
Pişmanlık ve öfke ikisi de bir anlık değil miydi?
Birisi her hatanın sonucunda olan duygu, diğeri ani gelen sinir patlaması...
Demir pişman olsa da kesinlikle düşüncesinden vazgeçmeyecekti.
Bahar camı açtı. 4. kattaki odasının manzarası güzeldi. Deniz kenarıydı hastane. Ölümün dahi bu kadar güzel olacağını düşünmemişti.
Ailesi yapma, etme dese de Bahar çoktan kendini bu fikre alıştırmıştı.
Beyaza aşık kızın, kefeni de beyaz olacaktı.
Gelinliği giymek nasip olmasa da, bembeyaz kefen giyecekti. Odadakilerle zihninde bağlantıyı kesti. Kimseyi duymuyordu.
Demir iki adım da yanına geldi. Biraz önce söyledikleri aslında Mirza'ya olan öfkesiydi.
Yok sayılmaktı. Gururuna yediremedi. Şimdi gururu kızını elinden alacaktı.
Hanzade hanım olduğu yere düştü. Esma hangisine bakacağını şaşırdı. Yusuf ağa yanlarına geldi. Yurt dışında işleri olduğu için iki günlüğüne yanlarından ayrılmıştı.
Baharın hastane de olduğunu öğrendiği an direk hastaneye gelip geçmiş olsun dileklerini sunacaktı.
Şimdi ise gördükleri aklına sığmıyordu. Bahar akıllı kızken ne hale gelmişti.
Melek perişan halde kızına yalvarıyordu. Demir kızını kendine çekti. Bahar babasının kollarında çırpınıyordu.
Bahar: Bıraaak beni. Allah'ın cezası bıraaak. Beni bu hale getirdin şimdi otur bi' tarafına kına yak. Bıraaaaakkkk"
Ölüm dahi kolaydı. Babası ne laf anlıyordu, ne de söz. Güzel seven adam baba olmayı beceremedi.
Ağalık kızının önüne geçti. Evlat acısı yaşamayan, kaybetmekten de korkmadı. Bahar kendini babasının kollarından kurtarıp, camın kenarına çıktı.
Delirmiş gibi bir hali vardı. Ağlamaklı bir şekilde: Ben korkağım. Bakın bunu dahi beceredemiyorum ( gülerek) Bekle beni Mirza beyazı seven kız, beyaz kefen giyecek hahhahhaa" dedi.
Ardından gülmeye devam etti. "Baba artık özgürüm. Özgür olmak için bir adım atmam yeterli. Anne kızın da senin gibi melek olacak hahhhaahha" dedi kahkahaları arasında.
Demir: Kızım sen her daim özgürdün. Yanlış adama sevdalandın." dedi korku içinde.
Bahar: Yanlış adama beni siz yakıştırdınız."Hala babası alnını kaşıyordu.
Demir korku içinde: Özür dilerim kızım, ben böyle olacağını bilemedim..
Bahar: Bilemedin değil mi? Camın kenarında aşağı baktı.
"Anne ben melek oldum değil mi? Bak artık kanatlarım da var" deyip kendini bıraktı.
***
Mirza her şeyden habersiz cımhat toplantısını düşünüyordu.
İhsan ağa konağını ağalara açtı. Mirza'nın niyetini bugün anlayacaktı.
İhsan ağanın konağı ahşap desenli duvarlarla süslenmişti. Eski görünümü muazzamdı.
Geçmiş zamanın izlerini taşıyordu. Konağın kapısı tarihin gizemli kapıları gibiydi. Kapı da aslan görselleri olan demir süslemeler vardı.
Konağın içi modernlikten ziyade eski fon perdeler ve eskiden olduğu gibi dantel perdeler vardı.
Konak müze gibi görünüme sahipti. Tek farkı toplantı salonu aşırı derece modern dizayn edilmişti.
Büyük salonda mavi renkle döşenmiş koltuklar vardı. Yerde altın işlemeli halılar vardı. Misafirler gelmeden gidip kendi koltuğuna baş köşeye gidip oturdu.
Ağalar sırayla gelip elini öpüyordu. Agir ağa gelen misafirler arasındaydı, İhsan ağanın elini gidip öptü. Mirhan aşireti toplantı da olmayacaktı.
Tek şart buydu. Toplantı da alınan kararla birlikte Mirza boyun eğecekti.
Racon kesmeye değil, baş eğmeye gelecekti.
Babalık bitsin diye, oğlu için geldi toplantıya.
