaktan bir şey olmazdı. Kaç yıl besleyip büyütmüştü. Bundan sonra sattığı adamlar hayrını görecekti kızların. Kendince karşılığını alıyordu.

Melek : Durma yap ne yapacaksan? Dövecek misin ? Döv o zaman. Öldürür müsün ? Öldür de kurtulalım Allah aşkına. Senden korkmuyorum duydun mu beni. Senin kızın olduğum için utanıyorum"

Babadan utanmak kaç kadının bedeliydi? Baba kızların sığınağı değil miydi? Babalar kızlarının kahramanıydı oysa. Masallardaki asıl kahramanlar babalar değil miydi?. Melek babasından utanıyordu. Meleğin içi kan ağlıyordu. Babam dediği adam kendisini para karşılığı kuma veriyordu.

Azat : Hele akşam sorun çıkar ,bak ben anandan başlayıp öldürmüyor muyum? deyip oradan uzaklaştı.

Evde ki herkes olacakları biliyorlardı. Melek asiydi, öyle kolay kolay söz dinlemezdi. Azat parayı kumar masasında yemişti. Melek zorluk çıkarırsa ,kim bilir neler yaşanırdı.

Dildar kadın kızının yanına gitti .Bir anne şefkatiyle ellerini tutup, birlikte sedire oturdular. Kumaları ve kızlar ikiliyi izliyordu. Azat Melek istemezse akşam kızlardan birini verirdi. Onlar küçüklerdi.En azından Melek onsekiz yaşında idi.

Meleğin küçüğü onaltı ,onun küçüğü onbeş, diğerleri daha ufaktı. En küçükleri altı yaşındaki Berfin 'di.

Dildar kadın : Keça min (kızım) etme eyleme ,gardaşların ufaktır. Elimden bir şey gelmez ,sende etên (abla) gibi sessiz sedasız uslu bir kız ol,ses etme emi kuzum. Bilirim üzülürsün, ben de üzülürüm, analıklarında üzülür ,elimizden bir şey gelmiyor yavruuum ,zorluk çıkarma emi kızım "deyip göz yaşlarını serbest bırakmıştı.

Melek odasına gitti .Ağlamanın sızlanmanın kimseye faydası yoktu. Ölürdü akşam o adamla gitmezdi. Dün akşam mutfaktan aldığı fare zehrine baktı. Bu akşam kefeni ile çıkacaktı başka kurtuluşu yoktu.Başka çaresi de ona göre yoktu. Kaderin ona yazdığı yazıdan habersiz odasında akşam olmasını beklemeye başladı.

*****

Demir ağa adamları ile Baran ağaya haber salmıştı. Mardin'in meşhur Marin Harabeleri'ne gelmesini söylemişti.

Baran ağa el mecbur gitmişti. Nedenini bilmese de aşiret ağası çağırdıysa gitmek zorundaydı.Kendi aşireti de Mirhanlara bağlı idi .Demir ağa ne derse o oluyordu.

Demir , Baran'nın gelmesini bekledi. Adamlarından biri elinde bir çanta dolusu para ile geldi.

Demir : İstediğim miktarı koydun mu ? dedi.

Adamı : Koydum ağam " deyip çantanın kilidini açtı. İçi para doluolan çantayı Demir'e uzattı. Demir çantayı açıp kontrol etti. İçi para dolu çanta Demir'in üst dudağının kenarını zafer kazanmış edesıyla yukarı doğru kıvırmasına neden olmuştu.

Bu iş tamam der gibi başını salladı. Baran ağa Melek karşılığında bir milyon para vermişti. Demir üç katını Baran ağaya teslim edecekti.

Demir çantanın kilidini kapatıp eline aldı. Bu sırada Baran'ın içinde bulunduğu araba yanlarına gelmişti.

Baran ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Demir ağa neden çağırmıştı hiç bir fikri yoktu.

Her hangi bir kusuru, kabahati de olmamıştı. Arabadan inip Demir'in yanına gitti. Ellerini önde bağladı. Aşiretin ağasına saygısızlık olmasın diye eller önde bağlanır, baş aşağı bakardı.

Demir , Elindeki çanta ile yanına gelen adama baktı "Baran ağa görmeyeli kendinden küçük kızları kuma alır olmuşsun " dedi.

Baran korkuyla yutkundu. Bu adam nereden öğrenmişti?

Baran: a -a -ağ -ağam şey " diyebilmişti. Keleyerek çıkan sözler Demir'i mutlu etmişti. Korkuyordu bu da Demir'in işini kolaylaştırırdı.

Demir : Ne şey lan ,hangi kitapta yazar kendinden küçük kıza göz koymak, şerefsiz ben size demedim mi ,benim aşiretim de böyle iş istemem diye .

Baran : Ağam kimse almazdı ,sahip çıkalım dedim, arsızı var namussuzu var bilmez misin ? dedi.

Demir : Sana mı düştü sahip çıkmak, madem bu kadar düşünürdün oğluna neden almadın da kendine istedin " dedi.

İçi parçalanıyordu.Sevdiği kadını başkası ile anmak ne kadar zordu. Duygularını bir tarafa itti.Şimdi sırası değildi. Hesap sorması gerekiyordu ,sonra sevdiğini gidip isteyecekti.

Baran başını öne eğdi. Şimdi oğluma alırım dese evde kıyamet kopardı. Oğlu için kız kurusu olmayan birini alacaktı. Kendi aşiretinin başına oğlu geçecekti.

Oğlan torun şarttı. Melek güzel ve asi kızdı. Kendi karısı artık iyice çökmüştü. Kendini salmıştı,her Allah'ın günü "ölüyom ,ölüyoooom " diye gezer olmuştu. Her gün içinden " geberte kurtulak ,görende zorunan yaşa yaşaaa "dediğini düşünürdü.

Meleğin dolgun dudakları aklına geldi, diri göğüsleri ve yuvarlak duran kalçası ,bu gece için ne hayaller kurmuştu. Havami şallı hali gözünün önüne geldi, ne güzel yakışırdı, eeee Baran ağaya da böylesi yaraşırdı.

Demir ses çıkarmayan adama "cevabın yok mu ? Oğluma layık göremedim desene, kız kurusu adamın kızını oğluma almam diyemiyorsun galiba "dedi. Yarı alayla karışık, yarı öfkeli ses tonuyla sorduğu soru Baran ağayı korkuyla irkilmesine sebep olmuştu.

Baran " Ağam başlık parasını peşin verdim dönüşü yoktur bu işin "dedi. Azat parayı kumarda yemişti. Parayı alamayacağına göre kızı alacaktı.

Demir elindeki çantayı Baran'ın önüne attı. Baran şaşkın şaşkın önündeki çantaya baktı.

Baran :A - a-a -ağ -ağam bu ça - çan -çanta ne ki! " dedi. Korkuyordu almasa kafasına silahı dayardı. Alsa Melek elden giderdi. Ölümle ,uçkuru arasında gidip geliyordu.

Damat traşı dahi olmuştu. Şimdi bu başına gelenler neyin nesiydi?

Demir: Melek karşılığında verdiğin paranın üç katı, al git, eğer bir daha böyle bir iş ettiğini duyuyum (elini belindeki silaha götürüp" olacaklar benim sorumluluğum da değil "dedi.

Baran üç katı olan parayı duyunca gözlerinin içi parladı. Kârlı bir antlaşma olmuştu. Üç katı para ile asi olmayan çıtır bir kız bulurdu. Melek başına iş açardı.

Baran yerdeki çantayı alıp" ağam bir daha böyle iş etmem, sen merak etmeyesin "dedi. Ağzından neredeyse salya akacaktı. Üç katı para ve daha diri ,çıtır bir kadın. Melek girmeyecekse bu gece koynuna ,parasıyla bulurdu koynuna girecek başka bir kadın. Etrafta para ile yatacak kadınlar vardı. Demir ağanın parasıyla daha keyifli olurdu.

Demir adamın tavrından akıllanmaz diye başını olumsuzca salladı. Adamlarına: Götürün şunu, aldığınız yere bırakın " diye talimat verdi. Daha fazla muhatap olmaya lüzum yoktu.

Adamları Baran'ı arabaya bindirip götürdüler. Demir de konağa gidip dayesine (anne) Meleği anlatacaktı. Akşam olmasına az kalmıştı, bir an önce konağa gitmesi gerekiyordu.

Hızla arabasına binip gazı körükledi. Araba öyle hızlıydı ki yarım saatlik yol on dakika içinde bitmişti. Konağın önüne gelince arabayı park edip içinden indi. Adamlarına baş selamı verip konak kapısından içeri girdi.

Demir "Dayeee Dayeeee " diye bağırdı.

Hanzade hanım kış bahçesinde çiçekleri ile ilgileniyordu. Demir'in sesi ile elindeki eldiveni çıkartıp hızla oğlunun yanına gitti. Demir bağırmazdı ne olmuş olabilir diye düşünmeden edemedi.

Hanzade : oğlum ,kurban olduğum bir şey mi oldu ? dedi korku ve telaş içinde .

Demir dâyesinin tavrından dolayı yanına gidip ellerini elinin içine hapsetti. Birlikte avludaki sedire gidip oturdular.

Demir : Dâye ben birine sevdalandım " lafı dolandırmadan içinden geldiği gibi direk söyledi.

Hanzade hanım mutlulukla " Allah tamamına erdirsin oğul " dedi. Bundan güzel haber alamazdı . Ayağa kalkıp elini ağzına götürüp zılgıt çaldı. Mutluluktan çalınan zılgıt ,akşam olmak üzere olan Mardin semalarında yankılandı.

Demir : Erdirsin Dâyem erdirsin, akşam gidelim isteyelim bir an önce erdirsin "dedi.

Hanzade Hanım : Çi ecele lawo, em berê xeberê bişînin, baş e? Em hîn bibin, paşê em diçin û dixwazin"

(Acelene ne oldu oğul,önce haber salalım uygunlar mıdır ? öğrenelim, Sonra gider isteriz )

Demir Kürtçe konuşan Dâyesine aynı şekilde cevap verdi.Hanzade Hanım ne zaman aklına bir şey takılsa Kürtçe konuşurdu. Demir dâyesinin bu halini çok iyi biliyordu.

Demir : Ez bi lez û bez im, Dayê, lazim e ku milyaket li kêleka min bêhna xwe bide, Ji gava ku min melek dît, bêhna min çikiya. Bê melek dilê min rawestiya, melekê ez her tiştî ji bîr kirim.

(Acelem vardır Daye ,Meleğin yanımda nefes almasına ihtiyacım vardır. Meleği gördüğüm andan itibaren nefesim kesildi. Melek olmadan kalbim atmaz oldu. Melek bana her şeyi unutturdu. )

Hanzade Hanım bu duyguları yaşamamış kadınlardandı. Oğlu sevdalanmıştı ,Demir ' e kendi yaşadıklarını yaşatacak kadar bencil biri değildi. Bunca acıya oğlu için katlanmıştı. Oğlu mutlu olsun diye gidip o kızı isteyecekti.

Hanzade Hanım : Gidelim oğlum, gidelim de isteyelim, nefessiz daha fazla kalma " dedi. İçine yumru oturdu, nefesiz kaldığı geceler aklına geldi. İstemediği bir evlilik hayatını yaşamıştı. Gözünün önüne gelen yaşı geri itti. Evin çalışanlarından Mizgin 'e hazırlık yapmasını söyledi.

Hanzade Hanım : Eee oğul ,böyle mi gidersin istemeye ,kalk üzerini değiştir "dedi.

Demir Dâyesine sarılıp ,sonra alnından öpüp odasına gitmek için konağın merdivenlerine doğru yürüdü.

****

Meleğin evinde akşam için hazırlıklar sürüyordu. Eski ev temizlenip ,hazırlıklar yapılmıştı. Dildar Kadın iki kızınında bahtına üzülüyordu .Kuması Berfe yanına gelip " Ete ( abla) üzülme ,biz de kuma gelmek istemedik, alışır zamanla "dedi. Alışır zamanla ,ne kadar dile kolay geliyordu.

Dildar Kadın : Alışır mı ? Dedi.

Berfe : Alışır, alışır sen hiç kendini üzme " dedi. Dildar kadın ana gibi davranmıştı kurmalarına. Kızlarına ana gibi davranırlar mıydı? Baran ağanın karısı Rojda acımazlığı ile nam salmış bir kadındı. Kıza etmediğini koymazdı.

Melek eline aldığı zehri su dolu bardağa döktü. Birazdan gelirlerdi. Ölürdü varmazdı Baran ağaya.Para ile satın alınacak mal değildi.Etesi (abla ) sustu diye kendi susacak değildi.Susan kaybetmez miydi? Kaybetmedinin lüzumu yoktu.Ha öyle her gün ölmüş,ha böyle bir kere ,işin sonunda iki türlü ölüm vardı .Bir kere ölür kurtulurdu.

**** 

Demir hazırlanmış bir şeklide konağın avlusuna indi.Dâyesi baktı oğluna ,babası gibi olmamıştı.Allah'a ne kadar şükür etse azdı.Gurur duyuyordu.Hanzadenin eseriydi Demir.

Hanzede hanım : tü tü tü tü maşallah ,oğul bu ne haldir ,gören de damat çıkarsın sanır. " dedi.

Demir : Eee o vakit sultanım gelin hanımı bekletmeyelim " deyip Dâyesinin koluna girip birlikte konaktan çıktılar.Çalışanlar bu güzel taplo karşında "Allah mutluluğunuzu bozmasın hanımım " demekle yetindiler.

Arabalara binen ikili Meleğin evine doğru yol aldı.Meleğin evine gelirken Hanzade Hanım eski evleri görünce neye uğradığını şaşırdı.Nasıl yani kenar mahalle kızı mı alacaktı.

Araba durunca birlikte indiler.Oğluna baktı mutluydu.Gözlerinin içi gülüyordu.

Hanzade Hanım : Kuro, te ew bi xwe fikirî?

(Oğul iyice düşündün mü?) diye sordu.

Demir : Düşündüm Dâye ,olacakları aşireti her şeyi düşündüm "dedi.

Hanzade Hanım : yanındayım ,ben mutsuzdum ,sen mutlu ol oğul " dedi.

Demir Dâyesinin elini öpüp kapıyı çaldılar.Kumalardan Berfe kapıyı açtı.

Berfe : ağam hoş gelmişseniz buyrun "deyip kapının kenarına geçip ikiliye yol verdi.İçinden " Baran ağa 'da genç ve yakışıklıymış,yaşadın kız Melek "dedi.

Sedirde oturan Azat ,Demir ağanın ve Hanımağanın gelmesi ile neye uğradığını şaşırdı.Dildar kadın mutfaktan elinde havlu ile yanlarına geldi.Şaşkın şaşkın gelenlere baktı.Bu adamın burda ne işi vardı ki,anlayamadı.

Azat : Ağam hoş gelmişsen ,hanımağam hoşgeldiniz,şöyle buyrun,buyrun geçin oturun " dedi. 16 Yaşındaki kızı

Roza'yı istemeye mi gelmişlerdi.İçinden öyleyse Allaaaah diye bağırdı.İki kızı da ağaya gelin giderdi.

Hanzade Hanım : Hoş gördük Azat efendi "dedi.Demir dâyesine baktı ,nereden tanıyor diye düşünmeden edemedi.

Hanzade Hanım geçip sedire oturdu.Dildar kadının kaç kere Esma'mı kurtarın diye geldiğini hatırladı.Esma'yı kurtarsa Mahmut'un elinden babası olacak adam ,bu sefer başkasına satardı.En iyisi Mahmut'u korkutup en azından mutlu yaşamasını sağladı.

Demir de dâyesinin yanına gidip oturdu.Etrafa sandalye ve tabureler koymuşlardı.Baran ağa için yapılan hazırlık kendine nasip olmuştu.

Azat karılarına "ne beklersiniz burada,ağam bir şey içer misiniz " diye sordu.Demir gözleriyle Meleğini arıyordu.Etrafta yoktu,onu görmek için bu kadar can atarken etrafta yoktu.

Demir : Sonra içeriz ,buyrun oturun "deyip yanındaki sandalyeyi gösterdi.

Azat elleri önde Demir ağanın yanında ki sandalyeye oturdu.

Dildar Kadın ve diğerleri de hoşgeldiniz dedikten sonra asıl konu konuşulmaya başlandı.

Hanzade Hanım : Bizim buraya geliş sebebimiz kızınız Melek için " dedi.

Dildar kadın sevindi. Esma yerinde rahattı ,Meleği de kurtaracaktı Hanzade Hanımağa.

Azat : Melek bir hadsizlik mi? Yaptı dedi.Öyle bir şey yaptıysa yaşatmazdı Meleği.

Demir sessizdi.Dâyesinin yanında saygısızlık yapmak istemiyordu.Şimdilik bekliyordu aksi halde bu Azat şimdi burada ölürdü.

Hanzade Hanım : Melek kızımız yok mudur ? dedi.Baran ağa meselesini duymuştu.O yüzden Meleği görmek istedi..

Azat : İçerdedir hanımağam, deyip Roza'ya" kız Roza git eteni (abla) çağır" dedi.

Rozayı da Demir ağaya gösteriyordu,bir taşla iki kuş vuracaktı.

Demir giden kızın arkasından baktı. Boğazına yumru oturdu.Nefesi kesildi.Roza ete ,ete diyerek Meleğin bulunduğu odaya doğru gitmeye başladı.Roza "Mirhanların Demir ağa seni görmek ister " deyip bağırarak Meleğin yanına gidiyordu.

Melek elindeki zehirli suyu bir dikişte içti.Mirhanımış Demiriymiş duymuyordu.Baran ağa geldi diye içmişti zehirli suyu.Önce öksürük krizleri yaşadı ,sonrası nefesi kesildi. Güçsüz kalan bedeni yere yığıldı.

Roza ses gelmemesi üzerine odaya girdi.Ablasının yerde uzunmış olması ve yerdeki fare zehrinin kağıdını görmesi ile korktu.

Roza: Ete eteee kalk yalvarırım kalk,ete ete " diyerek Meleği omuzlarından sallamaya başladı.Ağlayarak korkuyla avluya doğru koşmaya başladı.

Avlu da Meleğin gelmesini bekliyorlardı.Rozanın sesleri üzerine herkes ayağa kalktı.Bir şey olmuştu,eğer Baran bir şey yaptıysa bu gece ölecekti.

Roza : Ablam ölmüş ana ,etem ölmüş anaaaa ,ablam kendi canına kıymış anaa diyerek yanlarına geldi.

Bölüm sonu..

 

🍂🍂🍂

 

Bölümü nasıl buldunuz?

Yazarken Demir gibi benimde boğazıma yumru oturdu.

Melek gerçekten ölmüş olabilir mi?

Gelecek bölüme kadar Allah'a emanet olun🥰

 

Loading...
0%