Mirza siyah takım elbisesi ile geldi. Parmağında kartal gözlü yüzük vardı.
İhsan ağanın gözünden kaçmadı. İhsan ağanın yanında oturan diğer ağalar Mirza'nın gelmesiyle olduğu yerden kalkmadılar. Mirza ağa olsun diyenler şimdi ağalığını sorguluyordu.
Mirza içinden" Saygısızlık biiir" dedi.
İhsan ağanın yanına gidip oturdu. Saygısızlığa, saygı ile cevap verecek hali yoktu.
İhsan ağa istifini bozmadan: Hoş geldiniz ağalar" dedi.
Konak onundu ve asil davranması gerekiyordu.
Mirza" İkiii, saygı göstergesi " dedi içinden.
İhsan ağa: Ağalar buraya geliş amacınız Berham ağa döneminin bitmiş olması. Ama Berham ağa bizlerin büyüğü ve her daim saygıyı hak ediyor" dedi.
Berham ağa, ağalara baş selamı verip: İhsan ağa, ben elimden geleni yaptım. Sırası gelince, genç zihinlere koltuğu bıraktım. Benim zamanımla ,şimdiki zaman aynı değil. Ben koltuğa adam seçerken, ne bana ne buradaki ağalara bir selamı dahi çok görmeyeceklere verdim. Sende beni onore ettin." dedi net tavrı ile.
İhsan ağa: Ben senin kanatlarının arasında yetiştim. Biz gençliğimiz de toy olsakta, büyüklerimize danışmadan iş tutmadık. Şimdi de iş tutanların amacını öğreneceğiz? Dedi Mirza'ya bakarak.
Mirza söz sırasının kendinde olduğunu anladı.
Üçüncü de gelmişti. Şimdi sıra ağalığı kabul etmelerindeydi.
Mirza istifini bozmadan, ağaların üzerinde kısa ve net bir şeklide göz gezdirip: İhsan ağa toplantıyı konağında yapma isteğimi geri çevirmediğin için size minnettarım. Büyük olarak sizi tanıdığım için konağınız da toplanalım dedim.
İhsan ağa Mirza’nın ne yapacağını merak ediyordu.
" Ben her daim genç akılları üstün buldum. Bu yüzden ağamızın ilk toplantısı ve benim aşirete tekrar dönmem sonucu alınacak kararlar konuşulacak. Mirza ağa seçildiyse bana da saygı duymak düşerdi. Önemli olan yaş değil, akıl. Ağamızın sözü her daim başımızın üstüne. (Ağalara bakarak) Öyle değil mi ağalar?" dedi.
Mirza önce tebessüm etti. Sonra saygısızlıkları geldi aklına : Genç ağa olarak diğer ağalarımız saygı duymasalar da sizin böyle düşünmeniz, beni onore etti.
Ağalardan biri: Mirza ağalığına sözümüz yok. Mafyacılık oynamana kızıyoruz biz." dedi.
Diğer ağalar da tepki gösterince, İhsan ağa el işaretiyle susun dedi.
Mirza: Mafya olmam sizi neden rahatsız eder. Alım-satım yapmanıza karışmam. Ha derseniz ki yolsuzluk yaparım. İşte orada duuur derim. Kimse benim topraklarım da yolsuzluk yapamaz."dedi kesin bir dille.
Agir ağa söze girdi: Bugüne kadar Mardin'de yolsuzluk yapılmadı Mirza. Şimdi mi yapılır oldu dersin". dedi sitem ederek.
Hayal kırıklığı iliklerine kadar işledi. Mirza sadece macera arıyordu. Agir ağaya göre oğlu pin pişman olacaktı.
Mirza devam etti: İhsan ağam, isim isim sayarım istersen. Elimde kanıtlar var. " dedi kendinden emin bir şekilde.
Dediği an içlerinden bir kaç ağa tepki gösterip, ortalık karıştırmaya kalkıştı.
İhsan ağa: Elinde kanıt varsa tabiki gösterebilir Mirza.
Mirza tebessüm edip: Elimde kanıt olmadan komuşmam. Elimdeki kanıtları sunarsam ortalık yerle bir olur. Genç ağa oldum diye beni saymadınız. Bilmediğiniz tek şey, ben bu topraklarda çocuk olmadım. Ağa olacağım diye çocukluğum elimden alındı. Öyle değil mi Agir ağa?" dedi öfke içinde.
Agir kendine gelip: Öyle yetişmen gerekliydi. Ağa dediğin boyun eğmez. Baş eğdirir."dedi.
Berham ağa kendine kızdı. Geçmişte ağalığı Mirhanlardan alıp, Korkmazlara verdiği güne lanet etti.
Mirza: Duydunuz ağalar. Boyun eğmem, başınızı ezerim. İhsan ağam gelelim kanıt meselesine...
İhsan ağa kendini koltuğa yaslayıp, bacak bacak üstüne attı.
Mirza devam etti: Ağa Yasin biiiir" dediği an ortalık karıştı.
Yasin ağa: Mirza iftira atarsın. Benim yolsuzluk yaptığım nerede görüldü" dedi korku içinde.
Mirza kendinden emin devam etti: İnsan kaçakçılığı da vardı unuttum ikiii" dedi devamında.
Yasin ağa çileden çıkınca. Mirza oturduğu yerden kalkmadı. İhsan ağanın konağında saygısızlık yapmayacaktı.
Slayt gösteri duvara yansıyınca İhsan ağa bacağını indirip duvara baktı.
Kendisi dahi bu kadarını bilmiyordu.
Yolsuzluk, madde, insan kaçakçılığı vs hepsi yapılmıştı.
Toplantıda en az on ağa bunları yapıyordu.
Mirza sırtını koltuğa yaslayıp bacak bacak üstüne attı.
İhsan ağa: Bu ne demek oluyor ağalar? Dedi öfke içinde.
Ahmet ağa söze girip kendini savundu.
Mirza ayağa kalkıp susturdu ve : 10 yaşındaki çocuğu kendine karı yapmaya çalışmak ne zamandan beri töreye sığar Agir ağaaa" dedi soğuk ses tonuyla...
Agir yüzünü buruşturdu. Ne amaçla gelmişti. Ne bulmuştu.
Mirza İhsan ağaya dönüp: Ağa bensem hüküm benimdir. Siz benim büyüğüm olabilirsiniz ama aha da bu ağalar burdan sürülecek. Ya da öl*cek. Tercihi onlara bıraktım." dedi.
Salondan ses dahi çıkmıyordu.
İhsan ağa: Benim konağım da ölüm olmaz Mirza. Hesaplarını devlet sorar. Bundan sonrası bende." dedi.
Mirza İhsan ağanın yanına yaklaşıp : Ağam size saygısızlık yapacak değilim. O durum bir kere olur. Cahilliğime verin. Ben işimi profesyonelce yapıyorum artık." dedi pis pis gülerken.
Agir ağa : Mirza kırk yıllık mafyayım muhabbeti yapma bana. Adalete teslim edeceğiz. Bundan sonrası seni ilgilendirmez " dedi.
Mirza :ağa olarak konuşursam ağır olur. Baba olarak konuşursam hiç olmaz. Sen git konağında anamın gölgesin de ağalık yap. Ben gidip yer altında babalık yapayım. Eliniz de her hangi bir delil yokken beni şikayet edemezsin. Töre de malum. Sen öğrettin babacığım. Şimdi törenin hükmü uygulanacak?...
İhsan ağanın şekeri düştü. Bu deli oğlan her an her şeyi yapabilirdi.
Berham ağa: Mirza önerin nedir? Dedi.
Mirza: Önerim bana verin bunları, hesaplarını kendi konağım da özel yöntemlerle sorayım. Size bu kadarı yeter. Gerisi bana özel kalsın"...
Berham ağa başını önüne eğdi. Kendi etti, kendi buldu. Kız doğurdu diye hanım ağalığı Meleğin elinden aldılar. Yetmedi Demir ağalığı güzel yaparken, kızı olur ,aşiret başsız kalır diye ağalığı da aldılar. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste diye boşuna dememişlerdi.
Mirza kimseden ses gelmeyince eline telefonu aldı ve adamlarını aradı. Siyah renkli Doblo'lar kapının önüne geldi.
Siyah takım elbiseli adamlar konağa girdiler. İhsan ağa elinden hiç bir şey gelmiyordu. Devlete hizmet etmişti ama, aşiretin sorunları yüzünden önündeki suçları görememişti.
Mirza daha yeni mafyanın başına geçmesine rağmen tüm oyunu görüp bozmuştu.
Mirza adamlarına onay verdikten sonra 10 ağa konaktan çıkartıldı.
Salon adeta sessizliğe gömüldü. Şimdi asıl mesele hesap soran mı olmaktı? Mardin'in acımasız ağası olarak kalmak mıydı?
Bölüm Sonu...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.69k Okunma |
251 Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |